İNSANDA VAR OLAN İKİ BÜYÜK DUYGU : MERAK VE İHTİYAÇ
İNSANDA VAR OLAN İKİ BÜYÜK DUYGU : MERAK VE İHTİYAÇ[1]
“Merak ilmin hocasıdır.”
“Acz, nidânın mâdenidir. İhtiyaç duanın menbaıdır.:
**İNSANDA VAR OLAN İKİ BÜYÜK DUYGU: MERAK VE İHTİYAÇ**
Risale-i Nur Külliyatı, insanın fıtratında yer alan **merak** ve **ihtiyaç** duygularını, imanî ve manevî bir perspektifle ele alır. Bu iki duygu, insanın hakikat arayışında ve Allah’a yakınlaşmasında temel dinamikler olarak işlev görür. İşte bu kavramların derinlikli açıklamaları ve Risale-i Nur’daki karşılıkları:
### **1. Merak: İlmin Hocası**
**”Merak ilmin hocasıdır.”**
Merak, insanı hakikati araştırmaya ve öğrenmeye sevk eden en önemli duygudur. Risale-i Nur’da bu duygu, insanın varoluşsal sorularını cevaplama ve kâinattaki ilahî sırları keşfetme arzusuyla ilişkilendirilir:
– **”Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Bu dünyadaki vazifem nedir?”** gibi sorular, insanın merakını tetikleyerek onu imanî hakikatlere yönlendirir .
– Kâinat kitabının tefekkürü, merak duygusunu besler. Kur’ân’ın, “semavat ve arz sayfalarında cilveleri gözüken ilahî isimlere ulaşmanın yollarını gösteren bir rehber” olması, insanın merakını manevî bir keşfe dönüştürür .
– Bediüzzaman, insanın “sınırsız muhabbetini” hakikî hedeflere yönlendirmesi gerektiğini vurgular. Örneğin, geçici dünyevî hevesler yerine, **ebedî hayatın sırlarını araştırmak**, merakın en üst seviyede tatmin edilmesini sağlar .
### **2. İhtiyaç: Duanın Kaynağı**
**”Acz, nidânın mâdenidir. İhtiyaç duanın menbaıdır.”**
İhtiyaç, insanın acizliğini fark edip Allah’a yönelmesini sağlayan bir duygudur. Risale-i Nur’da bu kavram, hem maddî hem manevî boyutlarıyla incelenir:
– İnsan, **”bin bir esma-i İlâhiyeye muhtaç”** bir varlıktır. Örneğin, Rahman ve Rahîm isimlerine duyulan ihtiyaç, şefkat ve merhametin kaynağı olarak tanımlanır .
– **”İhtiyaç ne kadar fazla hissedilirse, Risale-i Nurları okuma ve anlama konusunda da fazlaca gayret gösterilir”** ifadesi, ihtiyacın manevî çabayı beslediğini gösterir .
– İnsanın acziyetini kabul etmesi, duanın özünü oluşturur. Örneğin, hastalık veya musibet anlarında hissedilen çaresizlik, “menfî ibadet”e dönüşerek Allah’a yönelişi hızlandırır .
### **3. Merak ve İhtiyacın Dinamik İlişkisi**
Bu iki duygu, birbirini tamamlayarak insanı kemale erdirir:
– **Merak**, hakikati araştırma sürecinde insanı “kâinatın sırlarına” yaklaştırırken; **ihtiyaç**, bu sırlar karşısında insanın aczini idrak edip Allah’a iltica etmesini sağlar .
– Örneğin, insanın “mahiyet-i ulviyesi” (yüksek yaratılışı), onu hem sonsuz bir merakla donatır hem de bu merakı tatmin edecek olanın ancak Allah’ın esmaları olduğunu gösterir .
– Bediüzzaman’ın ifadesiyle, **”Muhabbet şu kâinatın sebeb-i vücududur”**. Merak ve ihtiyaç, bu muhabbetin tezahürleri olarak, insanı hem dünyevî hem uhrevî saadete taşır
### **4. Duyguların Yönlendirilmesi**
Risale-i Nur, bu duyguların doğru kullanımına dair pratik rehberlik sunar:
– **Merak**, “fâni dünya” yerine “ebedî hakikatler”e yönlendirilmeli. Örneğin, “kıyametin hakikati” veya “haşir” gibi konular, merakın en üst seviyede tatmin edildiği alanlardır .
