İLLALLÂH
İLLALLÂH – 8 – – Sesli Dinle –
FİNAL
Kabil babasının oğlu olduğunu gösterdi.
Yalnız bir farkla;
Âdem tövbe ve pişmanlık içindeydi.
Kabil sadece pişmandı.
Kibri onu tövbeye yöneltmedi.
O yolu açık bıraktı.
Kan durmadı.
O yolda akmaya devam etti.
***************
Kalemler bitmiyor,kelâmlar bitmiyor.
Kelâmların sınırlı haline,kalemler yetmezse,ya sınırsız haline ne demeli?
Bilgisayarı devreye koymalı!
Zamanla bilgisayarın hafızası da yetersiz kalıyor.
Bu sefer yedek hard diskler ve onun geniş hafızalarıyla bu işler götürülüyor.
Bu durum gösteriyordu ki;kelâm bitmeyip devam ettikçe,hacmi geniş harici hard disklerde devreye girecektir.
Levh-i Mahfuz…Ana hard disk…
-Rabbin kelâmını ise;denizler mürekkep olup yazsa ve bitse,arkasından yine aynı destekle gelse bitirememektedir.
Ne ağaçların yaprakları kağıt olarak ve ne de ağaçlar kalem olarak bunu bitirememektedir.
İnsanda bu sonsuz kelâmdan bir nokta var.
Alemlerin hard diski o noktaya yeterli gelmiyor.
Nokta o alemleri yutuyor.
-Kelâm böyle olduğu gibi,onun gücüde ne yaptırmıyordu ki!
Dağları deviriyor,yerleri ve gökleri hiddete getiriyor,demiri bile kesiyordu.
Sözün gücü,gücün sözü oldu.
Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz.
-Sözle güçlendi,güç söz oldu.
Sözü her yere geçti.
Bazen sözü kendisine bile geçmezken,nice gönülleri delip geçti.
Allah sözleri seçti.
Sözüne kattı.
Söz verdi.Söz aldı.Söz dedi.
Sözü dedi.Sözle dedi.
Şu insanın içinden neler taşıyordu ki;ağzından çıkan bir söz,bazen özünü ifade ederken,bazen de ateş ve lav oluyordu.
-İçinde nasıl bir okyanus taşıyordu ki;sözüyle çokları boğuyordu.
-İçinde nasıl bir fırtına ve bora taşıyordu ki;çoklarını savuruyordu.
-Her şey sözle başladı ve sözle bitti.
Bu son sözüm olsun..İlk sözü çoktan söylemişti.
Son söz şimdilik son söz olarak kaldı.
Aslında daha nice sözlere de gebe idi.
Ve her şey yine sözle bitecek.
-Ol- dedi ve her şey oldu.
-Kıyam et- diyecek,her şey yok olacaktır.
-Söz eylemlerin anası oldu.
Hep hareket ve iş doğurdu.
Söz davet oldu,Havva doğurdu.
Söz feryat oldu,Kabil boğuldu.
Söz yaprak oldu,soldu.
Ağaçlar yapraklarını döktü.
Bir yaprak bile,bir kader ve bir sözle düştü.
*****************
Bizden olan toprak,bize uymayan şeyleri de bize veriyordu.
Verdikleri bazen acı,bazen eşkimsi,bazen de kurtlu oluyordu.
Acaba bu toprağın memnuniyetsizliğinden miydi?
Kirletilmiş miydi?
Kabilin akıttığı kandan mıydı?
O kan mı ki yiyenleri boğuyor,havayı kirletiyor,eti kokutuyor,suyu bulandırıyor, ateşi har-lıyordu?
Toprak kan davası mı güdüyordu?
Hiçbir şey bir şeysiz değildi.
Her şey bir şeyle alakadardı.
-Kerbelâ bir kere olmuş ve bitmiş değildi.
Hâla kerbü belâ olmaklığını sürdürüyor.Iraklıların bir an olsun beladan başları ayıkmıyor.
*******************
Kâbe gibi ilâhi evin olduğu yerde kan döküldü.
Ondan sonra bir daha orada kan dökülmesi yasaklandı.
Orası bir sit alanı ilan edildi.
Dokunulmaz olmalı,kirletilmemeliydi.
Mescid-i Haram..Haram alan oldu.
Cahiliye döneminde bile uygulandı.Yerlere ve aylara riayet edilip,kan dökülmesi yasaklandı.
Günah ilahi alana tecavüz olduğu için yasaklandı.
Kan haram kılındı.
****************
Belâ bir imtihandı.
Kerb-ü Belâ..Katmerli bir imtihan..
Kabil imtihanın başlangıcıydı.
Âdemle kabul edilmişti bu imtihan…
Dünya ve toprak Kabilin akıttığı kanı yuttuğu andan beridir,hep kan kusuyor.
Habilin kanı yerde kalmamış,kan tutmuş,kanı tutmuş,Kabiller hep kan kusmuştu.
Habilin kanı,Kabilin boğazında kaldı,düğümlendi.
Adeta onu boğdu.
Düğümü çözecek kan sahibi Habildi.
-Güller kırmızıya boyanmıştı.
Yapraklar kırmızıdan hüznünü alıyor,hüzünle boyanıyorlardı.
Kırmızı renk ayrıcalıklıydı.
Kan kırmızısı..Kan rengi..
Kan gibi…
Artık her şey kana teşbih ediliyordu.
Kanlı-kansız…
Kan rengi çay.Dem-li çay.
Çay bile dem yani kan ile tesmiye ediliyordu.
Kan veriyor,can veriyordu.
-Allah kurbanı emretmişti.
Kendisine adanmasını istemişti.
Sırf kan akmasın diye…
Bir yandan bedel olsun,
Diğer yandan tiksinsin diye…
-Dünya kan dökmekten,
Kan vermeye vakit bulamadı.
-Keşke yapmayalımlar yerinde,yapalımları sıralayabilseydik.
-Kötülükleri yapmaktan iyilikleri yapmaya,kötülükleri engellemekten,iyilikleri dizmeye vakit bulamadık.
*************
Anne niye bu kadar üstündü;
Canından can,kanından kan verdiği için midir cancağazım.!
Sütü dahi kandı..Kandan dönüştü süte..
Kan bozuk olursa,sütte bozuk olurdu..
Südü bozuk!!!
**************
Kader kederi götürmek içindi.
Keder kaderin neticesi değil!!
Sebebi.
Yani kader keder değil.
Safadır o…Safadandır o…
Saf kandır.
-Âdemin suçu keder ve kederden miydi?
Âdem niye suç işledi?
Yoksa Efendiler Efendisinin gelmesine gebe miydi o işlenen suç?
****************
Son perde.
Bir varmış bir yokmuş.
Hak ve Hakikat varmış,Küfür-dalalet ve kan kalmış.
Vakti zamanın birinde,bir Âdem varmış.
Hayat onunla başlamış.
Havva ile devam etmiş.
-Benî Âdem…
Gele gele nihayet,
Kapanış…
Kimisi için yeni bir
Açılış…
Kimisi için de ebedi bir
Kapanış…
-Oluklar çift,birinden nur akar,birinden kir…
-Finalle beraber yeni bir sayfanın
Açılışı…
Etrafa her şeylerin saçılışı…
Gizliliklerin,
Fâş oluşu…
Selametle cennete gidiş…
Melâmetle cehenneme giriş…
MEHMET ÖZÇELİK
26-03-2015