AHLAKİ ÇÖKÜŞ
Bunun üzerine onlar (Âdem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.”Taha. 121
” Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab’leri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi.” Araf.22-27
“(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.
Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır, buyurdu.
*onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti.Allah, dedi ki: “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız.”
Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).
Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.
************
Kuranı kerimde ahlak konusu.
Kur’an-ı Kerim, ahlâkî prensipler ve değerler üzerine büyük bir vurgu yapar. İslam ahlâkının temel kaynağı olan Kur’an, bireylerin ve toplumun ahlâkî yönden nasıl bir yaşam sürmesi gerektiği konusunda rehberlik eder. Kur’an’da ahlâkla ilgili pek çok ayet bulunur ve bu ayetlerde hem bireysel hem de toplumsal ahlâkî davranışların önemi vurgulanır. Ahlâk, imanla doğrudan bağlantılıdır; kişinin Allah’a olan inancı, ahlâkî davranışlarına da yansır.
Kur’an’da geçen temel ahlâkî konular:
1. Adalet ve Dürüstlük: Adalet ve dürüstlük, İslam ahlâkının temel taşlarındandır. Kur’an, her durumda adaletli olmayı ve doğru sözlü olmayı emreder. Örneğin, Nisa Suresi 135. ayet, adaletin önemini vurgular: “Ey iman edenler! Kendiniz, anne-babanız ve akrabalarınız aleyhinde de olsa, Allah için adaleti ayakta tutan şahidler olun.”
2. Sabır ve Tevekkül: Sabır, Kur’an’da sıkça vurgulanan ahlâkî erdemlerden biridir. Zorluklar karşısında sabırlı olmak ve Allah’a güvenmek, İslam ahlâkında önemli bir yer tutar. Bakara Suresi 153. ayette sabır ve namazın yardımıyla Allah’tan yardım istenmesi gerektiği belirtilir.
3. Merhamet ve Şefkat: Kur’an, insanlara ve diğer canlılara karşı merhametli olmayı öğütler. İnsanların birbirine yardım etmesi, muhtaçlara el uzatması, zayıflara karşı şefkatli davranması İslam ahlâkının bir gereğidir. Rahman ve Rahim olan Allah’ın sıfatları, bu ahlâkî erdemleri pekiştirir.
4. Bağışlama ve Affedicilik: Kur’an, affedici olmanın faziletini över ve kin gütmeyi yasaklar. Şura Suresi 43. ayette affetmenin erdem olduğu ve sabırlı olanların mükâfatlandırılacağı ifade edilir.
5. Sözünde Durma ve Emanete Riayet: Müminlerin en önemli ahlâkî özelliklerinden biri de verdikleri sözlere sadık kalmaları ve kendilerine emanet edilen şeylere riayet etmeleridir. Maide Suresi 1. ayette müminlerden akitlerine sadık kalmaları istenir.
6. Gıybet ve Yalanın Yasaklanması: Kur’an, insanlara zarar verecek davranışları, özellikle gıybeti ve yalanı şiddetle yasaklar. Hucurat Suresi 12. ayet, gıybeti ölü kardeşinin etini yemeye benzetir ve müminlere bu kötü alışkanlıktan uzak durmalarını emreder.
Kur’an-ı Kerim’de bu ahlâkî ilkeler, bireyin hem kendisiyle hem de çevresiyle barışık, adaletli, merhametli ve doğru bir yaşam sürmesini hedefler. İslam’da ahlâk, sadece bir etik sistem değil, aynı zamanda bir iman göstergesidir ve müminlerin hayatını şekillendiren en önemli unsurlardan biridir.
@@@@@@
Hadisi şeriflerde ahlak konusu.
Hadis-i şeriflerde ahlâk konusu da çok geniş bir yer tutar. Peygamber Efendimiz (s.a.v), İslam ahlâkının yaşayan bir örneği olarak Müslümanlara rehberlik etmiştir. O’nun sözleri ve fiilleri, Kur’an-ı Kerim’in ahlâkî prensiplerini yaşantıya geçiren en önemli kaynaklardan biridir. Peygamber Efendimizin ahlâka dair birçok hadisinde, bireylerin ve toplumların nasıl bir ahlâkî çizgide ilerlemesi gerektiği detaylı şekilde açıklanmıştır.
