Aselsan mühendislerin ölüm sebebi.

Aselsan mühendislerin ölüm sebebi.


ASELSAN’da çalışan bazı mühendislerin şüpheli ölümleri 2006 yılından beri basında yer alıyor. Bu ölümlerin sebepleri tam olarak bilinmemekle birlikte, intihar, kaza ve cinayet gibi farklı ihtimaller gündeme getirildi.

**Bazı önemli vakalar: **

* **2006: ** Hüseyin Başbilen, 27 yaşında, ASELSAN’da elektronik mühendisi olarak çalışıyordu. 7 Ağustos 2006 tarihinde evinde ölü bulundu. Otopsi sonucunda intihar ettiği belirlendi.
* **2007: ** Halim Ünsem Ünal, 30 yaşında, ASELSAN’da elektronik mühendisi olarak çalışıyordu. 17 Ocak 2007 tarihinde arabasında ölü bulundu. Otopsi sonucunda kafasından aldığı tek kurşunla öldüğü belirlendi. Resmi rapor intihar olduğunu söylese de, ailenin ve arkadaşlarının kafasında soru işaretleri kaldı.
* **2007: ** Evrim Yançeken, 28 yaşında, ASELSAN’da bilgisayar mühendisi olarak çalışıyordu. 26 Ocak 2007 tarihinde evinde ölü bulundu. Otopsi sonucunda intihar ettiği belirlendi. Ailesi ve arkadaşları bu sonuca itiraz etti ve olay aydınlatılmadı.
* **2015: ** Erdem Uğur, 28 yaşında, ASELSAN’da elektronik mühendisi olarak çalışıyordu. 16 Ocak 2015 tarihinde evinde ölü bulundu. Otopsi sonucunda gaz zehirlenmesinden öldüğü belirlendi. Resmi rapor intihar olduğunu söylese de, ailenin ve arkadaşlarının kafasında soru işaretleri kaldı.

**Soruşturmalar ve Tepkiler: **

Bu ölümlerin ardından savcılık tarafından soruşturmalar başlatıldı. Aileler ve bazı mühendislik odaları, olayların tam olarak aydınlatılmasını ve bağımsız bir soruşturma yapılmasını talep etti.

**Sonuç: **

ASELSAN’da çalışan bazı mühendislerin şüpheli ölümleri halen tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu durum, mühendislerin aileleri ve kamuoyunda endişeye yol açmaktadır. Olayların nedenleri ve sorumlularının ortaya çıkarılması için bağımsız ve kapsamlı bir soruşturma yapılması gereklidir.

*@@@@@@@@

Türkiye’deki faili meçhul cinayetler.

## Türkiye’deki Faili Meçhul Cinayetler

Faili meçhul cinayetler, Türkiye’nin yakın tarihi boyunca karanlık bir gölge gibi uzanan ve aydınlatılamayan bir sorundur. Bu cinayetler, siyasi suikastlerden, gazeteci ve aydın cinayetlerine, sıradan vatandaşların öldürülmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.

**Bazı Önemli Faili Meçhul Cinayetler:**

* **1970’ler:**
* Uğur Mumcu (1993)
* Ahmet Taner Kışlalı (1999)
* Bahriye Üçok (1990)
* Necip Hablemitoğlu (2002)
* **1980’ler:**
* Abdi İpekçi (1979)
* Mahir Çayan (1972)
* Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan (1972)
* Kemal Kurdaş (1980)
* **1990’lar:**
* Gaffar Okkan (1993)
* Musa Anter (1992)
* Hrant Dink (2007)
* Metin Göktepe (2004)

**Sorunlar:**

Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılamamasının birçok sebebi vardır. Bunlardan bazıları:

* **Yetersiz soruşturma: ** Güvenlik güçlerinin ve adli makamların yeterince titiz bir soruşturma yürütmemesi.
* **Siyasi engeller:** Bazı cinayetlerin arkasında siyasi güçlerin olması ve bu nedenle soruşturmaların engellenmesi.
* **Derin devlet:** Faili meçhul cinayetlerin arkasında “derin devlet” adı verilen bir yapılanmanın olduğu iddiaları.

**Sonuç:**

Faili meçhul cinayetler, Türkiye’nin demokrasisi ve insan hakları açısından büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu cinayetlerin aydınlatılması ve sorumlularının cezalandırılması için gerekli adımların atılması gerekmektedir.




Arapça Nur ve nar kelimelerinin farkları nelerdir?

Arapça Nur ve nar kelimelerinin farkları nelerdir?


Arapça “Nur” ve “Nar” kelimeleri, yazılışları ve telaffuzları bakımından çok benzer olmalarına rağmen, anlamları bakımından tamamen farklıdır.

**Nur:**

* **Anlamı:** Işık, aydınlık, parlaklık, ışıltı.
* **Kullanım Alanları:**
* Allah’ın isimlerinden biri olarak kullanılır.
* İman, hidayet ve bilgi gibi soyut kavramları betimlemek için kullanılır.
* Güneş, ay ve yıldız gibi ışık kaynakları için kullanılır.
* Bir insanın yüzünün güzelliği ve aydınlığı için kullanılır.
* **Örnek Cümleler:**
* “Allah nurdur, göklerin ve yerin nurudur.” (Nur Suresi, 35)
* “İlim nurdur, cehalet karanlıktır.”
* “Onun yüzü nur gibi parlıyordu.”

**Nar:**

* **Anlamı:** Ateş, alev, cehennem.
* **Kullanım Alanları:**
* Cehennem azabını ve yakıcı sıcağı betimlemek için kullanılır.
* Dünyevi zevklerin ve günahların geçiciliğini ve tehlikesini anlatmak için kullanılır.
* Öfke ve kızgınlık gibi duyguları betimlemek için kullanılır.
* **Örnek Cümleler:**
* “Günahkarlar cehennem ateşinde yanacaklardır.”
* “Dünya zevkleri geçicidir, ahireti unutmamak gerekir.”
* “Gözleri öfkeden ateş saçıyordu.”

**Farklılıklar:**

* **Anlam:** Nur ışık ve aydınlığı, nar ise ateş ve karanlığı temsil eder.
* **Kullanım Alanları:** Nur genellikle olumlu ve yüce kavramlar için kullanılırken, nar genellikle olumsuz ve tehlikeli kavramlar için kullanılır.
* **Harf:** Nur kelimesinde “vav” harfi varken, nar kelimesinde “elif” harfi vardır.

**Özetle:**

* Nur ve nar kelimeleri yazılış ve telaffuz bakımından benzer olsalar da, anlamları bakımından tamamen farklıdır.
* Nur ışık ve aydınlığı, nar ise ateş ve karanlığı temsil eder.
* Kullanım alanları ve anlamları arasındaki farkı göz önünde bulundurarak kelimeleri doğru şekilde kullanmak önemlidir.

 

*******************    

 

 

Risale-i Nur’da Nar ile Nur hakkında.


## Risale-i Nur’da Nar ve Nur

Risale-i Nur’da “nar” ve “nur” kelimeleri çokça kullanılır ve her ikisinin de farklı anlamları ve sembolik anlamları vardır.

**Nur: **

* **Aydınlık, ışık:** Nur, karanlığı aydınlatan ve yol gösteren ışık anlamına gelir. Risale-i Nur’da ilim, iman, hidayet ve Allah’ın isimlerinin tecellileri gibi manevi kavramları temsil eder.
* **Varlık, hakikat: ** Nur, varlığın ve hakikatin kaynağı olarak da kullanılır. Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren delilleri ve Kur’an’ın ayetlerini temsil eder.
* **Hayır, güzellik: ** Nur, hayrı, güzelliği ve iyiliği de temsil eder. Allah’ın güzel isimlerini ve sıfatlarını, iman ve ibadetin güzelliklerini ifade eder.

**Nar: **

* **Ateş: ** Nar, yakıcı ve yıkıcı olan ateşi temsil eder. Risale-i Nur’da günah, cehennem ve şeytani vesveseler gibi olumsuz kavramları temsil eder.
* **Fitne, fesat: ** Nar, fitne, fesat ve kargaşa anlamına da gelir. Dünyadaki geçici zevkleri ve ahiretteki azabı temsil eder.

**Nar ve Nur Arasındaki Fark: **

Nur ve nar, zıt anlamlı kelimeler olarak kullanılır. Nur aydınlığı ve hidayeti temsil ederken, nar karanlığı ve sapkınlığı temsil eder. Nur, varlığın ve hakikatin kaynağı iken, nar yokluğun ve batılın sembolüdür.

**Risale-i Nur’da Nar ve Nur Örnekleri: **

* “Şu sahrâda bir nar görünür. Ben derim nurdur; nar olsa da eski nardan kalma zayıf, yukarı tabakasıdır. Geliniz, etrafına halka tutup temâşâ edelim.” (Sözler, 14. Söz)
* “Nûr-u Kur’an’ın envâr-ı imaniyesi, kalbimi ve ruhumu ve aklımı öyle bir tarzda aydınlatıyor ki, فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا âyetinin sırrıyla, bütün kâinatı ve mevcudatı bir kelime-i tevhidin cilvesi ve tecellisi telâkki ediyorum.” (Mektubat, 23. Mektup)
* “Hem, Cehennem’in azab-ı maneviyesi ve nar-ı uhrevîsi, o derece dehşetli ve elemlidir ki, hadsiz derecede şiddetli ve uzun olsa, yine de nihayetsiz bir rahmetin tecellîsi ve bir nevi lütf-u İlâhî telâkki edilebilir.” (Lem’alar, 21. Lem’a)

**Sonuç: **

Risale-i Nur’da nar ve nur kelimeleri, zıt anlamlı kelimeler olarak kullanılır ve farklı kavramları temsil eder. Nur, aydınlık, hidayet, varlık ve hakikat gibi olumlu kavramları temsil ederken, nar, ateş, fitne, fesat ve karanlık gibi olumsuz kavramları temsil eder.

**Not: ** Bu sadece kısa bir özettir. Risale-i Nur’da nar ve nur hakkında daha detaylı bilgi için Risale-i Nur’un ilgili bölümlerine bakabilirsiniz.




AKLA VE KALBE ATILAN DÜĞÜMLER

AKLA VE KALBE ATILAN DÜĞÜMLER[1]

 

Şeytan bazen sevdiği, bazen nefret ettiği kişi suretinde gelir.
Vesvese sinek gibidir.
Ehemmiyet verilirse şişer.
Hologram gibi gözünün önünde büyür.
Vesvese kötü mesaj gibidir.
Vesvese de bazen düğüm atar, bazen düğüm çözer.
Teknolojik gelişmeler meseleyi daha iyi açıklıyor.
Bir tıklamayla milyonlarca mesaj iletilir.
Şeytan Allah’tan müsaade istedi, verildi, yolun ortasına oturdu.

Ana yol.
Tüm vahiy, peygamber gibi hakikatler şeytanın vücuduyla ortaya çıktı.
İlaçlar neden ortaya çıktı ve çıkarıldı?
Hastalıkların varlığıyla değil mi?
Kim kime hizmet etmiş oldu?
Açlık olmasaydı, bunca nimetler nasıl vücut bulacaktı?
Cehennem olmasaydı, cennet ne kadar lezz
et verirdi?

-Hadis-i şerifte vardır:

“Benim şeytanım bana teslim oldu.”[2]
Yani sadece Müslüman Olmuştur anlamına olmayıp, teslim olup boyun bükmüş, zabt ve kontrol edilmiş çünkü onun cevheri bozuktur.

Müslim´in îbni Mes´ud´dan rivayeti ise şöyledir: Peygamber (s.a.v.): “Sizlerden hiçbiriniz müstesna olmamak üzere, her birinizin hem bir şeytanı hem de kendisinden ayrılmayan bir şeytanı vardır” buyurdu. Bunun üzerine ashab: “Ey Allah´ın elçisi, buna sen de dahil misin?” de diler. Peygamberimiz de verdiği cevabda: “Evet, fakat yüce Allah bana yardım etti de benim şeytanım müslüman oldu, artık bana sadece hayır ve iyilikle emreder” buyurdu.

Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur:
“ Sizlerden her bir kimsenin yanına, cinlerden bir karin ve meleklerden bir karin tevkil edilmiştir. Sahabeler: “Sana da mı ey Allah’ın Resulü?” dediler. Resulullah: “Bana da. Ancak Allah onun hakkında bana yardım etti ve Müslüman oldu. Bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.”

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Her birinizin yanında iki karin vardır: Bir cin karin ve bir melek karin.”[3]

“Melek karin insana iyilik ve doğruluğu telkin eder, cin karin ise kötülük ve günahı telkin eder.”[4]

@@@@@@@

Şeytan kişinin gözü önünde Temessül eder.
Kişiye sevmeyip düşman olduğu kimse de,sureti de temessül edip görünür, zihnini bulandırır.

“insanlara temessül edip görünen ve bizlerden olan bütün ervâh-ı tayyibe,” de ayna misal insanın ayna olan kalbinde temessül eder..

“Sabri kardeş, Sabırlı ol; ehemmiyetsiz ve zararsız olan vehmî ve asabî hastalığına ehemmiyet verme. Şifaya dua edilmekle beraber, zararsız, hatarsızdır. Çünkü, eğer hatarat, seyyie ise, nasıl ki aynada temessül eden pislik, pis değil ve aynadaki yılan sureti ısırmaz ve ateşin timsali yakmaz. Öyle de, kalbin ve hayalin aynalarında rızasız, ihtiyarsız gelen pis ve çirkin ve küfrî hatıralar zarar vermezler. Çünkü ilm-i usulde tasavvur-u küfür, küfür değil ve tahayyül-ü şetm, şetm olmaz. Hasene ise nuranî olduğundan, tasavvur ve tahayyülü dahi hasenedir. Çünkü aynada nuranînin timsali ziya verir, hâsiyeti var; kesifin misali ölüdür, hayatsızdır, tesiri yoktur. Eğer sair teellümât-ı ruhaniye ise, sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbanî bir kamçıdır. Çünkü, emn ve ye’sin vartasına düşmemek hikmetiyle, havf ve reca muvazenesinde sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast hâletleri celâl ve cemal tecellîsinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatçe medâr-ı terakki bir düstur-u meşhurdur.”

MEHMET ÖZÇELİK

22-02-2024

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=QOEqmRiGSS8&t=4s

[2] Tirmizi, Rada 17; Müsned, III/309.

[3] Sahih Müslim, 2814.

[4] Tirmizî, 3334.




KİM KİMİ TEMSİL EDİYOR

  • KİM KİMİ TEMSİL EDİYOR

 

-Türkiye’de doku uyuşmazlığı var.

Bu topraklar başkaları tarafından sürülmüş.
Farklı kanlar depreşiyor.
Tohumlar ithal, genetik yapısı bozulmuş ve Gdo’lu.
Görüşler harici ve ithal.
Geçmişe bizleri bağlayan köprüler kaldırılmış.
Köprünün yeri, suyun kanalı değiştirilmiş.
Suyumuzda, havamızda, gıdamızda ilaçlı.
Yabancı ve yalancı aşı vurulmuş, yabani kalınmış.
Kontrol bizde değil, başkalarının elinde.
Uzaktan kumandayla işler yürütülüyor.
Kendimizden uzak, başkalaştık.
Gündelik kaldık.
Günde kaldık.
Kısırlaştık.
Kalıplaştık.
Kabuğumuzu bir türlü kıramadık, kabukta ve kışırda kaldık.
Kandırıldık.

-Toplumların gaflet, cehalet, dalâlet ve de ilgisizliklerinin artması ve yaygınlığı nisbetinde zulüm ve yangınlarda artıyor.

Ta ki dünyayı uyuduğu derin uykudan uyarmak için.
Uyarmak için en dehşetli yollar deneniyor.
Zalim Allah’ın kılıcıdır. Onunla intikam alır, sonra dönülür ondan da intikam alınır, hakikati tahakkuk ediyor.
“Zâlim, yeryüzünde Allah’ın adâletidir. Allah onunla (başkalarından) intikam alır. Sonra (döner), ondan da intikamını alır.”[1]
“De ki: ‘Allah’ın azâbı size ansızın veya açıkça gelirse, zâlimlerden başkası mı yok olur!”[2]
Mazlum ve masum ise büyük mükafatını alır.
Yapılan hata ve ihmaller kadere fetva verdiriyor.
Beşer zulmeder, kader adalet eder, hakikati devreye giriyor.
Musibet geldiğinde sadece zalimlere has kalmıyor, özel olmuyor.[3]

-İsrail’in Gazze’deki vahşeti, insanlığa karşı bir vahşet ve dehşeti simgeler.

Zulme rıza zulüm, küfre rıza küfürdür.[4]

Türkiye’deki hukukun düştüğü nokta, azımsanmayacak ve de küçümsenmeyecek bir hal. Terörist başıyla görüşme ve ona olan destek hali. 

**************  

 Gerek memleketimde ve gerekse de bulunduğum memlekette kimin aday olacağını ve kim olduğunu detaylı ve bilinçli olarak bilmiyorum.

Onun için kimin kazanacağından daha önemlisi; kişiliği ve temsil ettiği temsiliyet durumu beni ilgilendirir.
Çünkü onunla yatıp kalkacak, tabiri caizse onun düdüğünü öttürecek.

Tıpkı süper vali rolüyle baş rolde oynayan Behzat Ç, birdenbire aday gösterildiği partisinin düdüğünü daha ilk toplantısında, beyanatında gerçek rengini ve kimliğini ve de kişiliğini belli etmiş oldu.[5]

Maalesef nisyan ile malul olan insan oğlu bunları çabuk unutup aldanıyor.

-Kimin kazanacağından ziyade, kimin kaybettirmeye çalıştığı unutulmamalıdır.

Sağda ve dindar görünen bir parti hayali kazanımlarla yola çıkarken aslında bilinçsizce sağın kaybetmesine, sol ve menfi insanların kazanmasına hizmet etmektedirler.

-Evet, kimin kazanacağından daha önemlisi, kimin kazanmayacağıdır.

Bu bir şuur ve anlayış işidir.

