HİSSE-36

HİSSE-36

YUSUF ALEYHİSSELAM ZAMANINDA

Yemen’e çok şiddetli bir sel gelir, ağaçları kökünden söker, binaların yıkılmasına sebep olur. Sular çekildikten sonra eski bir mezarın açıldığı görülür. Ortaya bir kadın cesediyle büyük bir servet çıkar. Kitabedeki yazı okunduğunda, bu cesedin Himyeri hükümdarlarından birinin kızı olan Tace adındaki bir kadına ait olduğu anlaşılır. Tace’nin cesedinin boynunda 7 inci gerdanlık, kollarında 7 kıymetli altın bilezik, ayaklarında mücevherli 7 halhal ve on parmağın 7 sinde muhteşem mücevher yüzüklerin bulunduğu görülür. Ayrıca baş tarafında çok kıymetli eşya ile doldurulmuş hazine gibi bir tabut parladığı da dikkatlerden kaçmaz. Bu tabutun ön kısmında ki levhada yazılı olanlar ilgi çekicidir.

Hitabede şunlar yazılı idi:
Ben hükümdarın kızı Tace’yim. Memleketimizde müthiş bir kıtlık çıktığı için, tahıl getirtmek üzere, birkaç adamımı, Mısır maliye nazırı olan Yusuf aleyhisselama yolladım. Epey bir zaman geçtiği halde gönderdiğim adamlar gelmeyince, adamlarımızdan bazılarına bir kantar (50 kilo kadar) gümüş verip herhangi bir yerden bununla bir kantar un alıp getirmesini istedim. Onlar da bulamadılar. Nihayet bir kantar altın verip tekrar gönderdimse de, yine bulamadıklarından, incileri öğütüp yemekten başka çare bulamadım. Fakat o da beni besleyemediği için, büyük bir servet içinde açlıktan ölümle yüz yüze kaldım. Benim bu acıklı hâlimi işitenler, gerekli dersi almalı, servetine güvenmemeli, gerekli iktisat yolunu tutmalıdır. Tarihte altının da, incinin de, geçmediği durumlar varsa da, benden başka dünyada hangi kadın bu kadar muhteşem ziynetler içinde ölmüştür?

Hazineler bu kadına fayda etmediği gibi, ahirette de para pul geçmeyecektir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.) [Buhari] 

****************  

*KISSADAN HİSSE*

Uçaktan içeri giren çok güzel genç bir kadın koltuğunu bulmak için sağa  sola bakındı.
Koltuğunun iki eli olmayan adamın yanında olduğunu fark edince oturup oturmamakta  tereddüt etti.
Nihayet kararını vermiş olmalıydı ki hostesi yanına çağırıp
*”Yanımda oturanın  iki eli olmadığı için bu koltukta rahat edemeyeceğim lütfen bana başka bir koltuk verin.”* dedi. Hostes,
*”Hanımefendi üzgünüm ama başka boş yerimiz yok”* dese de genç kadın ısrar ediyordu. Bu durumdan rahatsız olan hostes sordu kadına,
*”Hanımefendi bana bu ısrarınızın  nedenini söyleyebilir misiniz?”* Güzel kadın hostesin sorusunu
*”Ben böyle insanları sevmiyorum rahat oturup gezemeyeceğim , iğreniyorum ve kusasım  geliyor”* diyerek cevapladı. Eğitimli ve kibar görünen bir kadının bu konuşmasını duyan hostes şaşkınlık içindeydi. Kadın ise
*”Ben o koltukta oturamam  bana başka bir koltuk verin”* diyerek ısrarını sürdürüyordu. Hostes, çaresizlik içinde etrafına bakıp boş koltuk aradı ama boş koltuk görmedi ve kadına
*”Hanımefendi bu ekonomi sınıfında boş koltuk yok ama yolcuların rahatını sağlamak bizim görevimiz onun için ben gidip uçağın kaptanıyla  konuşayım ve siz de lütfen o zamana kadar biraz sabır gösterin.”* Bunu söyleyen hostes kaptanla  konuşmak için kokpite  gitti. Bir süre sonra geri döndü ve kadına,
*”Hanımefendi verdiğiniz rahatsızlıktan dolayı çok üzgünüz. Bu uçakta tek bir boş koltuk kalmış o da birinci sınıfta. Kaptanımızla  konuştum ve olağanüstü bir karar aldık. Şirketimiz ilk kez ekonomi koltuğundan birinci sınıf koltuğa bir yolcu gönderiyor.”* Güzel kadın son derece memnundu ama tepkisini dile getirmeden ve hatta tek kelime bile konuşamasına  fırsat kalmadan, hostes elleri olmayan adamın yanına yaklaşıp
*”Efendim çok özür dilerim birinci sınıf koltukta oturmak ister misiniz? Çünkü biz sizin gibi saygın bir insanın kaba ve görgüsüz biriyle seyahat edip rahatsız olmanızı istemiyoruz.”* Bunu duyan tüm yolcular kararı memnuniyetle karşılayıp alkışladılar. O çok güzel görünen kadın ise utancından adamın yüzüne bile bakamıyordu . Birinci sınıf koltuğa gitmek için ayağa kalkan elleri olmayan adam uçaktakilere  dedi ki,
*”Ben eski bir askerim ve bir operasyon sırasında teröristlerle çarpışırken  atılan bombanın patlaması sonucunda iki elimi de kaybettim. Biraz önce bu manasız ve üzücü tartışmayı duyduğumda ben bu kadın gibi bencil ve aptal insanların hayatını kurtarmak için mi kendimi riske attım ve bunların güvenliği için mi iki elimi de kaybettim diye kendime kızıyordum.  Ama hepinizin tepkisini görünce şimdi kendimle gurur duyuyorum. İki elimi vatanım için kaybettim; keşke şehit olabilseydim, kendimle daha çok gurur duyardım diyorum…”,* Ve sözlerini bitirince birinci sınıfta gitti. Güzel kadın ise herkesin aşağılayan bakışları altında ezilerek başını önüne eğip koltuğa oturdu.
Düşüncelerde güzellik ve saflık yoksa, yüz ve beden güzelliğinin hiçbir kıymeti yoktur! Her zaman hatırlamak gerekir ki yüzün güzel olumasının yanında kalbin güzel olmasıda  şarttır