İşte hadis-i şeriflerde geçen bazı temel ahlâkî konular:
1. Güzel Ahlâkın Önemi: Peygamber Efendimiz (s.a.v), İslam’daki en önemli görevlerinden birinin güzel ahlâkı tamamlamak olduğunu belirtmiştir. Bu hadis, ahlâkın İslam’daki temel yerini net bir şekilde ortaya koyar:
> “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8)
2. İnsanlarla Güzel Geçinmek: Peygamber Efendimiz (s.a.v), insanlara yumuşak huylu olmayı, onlarla güzel bir üslup içinde geçinmeyi öğütlemiştir:
> “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buhari, Edeb, 18)
3. Kolaylaştırmak ve Zorlaştırmamak: Peygamber Efendimiz (s.a.v), İslam’ın müsamaha dini olduğunu sıkça vurgulamış ve insanlara hoşgörülü davranılmasını öğütlemiştir:
> “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” (Buhari, İlim, 11)
4. Ahlâkî Üstünlük: Hadis-i şeriflerde güzel ahlâk, en yüksek değerlerden biri olarak gösterilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), insanların güzel ahlâk sahibi olmalarını, Allah katında büyük bir değeri olduğunu belirtmiştir:
> “Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanı, ahlâkı en güzel olanıdır.” (Tirmizi, İman, 6)
5. Bağışlama ve Öfke Kontrolü: Hadislerde öfkeyi yenmek, affedici olmak ve başkalarına karşı hoşgörülü davranmak da büyük bir fazilet olarak gösterilmiştir:
> “Güçlü kişi, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiğinde kendine hâkim olandır.” (Buhari, Edeb, 76)
6. Doğruluk ve Güvenilirlik: Peygamberimiz (s.a.v), her durumda dürüst olmayı ve emanete sahip çıkmayı vurgulamıştır:
> “Doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye, Allah katında sıddîk (doğru kimse) diye yazılır. Yalan da kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür.” (Müslim, Birr, 103)
7. Komşuluk Hakkı: Komşuya iyi davranmak ve komşuluk ilişkilerini sağlam tutmak, Peygamber Efendimiz’in üzerinde durduğu konulardan biridir:
> “Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.” (Buhari, Edeb, 28)
8. Kibirden Kaçınma: Peygamber Efendimiz, kibirli olmayı şiddetle kınamış ve tevazunun, mütevazı davranmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır:
> “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” (Müslim, İman, 147)
9. İyilik Yapmak ve Yardımseverlik: Peygamberimiz, iyilik yapmayı, sadaka vermeyi ve insanlara yardım etmeyi teşvik etmiştir:
> “İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır.” (Taberani, el-Mu’cemü’l-Evsat)
Sonuç olarak, hadis-i şeriflerde ahlâk konusu, Müslümanların hem bireysel hem de toplumsal hayatında temel bir yer tutar. Peygamber Efendimiz (s.a.v), güzel ahlâkın örnek bir modelini sunmuş, doğru sözlülük, merhamet, adalet, tevazu gibi değerlerin Müslümanların hayatında önemli olduğunu sürekli vurgulamıştır. Bu hadisler, İslam ahlâkının hem kalp hem de davranışları güzelleştiren bir rehber olduğunu gösterir.
@@@@@@@
Ahlakın tanımı ve insan kişiliğiyle olan ilgisi.
Ahlâk, bireylerin iyi veya kötü olarak değerlendirdiği davranışları ve bu davranışların altında yatan ilkeleri ifade eder. Felsefi açıdan, ahlâk, insanların yaşamlarını yönlendiren değerler, kurallar ve normlar bütünüdür. Ahlâk; doğru, dürüst, adaletli, yardımsever gibi nitelikleri öne çıkarırken, yalan söylemek, haksızlık yapmak gibi olumsuz davranışları reddeder.
Ahlâkın tanımı şu şekillerde yapılabilir:
Genel olarak: İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayıran ilkeler bütünü.
İslami perspektifte: Ahlâk, bireyin hem Allah’a karşı olan sorumluluklarını hem de diğer insanlara karşı olan görevlerini doğru bir şekilde yerine getirmesini sağlayan ilkeler ve değerler bütünü olarak tanımlanır.