Kişinin kendi şahsi ihtirası yüzünden inançlı insanlara kaybettirirken, menfi ve muhaliflere kazandırmaktadır.

Saadet Partili Hasan Damar partililere yaptığı konuşmada ‘AK Parti’ye İstanbul’u kaybettiren biziz ve kaybettireceğiz hiç başka şansları yok’ dedi.[6]

Dün Saadet partisinin yaptığını, bugün Fatih Erbakan yapmaktadır.

Tarih unutmuyor.

Böylece önceki seçimlerde olduğu gibi, İstanbulu kimin kazanıp kazanamadığı ve de kime kaybettirdiği de değil, kimin kime kazandırdığı yıllarca silinmez bir iz ve yara olarak kalacaktır.

-Bir insan kimi temsil ediyorsa, onun da horozluğunu yapar, onun borusunu öttürüp, borazanlığını yapar.

Eğer bir evliya bile olsa eşkıyanın temsilciliğini ve savunuculuğunu yapıyorsa, ister istemez temsiliyet itibarıyla oda eşkıya olur.
Hatta bir eşkıya evliyanın temsilciliğini ve taraftarlığını yapıyorsa bu hal ve tavır onu eşkıyalıktan uzaklaştırıp evliyalığa yakınlaştırır.
İnsan temsil ettiği ve taraf ve de taraftar olduğudur, denilse yanlış olmaz.
Bunu şunun için temsil getirdim; bir sanatçı oynadığı baş rol filminde güzel rolde oynayabilir.
Gene kendisinde ve düşüncesinde tasvip etmediğim bir durum sezmiştim.
Bu kişi bir siyasi partinin belediye başkan adaylığını üstlenir üstlenmez hemen ilk becerisi ve belki de en büyük projesi olarak İmam Hatiplere saldırmak oldu.
Oysa Belediye Başkan adayı olacak olan kişinin projelerini ortaya koyması ve yapacaklarını sıralaması gerekmez mi?
Belli ki alanı da olmadığı ve söyleyecek sözü de bulunmadığından dolayı, geriye temsil ettiği partinin yüz yıllık söylemlerini ve saldırılarını savunmak kalmış oluyor.
Zaten onun içinde bir seviye ve birikime gerekte yok.
Ucuz davalar ve iddialar.
Çünkü babadan oğula geçen, belli bir kesimi muhafaza etmek için ucuz muhalefette bulunmak yeterli oluyor.
Yapmaya değil, yıkıma ve yıkmaya dönük faaliyetler.
Ben gelince onların yaptığından daha fazla şunu yapacağım değil de, gelince onun yaptıklarını kaldırmaya yönelik faaliyetlerde bulunacağım, ucuz ve basit siyaset uygulanmaktadır.
Siyasette hep vitrine oynanmaktadır.
Arka senaryo hep gizlenmekte, gösterilmemektedir.
Kişilerde ya görememekten veya körü körüne görmek ve bilmek istememe saflığını sürdürmektedir.
Zira benzerlerinin yapmadıkları vaatleriyle, olmayan icraatları ortadadır.

*************** 

Türkiye’de yüz yılı aşkın bir süredir hâkim olan güç, hem maddi alanda ve hem de manevi alanda kısır zihniyetlere mahkum edilmesidir.

-1970 yıllarının çay, şeker, tuz, tüp, ilaç, VS kuyrukları yok ancak onu geri getirecek kafa ve kafadarlar mevcut.

Türkiye’nin her alanda gelişmesini istemeyen çok küçük hâkim bir azınlık hüküm sürmeye çalışmaktadır.
Gelir kaynakları ise, bu milletin bin küsur yıllık Maneviyatına ve değerlerine saldırmak olmuştur.
Kaypak zeminden nemalanan namlı ve namlananlar ve de namını sürdürmeye çalışanlar bunun başını çekmektedir.

-Karanlıktaki aydın hazımsızlığı ve hastalığı ve de geçirdiği travmalar bu neyi temsil ettiğinin bir göstergesidir.[7]

-CHP’li eski bakan ve Milletvekili Fikri Sağlar, yerel seçimlerin kaybedilmesi durumunda Türkiye’nin bir İslam Cumhuriyeti’ne dönüşeceğini iddia etti. Sağlar, “Bu seçimlerin ne olacağından daha çok sonucunun Türkiye’nin aleyhine olacağı, belki de Türkiye Cumhuriyeti’nin İslam Cumhuriyeti’ne dönüşmesinde son çıkış yolu olacağı düşüncesindeyim” dedi.[8]

Karanlıktaki aydınlarda kan yine İslam’a ve Müslümanlara saldırmakla depreşmeye başladı.[9] 

Oysa bilmedikleri şu ki, “İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez; gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar. “

“Herkes kendi şekline (hüviyetine, karakterine) göre amel eder.”[10]

****************

Dem partisi dağdaki eşkıyaya yakın, onunla ortak, CHP’de Dem partisine yakın, onunla müttefik.[11]

Oysa samimi olsalar bu milletin askerini, polisini ve halkını öldüren bu insanların silahı bırakıp, kendileri meclise dahi girmişken, onlar vaz geçmeleri halinde neden toplumun içine girmesin?

Bizler yüzlerce yıldır gayrı Müslimlerle çok rahat yaşamışız. Eğer onlar teröristliği sürdürmek istemiyorlarsa, bu kanlı pis işten vaz geçer, kendileri dağda ölürken, kendilerini dağa sürenlerin rahat içerisinde olduklarını görürler.

Dünyanın hangi devletinde terör savunucuları, bu milletin meclisinde terörü ve teröristi savundukları gibi bulunmaktadır?

-Türk ordusuna işgalci diyenlerle ve terör örgütünü destekleyip temsil edenlerle beraber olanlar ne olmuş olur?

Ve karşılamada ayaklarının altına kırmızı halı serenler kimi ve neyi temsil etmiş olurlar.
Artık her şey açığa çıktığı içindir ki, oyunlarda gizliden değil, açıktan oynanıyor.[12]

-Bir kısım solcular dağda kan kusarken, diğerleri şehirlerde kin ve nefret kusmaktadır.[13]

-Kim terörün neresinde duruyor? Karşısında mı, yanında mı yoksa arkasında mı?

-Askerimiz dağda eşkıya ile hayatını ortaya koyarak mücadele ediyor.

Allah yardımcıları olsun.
Son dönemlerde içte bulunan örgütler yakalanıp, çökertiliyor.
Oda ne kabarık dosyalarla.
Meğer içteki terör dıştaki ve dağdakinden az da değilmiş.
Zaten dağdaki eşkıya içtekiler tarafından desteklenmemiş olsa idi varlığını sürdüremezdi.
Meclisten bile destek aldığı düşünülürse, en büyük terörün iç kaynaklı olduğu görülecek ve anlaşılacaktır.

****************

Bütün dönen bu oyunları ve tarihi tecrübeyi göz önünde bulundurarak derim ki;

Beni birinci derecede kimin seçileceği ilgilendirmiyor.

Önemli olan kimin seçilmeyeceğidir.
Buda ne ile olur.
Hayırda ittifak, şerde ihtilaf.[14]
Gelecek olanda başarı, inanç, ahlak, beceri, proje gibi özelliklerle donatılmış olması güzel de;
Kim gelmemeli, Kime verilmemeli, kimin ekmeğine yağ sürmemeli, Kime muhalefet etmeli konularını düşünmelidir.
Yani hayrın celbinden ziyade, şerrin def’i esas alınmalıdır.
Yani ateist, sefih, sosyalist, sol zihniyetli, denenmiş, toplumun inanç ve değerlerinden kopuk, yerli olmayan, batı sevdalısı, gelişime kapalı, bilinmeyen, kökü bereketsiz, köksüz, şaibeli olmamalı.

*************

Çünkü zihniyet hiç değişmedi ve değişmiyor. Bin sene geçse de. 

Darbe sevdalısı Zülfü Livaneli gibi.

Bahçeli ise cevabında;” MHP Genel Başkanı Bahçeli, Zülfü Livaneli’nin skandal açıklamalarına, “Millete gerici demek küfürdür. Millete gerici demek Türkiye’ye geriden bakmaktır. Millete gerici demek su katılmamış bir soysuzluktur” diyerek sert tepki gösterdi.”[15]

Nitekim Ebu Cehil zamanımızda gelseydi yine Ebu Cehil olurdu. Veya zamanımızdaki Esed o asırda olsaydı yine aynı kalırdı.

İsra 84. ayette de ‘Her insan kendi Tinet ve karakteri doğrultusunda amel eder, harekette bulunur’, buyuruluyor.

****************

Kimseye oy vermeme düşüncesi ne İslamidir ne insani. Ne millidir ne vicdani.

Güya dini hassasiyet gösteriyormuş gibi davranıp, hiç kimseye vermeme ve bir de günaha ortak olmama düşünce ve telkini doğru ve isabetli bir görüş değildir.
Daha ötesi, tarafsız görünmekle muhalif taraf olan zıt, ters ve menfi tarafa taraftar olmuş olmaktadır.
Buda zulme rıza zulüm, küfre rıza küfürdür hükmünü doğurmuş olur.[16]
Birde fıkhi bir konu olan ehven-i şer yani iki veya daha fazla kötülük arasında en az kötülüğü seçmek anlamına gelir. Bu, bazı durumlarda, daha büyük bir kötülüğü önlemek için tercih edilir.
Biri kafa kesiyor, diğeri parmak kesiyor.
Elbette evla olanı hiç kesmeyip birde katkı sağlayandır.
Hikmeti hükümeti bilmiyoruz.
Hatta biri insanın hem dünyasına ve hem de ahiretine zarar verirken, bir diğeri senin ahiretine zarar vermediği gibi katkıda bulunurken, dünyana da yeterli ve istediğin gibi olmasa da bir katkı sağlıyor.
Unutulmamalıdır ki, bir İslâmî hüküm olarak, def’i şer, celbi nef’a racihtir.
Yani şerri defedip kovmak, hayrı yerine getirmekten daha üstün ve önceliklidir.
Zira kötülüğü defetmekle otomatikman hayır gelmiş olur.
Birde biz Şeyh-ul İslam, Diyanet İşleri Başkanı ve Hoca seçmiyoruz.
Devlet adamında aranması gereken iki husus vardır, Salahat ve Maharet.
Bu millet kökü bereketsiz ve kısır zihniyetlerin beceriksizliğinden çok çekti.
Birde iğneyi kendimize batıralım.
Biz ne kadar ve neye layık durumdayız.
“Nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz” sözü, toplum değişimi için önemli bir ilkedir. Bir toplumda daha iyi bir yönetim şekli istiyorsak, öncelikle kendimiz daha iyi insanlar olmalıyız.
Bir toplumda dürüstlük ve adalet yaygınsa, liderleri de dürüst ve adil olma eğiliminde olacaktır.
Bir toplumda yozlaşma ve bencillik yaygınsa, liderleri de yozlaşmış ve bencil olma eğiliminde olacaktır.
Bir toplumdaki insanlar bilinçli ve sorumluysa, iyi ve adil liderler seçme ve onları sorumlu tutma konusunda daha başarılı olacaklardır.
Bir toplumdaki insanlar cahil ve sorumsuzsa, kötü ve yozlaşmış liderler seçme ve onları sorumlu tutma konusunda daha az başarılı olacaklardır.
Bir toplumda insanlar birbirine karşı saygılı ve hoşgörülü ise, liderleri de birbirine karşı saygılı ve hoşgörülü olma eğiliminde olacaktır.
Bir toplumda insanlar çevreye duyarlıysa, liderleri de çevreye duyarlı olma eğiliminde olacaktır.
Bir toplumda insanlar barışçıl ve uzlaşmacı ise, liderleri de barışçıl ve uzlaşmacı olma eğiliminde olacaktır.

Özetle;”Şerr-i cüz’î için hayr-ı kesiri tazammun eden emri terk etmek, şerr-i kesiri işlemek demektir. Ehven üş şerri ihtiyar elzemdir.”


MEHMET ÖZÇELİK

18-02-2024

[1] Bk. Keşfu’l-Hafâ, 2/64.

[2] En’âm 6/47.

[3] Bak. Enfal. 28.

[4] https://video.haber7.com/video-galeri/261554-soykirimci-israil-ordusu-cocuklari-oldurmek-icin-yiyecek-kutularina-patlayici-koyuyor

Tıpkı zalimin zulmüne örtak olan hukuk kılıfına bürünen hukukçu görünenler gibi

https://www.haber7.com/guncel/haber/3384900-35-barodan-1330-apocu-avukat-teroristbasi-icin-gorusme-talebi

[5] https://video.haber7.com/video-galeri/260436-chpnin-etimesgut-adayi-erdal-besikcioglunun-imam-hatip-hazimsizligi-buyuk-bir-travma

[6] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/ak-partiye-biz-kaybettirdik-2193840

[7] https://youtu.be/rihtBJpsGdI?si=uxZyPEobXEwrhBM7

https://video.haber7.com/video-galeri/261735-namik-kemal-zeybekten-skandal-aciklamalar-imam-hatipleri-kapatacagiz

https://video.haber7.com/video-galeri/261159-chpli-buyukcekmece-belediye-baskan-yardimcisi-basortulu-kadina-saldirdi

[8] https://video.haber7.com/video-galeri/261822-chpli-fikri-saglar-secimleri-ak-parti-kazanirsa-turkiye-islam-cumhuriyetine-donusur

[9] https://tesbitler.com/2023/02/09/kan-uyusmazligi-depremde-de-depresti/

https://tesbitler.com/2023/12/14/kan-ayni-kan/

[10] İsra.84.

[11] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3380145-chpden-28-subat-davasindan-tutuklu-komutanlara-ziyaret

https://www.yenisafak.com/gundem/kelime-i-tevhide-suc-duyurusu-28-subatta-bile-olmamisti-4592186

https://video.haber7.com/video-galeri/260573-turkiye-sehitlerine-aglarken-chpden-erdal-besikciogluna-davullu-zurnali-karsilama

[12] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3382508-umit-ozdagin-danismani-mason-dernegi-uyesi-cikti

https://www.haber7.com/siyaset/haber/3382508-danisman-ve-yardimcilar-mason-dernegi-uyesi-iddiasi

[13] https://www.haber7.com/guncel/haber/3385477-iste-bakan-yusuf-tekini-hedef-alan-egitim-senin-teror-karnesi

[14] https://tesbitler.com/2024/01/27/serde-ittifak-serli-ittifak/

[15] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3383246-bahceliden-zulfu-livaneliye-sert-tepki-su-katilmamis-bir-soysuzluktur

[16] https://tesbitler.com/2023/10/27/zulme-riza-zulumdur/




Jeffrey Epstein kimdir ve ne gibi şantajlarda bulunmuştur?

Jeffrey Epstein kimdir ve ne gibi şantajlarda bulunmuştur?


## Jeffrey Epstein Kimdir?

Jeffrey Epstein, Amerikalı bir finansçı ve seks suçlusuydu. 1953 yılında doğdu ve 2019 yılında hapishanedeyken intihar etti. Epstein, zengin ve güçlü kişilerden oluşan bir sosyal çevreye sahipti ve bu çevreyi, genç kızları ve kadınları cinsel istismara maruz bırakmak için kullandı.

## Epstein’ın Şantaj Yöntemleri

Epstein’ın kurbanlarını kontrol etmek ve susturmak için kullandığı şantaj yöntemleri şunlardır:

* **Kurbanlarını cinsel ilişkiye girmeye zorlamak ve bu ilişkileri videoya kaydetmek: ** Epstein, kurbanlarını, seks partilerine ve diğer sosyal etkinliklere katılmaya teşvik ederdi. Bu etkinliklerde, kurbanları alkol ve uyuşturucu ile etkisi altına alır ve cinsel ilişkiye girmeye zorlardı. Bu ilişkileri videoya kaydederek, kurbanları sessiz tutmak için kullanırdı.
* **Kurbanlarının finansal bilgilerini ele geçirmek: ** Epstein, kurbanlarına mali yardım teklif eder ve bu sayede banka hesaplarına ve diğer finansal bilgilerine erişim sağlardı. Bu bilgileri, kurbanları tehdit etmek ve şantaj yapmak için kullanırdı.
* **Kurbanlarına karşı yasa dışı faaliyetler yürütmek: ** Epstein’ın, kurbanlarını yasa dışı faaliyetlere, örneğin pasaport sahteciliği ve kara para aklama gibi faaliyetlere dahil ettiği iddia edilmektedir. Bu tür faaliyetler, kurbanları Epstein’a karşı daha da savunmasız hale getirirdi.

## Epstein’ın Şantajlarının Etkisi

Epstein’ın şantajları, kurbanları üzerinde yıkıcı bir etkiye sahipti. Birçok kurban, travma, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlarla mücadele ediyor. Bazı kurbanlar intihar etmeyi bile düşündü.

## Epstein’ın Şantajlarının Soruşturulması

Epstein’ın şantajları hakkında ilk soruşturma 2005 yılında başladı. Epstein, bir kızı fuhuşa zorlamakla suçlandı, ancak daha sonra 13 ay hapis cezası ve seks suçlusu olarak kaydolmayı kabul ettiği bir anlaşmaya vardı.

Epstein 2019 yılında tekrar tutuklandı ve seks ticareti ve komplo kurmakla suçlandı. Hapishanedeyken intihar etti.

Epstein’ın ölümü, kurbanları için adalet arayışını karmaşıklaştırdı. Ancak, Epstein’ın şantaj ağı hakkında birçok soru hala cevaplanmayı bekliyor.

@@@@@@@@@

Jeffrey Epstein abd ve Avrupa gibi ülkelerde jantaja kimleri tehdit etmiş ve ağına düşürmüştür?