************* 

Kral Faysal bin Abdülaziz, Kudüs ve Filistin toprakları üzerindeki İsrail işgaline karşı, Müslüman halkları cihada çağırdığında takvimler 1969’u gösteriyordu. Suriye ve Mısır bu çağrıya cevap vererek 1973’de Kudüs’ün işgalden kurtarılması için Arap ülkelerinin yardımını da alarak 1973’de İsrail’e savaş açar. Suudî Arabistan, batıya akan petrol vanalarını kapatır ve tüm dünyada “petrol krizi” baş gösterir.
Krizi görüşmek ve çözüme kavuşturmak üzere ABD Dışişleri bakanı Henry Kissinger, Suud Kralı Faysal’ı ziyarete gider. Görüşme, kralın sarayında değil, sahranın ortasında bir çöl çadırında gerçekleşir. Misafirine karşı pek de konuksever davranmayan Kral Faysal’ın sofrasında hurma ve deve sütü vardır. Kissinger’in “Eğer ambargoyu kaldırmazsanız biz de petrol kuyularını vururuz!” tehdidine karşı Kral Faysal, tarihe geçen şu cevabı verir: “Tabii ki petrol kuyularımızı bombalayabilirsiniz. Fakat unutmayınız ki, biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk, yine öyle yaşayabiliriz; ancak artık siz petrolsüz yaşayamazsınız.”

Bu olaydan kısa bir süre sonra Kral, kendisiyle aynı ismi taşıyan yeğeni tarafından hem de kendi sarayında, kafasına sıkılan iki kurşunla öldürüldü. Katil yeğen Faysal bin Musaid, Amerika’da kolej ve üniversite eğitimi görmüştü. Önce akli dengesinin yerinde olmadığı söylendi ise de sonrasında idam edildi.

Kral Faysal’ın öldürülmesinden sonra petrol vanaları açıldı ve petrol krizi sona erdi. İsrail, Amerika’nın da yardımı ile Suriye ve Mısır’a karşı yürüttüğü savaşı kazandı. Kudüs işgalden kurtarılamadığı gibi Filistin toprakları da peyderpey eriyip gitti. 1975 tarihinde gerçekleşen bu suikasttan sonra hiçbir Suud kralı, sarayından çıkıp da çölde yaşamayı göze alamadı. Hurma ve deve sütü ise mükellef saray sofralarının nostaljik birer katığı olarak kaldı. Batıya akan petrolün vanası ise hiç kapanmadı.
(Alıntı) 

**************  

Malik bin Dinar Hazretleri, bir gün, bir sabiye ( küçük çocuğa ) rastladı. Çocuk toprak ile oynuyordu. Bazen gülüyor ve bazen de ağlıyordu .

Malik bin Dinar buyurdu:
İçime O çocuğa selam vermek doğdu. Nefsim kibirlenip selam vermekten vazgeçti.

Ben nefsime şöyle seslendim: Ey nefsim! Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem). Hazretleri küçük ve büyük herkese selam verirdi. Sende bu çocuğa selam ver!

Ve O çocuğa selam verdim,
Çocuk:
Ve aleykümselam ve rahmetullahi ve berekatuhu, Ey Malik bin Dinar.

Sordum:
Beni nereden tanıdın? Daha önce beni görmüşlüğün yoktu?

Çocuk:
Melekut aleminde ruhum, senin ruhunla karşılaştı. Ölmeyen ve sürekli hayy olan Allahu Teala bizleri tanıştırdı.

Ben ona sordum:
Akıl ile Nefsin arasındaki fark nedir?

Çocuk:
Nefsin, seni bana selam vermekten alıkoyandır. Aklin ise seni selam vermeye teşvik eden ve zorlayandır.

Yine sordum:
Senin halin nedir? Niye bu toprakla oynuyorsun?

