TOKAT
TOKAT
*Aslında en sona eklemeyi düşündüğüm şu cümleyi,içimin yanan ateşini bir nebzecik olsun söndürmeye sebeb olur düşüncesiyle ilk cümle olarak başa koydum;
Hükümeti ve Erdoğanı sandıkta değil de gayrı meşru bir şekilde devirmeye çalışan ve özellikle buna içte destek olup çaba gösterenler namerttir ve mel’undur.
Dünya ve ahirette mahcup ve perişandır.
*Bediüzaman bir beyanında şöyle der:”Bence yol ikidir: mizanın iki kefesi gibi. Birinin hiffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halim’e vurmam. Nazarımda vuran da sefildir.”
Türkiyenin on yıldan fazla büyümesine müsaade edilmiyor.Mutlaka büyük bir entrika öne sürülüyor,akamete uğratılıyor.
*Cemaat dersane uğruna çok rahat Erdoğanı devre dışı bırakma senaryosuna sahip çıkacakların menfaatları doğrultusunda taraf olmuştur.
*Bediüzzaman;” Senin mektubunda benim istirahatimi ve eğer iktidarım olsa, benim Şam ve Hicaz tarafına gitmeme dair sizin hükumet-i hazıraya müracaat maddesi ise:
Evvela: Biz, imanı kurtarmak ve Kur’ân a hizmet için, Mekke de olsam da buraya gelmek lazımdı. Çünkü, en ziyade burada ihtiyaç var. Binler ruhum olsa, binler hastalıklara müptela olsam ve zahmetler çeksem, yine bu milletin imanına ve saadetine hizmet için burada kalmaya Kur’ân dan aldığım dersle karar verdim ve vermişiz.
Saniyen: Bana karşı hürmet yerine hakaret görmek noktasını mektubunuzda beyan ediyorsunuz. “Mısır da, Amerika da olsaydınız, tarihlerde hürmetle yad edilecektiniz” dersiniz.
Aziz, dikkatli kardeşim,
Biz, insanların hürmet ve ihtiramından ve şahsımıza ait hüsn-ü zan ve ikram ve tahsinlerinden mesleğimiz itibarıyla cidden kaçıyoruz. Hususan acip bir riyakarlık olan şöhretperestlik ve cazibedar bir hodfuruşluk olan tarihlere şaşaalı geçmek ve insanlara iyi görünmek ise, Nurun bir esası ve mesleği olan ihlasa zıttır ve münafidir. Onu arzulamak değil, bilakis şahsımız itibarıyla ondan ürküyoruz. Yalnız Kur’ân ın feyzinden gelen ve i caz-ı manevisinin lemeatı olan ve hakikatlerinin tefsiri bulunan ve tılsımlarını açan Risale-i Nur’un revacını ve herkesin ona ihtiyacını hissetmesini ve pek yüksek kıymetini herkes takdir etmesini ve onun pek zahir manevi keramatını ve İmân noktasında zındıkanın bütün dinsizliklerini mağlup ettiklerini ve edeceklerini bildirmek, göstermek istiyoruz ve onu rahmet-i İlahiyeden bekliyoruz.
*Pakistan Maarif Nazır Vekili Ali Ekber Şah, Üstad’ı Emirdağ’da ziyaret etmiş, kendisini Pakistan’a davet etmişti. Orada kendi emrine her türlü imkân, radyo istasyonu ve matbaa vereceklerdi.
Üstad, “Kardaşım Ali Ekber Şah! Bu hizmetleri göğüs göğüse yapmak icap ediyor. Siperin arkasında hizmet olmaz. Esas hastalık burada başladı. Ben Mekke’de de olsam buraya gelirdim. Asıl hizmet buradadır, cephe buradadır.” cevabını verdi.
*Bir talebesi Hicaz’a yerleşmek istiyordu:
“Hicaz’a gitmek istediğimi söyleyince ‘Niye?’ diye sordu. ‘Efendim’ dedim, ‘memleketin hâlini görüyorsunuz. Gittikçe daha fenalaşacak. Orada olsam çocuklarım da kurtulur, ben de…’ dedim.
