SONSUZA UZANAN ACZİYETİMİZ

SONSUZA UZANAN ACZİYETİMİZ

Enbiyalar ve evliyalar yoklukta varlığı bulmuşlar.

Adeta var olmak için yok olmuşlar.

İnsan ilmi ilahi de olup, vücutça yok iken, yoklukta ve yokluktan var olmuştur.

Allaha karşı var olmak ve varlık iddiasından vaz geçen zatlar, adeta, yok ol ki var olasın, hakikatine varmışlar.

Var ve varlık iddiasında bulunan şeytan gibi yok olmamış ve yokluğa hizmet etmemişlerdir.

İbrahim hakkının Zakir ve Şakir kıssası gibi,

Harabat elini hor görme Zakir

Defineye malik viraneler var.

İnsan acizliğinden dolayı çocuğun annesinin kucağına kendisini atması, annenin ise bağrına basıp göğsüne bastırdığı gibi.

Bu çocuğun acizliğindendir.

Acz, Samediyyetin bir ayinesidir.

Aczi mutlak, fakrı mutlak, şevki mutlak, şükrü mutlak.

Acz. Fakr, şefkat.

Acz nidanın madenidir. İhtiyaç duanın membaıdır.

-Bediüzzaman Mektubat adlı eserin Dördüncü Mektub’unda bu konu şöyle ele alınmaktadır:

”Tarik-i Nakşî hakkında denilen “Der tarik-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk / Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk” olan fıkra-i rânâ birden hatıra geldi.

O hatıra ile beraber, birden şu fıkra tulû etti:

“Der tarik-i aczmendî lâzım âmed çâr çiz / Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz.”[1]

” Bu mektubunuzda Yirmi Altıncı Sözün Zeylinde bahis buyurulan ve alâ kaderi’t-taka hükmüne tevfik-i harekete  çalıştığım yol ki; acz, fakr, şefkat, tefekkür tarikidir. Aziz ve muhterem Üstadımın tarif ve tavsiye ve irşad buyurdukları kestirme, Kur’ânî ve nurânî caddedir”[2]

“Sizi karada ve denizde gezdirip dolaştıran O’dur. Öyle ki gemide bulunduğunuz ve o gemi, içindekilerle beraber hoş bir esintiyle akıp gittiği ve gemidekilerin bununla keyiflendikleri bir sırada, o gemiye şiddetli bir fırtına gelir çatar ve her taraftan onlara dalgalar gelmeye başlar. Onlar zannederler ki her yerden kuşatıldılar.

İşte o vakit dini Allah’a has kılarak dua etmeye başlarlar. “Eğer bizi buradan kurtarırsan, andolsun ki şükredenlerden olacağız.” derler.”[3]

” İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, yatarken, otururken ve ayakta iken bize dua eder. Kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi -sanki kendisine dokunan sıkıntı için bize hiç dua etmemiş gibi- sıvışıp gider.”[4]

-Ve le neblüvenneküm bi şey’im minel havfi vel cuı ve naksım minel emvali vel enfüsi ves semerat* ve beşşiris sabirın.

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!”[5]

-Tavuğun acizken yavrusuna olan muamelesi. Taneyi yemez, ona verir. Bu acziyyetin tezahürüdür. Ancak yavru güçlenince elinden alır, ona vermez.

-Allah takdis edilirken, tacizden Müberra denir.

-Acizlik rahmetin cebine vesiledir.

-Hz. Eyyub gibi Hz. Yunus Peygamberin durumlarında da; 1.lema,da, esbab bil külliye sükut etmiş.

,”Hazret-i Yunus aleyhisselâmın kıssa-i meşhuresinin hülâsası: Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümit kesik bir vaziyette  لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنّٖى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمٖينَ münâcatı, ona süraten vasıta-i necat olmuştur.”

-İşte Gazze. Her taraftan ümit kesilmiş bir durumda.

Gel de Allah deme.

Acizliğin en fazla hissedildiği an ve zaman ise Ramazan orucudur.

“Bu Ramazan-ı Şerifte acz ve zaafı ve fakr ve ihtiyacı tam hissedip, Cenab-ı Hakka iltica etmek, bur surette intibah ve heyecan ve şuur ve şiddet verdi.”[6]

İnsan Allaha ihtiyacını Acz lisanıyla hissedip söyleyecek.

” Feyâ Rabbî, ya Hâlıkî, ya Mâlikî! Seni çağırmakta hüccetim hacetimdir.  Sana yaptığım dualarda uddetim fâkatimdir. Vesilem fıkdan-ı hile ve fakrımdır. Hazinem aczimdir. Re’sü’l-malım emellerimdir. Şefîim, Habibin aleyhissalâtü vesselâm ve rahmetindir. Affeyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle! Ya Allah, ya Rahman, ya Rahîm. Âmin!”[7]

MEHMET ÖZÇELİK

16-12-2023

 

[1] Bak. Şualar.4. Şua, Asayı Musa 6. Mesele.

[2] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/barla-lahikasi/yirmi-yedinci-mektubun-ucuncu-kismi-ve-ucuncu-zeylinin-nihayetidir/95

[3] Yunus 22.

[4] Yunus 12.

[5] Bakara.155.

[6] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/barla-lahikasi/yirmi-sekizinci-mektubun-sekizinci-meselesinin-ucuncu-nuktesi/163

[7] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mesnevi-i-nuriye/meclis-i-mebusana-hitaben-yazilan-bir-hutbe/91




YÜZ YILLIK ÖRÜLEN ÖRÜMCEK AĞI 

YÜZ YILLIK ÖRÜLEN ÖRÜMCEK AĞI 

1960 darbesiyle darbe anayasası oluştu.

1970 terör odakları harekete geçirilip, bir sonraki darbeye zemin hazırlandı.
1980 darbesiyle ahtapotun iki kolu oluşturuldu.
Solda PKK, sağda Fetö.
Bunlarla da 1997 28 şubat ile de irtica yaygaraları koparıp post modern darbe yapıldı.
624 yıldır Kur’an’ın bayraktarlığını yapan orduya, Kur’an’a darbe yaptırıldı.
Zayıflayan darbe gücü bu seferde, E-muhtıra ya da 27 Nisan Bildirisi, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay Başkanlığının cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısı ile 27 Nisan 2007 tarihinde gece saat 23.20’de yaptığı, laiklikle ilgili açıklama ile muhtıra verildi.
Bir sonuç alınamayınca bütün planlar devreye konularak, içte ve dıştaki piyonlar aktif hale getirilerek Fetö çatısı altında 15 Temmuz 2016 işgal hareketine geçildi.
1950 den sonra ikinci defa millet, söz milletindir, dedi.
İşgale dur dedi.
Ordu dizgini eline aldı.
Ordudaki bin yıllık ruh ile, hapsolan ceset tekrar buluştu.
Ordu baltayı ayağına değil, düşmanına vurdu.
Bu sefer ABD ve özellikle 50 yıldır birikimi ve senaryolarıyla baş rolde oynayan Biden içteki muhalefeti destekleme kararı aldı.
Millet üçüncü seferde tokadını hem iç ve hem de dıştakilere vurarak kenetlendi.
Ambargolar, ekonomik yaptırımlar, terör, muhalefeti desteklemeler, irtica ve şeriat geliyor senaryoları, sağ sol kavgası, alevi Sünni fitnesi, bir asır boyunca bu milletin başına örülen ve vücuduna geçirilen senaryolardandı.
Bir kaç nesil mahvedilip yok edildi.
Maddi manevi kayıplar ve en önemlisi de yıllar kayboldu.
Biten ve kaybolan ve de kaybedilen nesiller olarak anıldı, Osmanlıdan sonraki bu yüz yıl.
Şimdi ise kendi kaybını telafiye çalışan bu millet, yüz yıl ihmal ettiği ancak eli, kolu, dili, ruhu ve aklı bağlı olup gidemediği kardeşlerinin imdadına koşmaya başladı.
Dikleşmeden dik durmaya başladı.
Artık dünyaya el uzatmaya, ses ve ümit olmaya başladı.
İnşallah dizginleri geçmişte olduğu gibi, gelecekte de eline almaya başladı.
İslam dünyasına ve insanlığa bir ışık ve bir parıltı oldu.
Kararan dünyayı aydınlatmaya aday oldu.
Kaybeden nesli ve asırları kazanacak yeni nesillerle hızla telafiye konuldu.
Çünkü artık asır teknolojik asır ve nur asrı idi.
Madde kırılmış ve aşılmış oldu.
Her şey online oldu.
Sürat peyda etti.
İslam güneşinin önündeki perdeler birer birer zevale mahkum oldu.
“Evet, hakaik-i İslâmiyetin mâzi kıt’asını tamamen istilâsına sekiz dehşetli mânialar mümanaat ettiler.”[1]
İnşallah bu engeller kalktı ve kalkacak. Sonuç olarak:
“Her halde iki harb-i umumî ile ettiği ve kâinatı ağlattıran cinayetleri ve yuttuğu zakkum şerleri hazmetmediği için kustuğu ve zeminin bütün yüzünü pislendirdiği vaziyetiyle, beşeriyeti en berbat bir dereceye düşürüp bin senelik terakkiyatını zîr ü zeber etmek cinayetini beşer hazmetmeyecek. Her halde çabuk başında bir kıyamet kopmazsa, hakaik-i İslâmiye beşeri esfel-i sâfilîn derece-i sukutundan kurtarmaya ve ru-yi zemini temizlemeye ve sulh-u umumiyi temin etmeye vesile olmasını Rahmân-ı Rahîmin rahmetinden niyaz ediyoruz ve ümid ediyoruz ve bekliyoruz.”[2]

-” Teğmen cuntasını Tuzla Piyade Okulu’nda yürütülen soruşturma ortaya çıkardı.

Tuzla Piyade Okulu’nda bazı askerlerin namaz kıldıkları için fişlenmeleri ve darp edilmelerinin ardından başlayan idari ve adli soruşturma bir “teğmen cuntası”nın varlığını ortaya çıkardı. Darbe dönemlerini hatırlatacak bir bildiri yayınlamayı da planlayan cuntacı teğmenler yargılanmaktan çekindikleri için vazgeçti.”[3]

-Hastalıklı ur bir türlü gitmedi ve bitmedi, bu millet bundan kurtulamadı. İçten içe büyüdü, büyütüldü. Sinek üreten bataklıklar bir türlü kurumadı ve kurutulmadı. Birileri sürekli bundan nemalandı. 

-“Âyâ, zanneder misin, bu milletin fakr-ı hali dinden gelen bir zühd ve terk-i dünyadan gelen bir tembellikten neş’et ediyor? Bu zanda hata ediyorsun. Acaba görmüyor musun ki, Çin ve Hintteki Mecusî ve Berâhime ve Afrika’daki zenciler gibi, Avrupa’nın tasallutu altına giren milletler bizden daha fakirdirler? Hem görmüyor musun ki, zarurî kuttan ziyade Müslümanların elinde bırakılmıyor? Ya Avrupa kâfir zalimleri veya Asya münafıkları, desiseleriyle ya çalar veya gasp ediyor.”

Bir sırdan fazla bu milletin fakru hali, hazine üzerine oturan bu milletin ve İslam ülkelerinin mallarına Avrupa zalimleriyle ortaklık yapan Asya’daki münafıkların cebir veya hile el koyup almaları sebebiyledir.
Yüz sene önce petrol yok denilip ABD’nin aldatmacasıyla kapatılmış olan kuyulardan bugün petrol fışkırıyor.
PKK’nın yıllarca çöreklendiği Gabar’da petrol fışkırıyor.

-Kim kaybetti, kim kazandı?

Gazze’de canlarımızı, dindaşlarımızı ve masumları kaybettik.Gerçekte onlar şehit olarak kazandılar.İsrailli Yahudiler Cehennem odunu oldular, kaybettiler.Asker olarakta kaybettiler.Maddi kayba gelince, PKK’yı destekleyip bize o zaman itibarıyla 300 milyar kaybettiren İsrail ve Batı, bugün maddi olarak da kaybetti.İsrail’in maddi kaybı 700 milyar, Batı İsrail ve Ukrayna’ya silah yardımıyla depolarını boşaltmış, kendi ifadeleriyle sapanla ve okla savaşacak hale gelmiş.

Biz ölsek de bir ölür, bin diriliriz. Tıpkı şunun gibi;

-Deprem bölgesinde 50 bin civarında kayıp verirken, Deprem bölgesinde 10 ayda 196 bin bebek doğdu.[4]

– Bu memlekette ve de dünyada örülen Yahudi ağı geç ve kayıplı da olsa bozuldu. 

” Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!”[5]

MEHMET ÖZÇELİK

16-12-2023

[1] https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/hutbe-i-samiye/13

[2] https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/hutbe-i-samiye/20

[3] https://www.yenisafak.com/gundem/tegmen-cuntasini-tuzla-piyade-okulunda-yurutulen-sorusturma-ortaya-cikardi-4581363

[4] https://www.yenisafak.com/gundem/deprem-bolgesinde-10-ayda-196-bin-bebek-dogdu-4581909

[5] Ankebût Suresi 41. Ayet.




KAN AYNI KAN

KAN AYNI KAN

Evet bu kan aynı kandır.

Terörde olup, terörde ittifak edenler aynı kanı taşımaktadırlar.

Genetik yapı aynı.

Kan depreşiyor ve çekiyor.

Evet İsrail neyse PKK’da odur. İsrail’in yaptığını PKK yapmıştı. PKK’nın dün yaptığını, bugün İsrail yapıyor.

Çocukları öldüren Pkk Kürtleri savunuyorum derken maalesef Kürtler öldü, Kürtleri öldürdü.

PKK’yla bugün İsrail kendi halkını öldürüyor. Kendi halkını vuruyor. Çünkü kan aynı kandır.

-” Türkiye’den terör örgütü PKK ile tatbikat yapan ABD’ye net mesaj: Takip ediyoruz!”[1]

-” Bakan Fidan Bakü’de: Gazze’de ateşkes ve katliam arasında sadece ABD duruyor.”[2]

-” Sen bombaların hesabını ver.

ABD Başkanı Biden, “Netanyahu bu hükümeti değiştirmek zorunda” diyerek katliamları İsrail’in Güvenlik Bakanı Ben-Gvir ile diğer aşırı sağcılara yüklemek ve ellerini temizlemek istiyor. Ancak ABD’nin istihbarat raporlarına göre İsrail, saldırıların ilk 6 haftasında Gazze’yi ABD’den tedarik ettiği 22 bin güdümlü ve güdümsüz bombayla vurdu. Biden, ayrıca Kongre’yi bypass ederek İsrail’e 14 bin tank mermisi daha gönderecek.”[3]

-Cumhurbaşkanının ifadesiyle ABD ve İsrail dünyada yalnızlaşıyor. 

Asıl savaştan sonra İsrail’in ve Yahudilerin işi zor. Geçmişin kir ve lekesine yenileri eklenmiş oldu. 

Hangi yüzle yaşayacaklar! 

-Şimdiye kadar hep Yahudilerin tarihte yaptıklarından bahsediliyordu, değil mi? Tarihte şöyle soykırım yaptılar, şöyle işkenceler yaptılar, diye.

Artık günümüzde yapmış oldukları o vahşet, en az şimdiki ifade ile 9 bine yakın çocuk, 19.000 insan, en az 10 binde yıkıntıların altında, 50.000’i aşkın yaralı mevcut.

Artık Yahudiler tarihte yaptıklarıyla değil, günümüzde yaptıklarıyla ve lanetle anılacak onlar.

Hangi yüzle, nasıl bir şekilde insanlar içerisinde, toplumlar içerisinde gezecekler? Hayvanlar içerisinde gezmek için bile maske kullanmaları lazım. Hayvanlar bile onlara müsaade etmez.

Nitekim bu durum kendisini göstermekte ve İsrail’den kaçışlar başlamaktadır.[4]

İsrail’in planı geri tepti.

Şimdiye kadar hatta son Ukrayna savaşında olduğu gibi, dünya Yahudilerin İsrail’e çekme oyunları tersine göçe sebep oldu. 

-İsrail vahşeti.

Çığlık sesleri yükseliyor.

Filistin STK’ları Ofer Hapishanesi’nde korkunç suçlar işlendiğini tespit etti. Serbest kalanların verdiği bilgiye göre yemek için Filistinli esirlerden “Havlamaları” isteniyor. İşkenceler nedeniyle günün her saatinde çığlık sesleri yükseliyor.[5]

Gazze bugün dehşeti yaşıyor.[6]

-Bu zulmün kalkması Arapların intibahı yani uyanışı ve İttihad-ı İslam ile mümkündür.[7]

Ancak Araplar boyunduruklarından kurtulmuş değil.

İsrail Başbakanı Netanyahu basın toplantısında Gazze’ye yönelik saldırılara tepki gösteren Arap liderleri tehdit etti. “Çıkarınızı korumak istiyorsanız, sessiz kalın” dedi.

Ancak İsrail’deki Firavunlar hem Gazze’de hem de dünyada Musaları çıkarmaktadır.

MEHMET ÖZÇELİK

14-12-2023

 

 

 

 

 

 

-“Kim bir zulmü görür de onu değiştirmezse, Allah onun başına umumî bir belâ gönderir.”

