ALLAHA VARACAK OLAN KALBİ SELİM
ALLAHA VARACAK OLAN KALBİ SELİM[1]
“Ancak Allah’a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur). ” Şuara. 89 ayetini örnekleriyle açıklar mısın?
Kalb-i selîm, şüphelerden, şirkten temizlenmiş, ihlâsla iman etmiş kalp demektir. Saîd b. Müseyyeb (r.a.) demiştir ki: Kalb-i selîm, mânen sıhhatte olan kalpdir ki bu da müminin kalbidir. Kâfir ve münafığın kalbi ise mânen hastadır.
Şuara Suresi 89. ayetinde geçen “Ancak Allah’a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler o günde fayda bulur” ifadesi, kişinin Allah katında başarılı ve kurtuluşa ermiş sayılabilmesi için kalb-i selîm yani “temiz bir kalbe” sahip olması gerektiğini vurgular. Bu ifade, Allah’a yönelişte ve ahiret gününde kabul görecek olanın, sadece dünyadaki mal, makam veya diğer dünyevi değerler değil, insanın saf ve temiz bir kalple Allah’a yaklaşması olduğunu belirtir.
Kalb-i Selîm Nedir?
Kalbin temizliği: İçinde şirk, kibir, haset, riya gibi olumsuzluklardan arınmış, Allah’a tam bir teslimiyetle yönelmiş kalptir.
Fıtrata uygunluk: Allah’ın yarattığı saf haliyle insanın öz benliğiyle barışık olmasıdır.
İman ve takva: Kalb-i selîm, Allah’a imanın yanında takva (Allah’a karşı derin bir saygı ve bilinç) ile şekillenir.
Örneklerle Açıklama
1. Peygamberlerin Örnekliği: Peygamberler, kalb-i selîmin en güzel örnekleridir. Örneğin, Hz. İbrahim (a.s), Allah’a olan sadakati ve tevekkülü ile saf bir iman sergilemiştir. Hz. İbrahim’in duası şöyledir: “Beni, o gün (ahiret günü) rezil etme. O gün ki, ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah’a selim bir kalp ile gelenler başka.” (Şuara 87-89). Bu, ayetin bağlamını tamamlar.
2. Dünyevi Bağımlılıklardan Arınmak: Dünya malına ve makamına aşırı düşkünlük, kalbin Allah’tan uzaklaşmasına neden olur. Bir kişi ne kadar zengin veya başarılı olursa olsun, bu dünyevi kazanımlar ahirette fayda sağlamaz. Örneğin:
Zenginlik: Karun’un kıssası buna örnektir. Malıyla övünen Karun, kalbini dünya sevgisiyle doldurduğu için helak olmuştur.
Fakirlik: Ebu Hureyre gibi sahabeler, malları az olmasına rağmen iman dolu kalpleri sayesinde Allah katında yücelmişlerdir.
3. Ahlakî Temizlik: Kalb-i selîm, güzel ahlakla doğrudan ilişkilidir. Kibir, haset, riya gibi kötü huylar kalbin temizliğini bozar. Örneğin:
Bir kişi başkalarına iyilik yaparken bunu Allah rızası için değil de gösteriş amacıyla yapıyorsa, kalbi riya ile kirlenmiştir. Oysa bir kişi ihlasla (samimiyetle) hareket ederse kalbini temiz tutmuş olur.
4. Tevbe ve Arınma: Günah işlemek, insanın kalbini karartabilir. Ancak Allah’ın rahmeti geniştir. Samimi bir tevbe ile kalbini temizleyen kişi de kalb-i selîm sahibi olabilir. Örneğin, bir günahkâr, pişmanlık duyup Allah’a yönelerek hayatını düzeltirse, Allah onun kalbini arındırır.
Günümüz Hayatına Uygulaması
1. Samimiyetle İbadet: İbadetlerimizi gösteriş için değil, yalnızca Allah için yapmalıyız. Örneğin, namaz kılarken çevredeki insanların takdirini değil, Allah’ın rızasını aramalıyız.
2. Kötü Duygulardan Uzak Durmak: Başkalarına karşı haset ve kin duymamak, affedici ve hoşgörülü olmak, kalb-i selîmin işaretlerindendir.
3. Dünya Malına Fazla Bağlanmamak: Kazanç ve başarı hedeflenebilir; ancak bunlar hayatın amacı haline gelmemelidir. Dünya, Allah’a yakınlaşmak için bir araçtır, amaç değil.
4. Tevbe ve Dua: Her gün kalbimizi gözden geçirmeli, hatalarımız için Allah’tan af dilemeliyiz. Örneğin, sabah ve akşam zikirleriyle kalbimizi tazelemek bu konuda önemlidir.
Sonuç olarak, Şuara 89. ayeti, dünya hayatının geçiciliğini ve ahiret hayatının önemini hatırlatarak, insanın kalbini Allah’a adaması gerektiğini öğretir. Saf ve temiz bir kalp, kişinin cennete ulaşmasındaki en temel araçtır.
[1] https://www.youtube.com/watch?v=NzGTwHIY814