KUR’AN-I KERİM’DE MEFHUMU MUHALİF

KUR’AN-I KERİM’DE MEFHUMU MUHALİF

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=Z4lrT-7SQrk 

Kur’an-ı Kerim’de mefhumu muhalifi olan ayetler .

Kur’an-ı Kerim’de “mefhumu muhalif” (zıt anlamdan çıkarım yapma) yöntemi, bir ayetin veya ifadenin doğrudan söylediğinin tersinden bir anlam çıkarma esasına dayanır. Yani, bir hükmün varlığının, zıttının yokluğuna işaret ettiğini düşündürten bir yaklaşım ortaya konur. Ancak, İslam alimleri arasında mefhumu muhaliften anlam çıkarma konusunda bazı ihtilaflar bulunur; bazı âlimler bu yöntemi kullanırken, bazıları bunun zayıf bir delil olabileceğini savunur.

Aşağıda, Kur’an-ı Kerim’de mefhumu muhalif anlamı içerdiği düşünülen bazı ayetler ve bunların anlamları hakkında açıklamalar verilmiştir:

1. Bakara Suresi, 282. Ayet

> “Ey iman edenler! Belirli bir süreye kadar birbirinize borçlandığınızda bunu yazın…”

Mefhumu Muhalif: Bu ayet borçlanmaların yazılmasını emreder. Mefhumu muhalif olarak, eğer borç kısa sürelik ise yazılmayabileceğine dair bir anlam çıkarılabilir. Bu, borcun niteliğine göre muamele edilmesi gerektiğini düşündürür.

2. En’am Suresi, 82. Ayet

> “İman edip imanlarına zulüm karıştırmayanlar güven içindedirler ve doğru yolda olanlar onlardır.”

Mefhumu Muhalif: Ayette imanlarına zulüm karıştırmayanların güven içinde olacağı belirtilmiştir. Mefhumu muhalif olarak, zulüm (haksızlık) karıştıranların güven ve hidayet içinde olmayacağı sonucu çıkarılabilir.

3. Maide Suresi, 6. Ayet

> “Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başınızı mesh edin, ayaklarınızı da topuklara kadar (yıkayın).”

Mefhumu Muhalif: Bu ayet abdestin farzlarını belirttiği için, farz olarak belirtilenlerin dışında kalan diğer temizlik eylemlerinin abdestin şartı olmadığı sonucu çıkarılabilir. Yani abdestte bunların dışında kalan bazı temizlikler (ağız ve burun temizliği gibi) farz değildir.

4. Nur Suresi, 31. Ayet

> “Kadınlar, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, zinet yerlerini açmasınlar.”

Mefhumu Muhalif: Ayet, kendiliğinden görünen kısımların (yüz ve eller gibi) açılmasına izin vermektedir. Buradan, görünmesi gerekmeyen kısımların (saç, boyun vb.) örtülmesi gerektiği anlaşılabilir.

5. Mücadele Suresi, 11. Ayet

> “Size, meclislerde ‘yer açın’ dendiği zaman yer açın ki Allah size genişlik versin.”

Mefhumu Muhalif: Ayet, “yer açın” emrini içerdiği için, “yer açın” denmediğinde böyle bir zorunluluk olmadığı sonucuna ulaşılabilir. Yani, insanların birbirlerine mecliste yer açmaları bir emir değilse, bunu yapmamaları bir sakınca oluşturmaz.

6. Bakara Suresi, 229. Ayet

> “Boşanma iki defadır, sonra ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermek gerekir.”

Mefhumu Muhalif: Bu ayette, boşanmanın iki defa olabileceği belirtilmiştir. Mefhumu muhalif olarak, üçüncü defa boşanmanın, artık eşlerin birbirine dönüşünün mümkün olmadığını, yani “üçüncü talak” sonrasında dönüşün haram olduğunu ifade eder.

7. Nisa Suresi, 23. Ayet

> “Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz… (ile evlenmek) haram kılındı.”

Mefhumu Muhalif: Bu ayet, evlenilmesi haram olan yakın akrabaları sıralar. Buradan, ayette bahsedilmeyen yakınlık derecesine sahip olanların evlenmesinin helal olduğu sonucu çıkarılabilir. Yani, sadece belirtilen akrabalarla evlenmek haram kılınmıştır, diğerleriyle evlenme yasağı yoktur.

8. İbrahim Suresi, 7. Ayet

> “Şükrederseniz, elbette (nimetimi) artırırım; eğer nankörlük ederseniz, bilin ki azabım çok şiddetlidir.”

Mefhumu Muhalif: Şükredenlerin nimetlerinin artırılacağı belirtilmiştir. Bu ayetten, nankörlük edenlerin nimetlerinin eksileceği veya azaba uğrayacakları anlaşılabilir. Bu da nimetlerin devamının şükürle ilişkili olduğunu düşündürür.

9. Duhan süresi. 29.

Bunun üzerine onlara, ne gök ne de yer ağladı! (Onlar) mühlet verilen kimseler de olmadılar.”

-Duhân Suresi 29. Ayet Açıklaması

“Şu âyet, mefhûm-ı muvâfık (doğrudan ifâde ettiği ma‘nâ) ile şöyle fermân ediyor: ‘Ehl-i dalâletin ölmesiyle, semâvât ve zemin (gökler ve yer) onların üstünde ağlamıyorlar.’ Ve mefhûm-ı muhâlif (karşı ma‘nâ)ile delâlet ediyor ki: ‘Ehl-i îmânın dünyadan gitmesiyle, semâvât ve zemin, onların üstünde ağlıyor.’ Yani, ehl-i dalâlet (kâfirler), mâdem semâvât ve arzın vazîfelerini inkâr ediyor. Ma‘nâlarını bilmiyor. Onların kıymetlerini iskāt ediyor (düşürüyor). Sâni‘lerini (yaratıcılarını) tanımıyorlar. Onlara karşı bir hakāret, bir adâvet(düşmanlık) ediyorlar. Elbette semâvât ve zemin, onlara ağlamak değil, belki onlara nefrin, yani bedduâ ederler ve onların gebermesiyle memnûn olurlar. Mefhûm-ı muhâlif ile der: ‘Semâvât ve arz, ehl-i îmânın ölmesiyle ağlarlar.’ Zîrâ ehl-i îman ise; çünki semâvât ve arzın vazîfelerini bilir. Hakīkī hakīkatlerini tasdîk ediyor. Ve onların ifâde ettikleri ma‘nâları îmân ile anlıyor. ‘Ne kadar güzel yapılmışlar, ne kadar güzel hizmet ediyorlar!’ diyor.” (Sözler, 32. Söz, 300-301)

Sonuç

Kur’an’da mefhumu muhalif anlamlarla anlatım, ayetlerin daha derin anlaşılmasına yardımcı olabilir; ancak İslam alimleri bu yöntemi kullanırken dikkatli olunması gerektiğini belirtir. Zira her ayet için bu anlam çıkarma yöntemi geçerli olmayabilir ve farklı yorumlara sebep olabilir. İslam hukuku ve tefsir çalışmalarında mefhumu muhalif kullanılırken diğer delillerle desteklenmesi önemlidir.

 

Loading

No ResponsesKasım 12th, 2024