KAN UYUŞMAZLIĞI DEPREMDE DE DEPREŞTİ
KAN UYUŞMAZLIĞI DEPREMDE DE DEPREŞTİ
Bu milletin kardeşliğine, birlik ve beraberliğine halel getirerek bulandırıp bozan, yüz yıllık bozuk ve kısır zihniyet yine gerçek yüzünü gösterdi.
Bu milletin kanını taşımadığını, kan uyuşmazlığıyla bir daha göstermiş oldu.
Yüz yıldır bu millete her gün maddi manevi yaşatılan deprem en az 12.7 şiddetinde idi.
Sadece bu milletin dünyalarını değil, ebedi hayatlarını da bitirdiler.
Zorda olsa, bu her günkü 12.7 şiddetindeki depremle mücadele edip, bunun üstesinden gelen bu millet, 7.7 depremin mi üstesinden gelemeyecek?
Bu bozuk ve kısır zihniyet bu milletin kanını taşımadığını, sahip olduğu eraş arsız negatif kanıyla göstermiş oldu, böyle hassas bir dönemde dahi…
Bunlar dünyadan gitse dahi, tarihin kirli sayfalarında silinmez bir leke kalıp;kalpleri, zihinleri kirletmeye devam edeceklerdir.
Oysa bu depremde ölenler manevi şehit olup, kaybetmediler, kazandılar,
Merhum annem ve akrabalarım da…
Ancak bu bozuk ve kısır zihniyet her zaman ki gibi kaybetti ve kaybettirmeye de devam ettiler.
İkinci bir Suriye benzerini yaşadık.
Adıyaman’ın adeta yeniden inşa edilip, kurulması gerekiyor.
Elbistan’dan arayan Fatih hocam, oranında tamamen bittiğini dile getiriyordu.
-Merhum Annemin enkazı önünde beklerken 10 yaşındaki bir kızın kurtuluşu doğum haberi gibi oldu. Sevinçle sarılıp, moral vermeye çalıştım.
En az onun kadar bizi mutlu eden bir durum ise, bir aylık bir kedi yavrusunun elbiseye sarılarak kurtarılması idi.
Yeğenimde enkazda vefat etmiş bulunan amcası Abdülkadir hocanın yüzüne baktığında tebessüm ettiğini ve vefat eden yengesini kucaklayıp götürdüğünde gülümsediğini gördüğünü ve adeta ölmeyip buna bir anlam veremediğini söyledi.
Bende o anlama şöyle bir anlam verdim; 70 yıldır İslam’a olan hizmetinin bir mükafatı olarak; belli ki her ikisi de memnun olacakları cennetteki makamlarını ve köşklerini görmenin sevinç ve memnuniyetini daha şimdiden, kabre girmeden yaşıyor, bu durum yüzlerine aksediyordu.
-Merhum Annemin 10 kat, 58 dairelik 2 Blok olan 1. Kattaki enkazı önünde ve arkada benim dairenin olduğu 4 kat 13 daire preslenmiş, 2 kat olmuştu.
Komşularla beraber 350’den fazla kişinin olduğu 3 blokun önünde üzüntü ile beklerken, bir genç enkazın önündekilerle röportaj yapıyor gibi görünüp, tahrik ediyordu.
Yanına yaklaşıp yumuşak sert bir şekilde ne yapmak istediğini sordum.
İstanbul’dan gelip medya fenomeni olduğunu, yardım etmek istediğini söyledi.
Bende annemin enkaz altında olup, herkesin hassas olduğunu söylediğimde ağlama numarası yaptı, oradan uzaklaştırdım.
Belli ki bu kısır zihniyet birilerinin vefatından dahi oy almaya, pay çıkarmaya, magazin haberlerini süslemeye çalışıyordu.
Allah bunlara fırsat vermesin.
Bu millet bu kan uyuşmazlığını taşıyanların depremini bin kat 12.7 şiddetinde, o da her gün yaşadı.
Yunanistan bile yardım ederken, içimizdeki yunanlar onları geride bırakıyordu.
Yunandan daha yunan, Fransız’dan daha Fransız kalınıyordu.
-Mahallenin imamı minibüs şoförü olup yanında bulunan iki kişiyle yanımda durdu. Bu ekonomik sıkıntıda gönderilen yardımların hayret verici olduğunu söyleyip, yardıma koşturuyordu.
Kayseri’den dostlar gönderdikleri mesajda, kaç TIR istenirse yiyecek giyecek, nakdi yardım ve ailelere barınma yerleri hazırladıklarını hatta kazma küreklerle enkazda çalışmaya geleceklerini söylediler.
Van’dan Antalya’ya, Kars’tan Edirne’ye kadar millet tam bir seferberlik içerisindeydi.
Bir ara düşündüm, bu aziz ve asil millet bu sıkıntılı, zor ve zorlu zamanda gösterdiğinin binde birini diğer zamanlarda gösterseydi bu vatan, cennet vatan olur, kardeşlik daha da pekişirdi.
Bu millet tozlansa da, kirlense de mayası temiz bir millettir.
İmtihanımız ağır ancak yüz yıllık kan uyuşmazlığı yaşadığımız insanlarla olan imtihanımız daha ağır.
Eğer bu deprem dönemlerinde onlar bulunsaydı, güvensizlik ve sorumsuzluklarından dolayı yüz katını yaşardık.
Yüz kere ölürdük.
Zira geçmişleri gelecekte yapacaklarının da göstergesidir.
Allah bu kısır zihniyete fırsat vermesin.
Ve yine hükümetin deprem gibi felaketlerde gösterdikleri performans, başarı ve güven, yapacaklarının da teminatıdır.
Allah bu hükümete ve millete yardım etsin.
İbret ve dersler çıkarmalıyız.
Musibetlerin hikmet ciheti, insanlardaki duyguların inkişafına sebeptir.
Mahşerin küçük bir tatbikatı ve provası yapıldı.
O mahşer ki,
“Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.
O gün onlardan her birinin işi başından aşkındır.
O gün birtakım yüzler parıldar;
Güleçtir, müjde almıştır.
Birtakım yüzler de o gün toza toprağa bürünmüş;
Kapkara kesilmiştir.
İşte bunlar inkârcılardır, günahkârlardır.”[1]
Annemin enkazının önünde durup düşündüm;
50 yıldır şehitliği anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum.
Ancak bir 15 Temmuz işgal hareketindeki 251 şehit, bir günde 50 yıllık neticeyi verdi ve sevdirdi.
50 yıldır dünyanın fani olduğunu ve eşyanın değersizliğini öğrenip dile getirmeye çalışıyorum.
Ancak 6 Şubat 2023 depremiyle dünyanın gerçekten fani olduğunu bil fiil öğrendik.
Ev ve araba gibi eşyalarında ortalıklarda dağılmış, yıkık ve hurda halinde olduğunu görünce, ne kadar önemsiz hatta uğruna övünülmeyeceğini ve de ölünmeyeceğini daha iyi anladık.
Ondan olsa gerek ki, kabrin üstündekiler basit şeyler için kavga ederken, kabrin altındakiler sessiz ve suskun yatmaktalar.
Yardım ekiplerine o yağmur ve soğuk ortamda gösterdikleri gayret ve anlayışlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Cenab-ı Hak depremde vefat edenlere rahmet, yaralılara acil şifalar versin.
MEHMET ÖZÇELİK
9.2.2023
[1] Abese. 33-42.