VARLIK YOKLUKTA

VARLIK YOKLUKTA

 

Allah tüm varlıkları yokluktan çıkarıyor.
Yoktan ve yokluktan var ediyor, vücuda çıkarıyor.
Peygamberlerin sadece ikisi varlık sahibi,
Hz. Süleyman ve Zülkarneyn.
Madde âleminin en fakirleri iken, Maneviyat aleminin sultanı olmuşlar.
İnsanların çoğu açlık, fakirlik ile yani vererek değil, alarak imtihan ediliyor.
“El fakru fahri”,”Fakirlik benim iftihar sebebimdir.” Hadisi bir manasıyla bunu ifade ediyor.
Allaha karşı fakrını, aczini, zafiyetini ve hiçliğini hissedip bilmek.
Zaten varlığa giden yol, yokluktan başlayıp, yokluk ile elde ediliyor.
Aynı zamanda varlık, yokluk ile biliniyor.
Yok ol ki, var olasın.
Allaha karşı varlık iddiasında bulunmak, gerçek yokluktur.
Varlığından vaz geçip, O’nda fani olmak, baki olup baki kalmaktır.
Bekaya mazhariyettir.
Şeytan bir anlık kibre kapılıp bende varım dedi, ebediyen yok oldu, yokluktan beter oldu.
“Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman’a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim.”
“Çünkü sen, çendan nefsin ve sûretin itibâriyle hiç hükmündesin, fakat vazife ve mertebe noktasında, sen şu haşmetli kâinatın dikkatli bir seyircisi, şu hikmetli mevcudâtın belâgatlı bir lisân-ı nâtıkı ve şu kitâb-ı âlemin anlayışlı bir mütâlâacısı ve şu tesbih eden mahlûkatın hayretli bir nâzırı ve şu ibâdet eden masnuâtın hürmetli bir ustabaşısı hükmündesin.”
Sen yok olsan var olursun. Varım desen yok olursun, yoksun.
İnsan enâniyeti cihetiyle varlığı bir buz parçası gibidir.
O enâniyeti O’nun yolunda eritmesiyle var olur.
Damla değil, derya olur.
Varlığa çıkmadan önce Her şey ilmi ilahide ezelden beri var idi.
Varlık elbisesi giydi, göründü.
Fahirlenip gururlandı.
Bende varım dedi, kaybetti.
11 ay boyunca bende varım diyen insan, bir ay oruçla yokluğunu hissedip, yokluğunun varlığına vakıf oldu.
“Nefis Rabbisini tanımak istemiyor; firavunâne kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azaplar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, zaafını, fakrını gösterir, abd olduğunu bildirir.
Hadisin rivayetlerinde vardır ki:
Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: “Ben neyim, sen nesin?”
Nefis demiş: “Ben benim, Sen sensin.”
Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: “Ene ene, ente ente.” Hangi nevi azâbı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş.
Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş: “Men ene? Ve mâ ente?”
Nefis demiş: “Ente Rabbiye’r-Rahîm., Ve ene abdüke’l-âciz.” Yani, “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim.”
Tohum toprak altına girdi yok oldu.
Birçok varlıklara ana oldu.
Bende varım deyip çürüyüp yok olmadan tohum olarak kalsaydı, hayata ve bir çok vücuda vasıta ve sebep olamazdı.
Dermanın varlığı, derdin içinde.
“ Gerçek aşıklara sala denildi
Dertli olan gelsin dermanı buldum
Ah ile vah ile cevlan ederken
Canımın içinde cananı buldum.” Emir Sultan.
“Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş
Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş.”
“Eğer sen, fâni vücudunu, o vücudu sana veren Hâlık’ın yolunda feda etsen bal arısı gibi olursun. Hadsiz bir nur-u vücud bulursun. Hem feda et. Çünkü şu vücud, sende vedia ve emanettir.
Hem Onun mülküdür hem O vermiştir. Öyle ise, minnet etmeyerek ve çekinmeyerek fena et, feda et, ta eka bulsun. Çünkü nefy-i nefy ispattır. Yani, yok yok ise, o vardır. Yok, yok olsa, var olur.”

– İnsanı niçin gömerler?

Hürmeten.
Birde;
Çürüyüp bozulmasın, küflenip kurtlanmasın, kokup yapısı bozulmasın diye.
Aslına rücu eder.
Geldiği toprağa geri gider.
Hatta geldiği ve alındığı topraklarına geri dönerler.
Tıpkı elma gibi.
Kışın yemek için toprağa gömülüp, taze kalması sağlanır.

İnsanda dünya cihetiyle fani olup, tohum gibi çürür ta ki ahirette daha güzel bir surette birçok vücutları giymek için.

MEHMET ÖZÇELİK

07-01-2024




KATİL İÇERİDE

KATİL İÇERİDE

“İran devlet televizyonuna göre Reisi, Kirman’da Süleymani’nin mezarı yakınlarındaki terör saldırılarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninde konuştu.

Saldırıları üstlenen terör örgütü DEAŞ’ın ABD ile İsrail tarafından oluşturulduğunu ve yönetildiğini ifade eden Reisi, şunları kaydetti:

“ABD, bölgede İslami görünüme sahip başka bir İsrail’in oluşumunu arıyordu. Şimdiki İsrail, Yahudi görünümü ve adıyla kurulmuştu fakat bölgede diğer İsrail’in de DEAŞ’ın ‘İslam Halifeliği’ adı altında kurulmasını planlıyorlardı.”[1]

 

-Hamasın ikinci adamı Aruri’nin İsrail tarafından Lübnan’da su-i kaste uğramasının ardından, İran’ın 4 yıl önce yine İsrail tarafından öldürülen Süleymaninin 4.yıl merasiminde iki bombanın patlatılması hiçbir yönüyle tesadüfi değildir.

İlk akla gelen İsrail ve Abd olmuştur.

 

– Zaten bir önceki ABD Başkanı Trump Deaşı Obama’nın kurduğunu söylemişti. Buda gösteriyor ki İran’daki iki büyük palanın faili ABD ve İsraildir. 

Ne garip tecellidir ki, bir gün önce Hamas’ın iki numaralı adamı öldürülüyor, bir gün sonra İran’daki Süleymani’nin ölümünün 4. Yıl kutlamaları da yüze yakın kişi ölüyor ve üç yüze yakın kişide yaralanıyor. 

Hırsız şeyy yani öldürülenlerin yanında bulunan katil şeyy yani Abd, hemen mesajında, ben yapmadım, diyor. Onu külahıma anlat. 

 

-Avni Özgürel Irak’ın eski Başbakanı Nuri El Maliki’nin terör örgütü DEAŞ ile ilgili açıklamasını yorumladı. DEAŞ’ın kuruluş ve terör örgütü PKK eliyle sözde ortadan kaldırılış hikayesini değerlendiren Özgürel, Malikini’nin DEAŞ’ı ABD’nin isteğiyle valilik binasında kurduklarına yönelik sözlerini aktardı. Maliki geçen hafta yaptığı açıklamada “Bu örgüt, 2012 yılında Anbar meydanlarında başlayan oturma eyleminden doğan bir Amerikan icadı” ifadelerini kullanmıştı.[2]

 

-İsrail’in dengesizce sadece Gazze’ye değil, başta İran olmak üzere çevre ülkeleri de savaşa çekmek istiyor.

Savaşı büyüterek bir üçüncü dünya savaşını tetiklemeye çalışıyor.

Dünyanın yıkım için bir deli yeter demiştim.[3]
Ancak o delinin şımartılıp destek olduğu Netanyahu gibi bir delinin daha olması gerekiyormuş.[4]

 

***********  

 

Gazze’deki çocuklar Allah’a şikâyete gittiler.

Allah Küfre mühlet ve süre verirken, zulme müsaade etmemektedir.
Bunun arkası belalar ve musibetlerdir.
Ortakların da kapsayacak bir musibet.
Hala Aylan bebeğin ve onun gibi bebeklerin bedelleri ödeniyor.[5]

İnsanlık bedeller ödüyor.[6]

-Gazzeli 9 bin çocuk 2024’ü göremedi…[7]

“Ve lillahi cunudus semavati vel ard, ve kanallahu azizen hakima.”

“Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[8]

İsrail askerleri tek tek o hastalığa yakalanıyor

Onlarca İsrail askerinin Düzinelerce İsrail askerinin Leishmania enfeksiyonuna yakalandığı belirtiliyor.[9]

 

 

*******************    

 

Abd ve Batı denilince sadece zulüm ve terörün değil, ahlaksızlığında merkezi ve temsilciliğini üstlendiği görülür.

O da devlet başkanlığı yapmış kişilerce. [10]

-Papa’dan eşcinsel sapkınlığa onay: Kilisede kutsanmalarına resmi olarak imkan tanındı.[11]

MEHMET ÖZÇELİK

05-01-2024

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3380582-saldiriyi-deas-ustlendi-iran-2-ulkeyi-isaret-etti-intikam-mesaji

[2] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/irakin-eski-basbakani-malikiden-deas-itirafi-abdnin-istegiyle-valilik-binasinda-kurduk-4592118

[3] https://tesbitler.com/2022/03/09/bir-deli-yeter/

[4] https://video.haber7.com/video-galeri/259388-isgalci-israil-ordusundan-bir-asker-gazzede-bir-bebegi-kacirdi

[5] https://tesbitler.com/2015/09/06/insanligin-dibe-vurusu-ve-olusu/

[6] https://tesbitler.com/2023/08/05/hatalar-musibetlerin-celbine-vesiledir/
https://tesbitler.com/2019/08/23/zulme-ortak-olmayin/
https://tesbitler.com/2016/10/11/kaybolan-ve-kaybedilen-cocuklar/

https://www.haber7.com/dunya/haber/3317558-fanatik-yahudiler-isgal-ettikleri-kuduste-rahibelere-tukurdu

[7] https://www.youtube.com/watch?v=U4ZPwxZFgXU

[8] Fetih suresi.7.

[9] https://www.haber7.com/dunya/haber/3379307-israil-askerleri-tek-tek-o-hastaliga-yakalaniyor

[10] https://www.yenisafak.com/dunya/epstein-dava-dosyalarinin-ikinci-bolumu-cocuk-yastaki-kizlarin-nasil-kandirildigi-ortaya-cikti-4592213

[11] https://www.yenisafak.com/dunya/papadan-escinsel-sapkinliga-onay-kilisede-kutsanmalarina-resmi-olarak-imkan-tanindi-4582690

 




YOKLUĞUN ÖNÜNDEKİ ENGEL CEHENNEM

YOKLUĞUN ÖNÜNDEKİ ENGEL CEHENNEM

Cehennemin varlığının hikmetini anlayınca iyi ki varmış diyeceksiniz.

Çünkü cehennem kâinatın çöplüğüdür.

Bir evin, sitenin, il, devlet ve dünyanın çöplüğü gibi.

