DÜNYADA BENZERİ VAR MI ?

DÜNYADA
BENZERİ VAR MI ?

Gerçekten de dünyada benzeri var mı?

Dünya devletleri tarafından da
terör örgütü kabul edilmiş olduğu halde, ona madden manen, eliyle diliyle,
sözüyle gönlüyle destek olanı?

Bin küsur akademisyen destek
oluyor, bundan dolayı alınanların masumiyetini anayasa mahkemesi onaylıyor.

Eski (miş) başbakan ve
Cumhurbaşkanı teröristlere destek olan başkanların alınmasına tepki gösteriyor.

Milletvekili seçiliyor, bakan
oluyor, meclis başkan vekili oluyor.

Ve 50 yıldır da pkk yani terör ve
terör örgütü bir türlü bitmiyor ve de bitirilemiyor!!!

Kıyametin on büyük alametinden biri
olan Ye’cüc Me’cüc hayatın her alanında kol gezmektedir.

Gönül bağı olanları dahi O’nun Celaline
sunuyorum.

Dilekçem O’nadır.

Havale O’nadır.

*************    

Her türlü entrikalara ve ayak
oyunları ile Erdoğan-ı deviremeyenler İyi partiyi kurdular. Sönük ve yetersiz
kaldı.

Dağılma emareleri görülmektedir.

Bu sefer daha fazla pay koparmak
için malum üçlüyü devreye koydular.

Aslında onlarda umutlu değil ancak
verilen gaz kuvvetli, belediyelerin kaybı onları umutlandırıyor.!

Ümmetin meselesi hayrın celbi
değil, şerrin def’idir.

Allah’ım şerri celpten, hayra mani olmaktan
ümmeti koru.

“Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim!
Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma! “Çünkü sen onları bırakırsan,
kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kâfir kimseler yetiştirirler.”[1]

*****************  

Eski Genelkurmay Başkanı İlker
Başbuğ, Bursa yalnız Yunan ordusu tarafından değil, Hilafet ordusunun da
iş birliği ile düşmanlarca işgal edilmiştir.” dedi.[2]

İçişleri Bakanlığı da bizimkini
kınasın.

Dışişleri Bakanlığı, Lübnan
Cumhurbaşkanı Michel Aoun’un Lübnan’ın kuruluşunun yüzüncü yıl dönümü nedeniyle
yaptığı açıklamada Osmanlı’yı devlet terörü uygulamış olmakla itham etmesinden
dolayı kınadığını bildirdi.[3]

Hala bu millet
içerisinde kimliğini bulamayan ve bilemeyen bir çok insan var.

Kimi destekleyip,
kimin arkasında durduğunun bilincinde olmayan insanlar var.

*************  

Ergenekon hayali ve kumpastan
ibaret değildir.

Bir hakikati var ve yüz yıllık
derin devlet, gizli dinsiz komite ve NATO odaklı bir kurum ve de darbe odaklı
şer cephesidir.

Bunun her türlü ayak oyunları da
dahil, devre dışı bırakılıp Fetö-nün yerleşmesinde; “Ergenekon kumpasını
başlatan Gül ve Koru” ve “Abdullah Gül, “Delillendirin, savcı bulun”
dedi ve operasyonlar başladı.

Gül, bir grup gazeteciye
“Ümraniye’deki bombaların arkası gelecek” dedi.

Fehmi Koru, sözde Ergenekon
belgelerini ilk kez 2001’de yazan ‘gazeteci”[4] midir?

Tuncay Güney’in ifadelerini yazan
ilk isim Fehmi Koru’ydu.

Sorularının yine bu
ikisi ve bilenler tarafından gerekçeleriyle izah edilmesi gerektir.

Cıa ve NATO cemaatlere sızıyor.

Eski istihbarat daire başkanı
Bülent Orakoğlu, İstihbaratlar, cemaatleri nasıl takip eder?” sorusuna,
cemaatleri şaibe altında bıraksa da,

“Birçoğunda, tek başına karar
verici noktada olmasa da.. Birinci adam bizim değilse ikincisi bizimdir.” Der.[5]

Cemaatler kendi tarlalarının
başkaları tarafından sürülmesine müsaade etmemelidir.[6]

Özellikle bu günlerde bazı
gerçekler ifade edilse de, cemaatlere vurma niyeti taşıyanlar bunu sürekli
gündemde tutmaya çalışmaktadırlar.

Dün İmam-ı Azama, Ahmet bin Hanbele
vuranlar, bu günde cemaatleri devre dışı bırakmaya çalışmaktadır.

Yüz yıl önce inkılaplarla yapılan
manevi yıkım, bu gün olumsuzlukları nazara vererek büyük bir kitle yok edilmeye
çalışılmaktadır.

Bu hareketler asıl şimdi Fetö-nün
hedefe ulaşmasında en önemli yoldur.

Kaosa giden yolların taşları
düzülmektedir.

1400 senedir bu millete hizmet
tarikatlar ve cemaatler yoluyla olmuştur.

Bunlar hedefe gitmeye yardım eden
vesilelerdir.

Bunlar içerisinde tarih boyunca
elbette sapık, itikadı ve ameli, düşüncesi bozuk insanlar çıkmıştır.

Devlet denetimini yapacak, bunlarda
özellikle ve özellikle en hassas olan siyaset ve madde de ihlas ve samimiyetini
muhafaza edecektir.

Devlet devletliğini yaparken,
bunlarda manevi hizmetlerini yürütecektir.

MEHMET ÖZÇELİK

07-09-2019


[1]
Nuh suresi.26-27.

[2]
https://m.yeniakit.com.tr/haber/ilker-basbugdan-osmanliya-skandal-isgalci-iftirasi-ataturk-yunan-ordusu-ile-isbirlikci-halife-ordusunu-da-yendi-908464.html

[3] https://www.google.com.tr/amp/s/www.karar.com/fast-pages/google/guncel-haberler/disisleri-bakanligindan-lubnan-cumhurbaskanina-kinama-1311655

[4] https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/aytunc-erkin/ergenekon-kumpasini-baslatan-gul-ve-koru-artik-konusmali-5321102/

[5]
https://m.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-erkan-kavakli/cemaatlerin-gladio-ile-imtihani-24898.html?utm_source=gazeteoku&utm_medium=referral

[6] https://m.yeniakit.com.tr/haber/iste-laikci-badecilerin-sahip-oldugu-kirli-zihniyetin-kabarik-suc-dosyasi-901560.html




PKK MEŞRULAŞTIRILIYORMU ?

