GIDA TERÖRÜ VE TERÖRİSTLERİ
GIDA TERÖRÜ VE TERÖRİSTLERİ
“İş başına, iktidara geldikleri, dünya liderliğini ele geçirdikleri, Kurân’ı ve Kur’ân hükümlerini engelleyerek, dünyayı, halkı istedikleri istikamette yönlendirdikleri zaman, yeryüzünde, ülkelerde fesadı yaymak, kadına ait değerleri, kazanç ve gelir düzenini bozmak; tabiatı, toprağı tahrip edip ürün veremez hale getirmek; ilmî araştırmaları, Kur’ân üzerinde çalışmayı, derinleşmeyi baltalamak; nesillere hayat hakkı tanımamak, tohumları, bitkileri, ürünleri bozma planları uygulamak; gençleri mahvetmek için çalışırlar, koşuştururlar. Allah bozgunculuğu sevmez.”[1]
(Kur’an, fesat çıkaranların yaptıklarını eleştirmekle yetinmez, bunların insanlık ve doğal düzen için de zararlı olduklarını ortaya koyarak onlara karşı mücadele edilmesini emreder.
Bugün, bizler de belli bir zümrenin bencillik ve açgözlülük yüzünden ekinin ve neslin bozulması konusunda çok büyük entrika içerisinde olduğunu görüyoruz. Az çalışarak dünyaya egemen olmak isteyen bu zümre, canlıların genleriyle oynayarak ekolojik sisteme ve biyolojik çeşitliliğe zarar verecek, dünya ve insanlık adına çok büyük felaketlere sebep olacak, erdemli bir neslin yetişmesini engelleyecek ve adil paylaşımı baltalayacak çalışmalar yapmaktadır. Bu ayet bunlara işaret ederek insanların tedbir alması gerektiğine vurgu yapıyor.)
(Ayette geçen (تولى) İki anlama da gelir, birincisi ‘’ yönetim ve iktidara gelmek, ikincisi ise, haktan, imandan yüz çevirmek. Fakat insanın elinde, fırsat, imkân ve güç varsa, istediğinde o zaman güç ve yetkisini kullanarak çok kötü şeyler yapabilir. Bu nedenle’’tevella’’ifadesini bu şekilde anlamak daha uygundur. Ayrıca (حرث) ‘’hârs’’ ifadesi de ekin, ürün ve kültür anlamına da gelir. Ama burada kültür anlamında olduğunu söylemek daha uygun olur. Çünkü iktidara gelen veya yönetici konumuna gelen hiçbir insan kendi halkının ekinlerini vs. tahrip etmez, ama toplumun kültürünü ve neslini batıl düşünce ve icraatlarıyla bozabilir. İşte burada ayetin mesajıyla uyumlu olan da’’hârs’’ın kültür anlamında olmasıdır.)
(Zühre oğullarının reislerinden Ahnes b. Şerîk Es-Sekafi, Medîne’ye gelip Müslüman olmuş, bu da Peygamber Efendimizin çok hoşuna gitmişti. Hattâ Ahnes: “Ben, gerçekten Müslüman olmak için geldim ve doğru olduğuma da Allah şâhittir.” demişti. Peygamberimizin yanından ayrılınca da Müslümanların ekili bahçelerinden birine uğramış ve bahçeyi yakıp içerisindeki hayvanları öldürmüştü. Bu âyetler, bu olay üzerine nâzil olmuştur. (Vâhidî) Ayetin iniş sebebi bu olay olmakla beraber işaret ettiği mana, bu özellikleri taşıyan münafıkların hepsine şamildir. Bu münasebetle iş başına geçirilecek insanların dillerine değil de yaşayışlarına bakılması gereklidir.)
O gün bahçeyi yakıp hayvanları öldürenlerle, bugün orman yakıp içindeki hayvanları öldürenler, sebze ve meyveleri dökerek imha edenler aynı kişilerdir.
Kuranın bu hitabı onlaradır.
