BURNU SÜRÜNSÜN O ÖĞRENCİNİN Kİ…

BURNU SÜRÜNSÜN O ÖĞRENCİNİN Kİ…

Evet burnu sürünsün o öğrencinin ki, kendisi için çırpınan, dünya ve ahiret hayatını kurtarmak için gayret gösteren hocasından nefret eder.

Bir öğretmen arkadaş (Bu tüm öğrencileri kapsamasa da, mevzii de olsa bir sıkıntının dışa vurmuş halidir.) 11. Sınıf öğrencinin sınıfta ayrım gözetmeksizin tüm öğretmenlerden nefret ettiğini, arkadaşın nedenini sormasına rağmen cevap vermediğini anlatmıştı.

Yani öğrenci sınıfta rahatlıkla tüm öğretmenlerden nefret ediyorum, cesaret ve kararlılığını gösterebiliyor, okulun önlerinde öğretmenlerin geçmelerine aldırmadan sigara içebiliyorsa, büyük şehirlerde uyuşturucu ilkokul seviyesine kadar düşmüşse, öğrenci çalışma diye bir derdi yokken, bütün bu olumsuz ve çürükleri koruma uğruna okula getirme mecburiyeti içerisinde zorla yemeği ağzına sokmaya çalışmak, sağlam ve iyi öğrencileri onlara kurban etmektir…   

Bizde buna yakın durumlarla karşılaşmaktayız.

Her zaman söylüyorum, zorla derse gelen en fazla 3 veya 5 öğrenci sınıfı bitiriyor. sınıf 3-5 kopuğa feda ediliyor.

Elbette öğretmenlerde sorgulanmalı, bunu açıklayarak yaptım. Ancak iyi niyetli ve gayretli öğretmenleri üzenler için burnu sürünsün diyorum.

Nasıl mı?

“Peygamber Efendimiz (a.s.m) bir keresinde minbere çıkarken, her adımda “âmin” dedi: Bir adım çıktı, “âmin…”; bir adım daha çıktı, “âmin…”; bir adım daha çıktı, “âmin…”

Hutbesi bittikten sonra: “Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman ‘âmin’ dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?” diyerek sebebini sordular.

Buyurdu ki: “Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara amin dedim.

– Birisi: Cebrail (a.s.): ‘Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün!’ dedi, ben de amin dedim.”

Anne babasını üzen çocuğun, öğretmenini üzen öğrencinin burnu sürünsün…

Hiç bir insan bir başkasının kendisinden üstün olmasını istemez. öz kardeş bile olsa. Ancak iki sınıf insan müstesna; biri anne ve baba, diğeri ise öğretmendir.

Anne baba çocuğunun kendilerinden üstün olmasıyla gurur duyarlar.

Öğretmende öğrencisiyle…

-Eğitim okulun 4 duvarını aşmalı.4 duvara mahkum edilmemeli.

Eğitime bir açılım sağlanmalı, nefes aldırmalı, zorla ve zorlamayla değil, sevdirip, sevenlerle götürmelidir.

Eğitim stresli 40 dakika ile sürdürülmemeli. Öğretmen öğrenciyi değil, öğrenci öğretmeni sorularıyla zorlamalıdır.

-Her insan dünyaya işlenmemiş, yontulmamış ve biçimlememiş olarak gönderilir.

Genel olarak bu eğitimle mümkün olur.

Eğitim gerçek manada eğitici ve öğretici olmalıdır.

En başta insanlara huy ve ahlak kazandırılmalıdır.

Hepinizin bildiği gibi, baba oğluna, oğlum sen adam olmazsın, der.

Çocuk ise bunu ispatlamak üzere çalışı o beldeye yönetici olur. İlk iş olarak da bir görevliye, falan yerde bir adam var, onu al gel der. Babası olduğunu da söylemez.

Görevli adamı apar topar getirip amirinin huzuruna adeta bir suçlu gibi atar.

Köşesine kurulan çocuk babasına, hani adam olamazsın diyordun. Bak ben buranın en büyük yetkilisi oldum der.

Derinden derine oğluna bakan baba cevaben; oğlum ben sana şunu olamazsın, bunu olamazsın demedim ki, ben sana adam olamazsın dedim. Eğer adam olsaydın beni ayağına getirmez, sen benim ayağıma gelirdin, der.

TARTIŞMA
Kurt ile Eşek tartışıyorlarmış.
Kurt: “Çimen yeşildir.”
Eşek: “Çimen sarıdır”diye iddiaya tutuşmuşlar.
Neyse konuyu orman kralı aslana anlatmışlar.
Aslan, Kurt’a bir ay hapis cezası, Eşek’e de özgürlük kararı vermiş.
Kurt şaşkınlıkla aslana yaklaşmış ve sormuş:
Hakikaten sen çimeni sarı mı görüyorsun?
Aslan: Hayır yeşildir çimen.
Kurt: O halde neden bana 1 ay hapis cezası veriyorsun?
Aslan: Eşekle tartıştığın içindir bu ceza…
Eşşeklerle tartışmanın faydası olmaz. Sarıdır deyip geçin. Siz siz olun laftan anlamayanlara laf anlatmayın.

MEHMET ÖZÇELİK

23-11-2017

Loading

No ResponsesKasım 23rd, 2017