“Kardeşim’ dedi, ‘ben orada olsam buraya gelirdim. Âlemi İslâm kapısının kilidi, Türkiye’dir. Bu kilit bu kapıyı âlem-i İslâm üzerine açar. Kat’iyen buradan gitmek için izin yok!’ dedi.”
*Eğer bu memlekete hizmet edilecekse,uzaktan kumandayla değil,bizzat şaibe ve kanırılmalardan uzak bir ortamda hizmetler sürdürülür.
Aksi takdirde çok başlı bir hizmette,çok gürültülü sesler çıkar.
*Mısırda Mübarek-i devirenler,Sisi-nin gelmesini mi amaçladılar.
Mısırdaki 2004 yılında kurulan Kifâya yani –yeter- , -hürriyet – adlı değişim faaliyeti bunun alt yapısını oluşturup,yolsuzluk ve yoksulluğu seslendirdi.
Bu gün Türkiye-de de Ergenekonu devirenler,yerine yolsuzluk bahanesi altında bir Sisi-yi mi getirmeyi amaçlamaktadırlar?
*Reşit Haylamaz Peygamber Efendimizle ilgili eserinde;
…Ancak O’nun hedefi, öncelikle bütün insanları rahmet ve şefkatle kucaklayıp, ümmeti arasında da, kelime-i tevhidin ikinci yarısını söylemekten kaçınarak kendisini kabul etmese bile “La ilâhe illallah” diyen herkesi buraya getirmekti. Çünkü O, “Kim, Lâ ilâhe illallah derse, cennete girer.” buyuracaktı. Daha baştan O (sallallahu aleyhi ve sellem), bunun için yaratılmış ve onun için de, ilk yaratıldığı hâlde gelişi sona denk getirilmiş; peygamberlik güftesine kafiye koyacak Son Sultan olduğu için de, bedeniyle ruhunun buluşması risâlet açısından en sona bırakılmıştı. “
Tashih ve tavzihe ihtiyacı olan bir ifadedir.
Acaba cemaatın çok tenkid edilen gayrı Müslimlerin de cennetlik olduklarını mı seslendirmektedir?
*Şu anda bir-leş-meleri mümkün olmayan çevreler,tam bir kirli ilişkiler içerisinde hareket etmektedirler.
Haberlerde aynı kirli ilişkileri ve taraflı haberleri ön plana çıkararak,tam bir haber kirliliği içerisine girilmiştir.
*Bu operasyonlar devletin ve toplumun önemli gündemlerini değiştirme amaçlıdır.
Mesela bu günlerde ayasofyanın açılması gündemde idi.Belki de ayasofyanın gündem oluşturulmasıyla açılması söz konusu idi.Şu anda o gündem kimsenin gündeminde bulunmamaktadır.
*Dershanelerin gündeme gelmesi ise,eğitimdeki değişimin önünün tıkanması amaçlıdır.
*Türkiye-deki eğitimin sürekli kaportası,vitrini,görüntüsü değiştirilmiştir.Bir asırlık çürük olan motoru indirilip de reflekte edilmemiştir.
Eğitim çürük motorla yürütülmeye çalışılmaktadır.
*Bazı soruları sorup cevap aramak,cemaatın ise buna açık ve net bir cevap vermesi gerektir;
-Cemaat kabuk mu değiştiriyor?
-Cemaat büyük mü oynuyor?
-Cemaat oyuna mı geliyor?
-Cemaat el mi değiştiriyor?
-Cemaatın dönemi mi bitti?
-Cemaat neden batıya açıldığı kadar doğuya açılmıyor?
-Cemaatın abd,Avrupa,İsrail gibi devletlere bakışı nedir?
-Cemaatın atatürke,inönüye,bir asırlık tarihimize,rejime,laikliğe,başörtüsüne, Müslüman olmayıp yani peygamberimize ve Kurana inanmayan ehli kitaba bakışı nedir?
-Diyalogtan kasıt nedir?Dinlerin birleştirilmesi söz konusu mudur,nasıl olacaktır?
-Türkiye-deki eğitime bakışı nedir?
-Dünya kardeşliğine soyunurken,cemaatlere bakışı ve ittihadı İslam düşüncesi var mıdır?
-Baş örtüsü bir füruat mıdır?
