İDDİALAR
İDDİALAR
*Önceden olsunda çamurdan olsun,derken,şimdilerde o çamurları temizlemekle meşgulüz.
Çamurların attıkları çamurları da temizlemek,çok kirlenmelerden sonra uzun bir zaman alacaktır.
Ayrık otlarını temizlemek,yeni ürünleri ekmeyi ve sağlıklı dermeyi geciktirmekte ve zorlamaktadır.
Bir zaman insanlar hakkında çok rahat tekfirde bulunuluyordu.
*”Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.”
Önceden çetele tutulduğu için insanlar bilinmekte idi.Ancak şimdi kanlar ve soyla karıştığı için,sağlıklı nesilleri bulmak zorlaştı.
*Cumhuriyetten önceki icazetlerde şecere Rasulullaha kadar giderken,ondan sonra meşrutiyetten sonra sadece resmi onayda kalmıştır.Önceden diplomaları medreseler verir ve devlet onu onaylardı.
Meşrutiyet bu kopuşun başlangıcını oluşturdu.
Şimdi ise bir yandan manevi kıtlıkların olması,engellemelere gidilmesi,farklı nesil ve soyların birbirine karışması gibi bir çok sebepler olumsuzluklara neden olan faktörler arasında idi.
Adeta aklına güvenenlerin vahyi ikinci plana iterek,geleceğin inkâr edilmesiyle yeni uydurmalar ve uydurukçular ortaya ve ortalığa sürülmüş oldu.
” Allah’a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken “Bana da vahyolundu” diyenden ve “Ben de Allah’ın indirdiği âyetlerin benzerini indireceğim” diyenden daha zalim kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: “Haydi canlarınızı kurtarın! Allah’a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O’nun âyetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!” derken onların halini bir görsen!”
Tarihte farklı çok değişimlere şahit olmaktayız.Mesela;
‘Vahiy katibi Said b.Abdillah?
Halife Osman’ın sütkardeşi. Emeviler’in önde gelenleri arasında yer aldı. Asıl işi maliyecilikti. Peygamber’in vahiy kâtipliğini yaptı. Bir ara islamlıktan döndü ve vahyi, kendi dilediği gibi bozup değiştirdiğini övünerek söylediği için Hz. Muhammet’in öfkesini çekti. Öldürülmekten Osman’ın araya girmesiyle kurtuldu, yeniden islamlığa döndü. Halife seçilişinde Osman’ı destekledi. Mısır’ın fethine katıldı. Osman döneminde Mısır valiliğine getirildi (645/646). Başarılı yönetimiyle Mısır’ın, maliyesini düzeltti, gelirini artırdı. Müslümanlarla Sudan arasındaki ilişkileri düzene soktu. Bizans’ın Afrika eyaletlerine başarılı akınlar düzenledi;
Kartaca’yı aldı (647/648). Zatu’us-Savari deniz savaşında Bizans donanmasını ağır yenilgiye uğrattı. Halifeye karşı başlatılan ayaklanmalarda Osman’ı destekledi ve ona yardım etmek için Mısır’dan ayrıldı. Yolda halifenin öldürüldüğünü öğrenince Muaviye’ye katıldı. Sıffin savaşından önce öldü.’
Aklı esas alan,aklına güvenen mutezileler türedi,türetildi.
*Mevlana Mu’tezile hakkında:”Mezheb-i i’tizal his gözünün mezhebidir.Akıl gözü visalde olan (gerçek) sünnidir.Mutezileler hislerinin maskarası olmuşlardır.Dışı Sünni görünse de (gerçekte) sapıklıktadır.Kim ki,histe kalmıştır,(gerçekte)o,mutezilidir. Her ne kadar sünniyim dese de,cahildir.(farkında değildir.)”
Zamanımız tüm olumsuzlukların havuzu haline geldi.
* Süleyman Ateş-i şaibeli kılan onun tefsirindeki yanlışlıklar ve yazmış olduğu gazetenin durumudur.
*Süleyman Ateş bir yazısında;” İbn Haldun da Tevrat ve İncil’in tahrif edildiğini söylemenin küfür olacağını ifade etmiştir. Kur’an dinlerin ruhuna bağlı iyi niyetli kitap ehlinin cennete gideciğini her vesileyle vurgulamaktadır” (S.Ateş Vatan Gazetesi, 20 Haziran 2005),ifadesiyle,hristiyan ve Yahudilerinde cennete gidecekleri iddiasında bulunmuştur,o da eski bir diyanet işleri başkanı olarak!
