OSMANLIDA EHLİ KİTABIN HUKUKİ DURUMU

OSMANLIDA EHLİ KİTABIN HUKUKİ DURUMU[1]

 

Osmanlı 624 yıl boyunca ehli kitap olan Yahudi ve Hristiyanlara karşı yönetim olsun halk olsun nasıl davranıyor ve bu insanların memnuniyeti ne durumda idi?


Osmanlı İmparatorluğu, İslam hukukunun temel ilkelerinden olan “zımmi” statüsünü benimseyerek, Yahudi ve Hristiyanlara “ehli kitap” olarak özel bir statü tanımıştır. Zımmi statüsü, Müslüman olmayan topluluklara dinlerini özgürce yaşama hakkı tanıyan, ancak belirli vergiler ve bazı sosyal sınırlamalarla düzenlenen bir hukuki çerçeveye dayanıyordu. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin yönetim anlayışının önemli bir parçasını oluşturuyordu ve 624 yıl boyunca bu politikalar büyük ölçüde uygulanmıştır.

Osmanlı’nın Yönetim Politikaları

1. Dini Özgürlükler: Osmanlı, Yahudi ve Hristiyan topluluklarına ibadet özgürlüğü tanımış, kendi dinî liderleri tarafından yönetilme hakkı vermiştir. Örneğin:

Rum Ortodoks Kilisesi, Fener’deki patrikhane aracılığıyla kendi cemaatini yönetebilmiştir.

Yahudi toplumu, hahambaşılık makamı aracılığıyla organize edilmiştir.

2. Vergilendirme: Zımmiler, cizye adı verilen bir vergi ödemekle yükümlüydü. Bu vergi, askerlik hizmetinden muaf tutulmalarına karşılık alınırdı. Toplanan bu vergiler genellikle yerel halkın refahını artırmak için kullanılırdı.

3. Hukuki Statü: Müslümanlarla aynı hukuki haklara sahip olmasalar da, zımmiler kendi dini mahkemelerinde yargılanabilirdi. Ancak, Müslüman bir kişiyle anlaşmazlık durumunda Osmanlı kadılık sistemi devreye girerdi.

4. Yaşam Tarzı ve Kültür: Osmanlı’nın çok dinli ve çok kültürlü yapısı sayesinde, Yahudi ve Hristiyan toplulukları Osmanlı şehirlerinde sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan aktif roller oynadı. Yahudi toplumu özellikle ticaret ve tıp alanında önemli yer tutarken, Hristiyanlar tarım ve zanaatta öne çıkmıştır.

Memnuniyet ve Tepkiler

Osmanlı yönetimi, Yahudi ve Hristiyanların genel memnuniyetini büyük ölçüde sağlamıştır, ancak bu durum dönemden döneme ve bölgeden bölgeye farklılık gösterebilir:

1. Yahudiler: Osmanlı, 1492’de İspanya’dan sürgün edilen Yahudilere kucak açmış, onları başta İstanbul ve Selanik olmak üzere imparatorluğun çeşitli bölgelerine yerleştirmiştir. Yahudi toplumları Osmanlı’daki bu hoşgörüden büyük ölçüde memnun olmuş ve Osmanlı’yı “kurtarıcı” olarak görmüştür.
2. Hristiyanlar: Osmanlı, özellikle Balkanlar’daki Hristiyan topluluklarına karşı adil bir yönetim politikası izlemeye çalışmıştır. Ancak bazı dönemlerde, yüksek vergiler ya da savaşların etkisiyle yerel halkın memnuniyetsizliği artabilmiştir. Buna rağmen, Osmanlı’nın genel hoşgörüsü, diğer Avrupa devletlerindeki mezhep çatışmalarına kıyasla daha huzurlu bir ortam sağlamıştır.

3. Dönemsel İsyanlar ve Sorunlar: Osmanlı’nın özellikle 18. ve 19. yüzyıllarda zayıflamaya başlamasıyla, Hristiyan toplulukların bağımsızlık talepleri artmıştır. Bu, yerel memnuniyetsizliklerin artmasına ve dış güçlerin de etkisiyle isyanlara yol açmıştır.

Sonuç

Osmanlı İmparatorluğu’nun Yahudi ve Hristiyanlara yönelik yaklaşımı, dönemin diğer devletleriyle kıyaslandığında genelde daha hoşgörülü ve kapsayıcıdır. Ancak bu durum, tamamen sorunsuz bir sistem anlamına gelmemektedir. Vergilendirme, sosyal sınırlamalar ve Osmanlı’nın gerileme dönemindeki zayıflıkları zaman zaman zımmilerin memnuniyetsizliklerine neden olmuştur. Buna rağmen, Osmanlı, farklı dinlerden halkların yüzyıllarca birlikte barış içinde yaşadığı nadir tarihsel örneklerden biri olarak öne çıkar.