Ahlâk ve İnsan Kişiliği Arasındaki İlişki:
Ahlâk, insan kişiliğinin temel unsurlarından biridir. Bir insanın ahlâkî değerleri, onun karakterinin ve kişiliğinin nasıl şekillendiğini belirler. Ahlâk, bireyin hem kendisiyle hem de toplumla olan ilişkilerini düzenler ve insanın sosyal hayatındaki yerini belirler. İnsan kişiliği, ahlâkî değerlerin doğrultusunda gelişir ve bu değerler, bireyin hayatını anlamlandırmasında büyük rol oynar.
Ahlâk ve insan kişiliği arasındaki ilişkilerden bazıları şunlardır:
1. Karakterin Temelini Oluşturur: Ahlâk, bir insanın karakterini şekillendiren en önemli faktörlerden biridir. İyi bir ahlâka sahip olan bir kişi, dürüst, adaletli, saygılı ve sorumluluk sahibi olur. Kişinin ahlâkî değerleri, onun günlük hayatta nasıl davrandığını ve kararlarını neye göre verdiğini belirler.
2. Davranışları Yönlendirir: Ahlâkî değerler, bir insanın davranışlarını ve tutumlarını doğrudan etkiler. İnsanın yaptığı her hareket, benimsediği ahlâkî ilkeler doğrultusunda şekillenir. Bu da kişinin topluma nasıl uyum sağlayacağını, sosyal ilişkilerini nasıl yöneteceğini belirler.
3. İç Huzur ve Toplumsal Barış Sağlar: Ahlâklı bir birey, içsel bir huzura sahip olur. Çünkü ahlâk, insanın vicdanıyla barışık olmasını sağlar. Aynı zamanda, toplumdaki bireylerin ahlâklı olması, toplumsal düzenin ve barışın teminatıdır. Ahlâkî değerlere sahip bir toplumda insanlar birbirine güven duyar, hak ve adalet ön plandadır.
4. Özgüven ve Saygınlık Kazandırır: Ahlâklı insanlar, toplumda saygınlık kazanır ve güvenilir kişiler olarak tanınırlar. Bu durum, kişinin kendine olan güvenini de artırır. Ahlâkî değerlere sahip bir birey, doğru davranışları sebebiyle toplumda olumlu bir yer edinir ve kendisiyle gurur duyar.
5. Vicdan ve Sorumluluk Duygusu: Ahlâk, kişiye vicdanını ve sorumluluk duygusunu kazandırır. Vicdan, kişinin doğruyu ve yanlışı ayırt etmesini sağlayan bir iç ses gibidir. Ahlâkî ilkelere uygun hareket etmek, kişinin vicdanını rahatlatır ve sorumluluklarını yerine getirmesine yardımcı olur.
6. Toplumla Uyum Sağlama: Ahlâkî değerler, toplumun genel kabul görmüş kurallarıyla uyumlu olduğu sürece, bireyin toplum içinde sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler kurmasına olanak tanır. Toplumsal değerlerle çatışmayan bir ahlâk anlayışı, kişinin sosyal çevresinde kabul görmesini sağlar.
Sonuç olarak, ahlâk insan kişiliğinin merkezinde yer alır ve bireyin karakterini şekillendirir. Ahlâkî değerler, bireylerin kendi iç dünyasıyla barışık, sosyal çevresiyle uyumlu ve toplum içinde saygın bir yer edinmesine katkıda bulunur. Ahlâk ve insan kişiliği arasındaki bu bağ, bireyin hem kendisi hem de toplum için daha iyi bir insan olma yolunda ilerlemesini sağlar.
*************
ENDONEZYA NASIL MÜSLÜMAN OLDU.
KISSADAN HİSSE…
Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Endonezya 5 akçelik bir kumaş sayesinde Müslüman oldu…
Olay şöyledir: Kendi halinde bir tüccar bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da Halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine.
Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu:
-Hangi kumaştan sattın?
-Şu kumaştan efendim.
-Metresini kaça verdin?
-On akçeye.
-Nasıl olur?” diye hayret etti,
-Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?
Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.
-Ne demekti hakkını helâl et?
Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu:
-Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?
-Ben, dedi tüccar, bir Müslüman’ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.
Kral,
-İslâm nedir, Müslümanlık nedir? gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm’ı kabul etti. Daha daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.
250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya’nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı.
Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı.
Efendimizin müjdesi herkese açık: “Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir.” Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.
******
MEHMET ÖZÇELİK
28-10-2024
[1] https://www.youtube.com/watch?v=u3VrICI3EC4