-Cemaatın siyasetle ilgisi,ekonomik açıdan büyümenin sonraki safhaları,cemaatın kontrolü nasıldır?Bu doğrultuda cemaat hele hele bu kavgalardan sonra geleceğini nasıl görmektedir?
-Ve Hocam bu beddua sana hiç mi hiç yakışmadı…Bedduanı dua ile tashih et,tadil et.
-Sadeleştirmeye devam edecek misiniz?Bu tahrif işine müdahale etmeyecek misiniz?
*Rejimi korumayı amaçlamanın dışında derde devadan gayrı her çözümü deneme tahtası gibi uygulayan eğitim sisteminin değişiminde en büyük engel sol kesim olması beklenirken,maalesef çözüme ve daha iyi ve köklü eğitime yönelmeyen cemaat kendisini geliştirme değil de,mevcudu koruma derdine düşmüştür.
*1970-lerde sağa ve sola silah veren aynı eller,bugün ergenekonu vurup kuyruk acısını, kin ve nefreti oluştururken,şimdide sağı tahrik edip,sağı vurmakta,birbirine kırdırmakta ve sağdan vurmaktadır.
*İnternete yansıyan Hoca efendinin konuşmaları,bir holdingin patronu gibi görünmektedir.
Belli ki hoca efendi maddi ve siyasi bir platforma iyice çekilmiş.Görüşü alınmak üzere sürekli bağlantı kurulmaktadır.
*Gerçekten Türkiye-deki oyunun tutmaması Mısırı vurdu.
Türkiye mısır-laştırılmaya çalışılmaktadır.Burada da Erdoğan devrilerek belirlenen Sisi devreye konulacaktı.
O Sisi belki de Sarıgül idi.
*Eğer bir iç muhasebe yapmak gerekirse,cemaat millet nezdinde kaybettiği o olumlu kazancını acaba geri ne kadar zamanda kazanabilir hatta kazanabilir mi sorusunu sormak gerektir.
*Durumlar hiç eskisi gibi olur mu?
Veya eskisi gibi olması için ne ve neler yapılmalıdır?
*Rüşvet ve yolsuzluk kaybı üzerinde yapılan yorumlarla beraber,cemaatın kaybı ondan çok daha büyük değil midir?
Cemaat milletin kendileri hakkında konuşulan olumsuzluklarına olumlu ve net cevaplar vermelidir…
*Cemaat ciddi ciddi düşünmelidir;aslında Erdoğana vurulan darbeden daha çok,bu yapılanlardan en çok kendilerine ve millete darbe vurmuş olmuyorlar mı?
*Şu an bitirilmeye çalışılan pkk terörünün bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışanlar,hem içte ve hem dışta kumpaslarını kurup işletmektedirler.
Hem de birkaç cepheden cemaat bu tozlu ve kirli ortamdan çıkmalı,geri durulmalıdır. Zira fatura hep cemaate çıkarılmaktadır.
Hissi davranışlar hisleri tahrik etmekte,aklı örtmektedir.
*Hava durulup tozlar gittikçe;dershanelerin kapatılması,rüşvet ve yolsuzluk olaylarının bir bahane olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu durumda da bunu ön plana çıkarıp savunanların da dürüstlüklerinden şüphe edilir olmaktadır.
Geçmişten günümüze yapılan küçük veya göz ardı edilen hatalarda üst üste konulunca şüpheler ve şüphelenmeler daha da artıp yoğunluk kazanmaktadır.
Haklı insan;milletin hak ve hukukunu kendine feda ettirmez,kendi hakkını millete feda eder.
*Şimdiye kadar söylenenlere karşı millet olarak hep savunmaya geçiyorduk ancak şimdi savunma pozisyonu da çöktü.Sadece ihtiyat ve müsbet hareket tavsiyesinde bulunulmaktadır.
*Sormak gerekmez mi;Çölaşana ve Çevik Bire yazılan o iltifatkâr yazıların amacı ne idi ve neticede bir makes buldu mu?
Oysa verilen cevaplar olumsuz ve yapılan işler menfi olarak devam etmiştir.
Bu bir ölçülü ve müsbet bir davranışa girer mi?
Değer mi?
O seviyeye düşmeye?