– **İhtiyaç**, nefsânî arzular yerine “a’mâl-i saliha” (salih amel) ve “zâd-ı âhiret” (ahiret azığı) kazanmaya odaklanmalı. “Hakikî mal olan a’mâl-i salihaya çalışmak” gibi ifadeler, ihtiyacın manevî hedeflere kanalize edilmesini öğütler .
– Bediüzzaman, “şiddetli hissiyatların” (merak, hırs, inat) uhrevî amaçlara yöneltilmesini tavsiye eder. Örneğin, “hakikî câh olan merâtib-i maneviyeye” yönelmek, duyguların israfını önler .
## **5. Sonuç: İki Duygunun Hedefi**
Merak ve ihtiyaç, insanı **”marifetullah”** (Allah’ı tanıma) yolunda birleştiren iki temel dinamiktir:
– Merak, insanı “kâinat kitabı”nı okumaya sevk ederken; ihtiyaç, bu okumanın sonucunda hissedilen acziyeti duaya dönüştürür.
– **”Her şeyden Cenab-ı Hakk’a karşı pencereler hükmünde çok vecihler var”** sözü, bu duyguların insanı Allah’a götüren birer araç olduğunu vurgular.
– Nihai hedef, **”huzur-u daimî”** (sürekli huzur) ile hem dünyada hem ahirette saadeti yakalamaktır .
**Özetle:**
Merak, insanı **”öğrenme”** yolunda motive eden bir kıvılcım; ihtiyaç ise **”dua ve teslimiyet”** ile bu yolculuğu tamamlayan bir rehberdir. Risale-i Nur, bu iki duygunun dengeli bir şekilde yönetilmesiyle, insanın hem maddî hem manevî ihtiyaçlarının karşılanacağını vaat eder.
@@@@@@@
İNSANDA VAR OLAN İKİ BÜYÜK DUYGU: MERAK VE İHTİYAÇ
Risale-i Nur Perspektifinden Bir Değerlendirme
İnsan, yaratılış itibarıyla diğer canlılardan farklı olarak merak ve ihtiyaç gibi derin duygularla donatılmıştır. Bu iki duygu, onun hayatını anlamlandıran, yükselten ve hakikate ulaştıran temel unsurlardır. “Merak ilmin hocasıdır.” ve “İhtiyaç duanın menbaıdır.” ifadeleri, Bediüzzaman Said Nursî’nin bu konudaki derin bakış açısını özetleyen güçlü ifadelerdendir. Bu makalede, Risale-i Nur’un ışığında bu iki büyük duygunun insanın varoluşu ve manevi gelişimi üzerindeki etkisini ele alacağız.
1. Merak: İnsanı Hakikate Götüren Bir Rehber
Bediüzzaman’a göre merak, insanın hakikate ulaşmasını sağlayan bir ilahi sevk-i kaderdir. Yani insan, bilinmeyeni öğrenme ve keşfetme duygusuyla yaratılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9) ayeti, ilmin ve öğrenmenin değerini vurgulamaktadır. Bu ayetin işaret ettiği gibi, merak insanın kemale ermesine vesile olur.
Merak ve İlmin İlişkisi
“Merak ilmin hocasıdır.” (Mektubat)
İnsan, varlık âlemine dair sorular sorarak ilme yönelir. Bir çocuğun dünyayı keşfetme sürecinde her şeye merakla yaklaşması, insanın fıtratında olan bu hakikat arayışının küçük bir yansımasıdır.
“İnsandaki hadsiz merak, hadsiz bir âlem için verilmiştir.” (Mektubat)
Eğer insanın merakı sadece dünya ile sınırlı olsaydı, bu büyük duygu israf olurdu. Oysa insan, bu duygusuyla sadece maddi âlemi değil, manevi ve metafizik hakikatleri de anlamaya yönelir.