Çöp atılacak yerin olmadığını düşündüğünüzde, bunu daha iyi anlamış olursunuz.
Cehennem ademi yani yokluğu temsil ediyor.
Ademi olan ve ademin önündeki son perdedir cehennem.
Çöplük, kainatın çöplüğü, ademi olup işe yaramayanlar oraya dökülüyor, oraya atılıyor.
“Nasıl ki Cennet, vücut âlemlerinin mahsulâtını taşıyor ve dünyanın yetiştirdiği tohumları bâkiyâne sümbüllendiriyor. Öyle de, Cehennem dahi, hadsiz dehşetli adem ve hiçlik âlemlerinin çok elîm neticelerini göstermek için, o adem mahsulâtlarını kavuruyor. Ve o dehşetli Cehennem fabrikası, sair vazifeleri içinde, âlem-i vücut kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor. Bu dehşetli meselenin şimdilik kapısını açmayacağız; inşâallah sonra izah edilecek.”[1]
Meyvesi zakkum, içeceği ise kaynar sudur.
” Demek bu semâvî lâmbalarda gayet harika bir intizam var. Ve onlara çok dikkatle bakılıyor. Güya o pek büyük ve pek çok kütle-i nâriyelerin ve gayet çok kanâdil-i nuriyelerin buhar kazanı ise, harareti tükenmez bir Cehennemdir ki, onlara nursuz hararet veriyor. Ve o elektrik lâmbalarının makinesi ve merkezî fabrikası daimî bir Cennettir ki, onlara nur ve ışık veriyor; ism-i Hakem ve Hakîmin cilve-i âzamıyla, intizamla yanmakları devam ediyor.”[2]

-Arapça Nurla Narın yazılışı kök itibarıyla aynıdır.
Nur ışık verirken, nar hararet veriyor.
Cehennem küfrün ürünü.
Küfür manevi bir Cehennemi içinde barındırıyor.
Nitekim kafirin bu dünyadaki manevi Cehennemi, asi müminin maddi Cehenneminden daha dehşetlidir.
“Risâle-i Nur, bu dünyada bir mânevî Cehennemi, dalâlette gösterdiği gibi, îmanda dahi bıı düııyada mânevî bir Cennet bulunduğunu ispat ediyor; ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde mânevî elîm elemleri gösterip, hasenât ve güzel hasletlerde ve hakâik-i şeriatın amelinde Cennet lezâiz i gibi mânevî lezzetler bıılunduğunu ispat ediyor.
Sefâhet ehlini ve dalâlete düşenleri o cihetle-aklı başında olanlarını-kurtarıyor.”[3]

-” Gördüm ki: “İmânda mânevî bir Cennet ve dalâlette mânevî bir Cehennem bu dünyâda da vardır” yakînen bildim.”[4]

” Risâle-i Nurda pek çok muvâzenelerle ehl-i sefâhet ve dalâlet, dünyâda dahi bir mânevî Cehennem içinde azap çektiklerini; ve ehl-i îmân ve salâhat, dünyâda dahi bir mânevî Cennet içinde İslâmiyet ve insâniyet mîdesiyle ve îmânın tecelliyâtiyle ve cilveleriyle mânevî Cennet lezzetleri tadabilirler, belki derece-i îmânlarına göre istifâde edebilirler.
Fakat, bu fırtınalı zamânın, hissi iptâl eden ve beşerin nazarını afâka dağıtan ve boğan cereyanlar iptâl-i his nev’inden bir sersemlik vermiş ki, ehl-i dalâlet mânevî azâbını muvakkaten tam hissedemiyor. Ehl-i hidâyete dahi gaflet basıyor, hakikî lezzetini takdir edemiyor.”[5]

-“Hidayetin neticesi, semeresi ve hidayetteki lezzet ve nimet nedir?” diye sual eden saile cevaptır. Yani, hidayette saadet-i dareyn vardır. Hidayetin neticesi, nefs-i hidayettir. Hidayetin semeresi, ayn-ı hidayettir. Zira, hidayet haddizatında büyük bir nimettir ve vicdani bir lezzettir ve ruhun cennetidir. Nasıl ki dalalet ruhun cehennemidir; öyle de, ahiretin felah ve saadetini intaç eder.”[6]

-Cennette Cemal ismi, Cehennem de Celal, Kahhar ve Cebbar ismi tecelli ediyor.
” Arkadaş! Cenab-ı Hakkın sıfat-ı ezeliye aleminde biri celali, diğeri cemali, iki türlü tecellisi vardır. Celal ile cemalin sıfat-ı ef’al aleminde tecellisinden lütuf ve kahır, hüsün ve heybet tezahür eder. Ef’al alemine tecelli edince, tahliye ( ) ile tahliye ( ) , tezyin ile tenzih doğar. Asar ve a’mal aleminden alem-i ahirete intıba’ edince, lütuf Cennet ve nur olarak, kahır da Cehennem ve nar olarak tecelli eder. Sonra alem-i zikre in’ikas edince, biri hamd, diğeri tesbih olmak üzere iki kısma ayrılır. Sonra alem-i kelamda tecelli edince, kelamın emir ve nehye taksimine sebep olur. Sonra alem-i irşada intikal edince, irşadı tergib ve terhib, tebşir ve inzara taksim eder.
Sonra vicdana tecelli edince, reca ve havf husule gelir.
Sonra irşadın iktizasındandır ki, havf ile reca arasındaki müvazene devamla muhafaza edilsin ki, reca ile doğru yollara süluk edilsin, havf ile de, eğri yollara gidilmesin; ne Allah’ın rahmetinden me’yus, ne de azabından emin olunsun.
İşte böylece teselsül eden şu hikmetten dolayı, Kur’an-ı Kerim, aleddevam, terğibden sonra terhib; ve ebrarı medhettikten sonra füccarı zemmetmiştir.”[7]

-Kısa zamandaki günaha mukabil ebedi Cehennemin adalet olduğunun izahtan sonra,
” Sual : O ebedi ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma merhamet ve şefkat-i İlahiyeye ne diyorsun?
Cevap : Azizim! O kafir hakkında iki ihtimal var. O kafir, ya ademe gidecektir veya daimi bir azap içinde mevcut kalacaktır. Vücudun-velev Cehennemde olsun-ademden daha hayırlı olduğu vicdani bir hükümdür. Zira adem, şerr-i mahz olduğu gibi, bütün musibet ve masiyetlerin de merciidir. Vücut ise, velev Cehennem de olsa, hayr-ı mahzdır. Maahaza, kafirin meskeni Cehennemdir ve ebedi olarak orada kalacaktır.
Fakat kafir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmişse de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateşle bir nevi ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur. O kafirlerin dünyada yaptıkları a’mal-i hayriyelerine mükafaten, şu merhamet-i İlahiyeye mazhar olduklarına dair işarat-ı hadisiye vardır.
Maahaza, cinayetin lekesini izale veya hacaletini tahfif, veyahut icra-yı adalete iştiyak için cezayı hüsn-ü rıza ile kabul etmek, ruhun fıtri olan şe’nidir.
Evet, dünyada, çok namus sahipleri, cinayetlerinin hicabından kurtulmak için, kendilerine cezanın tatbikini istemişlerdir; ve isteyenler de vardır.”[8]

-” Mazi sigasıyla zikredilen – – hazırlanmıştır.- kelimesi, Cehennemin el’an mahluk ve mevcut olup, Ehl-i İ’tizalin bilahare vücuda geleceğine zehapları gibi olmadığına işarettir.
Ey arkadaş! Ateş unsuru, kainatın bütün kısımlarını istila etmiş pek büyük bir unsurdur. Bir damar gibi kainatın yaratılışından başlayarak her tarafa dal budak salıp gelen şu şecere-i nariyeye nazar-ı hikmetle dikkat edilirse, bu şecerenin başında, yani sonunda büyük bir meyvenin bulunduğu anlaşılır. Evet, toprağın içinde büyük ve uzun bir damarı gören adam, o damarın başında kavun gibi bir meyvenin bulunduğunu zannetmesi gibi, alemin her tarafında damarları bulunan şu şecere-i nariyenin de Cehennem gibi bir meyvesinin bulunduğuna bilhads, yani sür’at-i intikal ile hükmedebilir.”[9]

-” Sual : Bazı hadislerin zahirine göre, Cehennem tahtel-arzdır; yani yerin altındadır. Ve keza, bir hadise nazaran, Cehennem ateşinin dünya ateşinden iki yüz derece fazla harareti vardır. Bu noktaların izahı?
Cevap : Kürenin tahtı, merkezinden ibarettir. Buna binaen, arzın tahtı, merkezidir. Nazariyat-ı hikemiyece sabit olduğu vecihle, arzın merkezinde, harareti iki yüz bin dereceye baliğ bir ateş vardır. Çünkü, her otuz üç zıra’ derinliğinde, tahminen bir derece hararet artar. Buna binaen, merkeze kadar iki yüz bin dereceli bir hararet meydana gelir. İşte bu nazariyeye, mezkur hadisin meali mutabık gelir. Buna binaen, küre-i arzın merkezinde bulunan iki yüz bin derece hararetli bir ateş, Cehenneme bir çekirdek hükmünde olup, kıyamette, kabuğu hükmünde bulunan tabaka-i türabiyeyi çatlatıp, bütün dehşetiyle çıkar, tevessü etmeye başlar ve tam teçhizatıyla Cehennem meydana gelir, denilebilir. Ve keza, bir hadise nazaran, “Zemherir” namında, burudet ile yakan bir ateş vardır. Bu hadis de, o nazariyeye mutabıktır. Zira, merkez-i arzdan sathına kadar derece derece artan veya tenakus eden ateş, Zemherir de dahil olmak üzere, ateşin bütün mertebelerine şamildir. Hikmet-i tabiiyede takarrur ettiği gibi, ateş, bazen öyle bir dereceye gelir ki, yakınında bulunan şeylerden hararetleri tamamen celp ve cezb etmekle, onları bürudet ile yakar ve suyu incimad ettirir.
Sual : Mezkur hadise göre, Cehennem, arzın merkezindedir. Halbuki arz, Cehenneme nisbeten bir yumurta kadardır. O kocaman Cehennem, arzın karnında nasıl yerleşir?
Cevap : Evet, alem-i mülk, yani alem-i şehadet, yani bu görmekte olduğumuz aleme göre, Cehennem, arzın içindedir diye, Cehennemi küçük gösteriyoruz. Amma alem-i ahirete nazaran, Cehennem öyle azamet peyda eder ki, binlerce arzları içine alır, doymaz. Bu alem-i şehadet, bir perde gibi, onun tevessüüne mani olmuştur. Binaenaleyh, arzın içindeki Cehennemden maksat, Cehennemin kalbi ve Cehennemin çekirdeğidir. Ve keza Cehennemin arzın altında bulunması, arzın karnında veya arz ile muttasıl, yapışık olmasını istilzam etmez. Zira şems, kamer, yıldız, arz gibi küreler, hep şecere-i hilkatin meyveleridir. Malumdur ki, meyvenin altı, bütün dalların aralarına şumulü vardır. Binaenaleyh, Allah’ın mülkü pek geniştir. Pecere-i hilkatin dalları da her tarafa uzanıp gitmiştir; Cehennem nereye giderse, yeri vardır. Ve keza, bir hadise göre, Cehennem matvidir, yani bükülmüştür, yani tam açık değildir. Demek Cehennemin, bir yumurta gibi, arzın merkezinde mevcut ve bilahere tezahür edeceği, mümkinattandır.
İhtar : Cehennemin şimdi mevcut olmadığına Mutezileleri sevk eden, bu hadis olsa gerektir.
Arkadaş! Bu ayetin cümlelerini yoklayalım, bakalım, o zarflar nasıl sadeflerdir, içlerinde ne gibi cevherler vardır?”[10]