Çocuk:
Çünkü biz Topraktan yaratıldık; yine ona döndürüleceğiz!

Yine sordum:
Bazen gülüyor ve bazen de ağlıyorsun?

Çocuk:
Evet! Rabbimin azabını hatırladığımda ağlıyorum; rahmetini hatırladığımda ise gülüyorum.

Ben sordum:
Evladım! Senin ne günahın var ki?

Çocuk:
Ey Malik bin Dinar! Böyle söyleme! Görmüyor musun büyük odunları tutuşturmak için, önce küçük odunları tutuşturuyorlar! 

****************  

HER YARANIN MERHEMİ KENDİ DALINDADIR
“Bir gün bahçede tek başıma oyun oynarken ağaçtaki olgunlaşan dutları gördüm. Hemen ağaca çıkıp yemeye başladım. O kadar çok yedim ki yemekten yorgun düştüm. Ağaçtan inip gölgesine uzandım, uyudum. Sonra birden ablamın çığlıgı ile uyandım. Beni yerde ağzım burnum kıpkırmızı bir halde görünce ağaçtan düştüm sanmış. Yanıma gelip bakınca kan olmadığını, karadut lekesi olduğunu anladı. Bu seferde üstümü başımı kirlettiğim için ağlamaya başladı. Bilirsin karadut lekesi de hiç kolay çıkmaz. Annemle babam işten gelip beni o halde görseler kendisine kızacaklar. Sonra babaannem bahçeye gelip “Ne oldu Nergis?” dedi. Ablam, “Baksana babaanne, bütün üstünü kirletmiş, annem kızacak bana.”
Babaannem, “Hadi ağlama, şimdi çıkartırım ben onları” dedi. Sonra karadut ağacının yanına gidip birkaç dut yaprağı kopardı, avcunun içinde parmaklarıyla ezdi, köpürttü. Elimi yüzümü dut yaprakları ile ovalamaya başladı.
“Neden?” diye sordu Verda.
Çünkü karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış.
Babaannem:
“İnsan da aynı bu ağaç gibidir” demişti o gün bize. “Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır.“
( Alıntıdır) 

***************  

Adamın biri İbrahim Ethem radiyallahu anh ile tartışır ve;Bereket diye bir şey yoktur, inanmıyorum der.İbrahim Ethem: Koyunları ve köpekleri görüyor musun? der.Adam: Evet.İbrahim Ethem: Hangisi daha çok doğurur?Adam: Köpekler yediye kadar, koyun ise en fazla üçüz doğurur der.İbrahim Ethem: Etrafına baktığında hangilerin daha çok olduğunu görürsün?Adam: Koyunlar çoktur der.İbrahim Ethem: Peki, sürekli kesilen ve sayısı azalan koyun değil mi!?Adam: Evet der.İbrahim Ethem: İşte bereket budur!.Adam: Niye böyle olur Koyun neden köpeklerden daha fazla olur? diye sorunca;İbrahim Ethem der ki:Çünkü koyunlar gecenin ilk saatlerinde yatar, şafaktan önce de kalkarlar.Böylece rahmet saatini idrak eder ve üzerlerine bereket yağar.Ama köpekler, gece boyunca havlarlar. Sonra şafak vakti yaklaştığında düşer yatarlar. Böylece rahmet saatini idrak etmezler ve bereketleri alınır.

MEHMET ÖZÇELİK




DAHA NE OLSUN ?

DAHA NE OLSUN ?

Yüz yılı aşkın süredir kendini gizli gizli ve gizleyerek varlığını sürdüren şer ve şer odakları artık bunu arkasına aldığı desteklerle ve gün yüzüne çıkarılmasıyla açıktan açığa ve açıkça yapmaktadır.

Şerleri ve şer odaklarını göstermeye gerek kalmadan her yönüyle ve kör olmamak şartıyla görülmekte ve bilinmektedir.

Ancak manevi körlük bunun görülmesinin önünde en büyük engel teşkil etmektedir.

Münafıkane sürdürülen her türlü işler artık açıkça yapılmaktadır.

Dağda sürdürülen kavga, şehirlere ve milletin evine taşınmıştır.[1]

Aslında bu da bir gelişmedir.

Çünkü virüs bellidir, hastalık teşhis edilmiştir.

Sıra tedavi ve telafide…

Bu milletin maddi yüz yıllık birikimi gizlendi, yok edildi.Bin yıllık manevi değerlerine savaş açıldı. 

Bir insanın terör örgütleri ve teröristlerle iltisaklı olup, saklanmadığını göstermek için daha ne yapmak lazım?Veya neyi görmek ve göstermek lazım?Bakan ve Başbakan olmasını mı?Vadedildiğine göre o da var?Nasıl olsun mu?Yalnız unutulmasın ki; küfre rıza küfürdür. Zulme rıza zulümdür. Terör ve teröriste rıza teröristliktir.