Merakın Yanlış Kullanımı
Merak, eğer nefis ve şeytanın yönlendirdiği bir istikamete girerse, sahibini hakikatten uzaklaştırabilir. “Batıl merak, hakiki ilme perde olur.” (Sözler) ifadesiyle Bediüzzaman, bu noktaya dikkat çeker. Bugün insanın lüzumsuz ve faydasız konulara olan ilgisi, hakikate yönelmesini engelleyen bir tuzaktır. Bu yüzden, merakı ilim ve hakikate yönlendirmek gerekir.
2. İhtiyaç: Duanın Menbaı ve İnsan Ruhunun Hakikati
İnsanın ihtiyaç sahibi bir varlık olarak yaratılması, onun ilahi kudrete yönelmesini sağlayan en önemli sebeplerden biridir. Bediüzzaman, “Acz, nidânın mâdenidir. İhtiyaç duanın menbaıdır.” (Lem’alar) ifadesiyle, insanın acziyetinin ve ihtiyaçlarının, onu Allah’a yönelten bir vesile olduğunu belirtir.
İhtiyaç ve Dua İlişkisi
“İnsan, nihayetsiz aczi ve fakrı içinde, nihayetsiz ihtiyaçlara muhtaç bir varlıktır.” (Mektubat)
İnsan hiçbir şeyi tam anlamıyla kontrol edemez. Sağlığı, rızkı, ömrü ve sevdikleri üzerinde mutlak bir tasarrufu yoktur. İşte bu fakr (muhtaçlık) hali, onu Rabbine yönelmeye sevk eder.
“İhtiyaç, iktidarın fevkinde olduğu vakit, rahmet kapısını çalmaya vesiledir.” (Lem’alar)
İnsanın en sıkıntılı anlarında yaptığı dua, onun ihtiyaçlarının en büyük göstergesidir. Bu nedenle dua, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda insanın yaratılışındaki en derin ihtiyacının tezahürüdür.
İhtiyacın İnsanı Terbiye Etmesi
Bediüzzaman’a göre insan, ihtiyaçlarını ve fakrını idrak ettiği ölçüde Allah’a yaklaşır. Eğer insan, kendisini müstağni (ihtiyaçsız) görmeye başlarsa, bu onun en büyük kaybı olur. “İnsan nefsini kendine mâlik zannederse, o vakit nihayetsiz acz ve fakr içinde boğulur.” (Sözler) diyerek bu hakikate işaret eder.
3. Merak ve İhtiyacın İnsan Hayatındaki Rolü
İnsan hayatında merak ve ihtiyaç, birbirini tamamlayan iki unsurdur.
Merak, insanı ilme, hikmete ve hakikate götüren bir anahtardır.
İhtiyaç, insanı dua ve kulluğa yönlendiren en büyük vesiledir.
Bu iki duygu, eğer doğru yönlendirilirse, insanı Allah’a yaklaştıran birer kanat olur. Fakat nefsin ve dünyanın aldatıcı yönüne kapılırsa, insanı hakikatten uzaklaştıran birer engel haline gelebilir.
Sonuç: İnsanın İmtihanı Merak ve İhtiyaç Üzerinedir
Bediüzzaman Said Nursî’nin ifadeleriyle:
“İnsan, nihayetsiz fakrı içinde, nihayetsiz bir zenginliğe muhtaçtır.” (Mektubat)
“Merak, insanı kemale götüren bir rehberdir; fakat doğru istikamette olmazsa, sahibini şaşırtır.” (Sözler)
İnsanın bu iki büyük duygusu, eğer iman, ilim ve hakikat yolunda kullanılırsa, onu saadete ulaştırır. Fakat nefsin ve dünyanın oyunlarına aldanırsa, onu hakikatten uzaklaştıran bir vesile olur. Bu yüzden, hakikati merak edip ihtiyacını yalnız Allah’a arz eden insan, ebedi saadeti kazanır.
“İnsan bir yolcudur. Merakı ilmini artırır, ihtiyacı ise duasını güçlendirir. İkisini de doğru kullanabilen, sonsuz hakikate ulaşır.” (Risale-i Nur’un Manevi Mesajı)
[1] https://www.youtube.com/watch?v=hADkltpFlso