Hadisin anlamı, zulmü engellemek için elden geleni yapmanın hem bireysel hem de toplumsal sorumluluk olduğudur. Zira zulmün yaygınlaşması hem zulmedenlerin hem de zulme sessiz kalanların cezalandırılmasına sebep olabilir. Bu yüzden, müminler zulme karşı sabırlı, cesur ve adaletli olmalıdır. Zulme karşı mücadele etmenin yolları ise, duruma göre el ile, dil ile veya kalp ile olabilir. [8]

 

[1] https://www.yenisafak.com/gundem/turkiyeden-pkk-ile-tatbikat-yapan-abdye-net-mesaj-takip-ediyoruz-4581496

[2] https://www.yenisafak.com/gundem/bakan-fidan-bakude-gazzede-ateskes-ve-katliam-arasinda-sadece-abd-duruyor-4581531

[3] https://www.yenisafak.com/gundem/sen-bombalarin-hesabini-ver-4581358

[4] https://www.haber7.com/dunya/haber/3373409-israil-basini-duyurdu-israilliler-kaciyor

[5] https://www.yenisafak.com/dunya/ciglik-sesleri-yukseliyor-4580314

[6] https://www.facebook.com/mohamad.yahya.5/videos/1024004895522290

https://www.facebook.com/mohamad.yahya.5/videos/888137376195363

[7] https://tesbitler.com/index.php?s=ittihad

[8] Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 7.

https://sorularlarisale.com/bazi-eshasin-hatasindan-gelen-bu-musibet-bir-derece-memlekette-umumi-sekle-girmesinin-sebebi-nedir-zulme-veya-isyana.
https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/musibet.
https://sorularlaislamiyet.com/bela-ve-musibetleri-nasil-degerlendirmeliyiz-cocuklarin-basina-gelen-musibetlere-allah-neden-engel.

 




MÜNAFIK KAFİRDEN EŞETTİR

MÜNAFIK KAFİRDEN EŞETTİR

İnsanoğlu bir şeyler arıyor.

O bir şeyler içerisinde aslında kendisini, kendisinde olanı ağrıyor. Kendisinde derinlik derinleştikçe, kendisini çözdükçe, kendisine ait olan şeylerle iletişimini sağlıklı sürdürdükçe kendisinin Rabbisini bilmeye, Rabbisini anlamaya, Rabbisini tanımaya kadar ve de tanıdıkça da sevmeye kadar götürdü.

Her şey ilim zinciri içerisinde hakikate varacak, insanı hakikate ulaştıran en kısa yol marifettir. Marifet ilimden geçer.

Münafık ise yanlış yerde arıyor, araması gerekeni.

 

-Münâfıklar hakkında. Bakara Suresi. 8-20. Ayetler.

  1. Öyle insanlar da vardır ki “Allah’a ve âhiret gününe inandık.” derler; Oysa iman etmemişlerdir.

    9. Akılları sıra Allah’ı ve iman edenleri aldatmayı kurarlar. Kendilerinden başkasını aldatamazlar da farkında değiller.

    10. Kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını daha da ilerletti. Bu yalancılıkları, bu samimiyetsizlikleri sebebiyle bunlara gayet acı bir ceza vardır.

    11. Ne zaman onlara: “Yeryüzüne fesat saçmayın!” denilse “Biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok!” derler.

    12. Gözünüzü açın, bunlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin şuurları yok, farkında değiller.

    13. Ne zaman onlara: “Şu güzel insanların iman ettiği gibi siz de iman edin.” denilse “Yani o beyinsizlerin inandıkları gibi mi inanalım?” derler. Asıl beyinsizler kendileridir de farkında değiller.

    14. Bunlar iman edenlerle karşılaştıkları vakit “Biz de müminiz.” derler. Fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında da: “Emin olun biz sizinle beraberiz, biz onlarla alay ediyoruz.” derler.

    15. Allah da kendileriyle alay eder ve azgınlıklarında onlara mühlet verir; böylece onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.

    16. İşte onlar hidâyeti alacaklarına, dalâlete müşteri oldular. Ama bu, kârlı bir ticaret olmadı. Çünkü kâr yolunu tutmadılar.

    17. Bunların hali, o kimsenin haline benzer ki aydınlanmak için bir ateş yakar. Ateş çevresini aydınlatır aydınlatmaz Allah onların gözlerinin nurunu giderir ve karanlıklar içinde bırakır, onlar da göremez olurlar.

    18. Sağır, dilsiz ve kördürler onlar. Onun için hakka dönmezler.

    19. Yahut onların durumu gökten sağnak halinde boşanan ve içinde yoğun karanlıklar, gök gürlemeleri ve şimşekler bulunan yağmura tutulmuş kimselerin durumuna benzer. Yıldırımların verdiği dehşetle, ölüm korkusundan, parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Fakat Allah kâfirleri çepeçevre kuşatır.

    20. Şimşek nerdeyse gözlerini köreltecek. Önlerini aydınlattı mı ışığında yürürler, karanlık çökünce de dikilir kalırlar. Allah dileseydi kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah gerçekten her şeye kadirdir.

    Sual: Kâfirlerin zemmi hakkında yalnız iki âyetle iktifa edilmiştir. On iki âyetin hülâsasıyla, münafıklar hakkında yapılan itnab neye binaendir?

    Cevap: Münafıklar hakkında itnabı, tatvili icab ettiren birkaç nükte vardır:

    1 – Düşman meçhul olduğu zaman daha zararlı olur. Kandırıcı olursa daha habîs olur. Aldatıcı olursa fesadı daha şedit olur. Dâhilî olursa zararı daha azîm olur. Çünkü dâhilî düşman; kuvveti dağıtıyor, cesareti azaltıyor. Haricî düşman ise bilakis asabiyeti şiddetlendirir, salabeti artırır.

    Nifakın cinayeti, İslâm üzerine pek büyüktür. Âlem-i İslâm’ı zelzeleye maruz bırakan nifaktır. Bunun içindir ki Kur’an-ı Azîmüşşan, fazlaca onlara teşniat ve takbihatta bulunmuştur.

    2 – Münafığın mü’minler ile ihtilatı dolayısıyla yavaş yavaş ünsiyet kesbeder, iman ile ülfet peyda eder. Gerek Kur’an’dan, gerek mü’minlerden nifakın kötülüğü hakkındaki sözleri işite işite pis halinden nefret eder. En-nihaye lisanından kelime-i tevhid kalbine damlamaya zemin hazırlamak için itnab yapılmıştır.

    3 – İstihza, hud’a, ikiyüzlülük, hile, kizb, riya gibi kötü ahlâk münafıkta var; kâfirde o derece yoktur. Bu cihetten münafıklar hakkında itnab yapılmıştır.

    4 – Ale’l-ekser münafıklar, ehl-i kitaptan oldukları için şeytanî bir zekâ sahibleri olup daha hilekâr, desiseci olurlar. İşte bu durumdaki münafıklar hakkında itnab yani tatvil-i kelâm, ayn-ı belâgattır.(İşarat-ül İ’caz)

-Münafık cehennemin en aşağı derekesindedir.




ÇALDILAR

ÇALDILAR

Ruhlarımızı çaldılar.

Akıllarımızı bağladılar.

Bedenlerimizi hapsettiler.

Topraklarımızı çaldılar.

Dünyamızı çaldılar.

Onlar çapulcular.

Bir asırdır mahkumuz.

Hâkim iken.

Hala da çalmaya devam ediyorlar.

Çalınan ruhlarımızı geri almaya,

Bağlanan akıllarımızı çözmeye,

Hapsolan bedenlerimizi kurtarmaya çalışıyoruz.

Bir asırdır.

Bir değil, birkaç nesli mahvettiler.

Nesiller kaybolup gitti,

Kaybedip gittiler.

Kaybedenler hep kendi kaybıyla uğraştılar,

Kardeşlerinin kaybından habersiz olarak.

Bir yanda acizlik, diğer yandan çaresizlik.

Gazze’nin çaresizliği gibi.

Acizlik ve çaresizliğe bir de ilgisizlik, sessizlik ve de densizlik.

Hala özgür olup, bağları çözemedik, zincirleri kıramadık.

Asırların korktuğu bağlardan.

Peygamberimizin ve Nuh’un ümmetini sakındırdığı bağlardan.

 

*************  

İnsan ebediyet yolculuğunda bazen tıkanıyor, nefes almak, açılmak istiyor Bu da bir iltica edip intisab edeceği, rica edip sığınacağı bir sığınak arıyor.

Hele hele bu büyük zatlarda daha çok oluyor. Onun içindir ki onlar enerjinin yoğun olduğu yüksek yerlere çıkıyorlar. Başta Peygamberler ve Peygamberimizin Hira’ya çıkması, sürekli gitmesi bazen aylarca kalması gibi.

Bediüzzaman’ın Yüksek Tepelere Burdur’da olduğu gibi, Van’da olduğu gibi yüksek yerlere çıkaraktan enerjinin yoğun olduğu yerlerde, o akım içerisinde bir açılıma, bir nefese, bir pencereye ihtiyaç duyuyor.

Onun için bu durumda insan ‘Hasbuna’ ya sığınmak istiyor. Yani bütün herkesin durduğu bittiği noktada, ‘O bana yeter’ diyerekten Cenab-ı Hakka iltica etmek ve o noktadan bir pencere açılmasını istiyor.

İşte ‘Hasbuna’ bu külli manayı ifade ediyor.

-Seri olan, bir anda bir çok mertebe kateden, günde yüz defa tevbe ediyorum ve de iki günü eşit olan zarardadır diyen Peygamberimizin mertebeleri katetmesine anında ve zamanında…

Bu hal daha çok cereyan ediyor.

Bundan da Allaha ilticaya daha çok ihtiyaç duyuyor. 

 

******************  

Sınırlı Ruhlar SEÇİLMİŞ ruhlardır.

Önce Cenabı Hak varlıklar içerisinde bu ruhları seçiyor. Bu ruhlar sınırlı Ruhlar Yani Hz. Adem’den kıyamete kadar, kıyametin sonuna kadar en son gelecek olanlar ki bunların sayısı bellidir ve Cenabı Hak bu ruhları yarattıktan sonra onlar içerisinden de ayrı bir seçim yapıyor.

Onlara tabiri caizse elbiselerini giydiriyor. Onları maddeyle de donatıyor ve birçok özellikleri, hususiyetini ona emanet olarak veriyor. Donanımlı bir şekilde bir insan olarak bu dünyaya gönderiyor.

Ancak insan olarak gönderdikten sonra, insan olarak kalmanın da bir garantisi yok Ve böylece insaniyet içerisinde o insanlar ayrı bir elemeden ve sınamadan seçilerek elekten geçiriliyor ve böylece içerisinde o ilk anda yaratılan seçilmiş belli sayıdaki ruhların içerisinde ruh olmaya kabil, insaniyete aday olabilecekler, onlar da sınırlı olarak seçiliyor.

Yüzdeliğe vurulduğu zaman Cenabı Hak elbette ki daha iyi bilir ve mevcuda göre az bir durumdadır.

İşte o seçilmiş olan Ruhlar en sondaki mükemmel olan donanımlı olan imtihanı kazanmış ruhlardır.

Ve geçici olan bu alemden ebedi olan Yüce Makama, ebedilik yoluna aday olaraktan seferini ve yolculuğunu devam ettiren ruhlardır.

Cenabı Hak bizleri onlardan eylesin.

MEHMET ÖZÇELİK

8-12-2023

 




İSLAM GÜNEŞİNİN ÖNÜNDEKİ BULUT MANİLERİ

İSLAM GÜNEŞİNİN ÖNÜNDEKİ BULUT MANİLERİ

 

İslam’ın hakikati güneş gibi zahir iken onun hakikatini görmemek tam bir körlüktür.
Bu durumda hakikatini önünde gölge eden bazı maniler engel olmaktadır.
O mânilerin ortadan kalkması veya kaldırılmasıyla o güneş gibi hakikat görünecek ve de kendisini gösterecektir.
Bunun içindir ki, def’i şer, celbi nef’adan hayırlıdır.
Yani şerri ortadan kaldırmak, hayrı çekmekten ve yapmaktan evladır.
“Bu hizmet-i kudsiyenin kerameti üç nevidir.
Birinci nevi: O hizmeti ihzar etmek ve hâdimlerini o hizmete sevk etmek cihetidir.
İkinci kısım: Mânileri bertaraf etmek ve muzırların şerrini def edip onları tokatlamaktır.
Üçüncü kısım şudur ki: Hizmette hâlisen çalışanlara fütur geldiği vakit şefkatli bir tokat yerler, intibaha gelerek yine o hizmete girerler. Bu kısmın hâdisâtı yüzden fazladır.”[1]

Çünkü bilinmelidir ki,
” Herkes hayır olarak ne işlemiş, kötülük olarak ne işlemişse, kıyamet gününde hepsini önünde hazır bulur. O zaman ister ki, işlediği kötülüklerle kendisi arasında büyük bir mesafe bulunsun. Allah, sizi kendisinden gelecek bir azaptan sakındırıyor. Çünkü Allah kullarına çok şefkatlidir.”[2]
Çünkü,” mânilerin hadd ü pâyânı yok.”[3]
Hakikatin önündeki engeller sınırsız, hahikattan daha çok.
“Evet, şimdi olmasa da otuz kırk sene sonra fen ve hakikî mârifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam techiz edip, cihazatını verip o dokuz mânileri mağlûp edip dağıtmak için taharrî-i hakikat meyelânını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş. İnşaallah yarım asır sonra onları darma dağın edecek.”
“İşte Amerika ve Avrupa tarlaları böyle dâhi muhakkikleri (Mister Carlyle ve Bismarck gibi) mahsûlât vermesine istinaden, ben de bütün kanaatimle derim: Avrupa ve Amerika İslâmiyetle hâmiledir. Günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak.”
“Hem de İslâmiyet güneşinin tutulmasına (inkisafına) ve beşeri tenvir etmesine mümânaat eden perdeler açılmaya başlamışlar. O mümânaat edenler çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel o fecrin emaresi göründü. ’71’de fecr-i sadıkı başladı veya başlayacak.”[4]

” Evet, hakaik-i İslâmiyetin mazi kıtas¨n¨ tamamen istilâsına sekiz dehşetli mânialar mümanaat ettiler.
Birinci, ikinci, üçüncü mâniler: Ecnebîlerin cehli ve o zamanda vahşetleri ve dinlerine taassuplarıdır. Bu üç mâni, mârifet ve medeniyetin mehasini ile kırıldı, dağılmaya başlıyor.
Dördüncü ve beşinci mâniler: Papazların ve ruhanî reislerin riyasetleri ve tahakkümleri ve ecnebîlerin körü körüne onları taklit etmeleridir. Bu iki mâni dahi fikr-i hürriyet ve meyl-i taharrî-i hakikat nev-i beşerde başlamasıyla, zeval bulmaya başlıyor.
Altıncı, yedinci mâniler: Bizdeki istibdat ve şeriatın muhalefetinden gelen sû-i ahlâkımız mümanaat ediyordular. Bir şahıstaki münferid istibdat kuvveti şimdi zeval bulması,cemaat ve komitenin dehşetli istibdatlarının otuz-kırk sene sonra zeval bulmasına işaret etmekle ve hamiyet-i İslâmiyenin şiddetli feveranı ile sû-i ahlâkın çirkin neticeleri görülmesiyle bu iki mâni de zeval buluyor ve bulmaya başlamış. İnşaallah tam zeval bulacak.
Sekizinci mâni: Fünun-u cedidenin bazı müspet mesâili, hakaik-i İslâmiyenin zahirî mânâlarına muhalif ve muarız tevehhüm edilmesiyle, zaman-ı mazideki istilâsına bir derece set çekmiş. Meselâ, küre-i arza emr-i İlâhî ile nezarete memur “Sevr” ve “Hût” namlarında iki ruhanî melâikeyi dehşetli cismânî bir öküz, bir balık tevehhüm edip, ehl-i fen ve felsefe hakikati bilmediklerinden, İslâmiyete muarız çıkmışlar.
Bu misal gibi yüz misal var ki, hakikati bilindikten sonra, en muannit filozof da teslim olmaya mecbur oluyor.”[5]

” Ey kardeşlerim! Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. İhlâsı kıracak esbabdan yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz. Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm * demesiyle, nefs-i emmâreye itimad edilmez. Enâniyet ve nefs-i emmâre sizi aldatmasın. İhlâsı kazanmak ve muhafaza etmek ve mânileri def etmek için, gelecek düsturlar rehberiniz olsun.”[6]

MEHMET ÖZÇELİK

6-12-2023

[1] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/barla-lahikasi/onuncu-lem-a-sefkat-tokatlari-risalesi/201

[2] Âl-i İmrân Sûresi, 3:30.

[3] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/barla-lahikasi/ikinci-zeyl/52

[4] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/emirdag-lahikasi/birinci-agir-ceza-mahkemesine/369

[5] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hutbe-i-samiye/arabi-hutbe-i-samiye-eserinin-tercumesi/34
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/muhakemat/sayfa/8

[6] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/lemalar/yirmi-birinci-lem-a/164




DÜNYA BİZİ BEKLİYOR

DÜNYA BİZİ BEKLİYOR

Evet, Dünya bizi beklerken,[1] Ortadoğu bir yüz yıl daha yeni piyon liderlerle şekillendirilmeye başladı.[2]

-Dün PKK’nın başına getirmeye çalıştıkları Muhammed Dahlan, Filistin’in başına getirilmeye çalışılmaktadır.

Şaibeli olan Yaser Arafat, Mahmut Abbas’tan sonra İsrail’e en uygun kullanabilecekleri ve de vesayet ve veraset sahibi olan kullanımlık kişidir.[3]

Ortadoğu yeni piyon liderlerle bir daha şekillenmeye çalışılıyor.

-İpsiz İsrail’in ipiyle kuyuya inilmez ve güvenilmez.