*Aslında kendim bu yazının seçime çok yakın bir dönemde yazılabileceğini düşünürken, cevap çok erken geldi.O da hiç saklamadan…
Hocaefendi,The Wall Street Journal’a verdiği röportajda;
“Eğer bir ittifaktan bahsedilecekse bu demokrasi, insan hakları ve özgürlükler etrafında olur -siyasi partiler ya da adaylar için olmaz. 2010 yılındaki Anayasa referandumunda Avrupa Birliği’ne üyelik şartlarına paralel yapılan demokratik reformları daha önce CHP yapmış olsaydı, onları destekleyeceğimi söylemiştim.”
Ve gittikçe netleşen bu taraftarlık,safını ve tarafını belli etme olayı vahametin boyutlarını arttırmaktadır.
Aynı düşüncede olan bir insanın tarafını belirtip söylemesinde elbette bir beis yoktur.Parti kurup terbiye çerçevesinde reklamını yapabilir.
Bu ifade bir asırlık bir zihniyeti tanımamak veya önemsememek anlamına gelmektedir.
Chp-de ne değişti ki hoca efendinin fikrinde birden bire bir değişme oldu.
Acaba bu durum bir değerler yıpranması,akıl kirlenmesi,basiret körlenmesi olmaz mı?
Bir kimlik değişimi midir?
Yoksa bir eksen kaymasımıdır?
*Bediüzzaman bir tesbitinde;” Hem üç mesele var: biri hayat, biri şeriat, biri imandır. Hakikat noktasında en mühimmi ve en âzamı, İmân meselesidir.
Fakat, şimdiki umumun nazarında ve hal-i âlem ilcaatında en mühim mesele hayat ve şeriat göründüğünden, o zat şimdi olsa da, üç meseleyi birden umum rû-yi zeminde vaziyetlerini değiştirmek, nev-i beşerdeki câri olan âdetullaha muvafık gelmediğinden, herhalde en âzam meseleyi esas yapıp, öteki meseleleri esas yapmayacak; ta ki İmân hizmeti safvetini umumun nazarında bozmasın ve avamın çabuk iğfal olunabilen akıllarında, o hizmet başka maksatlara âlet olmadığı tahakkuk etsin.”buyurur.
Şu an başta Türkiye ve İslam dünyasındaki bu sancı,üçüncü devre olan şeriat yani ittihad-ı İslam yani başta Türkiye olmak üzere zincirleri kırılan İslam dünyasının dünya siyasetinde rol alma zamanıdır.
Bu da sancılı geçmekte,içte ve dıştaki entrikalarla engellenmeye çalışılmaktadır.
*Menderese on yıl direnildi,Özala on bir yıl,Erdoğana ise,on iki yıl direnilerek al aşağı edilmeye çalışılmaktadır.
Hükümet yıkılırsa başta tüm inançlı insanlar,içte de dışta da bunun altında kalır.
En çok da cemaat bu yıkımın altında kalmış olur.
Eskisi gibi olmayacağı bir hakikat iken,geleceği de olmayacak,içte ve dışta kaldırılamayacak ağır itham ve töhmetler altında kalacaktır.
*Hoca efendi başta olmak üzere cemaat istikameti muhafaza edemiyor,zik-zaklar çiziyor.
Ehli sünnetin görüşlerini tam yansıtmıyor.Bazı indi görüşler sırıtıyor.
Şimdiye kadar bu olumsuzluklar hüsnü zandan dolayı tevil ediliyordu ancak bu gün tevil edilecek tarafı kalmamıştır.
*Cemaatın son başbakan Erdoğana dokunmanın öncesine kadar hep müsbet manada değerlendirildiğini görürüz.
Ancak Erdoğanı direk hedef almakla cemaat büyük bir hata yapmış,kendi ipini kendi çekmiş.İçindeki bir çok değerli insanı da hayal kırıklığına uğratmıştır.
Yanlış duvara toslamıştır.
*Ne kadar manidar değil mi? Mısırda meşru hükümete karşı darbeci Sisi-yi destekleyenler ezher hocaları olmuştur.
Türkiyede de hükümete karşı bu durumu üstlenen hoca efendi olmuştur.