Bununla kalmamış,tefsirinde evrimi de savunmuştur.
*”atv haber merkezine konuşan, Süleyman Ateş’in kardeşi Yavuz Ateş, annelerinin Ermeni olduğunu açıkladı.
Bu iddiayı yıllar önce, Prof. Zekeriya Beyaz Hür Gün gazetesinde ortaya atmış, Prof. Süleyman Ateş yalanlamıştı.
*Akit, daha önce Papa’ya mektup yazarak, “Aziz Peder, Hıristiyanlığa çok yakınım” diyen ve PKK aracılığı ile Kürtlere zorla İncil ve Hıristiyanlık propagandası içeren CD’ler dağıttığı ortaya çıkan PKK’nın elebaşısı Öcalan’ın bir papazla samimi görüntülerine ulaştı.
Daha önce Papa II. Jean Paul’e bir mektup yazarak, “Aziz Peder, Hıristiyanlığa çok yakınım. Sizin şahsınıza ve dininize duyduğum saygı benim savaşımın ve düşüncelerimin merkezindedir.” diyen Öcalan’ın Ermeni bir papazla samimi fotoğrafları ortaya çıktı.
*”Mahlukatın olmasıyla, daha evvel olmayan bir sıfatla sıfatlanarak ziyadeleşmedi (sıfatlarında artma olmadı). Nasıl ki sıfatlarıyla ezeli idi; aynı şekilde o sıfatlarla ebediyyen zail olmaz (tükenmez). Mahlukatı yaratmasından beri (sonra) “Halik” ismini almış değildir. Ezelden beri Haliktır.” Tahâvi Akaidi Tercümesinden.
*”Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bekir Karlığa, Hürriyet’e verdiği mülakatta aynen şöyle demiş:
“İslam’ın temel anlayışı, Allah’ın varlığı ve birliğine dayanır. Birliği konusunda değişik spekülasyonlar olsa da, varlığını kabul ettikten sonra, gerisi üzerinde fazla durmaz İslam. Hatta, Allah’ın varlığından da öte, Hz. Peygamber’i kabul etmeyenlere bile hoşgörülü davranır. Nitekim bir hadiste, ‘Allah’tan başka ilah yoktur diyenler cennete girecektir’ denilir. Bu hadisten dolayı İslam bilginleri Hıristiyanların, Yahudilerin, Zerdüştilerin, hatta Budist gibi herhangi bir şekilde bir tanrıya inananların cennete gireceklerini kabul ederler. Halbuki, Kuran tanrıtanımazlığa karşı derin bir hassasiyet göstermektedir. (…). Her çağ, dini metinleri kendisine göre yorumlama yetkisine ve imkânına sahiptir…”
*” İlk karma namazın gerçekleştiği Brandeis Üniversitesi, bir Yahudi üniversitesiydi! 1948’de kurulan bu üniversitenin başkanları hep Yahudi olmak zorundaydı!
İslam tarihinde örneği hiç olmayan “karma namaz”a izin veren üniversitenin başkanı İsrail Hayfa doğumlu Yahudi Yehuda Reinharz’dı.
Yahudilik’te “kadın haham”, Hıristiyanlıkta ise “kadın papaz ve papa” yoktu tabiî. Ama İslam’da yapılmaya çalışılıyordu… Niye?
Cami cemaati, Beyza Hanım’ın imam Ahmet Yılmaz’a giderek, “Bırakın cumayı ben kıldırayım, devrim yapayım” dediğini iddia etti. Bayan Zapsu bu haberi yalanladı; böyle bir şey söylemediğini açıkladı.”
*Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İsmet İnönü döneminde, CHP döneminde yaklaşık 900 caminin yıkıldığının bilindiğini belirterek, ”Mihrişah Sultan tarafından yaptırılan mescit, 1941’de çıkarılan bir kanundan faydalanılarak CHP ocağına dönüştü ve caminin giriş kısmına CHP’nin simgesi 6 ok konuldu” dedi.
Toplumun besleneceği sağlam ve sağlıklı kanallar kapatılınca,bu gibi olumsuzluklar baş göstermeye başladı ve hala da devam etmektedir.
*Dini olduğu kadar,siyasi,toplumsal,kültürel alanda da bir çok entrikalara ve iddialara şahit olmaktayız.
