T E N K İ D
T E N K İ D
Gerçek mânasında tenkid;doğrudan yanlışları tefrik ve tecrid ederek,müsbet manada bir yapıcılıktır. Hakkı aramak için,hak tarafında bulunarak,yıkıcılıktan kaçınmaktır.
Yani saf altını elde etmek için,içerisindeki diğer bakır,gümüş gibi madenleri ayrıştırmaktır.
Yazdığı kitaplarıyla dikkatleri üzerine çeken Malatya’lı Said Çekmegil,bu tenkid konusunu ifrat derecesinde değerlendirir ve işler.
Tenkid hastası olan bu şahısla Malatya’da bir arkadaşımızın bürosunda 20-12-1996 günü saat 15’de buluşub kısa görüşmemizde Tenkid için;”Tenkid bir ibadettir.”diyerek,ifratını müfritane devam ettirmeye çalışıyordu.
Bunun üzerine kendisine;bunun yapıcı,müsbet bir hareket olmayıp;yıkıcı menfi bir hareket olduğunu söyleyerek,böyle bir tavrın şeytanın ahlakı,şeytani bir ahlak olub,tenkid gibi bir sıfata sahib olarak devamlı müsbet-menfi ayırmadan tenkid etmek onun tarz ve usulünü yapmaktır.
Zira şeytanın,Hz. Âdem’in yaratılıb,ona secde etmemedeki itirazının tarzı olduğunu söylediğimde;susmuş,bir şey dememiş ve ayrılmıştık.
Hatta kendilerine bu hareketlerinden dolayı bir yazıyla dile getireceğimi söylediğimde tebessüm etmiş,pek de rahatsız olmamıştı.
Kur’an-ı Kerim-de Hz. Âdem’in şeytanla olan kıssası,Hz.Âdem’e secde etmeme,hürmet ve tazimde bulunmama ve onlarında ötesinde emre itiraz etme olayı yedi yerde geçmektedir.[1]
Tenkidi ibadet olarak değerlendiren bu şahıs;her hangi bir şeyde anlaşılmayan,önü ve arkasıyla bağlantılı olmayan,mücerred olarak ele alıp,bir kelime ve cümleden tutarak tenkide başlar. Yani zihinleri bozar,karıştırır.
Çok kimsenin hakkında yazan ve konuşan bir kimse olup,çok kimse tarafından da konuşulmayı ister.
Tenkid için tenkid eder.
Muhabbet olsun diye değil,muhalefet olsun diye muhalefette bulunur.
Malatya’nın eşrafından ve S. Çekmegil’le tanışıp,onu çok iyi bilen bir büyüğümüz olan Hüseyin Bozat;20-12-1996’da onun hakkında şu müşahedelerini dile getirdi:” O hastadır. 1965 yıllarında Hacca gittiğinde olan olmuştu. Orada bir ay Vehhabilerin ileri gelenleriyle görüştükten sonra böyle Vahhabi ve müfrit oldu.
Bir Mevlid’de hoca’ya:” Sen ne zaman Vahhabi olursan,o zaman tam hizmet etmiş olursun.”dedi.Ve
İlk yıllarda , Nurculukdan yakalanıb, Sivasa gönderilerek Cumhuriyet gazetesinde nurcu olduğuna dair haber çıkınca,dükkanına gitmiştim,gazeteye bir yazı yazıyordu.-Ben Nurcu değilim.-diye. Ben bırakmadım. Sonra ne oldu,bilmiyorum.”diye anlatmıştı.
İlk yıllarda evinde Nur derslerinin olması veya kendisinin de katılması;elbette niyetinde de bulunan samimiyettir ki;onu (bir nebze de olsa) muvaffak etmektedir.
İmam-ı Azam-a niye öyle deniliyor,en büyük imam Peygamberimizdir. Ve;
İmam-ı Şafii ve İmam-ı Gazali gibi bunları tenkidle uğraşan münekkid ruhlu,münekked bir kişidir Said çekmegil.
Gerek Hariciler gerekse Batıni,ismaililerin temelinde siyaset ve mücerred olarak sadece Kur’anı referans almayı hedeflemiş,İzmirli İsmail Hakkının ifadesiyle:”Kur’an okur,fakat fıkıh bilmez bir takım A’rabi (bedevi) makulesi kişiler idi.” Ahirzamandaki siyaseti hedef alan düşünce,Hizbullah ve sünneti kabul etmeyib islam alimlerini tanımayan kimselerle benzerlik arzeder.
Sadece Kur’an-ı referans gösterip diğerlerini red hareketi,zamanla ona karşıda meydan okumayı veya okuyanların cesaretini arttıracaktır.
Doğruların doğru olarak ve doğru yerlerde sunulması yerine,doğrulara yanlışlarla gidilmesi ve yanlış edilmesine yol açan yanlış tarzlar ve sunuşlar….
10-1-1998
MEHMET ÖZÇELİK
[1] Bakara,A’raf,Hicr,İsra,Kehf,Ta-Ha,Sad.bkn.Tefsir-i Kebir.F.Razi.terc.heyet,H.D.Kur’an Dili.E.H.Yazır. 1 / 319.