*****************

Nasıl birini bekliyorsunuz?Nasıl birinin sizi idare etmesini istiyorsunuz?Mukayese yapmak gerekmez mi?Mesela kırk yıllık kâni mi?Ayinesi iştir olan kişinin mi?Denenmiş denenmez, olan kişi mi?Bir mümin iki delikten ısırılmaz iken, bir daha ve bir daha ısırılmak için mi?Allah aşkına ne için?Seyh-ul İslam mı bekliyorsunuz?Halife olmazsa olmaz mı diyorsunuz?Peki öyle biri var mı?Varsa kim?Zalim Allah’ın kılıncıdır, onunla intikam alır, sonra dönülür ondan intikam alınır.Yoksa intikam alınmak mı istiyoruz?Nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz misali, nasıl olduk?Evvelden yalancının mumu yatsıya kadar yanıyordu.Artık beklemeye gerek kalmadı.Anında sönüyor.Teröristin ki de hemen sönüyor, destekçisinin de…İnsan ve insaflı olup tenkid etmeli ancak nankör olup körlükte bulunulmamalıdır.Hissi değil mantıklı olmalıdır.His ve heveslere göre değil, akıl ve mantığa göre hareket etmelidir.

************* 

Evet, Ümit varız.. Ümitsiz değiliz..

Bugüne kadar hep o ümitle yaşadık ve geldik.

Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.
Yükseliş başladı.

Allah yürü dedi.

Allah’ın yürü dediğine kim dur diyebilir?

Mesela; Ordumuzun bu son harekatı, 15 Temmuzun dışa vuran versiyonu.Defedilen dış gücü.

İçten dışa doğru açılım başlamıştır.

Ordudaki ruh, toplumdaki bilinç ve enerji devrede.

Uğurlar ola.. Yollar açık ola.

MEHMET ÖZÇELİK

28-10-2022 

[1] https://m.haber7.com/guncel/haber/3281496-izmir-buyuksehir-calisani-kandilde-pkk-kongresinde

https://www.yenisafak.com/gundem/kim-bu-aydin-kostem-suikastin-karanlik-adami-3892400  




PKK VE TERÖR MEĞER NİYE BİTMİYORMUŞ ?

PKK VE TERÖR MEĞER NİYE BİTMİYORMUŞ ?

Ahtapotun kolları budanıyor.

-Bir asırdır dizginlenen, kontrolü kendi elinde olmayan ordu, askeriye, 15 Temmuz 2016 tarihi itibarıyla dizginini eline almış, artık kendisi kendisini kontrol eder olmuştur.

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.” Yahya Kemal Beyatlı 

-“Onlardan bir çoğunu görürsün ki, günâha girmek, haksızlık etmek ve haram yemekte hız yarışı yaparlar. Her halukârda ne kötü yaparlar!”[1]

– Terör niye bitmiyor, belli değil mi?[2]

– Ecrin ve Yağmurların niçin öldüğü belli oluyor değil mi?

-“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, belediyelerde yürütülen soruşturmalara ilişkin açıklamalar yaptı. Soylu, 2019-2022 arasında 74 belediyede terörle bağlantılı 88 soruşturma yürütüldüğünü, bunlardan 79’unun tamamlandığını belirtti. Bakan Soylu, İBB’de 1668 kişinin terörle bağlantılı olduğunu ifade etti.”[3]

-Aslında bu zahirde görünen terör olsa da, hakikatta bin öncesindeki hortlayan haçlı devamı, insanlık tarihi boyunca devam eden iman küfür mücadelesidir.

Zira Pkk sosyalist ve kominist bir yapıdır.

Bunu savunanlarından da anlayabilirsiniz.

Arkasında da görebilirsiniz.

İmam-ı Şafi’ye sormuşlar; Fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız?

Demiş ki: “Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür.”

”İslam karşıtlığının en çok yaşandığı ilk 5 ülke! Bütün oklar o ülkeyi işaret ediyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı, İslam karşıtlığının en fazla yaşandığı 5 ülkeyi paylaştı. Buna göre, sırasıyla Fransa, Hindistan, Amerika, İngiltere ve Kanada İslam karşıtı ülkelerden oldu. İşin başı ise küresel medyayı yöneten İngilizler çıktı.”[4]

MEHMET ÖZÇELİK

26-11-2022

 

[1] Maide suresi – 62.

[2] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/tsknin-eski-savas-pilotu-bahadir-altan-pkk-kanalinda-turkiyeyi-sucladi-2241471

https://www.haber7.com/siyaset/haber/3281015-soylu-acikladi-ibb-kadrosunda-6-pkkli-tespit-edildi

https://www.haber7.com/guncel/haber/3278931-icisleri-bakani-soylu-chpli-belediyelerin-teror-orgutlerine-yaptiklarini-aciklayacagim

https://www.yenisafak.com/gundem/iki-saldiri-da-munbicten-abd-senatosundan-pkk-pydye-2-milyar-dolar-yardim-3890825

https://www.haber7.com/guncel/haber/3278710-nato-icinde-korkunc-ihanet-avrupali-22-sirket-pkknin-kanalina-reklam-yagdiriyor