Üç yıl boyunca internetten gazeteleri tarayarak tuttuğum özellikle Ergenekon terör örgütünün entrikaları bir asırlık karanlık ortamı bir nebzecikte olsa aydınlatmaktadır.
*Kozinoğlu’nun cenaze töreninde bir yakını, “Her şeyi anlatacaktı, ama konuşturmadılar” dedi.
*Taraf’tan Emre Uslu yazısında;
“MİT’in içindeki sola yakın bir kesim ve askerî istihbaratın önemli kesimi KCK operasyonlarından rahatsızdı.
…Özellikle 2009 yılındaki KCK operasyonları o kesimler ile Emniyet’i kimi illerde karşı karşıya getirdi. Şimdilerde bazı aydınların “Devletin bir kesimi KCK operasyonlarına karşı” diye yaygara koparması bundan.
…MİT ve Askerî İstihbarat birimlerinin KCK yapısı içindeki elemanları ‘İl Sorumlusu’ seviyesine çıktılar, serhildan eylemlerinde toplumu galeyana getirmek için yüzleri poşulu en önde yürüyenler arasında onlar da vardı; hatta en önde gidenler çoğu zaman onlardı.
…Hakan Fidan’dan önceki MİT’in içinde bir damarın elemanları ise çoğunlukla Askerî İstihbarat elemanları.
Yeni devlet PKK ile mücadele ederken istihbarat birimlerinin KCK içindeki elemanları şehir sorumlusu seviyesine gelmişti ama asıl görevleri olan PKK’nın şehirlerde yapacağı eylemleri bildirmek bir yana o eylemleri bizzat organize ediyordu. Emniyet’e de aslında hem PKK ile hem de o kesim istihbarat görevlileri ile mücadele etmek düşüyordu.”
Büyük bir iddia ancak yabana atılacak bir şey değil,zira biz bu filmin önceki bölümlerini de bizzat seyretmiştik.Pkk-ya karşı resmi olarak kurulan Hizbullah,yine bu kurum tarafından kurulmakla kalmamış,doğudaki bir çok temsil özelliği bulunan insanlar saf dışı edilmişti.
Hizbullah pkk-nın sağ kolu olarak kullanılmıştı.
Aslında pkk 1970-lerin sol ve devrimci düşüncenin sol kolu iken,Hizbullah sağ kolu idi.
Şimdiki kck ise,pkk-nın pkk içindeki doğu insanını kandırmak amacıyla sağ kolu olarak gösterilmeye çalışılsa da,mızrak çuvaldıza sığmamakta,bunların materyalist,sosyalist,ateist,Zerdüşt olduğu net olarak ortaya çıkmakta,uzun süre gizli kalamamaktadır.
*”Geçtiğimiz günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ünlü spekülatör George Soros’un desteklediği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) Kurucu Üyesi olduğu ve Mütevelli Heyetinde yer aldığı ortaya çıkmıştı.
Kılıçdaroğlu, TESEV’in Vakıf Senedi metninde 183 numarasıyla kayıtlı olduğu bildirilmişti.
*”Papa Eftim tarafından kurulan Türk Ortodoks Patrikhanesi ve şu an temsilcisi olan Sevgi Erenerol ile samimi ilişkisiyle dikkat çeken Küçük’ün, Ermeni kökenli olduğu ileri sürülüyor.”
…Kazım Karabekir Paşa, Erzurum ve çevresindeki tüm yetimleri toplayıp, onları yurtlara yerleştirdi. İddialara göre, bunların çok büyük bir çoğunluğu Ermeni; dört bini erkek iki bini ise kızdı. Çoğunluğu, Kuleli ve Bursa’da açılan Işıklar Askeri Lisesi’ne kaydedildi. Bu çocuklara daha sonra Gürbüzler Ordusu adı verildi. Kazım Karabekir, bu uygulaması nedeniyle “Ermeni çocukları Türk’leştirdi!” şeklinde eleştirildi. 27 Mayıs darbesini gerçekleştirenlerin içinde bu Gürbüzler Ordusu’ndan yetişen önemli isimlerin olduğu ileri sürülmüştü.
Küçük ileri düzeyde Ermenice bilmesiyle tanınıyor. Kendisi bu durumu “Köydeki komşularımdan öğrendim” şeklinde açıklasa da köyde tek Ermeni görünmüyor.
Araştırmada uzunca deliller serdedilmiştir.