Gayrı meşru fiile,meşru kılıf.Zinaya mut’a nikahı.
*1970-lerde yeni asya gazetesinin hizmet amacıyla kurulmasında bir çok insan yüzüğünü,bileziklerini verdiler.
Maddi ortaklığa ve siyasete girildi.İhlas kaçtığından bir çok badireler,kopmalar yaşandı ve hâla da devam etmektedir.
Ondan çok daha büyük olan cemaat ise zenginleşmenin verdiği güçle medyayı, siyaseti, devleti kontrol etmeye,dizayn etmeye çalışıyor.
Çok badire ve kopmalar onu da beklemektedir.Çünkü cemaat içerisinde çok renkleri barındırmaktadır.
*Cemaat bu renk cümbüşü içerisinde tüm birimleriyle gerçek rengini tanımlamalı, netleştirmelidir.
Cemaat bu büyük birimin hangi cephesindedir?
Samimi,fedakâr,himmet sahibi,vs duygularıyla hareket eden;
-Cemaatın her bir ferdinin paralarıyla kurulan tv-sinde yayınlanan iki filimde safi zihinleri bulandıran tecavüz olayını ekrana taşıyan;
-Siyasete müdahale eden;
-Toplumdan ve inanç değerlerinde farklı çıkışlarda bulunan….???
-Yoksa cemaat büyüdükçe kontrolden mi çıkıyor?
Cemaat imaj zedelenmesini hızla tamir etmelidir.İletişimde kopukluk yaşamaması gerekmektedir.
Her konuşanın cemaatı temsil rolü belirlenmelidir.Saf ve samimi olanlar olmayanlardan ayrıştırılmalıdır.Oyuna gelinmemelidir.
*Düşünüyorum da,cemaatın içerisinden sert çıkışlar görülmektedir.Bu durumda,acaba cemaatta mı kirlenme oluyor yoksa cemaat kirlerini mi atıyor?
*Türkiye ye Mursi aranmaktadır.Cemaat buna alet olmaktadır.
Erdoğan yıkılırsa cemaat lanetlenir,lanetlik olur.
Tıpkı hocanın yaptığı lanetin yerini bulması gibi,zira o lanet aksine döndü.Havada kalamazdı.Milletin destek ve teveccühünü almış bir kişiye yapılan dualar bedduayı reddetti.
*17 Aralık öncesi hoca efendi ile,sonrası hoca bir olmayacaktır.
*Aman ha hoca!Bu saatten sonra –hazer et- Türkiye ye gelme!!!Geleceğini de zannetmiyorum.Eski teveccühü bulamazsın.Zira artık onlar tarihte kaldı.Ücretini aldın,geriye beddua kaldı.
*Değerli arkadaşım Eylül ayının başında oğluna;-Oğlum aman ha,Mehmet hocanın yanında her şeyi konuşma,o yazardır,sonra bunları yazar.”demişti.
Doğruymuş…Keşke o konuda gösterilen bu basiret,şu an düşülen duruma düşülmeden önce de görülseydi.
*Önce bu millet aç bırakıldı ve daha sonra da her önüne gelene araştırmadan atlamalarına neden oldu.Bu millet bir asırdır manevi kıtlık yaşadı.Yetersiz ve sağlıksız yaşantı ve inançlar artmaya başladı.
-Aldatanın aldatmasına mı kahrolasın,aldananların aldanmasına mı yanasın?
-Bahçesine su verilmeyen bu millet hem soldu ve hem de sağlıklı sular ile beslenmedi.
Kayıp ve kaybeden,kaybettirilen nesiller oluştu.
*İktidar savaşları tarih boyunca devam etmiştir.
Az bir muktedir olup palazlananlar,devlete baş kaldırmış,iktidarı ele geçirme çabası içerisine girmiştir.
Bunun için de her türlü entrikalar çevrilmeye başlamıştır.
*Türkiye de silkelenmeyen en önemli kurum Mit-dir.
O kadar darbe oldu,mit neredeydi?
Hizbullah ve pkk türedi,mit neredeydi?
Türkiye-de olumsuz gelişmeler olurken,mit bunun öncesinde hangi makamda olduğu bilinmemektedir?
