MANA-YI HARFİ VE MANA-YI İSMİ

MANA-YI HARFİ VE MANA-YI İSMİ[1]

 

Risale-i Nur Külliyatı’nda Manayı Harfi ve Manayı ismi ve mukayesesi.


Risale-i Nur Külliyatı’nda “mana-yı harfi” ve “mana-yı ismi” kavramları, Said Nursî’nin düşünce sisteminde önemli bir yer tutar ve kâinatın, varlıkların ve olayların nasıl anlaşılması gerektiği konusunda temel bir yöntem sunar. Bu kavramlar, varlıklar üzerinden Allah’ın varlığını ve isimlerini tanımayı amaçlayan bir bakış açısını ifade eder.

Mana-yı Harfi ve Mana-yı İsmi Tanımları

1. Mana-yı Harfi:
Bir şeyin kendisiyle değil, işaret ettiği anlamlarla veya kendisinden başkasını gösteren yönleriyle anlaşılmasıdır. Mana-yı harfi, bir varlığı veya olayı, Allah’ın isim ve sıfatlarının bir tecellisi olarak okumaktır. Yani bir varlık, yaratıcıyı tanıtan bir “harf” gibidir. Bu anlayışta, kâinat bir kitap gibidir ve her şey Allah’a işaret eden bir delildir.

Örneğin: Güneşe bakarken, onun yalnızca fiziksel özelliklerini değil, Allah’ın “Nur”, “Rahman” ve “Rezzak” gibi isimlerini nasıl tecelli ettirdiğini düşünmek mana-yı harfiyle bakmaktır. Güneş, Allah’ın kudretinin ve rahmetinin bir işaretidir.

2. Mana-yı İsmi:
Bir şeyin sadece kendisine odaklanarak anlamlandırılmasıdır. Bu bakış açısında, bir varlık ya da olay yalnızca kendi varlığı ve özellikleriyle değerlendirilir. Yani, o varlığın Allah ile olan bağı göz ardı edilir. Mana-yı ismi, varlığı bağımsız, kendi başına bir anlam taşıyan bir şey gibi görmektir.

Örneğin: Güneşe yalnızca fiziksel bir nesne olarak bakıp, onun ışığını, ısısını ve maddi özelliklerini incelemek ama onu Allah’ın yaratması olarak görmemek mana-yı ismiyle bakmaktır.

Mukayese

Risale-i Nur’daki Temel Yaklaşımlar

Said Nursî, mana-yı harfi ile bakmayı, bir Müslüman’ın kainata yaklaşımında temel bir yöntem olarak önerir. Şu şekilde ifade eder:

Kâinatın Allah’ın bir kitabı olduğu: Said Nursî, kainatın, Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerinden oluştuğunu ve her şeyin Allah’a işaret ettiğini belirtir. Mana-yı harfiyle bakıldığında, her varlık ve olay, Allah’ın varlığını ve birliğini tasdik eden birer delil haline gelir.
Mana-yı ismi tehlikesi: Mana-yı ismiyle bakmak, insanı gaflete ve Allah’ı unutmaya sevk eder. Bu bakış açısı, insanı sadece dünya ile sınırlı bir anlayışa götürür. Nursî, mana-yı ismiyle bakışın materyalizmi ve inkârı beslediğini ifade eder.

İnsan ve tefekkür: İnsan, kendi yaratılışına da mana-yı harfiyle bakmalıdır. Kendi varlığına Allah’ın bir eseri olarak baktığında, varlığının anlamını ve sorumluluklarını daha iyi kavrayabilir.

Sonuç

Mana-yı harfi ve mana-yı ismi kavramları, varlıklar ve olaylara bakışımızı şekillendiren iki farklı anlayışı temsil eder. Risale-i Nur, mana-yı harfiyle bakmayı, Allah’ı tanımanın ve tevhidi idrak etmenin bir anahtarı olarak sunar. Said Nursî’ye göre, mana-yı harfiyle bakmak hem dünyada hem ahirette huzurun ve kurtuluşun yoludur.