Mutabakata uymaz, bir hinlik düşünürler.
Bırakılan Rehineleri karşılamaya gelenlere tahammül edememiş, üzerlerine kurşun sıkıp yaralamış, haber ekiplerinin çekimlerine müdahale etmiş, serbest bırakılanların evine baskın yaparak sevinmelerine tahammül edememiştir.
İnsanlığını Sulhta da savaşta da yitirmiş, MELUN damgasını hak etmiş olduklarını bir kere daha tescil etmiş oldular.

-İsrail tarihteki tarihi zulmünü bir daha perçinledi. 

Artık kendisine rahat yok. Silinmez bir leke ve lanet darbesi ve damgasıyla yaşayacak. 

O kan aynı kan, o maya aynı maya. 

Değişmiyor. 

Geçmişten günümüze.[4]

Son bin yılda Yahudilerin Son️ kovulduğu ülkelerin listesi ve toplu katliam tarihlerini tarih belgeledi ve tescilledi.

-15 Temmuz başarılı olsaydı bugün Gazze’deki durum olmayacak veya gerek kalmayacaktı.

Aslında biz haçlıyı dışarıda değil, içimizde yaşıyoruz.

Haçlının içimizdeki temsilcileriyle yüz yıldır uğraşıyoruz.

İkinci bir İsrail olan PKK’nın devleti kurulmasıyla maksat hasıl olmuş olacaktı.

KKTC’de son 5 yılda inşaat sektörüne, başta İsrailliler olmak üzere yabancıların ilgisinin hızla arttığı biliniyor. İran, İngiltere, Rusya, Ukrayna, Polonya ve İsrail’den on binlerce Yahudi’nin, KKTC’de dev araziler aldığı ortaya çıktı.[5]

Bir örnek olsun diye aldım yoksa bunun ve konunun yüzlerde delil ve belgeleri vardır. İstihbarat her zaman için kazandırır. Şimdiye kadar bize kaybettiren hep istihbarat yani Mitti. Ya ABD mitin maaşını ödüyor ya beraber çalışıyor ya kriptoları kullanıyor, darbelerden etkili oluyordu. 15 Temmuz bir Mit yani istihbarat başarısıydı. Ve sonrasındaki içte ve dışa açılım ve başarı Mitin başarısıydı. CIA istihbaratıyla dünyada başarı. MOSSAD istihbaratıyla, isterse şişirmeyle olsun başarılı iken, başarısızlığı ve boş ve kof çıkması yine istihbaratla oldu. [6]

-İbni Ömer (ra) rivayet ediyor. Resulullah (asm) şöyle buyurdular:

Mühür, arşın ayaklarında asılı durmaktadır. Haramlar çiğnenince, günahlar işlenince ve Allah’a karşı cüretkâr davranılınca, Allah o mührü gönderir, kişinin kalbini mühürler. Bundan sonra kişi iyi şeyleri düşünemez. (Camiüssağir-5325)

MEHMET ÖZÇELİK

04-12-2023

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3370510-batida-filistin-etkisi-muslumanlarin-bize-hakim-olacagi-gunu-sabirsizlikla-bekliyorum

[2] https://tesbitler.com/index.php?s=ortado%C4%9Fu

[3] https://tesbitler.com/2023/11/07/filistinin-tarihi-nedir/

https://tesbitler.com/2023/10/22/filistin-israil-problemlerinin-sebepleri/

https://tesbitler.com/2023/10/15/israil-ve-filistin-meselesi/

https://tesbitler.com/2023/10/17/abd-israil-ve-filistin-ucgeni/

https://tesbitler.com/index.php?s=filistin

https://www.youtube.com/watch?v=sT_k_IxKRVQ

[4] https://tesbitler.com/2023/12/01/cehennem-odunu-ve-oduncusu/

[5] https://m.patronlardunyasi.com/haber/israilliler-2-bine-yakin-sirket-kurdu-25-bin-donum-arazi-aldi-kktc-de-sessiz-isgal/298642

[6] https://www.haber7.com/guncel/haber/3372216-mit-icindeki-kostebek-ifsa-oldu-nasil-secildi-nasil-sizdi-hepsi-ortaya-cikti

 




İBRET VE DERS

İBRET VE DERS

11 deprem bölgesinde nice imrenilen binalar yerle bir oldu.

Nice gıpta ile bakılan zenginler fakir oldu.
Nice gök delenler toprakla bir oldu.
Nice hakikat zannedilenler hayal oldu.
Altın ve para toprağa karışıp, kıymetsiz ve sahipsiz oldu.
Nice güzelim yüzler ve bedenler toprak oldu.
Her şey ve herkes bir oldu.
İnsanlık için ibret ve ders oldu.
Güller soldu, tazeler bayat oldu.
Kimileri ölürken, kimileri de doğdu.
Beşer zulmetti, kader hükmetti.
Binlerce hikmetle, kader adalet etti.
Masum, mazlum ve şehitler mükafatı hak etti.
Kimi kaldı, kimi göç etti.
Hakkına hayırlı olanı seçti.
Hakkın tarafını seçti.
Yardan, yarandan, Her şeyden geçti.
Kimi dünyadan, kimi memleketinden göçtü.
Kolay değil elbet çok güçtü.

Zira;6 Şubat 2023 depreminde 850 bin hane yıkıldı.

Devlete maliyeti 104 milyar dolar.

Vefat eden sayısı resmi olarak 50 binin üzerinde.

Allah merhum ve merhumelere rahmet eylesin.

 

***********

 

Her bir açılım ve rahatlama ayrı bir dalga, ayrı bir imtihanı beraberinde getirmektedir.

1970 yıllarının maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulan insanlar, 1980 yıllarının rehavetiyle iyice gevşediler.
Öyle ki, mücahit olanlar müteahhit, fakirlik edebiyatı yapan solcu sosyalistler bir anda trilyoner, para babaları haline geldiler.
Bir yandan da bir çok alanda kemiyet artarken, keyfiyeti kaybolmaya başladı.
Medeniyet denilen canavar insanları canavar haline getirip, kullan at politikasıyla, israf rafa kalktı.
Buna benzer her alanda boşluklar oluştu.
Nitekim yoklukta eksikliği ve kıymeti bilinip aranan şeylerin, varlıkta ve bollukta pek de kıymeti bilinmedi.
Olumlu gelişmeler yerini olumlu ve dengeli büyümeye bırakmadı.
Bütün bütün olmasa da, olumlu gelişim ve gelişmeler yerini olumsuz gelişmelere de bıraktı.
Birbirine mütenasip olarak gelişip büyümedi.
İhtiyaç duyulmayan şeyler, kıymetini yitirdi.
Bu maddi manevi her alanda kendini gösterdi.

 

************

 

İbn Arabi İbni Rüşd’ün cenaze törenini ibretlik bir kıssa olarak anlatır: “Naaşı Kurtuba’ya nakledildi. Mezarı oradadır. Cesedinin bulunduğu tabut bir yük hayvanının bir yanına yüklenince, denge sağlansın diye kitapları da öbür yanına kondu…

(Yüklenen kitaplar İbni Rüşd’ün bizatihi yazdığı kitaplarıdır. Onun için demiştir ki, ‘bir tarafta kendisi diğer tarafta amelleri.’

Bu durumu İbni Cübeyr şöylece şiirselleştirmiş:

“Bir yanda üstadın kendi, öte yandı amelleri,

Bir bilebilseydim ah, gerçekleşti mi emelleri.”[1]

 

************

“Allah celle celalühü H.z.İbrahim peygambere

– Ey İbrahim, Kazma küreğini al, falanca dağa çık,orada büyük bir kabir var, onu kaz, içinde ne varsa bak!” buyurdu.

İbrahimAleyhisselam) o dağa çıktı kabri buldu.

ALLAH’U TEÂLÂ ‘nın emrine uyarak, mezarı kazmaya başladı, kazınca bide baktı ki!

Mezar içinde muazzam büyüklükte bir insan cesedi ile, başında yazılı koca bir levha gördü..

Bu levhada şunlar yazıyordu:

– Ben Ad kavminin Padişahıyım, Tam

bin sene yaşadım. Bin orduyla savaştım, hepsini yendim.

– Bin defa evlendim, ve bin çocuğum oldu. Servetimin sayısını ve sınırını ölçemez oldum.

Ama bir gün, devası olmayan bir hastalığa yakalandım.

Beni bu dertten kurtarın, ne isterseniz vereceğim dedim. Hatta bütün servetimi vermeyi vadettim ettim.

Yetmiş yedi düvelden doktorlar hekimler getirttim..

Bütün hekim ve doktorlar aciz kaldılar.

Bu hastalığa hiçbir çare bulamadılar.

Artık ölmek üzereyim.

Onun için bu levhayı yazdırdım.

Ve son sözüm şudur:

Bu dünya beni kandırdı, sizi de kandırmasın. Ben kuvvetime kudretime servetime güvendim,bana bişey olmaz dedim.

Ama gördüm ki ben çok acizmişim. Bütün servetim, her şeyim hastalığıma ilaç olmadı.

Ben yandım bari siz yanmayın,

dünyaya ben aldandım, bari siz aldanmayın..

“ALLAH’U TEÂLÂ

“Kur’an-ı Kerim (Fussilet,15) ayetinde

فَاَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ اَشَدُّ مِنَّا قُوَّةًۜ اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ الَّذ۪ي خَلَقَهُمْ هُوَ اَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةًۜ وَكَانُوا بِاٰيَاتِنَا يَجْحَدُونَ

“Åd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve Onlar, bizim ayetlerimizi inkar ediyorlardı. Onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi?”

 

MEHMET ÖZÇELİK

1-1-2-2023

[1] Roger Garaudy, Endülüs’te İslam, s.202-203.




ZAHİRDEN HAKİKATE

ZAHİRDEN HAKİKATE

Allah zahire bakmıyor, batına bakıyor.

Bedeni işlerken, duygular hesabına işliyor.
Bedenin gelişimi ruhun ve duyguların gelişimiyle orantılıdır.
Dış görünüşte uyumlu gelişimin sırrı, içteki duyguların ve o duyguların beslediği ruhun tenasübüyledir.
Zahirde ve dıştaki olumsuzluklar ruhun ve duyguların dışa yansımasıdır.
Allah mana hesabına maddeye değer vermektedir.
Fabrikadaki çarkların ve o çarkların dişlilerinin birbirinin işini tekmil edip bir üst seviyeye çıkardığı gibi, vücut fabrikası da aynı uyum içinde çalışmaktadır.
Saatin çarkları gibi.
Defolu mallar çarklardan birinin uyumsuzluğu neticesinde, tüm çarkların çalışma ve mahsulâtını boşa çıkarmaktadır.
Dünya ahiret hesabına çalışmakta ve dönmektedir.
Esas olan duyguların gelişimidir.
Her şey bu sonuca hizmet etmektedir.

 

-Her şey zahirden hakikate geçiş yapıyor.

Batını zahirle tescil ediyor ve ettiriyor.
Ve de görüyor, gösteriyor.
O gizliyi de, açığı da, zahiri de batını da bilir.
2Ya’lemus sırra ve ahfa’
Ruh mu bedeni taşıyor yoksa beden mi ruhu?
Ulvi Alemlere ruh bedeni taşırken, süfli alemlerde beden ruhu gezdiriyor.
Mikro alemleri ruha beden gösterirken, makro alemleri de ruh bedene göstermektedir.
Birbirinin mütemmimidirler.
İnsanın Cinlerden ve meleklerden farkı beden ile olurken, hayvan ve canlılardan farkı da ruhu iledir.
İnsan iki farklı alemleri içinde derç etmektedir.
Bu iki farklı alem belli bir noktaya gelip tıkanırken, insan her iki farklı alemlerde sonsuza kulaç atmakta ve sonsuzu kucaklama yolunda seyretmektedir.
İnsan sonsuza dek güncellenen son sistem seçkin bir varlıktır.
Bitkilerin en üst seviyesini hurma oluşturur.
Onun üstünü yoktur. O son duraktır.
Hayvanların en üstününü maymun oluşturur.
O hayvanatın son noktasıdır.
İnsanın en üstün seviyesini Hz. Muhammed Aleyhis-Selatu Vesselam oluşturur.
Onun sonlanıp sınırlanmayan sonsuza açılan ucu ise İnsaniyettir.
‘El İnsaniyetü rütbetün la yesilu ileyha Küllül beşer.’
İnsaniyet öyle bir rütbedir ki, bütün insanlar ona ulaşamazlar.
İnsan olmaktan da en yüce makam, insaniyete mensubiyettir.
Tıpkı tüm kâinat Kürsi’nin yanında çöle atılmış bir yüzük gibi iken, Kürsi’de Arşın yanında çöle atılmış bir yüzük gibidir.
Onun üzerinde ise, Allah arşı istiva etti, kuşattı.

Kâinatı ve her şeyi idare edip yönetti.

MEHMET ÖZÇELİK

25-11-2023




KURANI KERİMDE PEYGAMBERLER

KURANI KERİMDE PEYGAMBERLER

Kuranı kerimde peygamberler.


Kur’an-ı Kerim’de peygamberler, Allah’ın insanlara gönderdiği elçilerdir. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerin sayısı 25’tir. Bunlar şunlardır:

– Âdem: İnsanlığın ilk babası ve ilk peygamberdir. Allah onu topraktan yarattı ve cennete yerleştirdi. Ancak şeytanın kışkırtmasıyla cennetteki yasak ağacın meyvesinden yedi ve cennetten çıkarıldı. Sonra Allah’tan bağışlanma diledi ve affedildi. Dünyada eşi Havva ile birlikte yaşadı ve çocukları oldu. Kur’an-ı Kerim’de Âdem’in adı 25 kez geçer¹.
– İdris: Nuh’un büyük babasıdır. Allah ona kitap ve hikmet verdi. Kur’an-ı Kerim’de onun yüce bir makama yükseltildiği bildirilir. Bazı yorumculara göre bu, onun diri olarak göğe çıkarılması anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de İdris’in adı 2 kez geçer¹.
– Nuh: Tufan peygamberidir. Allah ona gemi yapmasını ve inananları ve hayvanları gemiye almasını emretti. Çünkü Allah, yeryüzündeki kâfirleri sularla helak edecekti. Nuh, gemiye binenlerle birlikte kurtuldu. Kur’an-ı Kerim’de Nuh’un adı 43 kez geçer¹.
– Hud: Ad kavminin peygamberidir. Ad kavmi, Yemen’de yaşayan ve çok güçlü olan bir kavimdi. Allah onlara bol nimetler vermişti. Ancak onlar Allah’a şükretmediler ve putlara taptılar. Hud, onları tevhide çağırdı, ancak onlar onu yalanladılar ve azgınlıklarına devam ettiler. Bunun üzerine Allah, onları şiddetli bir rüzgarla helak etti. Kur’an-ı Kerim’de Hud’un adı 7 kez geçer¹.
– Salih: Semud kavminin peygamberidir. Semud kavmi, Arabistan’da yaşayan ve kayalara evler yapan bir kavimdi. Allah onlara da bol nimetler vermişti. Ancak onlar da Allah’a şükretmediler ve putlara taptılar. Salih, onları tevhide çağırdı ve onlara bir mucize olarak dişi bir deve gösterdi. Ancak onlar, deveyi kesip Salih’i öldürmeye kalktılar. Bunun üzerine Allah, onları depremle helak etti. Kur’an-ı Kerim’de Salih’in adı 9 kez geçer¹.
– Lut: İbrahim’in yeğeni ve peygamber arkadaşıdır. Allah onu, Şam bölgesindeki Lut kavmine gönderdi. Lut kavmi, eşcinsellik gibi büyük bir günah işliyorlardı. Lut, onları bu kötü davranıştan vazgeçirmeye çalıştı, ancak onlar onu dinlemediler ve ona eziyet ettiler. Bunun üzerine Allah, onları taş yağmuruyla helak etti. Lut, ailesiyle birlikte kurtuldu, ancak karısı geride kaldı ve helak olanlarla birlikte oldu. Kur’an-ı Kerim’de Lut’un adı 27 kez geçer¹.
– İbrahim: Halilullah, yani Allah’ın dostu unvanına sahip peygamberdir. Allah ona kitap, hikmet ve peygamberlik verdi. O, babası ve kavmi tarafından putlara tapmaya zorlandı, ancak o bunu reddetti ve Allah’a iman etti. Allah onu ateşten kurtardı ve ona çeşitli mucizeler verdi. O, Allah’ın emriyle oğlu İsmail’i kurban etmeye niyetlendi, ancak Allah onu imtihan ettiğini bildirdi ve ona bir koç gönderdi. O, Allah’ın evi olan Kâbe’yi oğlu İsmail ile birlikte inşa etti. Kur’an-ı Kerim’de İbrahim’in adı 69 kez geçer¹.
– İsmail: İbrahim’in oğlu ve peygamberdir. Allah ona sabrı ve sadakati öğretti. O, babasıyla birlikte Kâbe’yi inşa etti ve Allah’a kurban olmaya razı oldu. Allah onu kurtardı ve onun soyundan pek çok peygamber çıkardı. Kur’an-ı Kerim’de İsmail’in adı 12 kez geçer¹.
– İshak: İbrahim’in oğlu ve peygamberdir. Allah onu İbrahim’e bir müjde olarak verdi. O, babasının dinine uydu ve Allah’a itaat etti. Allah onun soyundan da pek çok peygamber çıkardı. Kur’an-ı Kerim’de İshak’ın adı 17 kez geçer¹.
– Yakub: İshak’ın oğlu ve peygamberdir. Allah ona kitap, hikmet ve peygamberlik verdi. O, Allah’a güvenen ve sabreden bir kuldu. Onun on iki oğlu oldu ve bunlardan biri olan Yusuf da peygamber oldu. Kur’an-ı Kerim’de Yakub’un adı 16 kez geçer¹.
– Yusuf: Yakub’un oğlu ve peygamberdir. Allah ona güzel bir yüz, güzel bir ahlak ve güzel bir rüya yorumu verdi. Kardeşleri onu kıskandılar ve onu bir kuyuya attılar. Sonra onu Mısır’da bir vezirin yanına sattılar. Orada bir kadın ona iftira etti ve onu zindana attırdı. Ancak Allah onu zindandan çıkardı ve onu Mısır’ın hazinelerine bakıcı yaptı. Sonra kardeşleri onun yanına geldiler ve onu tanımadılar. Ama o onları tanıdı ve onlara iyilik yaptı. Sonra babası ve annesi de onun yanına geldiler ve ona secde ettiler. Böylece rüyası gerçekleşti. Kur’an-ı Kerim’de Yusuf’un adı 27 kez geçer¹.
– Eyyub: Zülkifl’in babası ve peygamberdir. Allah ona çok mal, mülk ve çocuk vermişti. Ancak şeytan onun sabrını denemek istedi ve onun malını, mülkünü ve çocuklarını elinden aldı. Sonra onun vücuduna da hastalık verdi. Ancak Eyyub, Allah’a şükretti ve sabretti. Allah da onu imtihanından kurtardı ve ona daha fazla mal, mülk ve çocuk verdi. Kur’an-ı Kerim’de Eyyub’un adı 4 kez geçer¹.
– Şuayb: Medyen kavminin peygamberidir. Medyen kavmi, ticaret yapan ve ölçüyü tartıyı doğru yapmayan bir kavimdi. Şuayb, onları bu haksızlıktan vazgeçirmeye çalıştı, ancak onlar onu yalanladılar ve ona zarar vermeye kalktılar. Bunun üzerine Allah, onları depremle helak etti. Şuayb, inananlarla birlikte kurtuldu. Kur’an-ı Kerim’de Şuayb’ın adı 11 kez geçer¹.
– Harun: Musa’nın kardeşi ve yardımcısı olan peygamberdir. Allah onu Musa’ya bir destek olarak verdi. O, Musa ile birlikte Firavun’a gidip onu tevhide çağırdı.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Kur’an’da adı geçen peygamberler – Fikriyat Gazetesi. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+peygamberler.
(2) Kur’an’da adı geçen 25 peygamber’in isimleri, özellikleri. https://www.yenisafak.com/kuranda-adi-gecen-25-peygamber-kuran-i-kerimde-adi-gecen-peygamberler-hangileridir-h-3706943.
(3) Sırasıyla Kur’an’da adı geçen peygamberler hangileridir?. https://sorularlaislamiyet.com/sirasiyla-kuranda-adi-gecen-peygamberler-hangileridir.
(4) Kur’an’da adı geçen peygamberler – Fikriyat Gazetesi. https://www.fikriyat.com/ilahiyat/islam-ilmihali/2019/01/16/kuranda-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-kuranda-adi-gecen-nebi-ve-resuller.
(5) Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen peygamberlerin kabirleri. https://www.fikriyat.com/galeri/islam/kuran-i-kerimde-ismi-gecen-peygamberlerin-kabirleri.