Şimdi ise mit-i kontrol edebilecek,başbakanın en güvendiği Hakan Fidan geldi,bu sefer mit değil,Hakan Fidan hedef oldu.
Önceden neden mit hiç hedef alınmamıştı?
Birileri mit-in iyi kullanamamasından mı rahatsız?
Yoksa cemaat onun için mi devreye konuldu?
Önceden ordu devreye giriyor,ordunun mit-e atadığı kişi devreye giriyor,darbe oluşuyordu.
Ya şimdi?
Özel sektöre işler verildi?
Cemaat iyi senaryoydu!!!
*Maalesef,tarih hep tekerrür ediyor.
Senaryo hep aynı,oyuncular değişik…
-Kılıçlar çok önceden çekilmişti.Dershane ve yolsuzluklar sonradan çıktı ve devirmeye bahane oluşturuldu.Başka bahaneler de her an zihniyeti gerçekleştirmek için devreye konulacaktır.
Tarih yapanları da buna alet olanları da affetmeyecek,tel’in edecektir.
Öyle hazin bir durumla karşı karşıyayız ki,bazılarının;-sanki hoca bugünler için hazırlandırılmış,bekletilmiş görüşünü seslendirmesine sebeb oluyor.
*Başbakan Erdoğan’ın siyasi danışmanı Yalçık Akdoğan Yeni Şafak gazetesindeki yazısında yaptığı tesbitte cemaatın tavrını şöyle izah etmektedir:” Nasıl (PKK’nın Suriye kolu) PYD radikal örgütlerle savaşıyoruz diyerek kendisine uluslararası meşruiyet sağlamaya çalışıyorsa bu yapı da radikal/siyasal İslamcılıkla mücadele ediyoruz diye kendisini pazarlamaya çalışmaktadır.
Klasik Nurculuk hareketinin böyle bir hedefi, amacı veya yöntemi söz konusu değildir.”
*Cemaatta iktidar kavgaları erken başladı.
*Farklı renkleri içinde barındıran cemaatın,renkler kavgası başladı.
*İsraili otoriter gören cemaat,neden başbakanı otoriter olarak görmemektedir?
*Cemaatın yaptığı;Osmanlıdaki kardeş kavgasını hatırlatmaktadır.
*Hoca efendi Türkiyenin iç işlerine yaptığı bu müdahalenin onda birini,İslam dünyasına zulmü reva görenlere neden yapmamaktadır?
*Askeri Darbe yolları kapanınca cemaat bacasından hatta kapısından girme yolu denenmektedir.
*Cemaat nisbeten siyasete müdahil olmakla ölümcül yara alırken,siyasete girmesi halinde de kapanmaz yara ile kendi ipini çekmiş olur.
Cemaatın intiharı olur.
Elmas gibi hakikatları,cam parçalarıyla değişmiş olur.
*Paralel yapı,yumuşak geçişlerle yaptığı büyümesini,ani bir değişim ve düşünceyle sert geçişe döndürmesi kırılma noktasını oluşturdu.
Beddua da onun kopmasına sebeb oldu.
Oysa Bediüzzamanın dediği gibi;” O vâiz ve âlim zâta benim tarafımdan selam söyleyiniz. Benim şahsıma olan tenkidini, itirazını, başım üstüne kabul ediyorum. Sizler de, o zâtı ve onun gibileri münakaşa ve münazaraya sevk etmeyiniz. Hatta tecavüz edilse de bedduayla da mukabele etmeyiniz. Kim olursa olsun, madem imanı var, o noktada kardeşimizdir. Bize düşmanlık da etse, mesleğimizce mukabele edemeyiz. Çünkü, daha müthiş düşman ve yılanlar var.
Hem elimizde nur var, topuz yok. Nur kimseyi incitmez, ışığıyla okşar. Ve bilhassa ehl-i ilim olsa, ilimden gelen enaniyeti de varsa, enaniyetlerini tahrik etmeyiniz. Mümkün olduğu kadar,- ve izâ merrû bil lağvi merrû kirâmâ- . düsturunu rehber edininiz.
“Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhâfaza ederek oradan geçip giderler.”
