SAKIN NANKÖR VE HAİN OLMA
SAKIN NANKÖR VE HAİN OLMA
Hayatta silinmesi imkânsız iki kir ve leke vardır;
Nankörlük ve hainlik.
Hayatta silinmesi imkânsız iki kirli ve lekeli kişi vardır;
Nankör ve hain.
Sakın nankör olma, nankörlerden olma.
Sakın hain olma, hainlerden olma.
“İnsanlar arasında Allah’ın sana gösterdiğine göre hükmedesin diye hakkı içeren kitabı sana indirdik; hainlerden taraf olma!”[1]
Nankörün iki cihanda da burnu sürünsün, burnu sürünsün.
Kur’an ifadesi ile;” insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.”[2]
Özellikle memleketinin maddi ve manevi gelişmesine, ilerlemesine ve yeni müsbet icatlarına, mucitlerine, gayretlerine, başarılarına, Maddi manevi zenginleşmelerine tahammül edemeyenlerin iki cihanda burnu sürünsün.
Dikkat ederseniz; kâfirin, ateistin, gayri müslimin, günahkâr gibileri özel olarak değil, umumi olanı söylüyorum.
Tamamen nankör olan insanı diyorum.
Özellikle ve özellikle Müslüman olduğunu söyleyip de dost olarak görünüp her müsbet şeye karşı nankörlük eden kimseyi söylüyorum.
Kör olup görmeyen nankör yani Nimet körü, ekmek körü, verilen şeyleri görmeyip takdir etmeyen, düşünüp de onun bir lütuf olduğunu inkâr eden nankörün iki cihanda da burnu sürünsün.
Affedilmeyecek bir insan varsa o da nankör insandır.
Kör olup da güya gözü olduğu, duyguları olduğu halde görmeyen, Kur’an’ın ifadesiyle; “Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.”[3]
Bu bir nankörlük ifadesidir. Onun için nankör olan insan, iki cihanda burnu sürünecek olan insandır.
Hakkı görmeyen ve takdir etmeyen, takdir etmeyen, en önemlisi de inanmayan insan nankör insandır.
Nankörlük ifadesi, çatı ifade olup, tüm olumsuzlukları içerisinde barındırır.
Özellikle verilenleri görmeyip de İnkâr Eden, takdir etmeyip de nankörlükte bulunan insanın iki cihanda burnu sürünsün.
Hadiste nankör için ve özellikle iyiliğin kaynağı olan anne ve babasına karşı iyilikte bulunmayan kimse için üç kere;” Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!” buyurur.
Burnu sürünsün o nankörün.
Hadiste nankörle ilgili olarak,[4] Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Dirheme kul olanın burnu yerde sürünsün, dirheme köle olan kahrolsun, kesesine esir olan hor ve hakir olsun.”[5]
*************
Nankörlük ile ilgili Ayetler:
“Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.”[6]
“Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz. Bu, gerçekten onların Allah’a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez.”[7]
“Andolsun, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip-alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür.”[8]
“Böylece Biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye. Oysa onlar Rahman’a nankörlük ediyorlar. De ki: “O, benim Rabbimdir, O’ndan başka İlah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve son dönüş O’nadır.”[9]
“Rabbiniz şöyle buyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size artırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir.”[10]
“Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.”[11]
“Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.”[12]
“Allah bir şehri örnek verdi: (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah’ın nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak, ona açlık ve korku elbisesini tattırdı.”[13]
“Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.”[14]
“Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O’nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür.”[15]
“Veya sizi bir kere daha ona (denize) gönderip üzerinize kırıp geçiren bir fırtına salarak nankörlük etmeniz nedeniyle sizi batırmasına karşı emin misiniz? Sonra onun öcünü Bize karşı alacak (kimseyi de) bulamazsınız.”[16]
“Artık kim, bir mü’min olarak salih amellerde bulunursa, onun çabası için (karşılık olarak) küfran (nankörlük) yoktur. Şüphesiz Biz, onun yazıcılarıyız.”[17]
“Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.”[18]
“Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O’dur. Gerçekten insan pek nankördür.”[19]
“Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp-düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.”[20]
“Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin.”[21]
“Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: “Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.” Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: “Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.”[22]
“Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e nankörlük etsinler ve yararlanıp-metalansınlar diye. Ancak onlar yakında bileceklerdir.”[23]
“Görmediler mi ki, çevrelerinde insanlar kapılıp-yağma edilirken, Biz Harem (Mekke)yi güvenilir (ve dokunulmaz) kıldık? Yine de onlar, batıla inanıp Allah’ın nimetlerine nankörlük mü ediyorlar?”[24]
“Kendilerine (nimet olarak) verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Öyleyse metalanıp-yararlanın, artık yakında bileceksiniz.”[25]
“Andolsun, Biz bir rüzgar göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka ardından nankörlük ederler.”[26]
“Onları kara gölgeler gibi dalgalar sarıverdiği zaman, dini yalnızca O’na ‘halis kılan gönülden bağlılar’ olarak Allah’a yalvarıp yakarırlar (dua ederler). Böylece onları karaya çıkarıp-kurtarınca, artık onlardan bir kısmı orta yolu tutuyor. Bizim ayetlerimizi gaddar, nankör olandan başkası inkâr etmez.”[27]
“Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık. Biz (nimete) nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız?”[28]
“İnkâr edenlere gelince, onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki böylece ölüversinler, ne de kendilerine onun azabından (bir şey) hafifletilir. İşte Biz, her nankör olanı böyle cezalandırırız.”[29]
“Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.”[30]
“(Buna rağmen) Kendi kullarından O’na bir parça kılıp-yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür.”[31]
“Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine…”[32]
“Gözlerimiz önünde akıp-gitmekteydi. (Kendisi ve getirdikleri) İnkâr edilmiş-nankörlük edilmiş olan (Nuh)a bir mükâfat olmak üzere.”[33]
“Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.”[34]
“Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan günahkâr veya nankör olana itaat etme.”[35]
“Kahrolası insan, ne kadar nankördür.”[36]
“Tersine, o nankörler, yalanlıyorlar.”[37]
“Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür.”[38]
*************
Araplar nankörü küfran ile ifade ederler.