#@@@@@@@@@@@@

Hangi ayetlerde peygamberlere atfedilen sözleri bulabilirim?

Peygamberlere atfedilen sözleri bulabileceğiniz ayetlerden bazıları şunlardır:

– Hz. Musa’nın Firavun’a söylediği sözler: “Ey Firavun! Ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim. Bana düşen, Allah’a karşı hak olandan başka bir şey söylemememdir. Gerçekten ben size Rabbinizden bir mucize getirdim, artık İsrailoğulları’nı benimle gönder.” (Araf, 7/105-106) ¹
– Hz. İbrahim’in babasına söylediği sözler: “Babacığım! Bilmediğin bir şeye niçin tapıyorsun? Babacığım! Doğrusu sana ve kavmine apaçık bir azap geliyor.” (Meryem, 19/42-43) ²
– Hz. İsa’nın havarilere söylediği sözler: “Ey havariler! Allah’ın yolunda yardımcılarım olun. Allah’a hamdolsun, dedi ki: Beni öldürmediler, çarmıha da germediler. Fakat onlara (benim) benzerim gösterildi. Gerçekten onların ayrılığa düştükleri hususda şüphe içindedirler. Onun hakkında hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uymaktadırlar. Onu kesin olarak öldürmediler. Hayır, Allah onu kendi katına yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa, 4/157-158) ³
– Hz. Muhammed’in müşriklere söylediği sözler: “De ki: Ey insanlar! Ben, hepinize gönderilmiş olan Allah’ın elçisiyim. O, göklerin ve yerin mülküdür. O’ndan başka ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve O’nun, sizin içinizden, O’nun elçisi olarak gelen peygambere iman edin. Allah’a ve O’nun sözlerine iman edin. O’na iman edin ki doğru yolu bulasınız.” (Araf, 7/158) ¹

Bu ayetler dışında, peygamberlere atfedilen daha birçok sözü Kur’an-ı Kerim’de bulabilirsiniz. Kur’an-ı Kerim, peygamberlerin hayatlarını, davetlerini, mücadelelerini ve örnek ahlaklarını anlatan bir kitaptır. Peygamberlerin sözleri, Allah’ın vahyine uygun olarak söylenmiş ve bize öğüt olarak sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim’i okuyarak, peygamberlerin sözlerinden ve sünnetlerinden istifade edebiliriz.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Kur’an-ı Kerim’de geçen peygamber sözleri, birebir onların sözleri …. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-gecen-peygamber-sozleri-birebir-onlarin-sozleri-midir.
(2) Peygamberimizin (asm) Kuran-ı Kerim’de Bahsedilen Mucizeleri. https://sorularlaislamiyet.com/blog/peygamberimizin-sav-kuran-i-kerimde-bahsedilen-mucizeleri.
(3) Peygamberler İle İlgili Ayetler Nelerdir? – Habertürk. https://www.haberturk.com/kuran-fihristi/peygamberler-ile-ilgili-ayetler.
(4) Peygamberlere İnanmanın Gerekliliğini İfade Eden Bir Ayet. https://tercihrehberin.com/peygamberlere-inanmanin-gerekliligini-ifade-eden-bir-ayet/.
(5) Kur’ân-ı Kerîm’de peygamberler için kullanılan ifadelerin analizi. http://abakus.inonu.edu.tr/xmlui/handle/11616/11318.

@@@@@@@@@@

Kur’an-ı Kerim’de hangi peygamberlere özel bir sure ayrılmıştır?

Kur’an-ı Kerim’de yedi peygamberin adına özel bir sure ayrılmıştır. Bu peygamberler ve sureleri şöyle sıralanabilir:

– Yunus (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 10. sure olan Yunus Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 109 ayetten oluşur. Yunus (a.s.), azap gelmeden önce iman eden bir kavmin peygamberidir. Adına sure nazil olan ilk peygamberdir³.
– Hud (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 11. sure olan Hud Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 123 ayetten oluşur. Hud (a.s.), Âd kavminin peygamberidir. Bu kavim, Allah’ın emirlerine karşı gelmiş ve helak olmuştur².
– Yusuf (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 12. sure olan Yusuf Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 111 ayetten oluşur. Yusuf (a.s.), Yakub (a.s.)’un oğludur. Kardeşleri tarafından kuyuya atılmış, Mısır’a satılmış ve pek çok imtihanla karşılaşmıştır. Sonunda Mısır’ın hazinesine sahip olmuştur².
– İbrahim (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 14. sure olan İbrahim Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 52 ayetten oluşur. İbrahim (a.s.), Allah’ın dostu ve peygamberlerin babasıdır. Putperest bir toplumda doğmuş, Allah’ın birliğini savunmuş ve ateşe atılmıştır. Allah onu ateşten kurtarmış ve ona İsmail (a.s.) ve İshak (a.s.) gibi peygamber oğullar vermiştir².
– Nuh (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 71. sure olan Nuh Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 28 ayetten oluşur. Nuh (a.s.), tufanın peygamberidir. Kavmine 950 yıl boyunca tebliğ yapmış, ancak çok azı iman etmiştir. Allah ona gemi yapmasını emretmiş ve gemiye binen mü’minlerle birlikte onu tufandan kurtarmıştır².
– Muhammed (s.a.v.): Kur’an-ı Kerim’deki 47. sure olan Muhammed Sûresi, Medine’de nazil olmuştur. 38 ayetten oluşur. Muhammed (s.a.v.), Allah’ın son peygamberidir. İlk vahiy Hira Mağarası’nda gelmiştir. Mekke ve Medine’de pek çok mucize göstermiş, insanları İslam’a davet etmiştir. Kur’an-ı Kerim onun vasıtasıyla indirilmiştir⁴.
– Meryem (r.a.): Kur’an-ı Kerim’deki 19. sure olan Meryem Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 98 ayetten oluşur. Meryem (r.a.), İsa (a.s.)’ın annesidir. Bakire bir kadın olarak Allah’ın izniyle İsa (a.s.)’ı doğurmuştur. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen tek kadındır²..

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Yedi Peygamber e 7 özel sure – Son Dakika Haberler. https://www.milligazete.com.tr/haber/1204734/yedi-peygamber-e-7-ozel-sure.
(2) Kuran Sureleri Listesi [Anlamları ve Sırasıyla Kuran Sureleri ]. https://www.diyadinnet.com/kuran-sureleri-b88.
(3) Kur’an’ı Kerim’de Adı Geçen Peygamberler Kimlerdir … – Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/ramazan/dini-bilgiler/kurani-kerimde-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-sirasiyla-peygamberler-6411447.
(4) Kur’an-ı Kerim’in surelerinin dizilişi nasıl olmuştur? Bu sıralamayı …. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimin-surelerinin-dizilisi-nasil-olmustur-bu-siralamayi-bizzat-peygamberimiz-mi.
(5) Kur’an’ın En Kısa Suresi Hangisidir? | İslam ve İhsan. https://www.islamveihsan.com/kuranin-en-kisa-suresi-hangisidir.html.

@@@@@@@@@@

Hangi surelerde peygamberlerden bahsedilir?

Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerden bahsedilen birçok sure vardır. Ancak sadece yedi peygamberin adına özel bir sure ayrılmıştır. Bunlar Yunus, Hud, Yusuf, İbrahim, Nuh, Muhammed ve Meryem’dir.

@#@##”@@@@@@

Kuranı kerimde Hz. Davud peygamber.

Hz. Davud (a.s.) Kur’an-ı Kerim’de 16 ayette ismi geçen bir peygamberdir. Allah ona hem hükümdarlık hem de peygamberlik vermiştir. Ayrıca ona Zebur adlı bir kitap indirmiştir. Hz. Davud (a.s.) aynı zamanda çok güzel sesli bir zattır. Allah onun sesine ve duasına icabet etmiştir.

Hz. Davud (a.s.)’ın en meşhur kıssası, Câlût adlı devle savaşıdır. Bu kıssa, Bakara Sûresi’nin 249-251. ayetlerinde anlatılmaktadır. Buna göre, Hz. Davud (a.s.) henüz genç bir delikanlıyken, İsrailoğulları ile Filistinliler arasında bir savaş çıkmıştır. Filistinlilerin başında Câlût adında dev gibi bir adam vardır. Kimse onunla savaşmaya cesaret edemez. Hz. Davud (a.s.) ise Allah’a güvenerek onunla karşılaşmaya gönüllü olur. Elinde bir sapan ve birkaç taşla Câlût’a yaklaşır. Bir taşı Câlût’un alnına fırlatır ve onu öldürür. Böylece Allah’ın izniyle büyük bir zafer kazanır. Allah ona bu başarısından dolayı hükümdarlık ve peygamberlik verir²³.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz. Davut Kimdir? Hazreti Davut (A.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği …. https://www.hurriyet.com.tr/ramazan-ozel/hz-davut-kimdir-hazreti-davut-a-s-hayati-kissasi-meslegi-mucizeleri-ve-ilgili-ayetler-41509505.
(2) Davud (AS) ile ilgili ayetler ve mealleri | Kuran ve Meali. https://www.kuranvemeali.com/davud-as-ile-ilgili-ayetler.
(3) Sırasıyla Kur’an’da adı geçen peygamberler hangileridir?. https://sorularlaislamiyet.com/sirasiyla-kuranda-adi-gecen-peygamberler-hangileridir.
(4) Hz. Davut Kimdir? Hazreti Davut (A.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği …. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Davud+peygamber..
(5) Kur’an’da adı geçen peygamberler – Fikriyat Gazetesi. https://www.fikriyat.com/ilahiyat/islam-ilmihali/2019/01/16/kuranda-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-kuranda-adi-gecen-nebi-ve-resuller.
(6) Kur’an-ı kerim’de kaç tane peygamber adı geçer | MANEVİ HAYAT. https://www.manevihayat.com/konu/kuran-i-kerimde-kac-tane-peygamber-adi-gecer.17753/.
(7) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Davud+peygamber.

@@@@@@@@@@@

Zebur nedir ve Hz. Davud’a nasıl indirildi?

Zebur, Allah tarafından Hz. Davud’a indirilen kutsal kitaplardan biridir. Zebur, kelime anlamı olarak yazılı şey veya kitap demektir. Zebur, Kur’an-ı Kerim’de 16 ayette ismi geçen ve Hz. Davud’un ilahi sesine uygun olarak nazil olan bir kitaptır¹². Zebur, diğer kutsal kitaplar gibi yeni dini hükümler getirmemiş, sadece var olan hükümleri teyit etmiş ve Hz. Davud’un Allah’a övgü, yakarış ve nasihatlerini içermiştir³⁴. Zebur, günümüzde Mezmurlar Kitabı olarak bilinen ve Yahudi ve Hristiyan kutsal kitaplarında yer alan bir eserdir. Ancak bu eser, orijinal Zebur’un tahrif edilmiş ve değiştirilmiş bir şeklidir. Orijinal Zebur, Allah’ın koruması altında olan ve hiçbir değişikliğe uğramayan Kur’an-ı Kerim’de tasdik edilmiştir⁵.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Zebur Nedir Ve Hangi Peygambere İndirilmiştir? Hangi … – Hürriyet. https://www.hurriyet.com.tr/ramazan-ozel/dini-bilgiler/zebur-nedir-ve-hangi-peygambere-indirilmistir-hangi-dinin-kitabidir-41867663.
(2) Zebur – Vikipedi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Zebur.
(3) İlahi Kitaplar, ilahi kitap nedir? Hangi peygamberlere gönderilmiştir …. https://www.namazsitesi.com/ilahi-kitaplar.html.
(4) Zebur hangi peygambere indirilmiştir – Nedir.Org. https://www.nedir.org/soru/zebur-hangi-peygambere-indirilmistir.
(5) Soru Zebur Nedir? Hangi Peygambere İndirilmiştir? – MANEVİ HAYAT. https://www.manevihayat.com/konu/zebur-nedir-hangi-peygambere-indirilmistir.19939/.

@@@@@@@@

 

Kuranı kerimde Hz. Süleyman peygamber.


Kur’an-ı Kerim’de Hz. Süleyman peygamber hakkında bilgi istediniz. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Süleyman, Allah’ın seçkin kullarından biri olarak anlatılır. Hz. Süleyman, Hz. Davud’un oğlu ve devamıdır. Allah, Hz. Süleyman’a peygamberlik, hükümdarlık, ilim, hikmet, zenginlik ve mucizeler vermiştir. Hz. Süleyman, insanlar, cinler, hayvanlar, kuşlar, rüzgarlar ve cinnetlerle konuşabilirdi. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle demir, bakır, kurşun gibi madenleri eritebilir, altın ve gümüş gibi değerli madenleri işleyebilir, büyük binalar, mabetler, havuzlar, bahçeler yapabilirdi. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle hastalıkları tedavi edebilir, ölüleri diriltebilirdi. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle büyük ordulara, güçlü askerlere, hızlı at ve arabalara sahipti. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle büyük bir adaletle hüküm verir, insanları ve cinleri doğru yola çağırırdı. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle büyük bir sabır ve şükürle yaşar, Allah’tan başka hiçbir şeye tapmazdı.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Süleyman peygamber ile ilgili ayetler, [Neml Suresi](^2^), [Sebe Suresi](^3^), [Enbiya Suresi](^4^), [Sad Suresi](^5^) ve [Bakara Suresi](^6^)’nde bulunabilir. Bu surelerde Hz. Süleyman’ın hayatı, mucizeleri, hükümdarlığı, imtihanları, ibadetleri ve duaları anlatılır.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz. Süleyman Kimdir? Hazreti Süleyman (A.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği …. 
https://www.hurriyet.com.tr/ramazan-ozel/hz-suleyman-kimdir-hazreti-suleyman-a-s-hayati-kissasi-meslegi-mucizeleri-ve-ilgili-ayetler-41509550.
(2) Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Duaları – Diyanet Haber. https://www.diyanethaber.com.tr/kuran-i-kerimde-peygamber-dualari.
(3) Süleyman (AS) ile ilgili ayetler ve mealleri | Kuran ve Meali. https://www.kuranvemeali.com/suleyman-as-ile-ilgili-ayetler.
(4) KİTAB I MUKADDES VE KUR’AN I KERİM’DE HZ. SÜLEYMAN’IN HÜKÜMDARLIĞI. https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/68752/504751.pdf?sequence=1.
(5) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+S%c3%bcleyman+peygamber.
(6) Hz. Süleyman Kimdir? Hazreti Süleyman (A.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği …. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+S%c3%bcleyman+peygamber..

@@@@@@@@

 

Başka hangi peygamberlerin ismi Kur’an-ı Kerim’de geçiyor?