(Bu durumda “ürünün ve neslin yok edilmesi”, aile hayatının sarsıntıya uğraması ile ve sonuçta bütün bir toplumsal yapının çökmesi ile eş anlamlı olur. Bu iki yorumun her ikisine göre de pasaj şu anlama gelmektedir: Yukarıda tanımlanan zihniyet, genel bir kabul görüp sosyal davranışları yönlendirir hale gelir gelmez kaçınılmaz bir şekilde yaygın bir ahlakî çürüme ve sonuç olarak sosyal bir çözülme ile noktalanır.)
(Bu âyette ülkenin istikbalinin en önemli iki rüknüne dikkat çekilmektedir. Maddî hayatın, ekonomik hayatın esası ürün, manevî hayatın esası ise yeni nesillerin iyi yetiştirilip eğitilmesidir.)
@@@@@@@@
“Mısır Tapınakçıları;
Yusuf Aleyhisselam’ı zorda bırakmak için, buğdayları Nil’e dökmüşlerdi.
Bugünkü tapınakçılar, o günkü tapınakçılardır.
@@@@@@@@
Tarihte yöneticileri zor durumda bırakmak için sebze ve meyvelerin imha edilme olayları gerçekleşmiş midir? Olmuşsa nasıl yapılmıştır?
Evet, tarih boyunca yöneticileri zor durumda bırakmak amacıyla sebze ve meyvelerin imha edildiği birçok olay yaşanmıştır. Bu tür eylemler genellikle ekonomik baskı oluşturmak, toplumsal ayaklanmaları tetiklemek veya siyasi bir mesaj vermek gibi amaçlarla gerçekleştirilmiştir.
Bu eylemlerin yapılış biçimleri ise çeşitlilik gösterir:
* Hasat edilmiş ürünlerin imhası: En yaygın yöntemlerden biri, tarlalarda yetiştirilen sebze ve meyvelerin hasat edildikten sonra toprağa gömülmesi, yakılması veya çöpe atılmasıdır. Bu şekilde hem gıda arzı azaltılır hem de üreticilere ekonomik zarar verilir.
* Depolama tesislerindeki ürünlerin bozulmasına neden olmak: Ambarlarda veya depolarda saklanan ürünlere su sıkarak, havalandırmayı keserek veya sıcaklığı yükselterek ürünlerin çürümesi sağlanır. Bu yöntem, özellikle uzun süreli saklanan ürünler için etkilidir.
* Pazar yerlerindeki ürünlerin tahrip edilmesi: Pazar yerlerinde satılan sebze ve meyveler bıçaklarla parçalanır, ezilir veya yere dökülerek satılamaz hale getirilir. Bu şekilde hem tüketicilere ulaşması engellenir hem de satıcılar zarara uğratılır.
* Ulaşım araçlarındaki ürünlerin imhası: Sebze ve meyveleri taşıyan kamyonlar veya trenler durdurulur ve yükleri tahrip edilir. Bu yöntem, özellikle kırsal bölgelerden şehirlere yapılan sevkiyatları engellemek için kullanılır.
Bu tür eylemlerin nedenleri arasında şunlar sayılabilir:
* Ekonomik baskı oluşturmak: Yöneticileri vergi oranlarını düşürmeye veya fiyat kontrollerini gevşetmeye zorlamak.
* Toplumsal ayaklanmaları tetiklemek: Halkın açlık ve yoksulluk içinde kıvranmasını sağlayarak isyanlara yol açmak.
* Siyasi bir mesaj vermek: Hükümete karşı duyulan memnuniyetsizliği göstermek ve değişim talep etmek.
Tarihteki Örnekler:
* Roma İmparatorluğu: Köle isyanları sırasında köleler, tarım arazilerindeki ürünleri tahrip ederek Roma ekonomisine zarar vermişlerdir.
* Fransa Devrimi: Devrim öncesinde halkın açlığı ve yoksulluğu artınca, bazı bölgelerde ekmek isyanları yaşanmış ve ekmek depoları yağmalanmıştır.
