KİŞİ MEYİLLİ OLDUĞU TARAFA YIKILIR

KİŞİ MEYİLLİ OLDUĞU TARAFA YIKILIR

“Allah katında canlıların en kötüsü, inkâr eden ve bir daha da imana gelmeyenlerdir;
Kendileriyle antlaşma yapıldığı halde, her defasında Allah’tan korkmadan yaptıkları antlaşmayı bozanlardır.
Savaş esnasında eline düşerlerse onlara geridekilere ibret olacak şekilde davran ki, belki akıllarını başlarına devşirirler.”[1]
Allah’a göre, fiilleri iyi veya kötü olarak değerlendirilebilen canlıların en kötüsü, en âdi ve aşağılık olanı, inkâr eden, bu şekilde yaşayan ve bir türlü imana gelmeyen, yaptıkları antlaşmaya, verdikleri söze sadık kalmayan, hiçbir şeyden çekinmeyerek her defasında sözünden dönen kimselerdir.

Müşrik, münafık ve yahudilerden bazı grup ve kabileler Hz. Pey­gamber’le saldırmazlık, hak ve hukuka saygı, düşmanla iş birliği yapmama gibi konularda antlaşmalar yapıyor, sonra da bunu bozuyorlardı. Meselâ yahudilerden Benî Kaynukā‘, antlaşmaya aykırı olarak, bölgelerinde alışveriş yapmaya gelen bir müslüman kadına tacizde bulunmuşlar, kadın yere düşüp mahrem yerleri açılınca da gülüşüp eğlenmişlerdi. Orada bulunan bir müslüman sataşan yahudiyi öldürdü, diğerleri de müslümanı öldürdüler. Bedir’le Uhud savaşları arasında meydana gelen bu olay üzerine müslümanlar, Benî Kaynukā‘ya karşı harekete geçtiler. Yine münafıkların reisi Abdullah b. Übey adamlarıyla beraber Uhud Harbi’nde müslümanların safında yer almış, sonra askerlerin üçte birini teşkil eden gücünü geri çekerek müslümanlara zarar vermişti.[2]

Allah’tan korkmayanları cezalandırmak ve geride kalanlar için de caydırıcı bir örnek oluşturmak üzere sert tedbirler alınmış, savaşta yakalanmaları halinde aman verilmemesi istenmiştir.”[3]

                                                      *******************

Dünkü bu Yahudiler, Bugünkü Yahudilerdir.
Bugünkü Yahudilerde, dünkü Yahudilerdir.[4]

“Ey iman edenler! Allah ve resulüne itaat edin, söylediklerini işittiğiniz halde ondan yüz çevirmeyin.
Duymadıkları halde “duyduk” diyenler gibi de olmayın.
Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.
Allah onlarda (inkârcılarda) bir hayır görseydi elbette kendilerine işittirirdi, eğer işittirseydi yine reddederek yüz çevirirlerdi.”[5]

Son nefes hususunda peygamberler hâricinde hiç kimse teminat altında değildir. Bu sebeple mü’min, ömrü boyunca havf ve recâ (korku ve ümit) duyguları arasında, “Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine kulluk et!”[6] âyet-i kerîmesinin sırrına ermeye çalışmalıdır.
Behlûl Dânâ Hazretleri, yol üzerindeki bir vîrânenin yıkılmak üzere eğilmiş duvarına bakıp âkıbetini tefekküre dalardı. Yine bir gün endişe ile bakarken duvar birden çöküverdi. Behlûl Dânâ Hazretleri’ni bir sürur kapladı. Onun bu sevincine mânâ veremeyen insanlar merakla sebebini sorduklarında:
“−Duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı!” dedi.
“−Peki bunda şaşılacak ne var?!” dediklerinde şu hikmetli cevabı verdi:
“−Mâdemki dünyadaki her şey nihâyetinde meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk’a doğrudur, o hâlde ben de ölünce Hakk’a varırım. Ey ahâlî, rükû ve secdelerimizle Hakk’a meylimizi artıralım ki başka yönlere yıkılmayalım!”

KİŞİ YAŞADIĞI HÂL ÜZERE ÖLÜR!

İşte Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in fem-i muhsinlerinden sâdır olan:
“Kişi yaşadığı hâl üzere ölür.”[7] hadîs-i şerîfinin şerh ve îzâhı mâhiyetinde müşahhas bir misâl…
Bu hakîkat dolayısıyla bir mü’min, meylini her an Hakk’a yönelterek istikâmet üzere olmaya gayret etmelidir. Bunun için de sabırsızlığı sabırla; unutkanlığı zikirle; nankörlüğü şükürle; isyanı tâatla; cimriliği cömertlikle; şüpheyi yakîn ile; riyâyı ihlâs ile; günâhı tevbeyle; yalanı doğrulukla; gafleti tefekkürle bertaraf ederek Allâh’a güzel bir kul olmaya çalışmalıdır.[8]

******************  

-Dost istersen Allah yeter.

Evet, o dost ise her şey dosttur.

Yârân istersen Kur’an yeter.

Evet, ondaki enbiya ve melâike ile hayalen görüşür ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder.

-Mal istersen kanaat yeter.

 Evet kanaat eden, iktisat eder; iktisat eden, bereket bulur.

-Düşman istersen nefis yeter.

Evet kendini beğenen, belayı bulur, zahmete düşer; kendini beğenmeyen, safayı bulur, rahmete gider.

 -Nasihat istersen ölüm yeter.

Evet ölümü düşünen, hubb‑u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddi çalışır.[9]

MEHMET ÖZÇELİK

24-08-2024

[1] Enfal. 55-57.

[2] İbn Hişâm, Sîre, III, 68; İbn Âşûr, X, 48).

[3] Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 701-702.

[4] https://tesbitler.com/index.php?s=Yahudi

[5] Enfal. 20.23.

[6] Hicr, 99.

[7] Müslim, Cennet, 83.

[8] Kaynak: Osman Nûri Topbaş, GÖNÜL YOLCULUĞU, Erkam Yayınları.

[9] Mektubat/309.Bediüzzaman Said Nursi (r.a)

 

Loading

No ResponsesAğustos 24th, 2024