[3] https://www.haber7.com/guncel/haber/3279837-bakan-akar-acikladi-bu-yilin-basindan-itibaren-3-bin-585-terorist-etkisiz

https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/chpli-emekli-amiral-turker-erturkten-demirtas-ve-hdpye-guzellemeler-2241459

https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/kilicdaroglunun-bize-mi-saldiracak-dedigi-ypg-pyd-okula-saldirdi-2241469

https://www.yenisafak.com/gundem/74-belediyede-88-teror-sorusturmasi-3892279

[4] https://m.haber7.com/dunya/haber/3278627-islam-karsitliginin-en-cok-yasandigi-ilk-5-ulke-butun-oklar-o-ulkeyi-isaret-ediyor

 




DÜNYADA HERKES ÇOCUK MU OLSAYDI?

DÜNYADA HERKES ÇOCUK MU OLSAYDI?
Veya çocuk olarak mı kalsaydı?
Nasıl olurdu?
En azından kan dökülmez, aldatma olmaz, kavga olmaz,olsa bile çabuk unutulur, kin bağlanmaz, düşmanlık devam etmezdi.
Çocukların dünyası saf ve masum.
Daha bulanmamış.
Adeta büyüdükçe bulanıklık artıyor.
Neden çocuk kalınsaydı?
Yükselme ve büyüme olmasamıydı?
Elbette hayır.
Büyüdükçe risk ve sorumlulukta aynı oranda büyüyor.
Yük ağırlaşıyor.
Kar ve zarar da o nisbette artıyor.
Tıpkı on milyonu kaybeden veya kazanan çocukla, trilyonları kazanan ve kaybeden büyüğün bir olmadığı gibi.
Evet, büyüdükçe kar ve kazanç ve de sahip olduğu şeyler artıyor ancak bir o kadarda kaybetme durumu söz konusu oluyor.
Ticaret risk alma ve cesaret ister.
İşte bizlerde dünyaya bu riskleri alarak ve yüklenerek geldik.
Dağların ve göklerin taşımaktan kaçındığı ve titrediği emaneti yüklendik.
Ezilenleri görüyor, onun ezikliğini, korku ve üzüntüsünü yaşıyoruz.
Sonbahar yaprakları gibi dökülenleri görüyor, dökülmekten korkuyoruz.
En büyük korkumuz, ebedi kaybımızdır.
Müflis olup, sermayeyi de tüketmemizdir.
Geç kalınmış ve geçersiz olan pişmanlıktır.
Daha da acısı sorumlu olduğumuz kimselere kaybettirdiklerimizdir.
Birde onların günahlarını yüklenmemizdir.
Yük üzerine yük.
Yükümlülük.
Eziklik.
Gene de;
Hayat devreleriyle güzeldir.
Her devre ayrı bir güzeldir. Bozmadıkça…
Bozulmadıkça…
Bozgunluk ve bozgunculuk yapmadıkça…
Küçüklerden büyüklere selam.
Büyüklerden küçüklere kelam.
Vesselam…
Mehmet Özçelik/ 22.11.2022




MESAJ

MESAJ

İstanbul İstiklal Caddesi’nde terörist kadının bombayı patlatıp 6 kişinin ölmesine ve 81 kişinin yaralanmasına sebep olan olay; aslında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilen bir mesajdır.

Zira Türk cumhuriyetlerine katılması ve 7 Türk Cumhuriyeti’nin bir araya gelip adeta İttihad-ı İslam’ın temelini atmak üzere giderken, bir gazetecinin kendisine sormuş olduğu soru üzerine; ABD Başkanı Biden’ın terörist başını koruduğunu söylemesi ve onun bu sözü üzerine bombacı kadının bombayı patlatması ile bir mesaj verilmiş oldu. Zira İçişleri Bakanı Soylu’nun da; Mesajı aldık, demesi ve ABD’nin taziye mesajını kabul etmediğini ifade etmesi aslında ABD’ ye verilen bir ültimatomdur.

ABD’nin de bize güya bir uyarısıdır.  

-Herkesin ortak olarak ittifak ettiği nokta; o teröristin arkasında Amerika’nın olduğu ve en azından istihbari destek verdiğini, kendisini yönlendirdiğini genel kanaat olaraktan ortaya konulmasıdır.

-Bir yandan da, bir araya gelen ve İttihad-ı İslamın çekirdeğini oluşturan Türk Devletleri Teşkilatına verilmiş bir mesaj olurken, diğer yandan sürekli kan kaybeden ve köşeye sıkışmış olan Pkk’ya da bir nefes aldırmadır.

****************  

Türkiye çevrelendiği daireden bir asırdır çırpınarak, gayret ve çaba göstererek çıkmaya çalışıyor.

Her yönüyle bütün organları bağlanmış durumda.

Bundan kurtulmaması için de her türlü hinlik ve hainlik ortaklaşa olarak yapılmaktadır.

Terörle bizi sindirmeye çalışmaktadırlar.

Besleyerek ve de büyüterek.

Dışa açılmamızı engelleyerek.