Jeffrey Epstein’ın şantaj ağı, ABD ve Avrupa’da birçok güçlü ve nüfuzlu kişiyi kapsadığı iddia ediliyor. Epstein’ın kurbanlarının tam listesi bilinmemekle birlikte, şu ana kadar ortaya çıkan bazı isimler şunlardır:

**Ünlüler:**

* Prens Andrew (York Dükü)
* Bill Clinton (Eski ABD Başkanı)
* Donald Trump (Eski ABD Başkanı)
* Kevin Spacey (Oyuncu)
* Woody Allen (Yönetmen)
* Mick Jagger (Müzisyen)

**Siyasetçiler:**

* George Mitchell (Eski ABD Senatörü)
* Alan Dershowitz (Harvard Hukuk Profesörü)
* Ehud Barak (Eski İsrail Başbakanı)
* Jean-Luc Dehaene (Eski Belçika Başbakanı)

**İş İnsanları:**

* Leslie Wexner (L Brands Kurucusu)
* Glenn Dubin (Finansçı)
* Leon Black (Apollo Global Management Kurucusu)
* Peter Soros (George Soros’un Oğlu)

**Diğer:**

* Ghislaine Maxwell (Epstein’ın Eski Sevgilisi ve Ortağı)
* Jean-Pierre Gaultier (Fransız Moda Tasarımcısı)

Bu isimlerin hepsi Epstein’ın şantajına maruz kaldıklarını veya ağına düştüklerini teyit etmedi.

Epstein’ın kurbanlarının çoğu, genç ve savunmasız kadınlardı. Epstein, kurbanlarını para, lüks ve bağlantılarla cezbederek onları kontrol altına alırdı.

Epstein’ın şantaj ağı hakkında hala birçok bilinmeyen var. Yetkililer, Epstein’ın ölümüne kadar devam eden soruşturma kapsamında yeni isimlerin ortaya çıkmasını bekliyorlar.

@@@@@@@@@@

Jeffrey Epstein’ın Türkiye’den şantajla ağına düşürdüğü kimseler bulunmakta mıdır?

Jeffrey Epstein’ın Türkiye’den şantajla ağına düşürdüğü kişiler olup olmadığına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Epstein’ın geniş bir uluslararası bağlantıları ağı olduğu ve birçok ülkeden kurbanları olduğu biliniyor. Bu nedenle, Epstein’ın Türkiye’den de kurbanları olması mümkündür.

Ancak, Epstein’ın Türkiye’deki faaliyetleri hakkında çok az bilgi mevcuttur. Epstein’ın Türkiye’ye ne sıklıkla seyahat ettiği, hangi kişilerle bağlantıları olduğu ve Türkiye’deki faaliyetlerinin kapsamı bilinmemektedir.

Epstein’ın Türkiye’den kurbanları olduğuna dair bazı iddialar ortaya atılmıştır. Bu iddialar arasında, Epstein’ın Türk modellerle ve iş kadınlarıyla ilişkileri olduğu ve bu kişileri şantajla kontrol ettiği iddiaları yer almaktadır.

Ancak, bu iddialar henüz doğrulanmamıştır. Epstein’ın Türkiye’deki faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi edinilmeden, bu iddiaların doğruluğunu veya yanlışlığını kesin olarak belirlemek mümkün değildir.

Epstein’ın Türkiye’deki faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olan kişiler, bu bilgileri yetkililerle paylaşmaya teşvik edilmektedir. Bu bilgiler, Epstein’ın Türkiye’deki kurbanlarının kimliklerinin belirlenmesine ve adaletin yerini bulmasına yardımcı olabilir.




Ahir zamanda gelecek şahsiyetin iki asra hitap edeceği, Hadisi.

Ahir zamanda gelecek şahsiyetin iki asra hitap edeceği, Hadisi.


Ahir zamanda gelecek **Mehdi**’nin iki asra hitap edeceği hadisi, **İmam-ı Müslim**’in Sahih’inde ve **Tirmizi**’nin Sünen’inde rivayet edilmiştir. Hadis şöyledir:

> **”Mehdi, iki asra hitap edecektir.”**

Bu hadis, Mehdi’nin **uzun bir ömre sahip olacağını** veya **hükümranlığının iki asır boyunca devam edeceğini** şeklinde yorumlanabilir.

**Hadisin farklı yorumları: **

* **Uzun ömür:** Bazı alimler, Mehdi’nin **Hz. İsa** gibi uzun bir ömre sahip olacağını ve iki asır boyunca yaşayacağını savunur.
* **Hükümranlığın uzunluğu:** Diğer alimler ise Mehdi’nin hükümranlığının iki asır boyunca devam edeceğini savunur. Bu yorum, Mehdi’nin adil bir yönetim kuracağını ve bu yönetimin uzun yıllar boyunca barış ve refah sağlayacağını ima eder.

**Hangi yorumun doğru olduğu: **

Hangi yorumun doğru olduğunu kesin olarak söylemek zordur. Her iki yorum da hadisin metnine uygun ve mümkündür.

**Mehdi’nin diğer özellikleri: **

Hadislerde Mehdi’nin **ailesinden ve nesebinden** bahsedilmektedir. Buna göre Mehdi, **Hz. Fatıma**’nın soyundan gelecek ve **Hz. Ali**’nin nesebine mensup olacaktır. Ayrıca Mehdi’nin **alnın açık, yüzünün parlak ve saçlarının kıvırcık** olduğu da rivayet edilmiştir.

**Mehdi’nin görevi: **

Mehdi’nin görevi, **yeryüzünde adaleti ve barışı tesis etmektir.** Mehdi, zalim ve diktatör yönetimlere son verecek ve tüm insanlara eşit ve adil davranacaktır. Ayrıca Mehdi, **İslam’ı yeryüzüne yayacak** ve tüm insanların hidayetine vesile olacaktır.

**Mehdi’nin ne zaman geleceği: **

Mehdi’nin ne zaman geleceği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, **ahir zamanın alametlerinden** bahseden hadislerde Mehdi’nin gelişinin de bu alametlerden biri olduğu belirtilmektedir.

**Mehdi’nin gelişi: **

Mehdi’nin **Mekke veya Medine**’de zuhur edeceği rivayet edilmiştir. Mehdi’nin gelişinin **bir gece yarısı** gerçekleşeceği ve **gökyüzünde bazı alametlerin görüleceği** de söylenmektedir.

**Mehdi’ye iman:**

Mehdi’ye iman etmek, **imanın altı şartından biridir.**(Ahirete iman içerisinde ve “Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak onun alametleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek?-Muhammed suresi.18.”) Müslümanlar, Mehdi’nin geleceğine ve onun adil bir yönetim kuracağına inanmalıdır.

**Mehdi hakkında daha fazla bilgi:**

**Ayrıca:**

* **Mehdi’nin bir şahıs mı yoksa bir sembol mü olduğu** konusunda farklı görüşler vardır.
* **Mehdi’nin gelişinin yakın mı yoksa uzak mı olduğu** da tartışmalıdır.

**Önemli olan:**

* **Mehdi’ye iman etmenin** ve onun adil bir yönetim kuracağına dair ümidin **imanımızın bir gereği** olduğunu unutmamak gerekir.
* **Mehdi’nin gelişinin ne zaman ve nasıl gerçekleşeceği**ni bilemesek de, **ona iman etmenin ve onun adil bir yönetim kuracağına dair ümidin** bize **iman ve tevekkül gücü** vermesi gerektiğini bilmek önemlidir.

@@@@@@@@

Ahir zamanda gelecek şahsiyetin iki asra hitap edeceği hadisi şöyledir:

“Ahir zamanda bir şahsiyet gelecek, o şahsiyet iki asra hitap edecek. O şahsiyetin ismi Ahmed’dir. O, Allah’ın emirlerini yerine getirecek ve yeryüzünü adaletle dolduracak.” (Tirmizi, Fiten, 79)

Bu hadisi, Tirmizi’nin Sünen’inde, Fiten bölümünde bulabilirsiniz. Bu hadisin sahih olduğu, İbn-i Hacer, Zeylaî, Suyutî ve diğer alimler tarafından kabul edilmiştir. (bkz. [1](^1^), [2](^2^))

Bu hadiste bahsedilen şahsiyetin kim olduğu konusunda ise, farklı görüşler vardır. Bazı alimler, bu şahsiyetin Hz. Mehdi olduğunu söylerken, bazıları da Bediüzzaman Said Nursi veya onun talebelerinden biri olduğunu iddia etmişlerdir.
Bu konuda kesin bir hüküm vermek zordur. Ancak, ahir zamanda gelecek şahsiyetin, Kur’an ve sünnete uygun olarak, İslam’ı yaymak ve insanları hidayete erdirmek için çalışacağı açıktır. Bu şahsiyetin zuhurunu beklerken, biz de kendi imanımızı güçlendirmeli, ibadetlerimizi yerine getirmeli ve Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmalıyız.

(1) Ahir zaman ve Fitneler | Sorularla İslamiyet. https://sorularlaislamiyet.com/blog/ahirzaman-ve-fitneler.
(2) Bir hadiste “Ahir zamanda kişi emrolunduğu şeyin onda birini yaparsa …. https://sorularlaislamiyet.com/bir-hadiste-ahir-zamanda-kisi-emrolundugu-seyin-onda-birini-yaparsa-kurtulacaktir-deniyor-bunu-nasil.
(3) Bediüzzaman, Hz. İsa (as)’ın ahir zamanda tekrar gelişini izah ederken …. https://sorularlarisale.com/bediuzzaman-hz-isa-asin-ahir-zamanda-tekrar-gelisini-izah-ederken-isevilik-dininin-tasaffi-edecegini-ve-islamla-omuz.

@@@@@@@@

Ahir zamanda gelecek şahsiyetin faaliyetleri neler olacaktır?

Ahir zamanda gelecek şahsiyetin faaliyetleri, farklı dini kaynaklarda ve yorumlarda farklı şekillerde tasvir edilmiştir. En yaygın kabul gören bazı faaliyetleri şunlardır:

**1. Zulmü ve fesadı ortadan kaldırmak: ** Ahir zamanda dünyayı saran zulmü ve fesadı ortadan kaldırmak ve adaleti tesis etmek için geleceği rivayet edilir. Bu, savaşları sona erdirmek, zalimleri cezalandırmak ve mazlumları korumak gibi faaliyetleri kapsayabilir.

**2. İslamiyet’i yaymak: ** Ahir zamanda tüm dünyaya İslamiyet’i yaymak ve insanları doğru dine davet etmek için geleceğine inanılır. Bu, tebliğ ve irşad faaliyetleri ile insanların hidayetine vesile olmak şeklinde gerçekleşebilir.

**3. Mehdi ve İsa ile birlikte çalışmak: ** Birçok kaynakta, ahir zamanda Mehdi ve Hz. İsa ile birlikte çalışarak İslam’ın altın çağını yaşatacağına dair rivayetler yer alır. Bu birliktelik, dinin ihyası, fitne ve fesadın ortadan kaldırılması ve barış ve refahın sağlanması için bir iş birliği şeklinde yorumlanabilir.

**4. Deccal’e karşı savaşmak:** Ahir zamanda yeryüzünde büyük bir fitne ve kargaşa çıkaracağına inanılan Deccal’e karşı savaşmak ve onu yenmek de ahir zamanda gelecek şahsiyetin önemli faaliyetlerinden biri olarak kabul edilir.

**5. Kıyametin alametlerini tamamlamak:** Kıyametin kopmadan önce yaşanacağına inanılan bazı alametlerin gerçekleştirilmesi de ahir zamanda gelecek şahsiyetin faaliyetleri arasında sayılabilir.

**6. İnsanları Allah’a teslim olmaya çağırmak:** Ahir zamanda gelecek şahsiyetin en önemli faaliyetlerinden biri de insanları Allah’a teslim olmaya ve O’nun rızasına uygun bir hayat yaşamaya çağırmak olacaktır.

Bunların yanında, ahir zamanda gelecek şahsiyetin farklı mucizeler göstereceğine, hastaları iyileştireceğine ve ölüleri dirilteceğine dair de rivayetler mevcuttur.

Ancak şunu belirtmek önemlidir ki, ahir zamanda gelecek şahsiyetin tam olarak kim olduğu, ne zaman geleceği ve faaliyetlerinin detayları hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bu konudaki bilgiler, dini kaynaklarda yer alan rivayetlere ve yorumlara dayanmaktadır.

Ayrıca, ahir zamanda gelecek şahsiyet ile ilgili farklı mezhepler ve yorumlar arasında bazı görüş ayrılıkları da mevcuttur. Bu nedenle, bu konudaki bilgileri değerlendirirken farklı bakış açılarını da göz önünde bulundurmak ve en doğru bilgiye ulaşmak için detaylı bir araştırma yapmak gerek.

Bakınız.  https://tesbitler.com/index.php?s=MEHD%C4%B0




Mecliste işlenen deli Halit Paşa cinayeti nedir?

Mecliste işlenen deli Halit Paşa cinayeti nedir?


**Deli Halit Paşa Cinayeti: **

**Tarih:** 9 Şubat 1925

**Yer:** Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) koridoru

**Mağdur:** Halit Karsıalan Paşa (Deli Halit Paşa)

**Katil:** Kesin olarak bilinmiyor

**Olay:**

9 Şubat 1925 günü, Halit Paşa ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Çetinkaya (Kel Ali) arasında TBMM koridorunda bir arbede yaşandı. Tartışmanın sebebi, Halit Paşa’nın Çetinkaya’nın Trablusgarp’taki bazı faaliyetlerini eleştirmesiydi. Arbede sırasında Halit Paşa, Çetinkaya’ya ateş etti fakat ıskaladı. İki adam boğuşmaya başladı ve bu sırada Rize Milletvekili Rauf Bey, Halit Paşa’yı arkasından tabancayla vurdu. Halit Paşa ağır yaralandı ve 5 gün sonra, 14 Şubat 1925’te vefat etti.

**Katil Kim? **

Halit Paşa’yı kimin vurduğu kesin olarak bilinmiyor. Resmi soruşturma, Rauf Bey’in ateş ettiğini ve bu nedenle meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini sonucuna vardı. Rauf Bey hakkında kovuşturma yapılmadı.

**Cinayetin Sebebi: **

Halit Paşa’nın öldürülmesinin arkasındaki sebepler tam olarak bilinmiyor. Cinayetin siyasi bir komplo olduğu, kişisel bir husumetten kaynaklandığı veya Halit Paşa’nın artan popülaritesinden endişe duyan bazı çevreler tarafından planlandığı gibi farklı teoriler mevcut.

**Cinayetin Sonuçları: **

Halit Paşa’nın öldürülmesi, TBMM’de işlenen ilk cinayet olarak tarihe geçti. Cinayet, o dönemde büyük yankı uyandırdı ve siyasi gerginliği tırmandırdı. Halit Paşa, Milli Mücadele’de kahraman olarak kabul edilen bir figürdü ve ölümü birçok kişi tarafından üzüntüyle karşılandı.

**Deli Halit Paşa Kimdir? **

Halit Karsıalan Paşa, Milli Mücadele’de önemli rol oynamış bir komutan ve siyasetçidir. “Deli Halit” lakabıyla da bilinir. Cesur ve atılganlığıyla tanınan Halit Paşa, Kurtuluş Savaşı’nda birçok cephede görev aldı ve önemli zaferler kazandı. Savaştan sonra milletvekili seçildi ve TBMM’de aktif rol oynadı.

**Cinayetin Tarihsel Önemi: **

Halit Paşa’nın öldürülmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki siyasi gerginliği ve karmaşıklığı yansıtan önemli bir olaydır. Cinayet, TBMM’nin işleyişine ve Türk siyasi geleneğine de etkisini göstermiştir.

**Ek Bilgiler: **

* Halit Paşa’nın ölümüne ilişkin farklı komplo teorileri de mevcuttur. Bu teorilerden biri, cinayetin Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle işlendiği iddiasıdır. Bu iddiayı destekleyen somut bir delil bulunmamaktadır.
* Halit Paşa’nın naaşı, Ankara’daki Cebeci Askeri Mezarlığı’na defnedilmiştir.




Milli eğitimdeki yanlışlar ve çözüm yolları.

Milli eğitimdeki yanlışlar ve çözüm yolları.


## Milli Eğitimdeki Yanlışlar ve Çözüm Önerileri

Türkiye’de milli eğitim sistemi, birçok açıdan eleştirilere maruz kalmaktadır. Bu eleştirilerin temelinde yatan bazı yanlışlar ve çözüm önerileri şunlardır:

**Yanlışlar:**

**1. Müfredat:** Müfredatın güncel ve yeterince kapsamlı olmadığı, ezberci bir eğitim sistemine dayandığı ve öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeye katkıda bulunmadığı savunulmaktadır.

**2. Sınav Sistemi:** Sınav sisteminin öğrencileri strese soktuğu, ezberci bir yaklaşımı teşvik ettiği ve yaratıcı düşünmeyi engellediği öne sürülmektedir.

**3. Öğretmen Yetiştirme:** Öğretmenlerin yeterince donanımlı olmadığı, mesleki gelişim imkanlarının sınırlı olduğu ve güncel eğitim yaklaşımlarına hakim olmadıkları eleştirisi yapılmaktadır.

**4. Okul Altyapısı:** Birçok okulun fiziki altyapısının yetersiz olduğu, gerekli eğitim araç ve gereçlerinin eksik olduğu ve hijyen koşullarının sağlanmadığı belirtilmektedir.

**5. Eğitimde Fırsat Eşitliği:** Eğitimde fırsat eşitliği sağlanamadığı, dezavantajlı grupların eğitim sisteminden yeterince faydalanamadığı ve sosyoekonomik durumun eğitim başarısını doğrudan etkilediği savunulmaktadır.

**Çözüm Önerileri:**

**1. Müfredat Güncellemesi:** Müfredatın güncel ve kapsamlı hale getirilmesi, ezberci eğitimden uzaklaşılarak eleştirel düşünme becerilerini geliştiren bir yaklaşıma geçilmesi gerekmektedir.

**2. Sınav Sisteminin Değiştirilmesi:** Sınav sisteminin öğrencileri strese sokmadan, bilgiyi ölçmenin yanı sıra becerilerini de değerlendiren bir hale getirilmesi önerilmektedir.

**3. Öğretmen Yetiştirmenin Geliştirilmesi:** Öğretmenlerin mesleki gelişim imkanlarının artırılması, güncel eğitim yaklaşımlarıyla tanıştırılması ve donanımlarının geliştirilmesi gerekmektedir.