PKK
MEŞRULAŞTIRILIYORMU ?

Evet
tam bir terör örgütü olan
Pkk meşrulaştırılmaya mı
çalışılıyor?

Dün Chp-nin maddi ve manevi destek
olup meclise taşıdığı, bu gün ise belediyeleri kendisine teslim ettiği pkk,
destekçi veya sempatizanları belediye elemanı veya idarecisi yapılarak
meşrulaştırılmaya çalışılıyor.

Polisin dağda hayatını ortaya koyup
mücadele ettiği, şehirlerde polisin her zorluğa rağmen durdurmaya çalıştığı
pkk, belediyelere alınarak asker ve polise ve de bir çok vatandaşa içten ve
arkadan kurşun sıkılmış oluyor.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu Pkk temsilciliğini yapan belediye başkanlarının alınması üzerine
onları ziyaret etmekle onlara bir meşruluk mu kazandırmaya çalışıyor?

Onlardan oy aldığı için onlara gebe
mi kalındı?

Diyet borcunu mu ödüyor?

Bir öğretmen rast gele derse
girememezlik yapamıyor, memur vs öyle.

İBB başkanı Ekrem İmamoğlu
seçildiği andan beri hep seyahatlerde!!!

-CHP zihniyeti fakirlik edebiyatı
yapmak üzerine bina edilmiştir.

Edebiyatlarını sürdürebilmeleri
için fakir topluma ihtiyaçları vardır.

-İstanbul-u yakıp yıkanlar,
İstanbul belediyesi yönetiminde…[1]

-Pervin Buldan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekilidir.

Bunlar Pkk-ya meşruluk kazandırır.

Pkk ile kucak kucağa olanlar Davutoğlu
döneminde bakan oldular, şimdi TBM Başkanvekili, öncesinde milletvekili.

Bunda bir tezat var.

Asker, polis ve millet pkk ile
savaşsın, onları savunanlar başta mecliste olsunlar???!!!

-Chp ve Saadet Başkanları hangi
hesapla bu desteklerini gösteriyorlar?

Bu hareket pkk- ya meşruluk
kazandırmak değil midir?

-Şu demokrasi ne tılsımlı bir
şeymiş ki, her naneyi yiyen bunu demokrasi için yapıyor.

Terörist terör yaparken demokrasiye
sığınıyor, onu savunanlar demokrasiye sığınarak onların cezalandırılmalarının
demokrasiye aykırı olduğunu söylüyor.

-Bugünlerde
canan Kaftancıoğlunun 9 küsur yıllık aldığı cezadan bahsediliyor.

Kim
bu kadın?

Yoksa
şu teroristlerle beraber yerden taş alıp ve yüzü maskeli olan kız mıydı?

Hem
onun CHP-nin il başkanlığında ne işi var?

Yoksa
bu taşlama işini yapanlar sonradan orada makam verilerek ödüllendiriliyorlar
mı?

Bu
cezadan dolayı hakimleri kötüleyip saldıranlar, 
pkk-ya sahip çıkan 1128 akademisyenin cezalarının kaldırılması yönünde
görüş bildiren anayasa mahkemesine neden ses çıkarmadılar?

Başka
sebeple tanımadıkları halde..

Burada
vatandaş olarak şunu soruyoruz;

CHP
kimden ve kimlerden yana?[2]

HDP eşittir PKK.

Vatandaşın
çocuğunu dağa kaçırıp bu vatanın evladıyla karşı karşıya getiren PKK’nın piyonu
hdp-dir.

İşte
yeni yeni zincirlerini kıran vatandaşın feryadı;

-“Çocuklarını
HDP aracılığıyla terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığını belirten
ailelerin, HDP Diyarbakır il binası önündeki bekleyişi sürüyor. Eyleme bugün
iki aile daha katılırken, sayı 13’e yükseldi.”[3]

-İşte
yüzlerce itirafta dehşet bir itiraf videosu.[4]

https://m.ahaber.com.tr/video/gundem-videolari/hdpden-daga-uzanan-yol-teslim-olan-terorist-her-seyi-anlatti-video

-Herkesin
gözü önünde oğlumu aldılar. Hem de belediyenin arabasıyla. Devletin arabasıyla
çalışıyor. Lanet olsun.” diye haykıran baba, oğlunun kaçırılmasındaki
sorumlu kişinin de HDP Lice Eş Başkanı olduğunu söyledi.

Acılı
bir başka baba, oğlunun HDP’li belediyenin aracıyla dağa çıkarılarak PKK’ya
teslim edildiğini söylerken bir diğeri ise “Onlar haindir. Oğlum gel. Kaç
gel. Devletine teslim ol. Bizim devletimiz bambaşkadır.” sözleriyle oğluna
seslendi.[5]

-Eşşek
kat kat eşşek olsa ve sonra dönse insan olsa. Ve ona denilse ki;

-Bak
eşşek efendi; Eğer sen Hdp-nin Pkk ile iç içe iş birliği içinde olmadığını
söylersen insan olacksın. Aksi takdirde eski haline geri döneceksin.

Yeminle
ifade ederim ki; Böyle büyük bir yanlışı kabul edip insan olacağıma, eski
halime dönerim, daha iyi deyip, eski haline dönecektir.

******************  

Merhum Erbakan-la Erdoğan
arasındaki ince fark şudur;

Erbakan ayının kuyruğuna basıp onu
uyandırıyor, kendisine saldırtıyordu.

Erdoğan ise, müttefik gibi görünerek,
pozisyon almaya, ortak şartlarda onlarla masaya oturmaya onları ikna ediyordu.

Davutoğlu ise, hem ayının kuyruğuna
tutunup medet umuyor ve hem de domuzla kavga yoluna gidiyor, domuza meydan
okuyor.

Suriye konusunda Davutoğlu çok
kükredi ve gürledi ancak rahmet yağmurları yerine azap ateşleri yağdı..

Düşürülen rus uçağına sahip çıktı,
abd-nin elini güçlendirdi.