Kur’an-ı Kerim’de 25 peygamberin ismi geçmektedir. Bunlar sırasıyla: Âdem, İdris, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lut, İsmail, İshak, Yakub, Yusuf, Şuayb, Musa, Harun, Davud, Süleyman, Eyyub, Zülkifl, Yunus, İlyas, Elyesa, Zekeriya, Yahya, İsa ve Muhammed (s.a.v.)’dir¹.

Kur’an-ı Kerim’de adı geçen diğer peygamberler ise şunlardır: Şit, İlyasa, Uzeyr, Lokman, Zülkarneyn, Luqman, Zülkarneyn. Bu peygamberlerin bir kısmının isimleri Kur’an’da doğrudan zikredilmemiş, ancak bazı ayetlerde veya hadislerde işaret edilmiştir²³.
Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Kur’an’ı Kerim’de Adı Geçen Peygamberler Kimlerdir … – Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/ramazan/dini-bilgiler/kurani-kerimde-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-sirasiyla-peygamberler-6411447.
(2) Kur’an’ı Kerim’de Adı Geçen Peygamberler Kimlerdir … – Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/ramazan/dini-bilgiler/kurani-kerimde-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-sirasiyla-peygamberler-6411447.
(3) Kur’an’da en çok ismi geçen peygamber kimdir, kaç defa geçmektedir?. https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-en-cok-ismi-gecen-peygamber-kimdir-kac-defa-gecmektedir.
(4) Kuran’ı Kerim’de geçen 25 Peygamberin isimleri nelerdir? Tüm …. https://www.haberler.com/haberler/haberler-kuran-i-kerim-de-gecen-25-peygamberin-isimleri-14453461-haberi/.
(5) Kur’an’da en çok ismi geçen peygamber kimdir, kaç defa geçmektedir?. https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-en-cok-ismi-gecen-peygamber-kimdir-kac-defa-gecmektedir.
(6) Kur’an’da hangi peygamberlerin isimleri geçmektedir? – bilgioloji. http://bilgioloji.com/pages/din/islam/kuran/nebi/kuranda-hangi-peygamberlerin-isimleri-gecmektedir/.

@@@@@@@@

Kuranı kerimde Hz. Adem Peygamber.

Hz. Adem, Kur’an-ı Kerim’de adı geçen ilk peygamberdir. Allah onu yeryüzünde bir halife olarak yaratmış ve ona tüm isimleri öğretmiştir. Allah, meleklerden ve cinlerden Hz. Adem’e secde etmelerini istemiş, ancak İblis buna karşı gelmiştir. Hz. Adem, eşi Havva ile birlikte cennette yaşamış, ancak şeytanın vesvesesiyle yasak ağacın meyvesinden yemiştir. Bunun üzerine Allah onları cennetten çıkarmış, ancak tevbe ve bağışlanma kapısını da açmıştır. Hz. Adem, insanlığın atası ve ilk peygamber olarak Allah’ın emirlerini tebliğ etmiştir¹²³.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Peygamber İsimleri – Kur’an-I Kerim’de Geçen Peygamber İsimleri Ve …. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Adem.+Peygamber..
(2) Adem (AS) ile ilgili ayetler ve mealleri | Kuran ve Meali. https://www.kuranvemeali.com/adem-as-ile-ilgili-ayetler.
(3) Sırasıyla Kur’an’da adı geçen peygamberler hangileridir?. https://sorularlaislamiyet.com/sirasiyla-kuranda-adi-gecen-peygamberler-hangileridir.
(4) Kur’an’da adı geçen peygamberler – Fikriyat Gazetesi. https://www.fikriyat.com/ilahiyat/islam-ilmihali/2019/01/16/kuranda-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-kuranda-adi-gecen-nebi-ve-resuller.
(5) Peygamber İsimleri – Kur’an-I Kerim’de Geçen Peygamber İsimleri Ve …. https://www.cnnturk.com/yasam/peygamber-isimleri-kuran-i-kerimde-gecen-peygamber-isimleri-ve-ozellikleri.
(6) Kur’an-ı kerim’de kaç tane peygamber adı geçer | MANEVİ HAYAT. https://www.manevihayat.com/konu/kuran-i-kerimde-kac-tane-peygamber-adi-gecer.17753/.
(7) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Adem.+Peygamber.

@@@@@@@@@@@

Kuranı kerimde Hz. Musa Peygamber.

Hz. Musa (a.s.), Kur’an-ı Kerim’de en çok zikredilen peygamberlerden biridir. Allah onu İsrailoğullarının peygamberi ve lideri olarak seçmiş, ona Tevrat’ı indirmiş ve ona pek çok mucize vermiştir. Hz. Musa (a.s.), Firavun’un zulmüne karşı Allah’ın emirlerini tebliğ etmiş, kavmini Mısır’dan çıkararak Kızıldeniz’i yarmış, Sina Dağı’nda Allah’la konuşmuş, asasını yılana dönüştürmüş, elini parlak bir şekilde çıkarmış, taştan su çıkarmış, manna ve bıldırcın indirmiş, altın buzağıya tapanlara karşı mücadele etmiş ve daha birçok olaya şahit olmuştur¹²³.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musa (a.s.)’dan bahsedilen sureler şunlardır: Bakara, Al-i İmran, Nisa, Maide, En’am, A’raf, Taha, Enbiya, Şuara, Neml, Kasas, Ankebut, Rum, Lokman, Sebe, Yasin, Sad, Zuhruf, Duhan, Casiye, Ahkaf, Kehf, Meryem, Mü’minun, Şura, Duhân, Kaf, Kamer, Kalem, Ha Mim, Mü’min, Zuhruf, Duhan, Casiye, Ahkaf, Fecr, Tin, A’la, İnşikak, Beled, Leyl, Duha, İnşirah, Tin, Alak, Kadir, Beyyine, Zilzal, Adiyat, Karia, Tekasür, Asr, Hümeze, Fil, Kureyş, Maun, Kevser, Kafirun, Nasr, Tebbet, İhlas, Felak, Nas⁴.

https://www.bing.com/search?q=Kuran%C4%B1%20kerimde%20Hz.%20Musa%20Peygamber&ssp=1&safesearch=moderate&setlang=tr&cc=TR&PC=SANSAAND&toWww=1&redig=BC81E799E2384B9DB757B4DF21216298

https://www.fikriyat.com/galeri/islam/hz-musanin-hayati-ve-kuran-i-kerimde-zikredilen-ozellikleri
Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz. Musa’nın hayatı ve Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Musa+Peygamber..
(2) Hz. Musa’nın hayatı ve Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri. https://www.fikriyat.com/galeri/islam/hz-musanin-hayati-ve-kuran-i-kerimde-zikredilen-ozellikleri.
(3) Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musa’dan çok … – Sorularla İslamiyet. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-hz-musadan-cok-bahsedilmesinin-hikmeti-nedir-hz-musanin-medyende-karsilastigi.
(4) Kur’an-ı Kerim’de peygamber kıssalarını tekrar edilmesi ve Hz. Musa’nın …. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-peygamber-kissalarini-tekrar-edilmesi-ve-hz-musanin-cok-zikredilmesinin-hikmeti.
(5) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Musa+Peygamber.
(6) Hz. Musa’nın hayatı ve Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri. https://www.fikriyat.com/galeri/islam/hz-musanin-hayati-ve-kuran-i-kerimde-zikredilen-ozellikleri.

@@@@@@@@@@

Kuranı Kerimde Hz. Muhammed.

Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur’an-ı Kerim’de adı geçen son ve en büyük peygamberdir. Allah onu bütün insanlara ve âlemlere rahmet olarak göndermiş, ona Kur’an-ı Kerim’i indirmiş ve ona pek çok mucize vermiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.), yüce ahlak sahibi, güzel örnek, doğru yol gösterici, müjdeci ve uyarıcı bir elçidir. Kur’an-ı Kerim’de onun peygamberliği, özellikleri, hayatı, sünneti, ailesi, ashabı ve ümmeti hakkında birçok ayet vardır. Bu ayetlerden bazıları şunlardır:

– “Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkârcılara karşı sert, birbirlerine ise merhametlidirler.” (Fetih, 48/29) ¹
– “Muhammed, içinizden hiçbir erkeğin babası değildir. O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.” (Ahzab, 33/40) ²
– “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez.” (Sebe, 34/28) ³
– “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 21/107) ⁴
– “Andolsun ki, sizin için Allah’ın elçisinde güzel bir örnek vardır. O, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çok zikredenler içindir.” (Ahzab, 33/21) ²
– “Sen yüce bir ahlak üzeresin.” (Kalem, 68/4) ⁵
– “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Al-i İmran, 3/31) ⁶

Bu ayetlerden anlaşıldığı gibi, Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın sevgili kulu, dostu, habibi ve şahidi olarak nitelendirilmektedir. Onun peygamberliğine inanmak ve ona itaat etmek, imanın şartlarından biridir. Onun hayatını, sözlerini, davranışlarını ve tavsiyelerini öğrenmek ve uygulamak, müminlerin görevidir. Onun ümmetine dahil olmak, büyük bir şereftir. Onun için dua etmek, salat ve selam getirmek, sevgi ve saygı göstermek, müminlerin vazifesidir. Onun yolundan gitmek, cennete ulaşmanın yoludur. Onun şefaatine nail olmak, büyük bir lütuftur. Onu görmek, en büyük mutluluktur. Onunla beraber olmak, en büyük arzudur. Allah, bizleri onun ümmetinden, dostlarından, şefaatçilerinden, görücülerinden, beraberlerinden ve arzulayanlarından eylesin. Amin.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Kuranı Kerimdeki Özellikleri – Dersimiz. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+Kerimde+Hz.+Muhammed..
(2) Kur’an-ı Kerim’de sadece Peygamberimiz Hz. Muhammed ile ilgili olan …. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-sadece-peygamberimiz-hz-muhammed-asv-ile-ilgili-olan-ayetler-hangileridir.
(3) Hz. Muhammed (s.a.) ile ilgili ayetler ve mealleri | Kuran ve Meali. https://www.kuranvemeali.com/hz-muhammed-sa-ile-ilgili-ayetler.
(4) Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Kuranı Kerimdeki Özellikleri – Dersimiz. https://www.dersimiz.com/belirli-gun-ve-haftalar/peygamberimiz-hz-muhammedin-kurani-kerimdeki-ozellikleri-750.
(5) Kuran-ı Kerim’de Hz. Muhammed (S.A.V)’i anlatan 40 ayet. https://www.haber7.com/foto-galeri/61506-kuran-i-kerimde-hz-muhammed-savi-anlatan-40-ayet.
(6) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+Kerimde+Hz.+Muhammed.

@@@@@@@@”

Hz. Muhammed’in hayatı hakkında daha fazla bilgi verir misiniz?

Hz. Muhammed (s.a.v.), Mekke’nin saygın bir ailesi olan Haşimoğulları’ndan doğdu. Babası Abdullah, annesi Âmine idi. Babası doğumundan önce, annesi ise altı yaşındayken vefat etti. Dedesi Abdulmuttalib ve amcası Ebû Talib tarafından büyütüldü. Küçük yaşlardan itibaren ticarete başladı ve dürüstlüğü ile tanındı. 25 yaşında, kendisinden 15 yaş büyük olan zengin ve dul bir kadın olan Hatice ile evlendi. Bu evlilikten altı çocuğu oldu, ancak sadece dört kızı hayatta kaldı. 40 yaşında, Hira Mağarası’nda inzivaya çekildiği sırada Cebrail adlı melek kendisine ilk vahyi getirdi ve ona peygamberlik görevi verildi. İlk olarak eşi Hatice, sonra amcasının oğlu Ali, sonra da arkadaşı Ebubekir İslam’a girdi. Daha sonra diğer insanlara da tebliğ etmeye başladı. Ancak Mekkeli müşrikler, onun getirdiği yeni dine karşı çıktılar ve ona ve müslümanlara işkence ettiler. Hz. Muhammed (s.a.v.), müslümanları önce Habeşistan’a, sonra da Medine’ye hicret etmeye teşvik etti. Kendisi de 622 yılında Medine’ye hicret etti. Burada ilk İslam devletini kurdu ve Mekkelilerle savaştı. 630 yılında Mekke’yi fethetti ve Kâbe’yi putlardan temizledi. 632 yılında veda haccını yaptı ve aynı yıl Medine’de vefat etti. Kabri, Mescid-i Nebevî’nin içinde Yeşil Kubbe adı verilen yerdedir.

Hz. Muhammed (s.a.v.), İslam’ın kurucusu, önderi ve örneği olarak müslümanlar tarafından sevgi, saygı ve bağlılıkla anılır. Onun hayatı, sözleri, davranışları ve tavsiyeleri, müslümanların inanç ve ibadetlerinin kaynağıdır. Onun peygamberliğine inanmak, İslam’ın şartlarından biridir. Onun için dua etmek, salat ve selam getirmek, müslümanların vazifesidir. Onun yolundan gitmek, cennete ulaşmanın yoludur. Onun şefaatine nail olmak, büyük bir lütuftur. Onu görmek, en büyük mutluluktur. Onunla beraber olmak, en büyük arzudur.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir? – Hz Muhammed hayatı uzun kısaca. https://www.islamveihsan.com/hz-muhammed-s-a-v-kimdir.html.
(2) Muhammed – Vikipedi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed.
(3) Hz. Muhammed (SAV) hayatı nasıl geçmiştir? Kısaca Hz. Muhammed’in …. https://www.sabah.com.tr/yasam/hz-muhammed-sav-hayati-nasil-gecmistir-kisaca-hz-muhammedin-hayati-d1-4944306.
(4) Hz. Muhammed (Sav) Kimdir? Hz. Muhammed’in Hayatı Ve Mucizeleri …. https://www.cnnturk.com/yasam/hz-muhammed-sav-kimdir-hz-muhammedin-hayati-ve-mucizeleri-nelerdir.

https://www.islamveihsan.com/hz-muhammed-s-a-v-kimdir.html

@@@@@@@@

Hz. Muhammed’in ailesi hakkında daha fazla bilgi verir misiniz?

Hz. Muhammed, Mekke’nin saygın bir ailesi olan Haşimoğulları’ndan doğdu. Babası Abdullah, annesi Âmine idi. Babası doğumundan önce, annesi ise altı yaşındayken vefat etti. Dedesi Abdulmuttalib ve amcası Ebû Talib tarafından büyütüldü. Dedesi Abdulmuttalib, Kâbe’nin anahtarını elinde tutan ve Mekke’nin lideri olan bir kişiydi. Amcası Ebû Talib ise Hz. Muhammed’i koruyan ve destekleyen bir yakınıydı¹.

Hz. Muhammed, 25 yaşında, kendisinden 15 yaş büyük olan zengin ve dul bir kadın olan Hatice ile evlendi. Bu evlilikten altı çocuğu oldu, ancak sadece dört kızı hayatta kaldı. Kızlarının isimleri Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma’dır. Fatıma, amcası Ebu Talib’in oğlu Hz. Ali ile evlenmiştir ve bu evlilikten torunları Muhsin, Ümmü Gülsüm, Zeynep, Hasan ve Hüseyin olmuştur. Hasan ve Hüseyin, Hz. Muhammed’in sevgili torunları ve Ehl-i Beyt’in önemli üyeleridir².

Hz. Muhammed’in 10 amcası ve 6 halası vardı. Amcalarının isimleri Zübeyr, Ebû Talib, Abbas, Dırar, Hamza, Mukavvim, Hacl, Haris, Ebû Leheb ve Gaydak’tır. Halalarının isimleri Ümmü Hakim, Atike, Ümeyme, Erva, Berre ve Safiyye’dir. Ebû Talib, Hz. Muhammed’in peygamberliğini kabul etmese de ona yardım etti. Abbas, Hz. Muhammed’in en yakın amcası ve sahabisiydi. Hamza, Hz. Muhammed’in süt kardeşi ve aslanıydı. Ebû Leheb ise Hz. Muhammed’in en büyük düşmanlarından biriydi³.

Hz. Muhammed’in ebesinin adı Şifa, dadısının adı Ümmü Eymen, süt annelerinin adı Süveybe ve Halime’dir. Şifa, Hz. Muhammed’e okuma yazma öğreten ilk kişiydi. Ümmü Eymen, Hz. Muhammed’in annesinin vefatından sonra ona bakan ve onunla hicret eden bir câriyeydi. Süveybe, Ebû Leheb’in câriyesi olmasına rağmen Hz. Muhammed’i emziren ve ona süt kardeşlik bağı kuran bir kadındı. Halime, Hz. Muhammed’i çocukluğunda kendi çocuklarıyla birlikte büyüten ve ona Arapça öğreten bir süt anneydi⁴.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz.Muhammedin Ailesi – İslami Siteniz. https://www.islamekseni.com/id709.html.
(2) Peygamberimizin Annesi, Babası ve Ailesi’nin İsimleri. https://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-annesi-babasi-ve-ailesinin-isimleri.html.
(3) Peygamberimizin Ailesi – Peygamberimizin aile bireyleri kimlerdir?. https://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-ailesi.html.
(4) Hz. Muhammed’in Aile Büyükleri – NeOldu.com. https://www.neoldu.com/hz-muhammed-ailesi-34862h.htm.
(5) Hz.Muhammedin Ailesi – İslami Siteniz. https://www.islamekseni.com/id709.html.
(6) Peygamberimizin Annesi, Babası ve Ailesi’nin İsimleri. https://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-annesi-babasi-ve-ailesinin-isimleri.html.
(7) Peygamberimizin Ailesi – Peygamberimizin aile bireyleri kimlerdir?. https://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-ailesi.html.