Yani küfranı nimette bulundu derler.
Küfürle eş değerdedir.
Kafir en büyük nankördür.
Oda Rabbisine yani her şeyi kendisine verene karşı.
Rabbisinin verdiğini görmeyip de, kemik mesafesinde olan dünyaya meylediyor ve aldanıyor.
Şu kıssada olduğu gibi;
“Ferîdüddîn Attâr’ın naklettiği kıssada:
Bir padişahın sevdiği bir av köpeği vardı. Padişah, ona son derece değer verir ve her ava çıkışında mutlaka onu yanına alırdı. Tasmasını mücevherlerle süslemiş, ayaklarına altın ve gümüşten halkalar taktırmıştı. Sırtı da sırmalı atlas bir çulla kaplıydı.
Bir gün padişah, yine onu yanına almış, saray erkânı ile ava çıkmıştı. Tasmanın ipek ipi elinde, at üzerinde vakûr bir şekilde ilerleyen sultan, gayet neşeliydi.
Lâkin gördüğü manzara bütün neşesini kaçırdı. Çok sevdiği köpeği, değersiz bir kemik parçasıyla oyalanmaktaydı. Padişah, önce mahzun olarak elindeki ipi çektiyse de köpek direndi; pis kemik parçasını kemirmeye devam etti. Bu hâl karşısında padişah, hayret ve hiddet hisleri arasında haykırdı:
“–Bunca nimetimle perverde iken, beni bırakıp da iki kemikle meşgul olmak!.. Kabul edilir şey mi?” dedi.
Son derece üzüldü. Köpeğinin bu nankörlük, vefâsızlık ve duygusuzluğu ona çok dokunmuştu. Bir köpek de olsa, mâzur görüp affetmek, içinden gelmedi. Gazapla;
“–Yol verin şu edepsize!” dedi.
Gafil köpek, bu hiddetin mânâsını kavradığında iş işten geçmiş, yapacak bir şey kalmamıştı. Öyle ki, etrafındakiler padişaha;
“–Sultanım; üzerinde mücevher, altın, gümüş ne varsa alalım da öyle bırakalım!” dediklerinde padişah;
“–Hayır! Bırakınız öyle gitsin!” dedi. Ardından ilâve etti:
“–Bırakınız öyle gitsin! Öyle gitsin de ıssız ve kızgın çöllerde garip, aç ve susuz kalsın; onlara bakarak kaybettiği ikram ve lütufların acısını yaşasın!..”
Sakın nankör olma, nankörlerden olma.
Çünkü Allah nankörü kör eder.[39]
Hadiste: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.” buyrulur.
HAİNLİK VE İHANET
Kur’an-ı Kerim:” Sakın hainlerin savunucusu olma.” [40]
Hain olan insan tıpkı nankör gibi, milletinin ve devletinin kendisi için yaptıklarına sırt çevirip, millet ve devletinin yıkımı için düşmanla iş birliği yapar.
Mübalağa etmiyorum; Türkiye’nin maddi ve manevi gelişiminin önündeki en büyük engel, ihanet çetesinin mevcudiyetidir.[41]
ABD’lilere soruyorlar; Sizler hainleri ne yapıyorsunuz?
Cevap olarak; bizden olursa öldürüyoruz. Başkalarında olursa besliyoruz.
