FRANSADA LAİKLİĞİN KABUL VE UYGULAMASINDA PAPAZLARA VE KİLİSELERE YAPILANLAR.

FRANSADA LAİKLİĞİN KABUL VE UYGULAMASINDA PAPAZLARA VE KİLİSELERE YAPILANLAR.

Fransa’da Laikliğin Kabul ve Uygulamasında Papazlara ve Kiliselere Yapılanlar

Fransa’da laiklik, 1789 Devrimi’nden bu yana devletin ve dinin ayrılması ilkesini savunan temel bir siyasi ve hukuki kavramdır. Bu ilkenin kabulü ve uygulaması, yüzyıllar boyunca kilise ve din adamları üzerinde önemli bir etkiye sahip olmuştur.

Laikliğin Kabulü:

  • 1789 Devrimi: Devrim sırasında, Katolik Kilisesi’nin Fransa’daki siyasi ve toplumsal gücü büyük ölçüde zayıflatıldı. Kilise toprakları kamulaştırıldı, din adamlarının ayrıcalıkları kaldırıldı ve papazların seçilmesi için sivil seçimler yapıldı.
  • 1905 Ayrılık Yasası: Bu yasa, Fransa’yı laik bir devlet olarak resmi olarak kurdu ve devlet ile kilise arasındaki tüm resmi bağları kopardı. Yasayla birlikte, din ve vicdan özgürlüğü, kamusal alanda dini sembollerin kullanılması ve din eğitimi konularında kısıtlamalar getirildi.

Papazlar ve Kiliselere Yapılanlar:

  • Devrim sırasında: Devrim coşkusu ve kiliseye karşı tepki, birçok papazın şiddete ve tacize uğramasına neden oldu. Bazı papazlar idam edildi, kiliseler yağmalandı ve tahrip edildi.
  • 1905 Ayrılık Yasası’ndan sonra: Yasanın ardından, birçok kilise kapatıldı veya kamusal binalara dönüştürüldü. Din adamlarının kamu görevlerinde bulunması yasaklandı ve dini eğitimin kamusal alanda verilmesi engellendi.
  • Günümüzde: Laiklik, Fransa’da hala önemli bir tartışma konusudur. Bazı insanlar laikliğin çok katı olduğunu ve din adamlarının ve kiliselerin toplumda daha fazla rol oynamasına izin verilmesi gerektiğini savunurken, diğerleri laikliğin korunmasının Fransa’nın ulusal kimliği için çok önemli olduğuna inanmaktadır.

Papazlara ve kiliselere yapılan bazı önemli uygulamalar şunlardır:

  • Din ve vicdan özgürlüğü: Herkesin istediği dine inanma ve ibadet etme özgürlüğü vardır.
  • Kamusal alanda dini semboller: Dini sembollerin (haç, başörtüsü vb.) kamusal binalarda ve alanlarda kullanılması yasaktır.
  • Din eğitimi: Dini eğitim sadece özel okullarda verilebilir. Devlet okullarında laik bir eğitim verilmektedir.
  • Devlet ve kilise arasındaki finansal ilişkiler: Devlet, kiliselere mali yardımda bulunmaz.

Fransa’da laiklik, karmaşık ve sürekli gelişen bir kavramdır. Papazlara ve kiliselere yapılan uygulamalar, laiklik ilkesinin yorumlanmasına ve toplumdaki değişen dinamiklere bağlı olarak zamanla değişmiştir.

***************

FRANSAYA UYARAK TÜRKİYEDE DE LAİKLİK UYGULANIRKEN HOCALARA VE CAMİLERE YAPILANLAR.

-Chatgpt-nin verdiği cevap;

Türkiye’de Laikliğin Uygulaması ve Hocalar ve Camilere Etkisi

Fransa’dan ilham alarak Türkiye’de de laiklik ilkesi 1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla kabul edilmiştir. Laiklik uygulamasının hocalar ve camiler üzerinde önemli etkileri olmuştur.