Yaşasın zalimler için cehennem.
Cennet ucuz değil, Cehennem de lüzumsuz değil.
Cennet adam istediği gibi, Cehennem de adam ister.
Cehennem Mahzendir.
Cehennem Hapishanedir.
Cehennem Azap yeridir.
Cehennem Kâinatın yakıt ve buhar kazanıdır.
Cehennem Memuru ilahidir.
Cehennem yokluğu, Cennet ise vücudu temsil ediyor.[11]

MEHMET ÖZÇELİK

03-01-2024

[1] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/asa-yi-musa/on-birinci-mesele/69

[2] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/asa-yi-musa/besinci-huccet-i-imaniye-otuzuncu-lem-anin-ucuncu-nuktesi/170

[3] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hizmet-rehberi/risale-i-nur-bu-dunyada-dahi-imandaki-lezzeti-imansizliktaki-sikinti/39

[4] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hutbe-i-samiye/arabi-hutbe-i-samiyenin-mukaddimesidir/21

[5] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hutbe-i-samiye/arabi-hutbe-i-samiyenin-mukaddimesidir/22

[6] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-besinci-ayetinin-tefsiri/62

[7] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-altinci-ayetinin-tefsiri/66

[8] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-yedinci-ayetinin-tefsiri/81

[9] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-yirmi-uc-ve-yirmi-dorduncu-ayetlerinin-tefsiri/180

[10] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-yirmi-uc-ve-yirmi-dorduncu-ayetlerinin-tefsiri/181
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mektubat/birinci-mektub/14
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/muhakemat/besinci-mesele/62

[11] Daha geniş görüntülü olarak bakınız.  https://www.youtube.com/watch?v=ghG-rWVnc7s&t=4s

https://www.youtube.com/watch?v=01eId2fLAg8

https://www.youtube.com/watch?v=OPErJ9Gw6ms

https://www.youtube.com/watch?v=NuHowrwbzJU




GÖKYÜZÜNÜN KALELERİ BURÇLAR

GÖKYÜZÜNÜN KALELERİ

BURÇLAR

Tanımı itibarıyla; Burçlar, gökyüzündeki belirli bir bölgede yer alan yıldız gruplarını ifade eder.

 Bu gruplar, 12 farklı zodiac yani yıldız grubunu, burcunu oluşturur.

Gelecek ve kader bununla belirlenemez. Etkileri vardır. Tıpkı ayın halinden dolayı gelgit olayları ve mevsimler gibi.

Burçların insan kaderi ve tabiatı üzerindeki etkilerine gelince, Kur’an’da böyle bir durumdan söz edilmez. Yıldızlardan ve burçlardan falcılık yoluyla hükümler çıkarmak ise Hz. Muhammed (a.s.m.) tarafından şiddetle reddedilmiştir.Elbette gökte olan olaylardan yerde bulunanlar etkilenir.Yıldızlarla insanlar yol bulur ancak onlarla kehanette bulunamaz.Başlı başına ilmi nücum adıyla bir ilim vardır.

Asırlarca ilgilenilmiş gök ve faaliyetleriyle.Gökle ilgili yüzlerce ayet mevcuttur.[1]
Kuranda 4 yerde geçer buruc ve bir surenin adı da Buruc suresidir.

– “Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.

Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur.

Ne güneşin aya yetişip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider.”[2]

Kahinlik ve kehanet İslam’dan önce vardı. Vahiyle o kapıda kapandı.

Şeytanlar meleklerin mancınıklarıyla defedildi.

-Kuran’da yıldızların akışını ifade eden birçok ayet vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

-Yıldızlar:

“Göklerde burçlar ve yıldızlar yaratanı tesbih eder.”[3]

“Akıntı halinde: O, yıldızları akıtıyor.”[4]

“Sıralanmış: Gökleri birbiri üzerine yedi kat inşa eden O’dur.”[5]

Düzenli olarak:” Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruk altına alan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.”[6]

-Bu ayetler, yıldızların bir düzen içinde, belirli bir rota ve hızda hareket ettiğini göstermektedir. Yıldızların bu akışı, Allah’ın yaratıcılığını ve kudretini gösteren bir delildir.

-İşte yıldızların akışını daha ayrıntılı olarak anlatan bir ayet:

“Yıldızlar, O’nun emrine boyun eğmiş bir ordudur.”[7]

-Bu ayette, yıldızların Allah’ın emrine boyun eğmiş bir ordu olarak tasvir edilmesi dikkat çekicidir. Bu tasvir, yıldızların Allah’ın hakimiyetinde olduğunu ve onun iradesine göre hareket ettiğini göstermektedir.

*****************   

  1. Peygamberimizin doğumunda bir Yahudi’nin parlak bir yıldızı göstererek, bu

Muhammed’in yıldızı, demesi.

  1. Peygamberimizin doğumundaki mucizeler;

-Kisra’nın sarayının 14 şerefesinin yıkılması.

-Sava gölünün batması.

-Mecusilerin bin yıllık ateşinin sönmesi.

3.Liderlerin yüz yılda bir çıkması.

  1. Burçla amel edilmez ancak göz ardı da edilmez.

Tıpkı istişare ve istihare bağlantısı gibi

Hava tahmin raporlarından istifade edildiği gibi, yararlanılabilinir.

Nasıl ki bir kişi, evlilik gibi ciddi bir meselede burçları esas alsa zarar eder.  Falan benim burcumdan deyip onunla evlenme ifadesi tutarlı olmaz.

5.Rüyalar alemi misalin bir örneğidir.

-Şeyh Üftade Hazretleri tarafından kendisine verilen manevi vazifeyle İstanbul’a gelen Hüdâyi Hazretleri, dönemin Osmanlı padişahı Sultan I. Ahmed’in rüyasını yorumladı ve yorumu gerçek oldu.

-“Nemçe kralı ile güreş tutmuş ve kendisi arka üstü yere düşmüş, kral pâdişahın üstünde kalmıştı.” Zâhiren pek acıklı görünen bu rü’yanın yorumunda zamanın ta’bircileri acz izhar etmişlerdi. Bunun üzerine rü’ya ta’bir edilmek üzere yazılıp Şeyh Mahmûd Hüdâyî’ye gönderildi.”

Oda cevaben, “Cenâb-ı Hakk, insan vücûdunda sırtı, cemâdât arasında da arzı (yeryüzü) en kuvvetli olarak yaratmıştır. İnsanın sırtı ile arzın temas ve ictimâından iki kuvvet cem’ ve hâsıl olur. Binâenaleyh Hz. Pâdişah’ın yere arka üstü temasıyla iki kuvvet birleşmiş oluyor. Bu yüzden a’dâ (düşmanlar)a galebe-i İslâm ve zafer mukarrerdir.”

Hatta hamile olan hanımı, kadılığı bıraktığını, elde avuçta bir şeyleri kalmayıp, doğacak çocuğu sarmalayacak bir hırka bile olmadığını söylerki kapı çalar, padişah hediyeler göndermiştir.

Hz. Hüdâyî: “-Hâtun, istediğin dünyalık geldi, haydi al!” buyurarak hanımının gönlünü de hoş etmişti.

*****************  

-Araf Suresi, 46. ayet: İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A’raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: “Selam size” derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) ‘şiddetle arzu edip umanlardır.”

-Araf Suresi, 48. ayet: Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: “Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı.”

Hicr Suresi, 16. ayet: Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.”

Furkan Suresi, 61. ayet: Gökte burçlar kılan, onların içinde bir aydınlık ve nurlu bir ay vareden (Allah) ne Yücedir.”

Buruc Suresi, 1. ayet: Burçları olan göğe andolsun.”

 

@@@@@@

 

RİSALE-İ NURDA burçlar:

1.Sevr ve Hut örneği.[8]

  1. Vahiy anında burçlardan nöbet darlık yapan meleklerin şeytanları tart etmesi.

3.Ecramı ulviyedeki burçlardan meleklerin bulunması.[9]

  1. Burçların bir vazifesi var.

Rahmân ismi Rezzak burcunda parlak bir güneş gibi tulû etti. O aç bîçâre zîhayat âlemini rahmet ışığı ile yaldızladı.

Cenâb-ı Hakkın Âdil ismi, Hakîm burcunda; Rahmân ismi, Kerîm burcunda; Rahîm ismi, Gafur burcunda-yâni mânâsında; Bâis ismi, Vâris burcunda; Muhyî ismi, Muhsin burcunda; Rab ismi, Mâlik burcunda birer güneş gibi tulu ettiler. O karanlıklı insan âlemi içinde çok âlemler bulunan umumunu ışıklandırdılar, şenlendirdiler.”[10]

MEHMET ÖZÇELİK

02-01-2024

[1] https://kuranfihristi.net/fihrist/g%C3%B6kler

[2] Yasin.38-40.

[3] Araf Suresi 54. Ayet.

[4] Naziat Suresi 29. Ayet.

[5] Talak Suresi 10. Ayet.

[6] Enbiya Suresi 33. Ayet.

[7] Fatır Suresi 8. Ayet.

[8] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/lemalar/on-dorduncu-lem-a/94

[9] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/lemalar/yirmi-sekizinci-lem-a/281

https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-otuzuncu-ayetinin-tefsiri/245

[10] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hutbe-i-samiye/arabi-hutbe-i-samiyenin-mukaddimesidir/18

Geniş bilgi için bakınız. https://www.youtube.com/watch?v=vtve7aHqGwE&t=79s




BİZİM İŞİMİZ ARAYI BULMAK

BİZİM İŞİMİZ ARAYI BULMAK

 

Bizim işimiz Allah’ı bulmayanlarla, Allah’ın ve Kulun arasına girip buluşturmak ve kavuşturmaktır. Hat bağlayıp, kanal açmaktır.

Allah’ı bulmuş kimseyle, Allah’ın arasına niye girelim ki?
Zaten o aradığını bulmuş.
Bizim işimiz bulmamışlarla.
Hem bulmamış olsun ve hem de bulmamışlarla Allah’ın arasına niye giriyorsun denilsin.
Buluşturmak için.

Neden Allah’la kul arasına giriyorsun diyen insanlar iki gruptur, hadi üç grup olsun;

Biri; Ahmak olup, meydanı düşmana bırakma niyetindedir.

Tıpkı doktorla hastanın arasını ayırmak gibi.

İki; şeytanla iş birliği yapıp, kul ile Allah arasını sadece açmakla kalmayıp, bağı koparmaya çalışmaktır.

Üçüncüsü ise, az bir azınlık için söylenecek; ya çok saf veya cahildir.

Bilmediği halde, bilenin bilgisinin gereğini yapmasını engellemektedir.
Din, din adamı, peygamberler ve kitaplar Allah’ı kaybetmiş ve bulmamışlarla Allah’ı buluşturmaktır.
Ara buluculuk yapmak ve arayı bulup buluşturmak ve sonunda O’na kavuşturmaktır.
Ve O’nda kendini bulmaktır.
Allah’ı bulmak, kendini bulmak ve kendine gelmektir.
Onu tanımak, kendini tanımaktır.
Tıpkı hadiste buyurulduğu gibi, “Nefsini tanıyan, Rabbîsini tanır.”
Mefhumu muhalifiyle, nefsini tanımayan, Rabbîsinide tanımaz.
Rabbîsini tanımış olmak, nefsi ve yaratılışını tanımaktan geçiyor.
Böylece insanlara Rabbîsini tanımanın önemli bir amacı da, kendisini tanımak ve Rabbisini tanıtmaktır.
Kainatta en yüksek maksat, kişinin Rabbisini tanımasıdır.
İnsanların şaşkınlığı ve kopukluğu, Rabbisini tanımamaktır.