-Kuranı Kerimde Hainlik-İhanet ile İlgili Ayetlerde:
“Hiçbir peygambere, emanete ihanet yaraşmaz. Kim ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.”[42]
“Şüphesiz, Allah’ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.”[43]
“Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye girişme. Hiç şüphesiz Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez.”[44]
“Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık sık) Kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever.”[45]
“Ey iman edenler, Allah’a ve Resûlü’ne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin.”[46]
“Eğer bir kavmin ihanet edeceğinden kesin olarak korkarsan, sen de açık ve adil bir tutumla (onlarla olan anlaşma metnini ve diplomatik ilişkiyi) at. Gerçekten Allah, ihanet edenleri sevmez.”[47]
“Eğer sana ihanet etmek isterlerse, onlar daha önce Allah’a da ihanet etmişlerdi; böylece O da, “bozguna uğramaları (için) sana imkan vermişti.’ Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[48]
“(Yusuf aracıya şunu söyledi:) “Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah’ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi.”[49]
“Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.”[50]
“(Allah,) Gözlerin hainliklerini ve göğüslerin sakladıklarını bilir.”[51]
“Allah, inkar edenlere, Nuh’un eşini ve Lut’un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah’tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: “Ateşe diğer girenlerle birlikte girin” denildi.”[52]
-Hadislerde ise;
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder, söz verdiği zaman sözünde durmaz.”[53]
Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Sana bir şey emanet eden kişiye emanetini (hakkıyla koruyarak) iade et. Sana hainlik edene sen hainlik etme.”[54]
Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“İman, (kendisine güvence verilen bir kimseyi) ihanet ederek öldürmeyi engeller. Mümin (emanet verilen kimseyi) aldatarak öldürmez.”[55]
Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona hainlik yapmaz, ona yalan söylemez, onu zor durumda yüzüstü bırakmaz…”[56]
-Bir Kıssa:
Yaşlı bir adam çölde yerde baygın yatan birini görür su verir devesine bindirir..
Deveye binen kişi deveyi topuklar kaçar..
Adam hırsızın ardından bağırır..
Ne olur kimseye anlatma..
Hırsız şaşkınlıkla durur ve sorar Neden..!!
İyi niyeti çalınan adam şöyle yanıtlar..
Duyulursa çölde ihtiyaç halindeki birine kimse yardım etmez…
MEHMET ÖZÇELİK
9-7-2023
[1] Nisâ Suresi 105. Ayet.
[2] Âdiyât / 6.
[3] Bakara Suresi 18. Ayet.
[4] https://www.hadisarabul.com/hadisbul/104276-Nankor
https://www.google.com/amp/s/www.ilimcephesi.com/nankor-olan-kaybeder/
[5] Buhari, Rikak, 10.
[6] Bakara Suresi, 152. Ayet.
[7] Tevbe Suresi, 80. Ayet.
[8] Hud Suresi, 9. Ayet.
[9] Ra’d Suresi, 30. Ayet.
[10] İbrahim Suresi, 7. Ayet.
[11] İbrahim Suresi, 34. Ayet.
[12] Nahl Suresi, 55. Ayet.
[13] Nahl Suresi, 112. Ayet.
[14] İsra Suresi, 27. Ayet.
[15] İsra Suresi, 67. Ayet.
[16] İsra Suresi, 69. Ayet.
[17] Enbiya Suresi, 94. Ayet.
[18] Hac Suresi, 38. Ayet.
[19] Hac Suresi, 66. Ayet.
[20] Furkan Suresi, 50. Ayet.
[21] Şuara Suresi, 19. Ayet.
[22] Neml Suresi, 40. Ayet.
[23] Ankebut Suresi, 66. Ayet.
[24] Ankebut Suresi, 67. Ayet.
[25] Rum Suresi, 34. Ayet.
[26] Rum Suresi, 51. Ayet.
[27] Lokman Suresi, 32. Ayet.
[28] Sebe Suresi, 17. Ayet.
[29] Fatır Suresi, 36. Ayet.
[30] Şura Suresi, 48. Ayet.
[31] Zuhruf Suresi, 15. Ayet.
[32] Kaf Suresi, 24. Ayet.
[33] Kamer Suresi, 14. Ayet.
[34] İnsan Suresi, 3. Ayet.
[35] İnsan Suresi, 24. Ayet.
[36] Abese Suresi, 17. Ayet.
[37] İnşikak Suresi, 22. Ayet.
[38] Adiyat Suresi, 6. Ayet.
[39] https://tesbitler.com/2021/08/13/allah-kor-eder-nan-koru/
[40] Nisa. 105..
[41] https://tesbitler.com/index.php?s=Hain
[42] Al-i İmran Suresi, 161. Ayet.
[43] Nisa Suresi, 105. Ayet.
[44] Nisa Suresi, 107. Ayet.
[45] Maide Suresi, 13. Ayet.
[46] Enfal Suresi, 27. Ayet.
[47] Enfal Suresi, 58. Ayet.
[48] Enfal Suresi, 71. Ayet.
[49] Yusuf Suresi, 52. Ayet.
[50] Hac Suresi, 38. Ayet.
[51] Mü’min Suresi, 19. Ayet.
[52] Tahrim Suresi, 10. Ayet.
[53] Buhârî, Vesâyâ, 8; Müslim, Îmân, 107.
[54] Tirmizî, Büyû’, 38; Ebû Dâvûd, Büyû’, İcâre, 79.
[55] Ebû Dâvûd, Cihâd, 157.
[56] Tirmizî, Birr, 18.