*Son günlerde “Ermeni asıllı olduğu idda edilen” Diyanet Eski Başkan’larından Lütfi Doğan’la meşgulüz. İddialara göre Lütfi Doğan Almanya’daki bir Ermeni Patriği ile kardeşmiş.
Hemen ardından ikinci Ermeni asıllı Diyanet İşleri Başkanı haberi geldi.
Bu defa yine eski bir Diyanet İşleri Başkanı olan Süleyman Ateş’in annesinin Ermeni olduğu ortaya atıldı.
Süleyman Ateş bu iddiaları şiddetle yalanladı. Ancak, Süleyman Ateş’in öz kardeşi Malatya’da kendisine uzatılan ATV haber mikrofonlarına dobra dobra konuştu. “Evet, bizim annemiz Ermeni asıllı bir Müslüman kadındır”
*Yazar Arsen Yarman, bundan üç yıl önce, Ermeni cemaatinde çok konuşulan bir olayı aktardı:
“İstanbul Kumkapı eski Ermeni patriği Şinork Kalustyan ölmeden önce çevresine, Diyanet İşleri eski başkam Lütfî Doğan’ın üvey kardeşi olduğunu açıklamış.”
Almanya Ermeni Cemaati önderi Başpiskopos Karekin Bekçiyan, Yeni Aktüel dergisinden Mehmet Asal’a, “Kalustyan’ın üvey kardeşi din adamı Lütfi Doğan’dır” açıklamasında bulundu. (5 Eylül 2005.)
İddiaya göre, Şuşan Hanını, 1 Kasım 1969’da vefat ettiğinde oğlu Lütfi Doğan da, İstanbul Kumkapı Ermeni Patrikhanesi’ndeki cenazeye katıldı; Balıklı Ermeni Mezarlığı’na defin sırasında kendi inancında dua etti.
Her iki Lütfi Doğan da tüm iddiaları reddettiler.” Efendi.sh.19.Soner Yalçın.
*Mum Söndü;
” İbrahim Alaettin Gövsa’nın, Sebatay Sevi adlı kitabından bir alıntı yapalım:
Bu kuzu bayramı hakkında Sebatay zümresi mensuplarından Karakaşzade Rüştü, 1924 tarihinde Vakit gazetesi muhabirine şu izahatı vermişti: “Kuzu Bayramı 22 adarda (mart ayında) yapılır. Bu bayram geceye mahsustur. Ve her sene kuzu eti ilk defa bu bayram münasebetiyle ve hususî merasimle yenir. Bu merasimde en aşağı ikisi erkek ikisi kadın olmak şartıyla evli dört kişinin bulunması lazımdır. Kuzu ziyafetinde bulunacakların sayısı iki cinse mensup evli çiftlerin artırılması şartıyla istenildiği kadar çoğaltılabilir. Kadınlar iyi giyinmiş ve elmaslarıyla süslenmiş oldukları halde sofra hizmetinde bulunurlar. Yemekten sonra biraz eğlenilir ve muayyen zamanda ışıklar söndürülerek karanlıkta kalınır. Bu bayram vesilesiyle doğacak çocuklar bir nevi kudsiyeti haiz tanınırlar. Ona Dört Gönül Bayramı adı verilir.”
*” 32 İnci Gazioğlu yakın arkadaşı Nadire İçkale’nin organize ettiği ve basında, “Sosyetik umre” başlığıyla verilen haberlere göre birkaç kez bu kutsal görevi yerine getirmişti. “Sosyetik umre”ye katılan diğer arkadaşları şunlardı: Esin Demirören, Esin Çelebi, Hülya Kalkavan, Melek Taranoğlu, Şükran Öztiryaki, Nur Bilici, Yeşim Bilici, Ayşe Akıncı, Gülbin Avcı, Tomris Avşar, Gülay Dağdeviren,
Ramazan ayının ilk pazar günü Çırağan Oteli’nde AKP kurucu su Mehmet Gazioğlu ve eşi İnci Hanım’ın1[F32F] verdiği iftarın konuğu İsrail Başkonsolosu Amira Arnon’du. İftara katılan birçok Yahudi işadamı ile Nihat Boytüzün gibi Müslüman işadamlarına Mehmet Gazioğlu’nun sponsoru olduğu yirmi ciltlik Yeni Bir Anlayış Işığında Kur’an Tefsiri kitabı dağıtıldı.