Bunun böyle olduğuna dair, devletin başta Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle, üst düzey devlet yöneticilerin beyanıyla; terörün arkasında Abd’nin olduğu, desteklediği, bilgisi ve ilgisi dahilinde olduğu, Abd’nin başındaki Biden’ın da terörün başındakilerini himaye ettiğini gizlemeden ve de açıkça ifade etmektedir.

Kesin bir hükümdür ki; gerek İslam dünyasında gerekse de dünyada terörün arkasında en büyük gücün Abd olduğu tescillenmiştir.

Ve Abd dünyada diktatörlüğünü sürdürürken, önünde engel olanları da, tıpkı yüz sene önce Merhum Abdulhamid’e atfedilen diktatör ifadelerini yaftaladılar.

Zulmünün adı da; demokrasi ve hürriyet olmuştur.

-Siyaset gözleri kör, ağızları geveze, kalpleri katı, hisleri alevli, aklı ise devre dışı bırakmaktadır.

 -Ayette belirtildiği gibi, gerçekten insan gayet nankör.
Bir yandan Allah’ın kendisi için ezelden takdir edip, ebedi alemin yolunu açar, sonsuz cennet hayatında nimetlerle donatırken, o insanoğlu Rabbisine şükürde yetersiz kalmakta hatta daha ileri gidip küfür, inkâr ve nankörlükte bulunmaktadır. 

************   

Allah’a çok şükür, bizim öldürülenlerimizin gideceği yer olan cennet ve yeri bellidir. Öldürenlerin de gideceği yer olan ebedi cehennem de bellidir. Varsın onlar düşünsün ve onlar bunun ateşine yansın.Dünyada ateşe atanların ve yakanların ve de yakmasına yardım edenlerin, ebedi ateşi bol olsun.-“Menfaati esas tutan siyaset canavardır.Menfaat üzere çarhı kurulmuş olan siyaset-i hâzıra, müfteristir, canavar.Aç olan canavara karşı tahabbüb etsen, merhametini değil, iştihâsını açar.Sonra döner, geliyor; tırnağının, hem dişinin kirasını senden ister.” Sözler. Lemeat.-“Zalim ve vicdansız bir adam, birisini yere atıp ayağıyla onun başını kat’î ezecek bir surette davransa, o yerdeki adam eğer o vahşî zalimin ayağını öpse, o zillet vasıtasıyla kalbi başından evvel ezilir, ruhu cesedinden evvel ölür. Hem başı gider, hem izzet ve haysiyeti mahvolur. Hem o canavar, vicdansız zalime karşı zaaf göstermekle, kendisini ezdirmeye teşci’ eder. Eğer ayağı altındaki mazlum adam, o zalimin yüzüne tükürse, kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi bir şehid-i mazlum olur. Evet, tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!” (29. Mektub) 

Dünyanın imtihanı devam ediyor, son nefesine kadar.. Son nefeslilere kadar.

Sayaç dönüyor, kum saati çalışıyor.

Sona doğru…

MEHMET ÖZÇELİK

15-11-2022

 




HÜZÜN

HÜZÜN
İstiklal caddesinde olan terör olayında 6 kişi ölmüş ve 81 kişi yaralanmıştı.
Akabinde kısa sürede terörist kadın yakalandı.
Devletlerden taziye mesajları gelmeye başladı.
İlk mesaj Abd’den geldi.
Acaba dedim, sakın taziye mesajı, terör olayından önce hazırlanmış olmasın?
Hdp üzüntüsünü dile getirdi.
Onlarla ortak olanlarda mesaj yayınladılar.
Pkk-nin arkasında duran yirmi küsur Avrupa’dan da üzüntü mesajları geldi.
Timsah göz yaşları akmaya başladı.
Gece kurtla sürüye saldırıp, gündüz çobanla ağlayanların sahte ağıtları.
Terörist dağdan indi ve indirildi şehire, sahipleri ve hamileri tarafından.
Asıl hinlik, terörden sonra yuvalarından çıkan tilkilerin, fitili ateşlemeleri ve kümese bekçilik yapma istekleridir.
Dede Korkut;
“Kahpe içerden olunca
Kapı kilit tutmaz oğul!
Halk içinde bozgunculuk yapan
Haindir oğul!”
“5. Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim.”

6. Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı.”

7. “Kuşkusuz sen onları bağışlayasın diye kendilerini her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler.”

8. “Sonra ben onları açık açık davet ettim.”

9. “Sonra, onlarla hem açıktan açığa, hem de gizli gizli konuştum.”

10. “Dedim ki: ‘Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.’

11. ‘(Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.’

12. ‘Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.’

13. ‘Size ne oluyor da Allah için bir vakar (saygınlık, büyüklük) ummuyorsunuz?’

14. ‘Hâlbuki, O, sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.’

15. ‘Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’

16. ‘Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?’

17. ‘Allah, sizi (babanız Âdem’i) yerden (bitki bitirir gibi) bitirdi (yarattı.)’

18. ‘Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.’

19,20. ‘Allah, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır ki, oradaki geniş yollarda yürüyesiniz.”