Birde Pkk ile iç içe olan Belediye
başkanlarının alınmasına karşı çıktı.

Akademisyenlik ile siyaset aynı
çizgide gitmiyor.

Masa başındaki akademisyenlik,
çözümde sahadaki siyasetle aynı denklikte değil.

Mesele böyle hassas, iç ve dış
düşmanın çok olduğu bir dönemde eski defterleri karıştırmak değil, ittifak edip
el birliği ile mevcut düşmanı devre dışı bırakmaktır.

Ondan sonra mutlaka varsa bir
yanlış sadece defterler değil, ansiklopedilerde ortaya dökülmelidir. Tarihin
karanlıklarında kalmamalıdır.

Ta ki siyasetçide yerini bilmeli ve
aynı hataya bir daha düşülmemelidir.

Eski kralları ve yöneticileri hep
vezirleri rezil etmiştir.

Şimdi siyasete soyunanlar da dikkat
edip danışmanları tarafından rezil edilmesinler.

MEHMET ÖZÇELİK

07-09-2019


[1]
https://www.yenisafak.com/gundem/istanbulu-yakip-yikmisti-3505053

[2] https://www.facebook.com/groups/438624913249354/permalink/730627804049062/

[3] https://www.yenisafak.com/gundem/diyarbakirda-evlat-nobeti-buyuyor-iki-aile-daha-katildi-3505223

[4] https://www.facebook.com/100008346600781/posts/2468286570126206/

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=1010663952610151&id=100009996661084

https://www.facebook.com/groups/gonulerleri/permalink/2543746162344470/

https://www.facebook.com/100009525470559/posts/2389674258026733/

[5] http://video.haber7.com/video-galeri/145092-hdp-onunde-evlatlarini-isteyen-babalar-isyan-etti




15 TEMMUZ YOLUNDA DÖŞENEN TAŞLAR

15 TEMMUZ YOLUNDA DÖŞENEN TAŞLAR

1-Yahudi
Solomon fıkrasında; Bir gün vatikanda kardinaller ayinden çıkıp meydana doğru
yürüyorlarmış. Bir tarafta hristyanım diyen bir dilenci diğer tarafta ise
yahudiyim, yardım edin diyen dilenci varmış. Kardinallerden biri yahudinin
yanına ilişip;
-Bak, arkadaşın ne güzel para kazanıyor, kimse sana para vermiyor, gel sen de
hristiyan ol demiş. Yahudi diğer dilenciye seslenmiş;

-Hey solomon şu adama bak bana ticaret anlatıyor.

-Kominizmin
yahudiler tarafından kurulmuş ve Gülen Erzurumda kominizmle mücadele
teşkilatını kurarak bu işe başlamıştır.

-Not:
Bu yazacaklarım 2013 Ekim-inden bu güne yüzlerce makale, dergi, kitap, video ve
şahitlerin dilinden anlatılanlardan derlenmiştir.

200
civarındaki yazdığım makalelerden derlenmiştir.

2-Fetönün
gelişip bu günlere gelmesinde iki önemli kişi etkili olmuştur.

Birisi;
1965 Chp genel sekreteri ve Milletvekilliği yapan ve Mum tarikatının Türkiye
temsilcisi  Kasım
GÜLEK-tir.

-Fetö
1996’da Ankara Kocatepe Camii’nde CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek’in vasiyeti
üzerine cenaze namazını kıldırmıştır.

-1999’da
Amerika’ya göçtü. Kasım Gülek-in kızının, emekli Cıa ajanı Grahem Fuller-in
aracılığıyla orada kalma izni almıştır.

Kaldığı
yer, Cizvit papazlarının karargahı ve yeridir.

-1969
yılında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası tarafından üstün hizmetleri karşılığı
taltif madalyası ile ödüllendirilen Gülen, 1975’te ise Türkiye Büyük Mason
Mahfili’ne gizli yemin töreniyle girmiş. Gülen’i masonlarla
Kasım Gülek tanıştırmıştır.

Şule
Yüksel Şenler-in abisi Üzeyir bunu beyan eder videosunda.

-Ve
de Yenişafak gazetesi bunun belgelerini günlerce yayınladı.

-900
küsur sayfalık 15 Temmuz Meclis tutanaklarında başkanın sorduğu sorulardan
biride;”“Sıradan bir vaiz değildi, 1971 yılında Millî İstihbarat
Teşkilatı Müsteşarı Fuat Doğu, Yaşar Tunagür, Vehbi Koç’un evinde Fetullah
Gülen’le beraber bir toplantı yapıyorlar.” şeklinde bir bilgi verdi.

3-Fetönün
İzmiri seçmesi tesadüfi bir durum değildir.

İzmir Sabataistlerin çoğunlukla bulunduğu yerdir.

4-Fetönün
ikinci büyük destekçisi ise, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagür olup, ona
sahip çıktı.

5-Fetönün
şimdiye kadar deşifre edilmeyip tenkit de edilmemesinin sebebi; Ferdi zararlar
içe atıldı, gıybet ve iftiradan korkularak ses çıkarılmadı. İğneyi kendimize
batıracak olursak; Kendimizde de bunun yansımasını görürüz.

Nitekim
ben 1993 yılında Şanlıurfadaki 15 kişi alınacak olan Hadis öğretim görevliliği
sınavında açıkça Fetönün verdiği listeden bildiğimiz kadarıyle kendilerinden 8
kişi alındı. Buna karşı şikayet edilmedi ve tedbir alınmadı.

Üniversitelerin
çiftlik gibi keyfi uygulamalarından, savcılığa müracaat edildiğinde bir
neticenin alınamayacağı düşüncesinden dolayı şikayet yoluna gidilmedi.

-Polislerin
alınmasında da aynı su-i istimal ve keyfilikler yaşandı.

-Nitekim
Adalet Bakanlığında Seyfi Oktay-ın 3 bin hakim almasına
tepki gösterilince; Ne yani Ülkücülerden mi alacaktım, diye cevap vermişti.

Liyakat
esas alınmadı.

-EMNİYET
ESKİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI EMİN ARSLAN Bir röportajında “Himmet paraları
FETÖ’ye yetmez. FETÖ, PKK’yla birlikte uyuşturucu ticareti yaptı ve kara para
akladı.”diyor.