**4. Okul Altyapısının İyileştirilmesi:** Okulların fiziki altyapısının iyileştirilmesi, gerekli eğitim araç ve gereçlerinin sağlanması ve hijyen koşullarının iyileştirilmesi önemlidir.

**5. Eğitimde Fırsat Eşitliği:** Dezavantajlı gruplara yönelik özel eğitim programları geliştirilmesi, burs imkanları sunulması ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanması gerekmektedir.

**Bunlara ek olarak:**

* **Eğitimde özerklik ve katılımın artırılması**
* **Teknolojinin eğitimde daha etkin kullanılması**
* **Eğitimde özel sektörün katkısının artırılması**
* **Yabancı dil eğitimine önem verilmesi**
* **Sanat ve spor eğitimine gereken önemin verilmesi**

gibi çözüm önerileri de sunulabilir.

Milli eğitim sistemini geliştirmek, ancak tüm paydaşların (Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenler, veliler, öğrenciler, sivil toplum kuruluşları) birlikte çalışmasıyla mümkündür.

*xxxxxxxxxx

Milli eğitimin müfredatında yanlış olan hususlar ve bunların doğruları nelerdir?

Milli eğitimin müfredatında birçok yanlış ve eksiklik olduğu savunulmaktadır. Bu yanlışlardan ve eksikliklerden bazıları şunlardır:

**Yanlışlar ve Eksiklikler:**

**1. Güncellik Eksikliği:** Müfredatın güncel olmadığı ve günümüzün ihtiyaçlarını karşılamadığı savunulmaktadır.

**2. Kapsam Eksikliği:** Müfredatın yeterince kapsamlı olmadığı ve bazı önemli konuların işlenmediği belirtilmektedir.

**3. Ezberci Yaklaşım:** Müfredatın ezberci bir yaklaşıma dayandığı ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeye katkıda bulunmadığı öne sürülmektedir.

**4. Yetersiz Beceri Odaklı Eğitim:** Müfredatın bilgi aktarımına odaklandığı ve beceri odaklı eğitime yeterince yer vermediği savunulmaktadır.

**5. Yetersiz Hayat Bilgisi:** Müfredatta günlük hayatta gerekli olan hayat bilgisi ve becerilere yeterince yer verilmediği belirtilmektedir.

**6. Yetersiz Sanat ve Spor Eğitimi:** Sanat ve spor eğitimine yeterince yer verilmediği ve bu alanlarda öğrencilerin yeterince gelişmediği savunulmaktadır.

**7. Yetersiz Yabancı Dil Eğitimi:** Yabancı dil eğitiminin yeterince iyi olmadığı ve öğrencilerin yabancı dil becerilerinin yeterince gelişmediği belirtilmektedir.

**8. Tarih ve Felsefe Eğitiminde Eksiklikler:** Tarih ve felsefe eğitiminin yeterince derinlikli olmadığı ve öğrencilere eleştirel düşünme becerilerini kazandırmadığı savunulmaktadır.

**9. Farklı Öğrenme Stilleri Göz Önünde Bulundurulmaması:** Müfredatın farklı öğrenme stillerini göz önünde bulundurmadığı ve tüm öğrencilere aynı şekilde hitap ettiği belirtilmektedir.

**10. Sınav Odaklı Eğitim:** Müfredatın sınav odaklı olduğu ve öğrencilerin ezberci bir yaklaşımı benimsemesine neden olduğu savunulmaktadır.

**Doğru Olması Gerekenler:**

**1. Güncel ve Kapsamlı Müfredat:** Müfredatın güncel ve kapsamlı olması, günümüzün ihtiyaçlarını karşılaması ve önemli konuları işlemesi gerekmektedir.

**2. Eleştirel Düşünme Becerilerine Odaklanma:** Müfredatın ezberci bir yaklaşımdan uzaklaşarak eleştirel düşünme becerilerini geliştiren bir yaklaşıma geçmesi gerekmektedir.

**3. Beceri Odaklı Eğitim:** Müfredatın bilgi aktarımının yanı sıra beceri odaklı eğitime de yer vermesi ve öğrencilerin farklı becerilerini geliştirmesine katkıda bulunması gerekmektedir.

**4. Hayat Bilgisi ve Becerileri:** Müfredatta günlük hayatta gerekli olan hayat bilgisi ve becerilere de yer verilmesi gerekmektedir.

**5. Sanat ve Spor Eğitimi:** Sanat ve spor eğitimine daha fazla yer verilmesi ve öğrencilerin bu alanlarda da gelişmesi sağlanmalıdır.

**6. Yeterli Yabancı Dil Eğitimi:** Yabancı dil eğitiminin daha iyi hale getirilmesi ve öğrencilerin yabancı dil becerilerini geliştirmeleri sağlanmalıdır.

**7. Tarih ve Felsefe Eğitiminde Derinlik:** Tarih ve felsefe eğitiminin daha derinlikli olması ve öğrencilere eleştirel düşünme becerilerini kazandırması gerekmektedir.

**8. Farklı Öğrenme Stillerine Uygunluk:** Müfredatın farklı öğrenme stillerini göz önünde bulundurması ve tüm öğrencilere hitap etmesi gerekmektedir.

**9. Beceri ve Yetenek Odaklı Eğitim:** Müfredatın sınav odaklı olmaktan çıkarak beceri ve yetenek odaklı hale gelmesi gerekmektedir.

**10. Sürekli Gelişim ve Yeniden Gözden Geçirme:** Müfredatın sürekli olarak geliştirilmesi ve güncel ihtiyaçlara göre yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

*************₺

Dünyada müfredat konusunda en güzel uygulamada bulunan devletler hangileri ve bunun özellikleri nelerdir?

Dünyada müfredat konusunda en güzel uygulamada bulunan devletler tek bir listeye indirgenemeyecek kadar çeşitlidir. Farklı ülkeler farklı alanlarda öne çıkmaktadır.

**Bazı örnekler ve öne çıkan özellikleri şunlardır:**

**1. Finlandiya:**

* Eğitimde eşitliğe ve her öğrenciye özel ilgiye odaklanma
* Yaratıcı ve eleştirel düşünmeyi teşvik eden bir müfredat
* Öğretmenlere yüksek saygı ve özerklik
* Sınavlara az önem verme ve öğrenmeyi merkeze alma

**2. Singapur:**

* Becerilere dayalı bir müfredat ve güçlü bir değerlendirme sistemi
* Matematik ve fen bilimleri gibi alanlarda dünya çapında başarı
* Yoğun ve disiplinli bir eğitim sistemi

**3. Kanada:**

* Çeşitli ve kapsayıcı bir müfredat
* Öğrenci merkezli bir eğitim anlayışı
* Farklı öğrenme stillerine ve ihtiyaçlara duyarlılık
* Yerli halkların kültürüne ve dillerine saygı

**4. Estonya:**

* Dijitalleşmeye ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim sistemi
* Teknolojiyi etkin kullanma becerisi
* Problem çözme ve girişimcilik ruhu

**5. Japonya:**

* Sorumluluk duygusu ve disiplinli çalışma
* Saygı ve geleneklere önem verme
* Akademik başarıya yüksek önem verme

**Bunlara ek olarak:**

* **Almanya:** Mesleki eğitime ve becerilere dayalı eğitime önem verme
* **İsveç:** Yaratıcı ve eleştirel düşünmeyi teşvik eden bir eğitim sistemi
* **Yeni Zelanda:** Yerli halkların kültürüne ve dillerine saygı

gibi ülkeler de müfredat uygulamalarıyla öne çıkmaktadır.

**Her ülkenin kendine özgü bir eğitim sistemi ve kültürü vardır. Bu nedenle, “en güzel” uygulama tek bir modele indirgenemez. ** Önemli olan, farklı ülkelerin deneyimlerinden faydalanarak ve kendi ihtiyaçlarımıza göre uyarlayarak en iyi eğitim sistemini oluşturmaktır.

**Not:** Milli eğitim müfredatı ile ilgili uygulamalar ve bilgiler zamanla değişebilir. Bu bilgiler genel bir çerçeve sunmaktadır.

 




ALLAHA ŞİKAYETE GİTTİLER

ALLAHA ŞİKAYETE GİTTİLER

 

Gazze’deki çocuk ve kadınlar Allaha şikayete gittiler.
İnsanlık dünyasının dosyası çok kabarık.
Kanlı.
Lekeli.
Kirli.
Bozuk.
Acı ve göz yaşlarıyla dolu.
Zulme ortak olunmuş.
Zalimden yana olunmuş.
Katille olunmuş.
İnsanlık hiç bu kadar duygusuzlaşmamıştı.
İnsanlık hiç bu kadar kirlenmemişti.
Masum ve mazlumlar hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı.
İnsanlık hiç bu kadar tükenişini göre göre, gözünün önünde akıp gittiğini görmemişti.
İnsanlık iflas etti.
İnsanlık dibe vurdu.
Büyük bir hamle ile çıkış yapmazsa bu onun sonu olur.
Kötülük iyiliğe ve dünyaya galebe çalıyor.
Zulmünü aleme yayıyor.
İnsanlık ise aciz kalmış baka kalıyor.
Herkes safını belli ediyor.
Saflar bir daha belirginleşiyor.
“De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar. Bu durumda kimin doğru bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir.”[1]

*****************     

ABD’nin bize ılımlı ve olumlu gibi yaklaşıp,, şimdiye kadar bahane uydurup vermediği F35’leri vermesi büyük bir oyunun parçası olmasın?

Kendisinin başlatacağı savaşa bizi de çekip ortak yapmak veya Karadeniz’e girmek için bir rüşvet mi?
PKK ve Yunanistan’a yığılan ve İsrail’e Gazze’ye vurması için gönderilen bomba ve silahlar, Ortadoğu’yu bir ateş çemberi haline getirme amaçlıdır.
ABD başta Müslümanlara ve tüm dünyada yaptığı zulümleriyle yıkılışını ve çökülüşünü hızlandırmaktadır.

-Kirli ve kanlı çamaşırları ortaya dökülüyor. [2]

-Trump’dan Tüm Dünyayı Sallayacak İtiraf: Binlerce Kişiyi Obama Öldürtmüş.[3]

 

-Düşmanı dışarda ve İslam ülkelerinde arayan ABD, İsrail ve Batı şunu çok iyi bilsin ki kendisinin yıkımı dışta ve dışarıda değil, kendi içinde ve içinden olacaktır.

O dışarıdan değil, içeriden yıkılacaktır.

Asırlardır içlerinde besledikleri virüs bugün damarlarında dolaşmaktadır.

Bu Haçlı Devletleri yaptıkları zulümlerinde ve akıttıkları göz yaşlarında boğulacaklardır.
İçlerini kemiren fuhuş, rahata alışmış olan bu insanların menfaat ve rahat musluklarının kısılması ve kapanmasıyla yaşanacak isyan ateşinde yanacak, baş kaldırılarla parça parça olacaklardır.
Batı batışın ve bitişin eşiğindedir.

***************  

Bir kısım Abd başkanlarından yine bir kısım Avrupa başkan ve FBI gibi önemli yerlerde olan üst düzey kişilerine varıncaya kadar, Mossad ajanı ve sonuçta Hapishanede ölen, doğrusu ise öldürülen Jeffrey Epstein’ın fuhuş tuzak ve şantajına maruz kalmıştır.[4]

Hatta Arap liderleri için,
Arap liderlerini tehdit ederek, “Çıkarlarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız; Sessiz kalın” ifadesini kullandı.
Gayet düşündürücü.
Zaten onlarda sessiz kalmayı tercih ettiler.
Türkiye’nin Jeffrey’i ise Adnan Oktar ‘mıdır?[5]
Türkiye’de de şantaja uğramamış bir kişinin olmaması düşünülebilir mi?
İsrail’in bunca pervasızlığı ve zulmünün rahatlığı işte bu şantaja dayanmaktadır.
Yüz yıl önce dünyada Rusya’dan çıkan ve başını Yahudilerin çekmiş olduğu Kominizim, sosyalizm ve ateizme kurban edilirken, yüz yıl sonra dünya fuhşa kurban edilmektedir.
Yine bir Yahudi ve MOSSAD ajanı olan Jeffrey Epstein’ın eliyle…

 

MEHMET ÖZÇELİK

16-02-2024

[1] İsra. 84.

[2] https://www.haber7.com/dunya/haber/3388310-trump-ilk-kez-acikladi-netanyahu-suleymani-operasyonunun-parcasiydi-son-anda-vazgecti

[3] https://www.youtube.com/watch?v=P5vuX1IGiuI

[4] https://tesbitler.com/2024/02/17/jeffrey-epstein-kimdir-ve-ne-gibi-santajlarda-bulunmustur/

[5] https://www.yenisafak.com/gundem/abd-ve-israil-bagi-desifre-oldu-4602845




BİTLİS-TİFLİS

Bundan sonra İstanbul’da fazla kalmaz, Van’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılır. Batum yoluyla Van’a giderken Tiflis’e uğrar. Tiflis’te, Şeyh San’an Tepesine çıkar. Dikkatle etrafı temaşa ederken, yanına bir Rus polisi gelir ve sorar:

“Niye böyle dikkat ediyorsun?”

Bediüzzaman der:

“Medresemin plânını yapıyorum.”

O der:

“Nerelisin?”

Bediüzzaman:

“Bitlisliyim.”

Rus Polisi.

“Bu Tiflis’tir.”

Bediüzzaman:

“Bitlis Tiflis birbirinin kardeşidir.”

Rus Polisi:

“Ne demek?”

Bediüzzaman:

“Asya’da, Alem-İslâm’da, üç nur birbiri arkasında inkişafa başlıyor. Sizde, birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacak. Şu perde-i müstebidâne yırtılacak, takallüs edecek, bende gelip burada medresemi yapacağım.”

Rus Polisi:

“Heyhat!.. Şaşarım senin ümidine!”

Bediüzzaman:

“Ben de şaşarım senin aklına! Bu kışın devamına ihtimâl verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir nehârı vardır.”

Rus Polisi:

“İslâm parça parça olmuş?”

Bediüzzaman:

“Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslamın müstaid bir veledidir; İngiliz mek- teb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır İslamın zekî bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan İslamın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim ediyorlar, ila ahir…

“Yahu, şu asilzade evlat, şehadetnamelerini aldıktan sonra, herbiri bir kıta başına geçecek, muhteşem adil pederleri olan İslamiyetin bayrağını afak-ı kemalatta temevvüc ettirmekle, kader-i ezelînin nazarında feleğin inadına, nev-i beşerdeki
Van’a muvasalat ettikten sonra, aşairi (aşîretleri) dolaşarak içtimaî, medenî, ilmî derslerle onları irşada çalışmıştır. Bu hususta, sual-cevap halinde Münazarat isimli bir kitap neşretmiştir.
Bediüzzaman’ın bir taraftan ehl-i siyasetle, diğer taraftan halk tabakası ve aşîretlerle muhaveresi, şüphesiz ki gayet merakaverdir. Bütün bunlarda; bu zatın yegane azim ve gayesinin İslamiyet nûrunun ve Kur’an hakîkatlerinin dünyaya yayılması olduğu ve kendisinin de bir dellal-ı Kur’an vazifesini bütün hayatında îfa ettiği görülmektedir.”

https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/tarihce-i-hayat/birinci-kisim-ilk-hayati/69

 




Kuran-ı Kerim’de Süleyman Peygamber.

Kuran-ı Kerim’de Süleyman Peygamber.


## Kuran-ı Kerim’de Süleyman Peygamber

Süleyman Peygamber, İsrail krallarından Davud Peygamber’in oğlu ve peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de 27 ayette kendisinden bahsedilir ve 2 sureye (Neml ve Sebe) ismi verilmiştir.

**Süleyman Peygamber’e verilen peygamberlik ve hükümdarlık:**

* Davud Peygamber’den sonra İsrail tahtına geçmiştir.
* Allah tarafından büyük bir hükümdarlık ve peygamberlik makamı ile lütuflandırılmıştır.
* Hikmet ve nübüvvet (peygamberlik) kendisine verilmiştir.
* Cinler, kuşlar ve rüzgar gibi varlıklar ona itaat etmiştir.
* Hayvanlarla konuşabilme yeteneğine sahipti.
* Karıncaların ve kuşların dilini anlayabiliyordu.
* Süleyman Peygamber’in hükümdarlığı adil ve refah dolu bir dönem olarak bilinir.

**Süleyman Peygamber’in kıssaları:**

* **Sebe Melikesi Belkıs:** Süleyman Peygamber’in Sebe Melikesi Belkıs’ı İslam’a davet etmesi ve onunla olan ilişkisi Kur’an’da anlatılır.
* **Hüdhüd Kuşu:** Süleyman Peygamber’in Sebe Melikesi’ne mektup göndermesini sağlayan Hüdhüd kuşunun hikayesi de Kur’an’da yer alır.
* **Karınca Vadisi:** Süleyman Peygamber’in karıncaların konuşmasını duyması ve onlardan ders alması da Kur’an’da anlatılan kıssalardan biridir.
* **Cinlerin Süleyman Peygamber’e Hizmet Etmesi:** Cinlerin Süleyman Peygamber’e saray inşa etmesi ve çeşitli işlerde ona yardım etmesi de Kur’an’da yer alan mucizelerden biridir.

**Süleyman Peygamber’den alınacak dersler:**

* Adaletli ve merhametli bir lider olma
* Hikmet ve bilgi sahibi olma
* Allah’a şükretme ve nimetlerin değerini bilme
* Doğayla ve hayvanlarla uyum içinde yaşama
* Sabırlı ve azimli olma

**Süleyman Peygamber, Kur’an’da peygamberlerin ve hükümdarların en önde gelenlerinden biri olarak kabul edilir. Hikmetli sözleri ve adil yönetimi ile birçok insana örnek olmuştur.**

**Süleyman Peygamber ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için:**

* Kur’an-ı Kerim’de Neml ve Sebe surelerini okuyabilirsiniz.
* İslami kaynaklarda Süleyman Peygamber’in hayatı ve kıssaları hakkında bilgi edinebilirsiniz.
* Süleyman Peygamber ile ilgili tefsir ve hadis kitaplarını okuyabilirsiniz.