@@@@@@@@

Elbette, Risale-i Nur Külliyatı’nda manayı harfi ve manayı ismi kavramları oldukça önemli bir yere sahiptir. İşte bu kavramlarla ilgili bazı cümleler ve açıklamalar:
* “Cenâb-ı Hakk’ın masivasına yani kâinata mana-yı harfiyle ve Onun hesabına bakmak lâzımdır. Mana-yı ismiyle ve esbab hesabına bakmak hatadır.” Bu cümle, her şeyin Allah’ın bir eseri olduğunu ve her şeye O’nun gözüyle bakmamız gerektiğini ifade eder. Manayı harfiyle bakmak, bir nesnede Allah’ın isimlerini ve sanatını görmek demektir. Manayı ismiyle bakmak ise, nesneye kendi başına bir değer atfetmek ve Allah’ı göz ardı etmektir.
* “Mânâ-yı harfî, kastî hükümlere mahkûm-u aleyh olamaz. Ve o mânâ-yı harfînin inceliklerine tetkikat yapılamaz. Fakat mânâ-yı ismi, sâdık, kâzip her hükme mahal olur.” Bu cümle ise, manayı harfinin Allah’ın takdirine bağlı olduğunu ve insanın müdahale edemeyeceği bir alan olduğunu belirtir. Manayı ismi ise, insanın kendi zihninde oluşturduğu ve değişebilen bir kavramdır.
* “Mânâ-yı harfi: Başkasının mânasını göstermek, başkasının bilinmesine hizmet etmek. Mana-yı harfi: Mahlûkata ve bütün kâinata Allah hesabına ve O’nun sanatı ve eseri nazarı ile bakmaktır.” Bu cümleler, manayı harfinin asıl amacının Allah’ı tanımak olduğunu ve her şeyin O’na işaret ettiğini vurgular.
Manayı Harfi ve Manayı İsmi Ne Demektir?
* Manayı Harfi: Bir şeye Allah’ın eseri gözüyle bakmak, o şeyde Allah’ın isimlerini ve sanatını görmektir. Örneğin, bir çiçeğe bakarken sadece güzelliğini değil, Allah’ın yaratma sanatını da görmek manayı harfidir.
* Manayı İsmi: Bir şeye kendi başına bir değer atfetmek, onu Allah’tan ayrı bir varlık gibi görmektir. Örneğin, bir çiçeğe sadece güzelliği için değer vermek ve Allah’ı unutmak manayı ismidir.
Neden Manayı Harfiyle Bakmak Önemlidir?
* Allah’ı tanımak: Manayı harfiyle bakmak, Allah’ın isimlerini ve sanatını görerek O’nu daha iyi tanımamızı sağlar.
* Şükür: Her şeyin Allah’ın bir lütfu olduğunu anlayarak şükür duygusunu artırır.
* İmanımızı güçlendirmek: İmanımızı zayıflatan şüphe ve vesveseleri gidererek imanımızı güçlendirir.
* Hayata anlam katmak: Hayata bir amaç ve anlam kazandırır.
Özetle, Risale-i Nur Külliyatı, manayı harfi ve manayı ismi kavramlarını kullanarak bize her şeye Allah’ın gözüyle bakmamız gerektiğini öğretir. Bu sayede hem Allah’ı daha iyi tanırız hem de hayata daha anlamlı bir bakış açısı kazanırız.

@@@@@@@

“Allah Âdem’e bütün isimleri, öğretti.” Bakara. 31. Ayetini mana-yı ismi ve mana-yı harfi yönüyle açıklar mısın?

Mesele,eşyanın isimlerinden Allah’ın isimlerine intikaldir.

Bakara Suresi’nin 31. ayeti olan “Allah Âdem’e bütün isimleri öğretti.” ifadesi, hem mana-yı harfi hem de mana-yı ismi açısından derin anlamlar taşır. Bu ayetin bu iki farklı bakış açısıyla açıklaması şu şekilde yapılabilir:

Mana-yı İsmi ile Açıklama

Mana-yı ismiyle bakıldığında, bu ayete yüzeysel ve sınırlı bir anlam yüklenir. Burada “isimler,” sadece eşyaların adlandırılması olarak anlaşılır ve olay, yalnızca insanın zihinsel kapasitesi ve bilgi birikimiyle ilişkilendirilir. Bu bakış açısında:

1. İsimler: Maddi dünyadaki varlıkların adları, kategorileri veya tarif edilen şeyler olarak değerlendirilir. Örneğin, “dağ,” “deniz,” “güneş” gibi kavramlar, insanın zihin gücüyle öğrenip isimlendirdiği şeyler olarak kabul edilir.