21. Nûh, dedi ki: “Rabbim! Gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular.”

22. “Bunlar da, çok büyük bir tuzak kurdular.”

23. “Şöyle dediler: ‘Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Hele hele Vedd’i, Süvâ’ı, Yeğûs’u, Ye’ûk’u ve Nesr’i hiç bırakmayın.”(1)

(1) Vedd, Süvâ’, Yeğûs, Ye’ûk ve Nesr, Nûh Peygamber’in kavminin taptığı putların adlarıdır.
24. “Onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin sadece sapıklıklarını artır.”

25. Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular da kendileri için Allah’tan başka yardımcılar bulamadılar.

26. Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!”

27. “Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kâfir kimseler yetiştirirler.”

28. “Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır.”Nuh Suresi.
“De ki: “Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar.” Rabbiniz kimin doğru bir yol tuttuğunu çok iyi bilmektedir.” İsra.84.
MEHMET ÖZÇELİK. 14.11.2022




CEHENNEM KÜTÜKLERİ

CEHENNEM KÜTÜKLERİ 

“Onlara baktığında, dış görünüşleri itibariyle, seni hayran bırakırlar. Konuştuklarında, sözlerine itibar edersin. Aslında, elbise giydirilmiş kütükler gibidirler. Her koşuşturmayı kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar, düşmandırlar, onlara karşı dikkatli ol. Allah, onların canlarını alsın! Nasıl da döndürülüyorlar!”[1]

 “Huşubun Müsennedeh” “Sıra sıra dizilmiş kütükler.”
Münafık ve kâfirlerden sıra sıra dizilmiş cehennem kütükleri.
Ölen her bir terörist cehenneme hatab yani Ebu Cehil misal odun olmaya layık ve ehildir.
Yetmiş yıldır yuvarlanıp cehennemin dibine düşen meşhur münafık gibi.

 “Bazı hakikatler var ki, temsil ile fehme takrib edilir. Nasıl ki bir vakit huzur-u Nebevîde derince bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: “Şu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp, şimdi Cehennem’in dibine düşmüş bir taşın gürültüsüdür.” Bir saat sonra cevap geldi ki: “Yetmiş yaşına giren meşhur münâfık ölüp, Cehenneme gitti.” Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın beliğ bir temsil ile beyan ettiği hâdisenin te’vilini gösterdi.”[2]

“Bir vakit huzur-u Nebevîde derin bir ses işitildi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki: “Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp ta ancak bu dakika cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür.” İşte bu Hadîsi işiten, hakikata vâsıl olmıyan inkâra sapar. Halbuki,Cehenn yirmi dakika o Hadîsten sonra kat’iyyen sabittir ki: Biri geldi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a dedi ki: “Meşhur münafık, yirmi dakika evvel öldü.” Yetmiş yaşına giren o münafık cehennemin bir taşı olarak bütün müddet-i ömrü tedennîde esfel-i sâfilîne küfre sükuttan ibaret olduğunu gayet belîğane bir surette Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beyan etmiştir. Cenâb-ı Hak, o vefat dakikasında o sesi işittirip ona alâmet etmiştir.”[3]
– Türkiye’nin önünde iki büyük engel vardır; biri münafık bir yapı, diğeri ise, münafık bir zihniyet.
Bulunduğu zaman ve yere göre şekil alan, düşüncesi değişen bir zihniyet.
Bukalemun gibi.

Pirincin içerisindeki beyaz taş misal.

Yerin altındaki yüzlerce fare deliği ve kaçılacak tünel.

 -Vücut ve Vücut direnci zayıfladıkça, virüsler güçlenir ve etkisi artar.Vücutta sürekli virüsler bulunmaktadır.  Hastalıklar vücudun zayıflamasıyla ortaya çıkar.Nitekim tabiplerin ifadesiyle, her insanın günde iki yüz kere kanser olma ihtimali vardır. Ancak vücut askerleri kendisini müdafaa ederek korumakta ve korunmaktadır.Türkiye şimdiye kadar hep zayıf bırakıldı, zayıf yönetici ve idareciler tarafından.Pkk gibi şer odaklarının üreyip türemesi, Türkiye’nin zayıflığı ve özellikle iç ve dıştan müdahale ile güçsüz bırakılmasıdır.

Mukavemet maddi ve manevi güç iledir.

MEHMET ÖZÇELİK

11-11-2022

[1] Münafikun.4.

[2] Mektubat, 86, Ondokuzuncu Mektub/Mu’cizat-ı Ahmediyye/Dördüncü Nükteli İşaret.

[3] Sözler, 317, Yirmidördüncü Söz/Üçüncü Dal/Yedinci Asıl.




UÇURUM

UÇURUM

Birinci ve 2. Dünya savaşında oynanan entrikalar aynen şimdide uygulanmaktadır.

Savaşı büyütmek için tarafları bir bahane ile yanına çekenler, şimdide Rus-Ukrayna savaşının arkasında dünyayı ikiye bölüp, tarafları karşı karşıya getirme çabaları sürdürülmektedir.