 




YA VAR OLMASAYDIK-YA BİLİNMESEYDİ

YA VAR OLMASAYDIK-YA BİLİNMESEYDİ

 

Biz var olmadan önce ne biz ne anne babamız ne melekler benden ve bizlerden haberdar değildi.

Bizi bir bilen Sendin.
Yaratmakla hem bizi bizden, yarattıklarından ve de en önemlisi bizleri Kendinden haberdar ettin.
Sadece kendimizi, anne ve babamızı, evlatlarımızı, dost ve akrabalarımızı kısaca bütün varlıkları bilmekle kalmadık, en büyük hakikat olan Senin hakikatinden haberdar olup, Ebediyyen bilmeye vesile olmuş olduk.
Bunu bilmek büyük hakikat olmakla beraber, bilmemenin ne büyük kayıp olacağı, o da ezeli ve ebedi bir kayıp olacağı zahirdir.
Bundan dolayı ne kadar hamd etsek o kadar az kalır.

– Olaylara bir de tersinden bakalım;

Mefhumu muhalif yani tersten okuma, tersinden okuma.
Sırf hakikati anlamak için fikir eksersizi yapmak için.
Ya olmasaydı Allah, ateistlerin iddia ettiği gibi,
Oysa kainatta imkansızın üzerinde bir imkansızı kabul etmek olur.
Küfürde gitmek, buzlar üzerinde yürümek gibidir.
Tıpkı ya olmasaydı Peygamberlerimiz, kaybedeceklerimizin haddi hesabı olmazdı.
Ve ya bizler olmasaydık?
Neler bilinmez ve anlaşılmazdı, işte bunu anlamaya çalışacağız.

-Herkes bu dünyada fiiliyle ve fiiliyatıyla kendi kitabını yazıyor ve oluşturuyor.

Ahirette okuyacak ve kendisine okunacak.
Ve,
Utıye kitabehu Bi Şimalihi.[1]
Ve,

‘‘Utıye kitabehu Bi yeminihi’Hamukreu kitabiyeh’[2]
Diyerek başkalarına da okutturacak
Tıpkı dünyada kitap yazanın kendi iç dünyasını ve kabiliyetini kalem vasıtasıyla deftere döktüğü gibi, yazılı olarak, birde fiilî yazdıklarını, niyet ve kalbinden, aklından dökülenler okuyacak ve de okunacaktır.
Bir yanda o onun karnesidir.
Başarılarla dolu olanın her önüne gelene okuturken, başarısızın mahcubiyet yaşayıp kaçınması gibi.
Ve de Müddessir suresindeki, ‘Ma selekeküm fi sakar’ da olduğu gibi.

-Her insan yaptıklarından sorumlu tutulur.
Rehin alınır. Ödül ve ceza için.
Bağlanır, tutuklanır.
Saadet veya felaketi kazancına bağlıdır. Zira her gün sermaye olarak 24 altın verilmiştir.

-İnsanoğlu bir şeyler arıyor.

O bir şeyler içerisinde aslında kendisini kendisinde olanı arıyor.

Kendisindeki derinlik derinleştikçe, kendisini çözdükçe kendisine ait olan şeylerle iletişimini sağladıkça aslında bu durum kendisinin Rabbi’sini bilmeye, Rabbi’sini anlamaya, Rabbi’sini tanımaya kadar gider ve de tanıdıkça da sevmeye kadar götürür.

-Fatiha Kur’an’a, insan kâinata fihristedir; namaz da hasenata fihristedir.

-Ahir zamanda her şey ilme dökülecektir. İlmi olanlar kazanacaktır. Her şey ilim zinciri içerisinde hakikate varacak, insanı hakikate ulaştıran en kısa yol olacaktır. 

Marifet ilimden geçer.

Münafık ise yanlış yerde arıyor, araması gerekeni.

-İnsan sistemi sistematik bir şekilde hareket etmekte ve onda birileri hatta çokları faaliyet göstermektedir.

Bende belki de benim haberim olmadan bir şeyler dönmekte ve de döndürülmektedir.

MEHMET ÖZÇELİK

22-11-2023

[1] Hakka.25.

[2] Hâkka suresi 19.

Hâkka suresi 19.

Hakka.19,İnşikak.7,10.




MESELE HAÇLI- HİLAL MESELESİ

MESELE HAÇLI- HİLAL MESELESİ

“Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haçlı-Hilâl meselesi bitmiş değil. İsrail vahşice öldürüyorsa sebebi İslam aleminin dağınıklığıdır.” dedi.

Bütün Batı dünyası, haçlı emperyalist yapı bir arada. Dün akşamki (Almanya) ziyaretimde de ne yazık ki bunları gördüm. Cumhurbaşkanında da bunu gördüm. İsrail 13 bin kişiyi öldürdü, bunu niye konuşmuyorsunuz? Batı ölen Müslümanları görmüyor.

‘Haçlı-Hilâl meselesi bitmiş değil. Ateş çemberini körükleyenlerin amacı Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önüne geçmek, buna izin vermeyeceğiz.”

İçteki kırılan Ayasofya zincirinin kırılmasından sonra, Kudüs’ün zinciri olan İsrail zinciri de kırılmış oldu.

İsrail’in kof ve yalan yapısının çökmesi, boyunduruğuna aldığı batının bağının zayıflaması, İslam dünyasının uyuduğu uykudan tamamen uyanmasa da Beyti Makdis’in bağlarının çözülmesine bir adım olmuş oldu.

-Batı medeniyeti yalan üzerine kurulu medeniyettir. 

Bir yalanla Irak’ta 1,5 milyon insan öldürüldü.

Bir yalanla Afganistan’da 20 yılda milyonlar öldürüldü.

-Kahramanları zalimler çıkarıyor. 

Zalimler kahramanlara gübre oluyor. 

Biraz yakıcıda olsa. 

Haçlılar Selahaddin’i kahraman yaptı. 

Onun içindeki kahramanlık duygusunu tahrik etti. 

Hafi iken zahir etti. 

Firavun olmasaydı, Musa olur muydu? 

Nemrut olmasaydı, İbrahim bulunur muydu? 

Ebu Leheb olmasaydı, Tebbet iner miydi? 

As bin Vail, Übey bin Halef, Ebu Cehil gibiler olmasaydı, asırlara ışık tutacak birçok ayet iner miydi? 

Yaşanır mıydı? 

-Asrın firavuncuklarından biri de Netanyahudur. 

O Firavun çocukları öldürmüştü, bu da. 

Aynı maya ve aynı kan. 

-Bundan sonra dünyada İsraillilere rahat yok.

Kirli olan sivillere hiç temizlenme imkânı olmaksızın lekelendi, kanlandı.

-Gazze’deki çığlık, Dünyaya da çığlık oldu.

1000 tekneyle mazlumların çığlığının yankısı dünyaya yayıldı.[1] 

-Kişinin sevdiği neredeyse elbette oda oradadır.

Herkes kimi seviyorsa, o da ondandır, onunladır.

– Deniz Kuvvetleri Komutanı :Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Karadeniz’de NATO’yu veya Amerika’yı istemiyoruz.
“Bildiğiniz gibi NATO Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor” diyen Tatlıoğlu, “Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz kendimiz alacağımızı ifade edip NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz” şeklinde konuştu.
En üst ağızdan dile getirilmektedir.
Tıpkı yine bir komutanın Suriye’ye kükremesiyle, Öcalan’ın Suriye’den önce kaçıp sonrada yakalanıp getirilmesini netice vermişti.

Problem NATO’dadır.[2]

Nitekim ABD’de 11 Eylül Saldırılarında Derin Devlet İzi ortaya çıkmıştır.[3]

Tıpkı içimizdeki Kirli ilişkiler gibi.[4]

Oyun çok yönlüdür.[5]

Dün ecdat da bu zulme göğüs germiş, yapması gerekeni yapmıştı.[6]

MEHMET ÖZÇELİK

22-11-2023

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3368854-vira-gazze-israili-durdurmak-icin-yola-cikiyorlar-binlercesi-demir-aldi

[2] https://tesbitler.com/index.php?s=Nato

[3] https://www.youtube.com/watch?v=2frslbPuCaU

[4] https://www.yenisafak.com/yazarlar/tamer-korkmaz/derin-itiraf-aksener-kimin-talebesiymis-4576315

https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/aksener-kimi-tehdit-ediyor-4576320

https://www.yenisafak.com/gundem/iyi-partide-kriz-derinlesiyor-dikbayir-rezil-rusva-edecegim-diyerek-aksenere-resmen-savas-acti-4576417

https://www.haber7.com/yazarlar/zekeriya-say/3365409-chpde-bir-kotu-gitti-daha-kotusu-geldi

https://www.risalehaber.com/said-nursi-akildaki-7-silsileyi-acikliyor-436519h.htm 

https://www.facebook.com/1273037395/posts/pfbid0fQ9WLV95MAdQLtLW1SVbnBUpFGqinFRphs78x9YjCFMTe66yZtDDQ4ygbEAmccTDl/?mibextid=Nif5oz

[5] https://www.haber7.com/dunya/haber/3366259-filistinden-sonra-kibrista-israil-oyunu-dikkat-ceken-gercekler

[6] https://www.haber7.com/guncel/haber/3365064-israilin-basina-bela-olan-tunelleri-osmanli-yapmisti




MESELE HAÇLI- HİLAL MESELESİ

MESELE HAÇLI- HİLAL MESELESİ

“Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haçlı-Hilâl meselesi bitmiş değil. İsrail vahşice öldürüyorsa sebebi İslam aleminin dağınıklığıdır.” dedi.

Bütün Batı dünyası, haçlı emperyalist yapı bir arada. Dün akşamki (Almanya) ziyaretimde de ne yazık ki bunları gördüm. Cumhurbaşkanında da bunu gördüm. İsrail 13 bin kişiyi öldürdü, bunu niye konuşmuyorsunuz? Batı ölen Müslümanları görmüyor.

‘Haçlı-Hilâl meselesi bitmiş değil. Ateş çemberini körükleyenlerin amacı Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önüne geçmek, buna izin vermeyeceğiz.”

İçteki kırılan Ayasofya zincirinin kırılmasından sonra, Kudüs’ün zinciri olan İsrail zinciri de kırılmış oldu.

İsrail’in kof ve yalan yapısının çökmesi, boyunduruğuna aldığı batının bağının zayıflaması, İslam dünyasının uyuduğu uykudan tamamen uyanmasa da Beyti Makdis’in bağlarının çözülmesine bir adım olmuş oldu.

-Batı medeniyeti yalan üzerine kurulu medeniyettir. 

Bir yalanla Irak’ta 1,5 milyon insan öldürüldü.

Bir yalanla Afganistan’da 20 yılda milyonlar öldürüldü.

-Kahramanları zalimler çıkarıyor. 

Zalimler kahramanlara gübre oluyor. 

Biraz yakıcıda olsa. 

Haçlılar Selahaddin’i kahraman yaptı. 

Onun içindeki kahramanlık duygusunu tahrik etti. 

Hafi iken zahir etti. 

Firavun olmasaydı, Musa olur muydu? 

Nemrut olmasaydı, İbrahim bulunur muydu? 

Ebu Leheb olmasaydı, Tebbet iner miydi? 

As bin Vail, Übey bin Halef, Ebu Cehil gibiler olmasaydı, asırlara ışık tutacak birçok ayet iner miydi? 

Yaşanır mıydı? 

-Asrın firavuncuklarından biri de Netanyahudur. 

O Firavun çocukları öldürmüştü, bu da. 

Aynı maya ve aynı kan. 

-Bundan sonra dünyada İsraillilere rahat yok.

Kirli olan sivillere hiç temizlenme imkânı olmaksızın lekelendi, kanlandı.

-Gazze’deki çığlık, Dünyaya da çığlık oldu.

1000 tekneyle mazlumların çığlığının yankısı dünyaya yayıldı.[1] 

-Kişinin sevdiği neredeyse elbette oda oradadır.

Herkes kimi seviyorsa, o da ondandır, onunladır.

– Deniz Kuvvetleri Komutanı :Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Karadeniz’de NATO’yu veya Amerika’yı istemiyoruz.
“Bildiğiniz gibi NATO Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor” diyen Tatlıoğlu, “Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz kendimiz alacağımızı ifade edip NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz” şeklinde konuştu.
En üst ağızdan dile getirilmektedir.
Tıpkı yine bir komutanın Suriye’ye kükremesiyle, Öcalan’ın Suriye’den önce kaçıp sonrada yakalanıp getirilmesini netice vermişti.

Problem NATO’dadır.[2]

Nitekim ABD’de 11 Eylül Saldırılarında Derin Devlet İzi ortaya çıkmıştır.[3]

Tıpkı içimizdeki Kirli ilişkiler gibi.[4]

Oyun çok yönlüdür.[5]

Dün ecdat da bu zulme göğüs germiş, yapması gerekeni yapmıştı.[6]

MEHMET ÖZÇELİK

22-11-2023

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3368854-vira-gazze-israili-durdurmak-icin-yola-cikiyorlar-binlercesi-demir-aldi

[2] https://tesbitler.com/index.php?s=Nato

[3] https://www.youtube.com/watch?v=2frslbPuCaU

[4] https://www.yenisafak.com/yazarlar/tamer-korkmaz/derin-itiraf-aksener-kimin-talebesiymis-4576315

https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/aksener-kimi-tehdit-ediyor-4576320

https://www.yenisafak.com/gundem/iyi-partide-kriz-derinlesiyor-dikbayir-rezil-rusva-edecegim-diyerek-aksenere-resmen-savas-acti-4576417

[5] https://www.haber7.com/dunya/haber/3366259-filistinden-sonra-kibrista-israil-oyunu-dikkat-ceken-gercekler

[6] https://www.haber7.com/guncel/haber/3365064-israilin-basina-bela-olan-tunelleri-osmanli-yapmisti




KURULUŞUNDAN YIKILIŞINA OSMANLI

KURULUŞUNDAN YIKILIŞINA OSMANLI

Osmanlının kuruluşundan yıkılışını kadar ne gibi bir gelişme göstermiştir?


Osmanlı İmparatorluğu, 1299 yılında Osman Gazi tarafından kurulan bir beylikten, 1922 yılında yıkılan bir imparatorluğa kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Osmanlı tarihi, beş döneme ayrılabilir: Kuruluş, Yükselme, Duraklama, Gerileme ve Dağılma. Bu dönemlerde Osmanlı, hem siyasi hem de kültürel olarak çeşitli gelişmeler göstermiştir. Aşağıda bu dönemlerin kısaca özetini veriyorum:

Kuruluş dönemi (1299-1453): Bu dönemde Osmanlılar, Anadolu’da Bizans İmparatorluğu’na karşı mücadele ederek topraklarını genişlettiler. Bursa, Edirne ve İznik gibi önemli şehirleri fethettiler. Balkanlara geçerek Rumeli’de hakimiyet kurdular. 1402 yılında Timur’a yenilerek Fetret Devri’ne girdiler, ancak 1413 yılında Çelebi Mehmed’in tahta çıkmasıyla birlikte toparlandılar. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğu’na son verdi ve Osmanlı Devleti’ni imparatorluk haline getirdi.

Yükselme dönemi (1453-1606): Bu dönemde Osmanlılar, hem Avrupa hem de Asya’da fetihlerine devam ettiler. Anadolu’da diğer Türk beyliklerini ortadan kaldırdılar. Mısır, Suriye, Irak, Arabistan, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa’da geniş topraklar ele geçirdiler. Akdeniz, Karadeniz ve Hint Okyanusu’nda denizcilik faaliyetlerinde bulundular. Macaristan, Polonya, Venedik, Portekiz, Safevi, Memlük ve Babür gibi güçlü devletlerle savaştılar. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğu, en parlak devrini yaşadı. 1520-1566 yılları arasında Osmanlı, dünyanın en güçlü ve en zengin devleti haline geldi.

Duraklama dönemi (1606-1699): Bu dönemde Osmanlılar, hem iç hem de dış sorunlarla karşılaştılar. Devlet yönetiminde bozulmalar, isyanlar, ekonomik sıkıntılar, yolsuzluklar, eğitim ve bilimde gerileme gibi olumsuzluklar yaşandı. Avrupa’da gelişen teknoloji ve siyaset karşısında Osmanlı, geri kalmaya başladı. Avusturya, Rusya, İran, Venedik ve Lehistan gibi devletlerle yapılan savaşlarda toprak kayıpları oldu. 1683 yılında II. Viyana Kuşatması’nda başarısız olundu. 1699 yılında Karlofça Antlaşması ile Osmanlı, ilk defa toprak bırakmak zorunda kaldı.

Gerileme dönemi (1699-1792): Bu dönemde Osmanlılar, daha da zayıfladılar. Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarını paylaşmak için aralarında ittifaklar kurmaya başladılar. Osmanlı, Avusturya, Rusya, İngiltere, Fransa, Prusya, İsveç, İspanya ve Venedik gibi devletlerle savaşmak zorunda kaldı. Bu savaşlarda çok sayıda toprak ve insan kaybı yaşandı. Osmanlı, Avrupa devletlerinin siyasi ve ekonomik baskısı altına girdi. İçeride de isyanlar, taht kavgaları, ıslahat hareketleri, yeniçeri ayaklanmaları gibi olaylar meydana geldi. 1792 yılında Yaş Antlaşması ile Osmanlı, Rusya’ya Kırım’ı bıraktı.