2. İnsanın üstünlüğü: Bu ayet, insanın diğer varlıklardan üstünlüğünü, bilgi edinme ve öğrenme kapasitesiyle ilişkilendirir. Ancak bu üstünlük sadece beşeri bir meziyet gibi görünür.

3. Allah’a işaret göz ardı edilir: Burada öğretilen “isimler” ve Âdem’e verilen bilgi, yalnızca Âdem’in bir yeteneği veya ayrıcalığı olarak anlaşılır, Allah’ın bu öğretişteki ilahi muradı ve hikmeti göz ardı edilebilir.

Sonuç olarak mana-yı ismiyle bakış, insan merkezli ve Allah bağlantısını eksik bırakan bir yorumdur. Bu bakış açısı, ayetin derinliklerini ve tevhid hakikatini anlamaktan uzak kalır.

Mana-yı Harfi ile Açıklama

Mana-yı harfiyle bakıldığında, bu ayet, Allah’ın kudretini, hikmetini ve insana verdiği özel bir emaneti açıkça gösterir. Bu bakış açısında “isimler” çok daha geniş ve derin anlamlar taşır. Burada:

1. İsimler Allah’a işaret eder: İsimler, sadece eşyanın adlandırılması değil, Allah’ın bütün isim ve sıfatlarının tecellilerini anlamayı içerir. Allah, Âdem’e “isimleri öğretmekle,” varlıkların hakikatini ve her şeyin Yaratıcıya işaret eden yönlerini tanıma kabiliyeti vermiştir.

Örneğin: Dağa “dağ” demek yeterli değildir; dağın Allah’ın “Celal,” “Cemal” ve “Kayyum” gibi isimlerini nasıl yansıttığını anlamak gerekir.

2. İnsanın halifeliği: Âdem’in üstünlüğü, yalnızca bilgi sahibi olması değil, Allah’ın isimlerini tanıyıp onların kainattaki tecellilerini keşfetme kabiliyetine dayanır. Bu, insanın yeryüzünde Allah’ın halifesi olmasının temelidir. İnsanın bilgisi, Allah’a işaret eden bir bilgi olmalıdır.

Örneğin: İnsan, Allah’ın “Rezzak” ismini bilip kainatta rızık kaynaklarını keşfederek, bu isimle amel eder.

3. Varlıkların hakikati okunur: Mana-yı harfiyle bakıldığında, ayet, Allah’ın insanı yaratmasının ve ona bilgi vermesinin, kainatı anlama ve Yaratıcıyı tanıma amacı taşıdığını gösterir. Her şeyin anlamı, Allah’a işaret eden birer harf olmasıyla anlaşılır. Âdem’e öğretilen isimler, bu hakikati okumayı mümkün kılar.

Sonuç olarak mana-yı harfiyle bu ayet, insana verilen bilginin, yalnızca beşeri bir meziyet olmadığını; Allah’ın büyüklüğünü, ilmini ve insana yüklediği sorumluluğu hatırlattığını vurgular.

Mukayese

Sonuç

Bu ayet mana-yı harfiyle okunduğunda, insanın yaratılış gayesi ve kainattaki sorumluluğu daha net anlaşılır. Allah, Âdem’e isimleri öğretmekle ona varlıkların hakikatini anlama ve Yaratıcıyı tanıma kabiliyeti vermiştir. Bu da insanın dünyaya gelişindeki en büyük gayelerden biri olan Allah’ı tanıma ve kulluk etme sorumluluğunu hatırlatır.