Yani, kuşkusuz Nihat Boytüzün, bu tefsirleri okumuştur; kızının “karma namaz”a durmasına bu bilgiler ışığında yanıt verecekti; ama kimse sormadı. O da konuşmadı…”
*11 Eylül’ün kahramanı William Rodrigez, olaydan 6 yıl sonra Müslüman olduğunu belirterek, ”11 Eylül saldırıları Amerika’nın Irak’a girmesini haklı göstermek için yapıldı. Saldırının Müslümanlara atılmaya çalışılmasına dayanamıyorum. Daha uçaklar binalara çarpmadan içerde patlamalar oldu” dedi.
*Dünyaca ünlü Time dergisinin foto muhabiri Kuzey Irak’taki bir PKK birimini fotoğrafladı
Yayınlanan fotoğrafların ise birbirinden ilginç hikayesi var. Örneğin bir PKK militanının üzerinde sahte ABD üniformasıyla bölgede hareket ediyor.
*Bazen babalarının ödemediklerini evlatları öder.Birde evlatları borçlanmışsa, ödeme daha çok ve ağır olur.
Suriye-de Esad hem babasının ve hem de kendi borç bedellerini ödemek durumundadır.Ağır bir bedel.Bildiği için pek yanaşmamaktadır.
48 yıldır o insanlardan çalınıp gasbedilmiş,zorla ve zorbalıklarla alınmış.İadesi gerekmektedir.
*İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi, ‘İran hava kuvvetleri yeterince güçlüdür’ diyerek PKK’ya karşı İran hava sahasının Türkiye’ye açılmayacağını ima etti.”
*Terörist başı Öcalan’ın, PKK’nın eylemsizlik kararını bitirdiği 15 Temmuz tarihine yakın günlerde yazdığı 10 sayfalık mektupta, PKK’ya ve KCK’ya verdiği talimatlar göze çarpıyor. Öcalan’ın mektubunda, Kandil’i ve KCK’yı pasif davranmak ve eylem yapmamaktan dolayı sıkça eleştirmesi göze çarpıyor.
*”Savcıyı arayıp Öcalan’ı serbest bıraktıran, Org. Turgut Sunalp’ti
KAZIM CANLAN ANKARA, CİHAN – 19.11.2011
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, 1972 yılında 6 ay hapishanede kalan Abdullah Öcalan’ın serbest kalması için Orgeneral Turgut Sunalp’in Savcı Baki Tuğ’la görüştüğünü söyledi. Tayyar, Orgeneral Sunalp’in telefonla aradığı savcı Tuğ’a “Öcalan adamımızdır, serbest bırakılsın!” dediğini söyledi.”
*Yakalanan teröristlerin içinde bir isim dikkatleri üzerinde topladı. 1972’i doğumlu olduğu aynı zamanda grubun lideri olan Kenan Y. adlı teröristin Mavi Marmara baskınının hemen ardından, İskenderun 7. Deniz Hava Savunma Taburu Komutanlığı’na bağlı askeri araca yapılan ve 7 askerimizin şehit olduğu eylemde görev aldığı tespit edildi. Saldırı zamanlamasıyla dikkat çekmiş ve Mavi Marmara baskınıyla bağlantısı olabileceği iddia edilmişti.
Terörist Kenan Y. hakkında yapılan araştırmalarda kendisinin İsrail’de ikamet ettiği, İsrail’de oturmadığı zaman dilimlerinde ise sık sık bu ülkeye giriş çıkış yaptığı anlaşıldı. Teröristin İskenderun’da 7 askerin şehit edildiği eylem öncesinde deİsrailileTürkiyearasında mekik dokuduğu da tespit edildi.
*”Mısır’ın öldürülen eski devlet başkanı Enver Sedat’ın yakın arkadaşı olan Dr. Mahmut Cami’nnin yazdığı “Bildiğim Sedat” adlı kitabında Hafız el Esed ile ilgili şok bilgilere yer verdi. Kitapta Hafız Esed’in 1967 savaşında 100 milyon Amerikan doları karşılığında Golan Tepelerini İsrail’e sattığı ileri sürülüyor. Bir dönemin en önemli ismi olan Sedat’ın söylediklerini Lübnan eski Cumhurbaşkanı Cemayel de doğruluyor.