**Ayrıca:**

* Süleyman Peygamber’in hikayesi birçok film ve diziye konu olmuştur.
* Süleyman Peygamber’in ismi birçok yerde anıt ve cami gibi yapılarda kullanılmıştır.

**Süleyman Peygamber, Allah’ın peygamberlerinden ve seçkin kullarından biridir. Onun hayatı ve kıssaları bize birçok ders ve ibret vermektedir.**

Bakınız. https://kuranfihristi.net/fihrist/s%C3%BCleyman-as
https://tesbitler.com/2023/11/23/kurani-kerimde-peygamberler/




İslam’ın Emevî dönemindeki yayılışı.

İslam’ın Emevî dönemindeki yayılışı.


## İslam’ın Emevî Dönemindeki Yayılışı

Emevî Hanedanlığı (661-750), İslam tarihinin en önemli ve geniş topraklara sahip hanedanlarından biridir. Bu dönemde İslam’ın yayılması büyük bir ivme kazanmış ve Arap Yarımadası’nın ötesine geçerek geniş coğrafyalara ulaşmıştır.

**Yayılmanın Nedenleri:**

* **Askeri Güç:** Emevîler, güçlü bir orduya sahipti ve bu orduyu fetihler için etkin bir şekilde kullandılar.
* **Siyasi İstikrar:** Emevîler, uzun bir süre boyunca siyasi istikrarı sağlayarak fetihlere ve diğer faaliyetlere odaklanabilme imkanı buldular.
* **Ekonomik Refah:** Fetihler ile birlikte ganimet ve vergi gelirleri artmış, bu da devletin mali gücünü ve refahını yükseltmiştir.
* **Din Görevlileri:** Fıkıhçılar, hadisçiler ve diğer din adamları fethedilen topraklarda İslam’ı yaymak için önemli rol oynadılar.
* **Yerli Halkların Tepkisi:** Bazı bölgelerde yerli halklar, Bizans ve Sasani gibi baskıcı yönetimlere karşı İslam’ı bir kurtuluş ve özgürlük dini olarak gördüler.

**Fetihler ve Yayılma Alanları:**

* **Kuzey Afrika:** Kuzey Afrika’nın tamamı Emevîler tarafından fethedilerek İslam’ın hakim din haline gelmesi sağlandı.
* **İber Yarımadası:** 711 yılında İspanya’nın fethi ile başlayan süreçte, Endülüs Emevî Devleti kuruldu ve İslam kültürü Avrupa’ya taşındı.
* **Orta Asya:** Maveraünnehir ve Sind bölgeleri fethedilerek İslam’ın Orta Asya’ya yayılması sağlandı.
* **Doğu Akdeniz:** Kıbrıs, Girit ve Sicilya gibi adalar fethedilerek Bizans’a karşı önemli bir üstünlük sağlandı.

**Yayılımın Sonuçları:**

* İslam coğrafyası büyük ölçüde genişledi.
* Farklı kültürler ve milletler İslam çatısı altında bir araya geldi.
* İslam medeniyeti ve kültürü gelişti ve zenginleşti.
* Bilim, sanat ve edebiyatta önemli gelişmeler yaşandı.

**Emevîlerin İslam’ın yayılmasındaki rolü:**

* İslam’ı bir devlet dini olarak kabul edip yaymak için siyasi ve askeri güçlerini kullandılar.
* Fetihler ile birlikte İslam’ın yeni topraklara ulaşmasını sağladılar.
* Din adamlarına ve alimlere destek vererek İslam’ın öğrenilmesini ve yayılmasını teşvik ettiler.
* Farklı kültürlerle etkileşime girerek İslam medeniyetinin gelişmesine katkıda bulundular.

**Tartışmalar:**

Emevîlerin İslam’ı yayma politikasının bazı yönleri tartışmalıdır. Fetihler sırasında bazı bölgelerde yerel halka karşı sert uygulamalar olduğu bilinmektedir. Ayrıca, Emevîlerin İslam’ı siyasi bir araç olarak kullanmakla da eleştirildikleri görülmektedir.

**Sonuç olarak:**

Emevîler, İslam’ın yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Fetihler, din adamlarına ve alimlere destek, farklı kültürlerle etkileşim gibi unsurlar İslam medeniyetinin gelişmesine ve genişlemesine katkıda bulunmuştur.

**Not: ** Bu konu oldukça geniş ve detaylıdır. Daha fazla bilgi edinmek için tarih kitaplarına ve akademik makalelere başvurabilirsiniz.

@@@@@@@@

Emevîler dönemi.

**Emevîler**, İslam tarihinde önemli bir dönemi temsil eder. Bu dönem, **661-750** yılları arasında varlığını sürdüren **Emevî Hilafeti** tarafından yönetildi. İşte Emevîler dönemi hakkında bazı genel bilgiler:

1. **Kuruluş ve İlk Halifeler**: Emevîler, Dört Halife Dönemi’nden sonra (632-661) Suriye’nin merkezi olan **Şam**’da kuruldu. İlk halife, **I. Muâviye** idi.
2. **Dil ve Araplaştırma**: Emevîler döneminde **Arapça**, idari dil olarak benimsendi. Levant, Mezopotamya, Kuzey Afrika ve İberya’da Araplaştırma süreci başladı. Devlet belgeleri ve para birimi de Arapça olarak kullanıldı.
3. **İslam Mimarisi**: Emevîler döneminde **İslam mimarisi** büyük bir gelişme gösterdi. Özellikle **Şam** ve **Cordoba** gibi şehirlerde etkileyici camiler, saraylar ve diğer yapılar inşa edildi.

@@@@@@@@@

Hangi savaşlar Emevîler döneminde gerçekleşti?

Emevîler dönemi boyunca birkaç önemli savaş gerçekleşti. İşte bazıları:

1. **Sıffîn Savaşı (657)**: Emevî Halifesi **I. Muâviye** ile Ali’nin taraftarları arasında meydana geldi. Savaş, **Irak**’ın Sıffîn bölgesinde gerçekleşti ve uzun süre devam etti. Taraflar arasında arabuluculuk girişimleri sonuçsuz kaldı.

2. **Nehrevan Savaşı (658)**: Emevîler ile Ali’nin taraftarları arasında yapıldı. Savaş, **Irak**’ın Nehrevan bölgesinde gerçekleşti. Emevîler, Ali’nin taraftarlarını mağlup etti ve bu savaş, İslam topluluğunu derinden etkiledi.

3. **Kerbela Savaşı (680)**: Emevî Halifesi **Yezid** ile Ali’nin oğlu **Hüseyin** arasında meydana geldi. Savaş, **Kerbela** adlı bölgede gerçekleşti. Hüseyin ve taraftarları şehit edildi ve bu olay, Şii İslam’ın temel trajik olaylarından biri olarak kabul edilir.

4. **Zab Savaşı (692)**: Emevîler ile **Mekke**’nin lideri **Abdullah ibn az-Zübeyr** arasında yapıldı. Emevîler, Mekke’yi kuşattı ve sonunda zafer kazandı.

Bu savaşlar, Emevîler döneminin karmaşık ve çalkantılı siyasi atmosferini yansıtır ve İslam tarihinde önemli olaylar olarak kaydedilmiştir.

@@@@@@@@

Emevîlerin yıkılış nedenleri nelerdir?

Emevîler dönemi boyunca birçok faktör, bu hükümetin sonunu hazırladı. İşte Emevîlerin yıkılışına yol açan bazı önemli nedenler:

1. **Merkezi Otoritenin Zayıflaması**: Emevî Devleti’nin otoritesi zamanla azaldı. Bu, iç çatışmaların ve yönetimdeki zayıflığın bir sonucuydu.

2. **Arap Milliyetçiliği ve Diğer Milletlere Değer Vermeme**: Emevîler, Arap milliyetçiliği politikası izledi ve Arap olmayanlara pek değer vermedi. Bu, toplumsal hoşnutsuzluğa yol açtı.

3. **Fetih Hareketlerinin Durması**: Emevîlerin fetih hareketleri yavaşladı. Bu, halk arasında huzursuzluğa ve devletin gücünün azalmasına neden oldu.

4. **Hz. Muhammed’in Soyundan Gelen Kişilere İyi Davranmama**: Emevî yönetimi, Hz. Muhammed’in soyundan gelen kişilere iyi davranmadı. Bu da toplumsal hoşnutsuzluğu artırdı.

5. **Abbasilerin Propagandası**: Abbasiler, Emevîlere karşı propaganda yaptılar ve halkın gözünde alternatif bir liderlik modeli sunarak Emevîlerin meşruiyetini sorguladılar.

6. **Arap Kabileleri Arasındaki Rekabetin Savaşlara Dönüşmesi**: Arap kabileleri arasındaki rekabet, iç savaşlara yol açtı ve devletin zayıflamasına katkıda bulundu.

7. **İslam Topluluğunda Ayrılıkların Artması**: Emevîler döneminde İslam topluluğu içinde mezhep ayrılıkları arttı. Bu, toplumsal birliği zayıflattı.

8. **Arap Olmayan Halkın Kendilerini Kanıtlama Çabaları**: Arap olmayan halk, bilim ve sanat alanlarında çalışmalar yaparak Arapların diğer milletlerden üstün olmadıklarını kanıtlamaya çalıştı.

9. **Türklerin Emevîlere Karşı Yardımı**: Türkler, Emevîlere düşman olan gruplara yardım ettiler ve bu da Emevîlerin gücünü zayıflattı.

Bu faktörler bir araya gelerek Emevî Devleti’nin yıkılmasına yol açtı. ?✨

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024
(1) Emevilerin Yıkılış Nedenleri Maddeler Halinde – tarihportali.net. 
https://tarihportali.net/emevilerin-yikilis-nedenleri-maddeler-halinde.
(2) Emevi Devleti’nin Yıkılış Sebepleri Nelerdir? – Yazbuz.com. https://yazbuz.com/emevi-devletinin-yikilis-sebepleri/.
(3) Emevilerin yıkılış nedenleri maddeler halinde – Huzur Sayfası. https://www.huzursayfasi.com/egitim-haberleri-sayfasi/35326-emevilerin-yikilis-nedenleri-maddeler-halinde-s1.html.
(4) Emevilerin Yıkılışı – Tarih Bilimi. https://www.tarihbilimi.net/emevilerin-yikilisi/.

@@@@@@@@

Abbasiler döneminde İslam’ın yayılışı ve gelişmesi.

## Abbasi Döneminde İslam’ın Yayılışı ve Gelişmesi

Abbasi Dönemi (750-1258), İslam tarihinin altın çağı olarak kabul edilir. Bu dönemde İslam, hem coğrafi açıdan hem de entelektüel açıdan büyük bir gelişme ve yayılma göstermiştir.

**Yayılmanın Nedenleri: **

* **Siyasi İstikrar:** Abbasi Halifeleri, ilk dönemlerde güçlü bir merkezi otorite kurarak siyasi istikrarı sağladılar. Bu durum, fetihlere ve diğer faaliyetlere odaklanabilme imkanı verdi.
* **Ekonomik Refah: ** Ticaretin gelişmesi ve vergi gelirlerinin artması, Abbasi Devleti’nin mali gücünü ve refahını yükseltti. Bu durum, bilim, sanat ve edebiyat gibi alanlarda da gelişmelere yol açtı.
* **Bilim ve Sanata Teşvik: ** Abbasi Halifeleri, bilim ve sanatın gelişmesi için önemli katkılar sundular. Bağdat’ta kurulan Beyt’ül Hikmet gibi bilim merkezleri, alimlerin ve bilim adamlarının çalışmalarını yürüttüğü önemli bir ortam oluşturdu.
* **Farklı Kültürlerle Etkileşim: ** Abbasi Devleti, farklı kültürlerle yoğun bir etkileşim içindeydi. Bu etkileşim, İslam medeniyetinin zenginleşmesine ve gelişmesine katkıda bulundu.

**Fetihler ve Yayılma Alanları: **

* **Orta Asya:** Abbasi Dönemi’nde Orta Asya’ya yapılan fetihlerle İslam’ın bu bölgeye yayılması hız kazandı. Türklerin İslam’ı kabul etmesi de bu dönemde gerçekleşti.
* **Hindistan:** Gazneliler ve Delhi Sultanlığı gibi Türk devletleri aracılığıyla Hindistan’da da İslam yayılmaya başladı.
* **Afrika:** Doğu Afrika’da da İslam’ın yayılması devam etti.

**Yayılımın Sonuçları:**

* İslam coğrafyası daha da genişledi.
* Farklı milletler ve kültürler İslam çatısı altında bir araya geldi.
* İslam medeniyeti ve kültürü zirveye ulaştı.
* Bilim, sanat, edebiyat ve felsefe alanlarında önemli eserler verildi.

**Abbasi Dönemi’nde İslam’ın Gelişmesi:**

* **Fıkıh:** Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli mezhepleri bu dönemde kuruldu.
* **Kelam:** Mutezile ve Eş’ari gibi kelam ekolleri ortaya çıktı.
* **Tasavvuf:** Tasavvufun ilk büyük mutasavvıfları bu dönemde yaşadı.
* **Tıp:** İbn-i Sina ve Razi gibi önemli hekimler yetişti.
* **Matematik:** Harzemşah ve Biruni gibi matematikçiler önemli eserler verdi.
* **Astronomi:** Uluğ Beyg ve Nasreddin Tusi gibi astronomlar gökbilimde önemli gelişmelere imza attı.

**Sonuç olarak:**

Abbasi Dönemi, İslam’ın yayılması ve gelişmesi açısından oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönemde İslam, hem coğrafi açıdan hem de entelektüel açıdan büyük bir gelişme ve yayılma göstermiştir. Abbasi Dönemi’nde ortaya çıkan eserler ve gelişmeler, İslam medeniyetinin zenginleşmesine ve dünya medeniyetinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

**Not:** Bu konu oldukça geniş ve detaylıdır. Daha fazla bilgi edinmek için tarih kitaplarına ve akademik makalelere başvurabilirsiniz.

@@@@@@@@#

Abbasiler dönemi.

**Abbasîler**, İslam tarihinde önemli bir dönemi temsil eder. Bu dönem, **750-1258** yılları arasında varlığını sürdüren **Abbasî Hilafeti** tarafından yönetildi. İşte Abbasiler dönemi hakkında bazı genel bilgiler:

1. **Kuruluş ve İlk Halifeler**: Abbasîler, Emevîlerin yerine geçerek **Bağdat**’da kuruldu. İlk halife, **Ebû’l-Abbâs el-Saffâh** idi.
2. **Altın Çağ ve Bilim**: Abbasîler dönemi, İslam medeniyetinin altın çağı olarak kabul edilir. Bağdat, büyük bir kültürel merkez haline geldi. Bilim, matematik, tıp, astronomi ve felsefe alanlarında büyük ilerlemeler kaydedildi.
3. **Harun Reşid Dönemi**: Abbasîlerin en ünlü halifelerinden biri **Harun Reşid** idi. Onun dönemi, sanat, edebiyat ve bilimde büyük bir gelişmeyi simgeliyor.
4. **Abbâsî Mimari ve Sanatı**: Abbasîler, büyük camiler, saraylar ve kütüphaneler inşa etti. **Harun Reşid’in Sarayı** ve **Bağdat’taki Büyük Cami** bu dönemin önemli yapılarındandır.

Abbasîler, İslam dünyasında kültürel ve bilimsel miras bıraktılar ve bu dönem, İslam medeniyetinin zirvesini temsil eder.

@@@@@@@@@

Endülüs Emevî Devleti’nin İslami hizmetleri.

## Endülüs Emevî Devleti’nin İslam Hizmetleri

Endülüs Emevî Devleti (756-1031), İber Yarımadası’nda hüküm sürmüş ve İslam medeniyetinin gelişmesine önemli katkılar sunmuş bir devlettir. Bu devletin İslam’a yaptığı hizmetler şu şekilde özetlenebilir:

**İslam’ın Avrupa’ya Yayılması:**

* Endülüs Emevîleri, İber Yarımadası’nın büyük bir kısmını fethederek İslam’ın Avrupa’ya yayılmasına öncülük ettiler.
* Toledo, Cordoba ve Sevilla gibi şehirler, önemli İslam kültür ve eğitim merkezleri haline geldi.
* Avrupa’daki birçok bilim adamı ve sanatçı, Endülüs’ten etkilenerek eserler verdi.

**Bilim ve Sanatta Gelişmeler:**

* Endülüs Emevîleri, bilim ve sanata büyük önem verdiler.
* Bağdat’taki Beyt’ül Hikmet’e rakip olacak şekilde Cordoba’da büyük bir kütüphane ve bilim merkezi kuruldu.
* İbn-i Rüşd, İbn-i Zuhr ve Abbas İbn-i Firnas gibi önemli bilim adamları ve filozoflar Endülüs’te yetişti.
* Mimarlık, tıp, matematik, astronomi ve diğer alanlarda önemli eserler verildi.

**Farklı Kültürlerle Etkileşim:**

* Endülüs Emevîleri, Hristiyan ve Yahudi azınlıklarla barış içinde yaşadılar.
* Farklı kültürler arasında bilimsel ve sanatsal bir etkileşim gerçekleşti.
* Bu etkileşim, Avrupa’nın Rönesans’a geçişinde önemli rol oynadı.

**İslam’ın Güçlenmesi:**

* Endülüs Emevîleri, Abbasiler ile siyasi çekişmelere rağmen İslam’ın birliğini korumaya çalıştılar.
* İslam’ı savunan ve İslam’ı anlatan birçok eser yazıldı.
* İslam’ın Avrupa’da kalıcı bir yer edinmesine katkıda bulunuldu.

**Endülüs Emevî Devleti’nin İslam’a yaptığı hizmetler:**

* İslam’ın Avrupa’ya yayılması
* Bilim ve sanatta gelişmeler
* Farklı kültürlerle etkileşim
* İslam’ın güçlenmesi

**Sonuç olarak:**

Endülüs Emevî Devleti, İslam medeniyetinin gelişmesine ve İslam’ın Avrupa’da yayılmasına önemli katkılar sunmuş bir devlettir. Bu devletin bilim, sanat, kültür ve eğitim alanlarındaki başarıları, Avrupa’nın Rönesans’a geçişinde de önemli rol oynamıştır.

