İslam’ın Işığında Aile Bireylerinde Sorumluluk ve Mutluluk
İslam’ın Işığında Aile Bireylerinde Sorumluluk ve Mutluluk
Aile, Toplum hayatının temeli olup İslam dininde kutsal bir müessese olarak kabul edilir ve aile bireylerinin birbirlerine karşı olan görev ve sorumlulukları, huzur dolu bir yaşamın temel taşını oluşturur. İslam, aile içinde sorumluluk ve mutluluğun nasıl sağlanacağına dair rehberlik eder. Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Peygamber Efendimiz ‘in (SAV) hadisleri, bu konuda bize ışık tutar. Kur’an ve sünnete uygun kurulan ve devam eden aile Allah’ın koruması altındadır. Zaten bizim kültürümüzde aile kurulurken “Allah’ın emri ve peygamberin kavliyle” diye kurulur. Maalesef ki bu akite göre de devam etmediği İslam dışı haller düğünden itibaren başladığı için aile mutlulukları sürmüyor, evlilikten birkaç ay sonra anlaşmazlıklar başlıyor.
Dinimiz, aile bireylerinin birbirlerine karşı dürüst ve adil olma sorumluluğunu hatırlatır. Her bireyin, doğru ve hakkaniyetli bir şekilde davranarak ailenin huzuruna katkıda bulunması gerekmektedir. Aile içindeki huzur, bireylerin birbirlerine olan saygısı ve sevgisi ile sağlanır. Kitabımız bütün aile bireylerinin birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarını en iyi şekilde belirlemiş. Bizim sahibimiz (Malikül Mülk), yaratanımız, kimin görev ve gücünün ne olduğunu en iyi bilen olduğu için görev ve sorumlulukları belirlemiştir. Lakin günümüz insanları Rabbimizin belirlediği ve sünnet olan kurallara göre değil de nefis ve heveslere göre kendi kurallarını koyduğu için Maalesef Rahmet ve inayet kalkıyor sonunda dramatik üzücü aile halleri ortaya çıkıyor. Hz. Muhammed efendimiz zaten yuva kurulurken eş seçilirken “SİZ DİNİ GÜZEL OLANI SEÇİNİZ” diye emrediyor, buna ne derece uyulduğu hali hazırdaki aile vakalarından belli.
Eşler arasında sorumluluk ve adalet, İslam dininde önemle vurgulanan bir konudur. Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı hayırlı olandır. Ben aileme karşı hayırlı olanınızım.” (Tirmizi, 11) Yine Veda hutbesinde Efendimiz (SAV) kadın ve erkeği birbirine emanet kılmış, birbiri üzerinde hakları olduğu özellikle vurgulanmıştır. Ayrıca Kitabımız Kuranda Rabbimiz, kadın ve erkeğin görev ve sorumluluklarını belirtmiş Sünnette de efendimiz örnek vakalarla kendi kızı Fatma validemizden Hz Ali efendimizden örneklerle aile huzurunu bu konuda iki taraf ailelerin görev ve sorumluluklarını belirlemiştir. Bu hadis, eşlerin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını ve iyi davranmaları gerektiğini hatırlatır. Eşler arasındaki sevgi, saygı ve anlayış, aile içindeki mutluluğun temel taşlarıdır. Birbirlerine destek olan eşler, ailelerini daha güçlü ve mutlu kılarlar.
Çocukların terbiyesi ve onlara doğru yolu göstermek, İslam dininde ebeveynlerin önemli sorumluluklarındandır. Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.” (Tirmizi, 33) Bu hadis, ebeveynlerin çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirme sorumluluğunu vurgular. Çocuklara güzel ahlak, doğru davranışlar ve dini bilgiler öğretmek, aile mutluluğuna katkıda bulunur. İyi yetişmiş çocuklar, toplumun da geleceğine ışık tutar ve ailelerinin gurur kaynağı olur. Kuran ve sünnete göre değil de Seküler anlayışa göre Kuran ve Sünnetten habersiz sadece dünya için yetiştirilen, akademik başarı gözetilirken, maneviyatı ve Ruhu boş bırakılan çocuklar ileride hem aile hem de toplumun saadetine hiçbir katkı verememekte ve maalesef ahiret hayatı da tehlikeye sokulmaktadır.
Mutlu bir aile için sevgi ve merhamet esastır. Kur’an-ı Kerim’de Rum Suresi 21. ayette şöyle buyrulmaktadır:” O’nun varlığının delillerinden biri de, size kendi cinsinizden eşler yaratmasıdır ki onlarla huzur bulasınız. Ve aranıza sevgi ve merhamet koymuştur. Doğrusu bunda, düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21) Bu ayet, eşler arasındaki sevgi ve merhametin önemini vurgular. Sevgi ve merhamet, aile içinde mutluluğun anahtarıdır. Eşlerin birbirlerine olan sevgi ve merhameti, çocuklara da yansır ve bu duygular aile içinde gerçek huzur kaynağı olur.
Netice olarak insanın sahibi ve Malikül Mülk olan Rabbimiz, İnsanların en seçkini ve “HABİBİM” dediği Hz. Muhammed ile (SAV) ailenin nasıl kurulması gerektiğini, aile bireyleri arasındaki görev ve sorumlulukları en güzel şekilde göstermiş ve emretmiş, dünya ve ahiret saadetinin kaynağı olarak göstermiştir. Ne var ki her alanda olduğu gibi İman zaafiyeti burada da etkisini göstermiş Efendimizin (SAV) “BÜYÜK CİHAD” olarak belirttiği nefis mücadelesi” ni yapamayan çoğu toplum kesimi ve aileler; kuralları, ego, nefis ve Seküler dünyanın gereklerine göre belirlediği için günümüz aile sıkıntıları, olumsuzlukları oluşmuştur. Analar babalar sahipsiz mağdur, mahsun kalmış. Bayramlar sevinç kaynağı, uhuvvet günleri olması gerekirken hüzün günleri olmuştur. Yıllar önce ana baba şefkatinden mahrum kalan çocuklar, büyüyüp Seküler dünyaya dalınca ana- baba sevgisini saygısını, vefayı unutmuş aslında temelde ebeveynlerin yetiştirdiği tarz olan dünyaya yönelmiş, dünya işlerinden ana- babaya zaman kalmamış, Ana- Babalar da (eğer bulabilirse) Huzur evlerine veya yalnızlığa mahkûm olmuşlardır.
Bütün bu olumsuzlukların hüznün çaresi; buna sebep olan hayat tarzından vaz geçip RABBİMİZİN emrettiği ve habibiyle gösterdiği tarza dönmektir. Yaratılanın nasıl mutlu olacağını en iyi Yaratan ve sahibi bilir. O zaman onun kuralları Toplumda ve temeli olan ailede hâkim olmalı. Kısaca Aile mutluluğu için, ailede HâKİM ve HAKEM Rabbimiz ve Efendimizin (SAV) model ve örnek hayatı olmalıdır. “KALPLER ANCAK VE ANCAK ALLAHI ANMAKLA (Onun emirlerine göre yaşamakla) mütmain olur huzur bulur mutlu olur.
Rabbimiz; Ailelerimizi emirlerine göre oluşturmayı emirlerine ve habibinin sünnetine göre yaşamayı nasip etsin. Bekarlarımıza buna uygun yuva ve evlilik nasip etsin. Eşlerimiz ve çocuklarımızı göz aydınlığı ve Hayrul halef eylesin. İmtihanımızı kolay, başarılı ve saadeti dareynle neticelendirsin. Nefis ve Şeytanın şerrinde muhafaza eylesin.
19/10/2024
Mustafa GÜNEŞ