6-1971
yılında Eskişehir hapishanesinde Kadir Mısıroğlu
Hüsrev Altınbaşakın kendisine Fetö ile ilgili olarak; Buan dikkat
et, bu içimize konulmuş bir ajandır, dediğini nakleder.

7-Bir
Öğretmen ve esnaf 2013 yılında meydana gelen karışıklıklar üzerine durum ne
olacak diye soruları üzerine şu cevabı vermiştim;

-Eğer
Gülen yarın sizin elinize silah verip toplumla ve cemaatlerle karşı karşıya
getirirse şaşırmayın.

-Öyle
şey olur mu diye sorunca;

-Görürsünüz,
demiştim.

Meğer
silah değil de, uçak savar verecekmiş!!!

-Bedduası
üzerine ise Gülene mensub olanlara şunu demiştim;

-Farazi
olarak eğer tüm kâinatın idaresi bana verilse ve Gülenin düştüğü duruma
düşeceksin, denilse; Vallahi de, billahi de, tallahi de kabul etmem, demiştim.

8-A’raf.
175. “Onlara, kendisine âyetlerimizi sunduğumuz o adamın kıssasını da anlat;
âyetlerden sıyrılıp çıktı, derken onu şeytan arkasına taktı, en sonunda da
helak olanlardan oldu.”

Bu âyetin  nüzulü ile ilgili
olarak
Bel’am bin
Baura
olayı anlatılır.[1]

9-Devletin
dine cephe alma tavrı bu gibi akımların çıkmasını ortaya çıkarmakta adeta
teşvik etmektedir.

Tıp
ve eczacılık fakültesi kapanırsa merdiven altı yöntemlere başvurulur. Şebeke
suları kapatılırsa, her önüne gelen her yerde kuyu kazmaya, kanalizasyonların
karışmasına sebeb olur.

-Fetö-yü Milli Eğitimde başarılı
kılan olay onun başarısı mıdır yoksa milli eğitimdeki devletin başarısızlığı
mıdır?

Devletin Milli Eğitimdeki göstermiş
olduğu başarısızlığı otomatikman Fetö ve cemaatını milli eğitimdeki
hakimiyetini sağlamıştır.

-Nitekim
fetöde bu amaçla Başbakan Çillere İmam Hatiplerin orta kısmını kapattırma
teklifinde bulunması, Türk solu adlı bir dergi çıkarması, 13 tane alevi derneği
kurması ve Ankarada Cami ve alevi cemevini bir arada yapmaya çalışması, kirli
oluşumun bir neticesidir.

-Şimdiye
kadar gerek islam dünyasında ve gerekse dünyada benzeri görülmemiş bir şekilde
iki yerde ve biri olan Salihlide Kur’an-ı Kerimi camide yere fırlatması görülmemiş bir vahşettir.

-Bir
ingiliz ajanının üst düzey bir askere; Aslında Gülen bizim kontrolümüzdeydi, şu
an Abd-nin kontrolündedir, der.

-Paralel
yapının benzerini diğer islam ülkelerinde de görebiliriz.

-Pakistanın
parallel yapısı, Muhammed Tahir Ül-Kadiri. 

TOPAL MOLLA:[2]

1920
yılında Topal Molla lakabıyla tanınan bir zat, Afganistan’da tekke kurmuş.
Topal Mollanın müritleri 3 yıl içinde 200 bine ulaşmış.

Müritlerin
sayısı 1925’te 300 bini aşan Topal Molla, krala karşı ayaklanma başlatmış.

Bir
yıl boyunca Afganistan‘da kan gövdeyi götürmüş. O yıllarda Afgan kralı olan
Emanullah Han, ülkesini terk etmek zorunda kalmış.

Emanullah
Han, ülkesinden ayrılırken Afgan sınırına geldiğinde yanına bir adam sokulmuş
ve çok güzel konuştuğu Urduca’sıyla sormuş:

“Beni
tanıdın mı? Ben meşhur Topal Mollayım. Afganistan’daki görevimi bitti,
İngiltere’ye dönüyorum.”

“Seni
tanıdım !” demiş kral.

“Ben
senin İngiliz casusu olduğunu biliyordum. Fakat halkıma o kadar çok tesir
etmiştin ki, senin casus olduğuna onları bir türlü ikna edemedim ve
inandıramadım.“

Sarıklı
ve sakallı Topal Molla sakalını kesmiş, sarığını atmış, başına silindir
şapkasını oturtmuş ve İngiltere yoluna koyulmuş.

KESNİZANİ TARİKATI:[3]

15 Temmuzun benzeri 2003 yılında
Irak-ta KESNİZANİ (Kimse bilmiyor)TARİKATI tarafından Irak-a altın tepsi içinde
sunulmuştu, o da bir kurşun bile sıkmadan ve de sıkılmadan. Saddam-ın haremine
kadar girilmiş, tüm devlet teşkilatı orduda dahil ele geçirilmiş, sürekli CIA
ve Mossad-la bağlantı içerisinde işler sürdürülmüştü.

Her yere sızılmıştı.

Sadece devlette her türlü değişiklik
yapılmıyor, dinde de paralel bir din oluşturuluyordu.

Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani,
zikirden ziyade, siyasete meraklıydı. Müritlerine de Kur’an eğitimi yerine
Yahudi kabalasını öğretiyordu.

-Her ne kadar bu yapının Hasan
Sabbah ve Haşhaşi benzetmesi yapılsa da, bu yapı daha dehşetli ve islam
dünyasını değiştirme amaçlıdır.

Hasan Sabbahın faili
malumları, burada faili meçhuller olarak sürdürülmüş tam bir münafık yapıdır.

-Bu yapının altı ibadet, ortası
ticaret,  üstü ihanet üzerinedir.

Katıksız münafık bir yapı olup, 25
yıl Azerbeycanda idareci olarak kalan biri, hiç Cuma namazına gitmediğini
söylemektedir.

Nitekim Sayın Erdoğanı İran yanlı ve
yakınlığı ile tenkid eden Gülen, aslında en büyük iran hayranı ve takiyye yapan
ve iranla muhaliflerini devre dışı bırakmaya çalışan kimsedir.

-Ve aynı zamanda bir istihbarat
örgütüdür.

