GELDİN DE MEMNUN KALMADIN MI?
GELDİN DE MEMNUN KALMADIN MI?
Ey usta, ey bilge! Beni niye bu hale getirdin?
Niye bir tablet, cep telefonu, elektronik bir alet ve bir sanat eseri yaptın?
Ne güzel yerin altında, dağın kuytu bir yerinde, denizin dibinde, uzayın derinliklerinde vasıfsız, değersiz bir madde, bir eşya idim!
Ben herşeyden, Herşey ve herkeste benden habersiz idi!
Şimdi herkes beni konuşuyor.
Değerimin üzerinde değer biçiyor.
Bozulduğumda beni tamir ediyor.
İşe yaramaz hale geldiğimde bile, bazen 2. el fiyatı diyorlar, kilo hesabı alıyorlar. Bazen antika değeri kazanıyor.
Eskiye göre güzel olan bütün bu kazanımlarla birlikte yüküm çok arttı. Bir sorumluluk, bakış ve değerlendirme ve onu kaybetme korkusu oluştu.
Önceden kaybedecek bir şeyim yoktu.
Çünkü bir şeyim ve değerim yoktu.
Şimdi ise değerim arttı ve o nisbette de kaybım, kayıp korkum ve riskim arttı.
Belki kaba davranıp, size hesap sorar gibi, beni niye yaptın, diyorum.
Elbette sen de ustalığını, sanatkarlığını, maharetini göstereceksin.
O senin vasıf ve sıfatının bir gereğidir.
Elbette senin kudret elinle biçimlendim, bir değer alıp değerlendim. Değerim bilindi.
Beş para etmezken, baha biçilmez oldum.
Doğrusu, oldum kötü mü oldu?
Ama korkuyorum.
Artık önceden kendimi bilmez ve önümü görmezken, şimdilerde gelecek korkusu, irtibatta olduklarımın korkusu, benimle irtibatı olduklarımın gelecek ve sahip olacaklarının telaşı beni de telaşlandırıyor.
Hele bir de çevremdekilerde gördüğüm telaş ve korku da beni tedirgin ediyor.
Ey bilge kişi. Aslında seni tenkit etmek değilde, anlamaya mı çalışmalıyım?
Seni bildikçe bu telaş ve korkum gider mi?
Seni bilip tanıdıkça kendimi daha iyi mi bilir ve tanıyabilirim?
En azından bir denesem mi?
İçimdeki o his ve duyguyu harekete geçirsem mi?
Öyle ya!
Ne kaybım olur ki?
Zira ben senle ve seninle var oldum, varlığı buldum, varlığa kavuştum. Kıymetim arttı. Kıymet buldum.
Meğer kıymetim yokmuş.
Seninle kıymet bulmuşum.
Kıymetlilerle beraber olmuşum.
Kıymetini bilememişim.
Ne olduğumu ve ne bulduğumu, nelerle karşılaşıp ve neleri bulacağımın bilincine ulaşamamışım.
O halde sabretmeliyim.
Beni yapan ustamın ne amaçla yaptığı doğrultusunda varlığımı sürdürmeliyim.
Var olmalıyım, varlıkta kalmalıyım.
Varlığımın tadını çıkarmalıyım.
Anlamını bilip, anlamlandırmalıyım.
Öyle ya, geldimde memnun kalmadım mı?
Memnun olanların memnuniyetinden memnun kalmadım mı?
Çok şükür.
Aaaa, anlıyor gibiyim. Bir gelişme oluyor mu ne?
Hamdolsun.
Farkı fark ediyor, farkına varıyor ve en önemlisi fark ediliyorum.
Güncellemeler ve gelişmeler beni geliştiriyor gibi.
Nokta idim, birden kendimi deniz görünce bu ağır yükü taşıyamadım.
İsyanım birazda ondan.
Anladıkça ve anlamlandırdıkça yüküm hafifliyor.
Bir de okyanusa dönüşeceğim söyleniyor.
Çok heyecanlanıyorum.
Acaba o nasıl bir şey?
Onun ise, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insan kalbine doğmayan şeyler olduğu müjdeleniyor.
Çevre ve herşey çok güzel görünüyor.
Çok da büyükmüş.
Yumurtadan çıkanın yer yüzünde yürüyüp, göklerde uçması, damla olanın denizlerde yüzmesi, kabukta olanın kabuğunu kırıp boy atması az bir şey değil.
Fakat yine de beni korkutan bir tedirginlik içimi kaplıyor.
Ya sahip olduğum ve kazandığım bunca değerleri kaybedersem!
Ne kaybederim?
Belki çok şey ama en kötü ihtimalle eski maden ve madde halime dönmüş olurum.
Ama ya kazanırsam?
Düşünmesi bile heyecan veriyor.
O halde kaybetmeye değil, kazanmaya odaklanmalıyım.
Sahibimin isteği doğrultusunda çalışıp gayret gösterirsem, kaybetmeyeceğimi umuyorum.
Zira ben kaybetmek ve kaybolmak için değil, var olmak ve varlığımı sürdürmek için yapılmışım.
Sahibime ve ustama güvenmeliyim.
İman etmeliyim.
O da benden bunu istiyor ve bekliyor.
Android sistemimi güncel tutmalıyım.
Güncel kalmalıyım.
Terakki edip tedenni de bulunmamalıyım.
Ah o beni yapan bilge ustamı çok iyi anlayıp tanımak, tanıdıkça sevmek, sevdikçede bir an evvel buluşup görüşmek istiyorum.
Çünkü gerçek güven ve huzuru ancak o zaman bulacağıma inanıyorum.
Artık kendimi tam bir güvende hissetmeye başladım.
Geldiğime sevindim.
Varlığıma bağlandım.
Sizde öyle olun.
Hoşça kalın.
Mehmet Özçelik
04-08-2024