FİTNE ÜSLERİ
FİTNE ÜSLERİ
Evet fitne üstleri bu Abd üsleri.
Amerika’nın Türkiye’de 40 tane üssü var. Bunu görünce acaba Türkiye işgal mi edildi diye düşündüm?
Hikmeti hükümeti bilmiyorum. Ancak bunun neresinde bir hikmet var?
Amerika bize ambargo uyguluyor. Aslında birçok defa elimize koz veriyor. Ortam bu üsleri kapatma zamanı değil midir?
Bu üslerin bizlere olan faydası nedir ki?
Bir papazı bile yani Brunson’un fitne odaklarını çalıştırmak üzere darbe zemini hazırlıyor, planlar yapıyor.
Bir papaz bile bunu yapar ise, bu 40 tane üstte bulunan komutanlar acaba kim bilir ne yapar?
Bunlar birer fitne odaklıdır, ateşin alevlendiği yerler, ateşin çıktığı bu bataklıkların kapatılması lazımdır.
Sineklerle uğraşmak değil, bataklığın kapatılması lazım.
Amerika sürekli bizi tehdit ediyor. İşte son uygulamış olduğu Ambargoda bunun belirtisidir. Tam zamanıdır.
Evet insan hissi olarak değil, akılla hareket etmelidir. Ancak kapatmamanın neresinde bir akıl var?
Hikmeti hükümeti bilmiyorum ama hükümet Hikmeti bilmelidir.
Bunun Neresinde hikmet olduğuna on kere daha bakmalı. Hikmet nerede var? Ona göre hareket etmeli, bu fitne odaklarını ortadan kaldırmalıdır.
Artık herkes tarafından da bilinmektedir ki 15 Temmuz’da ABD’nin hem eli, hem kafası ve hem de bedeni vardır.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ABD darbe planlamış ve yapmıştır.
Sayın Erdoğan’ın darbesine misilleme yapıp, kan akıttığı Ortadoğu’ya uzanan kollarını nisbeten de olsa kesme zamanıdır.
Yoksa o el tekrar bize döner.
Yarın İncirlik’ten kalkacak olan bir Amerika uçağı İran’ı vurursa, İran kime vurur? Kime düşman olur?
Amerika bahane olur, bizi vurmuş olur.
Ve İran’ı vurursa aynen Suriye’de olduğu gibi, oradan kaçacak olanların da ilk gelecekleri yer yine Türkiye olacaktır.
Türkiye bunu taşıyamaz zira bu seferde içteki fitne odakları devreye konularak ayaklanmanın fitili ateşlenmiş olur.
Türkiye bu konuda ayağa kalkmalı, kendisini göstermeli, isbat etmeli, fitne ocaklarını ve odaklarını söndürmeli, kapatmalıdır.
Bu aynı zamanda bize İttihad-ı İslam’ın kapılarını da açacak ve tetikleyecektir.
Süresiz olarak tekrar memleketlerine gönderilmelidir.
Bu üsler Amerika’nın koludur, elidir, bakan gözüdür.
O halde Amerika’nın ahtapot gibi sarmış olan bu kollarının kesilmesi lazım.
Hiç vakit kaybedilmeden ve de tam zamanıdır.
Yüz yıldır darbe yiyip savunmasız bırakılan Türkiye’nin ayağa kalkıp, kardeşlerini de ayağa kaldırma zamanıdır.
-ABD’nin İsrail hesabına iki büyük hedefi var.
Birisi; 100 küsur yıldır doğuda sosyalist bir Kürt Devleti kurmak.
Diğeri ise; İran’ı vurmak veya İran bahanesiyle Ortadoğu’da İslam ülkelerini vurmak. Bu iki büyük hedefini gerçekleştirmek üzere İran’ı vurmayı, 1993 yılından beri Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş bunu bir televizyondaki hatırasını anlatırken; Nato’ya katıldığında, masa üzerinde dünyanın 8 kısma ayrıldığını, görünen haritada Amerika’ya 3 yerin verildiğini ve bunların da; Irak, Suriye ve İran olduğunu söylemişti. Televizyonda bunu dile getirmiş ve gerçekten de ondan sonra Irak ve Suriye vurulmuş, geriye İran kalmıştı.
Amerika’nın ve Abd’nin başına getirilenlerin adeta bir vefa borcu olarak İran’ı vurmak veya İran bahanesiyle Türkiye ve İslam ülkelerine vurmaktır.
-Bir kıssa: Annesini kaybeden bir aslan yavrusu koyunların arasına girmiş ve koyunların sütünü emerek büyümüş. Zamanla kendini koyun zannetmiş. Bir gün koyunlardan birisi aslana şöyle demiş:
“Sen bizim cinsimizden değilsin. Sen aslansın, biz koyunuz. Sen bu dağların kralısın. Son zamanlarda bu dağlarda çakalların, ayıların sesleri fazla yükselmeye başladı, bizi rahatsız ediyorlar. Bir kükresen de bizi bunlardan kurtarsan.”
Fakat aslan bunu kabul etmeyerek: “Ben de sizin gibi koyunum.” demiş.
Koyunun günlerce ısrarına rağmen aslan, aslan olduğunu bir türlü kabul etmemiş. Nihayet bir gün koyun, aslanı alıp bir su birikintisine götürmüş.
“İkimizin de sudaki akislerimize iyice bakalım. Senin yelelerin var, benim yok.
Söyle bakalım ikimiz de aynı mıyız?”
Aslan: “Hayır, değiliz.” demiş.
Sonra koyun: “Senin pençelerin var, bizim yok, senin dişlerinle bizim dişlerimiz bir değil. Hatta senin sesinle bizim seslerimiz bile farklı. İstersen bir ben meleyeyim, bir de sen kükre.” demiş ve önce koyun cılız bir sesle melemiş, arkasından aslan bütün heybet ve dehşetiyle kükremiş. Aslanın bu kükremesini duyan çakallar yuvalarına, tilkiler deliklerine, ayılar inlerine kaçışmışlar.
MEHMET ÖZÇELİK
06-01-2021