-İmam-ı
Şafi’ye sormuşlar; Fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız? Demiş
ki: “Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür.”

İçte ve dışta buna destek olanların
kimler olduğuna bakarsanız, bunun ne olduğunu anlarsınız.

-2001 yılında Ekrem Dumanlı Zaman gazetesinin başına Genel
Müdürlüğe geldiğinde ilk düşündüğüm, Acaba bu da -Bizim çocuklardan mı?-
olmuştur.

Bu ifade 1980 ihtilalini yapan Abd
tarafından; Bizim çocuklar başardı, olarak duyurmuşlardı.

-Neden geçmişte şimdiki gibi tepki
gösterilmedi denilirse cevaben;

Her şey ortaya çıkmışken bugün bile
destek olup savunanlar olursa, varın dünkü durumu siz düşünün.

-Ömer Halisdemir-in öldürmüş olduğu Özel Kuvvetler Komutanı Semih
Terzi aslen Adıyaman/Kahta ilçesindendir. Soy adı Terziyandır.

Adıyaman
Salnamelerinde Kahta da gayrı müslim-Süryani çok bulunmaktadır.

Bu
gün Fetö adeta bir esaret hayatı altında ve Cıa-nın kontrolündedir. Oysa Esaret
altındaki bir adamın fetvası kabul edilmez. Cıanın, Pentegonun ve Mossadın
oyuncağı ve ortağı olan bir adam ve beyanı hükümsüzdür.

-Fetö
oyunu, Türkiye merkezli, İslam dünyası kontrollüdür.

-15 Temmuzda da binbaşı O.K. nin olayı önceden mite haber vermesiyle gece 3- te
yapılacak darbe erkene alınıp telaşa düşülmüş, Ömer Halisdemir-in özel harakat
komutanı Semih Terziyi öldürmesiyle de darbe akamete uğramıştır.

Kara
Havacılık Komutanlığı’nda görevli binbaşı ifadesinde, ailesiyle tatilde
olduğunu, cuntacıların araması üzerine 15 Temmuz günü birliğe döndüğünü
anlattı. Cuntacı Deniz Aldemir’in arabadayken telefonunu kapattırarak, “Ben
senin hizmetten olduğunu biliyorum ama uzatmayacağım, bu gece faaliyetimiz
olacak. Çok kan akacak” dediğini aktaran binbaşı bunun üzerine Milli İstihbarat
Teşkilatı’na gittiğini anlattı.”

-Türkiyede
15 Temmuz gecesi; 250 şehit, 2703 gazi,
binlerce her yaştan kahraman bu hayasızca akına karşı göğsünü siper etmişti.

-O gece; 8561 asker katıldı, 35 Uçak, 37 helikopter, 74 tank,
4000 hafif silah kullanıldı.

Akıncılar
Hava Üssü’nde 15 Temmuz darbe girişimini yöneten eski Kuzey Deniz
Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık’ın; “Cumhurbaşkanını öldüremedik, planlarımız boşa
gitti, Cumhurbaşkanının Almanya’ya kaçtığı yönünde haberleri yaymamız lazım,
yoksa her şey boşa gidecek” şeklinde yalan sözlerinin uluslararası medyada
aynen uygulandığı ortaya çıktı..

-Ahmet
Akgündüz meclise verdiği tutanak beyanatında:”İki hafta önce Obama’nın
himayesinde düzenlenen bir diyalog konferansına biz de katıldık. Orada bir
profesör -Beyaz Saray’ın danışmanı maalesef- söylediği cümle şudur: “Biz bu darbeyle, başarısız olmakla partnerlerimizi
kaybettik.” diyor.

Wilders
da –ki Hollanda’daki İslam düşmanı partinin Genel Başkanıdır- çok açık bir
şekilde “Dünyada en çok üzüldüğüm şey, bu darbenin başarılı olamamasıdır.”
diyor.

PKK
bir kaç gün öncesinden saldırısını durdurmuş, başarılı olunması halinde doğudan
8 bin kadar deaşlı ve pkklı giriş yapacaktı.

İngiltere’nin
Kıbrıs’ta bekleyen 50 bin askeri kendi vatandaşlarını koruma bahanesiyle
beklemekteydi.

Erdoğan’ın yakalanması halinde altın rengine boyanmış 20 ton altın
külçe
hazırlanmış,
senaryo gereği 20 ton altınla kaçarken yakalandı, denilecekti.

Fetö
ise Yavuz Sultan Selimin Topkapı sarayında bulunan kürkünü kaçırtırken
yakalanmış, onun yerine diktirdiği yeşil kaftanla, Ankara’da kendisi için
hazırlanan köşke hasmetle giriş yapmak için dört gözle sonu bekliyordu.

Ermeni,
Yunan, İngiltere, ABD hep birlikte nefeslerini tutmuş, neticeyi bekliyorlardı.

-Ergenekonla
karşılaştırmasına gelince; Derin devlet-gladyo-Gizli dinsiz komite,
nato ilişkisi. Her türlü kirli ilişkinin toplandığı derindeki alan.

Devletin derinine inen Fetö, sahip
olduğu güçle, devletin derinindeki ergenekonla savaşı neticesinde; bazen gerçek
ve bazen de gerçek dışı beyanlarla onu devre dışı bıraktı ve yerine kendini
ikame etti.

Ve aynı zamanda, devletin derininde
solu temsil eden ergenekonun demode olması ve proje gereği yerine ergenekonun
sağ kolunu oluşturan Fetö konulmuş oldu, strateji gereği olarak.

1960- dan 2016 yılına kadar aynı
elden sürdürülen darbeler bu sefer B planı devreye konularak, elli yıldır
beslenip büyütülen Fetö devreye konulmuş oldu.

-1993 yılında Uğur mumcu, Turgut Özala silahlı saldırı
ve sonrasında zehirlenerek öldürülmesi, Eşref Bitlis gibi faili meçhuller,
pkk.nın canlanması,Aytunç Altındal-ın Fetönün 12 kardinalden birisi olduğunu
söylemesi üzerine öldürülmesi bu planın devreye konulmasıdır.

-Asıl
patlak dersanelerin kapatılmasıyla başladı. Çünkü buralar insan devşirme
yerleriydi.