@@@@@

İslamiyette Zimmi hukuku ve gayri Müslimlere karşı nasıl davranılması emredilip tavsiye edilmiştir?

İslam hukukunda zımmi terimi, İslam devleti sınırları içinde yaşayan ve devlete bağlılıklarını beyan ederek koruma altına alınan gayrimüslimleri ifade eder. Zımmi statüsü, Kur’an-ı Kerim, hadis-i şerifler ve İslam hukukçularının içtihatlarına dayanır. İslam, gayrimüslimlere adaletli ve merhametli davranılmasını emreder. Bu bağlamda, zımmi hukuku temel haklar, sorumluluklar ve devletin yükümlülükleri çerçevesinde şekillenir.

İslam’da Zımmilere Karşı Davranış Esasları

1. Koruma ve Güvenlik Garantisi:

Zımmi, İslam devleti tarafından “koruma” altına alınır. Bu, hem canlarını hem mallarını hem de dinlerini kapsar.

Hz. Muhammed’in (sav) şu hadisi, zımmilere kötü davranılmasını yasaklar:

> “Kim bir zımmiye zulmederse, onun haklarını eksiltirse, gücünün üstünde yük yüklerse veya razı olmadığı bir şey alırsa, kıyamet günü onun hasmı ben olurum.” (Ebu Davud, İmare 33)

2. Dini Özgürlük:

Zımmilere kendi dinlerini yaşama özgürlüğü tanınmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de,

> “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara, 256)
ayeti, İslam’ın zorla din değiştirmeyi yasakladığını açıkça ortaya koyar.

3. Adalet:

Zımmilere adaletle muamele edilmesi, Müslümanlara emredilmiştir.

> “Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun. Bu, takvaya daha yakındır.” (Maide, 8)

4. Maddi ve Sosyal Güvence:

Zımmiler, İslam devletinin sunduğu genel kamu hizmetlerinden yararlanır. Yoksul zımmilere devlet yardımı yapılması da İslam hukukunun bir parçasıdır.

Hz. Ömer (ra), bir yaşlı Yahudi’ye cizye vergisini ödeyemediği için yardım etmiş ve bu tür insanların vergiden muaf tutulmasını istemiştir.

Zımmilerin Hak ve Sorumlulukları

1. Hakları:

Dinlerini serbestçe yaşama ve ibadet etme hakkı.

Mal, mülk edinme ve ticaret yapma hakkı.

Devlet tarafından korunma hakkı.

Eşit yargılama ve adil bir mahkeme süreci hakkı.

  1. Sorumlulukları:

    Cizye Vergisi: Askerlik yükümlülüğüne karşılık, yetişkin erkek zımmilerden cizye adı verilen bir vergi alınır. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve yoksullar bu vergiden muaf tutulur.

    Devlete Bağlılık: İslam devletine sadık kalmak ve devletin güvenliğini tehlikeye atacak eylemlerde bulunmamak zorundadırlar.

    İslam’da Gayrimüslimlere İyi Davranışın Tavsiye Edilmesi

    İslam’da gayrimüslimlere adil, nazik ve merhametli davranmak özellikle tavsiye edilmiştir:

    1. Düşmanlık Durumu Olmayan Gayrimüslimlere Yaklaşım:

    Kur’an, Müslümanların düşmanlık yapmayan gayrimüslimlere karşı iyi davranmalarını emreder:

    > “Allah, sizinle din hususunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8)

    2. Komşuluk Hakkı:

    Peygamberimiz (sav), Müslüman olmayan komşulara da iyi davranmayı öğütlemiştir:

    > “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” (Buhari, Edeb 27)

    3. İnsanlık Bağlamında İyilik:

    Gayrimüslim de olsa herkesin insan olduğu bilinciyle davranmak esastır. İslam’ın amacı, barış içinde bir arada yaşamayı sağlamaktır.

    Sonuç

    İslam, gayrimüslimlere karşı temel insan haklarını gözeten bir hukuk ve ahlak anlayışını benimser. Zımmi hukuku, hoşgörü ve adalet ilkelerine dayanır. Bu yaklaşım, tarih boyunca İslam devletlerinde Yahudi ve Hristiyan toplulukların huzurlu bir şekilde yaşamalarına olanak sağlamış ve İslam medeniyetinin kapsayıcı yapısını güçlendirmiştir.

[1] https://www.youtube.com/watch?v=4FJjHkuD6Kc

Loading

No ResponsesAralık 23rd, 2024