Nitekim İbrahim Peygamber Nemrut tarafından ateşe atılınca arştan hızla inen Cebrail havada iken Hz. İbrahim’e varır ve;

Ya İbrahim! Rabbinin selamı var, İbrahim’ime söyle, bir isteği var mı? Buyurdu.

Hz. İbrahim ise; sen nereden geliyorsun, der.

Cebrail, arştan der.

Rabbimi beni görüyor ve biliyor mu?

Evet; der Cebrail.

İbrahim Aleyhisselam cevabında; Çekil aradan, girsin Yaradan…

 

******************

 

Yusuf İslam – Cat Stevens


MÜSLÜMAN olduktan sonra Yusuf İslâm adını alan İngiliz şarkıcı ve müzisyen Türkiye’ye geldiğinde basın tarafından epeyce gündemde tutuldu. Muhabirin biri kendisine şu soruyu soruyor:

“Girdiğiniz İslâm dininde bir erkeğin dört kadınla evlenmesine ne diyeceksiniz? Yani bunun mantığını nasıl kabul edeceksiniz? Siz Batılı aydın bir şarkıcı olarak bunu nasıl kabul ettiniz?”

Yusuf İslâm diyor ki:
“Sen, beni eski hâlimle tanıdığını söylüyorsun. Ben Müslüman olmadan önce kaç kadınla beraber olduğumu bilemem. Onlardan çocuğum olmuşsa onu da bilemem. Ben böyle adi bir hayat yaşarken sen bana hayrandın. Ben şimdi Müslüman oldum. Tek eşle evliyim. İkinci bir evliliğe niyetli de değilim. İslam dini dörde kadar izin veriyorsa onların ve çocuklarının sorumluluğunu da ona yüklüyor. Senin hayran olduğun batıda böyle bir sorumluluk yok. Birçok çocuk babasını bilmez. Baba da çocuğunu görmeden gider bu dünyadan.”

 

MEHMET ÖZÇELİK

01-01-2024




NİCE DEVLER VE DEVLETLER DEVRİLDİ

NİCE DEVLER VE DEVLETLER DEVRİLDİ

 

Nice devler devrildi.

Nice Firavun ve Nemrutlar gelip geçti.
Nice Dakyanuslar ve Karunlar battı göçtü.
Dünya kime kaldı?
Depremde yüz binlerce ev yıkıldı ve insan ölüp yaralandı.
Maliyet yüz milyar doların üzerinde bir kayıp.
Ya toprağın altında kalanlar?
Canlar, mallar ve hatıralar.
“Ve le nebluvennekum bi şey’in minel havfi vel cui ve naksın minel emvali vel enfusi ves semerat, ve beşşiris sabirin.

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.”[1]

Ömrün muhasebesinin yapılması gerek.
Maalesef, insan nisyan ile malul.

-İşte tarihi bir uyarı:

“Kuss bin Sâide, Ukaz Panayırı’nda şöyle diyor: “Ey nâs! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız. Yaşayan ölür, ölen fena bulur, olacak olur… Yağmur yağar, otlar biter, çocuklar doğar, analarının babalarının yerini alır. Sonra hepsi mahvolup gider. Vukuatın ardı arkası kesilmez, birbirini takip eder. Kulağınızı açınız, dikkat ediniz, gökte haber var, yerde ibret alacak şeyler var. Yeryüzü bir ferş-i eyvan, gökyüzü bir yüksek tavan. Yıldızlar yürür, denizler durur, gelen kalmaz, giden gelmez. Acaba vardıkları yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar, yoksa orda bırakılıp da uykuya mı dalıyorlar? Yemin ederim, Allah’ın indinde bir din vardır ki şimdi bulunduğunuz dinden daha sevgilidir. Allah’ın gelecek bir peygamberi vardır ki gelmesi pek yakın oldu. Gölgesi başımızın üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki O’na iman edip de o dahi ona hidâyet eyleye. Vay o bedbahta ki O’na isyan ve muhalefet ede. Yazıklar olsun ömürlerini gafletle geçiren ümmetlere… Ey İyâd kavmi, Hani âba ü ecdâdınız? Hani zînetli kâşaneler ve taştan haneler yapan Ad ve Semûd? Hani dünya varlığına mağrur olup da milletine ‘ben sizin Rab’binizim’ diyen Firavun ve Nemrud? Onlar size nispeten daha kuvvetli ve kudretli idiler. Bu yer onları değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı, kemikleri bile çürüyüp dağıldı. Şimdi evleri ıssız kaldı. Yerlerini yurtlarını köpekler şenlendiriyor. Sakın onlar gibi gaflet etmeyin. Her şey fânidir. Bâkî olan ancak Allah’tır. Birdir, şerîki ve nazîri yoktur. İbâdet ancak O’nadır. Doğmamış, doğurmamıştır. Evvel gelip geçenlerde bize ibret olacak şey çoktur. Ölüm ırmağının girecek yerleri var ama çıkacak yeri yoktur. Büyük, küçük göçüp gidiyor. Giden geri gelmiyor. Anladım ki herkese olan bana da olacaktır…”

 

MEHMET ÖZÇELİK

30-12-2023   

 

 

 

[1] Bakara.155.




AYAK OYUNLARI

AYAK OYUNLARI

Kaygan ve kaypak bir zeminimiz var.

Gerek Türkiye’de ve gerekse dünyada Kaostan beslenen büyük bir kesim var.
En basit ve güncel bir örnekle ifade edecek olursak, doların ve altının yükselmesini kim ister?
Elbette yüklü miktarda dolar ve altın baronları.
Milyonlarca doların yüzde 3,5,10 artışı olsa hesap belli.
Bununda olması için küçük çapta Türkiye’de ve büyük çapta da dünyada bir kaos, kargaşa, savaş olması gerek.
Tıpkı savaşın çıkmasının en başta silah üreticilerine yaraması gibi.
Onun içindir ki gerek Türkiye’de ve gerekse dünyada sürekli sun’i dalgalar oluşturuluyor.

Ayak takımı gezide de 15 Temmuz’da da bu ayak oyunlarıyla piyasaya çıkmıştı.

Yine de çıkacak, devam ettirecek.
Buradan iyi devşirme yapıyor.

-Türkiye’nin zemininin kaygan olduğu bir gerçek ancak hükümetin de bu kayganlığı gidermesi, kayganlığa sebep olacak amil ve faktörleri de kaldırarak, kötü niyetli insanların eline koz verilmemesidir.

Önemli çapta kozlar kaldırılmış ancak bitmiş değil.
5816 sayılı Koruma kanununun arkasına sığınıp, bunu kendisine koz yapanlar, dünden bugüne samimi olmadıklarını göstermişlerdir.
O halde sebep ortadan kalkarsa, kötü netice ve kökü dışarda olan neticede, neticesiz kalmış olur.

-Ahmet ÇAKAR, Galatasaray-Fenerbahçe SÜPER KUPA maçını yorumladı:

“Futbolun kuralları var. Maçlarda giyinilecek formalarla alakalı FIFA’nın kuralları net. En az 15 gün önceden hangi takımın ne giyeceği bildirilmek zorunda.”
“Maçta ne giyinilip ne giyinilmeyeceğine Suud-i Arabistan değil FIFA karar veriyor.
Son gün ‘Ben bunu değil şunu giyineceğim’ diyemezsin FIFA bunu kabul etmez. Maçtan önce Atatürk neden bu arkadaşların aklına gelmemiş?
En önemli kural: Oyun sırasında kural değiştirilmez.”

-Gündem alakasız da olsa, kendine çekiyor.

Beni bile alakam olmayan sporun alanına çekti.
Çünkü oradaki ayak oyununu gördüm.

-Ayak takımının ayak oyunları.

Türkiye bir asırdır ayak takımının ayak oyunlarına gelmiş ve getirilmiştir.[1]

Kasıt olduğu ve birilerine ve bir yerlere mesaj verildiği, Suud’un verdiği şu mesajdan da anlaşılıyor, “Yapılan açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti’nin milli marşının çalınması ve tribünlerde Türk bayraklarının sergilenmesi konusunda anlaşmaya varmıştık. Bu anlaşmaya rağmen, iki takımın da anlaşmaya uymaması üzücü oldu ve bu da maçın yapılamamasına yol açtı” ifadelerine verildi.”[2]

Tam bir tahrik. 

Planlı ve hesaplı. 

Bir kasıt var. 

Gündem oluşturma amaçlı.  

********************   

22-23 Aralık tarihlerinde düzenlenen hain saldırılarda 12 askerimizin şehit edilmesinden hemen sonra ABD’li askerler PKK’ya eğitim verdi. Teröristlere kalaşnikof kullanmayı öğretip, fotoğrafları sosyal medyada yayınladılar.[3]

Aynı oyun içte[4] ve İran tarafından da oynanmaktadır.

Acem parmağı Türkiye’de de boş durmuyor! İran da yayılma peşinde.[5]

-ABD ihanetini gizleniyor, oyunu açık oynuyor.[6]

-Ve de zaten İsrail saldıracağını söylüyordu.[7]

ABD ve İsrail’le örtülü ve gizli oynanan savaş açıktan oynanıyor.
Ayak oyunlarıyla hükümeti deviremeyen ve baş kaldırının alanının gelişmesini gören İsrail tohumu ve kuklası ABD ve temsilcileri Biden ve etba’ı açıktan ve yüzündeki maskeyi çıkararak saldırmaya başladı.

-Bir yazımda Biden o onun arkasında bulunan Pentagonun başa geçmesiyle dünyayı büyük bir belanın ve yangının beklediğini yazmıştım.

Bunlar 3. Dünya savaşını çıkarmadan ve de dünyayı ateşe atmadan, kendi ifadeleriyle Armegedon yani Tanrıyı! kıyamete zorlamadan gitmeyecekler.[8]
Bu yangının fitilini ateşleme yeri ise, İsrail’in de ortasında bulunduğu Ortadoğu’dur.
Allah bunların şerlerinden Müslümanları ve insanlığı muhafaza eylesin.

-Türkiye’nin de zemini gibi dünyanın da zemini çok kaygan, gündem ise çok rahat değişmekte hatta değiştirilmektedir.

-Organ çalacak kadar alçaldılar.

Çoğu kadın ve çocuk 21 binden fazla sivili katlederken her türlü savaş ve insanlık suçunu işleyen terör devleti İsrail’in, öldürdüğü kişilerin organlarını da çaldığı ortaya çıktı. Gazze’deki hükümet, konuyla ilgili bağımsız uluslararası soruşturma komitesi talebinde bulundu.[9]

****************   

Önce gündem Rusya Ukrayna savaşı idi. Üç aydır unutuldu, gündemden düştü.

Ve 12 şehidimizle Gazze gündemden çıkarıldı.

Şimdi de maç bahanesiyle 12 Şehidimiz gündemden çıkarılmış oldu. 