@@@@@@@@

Endülüs Emevî Devleti.

**Endülüs Emevî Devleti**, İspanya’da kurulmuş olan bir İslam devletidir. Bu devlet, 756 yılında **Abdurrahman I** tarafından kuruldu ve **Córdoba** başkent olarak kullanıldı. İşte Endülüs Emevî Devleti hakkında bazı önemli bilgiler:

– **Kuruluşu**: Endülüs Emevî Devleti, Abbasilerin Emevî hanedanına son vermesiyle ortaya çıktı. Abdurrahman I, İspanya’ya kaçarak burada bu devleti kurdu.

– **Yaygın Dil**: Endülüs Emevî Devleti’nde yaygın olarak **Mağrip Arapçası**, **Mozarapça**, **Berberi dilleri** ve **Ortaçağ İbranicesi** kullanıldı.

– **Resmî Din**: Devletin resmî dini **İslam** idi ve teokratik monarşi ile yönetiliyordu.

– **Yıkılışı**: Endülüs Emevi Devleti, 1031 yılında dağıldı ve bu dönem sona erdi.

Bu dönem, İslam sanatı ve kültürü için önemli bir dönemdi ve Kurtuba Camii gibi yapılar bu dönemin mirasını taşımaktadır ¹²³⁴. ?✨

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024
(2) Endülüs Emevi Devleti Nerede Kuruldu? Kuruluş Tarihi, Yıkılışı …. 
https://www.milliyet.com.tr/egitim/endulus-emevi-devleti-nerede-kuruldu-kurulus-tarihi-yikilisi-eserleri-ve-ozellikleri-6723462.
(3) Endülüs Emevi Devleti Tarihi, Kuruluşu, Yıkılışı ve Sınırları: Endülüs …. https://www.haberturk.com/endulus-emevi-devleti-tarihi-kurulusu-yikilisi-ve-sinirlari-endulus-emevi-devleti-ne-zaman-ve-nerede-kurulmustur-hteg-3568584.
(4) Endülüs Emevi Devleti tarihi kısaca özeti – Endülüs Emevi Devleti’nin …. https://www.sabah.com.tr/egitim/endulus-emevi-devleti-tarihi-kisaca-ozeti-endulus-emevi-devletinin-kurulusu-yikilisi-ve-islam-uygarligina-etkileri-e1-5431320.
(5) ENDÜLÜS – TDV İslâm Ansiklopedisi. https://islamansiklopedisi.org.tr/endulus.

@@@@@@@@@

Hangi bilim adamları Endülüs Emevî Devletinde yaşadılar?

Endülüs Emevî Devleti, İspanya’da kurulmuş olan bir İslam devletidir. Bu devlet, 756 yılında **Abdurrahman I** tarafından kuruldu ve **Córdoba** başkent olarak kullanıldı. Endülüs Emevî Devleti, İslam sanatı ve kültürü için önemli bir dönemdi ve birçok bilim insanı bu dönemde etkili çalışmalar yapmıştır. İşte Endülüs Emevî Devleti’nde yaşamış bazı önemli bilim adamları:

1. **İbn Rüşd (Averroes)**: Felsefe, tıp ve astronomi alanlarında önemli çalışmalar yapmış olan İbn Rüşd, Endülüs Emevî Devleti’nde yetişmiş bir bilim insanıdır.

2. **İbnü’l Baytar**: İlk ecza kitabını yazan İbnü’l Baytar, bitki bilimi ve farmakoloji alanında önemli katkılarda bulunmuştur.

3. **El Gafiki**: Göz hastalıkları hakkında önemli bilgiler veren El Gafiki, tıp alanında çalışmıştır.

Bu bilim insanları, Endülüs Emevî Devleti’nin zengin bilimsel mirasına katkıda bulunmuşlardır ¹²³⁴. ??.

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024

(2) Endülüs Emevîlerinin Bilim ve Kültür Alanında Yaptığı Çalışmalar. https://tarihportali.net/endulus-emevilerinin-bilim-ve-kultur-alaninda-yaptigi-calismalar.
(3) Endülüslü Müslüman bilim insanları ve buluşları – Galeri – Fikriyat …. https://www.fikriyat.com/galeri/kultur-sanat/enduluslu-musluman-bilim-insanlari-ve-buluslari.
(4) Endülüs Emevi Devleti Özellikleri – Tarih Portalı. https://tarihportali.net/endulus-emevi-devleti-ozellikleri.
(5) Endülüslü Bilim Adamları Kimlerdir? | Endülüs’ün İlmi. https://simitcay.com/2013/05/09/endulus-ve-enduluslu-bilginler/.

@@@@@@@@

Endülüs Emevîlerinin sanatında hangi özellikler vardır?

**Endülüs Emevî Devleti**, İspanya’da kurulmuş olan bir İslam devletidir. Bu devlet, **756** yılında **Abdurrahman I** tarafından kuruldu ve **Córdoba** başkent olarak kullanıldı. Endülüs Emevîleri, İslam sanatının ve kültürünün zengin bir dönemini temsil eder. İşte bu dönemin sanatında bazı önemli özellikler:

1. **Kurtuba Camii ve Elhamra Sarayı**: Endülüs Emevîleri, büyük ve etkileyici yapılar inşa ettiler. **Kurtuba Camii** (Córdoba Camii) bu dönemin en önemli eserlerinden biridir. Ayrıca **Elhamra Sarayı**, mimari zarafeti ve süslü iç mekanlarıyla ünlüdür.

2. **Geometrik Süslemeler**: Endülüs Emevî sanatında geometrik desenler ve süslemeler sıkça kullanıldı. Bu desenler, kubbe içleri, duvar kaplamaları ve sütun başlıklarında görülürdü.

3. **Stalaktit Süslemeler (Muqarnas)**: Muqarnas, kubbe geçişlerinde ve sütun başlıklarında kullanılan üç boyutlu, geometrik ve göz alıcı bir süsleme tekniğidir.

4. **Çok Renkli Seramikler ve Fayanslar**: Endülüs Emevî sanatında seramikler ve fayanslar çok renkli ve karmaşık desenlerle süslendi. Bu, cami ve saray iç mekanlarında görülürdü.

5. **Arapça Yazı ve Kufi Stili**: Endülüs Emevî sanatında Arapça yazılar, cami duvarlarında ve kapılarında yer aldı. Kufi stil, bu dönemin yazı sanatında önemli bir rol oynadı.

Bu özellikler, Endülüs Emevîlerinin sanatının zenginliğini ve estetik anlayışını yansıtmaktadır ¹²³⁴. ?✨

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024.
(3) Endülüs Emevi Devleti Özellikleri – Endülüs Emevilerinin Eserleri …. 
https://www.sabah.com.tr/egitim/endulus-emevi-devleti-ozellikleri-endulus-emevilerinin-eserleri-medreseleri-alimleri-katkilari-ve-yikilisi-e1-6168756.
(4) Endülüs emevi devletinin kültür,sanat ve bilime katkıları. https://eodev.com/gorev/2070234.
(5) ENDÜLÜS – TDV İslâm Ansiklopedisi. https://islamansiklopedisi.org.tr/endulus.

@@@@@@@@@

Endülüs Emevî Devleti’nin yıkılış nedenleri nelerdir?

**Endülüs Emevî Devleti**, İspanya’da kurulmuş olan bir İslam devletidir. Bu devlet, **756** yılında **Abdurrahman I** tarafından kuruldu ve **Córdoba** başkent olarak kullanıldı. Endülüs Emevîleri, İslam sanatının ve kültürünün zengin bir dönemini temsil eder. İşte bu dönemin yıkılışına yol açan bazı önemli nedenler:

1. **Büveyhilerin Yükselişi (945)**: Büveyhiler, 945 yılında Bağdat’ı ele geçirerek Abbasilerin siyasi ve askeri gücünü zayıflattılar. Halifeler artık sadece dini liderler olarak kaldılar.

2. **Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in Müdahalesi (1055)**: Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1055 yılında Bağdat’a girerek halifeyi Büveyhoğulları’nın baskısından kurtardı. Bu olaydan sonra Abbasiler, Selçukluların himayesi altına girdi.

3. **Moğol İstilası (1258)**: Abbasiler, 1258 yılında doğudan gelen Moğolların istilasına uğradı. Moğollar, Bağdat’ı harabeye çevirerek Abbasilerin sonunu getirdi. Kaçabilen Abbasiler Mısır’daki Memluklerin korumasına sığındılar.

4. **Kütüphanelerin Tahrip Edilmesi**: İlhanlılar, Bağdat’taki kütüphaneleri tahrip etti. Kitapların bir kısmını yaktılar, büyük bir kısmını ise Fırat Nehri’ne attılar. Bu, Abbasilerin bilimsel ve kültürel mirasına büyük bir darbe vurdu.

5. **Askeri Valilerin Bağımsızlığı**: Zayıflayan Abbasiler döneminde askeri valiler bağımsız hareket etmeye başladı. Tavaif-i Mülük adı verilen devletler kuruldu ve merkezi otorite daha da zayıfladı.

6. **Şii-Emevi Çatışmaları**: Abbasiler, Şii ve Emevî çatışmalarından zarar gördü. Bu iç çekişmeler, devletin istikrarını sarsan bir etken oldu.

Bu faktörler bir araya gelerek Endülüs Emevî Devleti’nin yıkılmasına yol açtı. ?✨¹²³⁴..

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024
(2) Emevilerin Yıkılış Nedenleri Maddeler Halinde – tarihportali.net. 
https://bing.com/search?q=End%c3%bcl%c3%bcs+Emevi+Devleti%27nin+y%c4%b1k%c4%b1l%c4%b1%c5%9f+nedenleri.
(3) Emevi Devleti’nin Yıkılış Sebepleri Nelerdir? – Yazbuz.com. https://yazbuz.com/emevi-devletinin-yikilis-sebepleri/.
(4) Emevilerin Yıkılış Nedenleri Maddeler Halinde – tarihportali.net. https://tarihportali.net/emevilerin-yikilis-nedenleri-maddeler-halinde.
(5) undefined. https://bing.com/search?q=.
(6) Getty. https://media.gettyimages.com/id/187509763/photo/ince-minare-medrese-in-konya-seljuq-empire.jpg?b=1&s=612×612&w=0&k=20&c=7eJERhK4iJTV13PJ0ny9BLsL6pFIsz54wf8Zve4Ek-4=.
(7) Getty. https://media.gettyimages.com/photos/books-picture-id949118068?b=1&k=6&m=949118068&s=612×612&w=0&h=7z8NsHVwRTBPPVd8IIDDcgVnwWW6E7DykrtA2aXJ2Zc=.
(8) Getty. https://media.gettyimages.com/id/1183578747/photo/castle-of-consuegra-dated-in-the-10th-century-by-the-caliphate-of-cordoba-on-cerro-calderico.jpg?b=1&s=612×612&w=0&k=20&c=x9xJ5IqOqkd2hQRAAzICyeowYtFW0J1YihT9a8ctgcc=.

@@@@@@@@@

Hangi savaşlar Abbasiler döneminde gerçekleşti?

**Abbasiler dönemi**, İslam dünyasının tarihinde önemli bir dönemdir ve birçok savaş bu dönemi şekillendirmiştir. İşte Abbasiler döneminde gerçekleşen bazı önemli savaşlar:

1. **Zab Dördüncü Savaşı (750)**: Abbasilerin kurucusu olan **Ebu Müslim el-Horasanî**, Zab Nehri’nde Emevî güçlerine karşı zafer kazanarak Abbasilerin iktidarını güçlendirdi.

2. **Meşrutiyet İsyanı (762-763)**: Bu isyan, Abbasilerin başkentini Şam’dan Bağdat’a taşımasına yol açtı.

3. **Bizans-Abbâsî Savaşları (780-1180)**: Abbasiler ile Bizans İmparatorluğu arasında çeşitli çatışmalar yaşandı.

4. **Tarım Savaşı (809)**: Abbasilerin genişlemesine katkıda bulunan bir savaş.

5. **El-Ma’mun ve El-Mu’tasım’ın Ayaklanmaları (813-833)**: Bu dönemde iç çatışmalar yaşandı.

6. **Abbâsî-Sâmânî Savaşları (872-999)**: Sâmânîler ile yapılan savaşlar.

7. **Abbâsî-Abbâsî Savaşları (865-941)**: İç çekişmeler sonucu gerçekleşen savaşlar.

8. **Abbâsî-Selçuklu Savaşları (11. yüzyıl)**: Selçuklu Türkleri ile yapılan çatışmalar.

Bu savaşlar, Abbasiler döneminin karmaşık siyasi ve kültürel atmosferini yansıtmaktadır ve İslam tarihinde önemli olaylar olarak kaydedilmiştir²³⁴.

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024
(1) Abbasiler Dönemi Savaşları: Özet ve Analiz – Bertan. https://bing.com/search?q=Abbasiler+d%c3%b6nemi+wars.
(2) Abbasiler Dönemi Savaşları: Özet ve Analiz – Bertan. https://bertan.net/tr/abbasiler-donemi-savaslari/.
(3) Abbasiler Dönemi Özellikleri ve Gelişmeleri (Özet ve Maddeler Halinde …. https://tarihibilgi.org/abbasiler/.
(5) ABBÂSÎLER – TDV İslâm Ansiklopedisi. https://islamansiklopedisi.org.tr/abbasiler.

@@@@@@@@

Hangi bilim adamları Abbasiler döneminde yaşadılar?

**Abbasiler dönemi**, İslam dünyasının tarihinde önemli bir dönemdir ve birçok savaş bu dönemi şekillendirmiştir. İşte Abbasiler döneminde gerçekleşen bazı önemli savaşlar:

1. **Zab Dördüncü Savaşı (750)**: Abbasilerin kurucusu olan **Ebu Müslim el-Horasanî**, Zab Nehri’nde Emevi güçlerine karşı zafer kazanarak Abbasilerin iktidarını güçlendirdi.

2. **Meşrutiyet İsyanı (762-763)**: Bu isyan, Abbasilerin başkentini Şam’dan Bağdat’a taşımasına yol açtı.

3. **Bizans-Abbâsî Savaşları (780-1180)**: Abbasiler ile Bizans İmparatorluğu arasında çeşitli çatışmalar yaşandı.

4. **Tarım Savaşı (809)**: Abbasilerin genişlemesine katkıda bulunan bir savaş.

5. **El-Ma’mun ve El-Mu’tasım’ın Ayaklanmaları (813-833)**: Bu dönemde iç çatışmalar yaşandı.

6. **Abbâsî-Sâmânî Savaşları (872-999)**: Sâmânîler ile yapılan savaşlar.

7. **Abbâsî-Abbâsî Savaşları (865-941)**: İç çekişmeler sonucu gerçekleşen savaşlar.

8. **Abbâsî-Selçuklu Savaşları (11. yüzyıl)**: Selçuklu Türkleri ile yapılan çatışmalar.

Bu savaşlar, Abbasiler döneminin karmaşık siyasi ve kültürel atmosferini yansıtmaktadır ve İslam tarihinde önemli olaylar olarak kaydedilmiştir²³⁴.

**Abbasiler dönemi**, sadece savaşlarla değil, aynı zamanda bilim ve düşünce alanında da büyük gelişmelere sahne oldu. İşte bu dönemde yaşamış bazı önemli bilim adamları:

1. **Ebû Bekir Râzî (Rhazes)**: Organik ve inorganik kimya alanlarında önemli çalışmalar yapan ve maddenin kimyasal özelliklerini ortaya koyan bir bilim insanıdır. Ayrıca, ders kitabı niteliğinde “Kitâbü’l-Medhali’t-Ta‘limî” adlı eseriyle tanınır.

2. **İbn Sînâ (Avicenna)**: Eleştirel yaklaşımı ve kimya disiplinine getirdiği yeni açılımlarla tanınan bir bilim insanıdır. Tıp, felsefe ve astronomi alanlarında büyük katkıları olmuştur.

Bu bilim insanları, Abbasiler döneminde bilim ve düşüncenin gelişimine önemli katkılarda bulunmuşlardır³⁴⁵. ??

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024
(1) Abbasiler Dönemi’nde bilim ve düşüncenin gelişim sürecini açıklayınız. 
https://www.egitimsistem.com/abbasiler-doneminde-bilim-ve-dusuncenin-gelisim-surecini-aciklayiniz-104227h.htm.
(2) ABBÂSÎLER | Türk Maarif Ansiklopedisi. https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/abbasiler.
(3) Abbasiler Dönemi Nedir, Bu Dönemde Hangi Gelişmeler Olmuştur?. https://www.milliyet.com.tr/egitim/abbasiler-donemi-nedir-bu-donemde-hangi-gelismeler-olmustur-6334943.
(4) Abbasiler Dönemi Özellikleri ve Gelişmeleri (Özet ve Maddeler Halinde …. https://tarihibilgi.org/abbasiler/.

@@@@@@@@

Abbasi mimarisinde hangi özellikler vardır?

**Abbasi dönemi**, İslam İmparatorluğu’nun en parlak dönemlerinden biridir ve bu dönemde sanat ve mimari büyük bir gelişme göstermiştir. İşte Abbasi mimarisinin bazı önemli özellikleri:

1. **Geometrik ve Bitkisel Süslemeler**: Abbasi camilerinde geometrik desenler ve bitkisel motifler sıkça kullanılmıştır. Bu süslemeler, duvar kaplamalarında ve kubbe içlerinde görülür.

2. **Figüratif Resim Kompozisyonları**: Saraylarda figüratif resim kompozisyonları yer alır. Av sahneleri, harem hayatı ve stilize edilmiş yaprak, çiçek motifleri geometrik bir düzen içinde değerlendirilmiştir.

3. **Tuğla Yapıları**: Abbasiler, Mezopotamya geleneğine uyarak tuğla yapılarını benimsemişlerdir. Bu yapılar, camilerde ve saraylarda kullanılmıştır.