Dağılma dönemi (1792-1922): Bu dönemde Osmanlılar, yıkılmaya doğru gittiler. Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarını işgal etmek için fırsat kolladılar. Osmanlı, Fransız İhtilali, Napolyon Savaşları, Yunan İsyanı, Mısır Sorunu, Kırım Savaşı, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gibi pek çok savaşa katıldı. Bu savaşlarda Osmanlı, hem maddi hem de manevi olarak büyük zararlar gördü. Osmanlı toprakları, Avrupa devletleri ve bağımsızlığını ilan eden yeni devletler tarafından parçalandı. 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletleri ile Mondros Mütarekesi’ni imzaladı. Çok geçmeden İtilaf Devletleri, Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u işgal ettiler. 1 Kasım 1922 tarihinde Osmanlı Meclisi, saltanatı kaldırdı. 3 Mart 1924 tarihinde ise halifeliğe son verildi. Böylece Osmanlı İmparatorluğu, resmen sona erdi.

Osmanlı İmparatorluğu, kuruluşundan yıkılışına kadar yaklaşık 600 yıl boyunca varlığını sürdürmüş ve dünya tarihine damgasını vurmuş bir devlettir. Osmanlı, hem siyasi hem de kültürel olarak çok sayıda gelişme göstermiş, farklı milletlerden ve dinlerden insanları bir arada yaşatmış, medeniyetin beşiği olmuştur. Osmanlı tarihi, Türk tarihinin önemli bir parçasıdır.

@@@@@@@@@@

Haçlı seferleri hakkında genel bilgi veriniz?

Haçlı seferleri, 11. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar Avrupa’dan Orta Doğu’ya düzenlenen askeri ve dini hareketlerdir. Haçlı seferlerinin amacı, Müslümanların elinde bulunan Kudüs ve Kutsal Topraklar’ı Hristiyanlara geri kazandırmaktı. Papa, bu seferlere katılanlara günahlarının affedileceğini ve cennete gideceklerini vaat etti. Haçlı seferleri, Avrupa ve İslam dünyası arasında siyasi, ekonomik ve kültürel etkileşimlere yol açtı. Haçlı seferleri, toplam sekiz tanedir. Bunlar şöyle sıralanabilir:

Birinci Haçlı Seferi (1096-1099): Papa II. Urbanus’un çağrısıyla başlayan bu seferde, Haçlılar Kudüs’ü fethettiler ve Kudüs Krallığı’nı kurdular.
İkinci Haçlı Seferi (1147-1149): Urfa’nın Selahaddin Eyyubi tarafından alınması üzerine başlayan bu seferde, Haçlılar başarısız oldular ve Kudüs’ü koruyamadılar.
Üçüncü Haçlı Seferi (1189-1192): Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü alması üzerine başlayan bu seferde, Haçlılar Kudüs’ü geri alamadılar, ancak Hristiyanların Kudüs’ü ziyaret etmesine izin veren bir anlaşma yaptılar. Bu sefere İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard, Fransa Kralı Philippe Auguste ve Almanya İmparatoru Friedrich Barbarossa katıldı.
Dördüncü Haçlı Seferi (1202-1204): Papa III. Innocentius’un çağrısıyla başlayan bu seferde, Haçlılar Mısır’a gitmek yerine Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’i yağmaladılar ve Latin İmparatorluğu’nu kurdular. Bu sefer, Hristiyanlar arasındaki bölünmeyi artırdı.
Beşinci Haçlı Seferi (1217-1221): Papa IV. Honorius’un çağrısıyla başlayan bu seferde, Haçlılar Mısır’a saldırdılar, ancak başarılı olamadılar. Bu sefere Macaristan Kralı II. András, Kutsal Roma İmparatoru II. Friedrich ve Kıbrıs Kralı I. Hugh katıldı.
Altıncı Haçlı Seferi (1228-1229): Kutsal Roma İmparatoru II. Friedrich’in başlattığı bu seferde, Haçlılar Kudüs’ü barış yoluyla geri aldılar, ancak kısa süre sonra tekrar kaybettiler. Bu sefer, Papa IV. Gregory ile II. Friedrich arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle sorunlu bir seferdi.
Yedinci Haçlı Seferi (1248-1254): Fransa Kralı IX. Louis’in başlattığı bu seferde, Haçlılar Mısır’a saldırdılar, ancak yenilgiye uğradılar. IX. Louis esir düştü ve fidye ödemek zorunda kaldı. Bu sefer, Moğol istilası nedeniyle zor bir dönemde gerçekleşti.
Sekizinci Haçlı Seferi (1270): Fransa Kralı IX. Louis’in başlattığı bu seferde, Haçlılar Tunus’a saldırdılar, ancak başarılı olamadılar. IX. Louis ve birçok Haçlı, salgın hastalıktan öldü. Bu sefer, Haçlı seferlerinin sonuncusu oldu.
Haçlı seferleri, yaklaşık 200 yıl boyunca devam eden ve tarihin akışını değiştiren önemli olaylardır. Haçlı seferleri, hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için pek çok sonuç doğurmuştur. Haçlı seferlerinin sonuçları şöyle özetlenebilir:

Haçlı seferleri, Avrupa ve İslam dünyası arasında siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Avrupa, İslam dünyasından bilim, sanat, edebiyat, felsefe, tıp, matematik, astronomi, coğrafya gibi alanlarda pek çok eser ve bilgi almıştır. Ayrıca, ticaret yolları açılmış, baharat, ipek, pamuk, şeker, kahve gibi ürünler Avrupa’ya taşınmıştır.
Haçlı seferleri, Avrupa’da feodalizmin zayıflamasına ve merkezi krallıkların güçlenmesine neden olmuştur. Haçlı seferlerine katılan pek çok soylu ve şövalye ölmüş, topraklarını kaybetmiş veya borçlanmıştır. Bu durum, kraliyet otoritesinin artmasına ve burjuva sınıfının yükselmesine yol açmıştır. Ayrıca, Haçlı seferleri, Avrupa’da milliyetçilik duygusunun gelişmesine de katkıda bulunmuştur.
Haçlı seferleri, Hristiyanlık içindeki mezhep ayrılıklarını derinleştirmiştir. Dördüncü Haçlı Seferi’nde Bizans İmparatorluğu’nun yağmalanması, Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasındaki ilişkileri bozmuştur. Ayrıca, Haçlı seferleri, Hristiyanlar ile Yahudiler arasında da düşmanlığa neden olmuştur.
Haçlı seferleri, İslam dünyasında birlik ve dayanışma duygusunu güçlendirmiştir. Müslümanlar, Haçlılara karşı ortak bir mücadele vermiş ve pek çok kahramanlık örneği sergilemişlerdir. Selahaddin Eyyubi, Haçlılara karşı en başarılı mücadeleyi veren ve Kudüs’ü geri alan Müslüman liderdir. Ayrıca, Haçlı seferleri, İslam dünyasında bilim, sanat, edebiyat, felsefe, tıp, matematik, astronomi, coğrafya gibi alanlarda gelişmelerin yaşanmasına da vesile olmuştur.

@@@@@@@@@@@

Hangi ülkeler Haçlı Seferlerine katıldı?

Haçlı seferlerine katılan ülkeler, seferlerin sayısı, zamanı ve katılımcılarına göre değişiklik göstermiştir. Genel olarak, Haçlı seferlerine Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Hristiyan krallar, soylular, şövalyeler ve halk katılmıştır. Haçlı seferlerinin toplam sekiz tanesi olduğu kabul edilir. Bunlardan ilki 1096-1099 yılları arasında, sonuncusu ise 1270 yılında gerçekleşmiştir. Haçlı seferlerine katılan ülkelerin bir listesi şöyle verilebilir:

Birinci Haçlı Seferi

Birinci Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans.

İkinci Haçlı Seferi

İkinci Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans.
Üçüncü Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs.

Dördüncü Haçlı Seferi

Dördüncü Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa.
Beşinci Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa, Avusturya, Saksonya, Brabant, Flandra.
Altıncı Haçlı Seferi: Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa, Avusturya, Saksonya, Brabant, Flandra.

Yedinci Haçlı Seferi

Yedinci Haçlı Seferi: Fransa, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa, Avusturya, Saksonya, Brabant, Flandra.
Sekizinci Haçlı Seferi: Fransa, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa, Avusturya, Saksonya, Brabant, Flandra, Tunus.
Haçlı seferlerine katılan ülkeler hakkında genel bilgi vermek istediniz. Umarım bu bilgiler size yardımcı olmuştur. Eğer daha fazla bilgi almak isterseniz, size verdiğim kaynaklara bakabilirsiniz.

@@@@@@@@@@@@

Hangi ülkeler Haçlı Seferlerine katılmadı?

Haçlı seferlerine katılmayan ülkeler, seferlerin zamanına ve coğrafyasına göre değişiklik göstermiştir. Genel olarak, Haçlı seferlerine Avrupa’nın çoğu ülkesi katılmıştır. Ancak, bazı ülkeler Haçlı seferlerine ya hiç katılmamış ya da çok az katılmıştır. Haçlı seferlerine katılmayan veya az katılan ülkelerin bir listesi şöyle verilebilir:

– İspanya: İspanya, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde Müslümanların hakimiyetindeydi. İspanyol Hristiyanlar, kendi topraklarını geri almak için Müslümanlarla savaşıyorlardı. Bu nedenle, İspanya, Haçlı seferlerine çok az katıldı. İspanya’dan sadece Katalonya, Haçlı seferlerine daha fazla ilgi gösterdi.
– İsviçre: İsviçre, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde henüz bir devlet değildi. İsviçre, 1291 yılında kurulan bir konfederasyondu. İsviçre, Haçlı seferlerine hiç katılmadı. İsviçre, tarafsızlık politikası izleyen ve dış müdahalelere karşı direnen bir ülke oldu.
– Hollanda: Hollanda, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde Almanya’nın bir parçasıydı. Hollanda, Haçlı seferlerine çok az katıldı. Hollanda, ticaret ve denizcilikle ilgilenen bir ülke oldu. Hollanda, 16. yüzyılda İspanya’dan bağımsızlığını kazandı.
– İskandinavya: İskandinavya, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde Hristiyanlaşma sürecindeydi. İskandinavya, Haçlı seferlerine çok az katıldı. İskandinavya, kendi bölgelerindeki paganlara karşı savaştı. İskandinavya, 14. yüzyılda Kalmar Birliği’ni kurdu.
– Rusya: Rusya, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde Ortodoks Hristiyanlığı benimsemişti. Rusya, Haçlı seferlerine hiç katılmadı. Rusya, Moğol istilasıyla uğraştı. Rusya, 15. yüzyılda Moskova Çarlığı’nı kurdu.

@@@@@@@@@@@@@@

Osmanlının yıkılışını sağlayan sebepler nelerdir?

Osmanlı’nın yıkılışını sağlayan sebepler, hem iç hem de dış faktörlerden kaynaklanmaktadır. İç sebepler arasında şunlar sayılabilir:

Devlet idaresinin ve ordu teşkilatının bozulması: Merkezi otoritenin zayıflaması, padişahların ilgisizliği, sadrazam ve vezirlerin yetkilerinin artması, yolsuzluk ve rüşvetin yaygınlaşması, devlet yönetimindeki ıslahat girişimlerinin yetersiz kalması, yeniçeri ocağının disiplinsizliği ve isyanları, devletin askeri ve siyasi gücünü azaltmıştır.
Osmanlı toprak sisteminin bozulması: Tımar sisteminin işlevsiz hale gelmesi, toprakların mülkiyetinin el değiştirmesi, çiftçilerin vergi yükü altında ezilmesi, tarım üretiminin azalması, ekonomik yapının bozulması, devlet gelirlerinin düşmesine neden olmuştur.
Medrese ve eğitim sisteminin bozulması: Medreselerin bilimsel ve felsefi gelişmelere kapalı olması, eğitim kalitesinin düşmesi, bilim ve teknolojide geri kalınması, batılılaşma hareketlerine karşı çıkılması, devletin ilerlemesini engellemiştir.
Toplum yapısı ve gayrimüslimler: Osmanlı toplumunda farklı milletlerden, dinlerden ve kültürlerden insanlar bir arada yaşamış, ancak Fransız İhtilali ile birlikte başlayan milliyetçilik hareketleri, bu insanların bağımsızlık istemelerine, isyanlar çıkarmalarına, Avrupa devletlerinin desteğini almalarına yol açmıştır. Osmanlı, bu isyanları bastırmakta zorlanmış, toprak kaybetmiş, iç karışıklıklar yaşamıştır.
Dış sebepler arasında ise şunlar sayılabilir:

Coğrafi keşifler: Coğrafi keşifler sonucunda ticaret yolları değişmiş, Osmanlı’nın ticari gelirleri azalmış, Avrupa devletleri zenginleşmiş ve güçlenmiştir. Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarına göz dikmiş, Osmanlı ile rekabet etmeye başlamıştır.
Avrupa devletlerinin siyasi ve ekonomik müdahaleleri: Avrupa devletleri, Osmanlı’nın zayıflamasından yararlanarak, Osmanlı topraklarında hak iddia etmiş, Osmanlı ile savaşmış, Osmanlı’ya kapitülasyonlar vererek ekonomik ve siyasi anlamda Osmanlı’yı bağımlı hale getirmiş, Osmanlı’nın iç işlerine karışmıştır.
I. Dünya Savaşı: Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında girmiş, ancak savaşı kaybetmiştir. Savaş sonucunda Osmanlı Devleti, topraklarının büyük bir kısmını kaybetmiş, Sevr Antlaşması ile parçalanmaya uğramış, devletin varlığı tehlikeye girmiştir.
Bu sebepler, Osmanlı Devleti’nin yıkılışını sağlayan başlıca faktörlerdir. Osmanlı Devleti, 1922 yılında saltanatın kaldırılması ve 1924 yılında halifeliğin ilga edilmesi ile resmen sona ermiştir.

@@@@@@@@@@@@

Hangi devletler Osmanlı’yı parçaladılar?

Osmanlı’yı parçalayan devletler, başta Avrupa devletleri olmak üzere, Osmanlı’nın rakip ve düşman olarak gördüğü birçok devlettir. Bu devletler arasında şunlar sayılabilir:

Avusturya: Osmanlı ile Orta Avrupa ve Balkanlarda hâkimiyet mücadelesi vermiş, Osmanlı’ya karşı Rusya ile işbirliği yapmış, Belgrad ve Bosna’yı almaya çalışmıştır.
Rusya: Osmanlı’nın en büyük rakiplerinden biri olmuş, Karadeniz’e inerek Kırım’ı almış, Boğazları ele geçirerek sıcak denizlere inmeye çalışmış, Slavları birleştirmeyi ve Ortodoksları himaye etmeyi amaçlamıştır.
İngiltere: Güçlü donanması ve sömürgeleri sayesinde büyük bir imparatorluk kurmuş, Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü savunarak Rusya ve Fransa’nın yayılmasını engellemeye çalışmış, ancak Osmanlı’ya kapitülasyonlar vererek ekonomik ve siyasi anlamda bağımlı hale getirmiştir.
Fransa: Avrupa’nın güçlü devletlerinden biri olmuş, Osmanlı ile ticari ilişkiler geliştirmiş, ancak Osmanlı aleyhine Rusya ile antlaşmalar yapmış, Mısır’ı işgal etmiştir.
İtalya: Osmanlı’nın zayıflamasından yararlanarak Libya’yı işgal etmiş, Balkanlarda da Osmanlı’ya karşı savaşmıştır.
Almanya: I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın müttefiki olmuş, ancak savaşı kaybedince Osmanlı’nın da parçalanmasına sebep olmuştur2
Bu devletler, Osmanlı’nın yıkılışını sağlayan başlıca devletlerdir. Osmanlı Devleti, 1922 yılında saltanatın kaldırılması ve 1924 yılında halifeliğin ilga edilmesi ile resmen sona ermiştir.

@@@@@@@@@@@@

Hangi oyunlarla Osmanlı yıkılmıştır?

Osmanlı’yı yıkan oyunlar, hem içeriden hem dışarıdan gelen birçok faktörün birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu oyunlar arasında şunlar sayılabilir:

Misyonerlik faaliyetleri: Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarında yaşayan gayrimüslim halkları etkilemek, onları kendi dinlerine ve kültürlerine çekmek, Osmanlı’ya karşı isyan ettirmek için misyonerlik faaliyetleri yürütmüşlerdir. Bu faaliyetler, Osmanlı’nın toplumsal yapısını bozmuş, milliyetçilik akımlarını körüklemiş, Osmanlı’nın iç karışıklıklar yaşamasına neden olmuştur.
Casusluk faaliyetleri: Avrupa devletleri, Osmanlı’nın siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal durumunu öğrenmek, Osmanlı’nın zayıf noktalarını bulmak, Osmanlı’nın iç işlerine karışmak için casusluk faaliyetleri yürütmüşlerdir. Bu faaliyetler, Osmanlı’nın güvenliğini tehlikeye atmış, Osmanlı’nın düşmanlarına avantaj sağlamış, Osmanlı’nın dış baskılara maruz kalmasına neden olmuştur.
Kapitülasyonlar: Avrupa devletleri, Osmanlı ile ticari ilişkiler geliştirmek bahanesiyle Osmanlı’ya kapitülasyonlar vermişlerdir. Kapitülasyonlar, Avrupa devletlerine Osmanlı topraklarında vergisiz ticaret yapma, kendi yasalarına göre yargılanma, konsolosluklar açma gibi ayrıcalıklar tanımıştır. Bu ayrıcalıklar, Osmanlı’nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığını kaybetmesine, Avrupa devletlerinin Osmanlı topraklarında nüfuz sahibi olmasına neden olmuştur.
Sevr Antlaşması: I. Dünya Savaşı’nda yenilen Osmanlı Devleti, 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’ni parçalamaya yönelik bir antlaşma olmuş, Osmanlı topraklarının büyük bir kısmı Avrupa devletlerine bırakılmış, Osmanlı’nın bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. Bu antlaşma, Osmanlı’nın yıkılışını sağlayan en önemli oyunlardan biri olmuştur. Bu oyunlar, Osmanlı’yı yıkan oyunların başlıcalarıdır. Osmanlı Devleti, bu oyunlara karşı direnmiş, ancak başarılı olamamıştır. Osmanlı Devleti, 1922 yılında saltanatın kaldırılması ve 1924 yılında halifeliğin ilga edilmesi ile resmen sona ermiştir.

