İLMIN VE İMANIN GÜCÜ
İLMIN VE İMANIN GÜCÜ
İlim küfrü ve küfrün cehaletini yener ve yok eder.
İman küfrü ve küfrün karanlıklarını söndürür.
İlim geliştikçe, cehalet ve küfür geriler.
İlim imandan beslenir, küfür ise cehalet ve karanlıktan.
İlim kalınlaştıkça, madde inceleşir.
Tıpkı ruhun güçlenmesi nisbetinde, bedenin zayıflaması gibi.
Madde; ruh hesabına zayıflar ve güçsüzleşir.
Küfür cehalet ve karanlıklardan beslenir.
İlmin kaynağı güneşler güneşi olan nur ve Nurun hakikatleridir.
Nurdan huffaşlar yani yarasalar rahatsızlık duyar.
Yarasanın dünyası da, hayatı da karanlıklar ülkesidir.
O aydınlıklar ülkesinde hayat sürmez, hayatı durmuş ve sönmüştür.
Tarih boyunca geçmişten günümüze despot, zorba, zalim insanlar halkın aydınlanmasını istememiştir, engellemişlerdir.
Halkın ışığını söndürmüş, gelişmesini engellemişlerdir.
Ya kitapları yok etmişler, ya kitap sahiplerini tehdit edip imha etmişler, ya kitaba giden yolları kapatmışlar, ya kitabın anlaşılmaması için harfleri ve dilleri değiştirmişlerdir.
Cahil, hiç bir şey bilmez ve sorgulamaz ve de kendisini ifade edemez köle ruhlu toplumlar oluşturulmuştur.
Işık yakanları süründürmüşlerse de, nurunu tamamlayan ve tamamlayacak olan Allah, o nurun etrafında haleler halinde topluluklar oluşturmuş, kayıpla beraber sonuçta nur zulmete galip gelmiştir.
“Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”[1]
Alemde Hz. Adem ve şeytanla başlayan, Kabil ve Habille devam eden ve zamanımızda kadar sürdürülüp, kıyamete kadarda varlığını bir imtihan gereği olarak sürdürecek olan nur ve zulmet, iman ve küfür neticede nurun zulmete, imanın küfre hakimiyeti ile son bulacaktır.
Nur ve iman cennete varıp ağuşuna ulaştırırken, zulmet ve küfür cehennemin karanlıklarına götürecektir.
“Gerçekleri inkâr etmiş olanlar gruplar halinde cehenneme sevk edilecek; nihayet oraya vardıklarında cehennemin kapıları açılacak; bekçileri onlara, “İçinizden, size rabbinizin âyetlerini okuyup duyuran ve böyle bir günle karşılaşacağınızı bildirerek sizi uyaran bir elçi gelmedi mi?” diye soracak; onlar da “Evet geldi” diyecekler. Ama inkârcılar için artık azap hükmü kesinleşmiştir.
Onlara, “İçinde ebedî olarak kalacağınız cehennemin kapılarından girin içeri!” denilecek. (Vaktiyle) ululuk taslamış olanların kalacağı (bu) yer ne kötü!
Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde cennete sevk edilecek. Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, “Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete!” diyecek.
Onlar da “Bize verdiği sözü yerine getiren ve cennetten bize dilediğimiz yerinde mesken kurabileceğimiz yurt bağışlayan Allah’a hamdolsun!” diyecekler. (Bunun için) çalışıp çabalayanların ecri ne güzel!
Meleklerin de rablerine hamd ile yüceliğini dile getirerek arşın çevresini kuşattıklarını görürsün. Böylece insanlar arasında doğruluk ve adalet ölçüsüne göre hüküm verilir ve şöyle denir: Bütün övgüler âlemlerin rabbi olan Allah içindir.”[2]
MEHMET ÖZÇELİK
22-06-2023
[1] Saff Suresi 8. Ayet.
[2] Zümer. 71-75.