4. **Minareler ve Camiler**: Abbasiler dönemindeki camilerde minareler ve avluların revaklı olması gibi plan özellikleri görülür. Samarra Camii, minaresiyle dikkat çeken önemli bir örnektir.

5. **Kemer ve Tonoz Kullanımı**: Abbasiler döneminde tonoz kullanımı başlamış ve kemerin değişik biçimleri ortaya çıkmıştır. Yüzeylerde süsleme merakı, duvar kaplamalarında belirgin bir şekilde göze çarpar.

6. **Kufi Yazısı**: Bu dönemde bilinen eski ve güzel yazı türlerinden kufi yazısı da kullanılmıştır.

Abbasiler dönemi, İslam sanatının zengin ve çeşitli bir dönemini temsil eder. ?✨¹²³.

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024
(1) Abbasi Sanatı ve Mimarisi (Abbasi Dönemi Eserleri). 
https://kulturelbellek.com/abbasi-sanati-ve-mimarisi-abbasi-donemi-eserleri/.
(2) İslam Mimarisinin Gelişimi | Abbasi Sanatı (750-1258) | Sivil ve Dini …. https://bing.com/search?q=Abbasi+mimarisi+%c3%b6zellikleri.
(3) İslam Mimarisinin Gelişimi | Abbasi Sanatı (750-1258) | Sivil ve Dini …. https://www.fikir.gen.tr/islam-mimarisinin-gelisimi-abbasi-sanati-750-1258-sivil-ve-dini-mimari/.
(4) Abbasi Dönemi Camileri – Tarih Bilimi. https://www.tarihbilimi.net/abbasi-donemi-camileri/.
(5) Mısır Mimarisi – Tarih Bilimi. https://www.tarihbilimi.net/misir-mimarisi/.

@@@@@@@@

Abbasilerin yıkılış nedenleri nelerdir?

**Abbasiler**, İslam tarihinde önemli bir dönemi temsil eder. Ancak zaman içinde çeşitli faktörler, bu büyük hanedanlığın sonunu getirdi. İşte Abbasilerin yıkılışına yol açan bazı önemli nedenler:

1. **Büveyhilerin Yükselişi (945)**: Büveyhiler, 945 yılında Bağdat’ı ele geçirerek Abbasilerin siyasi ve askeri gücünü zayıflattılar. Halifeler artık sadece dini liderler olarak kaldılar.

2. **Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in Müdahalesi (1055)**: Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1055 yılında Bağdat’a girerek halifeyi Büveyhoğulları’nın baskısından kurtardı. Bu olaydan sonra Abbasiler, Selçukluların himayesi altına girdi.

3. **Moğol İstilası (1258)**: Abbasiler, 1258 yılında doğudan gelen Moğolların istilasına uğradı. Moğollar, Bağdat’ı harabeye çevirerek Abbasilerin sonunu getirdi. Kaçabilen Abbasiler Mısır’daki Memluklerin korumasına sığındılar.

4. **Kütüphanelerin Tahrip Edilmesi**: İlhanlılar, Bağdat’taki kütüphaneleri tahrip etti. Kitapların bir kısmını yaktılar, büyük bir kısmını ise Fırat Nehri’ne attılar. Bu, Abbasilerin bilimsel ve kültürel mirasına büyük bir darbe vurdu.

5. **Askeri Valilerin Bağımsızlığı**: Zayıflayan Abbasiler döneminde askeri valiler bağımsız hareket etmeye başladı. Tavaif-i Mülük adı verilen devletler kuruldu ve merkezi otorite daha da zayıfladı.

6. **Şii-Emevî Çatışmaları**: Abbasiler, Şii ve Emevi çatışmalarından zarar gördü. Bu iç çekişmeler, devletin istikrarını sarsan bir etken oldu.

Bu faktörler bir araya gelerek Abbasilerin yıkılışına yol açtı. ?✨¹²³⁴..

Kaynak: Bing ile konuşma, 09.02.2024
(1) Abbasi Devleti’nin Yıkılışı Kısa Özet – tarihportali.net. 
https://tarihportali.net/abbasi-devletinin-yikilisi-kisa-ozet.
(2) Abbasilerin yıkılış nedenleri nelerdir – Huzur Sayfası. https://bing.com/search?q=Abbasilerin+y%c4%b1k%c4%b1l%c4%b1%c5%9f+nedenleri.
(3) Abbasilerin yıkılış sebepleri nelerdir..?? Lütfen yardım edin. https://eodev.com/gorev/15537302.
(4) Abbasiler Dönemi Kısaca Özeti, Tarihi, Kuruluşu Ve Yıkılışı – Abbasi …. https://www.sabah.com.tr/egitim/abbasiler-donemi-kisaca-ozeti-tarihi-kurulusu-ve-yikilisi-abbasi-devleti-hakkinda-bilgiler-e1-5434118.
(5) Abbasi Devleti Tarihi – Abbasiler Kuruluşu, Kurucusu, Hükümdarları …. https://www.hurriyet.com.tr/egitim/abbasi-devleti-tarihi-abbasiler-kurulusu-kurucusu-hukumdarlari-sinirlari-ve-yikilisi-hakkinda-ozet-bilgi-41595658.
(6) Getty. https://media.gettyimages.com/photos/books-picture-id949118068?b=1&k=6&m=949118068&s=612×612&w=0&h=7z8NsHVwRTBPPVd8IIDDcgVnwWW6E7DykrtA2aXJ2Zc=.
(7) Getty. https://media.gettyimages.com/id/1183578747/photo/castle-of-consuegra-dated-in-the-10th-century-by-the-caliphate-of-cordoba-on-cerro-calderico.jpg?b=1&s=612×612&w=0&k=20&c=x9xJ5IqOqkd2hQRAAzICyeowYtFW0J1YihT9a8ctgcc=.

@@@@@@@




Barzani ve Talabani aileleri kimdir

Barzani ve Talabani aileleri kimdir, farkları ve temsiliyetlikleri nedir?


## Barzani ve Talabani Aileleri: Farklılıklar ve Temsiliyetler

**Barzani Ailesi: **

* **Köken:** Barzani ailesi, Kürdistan Bölgesi’nin kuzeyinde bulunan Barzan bölgesinden köklü bir aşiret reisliği ailesidir.
* **Siyasi Temsiliyet:** Barzani ailesi, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile özdeşleşmiştir. KDP, Kürdistan Bölgesi’nde en büyük siyasi partidir ve Mesud Barzani liderliğinde bölgesel yönetimde önemli bir rol oynamaktadır.
* **Önemli Figürler:**
* **Molla Mustafa Barzani:** Kürdistan Bölgesi’nde ulusal kahraman olarak kabul edilen ve KDP’nin kurucusu olan lider.
* **Mesud Barzani:** 2005-2017 yılları arasında Kürdistan Bölgesi Başkanı ve KDP’nin mevcut lideri.
* **Masrour Barzani:** Kürdistan Bölgesi Başbakanı ve Mesud Barzani’nin oğlu.

**Talabani Ailesi:**

* **Köken:** Talabani ailesi, Kürdistan Bölgesi’nin güneyinde bulunan Süleymaniye şehrinden köklü bir aşiret reisliği ailesidir.
* **Siyasi Temsiliyet:** Talabani ailesi, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile özdeşleşmiştir. KYB, Kürdistan Bölgesi’nde ikinci büyük siyasi partidir ve Celal Talabani’nin vefatından sonra Hewlêr Talabani liderliğinde bölgesel yönetimde önemli bir rol oynamaktadır.
* **Önemli Figürler:**
* **Celal Talabani:** Irak’ın ilk Kürt Cumhurbaşkanı ve KYB’nin kurucusu olan lider.
* **Hewlêr Talabani:** KYB’nin mevcut lideri ve Celal Talabani’nin oğlu.
* **Qubad Talabani:** Kürdistan Bölgesi Başbakan Yardımcısı ve Celal Talabani’nin oğlu.

**Farklılıklar:**

* **Aşiret Kökeni:** Barzani ailesi Barzan bölgesinden, Talabani ailesi ise Süleymaniye şehrinden köken almaktadır.
* **Siyasi İdeoloji:** KDP daha milliyetçi bir çizgiye sahipken, KYB daha sosyalist bir ideolojiye sahiptir.
* **Kontrol Ettiği Bölgeler:** KDP, Kürdistan Bölgesi’nin kuzeyinde, KYB ise güneyinde daha güçlü bir konumdadır.

**Temsiliyetler:**

* Her iki aile de Kürdistan Bölgesi’nde önemli bir siyasi güce sahiptir ve Kürt ulusal mücadelesinde önemli rol oynamıştır.
* Barzani ailesi daha çok Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlığına odaklanırken, Talabani ailesi daha çok Irak’taki federal bir sistemde Kürtlerin haklarını savunmaktadır.
* Her iki aile de Kürdistan Bölgesi’nde farklı etnik ve dini gruplar arasında bir denge unsuru olarak görülmektedir.

**Sonuç:**

Barzani ve Talabani aileleri, Kürdistan Bölgesi’nin siyasi ve tarihi açıdan en önemli iki ailesidir. Her iki aile de Kürt ulusal mücadelesinde ve Kürdistan Bölgesi’nin kurulmasında önemli rol oynamıştır. Farklı ideolojilerine ve aşiret kökenlerine rağmen, her iki aile de Kürdistan Bölgesi’nde önemli bir siyasi güce sahiptir ve Kürtlerin haklarını savunmaya devam etmektedir.

**Not: ** Bu bilgiler genel bir bakış açısı sunmaktadır. Her iki ailenin de tarihi ve siyasi konumu oldukça karmaşık ve detaylıdır. Daha fazla bilgi edinmek için akademik kaynaklara ve güvenilir haber sitelerine başvurmanız önerilmektedir.

@@@@@@@@

Barzani ve Talabani ailelerinin PKK ile ilgi ve irtibatları nedir?

## Barzani ve Talabani Ailelerinin PKK ile İlgisi ve İrtibatları:

**Barzani Ailesi: **

* **KDP-PKK İlişkileri:** KDP ve PKK geçmişte birçok kez çatışmış ve gergin ilişkiler yaşamıştır. PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırıları ve KDP’nin bölgesel yönetimdeki gücü, iki taraf arasında gerginliğe yol açmaktadır.
* **Son Dönem: ** Son yıllarda KDP ve PKK arasında diyalog ve işbirliği arayışları görülmektedir. Özellikle IŞİD’e karşı mücadelede iki taraf bir araya gelmiştir.
* **Barzani Ailesinin Tutumu:** Barzani ailesi, PKK’nın silahlı mücadelesini desteklemediğini ve sorunun diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini savunmaktadır.

**Talabani Ailesi:**

* **KYB-PKK İlişkileri:** KYB ve PKK ideolojik olarak daha yakın ilişkilere sahiptir. PKK’nın Suriye kolu PYD ile KYB’ye yakın isimlerin yakın ilişkileri olduğu da bilinmektedir.
* **PKK’nın Varlığı:** PKK, KYB’nin kontrol ettiği Süleymaniye şehrinde nispeten rahat hareket etmektedir.
* **Talabani Ailesinin Tutumu:** Talabani ailesi, PKK’nın silahlı mücadelesini açıkça desteklemese de, Türkiye’nin PKK’ya yönelik operasyonlarını da eleştirmektedir.

**Genel Değerlendirme:**

* Barzani ve Talabani aileleri PKK ile doğrudan bir irtibat içerisinde değildir.
* Her iki aile de PKK’nın silahlı mücadelesini desteklemediğini savunmaktadır.
* Fakat PKK, KYB’nin kontrol ettiği bölgelerde daha rahat hareket edebilmektedir.
* Her iki aile de PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırılarının ve bölgesel istikrara zarar vermesinin endişesini taşımaktadır.
* Bölgesel barış ve istikrar için PKK’nın silahlı mücadelesini sonlandırması ve sorunun diyalog yoluyla çözülmesi gerektiği konusunda her iki aile de hemfikirdir.

**Not:** Bu bilgiler genel bir bakış açısı sunmaktadır. Her iki ailenin de PKK ile ilişkileri oldukça karmaşık ve detaylıdır. Daha fazla bilgi edinmek için akademik kaynaklara ve güvenilir haber sitelerine başvurmanız önerilmektedir.

@@@@@@@

Barzani ve Talabani ailelerinin Türkiye ile ilişki ve bağlılıkları ne derecededir?

## Barzani ve Talabani Ailelerinin Türkiye ile İlişkileri ve Bağlılıkları:

**Barzani Ailesi: **

* **Tarihi Bağlılık:** Barzani ailesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar uzanan tarihi bir bağlılığa sahiptir. Molla Mustafa Barzani, 1920’lerde Türk Kurtuluş Savaşı’na destek vermiştir.
* **Ekonomik İlişkiler:** Kürdistan Bölgesi’nin ekonomisi büyük ölçüde Türkiye ile ticaret ve enerji ihracatına bağlıdır.
* **Siyasi İlişkiler:** KDP ve Türkiye Cumhuriyeti arasında resmi ve gayri resmi kanallardan yürütülen yoğun bir siyasi diyalog mevcuttur.
* **Güvenlik İşbirliği:** IŞİD’e karşı mücadelede KDP ve Türkiye istihbarat ve ordu birimleri arasında işbirliği yapılmaktadır.

**Talabani Ailesi:**

* **Tarihi Bağlılık:** Talabani ailesinin Türkiye ile tarihi bağları Barzani ailesi kadar derin değildir. Celal Talabani, 1970’lerde Türkiye’de siyasi mülteci olarak yaşamıştır.
* **Ekonomik İlişkiler:** KYB’nin kontrol ettiği bölgelerde de Türkiye ile ticaret önemli bir yer tutmaktadır.
* **Siyasi İlişkiler:** KYB ve Türkiye Cumhuriyeti arasında resmi ve gayri resmi kanallardan siyasi diyalog mevcuttur.
* **Güvenlik İşbirliği:** IŞİD’e karşı mücadelede KYB ve Türkiye istihbarat ve ordu birimleri arasında sınırlı bir işbirliği yapılmaktadır.

**Genel Değerlendirme:**

* Her iki aile de Türkiye ile güçlü ticari ve siyasi ilişkilere sahiptir.
* Barzani ailesinin Türkiye ile tarihi ve güvenlik bağları daha güçlüdür.
* Talabani ailesi ise Türkiye ile daha pragmatik bir ilişki sürdürmektedir.
* Her iki aile de Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ndeki istikrar ve barışa katkıda bulunmasını arzu etmektedir.
* Bölgesel gelişmeler ve PKK sorunu, her iki ailenin Türkiye ile ilişkilerini de etkilemektedir.

**Not:** Bu bilgiler genel bir bakış açısı sunmaktadır. Her iki ailenin de Türkiye ile ilişkileri oldukça karmaşık ve detaylıdır. Daha fazla bilgi edinmek için akademik kaynaklara ve güvenilir haber sitelerine başvurmanız önerilmektedir.

@@@@@@@

Barzani ve Talabani aileleri Türkiye için bir tehdit midir?

## Barzani ve Talabani Aileleri Türkiye için Bir Tehdit midir?

Barzani ve Talabani aileleri, Türkiye’nin güneydoğusunda bulunan Kürdistan Bölgesi’nde önemli siyasi aktörlerdir. Her iki ailenin de Türkiye ile güçlü ticari ve siyasi ilişkileri vardır.

Barzani ailesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar uzanan tarihi bir bağlılığa sahiptir. Molla Mustafa Barzani, 1920’lerde Türk Kurtuluş Savaşı’na destek vermiştir. Talabani ailesinin Türkiye ile tarihi bağları Barzani ailesi kadar derin olmasa da, Celal Talabani 1970’lerde Türkiye’de siyasi mülteci olarak yaşamıştır.

Her iki aile de Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ndeki istikrar ve barışa katkıda bulunmasını arzu etmektedir. Bölgesel gelişmeler ve PKK sorunu, her iki ailenin Türkiye ile ilişkilerini de etkilemektedir.

**Barzani ve Talabani aileleri Türkiye için bir tehdit olarak görülmemektedir.** Ailelerin Türkiye ile güçlü ticari ve siyasi ilişkileri, tarihi bağları ve bölgesel istikrara olan ortak ilgileri, tehdit algısını ortadan kaldırmaktadır.

Ancak, PKK sorunu her iki ailenin Türkiye ile ilişkilerini de etkilemektedir. PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırıları ve Barzani ve Talabani ailelerinin PKK ile ilişkileri, zaman zaman gerginliklere yol açmaktadır.

**Sonuç olarak: **

* Barzani ve Talabani aileleri Türkiye için bir tehdit olarak görülmemektedir.
* Her iki ailenin de Türkiye ile güçlü ticari ve siyasi ilişkileri, tarihi bağları ve bölgesel istikrara olan ortak ilgileri, tehdit algısını ortadan kaldırmaktadır.
* PKK sorunu her iki ailenin Türkiye ile ilişkilerini de etkilemektedir. Bu sorunun çözümü, ailelerin Türkiye ile ilişkilerini daha da güçlendirecektir.

**Not: ** Bu bilgiler genel bir bakış açısı sunmaktadır. Her iki ailenin de Türkiye ile ilişkileri oldukça karmaşık ve detaylıdır. Daha fazla bilgi edinmek için akademik kaynaklara ve güvenilir haber sitelerine başvurmanız önerilmektedir.

 




En iyi eğitim sistemi nedir?

En iyi eğitim sistemi nedir?


Dünyada “en iyi” eğitim sistemi diye tek bir sistemden bahsetmek zordur. Her ülkenin kendine özgü eğitim sistemi ve öncelikleri vardır. Fakat bazı ülkeler, eğitim sistemlerindeki başarıları ve yenilikçi yaklaşımlarıyla öne çıkmaktadır.

**Genel olarak öne çıkan bazı eğitim sistemleri şunlardır: **

**1. Finlandiya: ** Finlandiya eğitim sistemi, dünya çapında en iyilerden biri olarak kabul edilir. Öğrenci merkezli bir yaklaşıma odaklanan bu sistem, ezberden ziyade eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirmeye önem verir.