-Gazeteci
Nedim Şener-in ifadesine görede; Aslında Fetö
devlete değil, Erdoğan fetöye sızdı.

-Bu yapının temel özellikleri;

-Makyavelist
yani hedefe gitmek için her yol meşrudur,der.

-Menfaatçı-
Yararcı- Çıkarcı bir yapıdır.

-Şahsiyeti
ön plana çıkarmaktadır.

-Başlangıcında
samimiyetin değil, hesabın ve planın olması.

-Asrı
saadetten bu yana bir gerçektir ki; İslam ferdi veya cemaat olarak her ne zaman
siyaset ve maddeye yani dünyevileşmeye yönelmişse, sürekli olmayıp, şaibelere
ve yıkılmalara kadar bir çok fitnenin kapısını açmıştır.

Tam
ihlaslı bir hizmetin olacağı düşünülemez.

Bu
ise bir hırka bir lokma yani fakir yaşamak anlamına olmayıp, dünya ve ahiretin
aynı koltuk altında, aynı derecede götürülemeyeceği, mutlaka bir tarafın ağır
basacağı bir hakikattır.

Bu
zamanda islamiyetin yükselişi maddi yükselişle orantılı olmakla beraber, bunun
kontrolünün dengeli ve kontrollü olması gerekmektedir.

-İstanbul hafıza müzesinde;

Darbeler
Çağı köşesinde, 1950-2016 tarihlerinde dünya genelinde 531 darbe gerçekleştirildiği,
bunların 210’unun amacına ulaştığı, Türkiye’de ise 1960-2016 tarihlerinde 9
darbe ve darbe girişimi gerçekleştirildiği bilgisi verdi.

-15
Temmuz darbe olurken Koz filmini seyretmekteydik.
Tam sonuna geldiğimizde camiden çıkan Erdoğana dürbünlü tüfekle tam ateş
edildiği sırada filim bitmiş ve o sırada odadan yanımıza gelen baldız darbe
olduğunu haber vermişti.

Koz
filmi ve Darbe filimleri aslında bir darbenin olacağını haber verdiği gibi, ben
de yazdığım iki yazıyla da üç ay kadar önce darbenin ayak seslerini
anlatmıştım.

-Millet
tozlansa ve kirlense de mayasındaki temizlik ve asalet böyle zor zamanlarda
kendisini göstermektedir.

Bu
millet zor ve zorlu dönemin insanıdırlar.

Tarih
yazmaktan ziyade, tarih yazmaya yöneliktir.

Rahatlıkta
rahatça her şeyi yaparlarken, zorlu durumlarda her türlü zorluğa göğüs
germektedirler.

Çanakkalede
256 bin şehide karşı burada 251 şehid verilmiştir.

-Nitekim
darbe gecesi köprüye yakın bir yerde meyhanede bulunan on kişi paralarını
vermeden darbeye karşı engel olmak için gittikleri halde, üç gün içinde tekrar
gelip paralarını ödemişlerdir.

Ve
Köprüye yakın bir yerdeki karakolda hırsızın elinin çözülmesini ve darbecilere
karşı konulmasını ve söz verip geri döneceğini isteyince kendisine karakoldaki
polisler; kendisinin hırsız olduğunu söyleyince cevaben o hırsız;

Hırsızsam
hain değilim ya, demiştir.

Bırakılmış
ancak geri dönmemiştir.

Çünkü
dönememiş ve şehid olmuştur.

Böyle
darbeye karşı herkes meydanda devletine sahip çıkmıştır.

Maalesef
kasıtlı olarak 15 Temmuza ortak olanlar bunu sulandırmaya çalışmaktadırlar.

-Fetö,
20 Ağustos’ta yayınlanan sohbetinde “Haçlının
ülkenizi işgal etmesi, çok tehlikeli değildir; çünkü sizin ve
onların arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar, sizin kadınlarınıza
kızlarınıza ilişmezler, mâbedinize ilişmezler; ilişmemiş Haçlılar.” dedi. .

Bu
söz bile onun ne mal olduğunu anlamak için fazlasıyla yeterlidir.

-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
FETÖ mensubu subayların darbe teşebbüsünü

koordine etmek için 15 Temmuz’da WhatsApp’ta
oluşturdukları grup üzerinden
yaptıkları yazışmalara ilişkin
çıkardığı 10 SAYFALIK döküm tam bir vahşet konuşmasıdır.

İşte bir kaç konuşma; Albay Eyyüp Gürler: Ordu
komutanı hemen alınmalı.

-Yarbay
Muzaffer Düzenli:İstanbul moda deniz kulübüne müdahale lazım. Generaller var
derdest edilecek. Burada Hava Kuvvetleri K. Abidin Ünal var. Buraya müdahale
lazım.

-Albay
Osman Akkaya:İl Emniyete ateş etmeyi planlıyorum. Başka çare yok.

-Albay
Uzay Şahin:Geçirmeyin Ateş Serbest

-Binbaşı
Mehmet Karabekir:Beni durdurdular. Ateş ettim. Yaralılar var. Taviz tereddüt
yoktur.

-Binbaşı
Mehmet Murat Çelebioğlu:Sadık Abim önce havaya ateş edelim.
Binbaşı Mehmet Karabekir:Sakın tereddüt etmeyin çakın.
Albay Sadık Cebeci:Tmm

-Albay
Müslüm Kaya:AKOM’a yaklaştırıyorlar. Arkadaşlar ateş ediyor.
Albay Uzay Şahin:Ateşle karşılık verin, yaklaştırmayın.
Binbaşı Mehmet Karabekir:Sahada biri olarak ateş kalabalığa ateş ediyorum
bekliyorum. Tekrar tekrar kontrollü kullanın dağılıyorlar 10-15 kişi pert.
İnsiyatif kaybetme yok.

-Binbaşı
Muammer Aygar:Kuleli’de yoğun çatışma var. Gruba ateş ediyoruz
Albay Müslüm Kaya:Taksim’de durum kritik.
Yarbay Mustafa Düzenli:Ateşle karşılık verilen kalabalıklar dağılıyor. Allah
yardımcımız olsun.

-Binbaşı
Muammer Aygar:Çengelköy’de direnen 4 kişiyi vurduk. Sorun yok.

