İLETİŞİM-SEVGİ

İLETİŞİM-SEVGİ

Hayattaki tüm problem ve sıkıntıların ana kaynağı dikenlerin çok oluşundan değil,güllerin azlığındandır.Güller gibi olan sevginin yerini alan,dikenler gibi olan nefretlerdir.

Problemlerin çokluğundan sıkıntı çekilmeyip,çözüm yollarının yokluğundan veya eksikliğinden kaynaklanmaktadır.

Hastalıklar,mikropların güçlülüğünden değil,bünyenin zafiyetinden ileri gelmektedir.

Salgın hastalıklar,böceklerin istilasından değil,bataklığın kurutulmamasından ileri gelmektedir.

İki türlü tedavi yöntemi vardır:1)Menfilikleri yok edip,dikenlere ve kötülüklere savaş açarak.

2)Güller dikip,gülleri arttırma yoluna giderek.

Âileden başlayıp tüm topluma doğru sâri bir hastalık gibi gelişen uyumsuzluk ve uygunsuzluklar da sevgi ve iletişimin eksikliğinden ileri gelmektedir.

Âiledeki boşanmalar tarafların birbirlerini anlamamaları,gerekli sevgi ve iletişimi kuramamalarından kaynaklanmaktadır.Zira daha sonraları bir aracı vasıtasıyla tarafların dinlenmesi sonucu ortaya çıkmaktadır ki;her iki tarafta,ben böyle bilmiyordum,böyle anlamıştım,hata etmişim,gibi mazeretleri dile getirecektir.

Her şey Sevgi,İlgi,Bilgi istemektedir.

Kâinat sevgi üzerine yaratılmıştır.

Sevginin yoğunlaşmış halis olan şefkat özellikle anne şefkati her şeye bedel,hiçbir şey istememektedir.Şefkatini ücretsiz ve karşılıksız verir.

Aşk ise bir bedel ister.Karşılık bekler.

Leyla’da Mevlâ’sını gören Mecnun,Aslı’da aslını gören Kerem,Şirin’de ballar balını bulan Ferhat hep bu aşk uğruna her türlü çekilmez,yakıcı çileye katlanmışlardır.

Maşuklarının aşkıyla deli divane olup çöllere düşmeyi,onları bulmaya yeğlemişlerdir.Onları bulup ateşlerinin sönmesine,arzularının bitmesine razı olmamışlar.Veysel karani gibi,hemen rasulullahın evinin yakınında olan mescide gidip görmemiş,o aşk mumunu söndürmeden sürekli yakmışlar,geçmişle gelecek arasında bir köprü oluşturmuşlardır.

Dostun evi gönüllerdir./Gönüller yapmaya geldim,diyen Yunus,Eline-Beline-Diline sahib ol,diyen Hacı Bektaş-ı Veli,Gel gel,her ne olursan ol,yine gel,diyen Mevlâna.Bir kişinin imanını selamette görürsem,cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım,zira vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur,diyen Bediüzzaman,Ya rab!Vücudumu cehennemde öyle büyült ki,ehli imana yer kalmasın,diyen Hz.Ebubekir;hep bu sevginin zirvedeki tezahürleridirler.

Gönül yapmak kâbe’yi yapmaktan üstün tutulmuş,gönül yıkmak kâbe’yi yıkmaktan daha büyük cürüm kabul edilmiş.Çünki gerçek nazargâh-ı ilâhi,mü’minin kalbidir.

Çocuklar saflıklarından,birbirleriyle kavga eder,biraz sonra barışırlar.

Özellikle bir asırdır memleketimizde ve dünyadaki kavgalar,bu saflığın kaybedilmesinden ve iletişimsizliktendir.

Osmanlı niye büyüktü? Harmanladığından değil mi?

Güzelliklerimizi harmanlayalım..harmanlar kuralım.

İletişim kavgaları kaldırır.

İlâhiyatın dışında İletişim fakültesini ve Pazarlamacık bölümlerini okumayı arzu etmişimdir.Tâ ki insanlarla daha iyi iletişim kurmayı bileyim,kopuklukları bağlayıp,ulaşımı tesis edeyim.Hatlarda meydana gelecek bir kopukluk tüm bağlantıları sekteye uğratır.Bağlantı yoluyla dünyanın her tarafıyla konuşup görüşen bir insan,o bağlantının kopması veya cızırtı çıkarması ile iletişimde kesikliğe uğrar.

İletişim ulaşımı,ulaşım tanımayı,tanıma da sevgiyi sağlar.

Pazarlamacılık ise;malını pazarlamak için gelen pazarlamacılar kimse ilgi duymasa bile beklerler,ilgi çekerler,çok iyi tanıtım yaparlar ve sonunda mutlaka satarlar.

Kendim de maddi değerlerle kıyaslanamayacak değerlerimizi satamamaktan şikayet etmekteyim.Demek ki pazarlama da meydana gelen bir eksiklik,ona olan ilgiyi de azaltmaktadır.

Bediüzzamanın da dediği gibi;Eğer biz doğru islâmiyeti ve islâmiyete layık doğruluğu ef’alimizle göstermiş olsak,sair dinlerin mensubları fevc fevc islâmiyete dehalet edeceklerdir.

Çorak,bir şeye yaramaz denilen bir tarladan bile bir netice alınırken,insandan neden alınmasın?Eksiklik çorak tarla kadar,ona suyu götürmeyen,gerekli işlemleri yapmayan da bulunmaktadır.

Maddi kalkınmada asır,iletişim asrıdır.Manevi kalkınmanın da yolu iletişimden geçer.

08-05-2003

Mehmet ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015