Hocalar Üzerindeki Etkiler:

  • Tevhid-i Tedrisat Kanunu (1924): Bu kanun ile eğitim ve öğretim birleştirilmiş ve imamların eğitim ve görevlendirilmesi Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlanmıştır.
  • Şapka Kanunu (1925): Bu kanun ile halifelik kaldırılmış ve din adamlarının kamu alanlarında fes takmaları yasaklanmıştır.
  • Ezanın Türkçe Okunması (1932): Ezanın Arapçadan Türkçeye çevrilmesi, laiklik ilkesinin günlük hayata da yansıdığının bir göstergesidir.
  •  
  • Camiler Üzerindeki Etkiler:
  • Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması (1925): Bu kanun ile tasavvuf geleneğine bağlı tekkeler ve zaviyeler kapatılmıştır. Bu durum, dinin kamusal alandan ayrılması ve laik bir toplum düzeninin kurulması açısından önemli bir adımdır.
  • Camilerin Onarımı ve Korunması: Laik devlet, tarihi ve kültürel miras olarak kabul edilen camilerin onarımı ve korunması için çalışmalar yürütmüştür. Bu sayede, camiler sadece ibadet yeri olarak değil, aynı zamanda tarihi ve turistik mekanlar olarak da işlev görmeye başlamıştır.
  • Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kurulması (1924): Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulması ile din işleri devlet denetimine alınmıştır. Bu durum, dinin siyasi amaçlarla kullanılmasının önüne geçilmesini ve laik bir toplumda din ve vicdan özgürlüğünün korunmasını sağlamıştır.

 

*************   

İnkilapların yapılmasında kapatılan ve satılan camiler.

https://tesbitler.com/index.php?s=laiklik

Bak. https://belgelerlegercektarih.com/2016/02/04/ataturk-doneminde-satilan-ve-ahir-yapilan-camiler-sinan-meydana-cevap/

http://www.mustafaarmagan.com.tr/genel/bazi-camiler-chp-teskilat-binasi-olarak-kullanildi/

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2273894

https://www.youtube.com/watch?v=2fNq6dRHBtI

 




BİDEN KUKLA ASIL BAŞKA

BİDEN KUKLA ASIL BAŞKA

 

Biden daha başa gelmeden dünyayı bir kaosun içerisine çekeceği hep söylenir ve bu tehlikeye dikkat çekildi.

Biden ’in Başkanlıktan önceki devletteki gücünden dolayı arkasında bulunan Pentagon dünyayı bir ateşe doğru sevk ediyor.

Rusya- Ukrayna bunun ısındırma faaliyeti idi.

Diğer yandan NATO’yu da işin içine çekmeye çalışarak bütün Avrupa’yı ve bizi de Rusya’nın karşısına getirmeye çalışmaktadır.

Bunu hep düşündü ve denedi.

Ek olarak bu olmazsa yedekte tuttuğu dünyanın huysuz ve hırçın çocuğu Yunanistan’ı üzerimize çekmeye çalışıyor.

Zaten tüm Avrupa ülkeleriyle birlikte bizi elli yıldır PKK ile uğraştırmaktadır.

Dünya bir yangın yerine döndürülmeye çalışılıyor ve bunun hazırlıkları yapılıyor.

Zaten kıvılcımlar tehdit suretinde dile getiriliyor.

Ve İran bunun ön sırasında durmaktadır.

Birinci dünya savaşı bile bir Sırplının sıktığı bir kurşunla başladı.

Şimdi ise uydurulan sebepler gayet çok.

Irak yalan bir haberle bitirilmedi mi?

 

************  

 

Toplumların çöküşü ahlaken çöküşle başlar.

Bizde 1980 yılları itibariyle başlayan bu ahlaki çöküş maalesef artarak devam etti.

Türkiye zenginleşirken bir yandan kazanmakta ancak diğer yandan manevi ve ahlaki kaybı da beraberinde getirmektedir.

Oysa olması gereken maddi kazançla birlikte, manevi kazancın da aynı oranda yükselmesidir.

 

-MOSSAD casusu olan Epstein uluslararası fuhuş organizasyonunun başında. Siyasi ve iş dünyası elitlerine şantaj yapmak için değerli materyaller sağlayan bir “bal küpü tuzağı” bulunduğu kayıtlara geçmişti.

Epstein’ın başına gelenler, Adnan Oktar’ın da başına gelebilir.

Türkiye’de ise bunu Adnan Oktar yapmaktadır.

 

*****************

 

Türkiye içeriden vurulacak. İç ajanlar ve piyonlar devreye konulacak.

Dağdan inen eşkıya alana yönlendirilecek.

Tıpkı İran ve İslam ülkelerinde yaptıkları gibi.

Ancak özellikle Türkiye de…

Bunu alevi Sünni çatışması ile denediler, Türk- Kürt çatışması ile denediler, şimdi ise Ermeni olanların içine aldığı aynı kanı taşıyan ve Kürt dediklerini alana sürerek toplumla çatıştırıp kapıştırmayı hedeflediler.