@@@@@@@#

Bakara Suresi 31. Ayet ve Mana-yı İsmi ile Mana-yı Harfi Açıklaması
“Allah, Âdem’e bütün isimleri öğretti.” (Bakara Suresi, 31. Ayet) ayeti, İslam teolojisinde sıkça tartışılan ve farklı yorumlara konu olan ayetlerden biridir. Özellikle “tüm isimler” ifadesi, Allah’ın isimleriyle insanın isimleri arasındaki ilişki, bilgi kavramı ve insanın evrendeki yeri gibi konularda geniş bir tartışma alanı açmaktadır. Bu ayete mana-yı ismi ve mana-yı harfi açısından yaklaşmak, daha derin bir anlayışa ulaşmamızı sağlayabilir.
Mana-yı İsmi Açısından
* Literal Anlayış: Bu yaklaşımda ayet, Allah’ın Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğrettiği şeklinde anlaşılır. Yani Âdem, her bir varlığın özel ismini bilir hale gelmiştir.
* Sınırlı Anlayış: Bazı yorumcular ise “tüm isimler” ifadesini, sadece o dönemde var olan varlıkların isimleriyle sınırlı tutarlar.
* Sembolik Anlayış: Bu yaklaşımda ise “tüm isimler” ifadesi, Allah’ın bütün sıfat ve isimlerine dair bir bilgiye işaret eder. Yani Âdem, Allah’ın isimlerini bilme potansiyeline sahip olarak yaratılmıştır.
Mana-yi Harfi Açısından
* Allah’ın Bilgisiyle İlişki: “Tüm isimler” ifadesi, Allah’ın ilminin sonsuzluğuna ve her şeyi kuşatan bilgisine işaret eder. Âdem’e bu isimlerin öğretilmesi, insanın Allah’ın ilmiyle bir bağlantısı olduğunu gösterir.
* İnsan Bilgisinin Kaynağı: İnsan bilgisinin kaynağı, Allah’ın ilmidir. İnsan, öğrenme ve anlama yeteneğiyle Allah’ın isimlerini keşfeder ve bu sayede evreni daha iyi anlar.
* İnsan Bilgisinin Sınırları: İnsan bilgisinin sınırlı olduğu ve Allah’ın bilgisinin ise sonsuz olduğu vurgulanır.
Mana-yı İsmi ve Mana-yi Harfi Birlikte Değerlendirme
Bu ayetin hem mana-yı ismi hem de mana-yı harfi açısından değerlendirilmesi, daha kapsamlı bir anlayışa ulaşmamızı sağlar. Ayet, insanın Allah’ın bir kulu olduğu gerçeğini ve Allah’ın ilmiyle insan bilgisinin ilişkisi olduğunu vurgular. Aynı zamanda, insanın öğrenme ve keşfetme yeteneğiyle evreni anlamasına imkan tanıyan bir potansiyele sahip olduğunu gösterir.
Sonuç olarak, Bakara Suresi 31. ayet, insanın Allah’a olan bağımlılığını ve evrendeki yerini anlamanın anahtarıdır. Bu ayet, hem dini bir perspektif sunar hem de felsefi ve bilimsel sorgulamalara zemin hazırlar.
Özetle:
* Mana-yı İsmi: Ayetin zahiri anlamı, Allah’ın Âdem’e tüm varlıkların isimlerini öğretmesi şeklinde anlaşılır.
* Mana-yı Harfi: Ayet, Allah’ın ilminin sonsuzluğuna, insan bilgisinin kaynağına ve insanın öğrenme yeteneğine işaret eder.
* Genel Anlam: Ayet, insanın Allah’ın bir kulu olduğunu ve Allah’ın ilmiyle insan bilgisinin ilişkisi olduğunu vurgular.
Not: Bu açıklama, ayetin farklı yorumlarından sadece birkaçıdır. Ayetin derinlemesine anlaşılması için ilgili tefsir kaynaklarına başvurulması faydalı olacaktır.
Başka sorularınız olursa lütfen çekinmeyin.
Ek Bilgiler:
* İsim İlmi: İslam felsefesinde “isim ilmi” olarak bilinen bir alan, Allah’ın isimleri ve sıfatları üzerine yoğunlaşır. Bu ayet, isim ilmi açısından da önemli bir tartışma konusudur.
* Marifetullah: Ayet, “marifetullah” yani Allah’ı tanıma kavramıyla da yakından ilgilidir. İnsan, Allah’ın isimlerini öğrenerek O’nu daha iyi tanır.

 

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=iObYnegYegs

Loading

No ResponsesAralık 16th, 2024