İBNİ SİNA-NIN KANUN ADLI ESERİNDEN
İBNİ SİNA-NIN KANUN ADLI ESERİNDEN
-Unsur dört tanedir ve ikisi hafif diğer ikisi ağırdır.
Hafif olanlar; ateş ve hava
Ağır olanlar; su ve toprak.
-Su ve toprak daha ağırdır, böylelikle organların oluşumuna yardımcı olur.
Ateş ve hava daha hafif olması sebebiyle de organların hareketlenmesine yardımcı
olur. Gerçi ilk hareket Allah’ın talimatıyla gelen; candır.
-Kadınların mizacı erkeklere göre daha soğuktur ve bundan ötürü de yaratılışta erkeklere oranla daha zayıftır.
-Temel organlar şunlar; kalp, beyin ve karaciğer.
-Mevsimlerin de kendine göre mizaçları var, mesela yaz mevsimi kuru ve sıcaktır.
-Bebek bakımını da ele almış İbni Sina. Emziren anne
iyi ahlaklı olmalı.
Olumsuz etkiler karşısında öfke, kızgınlık, hüzün gibi tepkiler vermekten kaçınmalı.
Çünkü bu tür durumların mizaç üzerinde etkisi vardır ve doğal olarak da süt
içen bebeğe de yansıyor.
-Çocuk altı yaşına eriştiğinde onu öğretmene yollayın.
-Her organın da kendine ait sporu var. Mesela gözün
sporu, küçük cisimlere bakmak ve bazen de küçük cisimden büyük cisme bakarak
yavaş yavaş geçiş.
Mevsimlere ait spor vakitleri de fark ediyor. Kış ayında sporun ikindiden sonra
akşam vakti olması daha iyi.
-Yaşlılar sıcak ve rutubet içeren gıdalara daha çok
gereksinim duyarlar.
Uykuları
gençlere göre daha çok olmalı.
-İbni
Sina ebced harflerine göre ilaçların adlarını ve özelliklerini birer birer ele
alıyor. Elif harfiyle başlamış. Mesela anason, İranlılar enison diyormuş.
Öncelikle bu anasonun mizacı nedir; sıcak ve kuru. Sonra solunumdan tutun
sindirim organlarına kadar, kozmetiğinden tutun baş bölgesi faydalarına kadar
hepsini ayrı ayrı ele alıyor. Absinte – Afsentin – Pelin otu göz altı
morluklarına iyi geliyormuş. Bazı bitkiler tenya gidericiyken bazısı eklem
ağrılarını gideriyor. Toplamda Elif harfiyle başlayan 77 adet bitkiyi
inceliyor İbni Sina. Sonra be harfinden
devam ediyor ve derken cim ve tamam.
-Gül yağı, beyni güçlendirir ve zekayı artırır, mizacı mutedile yakındır.
-Akciğer, kalbin komşusudur ve kolaylıkla komşu aracılığıyla komşunun halini öğrenebilirsin.
-İbn
Sina veremli bir kadının durumunu şöyle anlatır:
Bir kadın vereme yakalanmıştı. Hastalık
uzun sürmüş ve öyle bir dereceye varmıştı ki kadın yataklara düşmüş ve artık
vasiyetini yazdıracak birini aramaktaydı. O kadının erkek kardeşleri, kadının
hastalığını tedavi etmek için azmettiler. Kadın, uzun süre Cülnecebin ilacını
kullandı ve hayata döndü. Tamamen iyileşti ve kilolandı. Cülnecebin’i ne
miktarda tüketildiği aklımda değil şu an.
Verem hastalığı tedavisinde sütün ayrı bir
yeri var. İbn Sina Tıp Bilimleri Okulu-nun bir öğrencisi diye bahsettiği bir
şahsın bu tedavide sütün nasıl tüketilmesi gerektiği hakkında araştırmasının
olduğunu söylüyor ve kısaca o araştırmadan bahsediyor.
Veremliler için en iyi sütün dişi eşek
sütü olduğunu söylüyor.
Yağmur suyu da veremliler için iyidir.
-Karaciğer
öyle bir organdır ki onun için, kan üretim fabrikası, kan rafinesi ve kanda
bulunan maddeleri taşıyıcı organ diyebiliriz.
İnsan karaciğeri, sahip olunan cüsseye
göre, tüm hayvanlar arasında en büyük olanıdır. Denilene göre, canlı ne kadar
çok yerse ve bununla kalbi zayıf olursa, karaciğer daha büyük olur.
Karaciğerin sağlıklı olup olmadığını, ne
durumda olduğunu birkaç yöntemle anlayabiliriz. İbn Sina bu konuyu on bir maddede ele almış,
biri şöyle;
insanın yüz rengi, siması, şekli, derisi
bize karaciğerin durumundan bilgi verebilir.
Hıçkırık, hastanın iştahı, yiyeceğin
midede sindirilmesi, bizi karaciğerin durumundan haberdar eder.
Nefes darlığı (ya da Dispne) her ne kadar
akciğerden kaynaklanmış olsa da, asıl sebebin karaciğer olması muhtemeldir.
-Kuş üzümü karaciğerin dostudur.
-Öfke karaciğeri, keder akciğeri, üzüntü mideyi, stress kalp ve beyni, korku böbrekleri yorar. Bunlar vücutta artınca ve sürekli ise o organ hasta olur…İbn-i Sina.El-Kanun Fi’t-tıb Özetin özeti..
“Hayvaniyetten çık, cismâniyeti bırak, kalb ve
ruhun derece-i hayatına gir.
Tevehhüm ettiğin geniş dünyadan daha geniş bir
daire-i hayat, bir âlem-i nûr bulursun.
İşte o âlemin anahtarı, ‘ma’rifetullah’ ve ‘vahdaniyet’ sırlarını
ifade eden ‘lâ
ilahe illallah’ kelime-i kudsiyesiyle kalbi söyletmek ve ruhu
işletmektir”Bediüzzaman.
MEHMET ÖZÇELİK
25-05-2019