@@@@@@@@@@

Hangi diller Osmanlı İmparatorluğu’nda konuşuluyordu?

Osmanlı İmparatorluğu’nda diller
Keşfedin
Osmanlı İmparatorluğu’nda konuşulan diller, imparatorluğun hâkimiyeti altındaki bölgelerin çeşitliliğini yansıtmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nda devlet işlerinde ve sarayda kullanılan dil Osmanlı Türkçesi olmasına karşın, imparatorluğun farklı bölgelerinde farklı diller de konuşulmaktaydı. Osmanlı döneminde nüfuzu yüksek olan üç dil bulunmaktaydı: Anadolu’da ve Balkanlarda halkın çoğunun konuştuğu Türkçe; yalnızca edipler tarafından kullanılan, şiir yazılan Farsça ve asıl olarak Arabistan, Kuzey Afrika, Irak, Kuveyt ve Bilad eş-şâm’da konuşulan Arapça. İçinde Arapça ve Farsçadan hem dil bilgisi kuralları hem de kelimeler içeren Osmanlı Türkçesi ise geniş Osmanlı bürokrasisi içinde resmî dil olarak kullanılmaktaydı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun hiçbir eyaletinde tek bir dil konuşulmamaktaydı. Balkan Yarımadası’nda çoğunlukla Slav dilleri, Yunanca ve Arnavutça konuşulmakta, Türkçe ile Rumence azınlıklar tarafından konuşulmaktaydı. Anadolu’da ortak dil Türkçe idi ancak Rumca, Ermenice, Lazca ve Kürtçe de konuşulmaktaydı. Suriye, Irak, Arabistan, Mısır ve Kuzey Afrika’da ise halkın çoğu Arapça konuşurken elit tabaka Türkçe konuşmaktaydı. İmparatorluğun son iki yüzyılında Fransızca ve İngilizce, özellikle Levant bölgesinde yaşayan Hristiyanlar arasında popülerlik kazanmıştır. Elit tabakanın çocukları okulda Fransızca öğreniyor ve Avrupa’dan gelen ürünler bir moda unsuru olarak kullanılıyordu.

Bu diller, Osmanlı İmparatorluğu’nda konuşulan dillerin başlıcalarıdır. Osmanlı İmparatorluğu, farklı milletlerden, dinlerden ve kültürlerden insanları bir araya getirmiş, zengin bir medeniyet oluşturmuştur.

 




ZİHİNLERİ VE KALBLERİ İŞGAL EDİLEN İSLAM DÜNYASI

ZİHİNLERİ VE KALBLERİ İŞGAL EDİLEN İSLAM DÜNYASI

 

Evet maalesef, zihinleri ve kalpleri işgal edilmiş bir İslam dünyası içerisindeyiz

En az zihnen ve kalben üç sırdır işgal altındayız.

Manen şimdiye kadar manevi işgal sürdüğü gibi, peşinden maddi işgaller de peşpeşe gelmiştir.

Irak’ta yakalanan akademisyen kılıklı Mossad casusu Elizabeth Tsurkov’un itirafı; “Benim adım Elizabeth Tsurkov, İsrail vatandaşıyım. Mossad ve CIA için çalıştım” “Suriye’de İsrail ile terör örgütü PKK/YPG arasında iletişim kurmak için çalıştım” Meseleyi sadece Gazze’den ibaret zanneden gafiller iyi izlesin! Hep diyoruz, Gazze sadece başlangıç, nihai hedefleri Türkiye!

https://twitter.com/i/status/1724711924514910322

https://www.youtube.com/watch?v=rkD3hI6SIPI&t=20s

*İsrail Hamas elemanlarını arttırdı.

İsrail kahramanlar üretmeye şuursuzca ve körce sebep oldu.

İsrail Allahın hesabını hesaba katmadı.

Dünyada kendine olan nefreti arttırdı.

Akıttığı kanda boğulduğunun farkında değil.

Aldığı ahlar onu yakacaktır.

İslam dünyasının ve insanlığın kendi aleyhinde bir araya gelmesini sağladı.

Bu bir yandan yıkılışımız ve diğer yandan yükselmemizin önündeki bazı maniler elimizi ve kolumuzu bağlamıştır.
Bunun en önemlisi de; Gevşeklik, zayıflık, dünya ve makam sevgisi, hırs gibi sebeplerdir.

@@@@@@@@@@

Hadiste bildirilen vehn nedir?

Vehn, hadiste bildirilen bir terimdir. Vehn, sözlükte gevşeklik, zayıflık, güçsüzlük anlamına gelir. Ancak hadiste, vehn, İslam ümmetinin içinde bulunduğu durumun sebebini açıklar. Vehn, dünyayı sevmek ve ölümü kötü görmektir. Bu duygu, Müslümanların cihad etmekten, Allah yolunda fedakarlık yapmaktan, düşmanlara karşı direnmekten alıkoyar. Vehn, Müslümanların sayıca çok olmalarına rağmen, güç ve kuvvet bakımından zayıf olmalarına neden olur. Vehn, Allah’ın düşmanlarının kalbinden Müslümanlara karşı korku ve saygı duygusunu çekip almasına sebep olur. Vehn, Müslümanların ahireti unutup, dünyaya bağlanmalarına yol açar. Vehn, Müslümanların en büyük belasıdır.

@@@@@@@

Hangi hadiste vehn geçer?

Vehn, hadiste bildirilen bir terimdir. Vehn, sözlükte gevşeklik, zayıflık, güçsüzlük anlamına gelir. Ancak hadiste, vehn, İslam ümmetinin içinde bulunduğu durumun sebebini açıklar. Vehn, dünyayı sevmek ve ölümü kötü görmektir. Bu duygu, Müslümanların cihad etmekten, Allah yolunda fedakârlık yapmaktan, düşmanlara karşı direnmekten alıkoyar. Vehn, Müslümanların sayıca çok olmalarına rağmen, güç ve kuvvet bakımından zayıf olmalarına neden olur. Vehn, Allah’ın düşmanlarının kalbinden Müslümanlara karşı korku ve saygı duygusunu çekip almasına sebep olur. Vehn, Müslümanların dünyaya bağlanmalarına yol açar. Vehn, Müslümanların en büyük belasıdır.

Vehn hadisi olarak bilinen bu rivayet, Ebu Davud’un Melahim bölümünde yer almaktadır. Hadisi Sevban (r.a) Rasûlullah (s.a.v)’den şöyle nakletmiştir:

“Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) biribirlerini davet edecekler.” Birisi: “Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi. Rasûlullah (s.a.v), “Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çörçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak.” buyurdu. Yine bir adam: “Vehn nedir ya Rasûlullah?” diye sorunca: “Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir.” buyurdu.

Bu hadis, Ahmed b. Hanbel, Tirmizi, Nesai, İbn Mace ve diğer bazı hadis kaynaklarında da geçmektedir. Hadisin senedi sahih veya hasendir.

@@@@@@@@@@@

Vehn dışında başka hangi duygular Müslümanları zayıflatır?

Vehn, hadiste bildirilen bir terimdir ve dünyayı sevmek ve ölümü kötü görmek anlamına gelir. Bu duygu, Müslümanların cihad etmekten, Allah yolunda fedakârlık yapmaktan, düşmanlara karşı direnmekten alıkoyar. Vehn, Müslümanların en büyük belasıdır.

Vehn dışında başka hangi duygular Müslümanları zayıflatır? Bu sorunun cevabı, web araması yaptığım sonuçlara göre şöyle olabilir:

Korku: Korku, insanın ilkel beyin dediğimiz bir alanda kayıtlı olan bir duygudur. Korku, insanı nasıl davranması gerektiği ve yaptığının doğru ya da yanlış olduğu konusunda uyarır. Ancak, korku aşırıya kaçtığında, insanı mantıklı düşünmekten ve davranmaktan alıkoyar. Korku, insanın kendine güvenini, cesaretini ve iradesini zayıflatır. Korku, insanı Allah’ın rahmetinden ve yardımından uzaklaştırır. Korku, insanı düşmanlarına karşı zayıf ve çaresiz gösterir. Korku, Müslümanların en büyük düşmanlarından biridir.
Ümitsizlik: Ümitsizlik, insanın geleceğe dair beklenti ve umudunu kaybetmesi anlamına gelir. Ümitsizlik, insanı hayattan soğutur, çalışma azmini ve gayretini kırar, hedeflerinden vazgeçirir. Ümitsizlik, insanı Allah’ın kudretinden ve vaadinden şüpheye düşürür. Ümitsizlik, insanı sabır, şükür ve tevekkül gibi güzel ahlaklardan uzaklaştırır. Ümitsizlik, Müslümanların en büyük hastalıklarından biridir.
Kıskançlık: Kıskançlık, insanın başkasının sahip olduğu nimet, mevki, başarı, güzellik gibi şeyleri kendisine gıpta etmesi ve onlardan mahrum olmasını istemesi anlamına gelir. Kıskançlık, insanı nankör, haset, kin ve nefret gibi kötü duygulara sevk eder. Kıskançlık, insanı Allah’ın takdirine ve adaletine razı olmamaya iter. Kıskançlık, insanı başkalarına zarar verme, iftira atma, yalan söyleme gibi günahlara sürükler. Kıskançlık, Müslümanların en büyük fitnelerinden biridir.

@@@@@

Bediüzzaman’ın hücumatı sitte eserinde geçen korku ve tama….

Bediüzzaman’ın Hücumat-ı Sitte eserinde geçen korku ve tama hakkında merak ettiğiniz için teşekkür ederim. Bu sorunun cevabını bulmak için web araması yaptım ve aşağıdaki bilgileri elde ettim:

Hücumat-ı Sitte, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’nın bir parçası olan Yirmi Dokuzuncu Mektup’un altıncı kısmıdır. Bu eserde, Bediüzzaman, insanın imanını zayıflatan ve şeytanın hilelerine düşmesine sebep olan altı tehlikeli duyguyu anlatır. Bu duygular şunlardır: hubb-u cah (şöhret düşkünlüğü), korku, tama (açgözlülük), ırkçılık, enaniyet (benlik) ve tenperverlik (tembellik).
Korku, insanın tehlike karşısında duyduğu endişe, kaygı ve çekinme duygusudur. Korku, insanın hayatta kalmasına yardımcı olan bir duygu olabilir, ancak aşırıya kaçtığında insanın iradesini, cesaretini ve güvenini zayıflatır. Korku, insanı Allah’ın rahmetinden ve yardımından uzaklaştırır. Korku, insanı düşmanlarına karşı zayıf ve çaresiz gösterir. Korku, Müslümanların en büyük düşmanlarından biridir. Bediüzzaman, korkunun tedavisi için şöyle der: “Korkunun ilacı, iman ve tevekküldür. İman, insanı Allah’ın kudretine ve vaadine bağlar. Tevekkül, insanı Allah’ın rızasına ve takdirine razı eder. İman ve tevekkül, insanı kimseden korkmamaya, ancak Allah’tan korkmaya sevk eder.”
Tama, insanın bir şeyi hırsla istemesi, açgözlülük ve doymazlık anlamına gelir. Tama, insanın nankör, haset, kin ve nefret gibi kötü duygulara sevk eder. Tama, insanı Allah’ın takdirine ve adaletine razı olmamaya iter. Tama, insanı başkalarına zarar verme, iftira atma, yalan söyleme gibi günahlara sürükler. Tama, Müslümanların en büyük hastalıklarından biridir. Bediüzzaman, tama’nın ilacı için şöyle der: “Tama’nın ilacı, şükür ve kanaattir. Şükür, insanı Allah’ın nimetlerine karşı minnettar olmaya ve onları hayırlı işlerde kullanmaya yönlendirir. Kanaat, insanı Allah’ın verdiğiyle yetinmeye ve fazlasını istememeye alıştırır. Şükür ve kanaat, insanı tama’dan ve onun getirdiği kötülüklerden korur.”

@@@@@@

Bediüzzaman’ın eserlerinde ümitsizlik konusu…

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı’nda ümitsizlikten bahsederken, bunun insanın imanını zayıflatan ve şeytanın hilelerine düşmesine sebep olan tehlikeli bir duygu olduğunu vurgular. Ümitsizlik, insanın geleceğe dair beklenti ve umudunu kaybetmesi anlamına gelir. Ümitsizlik, insanı hayattan soğutur, çalışma azmini ve gayretini kırar, hedeflerinden vazgeçirir. Ümitsizlik, insanı Allah’ın kudretinden ve vaadinden şüpheye düşürür. Ümitsizlik, insanı sabır, şükür ve tevekkül gibi güzel ahlaklardan uzaklaştırır. Ümitsizlik, Müslümanların en büyük hastalıklarından biridir.
Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı’nda ümitsizliğin ilacını da verir. Ümitsizliğin ilacı, iman ve ümittir. İman, insanı Allah’ın varlığına, birliğine, isim ve sıfatlarına, peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, ahiret gününe, kadere ve hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inandırır. İman, insanı Allah’ın rahmetine, affına, yardımına, lütfuna ve ihsanına güvenmeye sevk eder. İman, insanı Allah’ın vaadine ve tehdidine itikat ettirir. İman, insanı Allah’ın her şeyi hikmetle yaptığına ve her şerde bir hayır olduğuna ikna eder. İman, insanı Allah’ın her an kendisini gördüğüne, işittiğine, bildiğine ve koruduğuna kanaat getirir. İman, insanı Allah’ın her şeye gücü yettiğine ve hiçbir şeyin O’na zor gelmediğine inandırır. İman, insanı Allah’ın her şeye kadirdir deyip, her şeye ümit bağlamaya alıştırır.
Ümit, insanın geleceğe dair olumlu beklenti ve arzu duyması anlamına gelir. Ümit, insanı hayata bağlar, çalışma azmini ve gayretini artırır, hedeflerine ulaşmaya motive eder. Ümit, insanı Allah’ın kudretine ve vaadine güvenmeye sevk eder. Ümit, insanı sabır, şükür ve tevekkül gibi güzel ahlaklara yönlendirir. Ümit, Müslümanların en büyük silahlarından biridir. Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı’nda ümit ile ilgili şöyle der: “Ümit, imanın nuru ve hayatın meyvesidir. Ümit, insanı Allah’a yaklaştırır ve O’ndan istemeye teşvik eder. Ümit, insanı ibadet ve taate sevk eder ve O’ndan korkmaya ve O’na güvenmeye alıştırır. Ümit, insanı hayır ve hasenata koşturur ve O’ndan mükafat beklemeye sevk eder. Ümit, insanı şer ve seyyiatan uzaklaştırır ve O’ndan azap korkmaya sevk eder. Ümit, insanı dünyanın geçici zevklerinden ve ahiretin ebedi saadetinden mahrum bırakmaz. Ümit, insanı her zaman mutlu ve memnun eder.”

@@@@@@@ @@@@

Bediüzzaman’ın eserlerinde Kıskançlık konusu…

Kıskançlık, insanın başkasının sahip olduğu nimet, mevki, başarı, güzellik gibi şeyleri kendisine gıpta etmesi ve onlardan mahrum olmasını istemesi anlamına gelir. Kıskançlık, insanı nankör, haset, kin ve nefret gibi kötü duygulara sevk eder. Kıskançlık, insanı Allah’ın takdirine ve adaletine razı olmamaya iter. Kıskançlık, insanı başkalarına zarar verme, iftira atma, yalan söyleme gibi günahlara sürükler. Kıskançlık, Müslümanların en büyük fitnelerinden biridir.
Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı’nda kıskançlıktan bahsederken, bunun insanın imanını zayıflatan ve şeytanın hilelerine düşmesine sebep olan tehlikeli bir duygu olduğunu vurgular. Bediüzzaman, kıskançlığın ilacını da verir. Kıskançlığın ilacı, muhabbet ve tevazudur. Muhabbet, insanı Allah’ın yarattığı her şeye sevgi ve saygı duymaya yönlendirir. Muhabbet, insanı başkalarının nimetlerine sevinmeye ve onlara dua etmeye sevk eder. Muhabbet, insanı kardeşlik, dostluk ve yardımlaşma gibi güzel ahlaklara alıştırır. Tevazu, insanı Allah’ın büyüklüğüne ve kendi aczine şahit olmaya sevk eder. Tevazu, insanı başkalarını kendinden üstün görmeye ve onlara hürmet etmeye sevk eder. Tevazu, insanı kibir, gurur ve riya gibi kötü ahlaklardan uzaklaştırır. Muhabbet ve tevazu, insanı kıskançlıktan ve onun getirdiği kötülüklerden korur.
Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı’nda kıskançlığın zararlarını ve sonuçlarını da anlatır. Bediüzzaman, kıskançlığın hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük felaketlere yol açtığını belirtir. Bediüzzaman, kıskançlığın bireysel düzeyde insanı mutsuz, huzursuz, kederli, hastalıklı ve günahkâr yapacağını söyler. Bediüzzaman, kıskançlığın toplumsal düzeyde ise insanları birbirine düşman, ayrı, bölünmüş, çekişmeli ve zayıf yapacağını söyler. Bediüzzaman, kıskançlığın İslam ümmetinin en büyük yaralarından biri olduğunu ve bu yaranın tedavi edilmesi gerektiğini söyler.

MEHMET ÖZÇELİK

17-11-2023