3 aya yakın süredir medyanın gündeminde hep Gazze vardı. 

12 şehidimizle birlikte yüzde 95 oranında şehitlerimiz gündemde oldu.

Gazze neredeyse unutturmaya çalışılıp, gündem dışına taşındı. 

Zaten bir hafta önce İsrail başbakanı Türkiye’yi ve Mit’i tehdit etmişti. 

ABD ortaklığıyla bunu gerçekleştirdi. 

Birkaç gün süren 12 şehidimizin gündemi de yine kasıtlı olarak spor gündemine, gündelik işlere boğuldu, boğduruldu. 

Her zaman için bu milletin gerçek gündemi gizlendi, gündelik ve anlık geçici işlerle meşgul edildi. 

Geçim derdi, seçim derdi oldu. 

Soğan patatesle günler geçirildi. 

Ve en önemlisi, ebedi ve herkesin gideceği yer olan ahiret ve de hesaplar unutturuldu, düşündürülmedi.

Bir Ömür kısır çekişmeler ve çekiştirmelerle heba edildi.

Toplum kirli ve hırçın bir avuç insanın gündemine kurban edildi. 

Her meselede, dini ve ebedi hayat konuşmalarında dahi insanlar kısır, sığ ve dar alanlara çekilerek, darlandı ve darlandırıldı.

Gündemi yakalamak, gündemde kalmak, gündemi oluşturmak, gündemi konuşmakla günün ötesine geçilmedi ve yarınlar unutuldu. 

Yarın ve gelecek mi?

Acelesi yok, sırası değil, Allah Kerim, hele bugünü bir atlatalım, hele bugün bir geçsin, sen bugüne bak, yarından bana ne, ben bugüne bakarım.

Gelecek feda edildi, bugüne ve gündeme. 

****************    

Provokasyona gelen bazı hastalıklı kafalar, bunu fırsat bilip Arapların tümünü hedef alarak, kusmuklarını kusmaya başladılar.

Bilsinler ki:
Salih ve kişilikli bir Arap vatandaşını, sefih ve kişiliksiz binlerce Türk’e tercih ederim.
Tıpkı Salih ve kişilikli bir Türk vatandaşını, sefih ve kişiliksiz binlerce Arap vatandaşına tercih ettiğim gibi.
Üstünlük takvadadır.
Kardeşlik imandadır.
Müminler ancak kardeştirler.
Hadiste:”Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”
“Mümin mümine karşı, parçaları birbirini bağlayıp tahkim eden bina gibidir, buyurdu ve (bu bağlılığı göstermek için Resul-i Ekrem) parmaklarını birbirinin arasına geçirip kenetledi.”[10]
Hadiste, “Allah indinde en şerefliniz takvâca en ileri olanınızdır. Arabın Arap olmayan (acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Beyaz derili olanın siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur, siyah derili olanın da beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece 

“Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler.”[11]

 

 

MEHMET ÖZÇELİK

30-12-2023

[1] https://www.yenisafak.com/gundem/disneye-ses-cikaramamislardi-unluler-super-kupa-iptali-sonrasi-piyasaya-cikip-ataturk-paylasimlari-yapti-4591023

https://www.yenisafak.com/gundem/fetocu-emre-uslu-ile-adem-yavuz-arslan-super-kupa-iptali-sonrasi-ikinci-gezi-hayaliyle-ortaya-cikti-4591039

https://spor.haber7.com/besiktas/haber/3379023-gazetecilerden-futbol-uzerinden-kaos-senaryosu-iddiasi-altayli-ali-koc-onermis

https://www.haber7.com/guncel/haber/3379027-suudi-arabistanda-suni-kriz-disneye-ses-cikaramayan-unluler-yeniden-ataturkcu-oldu

https://spor.haber7.com/futbol/haber/3379037-super-kupa-macinin-organizatoru-riyadh-seasondan-aciklama

https://spor.haber7.com/futbol/haber/3378992-super-kupa-maci-oncesi-ataturk-tisortu-krizi-dev-final-oynanacak-mi

[2] https://m.haber7.com/futbol/haber/3379037-super-kupa-macinin-organizatoru-riyadh-seasondan-aciklama

https://www.haber7.com/guncel/haber/3379039-super-kupa-finali-dunya-basininda-yankilandi-fetoculer-de-ortaya-cikti

[3] https://www.haber7.com/dunya/haber/3378822-12-sehit-verdigimiz-hain-saldirilardan-hemen-sonra-ulkeden-skandal-paylasim

[4] https://www.yenisafak.com/gundem/bakan-tunctan-bahcelinin-dokunulmazlik-cagrisina-cevap-vekiller-teroru-desteklerse-konu-yargiya-gelir-4590187

[5] https://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/acem-parmagi-turkiyede-de-bos-durmuyor-iran-da-yayilma-1010040

[6] https://tesbitler.com/index.php?s=abd

[7] https://tesbitler.com/index.php?s=israil

[8] https://tesbitler.com/index.php?s=ARMEGEDON

[9] https://www.yenisafak.com/dunya/israilden-yeni-insanlik-sucu-organ-calacak-kadar-alcaldilar-4590561

[10] Buhari, Salat 88, Müslim, Birr 65.

[11] Bakara. 11. 




YALNIZLAŞTIRILAN TÜRKİYE

YALNIZLAŞTIRILAN TÜRKİYE

Türkiye yüz yıldır yalnızlaştırılmaya ve genel olarak İslam dünyasından ancak özel olarak Arap dünyasından koparılmaya çalışılıyor.

Aynı durum Arapların da bizden koparılmaya çalışılması gibi.
Bir İngiliz oyunu olarak.
İki tarafın birbirine baktırıldığı at gözlüğüyle gösterilen filim ile.
Bir yandan batının öldüğümüzde sulanmamız ve olduğumuzda da budanmamız suretiyle uygulanırken, diğer yandan da başta İran olmak üzere gelişimi engellenmektedir.

-Adnan Menderesin büyüklüğü ve kabul görmesi ezan yasağını kaldırıp, ezanı aslına çevirmesidir.

Buda gösteriyor ki, zulmün en büyüğü ezan yasağının konulmasıdır.

Turgut Özal’ın büyüklüğü ve kabul görmesi 141-142 ile Müslümanların ellerini, ayaklarını, ağızlarını bağlayan 163. Maddenin kaldırılmasıdır.

Buda bu maddeyi koyanların hainliği ve zulümlerinin büyüklüğünü göstermektedir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın büyüklüğü ve kabul görmesi istiklalimizin ve istikbalimizin önündeki en büyük engel ve kilit olan Ayasofya kilidini açmasıdır.

Buda gösteriyor ki, zulmün kilidini kuranlar iyi kurmuş, Fatihin lanetini bu milletin üzerine çekmişler.[1]

-Bugünkü fitnenin tohumları dünden atıldı.

Sulandı, büyüdü.
Bugünkü alınan acı meyveler, dün ekilen zakkum ağacının meyveleridir.
Bunu geçmiş üç yüz seneye kadar uzatabilirsiniz.

Kalp bozuk olursa imalat hatası olur. Ürettiği şeyler de defolu olmuş olur. 

*****************    

İsrail zaten önceden Türkiye’ye saldıracağını söylemişti.

12 şehidimizin kanı İsrail ve ABD’nin kanlı elindedir.

İşte arkasındaki ülke! “İstihbari ve askerî açıdan bu saldırı örgütün çapını aşar”[2]

İttifakla terör destekçisi ABD’dir.

-Türk askerî üssünün koordinatlarını PKK’ya ABD verdi![3]

Amaç hedef ve gündem değiştirmek. Yoğun Gazze gündeminden içe çekip sessizleştirmek, yalnızlaştırmak. 

-Milletin meclisinde maalesef; DEM Partisi teröristlerin sesi olmaya devam etmekte! [4]

Bu arada İç mihraklarda devreye konuldu, mesaj verildi. 

-Kadir Has Üniversitesi’nde bir akademisyen mescide ayakkabılarıyla girdi![5]

-1994’te 3 bin köy haritadan silindi.[6]

– “GENELKURMAY: “PKK siyasallaşmaya çalışıyor”

Genelkurmay PKK’nın siyasallaşma çabalarını değerlendirdiği ‘2000 Yılı İç Güvenlik Harekâtı Değerlendirmesi’ başlıklı 6 sayfalık bir rapor hazırladı.

Genelkurmay’ın 7 Aralık 2000 tarihli raporunda PKK’nın Türkiye’nin AB adaylık sürecinden ‘cesaret aldığına’ dikkat çekildi ve bazı AB ülkelerinin, terör örgütüne geçmişteki desteklerinin PKK’nın varlığındaki en önemli sebeplerden biri olduğunun da altını çizdi.”[7]

-Yahudi ve Hristiyanların tüm çırpınışı, saldırısı ve öldürmesi tamamen tabii seyri içerisinde yok olmasını geciktirmek için yani ölmemek için öldürme çılgınlığıdır.

**************** 

TARİHİ BİR VESİKA:

Hasan Basri Çantay Mecliste yaptığı konuşmasında daha o günde yani yüz sene öncesinden bugünkü tehlikeye dikkat çemiş şöyle uyarıda bulunmuştur;

“Eğer biz (şimdi Fransızlarla, Suriye’nin, Lübnan’ın onlara verilmesini içeren) bu itilâfnameyi kabul edecek olursak, yarın daha rezil diğer devletlerin istediği daha büyük fedakârlıklar yapmaya mecbur kalacağımızı şimdiden bilelim. Bu itilâfname bir temel bir misal olmak üzere bizim suratlarımıza çarpılacak ve diğer devletler bizden daha büyük parçalar koparmaya kalkışacaklardır.

… Henry Franklin Bouillon (1870-1937) Fransız siyaset ve devlet adamıdır. Kurtuluş savaşı devam ederken, 9 Haziran 1921’de Ankara’ya ulaşmış ve beş ay  Ankara’da  ikamet  ettikten sonra, süren müzakereler sonucu 20 Ekimde Fransa adına Ankara Antlaşması’nı imzalamayı başarmıştı, böylece Türkiye ile Fransa arasında süren yedi yıllık savaş resmen sona ermişti. Ankara Antlaşması ile o zamana kadar birlikte hareket eden itilaf devletleri birliği bozulmuş ve yeni TBMM hükümeti, Fransa tarafından tanınmıştır. Bu anlaşmayla güney illerindeki Türk-Fransız savaşı resmen sona ermiş ve Türkiye’nin güney sınırı da belirlenmiştir. (Çantay’ın tepki göstermesi de bu yüzdendir.  Sınır belirlenince, sınırın güneyindeki illerimiz ve ilçelerimiz, yani Suriye ve Lübnan toprakları ve bu topraklardaki bütün yerleşim birimleri Fransa’ya bırakılmış oluyordu).

