MESCİDİ DIRAR YIKILDI
MESCİDİ DIRAR YIKILDI
Bir asırdır nifak perdesi altında yürütülen tüm faaliyetler bugün de sürdürülmektedir.
Bu millet ileri giderken, ısrarla atılan çamurlarla geriye çekilmektedir.
Erdoğan’ın yaptığı onca büyük hizmetlere rağmen öyle zannediyorum ki; en büyük hizmeti, Türkiye’nin içerisinde bulunan münafık ve nifak yapısını ortaya çıkartmış olmasıdır.
Eskiden görünmez olan düşman artık bugün açığa çıkmıştır.
Zira hastalık bilinmezse olumsuz etkisi insana çok fazla zarar verir. Ama hastalık bilinirse, tedavisi de kolay olur.
Bugün nifak çete ve şebekeleri açığa çıkmıştır.
Münafık Yapılar açığa çıkmış ve tıpkı Allah’ın, Peygamber Efendimize münafıkların yaptığı cami olan Mescid-i Dırar-ı gelen vahiyle yıkmayı emretmesi gibi.
Belki de üç asırdır sürdürülen münafık yapıların yaptığı cami yani Mescid-i Dırar yıkılmıştır.
-Âyet-i Kerime de;
“Bir de şunlar var ki, zararlı eylemler gerçekleştirmek, inkârcılıklarını pekiştirmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve resulüne savaş açmış kişi lehine fırsat kollamak üzere bir mescid yapmışlardır. “Amacımız sadece iyi bir şey yapmaktı” diye de yemin edecekler. Allah şahit, onlar kesinkes yalancıdırlar.
Orada asla namaza durma! Daha ilk günden takvâ temeli üzerine kurulan mescid ise namaz kılman için elbette daha uygundur; burada gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da arınmaya çalışanları sever.
Binasını Allah’a saygı ve O’nun hoşnutluğunu kazanma temeli üzerine kuran mı daha iyidir yoksa binasını kaymak üzere olan bir uçurumun kenarına kurarak onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan mı? Allah hakkı çiğneyenleri doğru yola iletmez.
Onların kurduğu bina, yürekleri paramparça olmadığı (yaşadıkları) sürece içlerinde bir huzursuzluk kaynağı olmaya devam edecektir. Allah her şeyi bilmekte ve hikmetle yönetmektedir.”[1]
-İslâm literatüründe yaygın olarak Mescidü’d-dırâr adıyla bilinen mescid, nâdiren Mescidü’ş-şikâk veya Mescidü’n-nifâk diye de anılır.[2]
Bu işin başını çeken Suriye’de bulunan Ebû Âmir er-Râhib’in teklifiyle müslümanları bölmek için yapılmış ve bizansla irtibat kurularak gönderdiği mektubunda Bizans valisiyle görüştüğünü, kendileri destek olurlarsa Bizanslılar’ı Medine’yi kuşatmaya ikna edebileceğini söylüyordu.
MESCİDİ DIRAR ise gizlice buluşup konuşacakları ve her türlü entrikayı çevirdikleri güvenli yer olacaktı.
Açılışı içinde peygamberimizi davet etmiş, işlerini garanti altına da almış olacaklardı.
Anında vahiyle uyarılan peygamberimiz, oranın yıkılması emrini de veriyordu.
Münafıklar ertesi sabah mescidin yıkılmış olduğunu görünce Allah’ın, sırlarını ifşa ettiğini ve gizledikleri gerçek amacın Peygamber’e bildirildiğini anladılar.
Bu zamanımıza ve uygulamalarına ne kadarda benziyor, değil mi?[3]
Bütün bu ortaya çıkan kirliliklere rağmen uyandık mı?
Maalesef pek de değil!
Hala kirlilikler müşteri ve taraf buluyor, renk körlüğünden fark edilemiyor.
Basiretsizlik…
Mescid-i Dırar yıkıldı ancak hala o mescidin müşteri, müdavim ve oyuncuları varlığını ve oyunlarını sürdürmektedirler.
Bu bizde olduğu gibi maalesef İslâm Dünyasında da sürmekte ve sürdürülmektedir.
Münafıkların en belirgin özelliği yalandır.
Bugün her şey yalanlarla yürütülmeye çalışılıyor, o da yüz kızarmadan…
MEHMET ÖZÇELİK
27-05-2021
[1] Tevbe Suresi – 107-110.
[2] İbn Hişâm, IV, 530; Taberî, XI, 18, 19.
[3] Bak. http://www.tesbitler.com/2018/03/04/dirar-yapili-cemaat/