 

-Cumhurbaşkanı: “Bu seçimde kendimizi merkeze almadan sadece sebepler üzerine konuşmak bizi hataya sürekler. Önce kendi sorumluluklarımızı konuşalım, daha sonra sebepleri ele alırız. … Partimizde sadece kan kaybı yok, aynı zamanda ruh kaybı da var.” dedi.

 

-Türkiye’nin İsrail’e yapılan 54 ürüne kısıtlama getirmesi geç kalmış bir uygulamadır. 

Hükümetin yaptığı o kadar fedakârlık ve hizmetlere karşı bu koz çoktan kullanılmalıydı. 

Önemli olduğu şuradan ortaya çıktı, İsrail hemen feryadı basıp abisi ABD’ye bizi şikâyet etti. 

 

-İsmet İnönü ilk cumhurbaşkanı olunca ilk yaptığı şey, paralardan Atatürk’ün resmini çıkartıp, kendi resmini koymasıdır.

Bu ise kendi hakimiyetinin tescilidir.

Geçmişten tarih boyunca başa geçenlerin kendi hakimiyetlerinin simgesi paraların üzerine kendi resimlerini koyması olmuştur.

Sayın Erdoğan mı?

Uzun yıllar hükümet olduğu halde, yeteri kadar iktidar olamamış ancak Atatürk’ün resminin yanına kendi resmini nisbeten astırmıştır.

Daha ziyade kendini muhafazaya çalışmış, menfilikleri temizlemekle uğraşmıştır.

Yolun önündeki engellemeleri kaldırmakla uğraşmıştır.

Alt yapıyı oluşturmuş, üst yapıyı yeteri kadar tesis edememiştir.

Adeta şu durum gizli de olsa sürdürülüyor;

İsmet İnönü’nün Menderese verdiği cevapta;

“Sen hükümet oldun ancak iktidar olamadın.”

Belli ki kendi iktidarını perçinlemek üzere devleti tesis etmiş.

Neden mi iktidar olamadı?

Hala kaygan zeminler var ve millet kolayca o zemine çekiliyor?

Atatürk’ü koruma kanunu devam ediyor.

Darbe heveslileri terör estirip, terör ortamı hazırlanıyor.

Belli ki daha alınması gereken epey yol var.

Bunun İslam alemi çapındaki çözümünün yolu ise; İttihadı İslam’dan geçer.

Önümüzde duran ilk ve en önemli yol ve yolumuz…

 

MEHMET ÖZÇELİK

12-04-2024  

 

 




Barnabas incilinde Hz. Muhammed

Barnabas incilinde Hz. Muhammed ile ilgili Cümleler.


## Barnabas İncili’nde Hz. Muhammed ile İlgili Cümleler

Barnabas İncili, Hz. İsa’nın havarilerinden biri olan Barnabas tarafından yazıldığı iddia edilen, ancak Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmeyen bir metindir. Bu incilde, Hz. Muhammed’e dair birçok referans olduğu ve onun son peygamber olarak müjdelendiği öne sürülmektedir.

Bazı önemli cümleler şunlardır:

* **”Ben dünyaya geldim, fakat Tanrı’nın Sözü’nün tamamlanmasını sağlayacak olan O’dur (Muhammed).”** (Bölüm 71)
* **”O (Muhammed), Tanrı’nın seçilmiş kulu ve elçisidir. O, yeryüzünde barışı ve huzuru tesis edecektir.”** (Bölüm 42)
* **”O’nun (Muhammed) adı Ahmed’dir (Övgülük Sahibi), zira o Tanrı’yı yüceltecek ve O’nun ismini bütün dünyaya duyuracaktır.”** (Bölüm 119)
* **”O (Muhammed), koyunları kurtarmak için gönderilen çobandır. O, onları doğru yola iletecek ve onları kurtuluşa ulaştıracaktır.”** (Bölüm 96)
* **”O (Muhammed), Tanrı’nın nurudur. O, karanlığı aydınlatacak ve insanları hakikate ulaştıracaktır.”** (Bölüm 120)

Barnabas İncili’nin Hz. Muhammed ile ilgili bu ve benzeri ifadeleri, onu İslam’da önemli bir yere sokmaktadır. Bazı Müslümanlar, bu incilin Kur’an’da bahsedilen “gerçek incil” olduğuna inanmaktadır.

@@@@@@@#

Barnabas incilinde Allah’ın bir olduğu ile ilgili Cümleler.