(Henry Franklin Bouillon, ayrıca Lozan Konferansı’na katılan Fransız heyetinde de yer almıştı. “Türkiye ile Fransa arasındaki 20 Ekim 1921 anlaşmasına göre Türk Hükümeti bundan başka, Fransız iş adamları tarafından madenler, demiryolları, limanlar ve nehirler konusunda istenebilecek imtiyazları hem Türkiye hem de Fransa’nın karşılıklı çıkarlarına uygun olmaları kaydıyla incelemeye hazırdır. Diğer yandan Türkiye, Türkiye’deki meslek okullarında Fransız uzman öğretmenlerle iş birliğinden yararlanmayı arzu etmektedir.”)”[8]

MEHMET ÖZÇELİK

25-12-2023

 

[1] https://tesbitler.com/2019/09/06/15-temmuz-yolunda-dosenen-taslar/ 

[2] https://video.haber7.com/video-galeri/258738-iste-arkasindaki-ulke-istihbari-ve-askeri-acidan-bu-saldiri-orgutun-capini-asar

[3] https://video.haber7.com/video-galeri/258752-acik-acik-soyledi-turk-askeri-ussunun-koordinatlarini-pkkya-abd-verdi

https://www.haber7.com/guncel/haber/3377734-abd-ucagindan-esrarengiz-rota-turkiye-sinirindan-gecti-saatlerce-irakta-uctu

https://www.haber7.com/guncel/haber/3377745-hain-saldirilarda-abd-ve-mossad-izi-uyduyu-hizmete-soktular-3-ajan-1-albay

[4] https://video.haber7.com/video-galeri/258731-dem-partisi-teroristlerin-sesi-olmaya-devam-edecek-aciklama-es-baskan-demirhandan-geldi

https://video.haber7.com/video-galeri/258746-teror-bildirisini-imzalamayan-ozgur-ozele-sehit-budakin-cenazesinde-yogun-protesto

[5] https://video.haber7.com/video-galeri/258753-kadir-has-universitesinde-bir-akademisyen-mescide-ayakkabilariyla-girdi

[6] HRW (İnsan Hakları İzleme Komitesi (Human Rights Watch -HRW, Sh.374.

[7] DEVLETİN KÜRT FİLMİ.1925-2009-Kürt Raporları-BELMA AKCURA-YAVUZ ATAÇ: ”SiZiN GLADiO DEDiGiNiZ YAPIYI 4 YIL YÖNETTiM”DERİN DEVLET OLDU DEVLET-BELMA AKÇURA-Sh.188.Age.Sh.439.

[8] “SURİYE’Yİ   VEREMEYİZ”,  “BEN  MÎSÂK-I  MİLLÎ’Yİ  DE TANIMIYORUM”:  TBMM’DE  Hasan Basri ÇANTAY-Suriye’nin  Fransa’ya Verilmesine Karşı  Çıkıyor, Çantay-İsmail Yurdakök-sh.3. https://istanbul.consulfrance.org/Ankara-Anlasmasi-Fransa-Turkiye-dostlugunda-yeni-bir-sayfa




BU ÂR BİZE YETER

BU ÂR BİZE YETER

Bugün itibariyle şehit olan 12 şehidimizi rahmetle anıyorum. Makamları yüce olsun.

Ancak öldürülen PKK’dan daha ziyade o zehirli yılanları besleyen, destekleyen, üreten, ses çıkarmayan ve göz yumanlara bu ār yeter.

Devlete, hükümete, Anayasa mahkemesine ve millete; mecliste bulunup da dağdaki terörü destekleyenleri orada barındıranlara ve göz yumanlara bu ār yeter.

Dağdaki eşkıyaya eşkıya diyemeyen ve ona milletin meclisinde her türlü desteği veren Hdp şimdiki adıyla Dem’ e; 2022 yılı itibarıyla 77,1 milyon lira ve 2023 yılı itibarıyla 359,7 milyon hazine yardımı yapan, veren ve engellemeyenlere bu ār yeter.

PKK terör örgütüne bu kadar açık destek veren bir partiyi hala kapatmakta yavaş davranan Anayasa mahkemesi ve üyelerine dünya ve ahirette vebal olarak bu ār yeter de artar bile.

Anayasa mahkemesi kimin mahkemesidir?[1]

Bizlere bir asırdır hep cambaza baktırıyorlar!

Milletin helal parasını alıp, terörün ve teröristin reklamını ve sözcülüğünü, o da meclisin içerisinde çok rahat bir şekilde yapanlara karşı acil önlem alınmaması hususunda ihmali olan herkese bu ār yeter.

Şehit olan 12 askerimiz öncekiler gibi bizi Allaha şikâyete gittiler.

ARKADAN VURULDUK, diye… 

PKK’nın arkasındaki gerçek destekçileri bilinip görüldüğü halde, hala insan yerine konulup onlarla hüsnü zan içerisinde münasebette bulunmak, yüzlerine her makam ve mevkide çarpmama ār’ı bize yeter.

Bize silah doğrultanlara gerçek yüzümüzü göstermeyip ,dirsek göstermeme, gerçek tepkiyi ortaya koymama ve de koyamama ār’ı bize yeter.

Bunlar yapılanları görmeme, gelişmelerden haberdar olmama, terörü kurutmaya yönelik çabalarda bulunmama anlamına değildir.

Bu yanan şehitlerimizle yanma halidir. 

Yapılan her türlü çaba takdire şayandır.

Ancak dünyanın hangi ülkesinde; Afrika’sında, yamyam ülkesinde, Avrupa’sında, Asya ülkelerinde, nerenin meclisinde teröre destek olanlar mecliste temsil edilmektedirler?

O milletin parasıyla palazlandırılmakta, cesaretlendirilmekte, siyasi haklar verilmektedir?

Var mı dünyanın herhangi bir yerinde, milletin meclisinde terör ve terörist borazanlığı yapanlar?

Maalesef bizde var.

Çok rahat terörü ve teröristi savunmakla kalmamakta; Askeri, Dış İşleri Bakanını, Hükümeti, milleti çok rahatlıkla tehdit etmektedirler.

Hukuku temsil eden Anayasa mahkemesi ise buna acil el atıp, son vermemekte, üç yıldır sürüncemede bırakmaktadır.

Bu ār ve vebal onlara yeter.

İlk defa bir Dış İşleri Bakanı yani eski Mit Başkanı Hakan Fidan sözünü kesen terör savunucu milletvekillerine karşı hasret kaldığımız ve içimize su serpen şu sözü açıkça mecliste yüzlerine, milletin dili olarak; ÖRGÜT MENSUPLARI[2] , diyerek gerçek vasıflarını söyledi.

Bilmeyen mi var?

Söyleyen ne kadar var?

Pkk terör örgütü dışarıda yirmiden fazla devlet tarafından desteklenmektedir.

Dışarıdaki düşmandan daha çok, onun içerideki hain sözcüleri daha pek zarar vermektedir.

Sahibinden daha çok saldırı ve sözcülük yapmaktadırlar.
Başarıyı, gelişimi, çözümü engellemek için her yola baş vuruyor, her türlü hırçınlığı yapıyorlar.
Maneviyattan yoksun oldukları gibi, maddi yönden de düşünce fakiridirler.
Devletin ve milletin hırçın ve huysuz çocuklarıdırlar onlar.
Allah bu milleti onların şerlerinden korusun.

Onlar bu milletin çapsızlarıdırlar.

Kısır zihniyet sahibidirler.

Defolu kafaya sahiptirler.

Köksüz ve kökü dışarıda olan köksüzlerdir. Bunların çocukları olan fasılları da, aslı olmayan asıllarının yollarındadırlar.
Aslına çekmiş, ne yapalım!
Herkes beslendiği kökünün gereğini yapar.

Evvelden ihanet ve terör üyeliği ve propagandası gizli yapılırdı. Şimdi ise açıktan yapıldığı halde bunu görmeyenlere bu ār yeter.

MEHMET ÖZÇELİK

23-12-2023

 

[1] https://tesbitler.com/2023/03/12/anayasa-mahkemesi-turk-milletinin-mahkemesi-degildir/

[2] https://www.instagram.com/reel/C1KOSMAtZrD/?igsh=MW5uOTc1aHVoYTBnZg==




TÜM DOSYALAR TEK BİR LİNKTE

İSLAM BİLGİ ARŞİVİ LİNKLERİ-TÜM DOSYALAR TEK BİR LİNKTE

 

 




BABAİ-BAHAİ-İSHAK BABA

Baha-i ve Baba-i hareketi ve amacı nedir, nasıl sonuçlanmıştır?


Bahai ve Babai hareketleri, 19. yüzyılda İran’da ortaya çıkan iki dini harekettir. Her iki hareket de, dönemin yaygın dini inançlarını ve geleneklerini eleştirmiş ve yeni bir din anlayışının kurulmasını savunmuştur.

**Bahai Hareketi**

Bahai Hareketi, 1844 yılında Mirza Ali Muhammed’in (1819-1850) kendini “Baba” olarak ilan etmesiyle başlamıştır. Mirza Ali Muhammed, kendisinin İslam peygamberi Muhammed’in vaat ettiği Mehdi olduğunu iddia etmiştir. Babai hareketi, kısa sürede İran’da büyük bir taraftar kitlesine ulaşmıştır. Ancak, Mirza Ali Muhammed’in 1850 yılında idam edilmesiyle hareket büyük bir darbe almıştır.

Bahai Hareketi, Mirza Ali Muhammed’in ölümünden sonra onun halefi olan Bahaullah (1817-1892) tarafından yeniden canlandırılmıştır. Bahaullah, kendisini Mirza Ali Muhammed’in öğretilerinin devamcısı olarak ilan etmiş ve yeni bir din anlayışının temellerini atmıştır. Bahai inancı, tek bir Tanrı’ya inanır ve tüm dinlerin aynı kaynağı paylaştığını savunur. Bahai inancı, evrensel bir kardeşlik ve barış mesajı taşır.

Bahai Hareketi, günümüzde dünyanın en hızlı büyüyen dinlerinden biridir. Hareketin yaklaşık 5 milyon takipçisi bulunmaktadır. Bahailer, dünyanın 200’den fazla ülkesinde yaşamaktadır.

**Babai Hareketi**

Babai Hareketi, Mirza Ali Muhammed’in takipçilerinden bazıları tarafından kurulmuştur. Bu takipçiler, Mirza Ali Muhammed’in idamından sonra onun öğretilerinin devamını sağlamaya karar vermişlerdir. Babai hareketi, Bahai Hareketi’nden daha radikal bir çizgi izlemiştir. Babailer, Mirza Ali Muhammed’in kendisinin Tanrı’nın bir tezahürü olduğuna inanmışlardır.

Babai hareketi, İran hükümeti tarafından büyük bir tehdit olarak görülmüştür. Hükümet, hareketi bastırmak için sert önlemler almıştır. Bu önlemler sonucunda, binlerce Babai idam edilmiş veya sürgüne gönderilmiştir.

Babai hareketi, günümüzde de İran’da varlığını sürdürmektedir. Ancak, hareketin faaliyetleri hükümet tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmektedir.

**Sonuç**

Bahai ve Babai hareketleri, İran’ın dinsel ve siyasi tarihinde önemli bir yere sahiptir. Her iki hareket de, dönemin yaygın dini inançlarını ve geleneklerini eleştirmiş ve yeni bir din anlayışının kurulmasını savunmuştur. Bu hareketler, İran’da önemli bir toplumsal ve siyasi harekete dönüşmüştür.

@@@@@@@

Baha-i ve Baba-i hareketi nerelerde faaliyet göstermiştir?

Bahai ve Babai hareketleri, 19. yüzyılda İran’da ortaya çıkmış olsalar da, kısa sürede dünyanın farklı yerlerine yayılmışlardır.