* 20. yüzyılın başlarında Rusya: Bolşevik Devrimi öncesinde tarım işçileri, toprak sahiplerinin ürünlerini tahrip ederek tarım üretimine zarar vermişlerdir.
Sonuç olarak, sebze ve meyvelerin imhası, tarih boyunca siyasi ve sosyal mücadelelerde kullanılan önemli bir taktik olmuştur. Ancak bu tür eylemler hem üreticilere hem de tüketicilere zarar vererek toplumsal ve ekonomik sorunları daha da derinleştirebilir.
@@@@@@@@
Evet, tarih boyunca yöneticileri zor durumda bırakmak amacıyla sebze ve meyvelerin imha edilme olayları yaşanmıştır. İşte bazı örnekler:
1. **Osmanlı Devleti’nde Islahat Dönemi: **
– XVIII. yüzyılın başlarında Osmanlı yöneticileri, Avrupa’yı küçümseme fikrinden vazgeçip batılılaşma programı başlatmışlardır. Bu dönemde, bazı ilim ve fikir adamları zorlukları aşmak için ıslahatlar yapmışlardır¹.
– Ancak tavsiye edilen çözüm yolları olumlu sonuç vermemiştir. Bu süreçte, Osmanlı Devleti’ni daha da zor durumda bırakmak isteyen Avusturyalılar, Eflak ve Boğdan’ı ayaklandırmaya çalışmışlardır¹.
2. **I. Dünya Savaşı Dönemi İngiltere’si: **
– I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz halkına “Zafer için Kaz” sloganıyla evlerinin çiçek tarhlarında sebze yetiştirmeleri ve mutfaktan artanları hayvanlara vermeleri öğütlenmiştir. Bu, savaş koşullarında kaynakları koruma amacıyla yapılan bir uygulamaydı².
3. **Zitvatoruk Antlaşması ve Osmanlı-Avusturya İlişkileri: **
– 1717’de Temeşvar’ı kurtarma teşebbüsü başarılı olmadığı gibi, Belgrad da Avusturyalıların eline geçti. Avusturyalılar, Osmanlı Devleti’ni daha da zor durumda bırakmak için bu tür eylemler gerçekleştirmişlerdir¹.
Bu örnekler, tarihsel bağlamda yöneticileri zor durumda bırakmak amacıyla sebze ve meyvelerin imha edildiğini göstermektedir.
@@@@@@@
Bu eylemlerin sonuçları ne oldu?
Bu eylemlerin sonuçları tarih boyunca farklı şekillerde olmuştur:
1. **Osmanlı Devleti’nde Islahat Dönemi:**
– Islahatlar, Osmanlı Devleti’nin modernleşme çabalarını hızlandırmıştır. Ancak bazı ıslahatlar yeterince etkili olmamış ve devletin zor durumunu daha da derinleştirmiştir.
– Avusturyalıların ayaklandırdığı Eflak ve Boğdan, Osmanlı Devleti için stratejik öneme sahip bölgelerdi. Bu olaylar, Osmanlı-Avusturya ilişkilerini daha da gerilimli hale getirmiştir.
2. **I. Dünya Savaşı Dönemi İngiltere’si: **
– İngiliz halkının sebze yetiştirme ve mutfaktan artanları hayvanlara verme çabaları, savaş koşullarında kaynakları koruma amacıyla yapılmıştır. Bu uygulama, savaşın sonuçlarına etki etmiştir.
3. **Zitvatoruk Antlaşması ve Osmanlı-Avusturya İlişkileri: **
– Belgrad’ın Avusturyalıların eline geçmesi, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki gücünü zayıflatmıştır. Bu olay, Osmanlı-Avusturya ilişkilerini daha da karmaşık hale getirmiştir.
Genel olarak, bu tür eylemler yöneticilerin politik, askeri ve ekonomik durumunu etkilemiş ve tarih boyunca farklı sonuçlara yol açmıştır.
@@@@@@@
Aynı uygulama bir kaç yıldır bizde de uygulanmaya başlamıştır.