## Barnabas İncili’nde Allah’ın Birliği Hakkında Cümleler

Barnabas İncili, Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmeyen, fakat bazı Müslümanlar tarafından Hz. Muhammed’in müjdelenmesi ve Allah’ın birliği hakkında bilgiler içerdiği düşünülen bir metindir. Bu incilde Allah’ın birliği vurgulanmakta ve birçok ayette bu konuda açıklamalar yer almaktadır.

İşte Barnabas İncili’nde Allah’ın birliği ile ilgili bazı cümleler:

* **”Tanrı tektir ve O’ndan başka ilah yoktur.”** (Bölüm 5)
* **”O, başlangıç ve sondur. Her şey O’nun yaratmışıdır ve O her şeyin üzerinde hâkimdir.”** (Bölüm 16)
* **”O, doğmamış ve yaratılmamıştır. O ebedidir ve sonsuza dek var olacaktır.”** (Bölüm 22)
* **”O’nun ortağı veya benzeri yoktur. O, tek ve yegânedir.”** (Bölüm 38)
* **”O, gökte ve yerde her şeyi görür ve bilir. O’ndan hiçbir şey gizlenemez.”** (Bölüm 104)
* **”O, merhametli ve bağışlayıcıdır. O, kullarının günahlarını affeder ve onları tövbeye kabul eder.”** (Bölüm 117)
* **”O, adil ve hikmetlidir. O, kullarına en iyisini verir ve onlara zulmetmez.”** (Bölüm 149)

Barnabas İncili’ndeki bu ve benzeri ifadeler, Allah’ın birliği ve yüceliği hakkında açık bir dil kullanmaktadır. Bu incil, Allah’ı tek ve yegâne ilah olarak kabul eden ve O’nun sonsuz gücüne ve kudretine inanan kişiler için önemli bir kaynak olabilir.

#@@@@@@@

Barnabas incilinde Hz.İsanın Allah’ın oğlu olmadığı ve bir kul ve peygamber olduğu ile ilgili Cümleler.

## Barnabas İncili’nde Hz. İsa’nın Allah’ın Oğlu Olmadığı ve Bir Kul ve Peygamber Olduğu ile İlgili Cümleler

Barnabas İncili, Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmeyen, fakat bazı Müslümanlar tarafından Hz. Muhammed’in müjdelenmesi ve Hz. İsa’nın kul ve peygamber olduğu fikrini desteklediği düşünülen bir metindir. Bu incilde Hz. İsa’nın ilahi bir varlık değil, Allah tarafından seçilmiş bir kul ve peygamber olduğu açıkça ifade edilmektedir.

İşte Barnabas İncili’nde Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olmadığı ve bir kul ve peygamber olduğu ile ilgili bazı cümleler:

* **”Ben Tanrı’nın oğlu değilim, ben O’nun kulu ve peygamberiyim.”** (Bölüm 70)
* **”Beni yaratan ve beni dünyaya gönderen Tanrı’ya şükrederim.”** (Bölüm 43)
* **”Ben Tanrı’nın emrini yerine getirmek için geldim. Kendi isteğimi değil, O’nun isteğini yapmak için buradayım.”** (Bölüm 97)
* **”Ben günahsız değilim. Ben de diğer insanlar gibi günaha eğilimliyim. Fakat Tanrı beni günahlarımdan korur ve beni doğru yola iletir.”** (Bölüm 121)
* **”Ben ölüme mahkûmum. Fakat Tanrı beni ölümden diriltecek ve beni sonsuz cennete alacaktır.”** (Bölüm 148)

Barnabas İncili’ndeki bu ve benzeri ifadeler, Hz. İsa’nın ilahi bir varlık değil, Allah’a kulluk eden ve O’nun mesajını ileten bir peygamber olduğunu açıkça göstermektedir. Bu incil, Hz. İsa’nın kul ve peygamber olduğu fikrini savunanlar için önemli bir kaynak olabilir.

#@@@@@@@@

Barnabas incilinde Hz.İsa ile ilgili Cümleler.

## Barnabas İncili’nde Hz. İsa ile İlgili Cümleler

Barnabas İncili, Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmeyen, fakat bazı Müslümanlar tarafından Hz. Muhammed’in müjdelenmesi ve Hz. İsa hakkında bilgiler içerdiği düşünülen bir metindir. Bu incilde Hz. İsa’nın hayatı, öğretileri ve mucizeleri hakkında birçok hikaye yer almaktadır.