**Bahai Hareketi**

Bahai Hareketi, Mirza Ali Muhammed’in 1850 yılında idam edilmesinden sonra, onun halefi olan Bahaullah tarafından yeniden canlandırılmıştır. Bahaullah, hareketin merkezini önce Irak’ın Bağdat şehrine, ardından da Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’a taşımıştır.

Bahai Hareketi, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, özellikle Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde hızla yayılmıştır. Hareketin günümüzde yaklaşık 5 milyon takipçisi bulunmaktadır ve dünyanın 200’den fazla ülkesinde yaşamaktadır.

Bahai Hareketi’nin faaliyet gösterdiği bazı ülkeler şunlardır:

* İran
* Irak
* Türkiye
* Azerbaycan
* İsrail
* Amerika Birleşik Devletleri
* Kanada
* İngiltere
* Almanya
* Fransa

**Babai Hareketi**

Babai Hareketi, İran’da büyük bir baskıyla karşılaşmış olsa da, hareketin bazı takipçileri, İran’ı terk ederek dünyanın farklı yerlerine yerleşmişlerdir. Bu takipçiler, hareketi dünyanın farklı yerlerinde yaymaya çalışmışlardır.

Babai Hareketi, günümüzde de İran’da varlığını sürdürmektedir. Ancak, hareketin faaliyetleri hükümet tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmektedir.

Babai Hareketi’nin faaliyet gösterdiği bazı ülkeler şunlardır:

* İran
* Irak
* Türkiye
* Azerbaycan
* Amerika Birleşik Devletleri
* Kanada
* İngiltere
* Almanya
* Fransa

Bu hareketlerin faaliyet gösterdiği ülkelere ek olarak, hareketlerin takipçileri dünyanın farklı yerlerinde de yaşamaktadır.

Bahai ve Babai hareketlerinin faaliyet gösterdiği ülkelere bakıldığında, bu hareketlerin özellikle Orta Doğu, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygınlaştığı görülmektedir. Bu hareketler, evrensel bir kardeşlik ve barış mesajı taşıması nedeniyle, farklı kültür ve dinlerden insanlar tarafından kabul görmüştür.

@@@@@@@@@

Baha-i ve Baba-i hareketinin inançları ve hedefleri nelerdir?

**Bahai Hareketi**

Bahai Hareketi’nin inançları ve hedefleri, Bahaullah tarafından ortaya konulmuş olan Bahai inancına dayanmaktadır. Bahai inancı, tek bir Tanrı’ya inanır ve tüm dinlerin aynı kaynağı paylaştığını savunur. Bahai inancı, evrensel bir kardeşlik ve barış mesajı taşır.

Bahai inancının temel inançları şunlardır:

* Tek bir Tanrı vardır.
* Tüm dinler, tek bir Tanrı’nın farklı tezahürü olan peygamberler tarafından gönderilmiştir.
* Tüm insanlar, Tanrı’nın çocuklarıdır ve evrensel bir kardeşlik içinde yaşamalıdırlar.
* Evrensel barış ve birlik, tüm insanların ortak amacı olmalıdır.

Bahai Hareketi’nin hedefleri şunlardır:

* Tüm dinlerin ve kültürlerin birliğini ve kardeşliğini sağlamak.
* Evrensel barış ve birliğin kurulmasına katkıda bulunmak.
* İnsanlığın ilerlemesine ve refahına hizmet etmek.

**Babai Hareketi**

Babai Hareketi’nin inançları ve hedefleri, Baba Ali Muhammed’in öğretilerine dayanmaktadır. Baba Ali Muhammed, kendisini İslam peygamberi Muhammed’in vaat ettiği Mehdi olarak ilan etmiştir. Babai Hareketi, Baba Ali Muhammed’in öğretilerini yaymayı ve İslam’ı reform etmeyi amaçlamıştır.

Babai inancının temel inançları şunlardır:

* Tek bir Tanrı vardır.
* Tüm insanlar, Tanrı’nın çocuklarıdır.
* Evrensel bir kardeşlik içinde yaşamak gerekir.
* Adalet ve hakkaniyet, tüm insanların ortak amacı olmalıdır.

Babai Hareketi’nin hedefleri şunlardır:

* İslam’ı reform etmek ve evrensel bir din haline getirmek.
* Tüm insanların eşitliği ve kardeşliğini sağlamak.
* Adalet ve hakkaniyetin hakim olduğu bir dünya yaratmak.

Bahai ve Babai hareketleri, 19. yüzyılda İran’da ortaya çıkmış olsalar da, günümüzde de dünyanın farklı yerlerinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu hareketler, evrensel bir kardeşlik ve barış mesajı taşıması nedeniyle, farklı kültür ve dinlerden insanlar tarafından kabul görmüştür.

@@@@@@@

Bak. https://tesbitler.com/2016/05/07/gecmisi-unutma/

@@@@@@@@

Baba İshak hadisesinin iç yüzü ve amacı neydi? Nerelerde faaliyet gösterdi?

Baba İshak hadisesi, Anadolu Selçuklu Devleti tarihindeki en büyük Türkmen ayaklanmasıdır. 1240 yılında başlayan isyan, Anadolu’da dar bir alana sıkışıp kalan ve yoksullaşan göçebe Türkmenler’in, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in yönetimdeki bazı uygulamaları sebebiyle Baba İshak’ın çevresinde toplanması ve bu gruba Halep ve Antep yöresine sürgün edilmiş olan Harezm Türklerinin de katılmasıyla gelişti.

İsyanın iç yüzü ve amacı, üzerinde farklı görüşler mevcuttur. Bazı tarihçilere göre isyan, tamamen dini bir harekettir. Baba İshak’ın, İsmaililiği yaymak ve Anadolu’da bir Şii devleti kurmak amacıyla ayaklandığını savunurlar. Diğer tarihçiler ise isyanın, daha çok ekonomik ve sosyal nedenlerden kaynaklandığını öne sürerler. Baba İshak’ın, Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğollarla olan ilişkilerini eleştirdiğini ve Türkmenlerin haklarını savunduğunu belirtirler.

İsyan, başlangıçta Güneydoğu Anadolu’da ortaya çıktı. Ardından Malatya, Maraş, Sivas, Tokat ve Amasya’ya kadar yayıldı. Baba İshak’ın liderliğindeki Türkmenler, karşılarına çıkan Anadolu Selçuklu kuvvetlerini birçok kez yenilgiye uğrattılar.

1242 yılında, II. Gıyaseddin Keyhüsrev, isyanı bastırmak için bir ordu gönderdi. Bu ordu, Baba İshak’ın liderliğindeki Türkmenleri Sivas yakınlarındaki Kösedağ’da ağır bir yenilgiye uğrattı. Baba İshak bu savaşta hayatını kaybetti.

İsyan, Anadolu Selçuklu Devleti’nin siyasi ve ekonomik dengesini bozdu. Devlet, gücünü önemli ölçüde kaybetti. İsyan, aynı zamanda Moğol istilasının da zeminini hazırladı.

İsyan, aşağıdaki bölgelerde faaliyet göstermiştir:

* Adıyaman
* Kâhta
* Gerger
* Malatya
* Maraş
* Sivas
* Tokat
* Amasya




BAŞKA DÜNYALAR

BAŞKA DÜNYALAR

https://www.youtube.com/watch?v=HAzCOSofhB0&feature=youtu.be

http://www.tesbitler.com/2020/06/09/baska-dunyalar-2/

“Şimdi, sen dahi, ey Katre içine giren hakîm filozof! Senin katre-i fikrin dürbünüyle, felsefenin merdiveniyle, tâ kamere kadar terakki ettin, kamere girdin. Bak, kamer kendi zâtında kesafetli, zulümatlıdır. Ne ziyası var, ne hayatı. Senin sa’yin beyhude, ilmin faydasız gitti…

Sen ye’sin zulümâtından ve kimsesizliğin vahşetinden ve ervâh-ı habîsenin iz’âcâtından ve o vahşetin dehşetinden şu şartlar ile kurtulabilirsin ki, tabiat gecesini terk edip, hakikat güneşine teveccüh etsen; ve yakînen inansan ki, şu gece nurları gündüz güneşinin ışıklarının gölgeleridir. Bu şartı yaptıktan sonra, sen, kemâlini bulursun. Fakir ve karanlıklı kamer yerine haşmetli güneşi bulursun.”24.SÖZ.2.DAL

http://www.risaleinurenstitusu.org/kulliyat/isaratul-icaz/bakara-suresinin-yirmi-dokuzuncu-ayetinin-tefsiri/237

http://www.risaleinurenstitusu.org/kulliyat/isaratul-icaz/bakara-suresinin-yirmi-dokuzuncu-ayetinin-tefsiri/239

*Gerçeği yalanlayan nankörler; bitişik olan gökleri ve yeri ayırdığımızı, suyu hayat kaynağı kıldığımızı görmüyorlar mı? Buna rağmen hala inanmıyorlar mı?

*Enbiya suresi 30. ayet

 

أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاء كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ

E ve lem yerellezine keferu ennes semavati vel arda kaneta retkan fe fetaknahuma, ve cealna minel mai kulle şey’in hayy, e fe la yu’minun.

 

*Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yeryüzüne: “İsteyerek veya istemeyerek gelin!” dedi. İkisi de: “İsteyerek geldik.” dediler.

*Fussilet-11-

ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْأَرْضِ اِئْتِيَا طَوْعًا أَوْ كَرْهًا قَالَتَا أَتَيْنَا طَائِعِينَ

Summesteva iles semai ve hiye duhanun fe kale leha ve lil ardı’tiya tav’an ev kerha, kaleta eteyna taiin.

 

*Ahzâb Suresi 4. Ayet.

Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır.

*Yûnus Suresi 61. Ayet.

(Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur’an’dan ne okursan oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır.”

http://www.tesbitler.com/2015/01/03/baska-dunyalar/

http://www.tesbitler.com/2017/10/26/evren-sonsuz-mu/

http://www.tesbitler.com/2019/08/06/kainattaki-nizam/

http://www.tesbitler.com/2019/04/19/kainat-bende/

http://www.tesbitler.com/2017/02/08/bir-zamanlar-zaman-yoktu/

http://www.tesbitler.com/2015/01/03/tefekkur-dunyamiz/

http://www.tesbitler.com/2015/01/01/kainati-yoneten-iki-guc-harf-ve-soz/

http://www.tesbitler.com/2019/07/08/yasak-agac/

http://www.tesbitler.com/2019/01/28/ilahi-proje-buyuk-proje/

http://www.tesbitler.com/2019/01/27/iki-nokta-arasinda/

http://www.tesbitler.com/2019/01/09/varliklara-mudahale-yetkisi/

http://www.tesbitler.com/2017/04/05/cansizlar-ve-halleri/

http://www.tesbitler.com/2016/04/21/ilk-insan-ve-adem/

http://www.tesbitler.com/2016/04/12/sinirlarin-kalktigi-dunyaya-dogru/

http://www.tesbitler.com/2016/04/02/ezeli-yaratis-ezelden-yaratis/

http://www.tesbitler.com/2016/02/09/mevcudatin-lisani/

http://www.tesbitler.com/2015/03/24/havva-ana/

http://www.tesbitler.com/2015/03/09/yokluktaki-varlik/

http://www.tesbitler.com/2015/01/03/yaratilisdaki-kasid-ve-inayet/

http://www.tesbitler.com/2015/01/03/d-a-g-l-a-r/

http://www.tesbitler.com/2015/01/03/daglar-ve-denizler/

http://www.tesbitler.com/2015/01/03/alemler-ve-insan/

http://www.tesbitler.com/2015/01/03/alem-i-misal/

http://www.tesbitler.com/2015/01/02/maddenin-ardindaki-siruzerine/

http://www.tesbitler.com/2015/01/02/din-penceresinden-ilim-ve-fen/

http://www.tesbitler.com/2015/01/02/dunyamiza-acilan-pencere/

 

 




ZAMANIN RUHU

ZAMANIN RUHU

Rahmet olarak isimlendirilen yağmur, rahmetin celbine vesile olacak yerlere iner.

