RUBÛBİYYETİN PEYGAMBERLERDEKİ TEZAHÜRÜ-2-
RUBÛBİYYETİN PEYGAMBERLERDEKİ TEZAHÜRÜ-2-[1]
Rubûbiyyetin Tarihsel ve Evrensel Yansımaları
5.1. Peygamberlerin Tebliğinde Rubûbiyyet
5.2. İlâhî Kitaplarda Rubûbiyyet Mesajları
5.3. Felsefi ve İdeolojik Yaklaşımlar Açısından Rubûbiyyet
Rubûbiyyetin Tarihsel ve Evrensel Yansımaları
Allah’ın Rubûbiyyeti, tarih boyunca peygamberlerin tebliğlerinde, İlâhî kitaplarda ve insanlığın düşünce dünyasında farklı şekillerde yansımış ve anlaşılmıştır. Bu bölümde, Rubûbiyyetin tarihsel süreçte nasıl tecelli ettiği ele alınacaktır.
5.1. Peygamberlerin Tebliğinde Rubûbiyyet
Peygamberlerin temel mesajı, Allah’ın birliğini (tevhid) ve Rubûbiyyetini insanlara bildirmek olmuştur. Bu tebliğ, her peygamberin ümmetine yönelik davetinde ortak bir tema olarak karşımıza çıkar.
Tevhid ve Rubûbiyyet:
Peygamberler, Allah’ın Rab olduğunu, tüm mahlukatın O’nun tasarrufu altında bulunduğunu vurgulamışlardır. Bu mesaj, insanları putperestlikten, şirke dayalı inançlardan ve Allah’a ortak koşmaktan uzaklaştırmayı amaçlamıştır.
Örneğin, Hz. İbrahim’in (a.s.) kavmine olan tebliği:
“Ben, gerçekten yüzümü, gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben müşriklerden değilim.” (En’am, 6:79).
Kulluk ve İtaat:
Peygamberler, insanların yalnızca Allah’a kulluk etmelerini ve O’nun emirlerine itaat etmelerini istemiştir. Bu davet, Rubûbiyyetin insana yöneltilmiş bir çağrısıdır.
Hz. Musa’nın (a.s.) Firavun’a olan daveti de Rubûbiyyet bilincini ifade eder:
“Eğer iman edecekseniz bilin ki, O sizin Rabbiniz ve atalarınızın Rabbidir.” (Şuara, 26:26).
5.2. İlâhî Kitaplarda Rubûbiyyet Mesajları
Allah’ın Rubûbiyyeti, gönderilen İlâhî kitaplarda açıkça yer almıştır. Bu mesaj, insanların Allah’ın birliğini anlaması ve O’nun Rubûbiyyetine teslim olması için temel bir öğreti olarak sunulmuştur.
Kur’an’da Rubûbiyyet:
Kur’an, Allah’ın Rubûbiyyetini vurgulayan birçok ayeti içermektedir. Allah, kainatın yaratıcısı, düzenleyicisi ve hükümranı olarak tanıtılır:
“Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Her şey O’na boyun eğmiştir.” (Bakara, 2:116).
Bu, Allah’ın Rubûbiyyetinin evrenselliğini ifade eder.
Diğer İlâhî Kitaplarda Rubûbiyyet:
Tevrat, Zebur ve İncil gibi önceki İlâhî kitaplar da Allah’ın Rubûbiyyetini insanlara anlatmıştır. Örneğin, Tevrat’ta Allah, tüm kâinatın Rabbi olarak tanıtılır ve insanlara O’nun buyruklarına itaat etmeleri emredilir. Zebur’da Allah’ın kudreti ve yaratışı övülürken, İncil’de de Rabbin merhamet ve sevgisi işlenmiştir.
5.3. Felsefi ve İdeolojik Yaklaşımlar Açısından Rubûbiyyet
Rubûbiyyet anlayışı, farklı felsefi ve ideolojik yaklaşımlarda farklı şekillerde ele alınmıştır. İlâhî bir bakış açısıyla net bir şekilde kabul edilen bu kavram, bazı ideolojilerde farklı şekillerde yorumlanmış, bazı felsefi yaklaşımlar ise tamamen reddetmiştir.
Teistik Yaklaşımlar:
Teistik (Allah’ın varlığını kabul eden) felsefi yaklaşımlar, Rubûbiyyeti Allah’ın varlığının en açık göstergesi olarak ele alır. Örneğin, İslam felsefesinde Allah’ın yaratıcı ve yönetici sıfatları üzerinde durulmuş, Rubûbiyyetin evrendeki düzenle bağlantısı kurulmuştur.
Deizm:
Deizm, Allah’ın yaratıcı olduğunu kabul etmekle birlikte, O’nun evrene müdahil olmadığını savunur. Bu anlayış, Rubûbiyyeti eksik ve yetersiz bir şekilde ele alır, çünkü Allah’ın yaratıcı kudretini kabul etmekle birlikte, O’nun sürekli hükümranlığını ve idaresini reddeder.
Ateizm:
Ateist yaklaşımlar, Rubûbiyyeti tamamen reddeder ve kainatın kendi kendine var olduğunu iddia eder. Bu görüş, İlâhî bir düzeni ve hikmeti inkâr eder, ancak evrendeki düzen ve yaratılışın delilleri karşısında tatmin edici bir açıklama sunamaz.
Sekülerizm:
Seküler ideolojiler, Rubûbiyyeti hayatın manevi boyutundan soyutlayarak, Allah’ın hâkimiyetini toplumsal ve bireysel alanlardan uzak tutmaya çalışır. Bu, Allah’ın Rubûbiyyetini kavrayamamanın bir sonucudur.
Sonuç
Rubûbiyyetin tarihsel ve evrensel yansımaları, insanlığın her döneminde Allah’ın birliğini ve hâkimiyetini vurgulayan bir mesaj olarak var olmuştur.
Peygamberlerin tebliğlerinde, Rubûbiyyet insanları tevhid inancına çağıran bir davet olarak öne çıkmıştır.
İlâhî kitaplarda, Allah’ın yaratıcı, rızık verici ve yöneten sıfatları açıkça işlenmiştir.
Felsefi ve ideolojik yaklaşımlarda, Rubûbiyyet çeşitli şekillerde ele alınmış, ancak bu anlayışlarda eksiklikler görülmüştür.
Bu süreçler, Rubûbiyyetin her zaman insanlık için evrensel bir gerçek olduğunu göstermektedir.
[1] https://www.youtube.com/watch?v=OaMISdowFz8