İSLAM ÜMMETİNİ YAKAN FİTNE KIVILCIMI

İSLAM ÜMMETİNİ YAKAN FİTNE KIVILCIMI[1]


İslam ümmeti, tarih boyunca birçok kez fitne ateşiyle sınanmıştır. Fitne, Kur’an’da bozgunculuk, kargaşa, sapkınlık ve imanı sınayan büyük imtihanlar olarak tanımlanır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ümmetin en büyük tehlikelerinden birinin fitne ve bölünme olduğunu defalarca vurgulamış ve Müslümanları bu konuda uyarmıştır. Ancak, tarih bize göstermektedir ki, İslam ümmetinin yaşadığı en büyük felaketler hep fitne kıvılcımlarının ateşlenmesiyle başlamıştır.

Peki, İslam ümmetini yakan fitneler nasıl ortaya çıktı? Fitneye karşı Müslümanların nasıl bir duruş sergilemesi gerekir?

1. FITNE: KUR’AN’DA VE HADİSLERDEKİ ANLAMI

Kur’an’da fitne, birçok ayette imanı zorlayan imtihanlar, bozgunculuk ve inançtan sapma anlamlarında kullanılmıştır. Allah, Müslümanları fitneye karşı şöyle uyarır:

> “Fitne, öldürmekten daha kötüdür.”
(Bakara Suresi, 191)

Burada fitnenin, yalnızca bir kişiyi öldürmekten daha büyük bir yıkım olduğu vurgulanmaktadır. Çünkü bir insanın ölümünden daha tehlikeli olan şey, toplumun bölünmesi, kardeşlerin birbirine düşmesi ve ümmetin parçalanmasıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ümmetin geleceğiyle ilgili fitne konusunda şöyle buyurmuştur:

> “Yakında büyük fitneler olacak; o fitneler içinde oturan, ayakta durandan; ayakta duran, yürüyenden; yürüyen ise koşandan daha hayırlıdır.” (Buhari, Müslim)

Bu hadis, fitne zamanlarında ihtiyatlı olmanın, acele kararlar vermemenin ve fitneye kapılmamak için dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir.

2. İSLAM TARİHİNDE ÜMMETİ YAKAN BÜYÜK FİTNELER

A. İlk Fitne: Hz. Osman’ın Şehadeti ve Ümmetin Bölünmesi

İslam tarihindeki ilk büyük fitne, Hz. Osman’ın (r.a.) şehadetiyle başladı. İslam düşmanları, Müslümanlar arasına fitne sokarak Hz. Osman’a karşı halkı galeyana getirdi.

Fitnenin en büyük sebebi, bazı kişilerin halkı yanlış yönlendirmesi ve asılsız propagandalarla kargaşa çıkarmasıydı.

Münafıklar, sahabe arasındaki farklı görüşleri derinleştirerek ümmeti birbirine düşürdü.

Sonuç olarak, İslam’ın üçüncü halifesi Hz. Osman şehit edildi ve Müslümanlar arasında savaş başladı.

Bu olay, İslam ümmetinde siyasi bölünmelerin, mezhep ayrılıklarının ve kardeş kavgasının başlangıcı oldu.

B. Cemel ve Sıffin Savaşları: Müslümanın Müslümanla Çatışması

Hz. Osman’ın şehadetinden sonra İslam toplumu büyük bir fitnenin içine düştü.

Hz. Ali (r.a.) halife oldu, ancak bazı Müslüman gruplar bunu kabul etmedi.

Cemel Savaşı, Hz. Aişe’nin, Talha ve Zübeyr’in bir taraf olduğu; Hz. Ali’nin ise karşı tarafta olduğu bir iç savaştı.

Daha sonra Sıffin Savaşı, Hz. Ali ile Muaviye arasında büyük bir çatışmaya dönüştü.

Hakem Olayı ile birlikte Müslümanlar harici, Şii, Emevi gibi siyasi ve mezhepsel gruplara ayrılmaya başladı.

Bu savaşların en büyük sebebi, fitne ateşinin yayılması ve Müslümanların birbirine düşman edilmesiydi.

C. Emevîler ve Abbasîler Dönemindeki Fitneler

Emevîler dönemiyle birlikte Müslümanlar arasında ırkçılık, ayrımcılık ve dünya sevgisi arttı.

Hilafet saltanata dönüştü, adalet ve liyakat yerini nepotizme bıraktı.

Mezhep çatışmaları derinleşti, Hariciler ve Şii grupları daha radikal hale geldi.

Abbasîler döneminde de fitne devam etti; Müslümanlar siyasi oyunlarla kandırıldı.

Bu süreç, İslam ümmetinin ilmi ve ahlaki gelişimini durdurmuş, güçsüzleşmesine sebep olmuştur.

3. GÜNÜMÜZDE ÜMMETİ YAKAN FITNELER

Bugün İslam dünyasında yaşanan fitneler, tarihtekilerden farklı değildir.

Müslümanlar arasında mezhep kavgaları ve etnik bölünmeler körüklenmektedir.

Siyasi ve ekonomik çıkarlar, İslam’ın birleştirici ruhunun önüne geçmektedir.

Medya ve sosyal medya, fitnenin en büyük araçlarından biri haline gelmiştir.

Kur’an, Müslümanları uyararak birlik içinde olmalarını ve fitneye karşı uyanık durmalarını emreder:

> “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılığa düşmeyin.”
(Ali İmran Suresi, 103)

Eğer Müslümanlar mezhep, ırk, siyaset gibi konular yüzünden birbirine düşerse, bu fitne onların zayıflamasına ve yok olmasına sebep olacaktır.

4. FITNEYİ ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

1. Kur’an ve Sünnet’e sımsıkı sarılmalıyız.

Kendi görüşümüzü değil, Allah’ın ve Resulü’nün öğrettiklerini merkeze almalıyız.

2. Müslümanlar arasında ihtilafları körükleyenleri tanımalı ve onların oyunlarına gelmemeliyiz.

Sosyal medyada, televizyonlarda ve gündelik hayatımızda fitne yaymaya çalışanlara karşı dikkatli olmalıyız.

3. Mezhep, ırk ve siyaset ayrımlarını bir kenara bırakıp, ümmet bilinciyle hareket etmeliyiz.

Müslümanları bölen her türlü söylenenlerden uzak durmalıyız.

4. Fitneye kapılmamak için ilim sahibi olmalı ve cahilliği ortadan kaldırmalıyız.

Bilgili insanlar, fitnenin oyunlarına karşı daha güçlü dururlar.

5. Dualarımızda fitneye karşı korunmayı istemeliyiz.

Peygamberimiz (s.a.v.), sabah akşam “Allah’ım! Fitnelerden sana sığınırım.” diye dua etmiştir.

SONUÇ: FITNE ATEŞİNİ SÖNDÜRMEK BİZİM GÖREVİMİZDİR

Fitne, İslam ümmetini yıkan en büyük tehlikedir. Bugün Müslümanlar, Kur’an ve Sünnet ışığında bir araya gelmezse, geçmişte olduğu gibi büyük yıkımlarla karşı karşıya kalacaktır.

Unutmayalım ki fitne ateşini büyüten değil, söndüren olmalıyız. Çünkü ümmeti kurtaracak olan birlik, fitneyle mücadele edenlerin omuzlarında yükselecektir.

 

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=ApRkJsyxgL4

Loading

No ResponsesŞubat 16th, 2025