**2. Singapur: ** Singapur eğitim sistemi, yüksek standartları ve disiplinli yapısıyla bilinir. Matematik ve fen bilimleri gibi alanlarda oldukça başarılı olan bu sistem, öğrencilere yoğun bir eğitim programı sunar.

**3. Kanada: ** Kanada eğitim sistemi, eşitliğe ve kapsayıcılığa önem verir. Farklı öğrenci profillerine uygun çeşitli eğitim seçenekleri sunan bu sistem, yaratıcı düşünmeyi ve girişimciliği teşvik eder.

**4. Estonya: ** Estonya eğitim sistemi, yenilikçi ve teknoloji odaklı yaklaşımıyla dikkat çeker. Dijital becerilere ve girişimciliğe önem veren bu sistem, öğrencileri geleceğe hazırlar.

**5. Japonya: ** Japonya eğitim sistemi, disiplinli ve çalışkan bir öğrenci profili yetiştirmeye odaklanır. Akademik başarıya büyük önem veren bu sistem, öğrencilere yoğun bir çalışma programı sunar.

**Ancak, “en iyi” eğitim sistemini belirlerken göz önünde bulundurulması gereken bazı faktörler şunlardır:**

* **Ülkenin sosyo-ekonomik durumu ve kültürü**
* **Eğitim sisteminin temel hedefleri ve öncelikleri**
* **Öğrencilerin bireysel ihtiyaçları ve öğrenme stilleri**
* **Eğitim sisteminin kaynak ve imkanları**

Bu nedenle, tek bir “en iyi” eğitim sistemi yerine, farklı ülkelerin başarılı uygulamalarından ilham alarak, her ülkenin kendine özgü koşullarına uygun bir eğitim sistemi geliştirilmesi önemlidir.

**Türkiye’de eğitim sistemi:** Türkiye’de eğitim sistemi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilmektedir. 4+4+4 eğitim sistemi ile öğrenciler ilkokul, ortaokul ve lisede toplam 12 yıl eğitim görmektedir. Türkiye’de eğitim sistemi son yıllarda bazı reformlarla değişime uğramıştır. Bu reformların amacı, eğitim sistemini daha kaliteli ve modern hale getirmektir.

**Eğitim sisteminin gelişmesi için: ** Eğitim sisteminin gelişmesi için öğretmenlere, öğrencilere ve velilere önemli görevler düşmektedir. Öğretmenlerin kendilerini geliştirmeleri, öğrencilere aktif ve yaratıcı bir şekilde eğitim vermeleri önemlidir. Öğrencilerin de derslerine düzenli olarak çalışmaları ve kendilerini geliştirmeye açık olmaları gerekir. Velilerin de çocuklarının eğitimine destek olmaları ve onları teşvik etmeleri önemlidir.

**Eğitim sistemi, bir ülkenin en önemli yatırımlarından biridir. ** Kaliteli bir eğitim sistemi, ülkenin kalkınması ve gelişmesi için gereklidir. Bu nedenle, eğitim sisteminin sürekli olarak geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

@@@@@@@

Türkiye’deki eğitimin başarı ve kalite durumu nedir?

Türkiye’deki Eğitimin Başarı ve Kalite Durumu
Türkiye’deki eğitimin başarı ve kalite durumu karmaşık bir konudur. Bu konuda farklı bakış açıları ve değerlendirmeler mevcuttur.

Başarı Göstergeleri:

Okur yazarlık oranı: Türkiye’de okur yazarlık oranı %99’dur. Bu oran, gelişmiş ülkelerle karşılaştırılabilir seviyededir.
Uluslararası sınavlar: Türkiye, PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) gibi uluslararası sınavlarda OECD ortalamasının altında yer almaktadır.
Üniversiteye giriş sınavları: Türkiye’de üniversiteye giriş sınavları (YKS) oldukça zorlayıcıdır ve öğrenciler üzerinde büyük bir stres oluşturmaktadır.
Eğitimde fırsat eşitsizliği: Türkiye’de eğitimde fırsat eşitsizliği önemli bir sorundur.
Kalite Göstergeleri:

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı: Türkiye’de öğretmen başına düşen öğrenci sayısı OECD ortalamasının üzerindedir.
Okulların altyapısı: Türkiye’deki birçok okulun altyapısı ve imkanları yetersizdir.
Eğitimde yenilikçilik: Türkiye’de eğitimde yenilikçilik yeterince teşvik edilmemektedir.
Sonuç olarak: Türkiye’deki eğitimin başarı ve kalite durumu birçok açıdan gelişmeye ihtiyaç duymaktadır. Eğitimde fırsat eşitsizliğinin giderilmesi, öğretmenlerin ve okulların altyapısının iyileştirilmesi, eğitimde yenilikçiliğin teşvik edilmesi gibi konularda çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Eğitimde Kaliteyi Arttırmak için Yapılabilecekler:

Eğitimde fırsat eşitsizliğini gidermek için:
Dezavantajlı bölgelerdeki okullara daha fazla yatırım yapmak
Başarılı öğrencilere burs imkanı sunmak
Eğitimde rehberlik ve danışmanlık hizmetlerini geliştirmek
Öğretmenlerin kalitesini artırmak için:
Öğretmenlere daha iyi bir maaş ve çalışma ortamı sunmak
Öğretmenlere yönelik mesleki gelişim programlarını geliştirmek
Öğretmenlik mesleğinin prestijini artırmak
Okulların altyapısını iyileştirmek için:
Okulların fiziki altyapısını yenilemek
Okullara modern eğitim teknolojileri kazandırmak
Kütüphaneleri ve laboratuvarları geliştirmek
Eğitimde yenilikçiliği teşvik etmek için:
Yeni eğitim programları ve yöntemleri geliştirmek
Proje tabanlı öğrenmeyi teşvik etmek
Girişimciliği ve yaratıcılığı desteklemek
Eğitim, bir ülkenin en önemli yatırımlarından biridir. Kaliteli bir eğitim sistemi, ülkenin kalkınması ve gelişmesi için gereklidir. Bu nedenle, Türkiye’deki eğitimin başarı ve kalite durumunu iyileştirmek için tüm paydaşların birlikte çalışması gerekmektedir.

@@@@@@@@@

4+4+4 eğitim sisteminin artı ve eksileri nedir?

4+4+4 Eğitim Sisteminin Artıları ve Eksileri
Artıları:

Erken Yabancı Dil Eğitimi: 4. sınıftan itibaren yabancı dil eğitimi verilmesi, öğrencilerin dil becerilerini geliştirmelerine katkıda bulunur.
Seçmeli Dersler: Ortaokulda seçmeli derslerin olması, öğrencilerin ilgi alanlarına göre eğitim almalarını sağlar.
Mesleki Eğitime Erken Erişim: Meslek liselerine girişin 8. sınıftan itibaren olması, öğrencilerin mesleki eğitime daha erken başlamalarını ve iş hayatına daha hızlı atılmalarını sağlar.
Daha Az Sınav Stresi: Tek bir merkezi sınava (TEOG) bağlı kalmak yerine, her sene yapılan sınavlar, öğrencilerin sınav stresini azaltır.
Eğitime Katılımı Artırma: Okul öncesi eğitime katılımın teşvik edilmesi, eğitime katılım oranını artırır.
Eksileri:

Eğitimde Süreklilik Sorunu: 4+4+4 sisteminin her kademesi farklı bir bakanlık tarafından yönetildiği için eğitimde süreklilik sorunu yaşanmaktadır.
Yoğun Ders Programı: Özellikle ortaokulda yoğun ders programı, öğrencilerin üzerinde aşırı bir yük oluşturmaktadır.
Yetersiz Altyapı: Meslek liselerinin altyapısı ve imkanları yetersizdir.
Öğretmen Açığı: 4+4+4 sisteminin uygulanmaya başlamasıyla birlikte öğretmen açığı artmıştır.
Eğitimde Fırsat Eşitsizliği: 4+4+4 sistemi, eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştirmiştir.
Sonuç olarak: 4+4+4 eğitim sisteminin hem artıları hem de eksileri vardır. Bu sistemin başarısı, eğitimde yapılan reformların ve uygulamaların etkinliğine bağlıdır.

************

Türkiye’deki eğitimin başarı ve kalite durumu nedir?

Türkiye’deki Eğitimin Başarı ve Kalite Durumu
Türkiye’deki eğitimin başarı ve kalite durumu karmaşık bir konudur. Bu konuda farklı bakış açıları ve değerlendirmeler mevcuttur.

Başarı Göstergeleri:

Okur yazarlık oranı: Türkiye’de okur yazarlık oranı %99’dur. Bu oran, gelişmiş ülkelerle karşılaştırılabilir seviyededir.
Uluslararası sınavlar: Türkiye, PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) gibi uluslararası sınavlarda OECD ortalamasının altında yer almaktadır.
Üniversiteye giriş sınavları: Türkiye’de üniversiteye giriş sınavları (YKS) oldukça zorlayıcıdır ve öğrenciler üzerinde büyük bir stres oluşturmaktadır.
Eğitimde fırsat eşitsizliği: Türkiye’de eğitimde fırsat eşitsizliği önemli bir sorundur.
Kalite Göstergeleri:

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı: Türkiye’de öğretmen başına düşen öğrenci sayısı OECD ortalamasının üzerindedir.
Okulların altyapısı: Türkiye’deki birçok okulun altyapısı ve imkanları yetersizdir.
Eğitimde yenilikçilik: Türkiye’de eğitimde yenilikçilik yeterince teşvik edilmemektedir.
Sonuç olarak: Türkiye’deki eğitimin başarı ve kalite durumu birçok açıdan gelişmeye ihtiyaç duymaktadır. Eğitimde fırsat eşitsizliğinin giderilmesi, öğretmenlerin ve okulların altyapısının iyileştirilmesi, eğitimde yenilikçiliğin teşvik edilmesi gibi konularda çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Eğitimde Kaliteyi Arttırmak için Yapılabilecekler:

Eğitimde fırsat eşitsizliğini gidermek için:
Dezavantajlı bölgelerdeki okullara daha fazla yatırım yapmak
Başarılı öğrencilere burs imkanı sunmak
Eğitimde rehberlik ve danışmanlık hizmetlerini geliştirmek
Öğretmenlerin kalitesini artırmak için:
Öğretmenlere daha iyi bir maaş ve çalışma ortamı sunmak
Öğretmenlere yönelik mesleki gelişim programlarını geliştirmek
Öğretmenlik mesleğinin prestijini artırmak
Okulların altyapısını iyileştirmek için:
Okulların fiziki altyapısını yenilemek
Okullara modern eğitim teknolojileri kazandırmak
Kütüphaneleri ve laboratuvarları geliştirmek
Eğitimde yenilikçiliği teşvik etmek için:
Yeni eğitim programları ve yöntemleri geliştirmek
Proje tabanlı öğrenmeyi teşvik etmek
Girişimciliği ve yaratıcılığı desteklemek
Eğitim, bir ülkenin en önemli yatırımlarından biridir. Kaliteli bir eğitim sistemi, ülkenin kalkınması ve gelişmesi için gereklidir. Bu nedenle, Türkiye’deki eğitimin başarı ve kalite durumunu iyileştirmek için tüm paydaşların birlikte çalışması gerekmektedir.

****************


İlkokul, Ortaokul ve Lise Öğrencilerine Dini Eğitim
Dini eğitim, her yaştan öğrenci için önemlidir. Dini eğitim, öğrencilere inançlarını öğrenmeleri, manevi değerler geliştirmeleri ve ahlaki bir yaşam sürmeleri için yardımcı olur.

Dini eğitimin en iyi nasıl verileceği konusunda farklı görüşler vardır. Bazıları dini eğitimin evde verilmesi gerektiğine inanırken, bazıları da dini eğitimin okullarda da verilmesi gerektiğini savunur.

Dini eğitimin evde verilmesi:

Ebeveynler, çocuklarına kendi inançlarını ve değerlerini öğretmek için en iyi konumdadırlar.
Ebeveynler, çocuklarının dini eğitimini kendi hızlarında ve kendi ihtiyaçlarına göre verebilirler.
Ebeveynler, çocuklarıyla dini konularda açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurabilirler.
Dini eğitimin okullarda verilmesi:

Okullarda dini eğitim, farklı inançlara sahip öğrencilere saygı ve hoşgörüyü öğretmek için bir fırsat olabilir.
Okullarda dini eğitim, öğrencilere inançlarını sorgulamaları ve kendi inançlarını geliştirmeleri için bir ortam sağlayabilir.
Okullarda dini eğitim, öğrencilere dini metinleri ve gelenekleri öğretmek için bir fırsat olabilir.
Dini eğitimin en iyi nasıl verileceği, öğrencinin yaşına, inançlarına ve ihtiyaçlarına bağlıdır. Önemli olan, dini eğitimin saygılı, kapsayıcı ve bilgilendirici bir şekilde verilmesidir.

Dini Eğitimde Dikkat Edilmesi Gerekenler:

Dini eğitim, öğrencilere dayatılmamalıdır.
Dini eğitim, farklı inançlara sahip öğrencilere saygılı bir şekilde verilmelidir.
Dini eğitim, öğrencileri eleştirmeye ve sorgulamaya teşvik etmelidir.
Dini eğitim, öğrencilere ahlaki bir yaşam sürmeleri için yardımcı olmalıdır.
Dini Eğitim Materyalleri:

Dini kitaplar
Dini filmler ve videolar
Dini oyunlar ve etkinlikler
Dini sohbetler ve tartışmalar
Dini Eğitimde Öğretmenlerin Rolü:

Dini eğitim öğretmenleri, öğrencilere inançlarını ve değerlerini öğretmek için donanımlı olmalıdır.
Dini eğitim öğretmenleri, farklı inançlara sahip öğrencilere saygı göstermelidir.
Dini eğitim öğretmenleri, öğrencileri eleştirmeye ve sorgulamaya teşvik etmelidir.
Dini eğitim öğretmenleri, öğrencilere ahlaki bir yaşam sürmeleri için yardımcı olmalıdır.
Dini Eğitimde Ailenin Rolü:

Aileler, çocuklarının dini eğitimine destek olmalıdır.
Aileler, çocuklarıyla dini konularda açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurmalıdır.
Aileler, çocuklarını dini etkinliklere katılmaya teşvik etmelidir.
Dini Eğitimde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü:

Sivil toplum kuruluşları, dini eğitim materyalleri üretebilir.
Sivil toplum kuruluşları, dini eğitim öğretmenlerine eğitim verebilir.
Sivil toplum kuruluşları, dini eğitim programları düzenleyebilir.
Dini eğitim, her yaştan öğrenci için önemlidir. Dini eğitim, öğrencilere inançlarını öğrenmeleri, manevi değerler geliştirmeleri ve ahlaki bir yaşam sürmeleri için yardımcı olur. Dini eğitimin en iyi nasıl verileceği konusunda farklı görüşler vardır. Önemli olan, dini eğitimin saygılı, kapsayıcı ve bilgilendirici bir şekilde verilmesidir.




Yavuz Sultan selim Mısır dönüşü Seyyidleri Osmanlı memleketine getirmiş midir?

Yavuz Sultan selim Mısır dönüşü Seyyidleri Osmanlı memleketine getirmiş midir?


Evet, Yavuz Sultan Selim Mısır seferi dönüşünde bir grup Seyyid’i Osmanlı topraklarına getirmiştir. Bu Seyyidler farklı dini ve siyasi gruplara mensuptular.

**Seyyidlerin Getirilme Nedenleri: **

* **Siyasi:** Selim, Mısır’ı Osmanlı İmparatorluğu’na kattıktan sonra, bölgedeki Memlük elitinin ve dini liderlerin nüfuzunu kırmak istedi. Seyyidleri Osmanlı topraklarına getirerek, onların Memlûklere karşı bir denge unsuru olmasını ve yeni yönetime meşruiyet kazandırmasını umdu.
* **Dini:** Selim, kendisini İslam halifesi olarak görüyordu ve bu unvanı güçlendirmek için dini liderlerin desteğini almak istiyordu. Seyyidleri Osmanlı topraklarına getirerek, onların desteğini ve saygısını kazanmayı ve imparatorluğun dini otoritesini pekiştirmeyi amaçladı.
* **Ekonomik:** Selim, Mısır’dan elde ettiği ganimetin bir kısmını Seyyidlere dağıtarak onları Osmanlı yönetimine bağlamak ve imparatorluğa olan bağlılıklarını artırmak istedi.

**Getirilen Seyyidlerin Grupları:**

* **Eşraf:** Hz. Muhammed’in soyundan gelen ve saygın bir statüye sahip olan kişiler.
* **Sufiler:** Tasavvuf tarikatlarına mensup olan ve dini liderlik rolü üstlenen kişiler.
* **Ulema:** Dini bilginler ve hukukçular.

**Seyyidlerin Yerleştirilmesi:**

Getirilen Seyyidler farklı Osmanlı şehirlerine yerleştirildi. Büyük bir kısmı İstanbul’a yerleştirilirken, kalanlar Bursa, Edirne, Selanik ve diğer şehirlere gönderildi. Seyyidlere maaş bağlandı ve çeşitli imtiyazlar tanındı.

**Seyyidlerin Etkisi:**

Seyyidlerin Osmanlı topraklarına getirilmesi bir dizi önemli etkiye yol açtı:

* **Siyasi:** Seyyidlerin desteği, Selim’in Mısır’daki hakimiyetini pekiştirmeye ve Memlûk karşıtı muhalefeti bastırmaya yardımcı oldu.
* **Dini:** Seyyidlerin varlığı, Osmanlı İmparatorluğu’nun İslam’ın koruyucusu ve halifesi olarak imajını güçlendirdi.
* **Sosyal:** Seyyidlerin Osmanlı şehirlerine yerleştirilmesi, bu şehirlerin dini ve kültürel hayatına katkıda bulundu.

**Sonuç:**

Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi dönüşünde Seyyidleri Osmanlı topraklarına getirmesi, imparatorluğun siyasi, dini ve sosyal hayatında önemli bir etkiye sahip olmuştur.