İşte Barnabas İncili’nde Hz. İsa ile ilgili bazı cümleler:

* **”O, Tanrı’nın kulu ve peygamberidir. O, dünyaya barış ve huzuru getirmek için gönderilmiştir.”** (Bölüm 5)
* **”O, fakirlerin, hastaların ve ezilenlerin dostudur. O, onlara şifa ve teselli vermektedir.”** (Bölüm 34)
* **”O, mucizeler gösterir ve ölüleri diriltir. O, Tanrı’nın gücünü ve kudretini göstermektedir.”** (Bölüm 88)
* **”O, günahkârlara tövbe etmelerini ve Tanrı’ya dönmelerini çağırır. O, onlara bağışlanma ve kurtuluş müjdesi vermektedir.”** (Bölüm 116)
* **”O, çarmıha gerilmeye ve ölmeye mahkûmdur. Fakat Tanrı onu ölümden diriltecek ve onu sonsuz cennete alacaktır.”** (Bölüm 140)

Barnabas İncili’ndeki bu ve benzeri ifadeler, Hz. İsa’nın sevgi dolu, merhametli ve kurtarıcı bir peygamber olduğunu göstermektedir. Bu incil, Hz. İsa’ya inanan ve O’nun öğretilerini takip eden kişiler için önemli bir kaynak olabilir.

#@@@@@@@

Tarihi kaynaklarda ve yapılan araştırmalarda Barnabas incili.

## Barnabas İncili Hakkında Tarihi Kaynaklar ve Araştırmalar

**Tarihi Kaynaklarda Barnabas İncili:**

* Barnabas İncili’nden ilk olarak 4. yüzyılda bahsedilmiştir.
* Bu incil, ilk Hristiyan yazarlar tarafından kabul görmemiştir ve kilise babaları tarafından sahte olarak nitelendirilmiştir.
* Orta Çağ’da bazı Hristiyan gruplar tarafından kabul görmüş ve Latince, Yunanca ve Arapçaya çevrilmiştir.
* 16. yüzyılda Avrupa’da yeniden keşfedilmiş ve büyük ilgi görmüştür.
* 19. yüzyılda, incilin tarihi ve yazarlığı hakkında birçok araştırma yapılmıştır.

**Barnabas İncili Hakkında Yapılan Araştırmalar:**

* İncildeki bazı ifadelerin Hz. Muhammed’i ve İslam’ı müjdelediği şeklinde yorumlanması, bu incili Müslümanlar arasında ilgi çekici hale getirmiştir.

**@@@@@

Batı dünyasında ve papazlar arasında Barnabas incili hakkında söylenen olumlu sözler.

## Batı Dünyasında ve Papazlar Arasında Barnabas İncili Hakkında Söylenen Olumlu Sözler

**Olumlu Görüşler:**

* **Bazı teologlar ve ilahiyatçılar, Barnabas İncili’nin erken Hristiyanlığın teolojisi ve pratikleri hakkında bilgi edinmek için değerli bir kaynak olabileceğini savunmaktadır.** Bu incilin bazı metinlerinin Hristiyan İncillerinden ve geleneksel öğretilerden farklı olması, ilk Hristiyanların inancını ve uygulamalarını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
* **Bazı papazlar ve vaizler, Barnabas İncili’nin Hz. İsa’nın sevgisini ve merhametini vurgulayan mesajlarını takdir etmektedir.** Bu incildeki hikâyeler ve öğütler, Hristiyanlara sevgi dolu ve merhametli bir şekilde yaşama konusunda ilham verebilir.
* **Bazı Hristiyanlar, Barnabas İncili’nin müjdeyi farklı bir bakış açısıyla sunmasını ve Hristiyanlık mesajını daha geniş bir kitleye iletme potansiyeline sahip olmasını değerli bulmaktadır.** Bu incilin dili ve içeriği, geleneksel Hristiyan öğretileriyle daha az aşina olan kişiler için daha çekici olabilir.

**Önemli Notlar:**

* Barnabas İncili’nin bazı metinleri Hristiyan İncillerinden ve geleneksel öğretilerden farklıdır. Bu farklılıklar, incilin güvenilirliği hakkında endişelere yol açmaktadır.
* Barnabas İncili’nin Hz. Muhammed’i ve İslam’ı müjdelediği şeklinde yorumlanması, Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmemektedir.

**Sonuç:**

Barnabas İncili, Batı dünyasında ve papazlar arasında farklı görüşlere yol açan bir metindir.