MÜSBET HAREKET
MÜSBET HAREKET
Teknolojik asrındayız.Herşey elektroniğe ve otomotiğe bağlı.Yönetimlerde ve menfiliklerin tasfiyesini de otomotiğe bağlamak gerektir.Nitekim 1946’daki hile ve dalavereden sonra millet otomatik olarak bunu yapanları sadece 1950’de sandığa gömmedi,bunları takib eden 1965,1983 yıllarında da sandığa ve tarihe gömdü.Yapılacak diskalifiye milletin anlayış,hassasiyet,ilgi,tavrını açıkça ortaya koyması,birlik ve beraberliği içerisinde olursa daha köklü olur.Yapışmış gibi gitmeyenleri öyle bir gömüş gömer ki,varsa dürüstlükleri onlar bile gider.Kötü bir akibetle sonuçlanırlar.Gelin işi otomotiğe bağlayalım.
Uzun boylu düşünüp konuşmak gerek.YSK Tayyib Erdoğan-a siyasi yasak koymakla ve 3-3 olurken başkanın yani Tufan Algan’ın yasak yönünde oy kullanması,70 milyonun yerine geçip ambargo koymasıyla eş durumdadır.Adeta 70 milyonun,ekserin oyu hiçe sayılmıştır.
Bütün bu ve buna benzer olumsuzluklardan;asmalar,ihtilaller,hapse atmalar,takibler,yıldırmalar,maddi sıkıntılar,imkansızlıklar,eğitim,sağlık gibi bir çok alandaki eksiklikler,konuşma ve düşünceye vurulan onca prangalar,bütün bunlar,bunun gibiler,bilinen ve bilinmeyenler kesinlikle bizi kahretmemekte,asıl bizi kahreden çaresizlikler içerisinde kime baş vuracağımızı bilmemek,en önemlisi de böyle bir mercinin olmayışıdır.Millet olarak bunun on katını da –elbette tasvib etmeksizin çekeriz- yeterki; çözücü,baş vurulacak bir merci bulunsun.Bulunan en yetkili yer bile etkisiz ve yetkisiz kalmakta,böylece kimin etkili ve yetkili olduğu bilinmemektedir.Çünki herkes şikayetçi durumunda kalıp,şikayetleri çözecek kaynaktan mahrum bulunmaktadır.
Ne gariptirki;Devleti yönetenin varlığı bir çocuğun kanına bağlı,baba rızasıyla çocuğunun kanını bağışlayıp,hakimde o yönde karar verince çocuk gibi bizlere de gülmek kalmaktadır.Çünki bizleri idare eden idareciler kanımıza talib,bizlerin sahibi olan babalarımız ve büyüklerimiz bizlerin kanını sıkıp onlara vermekte,karar mercileri olan hakimde o yönde hükmedince elbette ağlanmaz ancak gülünür.Ancak biz onu da unuttuk,gülemiyoruz da…Acaba yılın bir gününü gülme günü olarak ilan etsek de hiç olmazsa o gün geldiğinde millet olarak içimizi boşaltsak?Bu ise şimdilik beş yılda bir verilmekte oda ağlata ağlata,dağlata dağlata izinle sınırlandırılmaktadır.
Ve nihayet 2002 yılında milleti illet edip,ezen,büzenler bugün köşelerine itildiler,her biri bir yere savrulmuş durumdalar.
Millete vuran vurulur.Milleti kıran kırılır.Millete sırt çevrilene sırt çevrilir.
Takdir-i huda kuvve-i bâzu ile dönmez
Bir şem’a ki Mevla yaka üflemekle sönmez…
Mehmet ÖZÇELİK