İlk olarak patates ve soğanla başlayıp, şu anda da devam ettiği üzere domates, salata, kabak, patlıcan, karpuz gibi mutfaklarda çokça kullanılan yiyeceklerde uygulanmaktadır.
Ne diyelim!
Allah yedirtmesin, yapanlara…
@@@@@@@@
Devlet ne yapmalı?
-Evvela pabucu dama atılmalı yani esnaflıktan ömür boyu men edilmeli.
-Ağır para ve hapis cezası getirilmeli.
-Asıl yaptıranlar tesbit edilip vatandaşlıktan ihraç edilmeli.
-Terör suçu ile eş tutulmalı.
-Malın vatandaşa kolayca ulaşımı sağlanıp, fırsatçılara fırsat verilmemeli.
-Vatandaşın çiftçiye, çiftçinin vatandaşa ulaşması ve ulaştırılması kolaylaştırılmalı.
-Devlet malı sahiplenmeli. Tıpkı kurbanda malı elinde kalanın hayvanını satın aldığı gibi, sebze ve meyvenin zayi olmasını engelleyip, sahip çıkmalı.
Devlet kurumları ile ziraatçılar arasında sıkı bir koordinasyon oluşturulmalı.
-Çiftçi mağdur edilmemeli.
-İhtiyaç nisbetinde ürünün ekilmesi için yönlendirme yapılmalı.[2]
****************
Gıda terörizmi ciddi bir tehdittir. Devletlerin bu konuda alması gereken bazı önlemler şunlardır:
* Gıda Güvenliği Sistemlerini Güçlendirme: Gıda üretiminden tüketime kadar tüm süreçlerde sıkı denetim mekanizmaları kurulmalı, uluslararası standartlara uygunluk sağlanmalıdır.
* İstihbarat Çalışmalarını Yoğunlaştırma: Potansiyel tehditleri önceden tespit etmek için istihbarat birimleriyle daha yakın işbirliği yapılmalı, erken uyarı sistemleri geliştirilmelidir.
* Acil Durum Planları Hazırlama: Gıda terörü durumunda hızlı ve etkili müdahale için detaylı acil durum planları hazırlanmalı, ilgili tüm kurumlar bu planlar doğrultusunda eğitimler almalıdır.
* Kamuoyunu Bilgilendirme: Gıda terörizmi hakkında halkı bilgilendirmek, doğru bilgilerin yayılmasını sağlamak ve olası panik durumlarının önüne geçmek önemlidir.
* Uluslararası İşbirliği: Gıda terörizmiyle mücadele küresel bir çabadır. Bu nedenle diğer ülkelerle bilgi paylaşımı ve ortak projeler geliştirilmelidir.
* Gıda Üreticilerini Destekleme: Gıda üreticilerine güvenli üretim yöntemleri konusunda eğitim verilmeli, finansal destek sağlanmalıdır.
Ek olarak:
* Gıda Takip Sistemleri: Her bir gıda ürününün üretimden tüketime kadar takip edilebildiği sistemler kurulmalıdır.
* Sınır Kontrolü: Ülkeye giriş yapan gıda ürünlerinin detaylı olarak kontrol edilmesi gerekmektedir.
* Eğitim: Gıda sektöründe çalışan herkese gıda güvenliği konusunda düzenli eğitimler verilmelidir.
Bu önlemler sayesinde gıda terörizminin etkileri azaltılabilir ve halk sağlığı korunabilir.
Not: Bu sadece genel bir çerçevedir. Her ülkenin kendi özel koşullarına göre bu önlemleri uyarlaması ve ek önlemler alması gerekebilir.
Daha fazla bilgi için:
* Bakanlıkların web siteleri: Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı gibi
* Uluslararası kuruluşların raporları: FAO, WHO gibi
Lütfen bu konuda uzman birinden daha detaylı bilgi almayı unutmayın.
****************
“Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız memlekete harami…” Neyzen Tevfik.
MEHMET ÖZÇELİK
20.08.2024
[1] Bakara. 206.
[2] Bak. https://tesbitler.com/2023/06/12/dunyada-gida-teroru/