HİSSE-12
HİSSE
İSLAMÎ TEBLÎĞ USULÜ
Ders ve ibret dolu bir hatıra!:
Molla Hamid Ağabey (r.a) anlatıyor (Bediüzzaman Said Nursi’nin talebesi)
Van da Nurşin Camii’ndeyken Üstadımız gelen gidenlere vaaz u nasihatlerde bulunurdu. Efendimizin (a.s.m.) ahlakını, sevgi ve şefkatini en çok takip eden oydu. Yanına devamlı gelen âlim, şeyh ve mollalara, millete şefkat ve merhametle muamele etmelerini tavsiye ederdi.
*“Vaaz ve nasihat ederken milleti korkutmayın, ümitlendirin”
derdi.
Hatta bir seferinde kalabalık bir âlim cemaati vardı. Bir mesele konuşuluyordu.
Bediüzzaman, Molla Resul’e hitap ederek:
*“Kardeşim, size günahkâr bir genç teslim edilse, bütün imkân sizin elinizde olsa, ‘Bunu ıslah ve terbiye edin’ denilse, siz ne kadar uğraşsanız genç namaz kılmasa, oruç tutmasa, şer’î kuralları uygulamasa, ne yaparsınız?”*
dedi.
Orada bulunan âlim ve fazıl zatlar:
*“Seyda! Vallahi bu feraizi yerine getirmezse biz önce tehdit ederiz, olmazsa döveriz. Daha da olmazsa o genci hapsederiz. Çünkü şeriat buna izin vermiştir”*
dediler.
Üstad onlara hitaben:
*“Kardeşlerim! İşte burada benim fikirlerimle sizin ki uyuşmuyor”*
dedi.
Orada bulunanlar:
*“Peki, siz ne yapardınız?”*
diye sordular.
Üstad şu cevabı verdi:
*“Ben o gence önce iyilikle söylerim. Sonra, ‘Farzları yaparsan seni hediyeyle taltif ederim’ derim. Yine yapmazsa, bir tarafa çekilip ağlayarak,*
*‘Ya Rab, bu genci yakma, merhamet et!*
*Çünkü ıslah etmek Senin elindedir!’ diye yalvarırım.*
*Sizinki neye benziyor biliyor musunuz? Arkadaşınızla harbe gittiniz. Arkadaşınız kaza eseri düşmana esir düştü. Onu kurtarmaya çalışmayıp ‘İyi oldu, yakalanmasaydı’ demeye benzer. Veya gezmeye çıktınız. Arkadaşınız suya veya bataklığa düştü. Elinden tutup çıkartır mısınız, yoksa bir tekme de siz atıp ‘İyi oldu, düşmeseydin’ mi dersiniz?*
*İşte, mühim olan onu cehennemden ve bataklıktan kurtarmaktır. Kurtaramazsanız, hem dünyası yıkılacak, hem cehenneme yollanacak. İşte bu noktada benimle sizin fikirlerimiz ayrılıyor.”
************
MAYMUN TUZAĞI
Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.
Bir hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.
Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur.Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı kadar büyüklüktedir, yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz.
Maymun tatlının kokusunu alır ve yiyeceği kavrar, ama yiyecek elindeyken
elini dışarı çıkartması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkamaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama kaçamaz. Aslında maymunu tutsak eden bir şey yoktur. Onu sadece kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir.
Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır.Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır.
Joseph Golstein
**************
Gönül Hûn Oldu Şevkinden
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasûlallah
Nasıl bilmem bu nîrâne dayandım yâ Rasûlallah.
Ezel Bezmi’nde dinmez bir figândım yâ Rasûlallah
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallâh.
Yanan kalbe devâsın sen, bulunmaz bir şifâsın sen
Muazzam bir sehâsın sen, dilersen rû-nümâsın sen
Habîb-i Kibriyâ’sın sen, Muhammed Mustafâ’sın sen
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.
Gül açmaz, çağlayan akmaz, ilahî nûrun olmazsa
Söner âlem, nefes kalmaz, felek manzûrun olmazsa
Firâk ağlar, visâl ağlar, ezel mesrûrun olmazsa
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.
Erir canlar o gül-bûy-i revân-bahşın nevasından
Güneş titrer, yanar dîdârının bak ihtirasından
Perîşân bir nazâr inler hayâtın müntehasından
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.
Susuz kalsam yanan çöllerde, can versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda, ummânlarda nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve masseylesem duymam
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.
Ne devlettir yumup aşkınla göz, râhında can vermek
Nasîb olmaz mı Sultânım, haremgâhında can vermek
Sönerken gözlerim âsân olur âhında can vermek
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.
Boyun büktüm perîşânım, bu derdin sende tedbiri
Lebim kavruldu âteşten, döner pâyinde tezkîri
Ne dem gönlün murâd eylerse taltîf eyle Kıtmîri
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallah.
YAMAN DEDE