*Bugünlerde gündemde olduğu üzere; Şeyzade Mustafa-nın öldürülmesi meselesinde olduğu gibi;Osmanlıyı dışarıdan yıkamayanlar,Şeyzade Mustafa-yı kandırarak, babasının yerine göz dikmesini sağlayarak bunu yapmaya çalıştılar.
Şehzade Mustafa bunu canıyla ödedi.
Şimdiki hükümeti dışarıdan yıkamayanlar,onu cemaatla yıkmaya çalışmaktadırlar.
Cemaat ise bunu telafisi mümkün olmayan bir kayıpla ödediler.
*Türkiyede ergenekonun yeri boşaltıldı.Yeri doldurulmaya çalışılıyor.Bu konuda cemaat öne sürülüyor.
Cemaat sayesi altında yine hükümet hedef alınıyor.Önce onu devirip,sonra farklı bir kaos planı uygulamak.
Seyyid Kutup ve ihvanın Kral Faruk-u devirmek üzere Abdun Nasır-la ortaklık kurup darbenin gerçekleşmesinden sonra ilk icraat olarak Seyyid Kutup ve kırk bin ihvan üyesi idam edilmiştir.
Oyunlar hep aynı oyun,oyuncular değişik,basiretler bağlı.
*Kirli insanlarla ittifak kuruluyor.
Solun yapamadığı yapılıyor.Sol kesim bu durumdan çok memnun hatta cemaatın avukatlığını bile yapıyor.
*Dilim pek varmıyor,teşbih biraz ağır da gelse anlaşılması için şu bir gerçektir ki;dün Osmanlıya karşı Şerif Hüseyin-i kullanan İngiliz ve Fransızlar,bugün İsrail ve bir çok Avrupa ülkesi hükümete karşı Hoca efendiyi kullanmaktadırlar.
Korkarım ki akibette ondan daha ağır olabilir.
*Korkarım ki şeytanın avukatlığı yapılıyor!!!
Hak yola batıl araçla gidiliyor.
Yıkıma ortak olunuyor.Kirli insanlara alet olunuyor.Hakim ve savcıların işini yapmaya koyulunuyor.
1980 ihtilali için kullanılan Mhp ne ise,bu gün cemaat aynı ve daha korkunç bir pozisyondadır.
Dünya ergenekonunun değirmenine su taşınıyor.
* Askeriye de ,adliyede,dış işleri gibi bir çok kurumda tasfiye yapılmış,mit de ise pek duyulmamıştı.
Oysa olan tüm darbelerde,darbeleri haber vermeyen veya kamu oyuyla paylaşmayan mit nerede idi?
Mit-in de darbelerde payının olmaması elbette mümkün değildir..
Sadece Kozanoğlu deşifre olmuş,oda hapis süresinde mahkemeye çıkmadan öldürül-müş idi.
O halde içinde tasfiye olmayan mit-in şimdiki durumu nedir?
Mit nerede durmaktadır?
Bir çiçekle bahar gelir mi?
Bir Hakan Fidan-la bu iş rayına girer mi?
Buna bile tahammül edilmemektedir?
Mit darbelerin,rejimin kara kutusudur.
Yaptığı hizmetlerle askerin önüne çıkan,önde giden emniyetin yerini,şimdi de mit mi alacak?
Kirli işleri çözen emniyette,kirli işlere rastlanması düşündürücüdür?
Şimdi ise bu kirli işleri mit-in çıkarması ise ibretlidir.
*Şimdilerde başta emniyet içinde yapılan cemaata aid kişilerin menfilikleri elbette cemaata mal edilemez.
Ancak cemaat burada bunu bazen yarım ağızla bazen susarak tekzib etme yoluna gitmemektedir.
Çoğu zaman suskunluğunu tercih etmekte,bazende savunma pozisyonunda bulunmaktadır.
Cemaatın yayın organları bunun peşine düşmeyi bırakmış,düşenlerin peşine düşmeye başlamıştır.
Her ne kadar ok yaydan çıksa da,yol yakınken dönülmeli,telafi yoluna gidilmelidir. Yoksa bu iş daha da kirlenecek ve tehlike boyutları daha da büyüyecektir.
-Hakkın hatırı âlidir,hiçbir hatıra feda edilmez.
MEHMET ÖZÇELİK
26-02-2014