-Yarbay
Muzaffer Düzenli:Toplanan kitlelere askeri kuvvetlere karşı duran polislere
silahla, tanklarla sert bir şekilde müdahale edilecek.

-Binbaşı
Murat Yanık:Ankara’dan gelen talimat ATEŞ EDİLECEK.

-Binbaşı
Muammer Aygar:Camilerin yayınlarının kesilmesi gerek.

-Binbaşı
Muammer Aygar:1. Köprünün Anadolu yakasında polislerde hareketlilik var 1 toma
vuruldu.
Yüzbaşı Mehmet Türk:66’ya polis girdi çatışıyoruz. Ölü polis var.
Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu Komutanım biz de hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Herkes hayatta nasıl kalabiliyorsa öyle yapsın. Mehmet Türk tedbir al can kaybetmeyin.
Ankara’dan teyit ettim.

-Binbaşı
Mehmet Murat Çelebioğlu: Komutanım hayatta kalın tercih sizin biz karar
vermedik henüz. Ama lokasyonumuzdan ayrıldık. Grubu kapatıyorum mesajları silin
isterseniz.

-Fetönün
Gatadaki gata-kullisi tüm kirliliğiyle ortaya çıktı.

FETÖ’cü
doktorlar özelde cirit atıyor. ​Yüzlerce askeri sahte raporla attılar, ödül
gibi ceza ile kurtuldular.[4]

-Gülen Apo gibi Mit-den mi?

Apo-non karısı Kesire Öcalan’ın
aynı zamanda kayınbabası da mit ajanıdır.

Ancak ABD.nin kontrolünde olup, bir
müddet mit elemanlarının ve ABD ile alt üst oturduğu büronun kirasını dahi ABD-nin
verdiği Mit de otomatikman ABD’nin kontrolünde olmuş oluyor.[5]

-Sözümü bir Yozgat türküsü sözüyle bitireyim:

Boğazında Hakik Var
Ne Çok Kalbi Yıkık Var
Şimdiye Kavuşurduk
Arada Münafık Var.

MEHMET ÖZÇELİK

06-09-2019


[1]
http://www.tesbitler.com/2016/09/16/azginlardan-olan-kimse/

[2]
http://www.tesbitler.com/2016/08/17/menfaat-uzerine-donen-yapi/

[3] http://www.tesbitler.com/2016/11/28/kesnizani-tarikati/

[4] https://www.yenisafak.com/gundem/gatada-yuzlerce-askeri-attilar-simdi-ozel-hastane-actilar-3504153

[5]
https://www.google.com.tr/amp/s/odatv.com/amp/mit-fethullah-gulen-sizden-mi-sorusuna-ne-yanit-verdi-12121815.html




İSLAMDA MUSİKİ-2-

https://youtu.be/7C0N_qvyWR0



İSLAMDA MUSİKİ-1-




HERŞEY GÜZEL Mİ OLACAK?

HERŞEY
GÜZEL Mİ OLACAK?

Her
Şey Çok Güzel mi Olacak?

Denenmiş
denenmez.

Zarara
rızasıyla girene merhamet edilmez.

Yüz
yıldır bir zihniyet tanınmamışsa, o tanımayan zihniyette bir problem ve
bozukluk var demektir.

Türkiye
de yüz yıldır aldatmakla iş gören münafık bir komite mevcuttur.

İlk
elli yılını baskı ve zorbalıklarla götürürken, son elli yılını nifak perdesi
altında sürdürmüştür.

Bugün
ise her ne kadar iletişim araçları yaygın olup, yalancının mumu yatsıya kalmasa
da, geçmişten kopuk, yeni yetme nesil yalan vaatlere çok rahat kapılıp yanlış
karar vermektedir.

Maddenin
ön plana çıkması, rahatına düşkünlük, yanmamış ağzı ve hamlığı ile pahalıya mal
olacak, hayati meselelerde hissi ve hevesi davranmaktadır.

Yıllardır
İzmir bu bedeli açıkça ödemekte iken, kör olup görmeyip, kıyas yapamamaktadır.

-Resûlüllah
aleyhissalatü vesselam, Bedir harbinde Ebû İzze namındaki şâiri esir almış ve
kendisine iyilik yaparak serbest bırakmış. Müslümanlar aleyhine kimseyi
kışkırtmayacağına ve kendisini hicvetmeyeceğine dair ondan söz almıştı. Fakat
Ebû Izze kavminin yanına varınca sözünde durmamış, kışkırtma ve hicivlerine
tekrar başlamıştır. Daha sonra Uhud  harbinde yine Müslümanların eline
esir düşerek tekrar serbest bırakılmasını istemiş, Resûlüllah (a.s.m.)
da: “Mü’min, bir delikten iki defa ısırılmaz.” buyurmuştur. 

-Hatalar
musibetlerin celbine vesiledir.

“Başınıza
gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.
(Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.”[1]

Daha
ilk ayından itibaren İstanbul’dan gelen feryat ve şikayetler bunun ilk
tezahürleridir.

-İmam-ı
Şafi’ye sordular: “Fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız?”

Dedi
ki: “Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür.”

Dün
seçtiklerinize dün kimler destek oluyor, bugün ise onları kimlerin
alkışladığına bakın.

Evet,
gerçekten de zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve edilmemelidir.

Ancak
bu arada masumlar yanmakta, yaşın yanında kuruda tutuşmaktadır.

Ancak
kadere fetva verilmiştir.

Zira
beşer zulmeder, kader adalet eder.

Allah
asla kuluna zulmetmez, kul kendi nefsine zulmetmedikçe…

Neme
lazım, başkası düşünsün, istibdadın yadigârıdır.”

MEHMET
ÖZÇELİK

01-09-2019


[1] Şura.30.




DİRİLTİLEN ÖLÜ

DİRİLTİLEN
ÖLÜ

Evvelden
darbelerle bu millet on yıl geri götürülürken, şimdi kürt sosyalizmi ile 50 yol
geriye yani yetmişlere götürülmeye çalışılmaktadır.

-Terör
hiç bir hak hukuk tanımaz.

Ormanları
yaktıklarını çok rahat itiraf ettiler ancak maalesef PKK yanlılarından bir
tepki yok.

Ormanları
PKK yakıyor.