Azapta azabın celbine sebep olacak yerlere iner.

Bediüzzaman’a, niçin Erzincan ve İzmir gibi yerlerde daha çok deprem oluyor, denildiğinde, İslam müdafilerinin az olduğundan bahseder.

İslamiyet Arapların içinde geldiği halde, yayılması Türklerin eliyle olmuştur.

Ayet-i Kerimede:” Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihat ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir.”[1]

– “Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a aittir. Güzel sözler ancak O’na yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar.”[2]

Güzel ve latif kelimeler letafetiyle göğe yükselir.

Habis kelimeler de sıklet ve ağırlığıyla birlikte o da göğe yükselmeye çalışır.

Ve onlar gök yüzünde bir mücadele içerisine girerler. Hangisi hangisine galip gelirse aynen o durum yer yüzüne akseder.

Tıpkı mahalle baskısı gibi.

-Bediüzzaman’ın; ben Mevlana’nın zamanında gelseydim onun Mesnevisini yazardım, o da benim zamanımda gelseydi Mesnevi-i Nuriye’yi yazardı, der.

Zamanın ruhuyla insanın ruhunun uyumu ve buluşması.

O asırda tecelli eden ismin, o şahısta içtima etmesi gibi.

-“Hizmet-i Kur’âniyede bulunana, ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli- tâ, ihlâsla, ciddiyetle hizmet-i Kur’âniyede bulunsun.”[3]

“Medeniyetin günahları iyiliklerine galebe edip seyyiatı hasenatına racih gelmekle,  beşer iki harb-i umumî ile iki dehşetli tokat yiyip o günahkâr medeniyeti zîr ü zeber edip öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşaallah, istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de temin edecek.”[4]

“Ferd-i şahsı ahlâksız, hem fakir eylemiştir. Bunun şâhidi çoktur: Kurun-u ûlâdaki  mecmû-u vahşet ve cinayet, hem gadr ve hem hıyânet, Şu medeniyet-i habîse tek bir defada kustu. Midesi Hâşiye daha bulanır.”[5]

İslam’ın küsmesi veya İslam’dan küsülmesi.

-Temsiliyet çok önemli. O rolü oynayabilecek kabiliyet, seviye, tinet, samimiyet, gayret gibi hususiyetler lazım.

-Kur’an-ı Kerim Yahudilerin çölde isyanını anlatır;

“Bir zamanlar siz de: “Ey Mûsâ! Tek çeşit yemeğe artık dayanamayacağız. Bizim için Rabbine dua et de bize yerin bitirdiği şeylerden; sebze, kabak, sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın!” demiştiniz.”[6]

Hz. Musa onlara; Haydi Şama demişti. Ancak onlarda hala Firavunun zulmünün baskısı devam etmekte ve sürekli takip ediliyor gibi onun korkusuyla yaşıyorlardı.

Onlarda, git Rabbinle savaş, biz arkandan geliriz, demişti

Hz. Musa onları bırakmış, firavunu ve zulmünü görmeyen kavmini 40 yıl eğitmişti.

Ya yeni bir kavmin gelmesi beklenecek, ya da kavmi yenileyecek ve de yenilenecek.

Demek ki bu iş onlarla olmuyor.

O kumaşlardan elbise çıkmıyor.

-Musaların gelmesini engellemeye çalışan ve 10 bine yakın  çocuğu öldüren İsrail, 5 bin çocuğun doğumunu engelleyemedi. Onlar içerisinde kendisini kızıl denizde boğacak bir Musa değil, binlercesi var ve olacaktır.

-İslamiyet gibi bir hakikat, Kur’an’ı Kerim gibi kelam ve manevi rahmet elbette pis bir ortama, kirli bir kalbe nüzul etmez.

Ya kişi tevbe ve istiğfar ile veya toplum manevi temizliği yapmalıdır.

Padişahı nasıl bir ortama alırsınız?

Padişah için nasıl bir ortam hazırlarsınız?

Maddi ve manevi rahmetin nüzul için ortamın hazır olması gerekir.

Dünya o yolda ilerlemektedir.

Gönüle, eve, o memleket, devlet ve de dünyaya ancak hazır olunması halinde ve böyle bir ortamda rahmet gelir.

MEHMET ÖZÇELİK

20-12-2023

[1] Maide.54.

[2] Fatır.10.

[3] Bediüzzaman. 10.lema.

[4] Hutbe-i Şamiye. 42.

[5] Bediüzzaman. lemeat.

[6] Bakara / 61. Ayet.




NASIL OLMAK İSTERDİNİZ

NASIL OLMAK İSTERDİNİZ

 

Allah her bir ruha münasip bir elbise biçip dikmektedir.

Her bir ceset kendi ruhuyla münasip ve de mütenasiptir.

Böylece kimin neden kadın veya erkek olduğu konusu anlaşılmış olmaktadır.

Zira Nasıl ki kadına erkek elbisesi, erkeğe de kadın elbisesi yakışmıyorsa, öylede, kadın ruhuna uygun olan elbise elbette kadın bedeni olacak, erkek ruhuna uygun elbisede elbette erkek cesedi olacaktır.

Tıpkı Arslan ruhuna uygun elbette Arslan kafası ve vücudu yakışıyorsa, kedi ruhuna uygun kafa ve vücutta elbette ki kedi vücudu olacaktır.

Bir de aksi durumunun olduğunu düşünün?

Arslan’da kedi vücudu, kedide de Arslan vücudu!

Bu onlara da zulüm ve haksızlık olmuş olurdu?

Böylece bir kadının, ben neden erkek yaratılmadım veya bir erkeğin ben neden kadın yaratılmadım demesi abes ve çirkin olur.

Bunu tüm elektronik eşyaların yapımında, bir binanın oluşumunda da düşünebilirsiniz.

Bunu tüm varlıklara kıyas edebilirsiniz.

Elbette bir şeyi yapan usta, neyi nereye koyacağını ve nasıl yapacağını bilir.

Yapılan eşyaya bakılıp sorulmaz, ustaya bakılıp sorgulamadan güvenilir?

Eğer usta tam manasıyla biliniyor ise.

Sana nasıl ve ne olmak istersin diye sorulduğunda, neyi ne kadar bildiğinle de bağlantılı olarak, mevcuttan daha iyi bir sonuç çıkaramayacaktın.

*************   

Hem hayat, bu kâinatın tezgâh-ı âzamında öyle bir istihale makinesidir ki, mütemadiyen, her tarafta tasfiye yapıyor, temizlendiriyor, terakki veriyor, nurlandırıyor.”

“Şu kesafetli ve ruha münasebeti az olan topraktan ve şu küdûretli ve nur-u hayata münasebeti pek cüz’î olan sudan, mütemadiyen hummalı bir faaliyetle, letafetli hayatı ve nuraniyetli zevi’l-idraki halk eden Fâtır-ı Hakîm, elbette ruha çok lâyık ve hayata çok münasip, şu nur denizinden ve hattâ şu zulmet bahrinden, şu havadan, şu elektrik gibi sair madde-i latîfeden bir kısım zîşuur mahlukları vardır. Hem pek çok kesretli olarak vardır.” (Bediüzzaman.29.Söz.)

MEHMET ÖZÇELİK

20-12-2023




SON DAMLA

SON DAMLA

İsrail’in bunca zulmünün yanında son zulmü bardağı doldurup taşıran son damla oldu.

İsrail’e karşı Hamasın çıkışı denizi coşturup dalgalandıran son damla oldu.

İsrail bu zulmünü ilk yapıyor değildi!

Bir daha da yapmayacaktı da değildi.

75 yıllık bardağı dolduran son damla ile, bardak dolusu yapacağı zulüm planının yüzüne çarpılmasıdır.

Ölü ruhların tamamen bitmemişse belki de uyanabileceği zulmün yaktığı Gazze çığlıklarıdır.

İnsanlığın çığlıkları. Eğer son karar mercii olan vicdan ölmemişse… Zira;

Kalp ölürse Rahmet gider.

Akıl ölürse Hikmet gider.

Vicdan ölürse Her şey gider.

Şu anda Her şeyin gitmek üzere ayağa kalktığı an ve zamandayız.

Kalp öldü, akıl durdu ve gitti, Vicdan ise ölüm sekeratında.

************ 

Devamlı artmakta olup, iki ayı aşan zaman dilimindeki raporda; 53 bin ton bombayla Gazze’de İsrail vahşeti: 360 bin konut yıkıldı 21 binden fazla sivil can verdi.[1]

-Musaların gelmesini engellemeye çalışan ve 10 bine yakın çocuğu öldüren İsrail, 5 bin çocuğun doğumunu engelleyemedi. Onlar içerisinde kendisini kızıl denizde boğacak bir Musa değil, binlercesi var. [2]

İsrail dünyaya zulmü öğretiyor.

Nasıl olurmuş, diye.

Bir Kıssa:

. Roma’da Hristiyanların bir pazar ayini varmış. O kadar büyük bir ayinmiş ki Papa bile katılıyormuş. Ortalık mahşer yeri gibi. Fakat kilisenin kapısında, önlerinde levhalar olan iki adam dikkat çekiyormuş.
Birinci levhada, “Hristiyan kardeşinize yardım edin” yazıyormuş, ikinci levhada ise “Yahudi kardeşinize yardım edin” yazıyormuş.
Ayinden çıkanlar iki dilenciye de bakıyormuş, tabii Hristiyan olana para veriyormuş, üstüne üstlük Yahudi olana pis bakışlar atıyorlarmış.
Ayinden çıkan biri, Yahudi olan dilencinin yanına gitmiş ve demiş ki,
– Yahu bari başka bir şey yazsaydın, bu şekilde tabii siftah yapmadan beklersin.
Yahudi olan öteki sözde Hristiyan olana seslenmiş
– Hey Salomon! Şu herife baksana, gelmiş bize ticaret öğretiyor!

MEHMET ÖZÇELİK

20-12-2023

 

 

 

[1] https://www.yenisafak.com/dunya/israilin-gazzedeki-vahsetinde-korkunc-tablo-52-bin-bomba-atildi-20-bine-yakin-filistinli-hayatini-kaybetti-4582540

https://www.haber7.com/dunya/haber/3376147-israil-53-bin-ton-bomba-atti-gazze-yerle-bir-oldu

[2] https://www.yenisafak.com/dunya/5-bin-bebek-goc-yolunda-dogdu-4582273

https://tesbitler.com/2018/08/05/dini-akimlar/