EĞER İNSANDA KUVVE-İ GADABİYYE OLMASAYDI?
EĞER İNSANDA KUVVE-İ GADABİYYE OLMASAYDI?[1]
EĞER INSANDA ÜÇ BÜYÜK DUYGUDAN BİRİ OLAN KUVVE-İ GADABİYYE OLMASAYDI HERŞEY HAREKETSİZ VE ÖLÜ DURUMDA KALACAK, İTİCİ BİR GÜÇ OLMAYACAKTI.
İnsandaki Kuvve-i Gadabiyye: Hikmeti, Dengeyi ve Sonuçlarını Anlamak
İnsan ruhu, Allah’ın hikmetiyle üç temel kuvvet üzerine bina edilmiştir: Kuvve-i Akliyye (düşünce gücü), Kuvve-i Şeheviyye (istek ve arzular), Kuvve-i Gadabiyye (öfke ve mücadele gücü). Bu üç kuvvet, insanın hayatta kalmasını, gelişmesini ve doğru yolu bulmasını sağlayan temel unsurlardır. Ancak her kuvvet gibi, bunların da doğru ve dengeli kullanımı büyük bir önem taşır.
Bu makalede özellikle Kuvve-i Gadabiyye üzerine odaklanarak onun gerekliliğini, yanlış kullanımının zararlarını ve İslam’ın sunduğu ölçüleri inceleyeceğiz.
1. Kuvve-i Gadabiyye’nin Hikmeti ve Gerekliliği
Kuvve-i Gadabiyye, insana savunma ve mücadele gücü veren bir duygudur. Eğer bu duygu insanda olmasaydı:
İnsan, haksızlıklara karşı çıkamazdı.
Kendi haklarını savunamaz, zulme boyun eğen bir varlık olurdu.
Hayatta kalma ve ilerleme adına bir çaba gösteremezdi.
Cesaret, kahramanlık ve adalet duygusu gelişmezdi.
Bu yönüyle Kuvve-i Gadabiyye, hayatı harekete geçiren bir güçtür. Allah’ın insana verdiği bu duygu, doğru kullanıldığında adaleti sağlar, yanlış kullanıldığında ise felakete sürükler.
2. Yanlış Kullanımı: Zulme ve Fitneye Sebep Olması
Kuvve-i Gadabiyye’nin aşırı veya yanlış kullanımı, insanı öfke, kibir, zulüm ve fitne içine düşürebilir. Tarihte bunun pek çok örneği vardır:
Firavun gibi zalimler, kuvvetlerini adalet yerine zulüm için kullanmışlardır.
Nemrut gibi kibirli yöneticiler, bu kuvveti haddini aşan bir güç gösterisine dönüştürmüşlerdir.
Kavgacı ve saldırgan insanlar, öfkelerini kontrol edemedikleri için kendilerine ve topluma zarar vermişlerdir.
Rasûlullah (s.a.v.), bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Gerçek güçlü kimse, güreşte rakibini yenen değildir. Asıl güçlü kimse, öfkelendiğinde kendine hakim olandır.” (Buhârî, Müslim)
Bu hadis bize gösteriyor ki asıl cesaret ve güç, öfkeyi kontrol edebilmektir. Kuvve-i Gadabiyye, haksız yere öfke ve şiddet aracı olarak kullanıldığında insanı hayvani bir seviyeye indirir.
3. İslam’da Denge: Adaletli Kullanım
İslam, bu kuvvetin ne tamamen bastırılmasını ne de serbest bırakılmasını istemiştir. Bize sunulan yol denge yoludur:
Haksızlığa karşı susmamak ama taşkınlığa da kapılmamak
Öfkeyi aklın ve vicdanın süzgecinden geçirerek hareket etmek
Öfkelenince sabır ve adaletle hareket etmek
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), öfkeli bir sahabeye şu öğüdü vermiştir:
“Öfkelenme! (La taghdab)” (Buhârî)
Bu söz, öfkenin tamamen yok edilmesini değil, kontrol edilmesini öğretmektedir. Çünkü bazı durumlarda öfkelenmek haklı bir tepki olabilir. Ancak öfkeyle hareket etmek kişiyi yanlış kararlara sürükleyebilir.
4. Kuvve-i Gadabiyye’nin Doğru Kullanımına Dair İbretlik Örnekler
1. Hz. Ömer’in (r.a) Adaleti:
Hz. Ömer, sert mizacıyla bilinen bir halifeydi. Ancak onun öfkesi kişisel değil, adalet içindi. Yanlış bir şey gördüğünde hemen müdahale eder, fakat asla haksız yere kimseye zarar vermezdi. Onun cesareti ve adaleti, kuvve-i gadabiyyenin yerinde ve ölçülü kullanımına güzel bir örnektir.
2. Uhud Savaşı’nda Peygamberimizin (s.a.v.) Tavrı:
Uhud’da Peygamberimizin amcası Hz. Hamza şehit edildiğinde, sahabeler intikam almak istediler. Fakat Peygamberimiz kontrollü ve adaletli bir şekilde hareket etti ve sahabelerine öfkeyle değil, sabır ve stratejiyle hareket etmelerini emretti.
Bu olaydan çıkarılacak ders şudur: Öfke bazen haklı olabilir ama onu kontrol etmek daha büyük bir erdemdir.
5. Sonuç: İtidal ve Hikmet Yolunda Yürümek
Kuvve-i Gadabiyye, Allah’ın insana verdiği bir lütuftur. Ancak bu kuvvet haddini aşarsa zulme, eksik kalırsa korkaklığa dönüşür. İslam bize bu kuvveti:
Adalet için kullanmayı
Öfkemizi kontrol etmeyi
Cesaret ile merhameti dengelemeyi öğretmiştir.
Eğer bu denge sağlanmazsa, insan ya korkak ve pasif bir varlık ya da saldırgan ve zalim bir kişi olur. En doğru yol, öfkeyi adaletle ve hikmetle yönlendirmektir.
Son olarak, Mevlana’nın şu sözünü hatırlayalım:
“Öfkeyle kalkan, zararla oturur.”
Rabbimiz, bize öfkemizi kontrol etmeyi, cesaretimizi adaletle kullanmayı ve Kuvve-i Gadabiyye’yi hikmet yolunda değerlendirmeyi nasip eylesin. Âmin.
[1] https://www.youtube.com/watch?v=tfGs_khZhM0