Dünya uçuruma götürülmektedir.

-Herkes dünyada yaşadığı ve ahirette gitmek istediği yere gidecektir.

Dünyadaki hayvani veya insani hayatını orada devam ettirecektir.

Ama cennet ama cehennem yani ya cennet gibi bir hayat ile veya cehennemi bir hayat ile.

Tam da fıtratına ve tinetine uygun bir hayat sürecek ve sürdürülecektir.

Tabiri caizse herkes memnun edilecektir.

Dünyada cennet hayatını veya cennetliklerin hayatını benimsemeyip ve de sürdürmeyenin orada cennet hayatını arzulaması, istemesi ve ona verilmesi imkansız olacaktır.

Zira kişi sevdiği ve sevdikleriyle beraber olacaktır.

Herkes kendi tinet ve karakteri doğrultusunda bir hayat sürecektir.

Dünya o çamura ve uçuruma götürülmektedir, mensuplarıyla beraber.

-Belli ki savaşın hatları genişliyor.
Kimini öne sürerek, Kimilerini de yanına alarak.
Kimini harcayarak, Kimini de harcatarak.
Silah tüccarları gibi, kimilerini dirilterek, kimilerini de öldürterek.
Kimilerine yer ve alan açmak için, kimilerinin de yerini kapmak ve kapamak için.
Kimilerinin hırsıyla dünyayı yakarken, kimilerinin suyuyla da söndürmek için.
Kimilerini yükseltirken, kimilerini de alçaltmak için.
Kendilerinin bildiklerini zannettikleri hesaplarıyla, Allah’ın hesabına hizmet için.
Zira beşer zulmeder, kader adalet eder.

-AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın ‘kültür devrimi’ tespitine dair söylediği, “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir” sözleri üzerine görevinden istifa etti veya ettirildi yoksa istifaya zorlandı mı?
Her ne suretle olursa olsun bu tam bir hazımsızlık, yüz yıllık mide bozukluğudur.
Zira en zor dil olan ve beş bin yıllık geçmişi olan Çinliler dillerini hiç değiştirmedi, değiştirmeye tebessüm etmedi.
Yüz yıldır dilimiz ve dinimiz ölümcül yara aldı.
Hala toparlanamıyoruz.
Dilimizi sal-a bindirdiler, sele sürdüler.

İnsanlığın yaratılışı dil ile başladı, bozulmasında da en büyük amil dil olmuştur.

Dinin de bozulması, dil ile başladı.

-Asırlar içerisinde insanoğlunun en çok harcandığı, en çok zulüm ve ölümün yaşandığı asır, 20. asır olmuştur.

-❝Bundan sonra Türk kütüphanelerini yakmaya lüzum kalmamıştır. Çünkü harf inkılabıyla bu hazineler örümceklerin yuva yaptığı raflarda kapanıp kalmaktan başka bir şeye yaramayacaktır…A. J. Toynbee.

-Kaybeden bir nesil ve uçurumda yaşayan bir nesille beraber yüz yıl yaşadık.

Aslından kopuk, uçurum konukları..[1]

-Vakt-i istibdatda söz söylemek memnû idi.

Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı…

Devr-i hürriyetteyiz şimdi, değişti kâide;

Önce söyletirler, sonra ağlatırlar ananı.”(Şâir Eşref)

-Gelen seller gösteriyor ki; Hz. Adem’den Peygamber Efendimize kadar yaşanmış olanlar yaşanmadıkça, sele kapılanların kapılması gibi kapılmadıkça, girilen deliklere girildiği gibi girilmedikçe, uçurumda uçanlar gibi uçurumdan uçurulmadıkça; kıyamet kopmayacaktır.

Dünyayı saran Lgbt’nin sadece Avrupa’yı istila etmesiyle kalmayıp, memleketimizi işgal etmesi ve de İslam dünyasıyla beraber bu milletin haremi ve harem dairesi olan Mekke ve Medine’ye kadar sirayet etmesidir.[2]

Bu menfilikler ehli imana gübre olmalı, müsbetleri arttırmalıdır.

Nitekim Mevlid yazarı Ulucami’de İmam olan Süleyman Çelebi’nin Mi’raciyyeyi yazmasına sebeb olan durum, bir İranlı Mollanın hafife alarak;” Muhammed de diğer peygamberler gibidir, sözü üzerine yazılmıştır.[3]

“Biz kamumuz kullarız sen Şahsın.

Gönlümüz içinde Ruşen Mahsın .

Ümmetin olduğumuz devlet yeter.

Hizmet kıldığımız İzzet yeter.”

MEHMET ÖZÇELİK

5-11-2022

[1] https://m.yeniakit.com.tr/video/erol-evgin-rezaleti-daha-oteye-tasidi-cumhuriyet-kul-iken-vatandas-olmaktir-71300.html

[2] https://m.yeniakit.com.tr/video/prens-selman-izin-verdi-sokaklarda-buyuk-rezillik-71301.html

[3] https://tesbitler.com/2016/10/01/peygamberlerin-birbirinden-ustunluk-farki/