Mısır’daki ilk Danışma Konseyi’nin üyesi olan Dr. Cami’nin kaleme aldığı “Bildiğim Sedat” adlı kitabında mezkur anlaşmadaki parayı Rıfat el Esed ile kardeşi Hafız Esed’in aldığı ve bir İsviçre bankasında çek olarak muhafaza edildiğini söyledi. Kitapta şunlar yazılıyor:
“Bir gün sabah Sedat beni yanına aldı özel olarak ve yanımızda hiçbir koruma olmaksızın (Suriye’nin bir parçası olan) Golan Tepelerine gittim. Allah’a yemin ederim ki kendisi elini omzuma koydu ve birlikte Golan Tepelerine karşı duruyorduk. Şunları söyledi: Bak Mahmut. Burası Golan. İsrail bile olsa herhangi bir güç burayı kolaylıkla ele geçirebilir mi? ” Cevaben Sedat’a bunun imkansız olduğunu söyledim. O da bana dedi ki: Sana çok tehlikeli ve gizli bir şey söyleyeceğim. Golan Tepeleri İsrail tarafından 100 milyon dolar karşılığı satın alındı. Hem Hafız Esed hem de Rıfat Esed tarafından alınan bu para bir İsviçre Bankasındaki hesaplarına yatırıldı.”
*”ECEVİT’İN ÖNÜNE BİR ÇANTA PARA KOYMUŞLAR
Canikli, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in, 20 yıl önce yaptığı bir açıklamada, 1971’de başından geçen bir olayı anlattığı söyledi. Canikli, Ecevit’in, ”Bir yabancı vakfın şube yöneticileri, ellerinde bir çanta dolusu parayla bana geldiler. Bana uluslararası sosyal demokrat hareketi adına yardım etmek istediklerini söyledi, çantayı açıp parayı ortaya koydular. Cevabını hemen verdim, yardımın kanuna aykırı olduğunu söyledim, teklifi reddettim” açıklamasında bulunduğunu söyledi.
*Nasılki Hz.Âdemin dünyaya gelmesinde işlemiş olduğu hata sebep oldu ise hakeza dünyanın kapanışı olan kıyametin kopması da beşer eliyle olacaktır.
Bu da ya onun zulmü sebebiyle veya harici bir tabiat olayının olmasına sebep olmasıyla gerçekleşecektir.
”Elbette, beşerin zulüm ve hatasıyla başına çabuk bir kıyamet kopmazsa, istikbalde hak ve hakikat, âlem-i İslâmda nev-i beşerin eski hatîatına kefaret olacak bir saadet-i dünyeviyeyi de gösterecek inşaallah.”
*”Mehdi-i Al-i Resulün temsil ettiği kudsi cemaatinin şahs-ı manevisinin üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyeden bekliyoruz.”
*”Elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî veya mânevî bir kıyâmet başlarına kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere’nin Kur’ân’ı kabul etmeye çalışan meşhur hatipleri ve Amerika’nın Din-i Hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi, rûy-i zeminin geniş kıtaları ve büyük hükümetleri, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla sarılacaklar.”
Beşer fay hatlarını tetiklemek suretiyle gerek depremlere ve gerekse de tsunamilere sebep olmasıyla da kıyametini çabuklaştırmaktadır.
“Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adalet-i ilahiye namına ve hakaik-i İslamiye dairesinde mahkemeler açmazsa, maddi ve manevi kıyametler başlarına kopacak, anarşistlere,Ye’cüc ve Me’cüc’lere teslim-i silah edecekler diye kalbe ihtar edildi.”
*Ayriyeten Bediüzzaman ahirzamanda gelecek olan o zatın zaman ve görevlerinin ne kadar devam edeceğini de eserlerinde belirtmiştir.
*Hadîs-i şerifinin sarahati;
لا تقوم الساعة حتى يقاتل المسلمون اليهود فيقتلهم المسلمون، حتى يَختَبِيءَ اليهودى من وراء الحجر و الشجر فيقول الحجر و الشجر: يا مسلم! يا عبد الله! هذا يهودى خلفى فتعال فاقتله، الا الغرقد فانه من شجر اليهود.
“Müslümanlar Yahudilerle harb edip, Müslümanlar onları öldürmeden kıyamet kopmaz. Müslümanlar onları öyle öldürürler ki, hatta Yahudiler taşların ve ağaçların arkalarına saklanırlar da, taşlar ve ağaçlar müslümanlara: ‘Ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! İşte bu Yahudi arkamdadır. Gel de onu öldür’ der. Yalnızca ‘Ğarkad’ denilen ağaç müstesna. Çünkü o Yahudilerin ağacıdır”.
13-12-2011
MEHMET ÖZÇELİK