Türkiye’nin
birçok yerinde peş peşe çıkan orman yangınlarının altından terör örgütü PKK
çıktı. Teröristler, 11 Temmuz-24 Ağustos tarihleri arasındaki 27 ormanlık alanı
kendilerinin ateşe verdiğini itiraf etti. İnsanlık kadar doğa ve yeşil düşmanı
olduklarını da gözler önüne seren teröristler, yeşil katliamına devam
edecekleri tehdidinde de bulundu.[1]

-Başta
Gül, Davutoğlu, İmamoğlu, Kılıçdaroğlu bununla ilgili mesaj yazıp tepki
gösterip lanetlerler mi?

PKK’yı
temsil eden belediye başkanlarının alınmasına tepki göstermişlerdi de…

Ta
ki Dürüst olup olmadıklarını anlayalım!

Biz
lanetlerken, lanetlemeyenleri de lanetleyeceğiz de onun için dedim.

Kimin
kimle kol kola olduğunu hatırlatmak için tepki veren Ermenilere bir bakın.

Siz
kimle ve kiminlesiniz?[2]

**************   

 Mardin, Van ve Diyarbakır belediyelerine
kayyum atanmasının ardından Gebze’de düzenlenen programda konuşan CHP Gebze
İlçe Başkanı Musa Yılmaz, “HDP kardeş partimizdir” dedi. Yılmaz’ın sözlerine
CHP’li isimler tepki gösterdi.

Kayyum
atanan belediyelerin keyfi harcamaları.[3]

-ABD
PKK ortaklığı devam ediyor.[4]

-PKK-İsrail
işbirliği deşifre oldu!

Irak’ta
Haşdi Şabi güçlerine yönelik hava saldırılarının, Suriye’nin kuzeyinde terör
örgütü YPG/PKK kontrolündeki üslerden gerçekleştirildiği öne sürüldü.[5]

-İYİ
Parti Grup Başkanı ve İYİ Parti Edirne Milletvekili Orhan
Çakırlar, yaptığı yazılı açıklamada, Millet İttifakı listesinden
Edirne Belediyesi belediye meclis üyeliğini kazanan 5 İYİ Parti üyesinden
1’inin partilerine geri dönmediğini vurguladı.[6]

**************

Ahmet
Davutoğlu; “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne
çıkamaz. Gelin hafızanızı bir yoklayın: İleride Türkiye Cumhuriyeti tarihi
yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden, birkaç aydan biri 7 Haziran 2015
ile 1 Kasım 2015 arasındaki dönem olarak yazılacaktır.”

7
Haziran 2015 tarihinde genel seçim yapılmış, o seçimde 2002’den beri ilk kez AK
Parti Meclis çoğunluğunu kaybetmişti. 1 Kasım 2015’te ise o ilk seçim yenilendi
ve AK Parti oyunu yüzde 50’ye yaklaştırdı.

Ve
ilk defa terör örgütü PKK’yı temsil eden bir HDP milletvekili bakan olmuştu.

Başta
Davutoğlu vardı.

O
dönemde Terör eylemleri zirveye çıktı.

-Ahmet
Davutoğlu ile beraber Taha Kıvanç yani Fehmi Koru çok gizli sırları yani bugün
Ergün Diler’in yaptıklarını o dün Taha Kıvanç adıyla gündeme getirirdi.

Hatta
Zaman gazetesini Taha Kıvanç’tan dolayı alırdım dersem yanlış olmaz.

Bugünde
acaba silkelenir mi yoksa kendisinin Davutoğlu’nu silkelediği gibi birileri de
çıkıp onu silkeler mi?[7]

Koru ahirete bırakmamalı, hafiflemek
için bir kısmını burada dökmelidir.

Mesela
Gül Davutoğlu’nu Gülene göndermesinin sebebini açıklar mı?

Zaman
gazetesinden ayrılış sebebini yazar mı?

Erdoğan’ın
Gül, Babacan ve Davutoğlu’nun vefasını yazarken, onların vefasızlığının
nedenlerini de yazar mı?

-Epey
sorulacak soru var. İnsanlar unutsa da tarihin hafızasından silinmiyor.

Beni
çok düşündürmüştü.

Davutoğlu
o kadar başarılı giden Mit Başkanı Hakan Fidan’ı Milletvekili yapma bahanesiyle
niçin MİT’in başından aldı?

Zira
bütün darbelerde, 15 Temmuzda dahil, olumlu sonuçlansa da, -O.K. nin ihbarıyla-
 MİT’in parmağı olmuştur. İlk defa bir
fark oldu, onu da Davutoğlu lütuf ve terfi bahanesiyle görevinden alacaktı.

Toplum
anında tepki gösterdi ve sayın Erdoğan milletin sesine kulak verip oyuna
gelmedi.

Yani
kesin diyebilirim ki, Hakan Fidan alınıp hükümet devam etseydi ve bir darbe
ihtiyacı olsaydı çok rahat başarılı olunurdu.

Neden
Davutoğlu’nun başbakanlığı bırakmasından bir ay sonra darbe teşebbüsü oldu?

Birşeyler
yanlış mı gidiyordu?

Neden
Gül 17/25 Aralık darbenin ayak seslerini duymazdan geldi?

Neden
Gül ve Davutoğlu dönemlerinde değilde, Erdoğan ve Binali dönemlerinde darbeye
teşebbüs edildi?

Eğer
açıklarsam, deyip açıklamazlarsa üzerlerindeki bu şaibe artarak büyüyecek,
kendilerini yutacaktır.

-İsrail,
ABD ve İngiltere’nin her türlü içten ele geçirme politikaları ile bir sonuç
alınamaması sonucu olarak fiili bir yol denenecektir.

Ancak
Gül ve Davutoğlu ile son bir atakta bulunabilirler, İngiltere ve ABD projesi
olarak…

-Bir
Müjde:
“1938-1939 Eza-yı
kâfiraneye senelerden beri sabreden ehl-i imana sabırla­rının mükafatı 1939’da
başlayan büyük harb neticesinde galibiyet-i kâfiranenin erimeğe başlaması mebde
teşkil etmekte olup 1969 ve 2019 seneleri arasında şevket-i İslâmiye ve
sürur-u mü’mininin a’zamî hadde vusulünü göstermekte ve beşaret-i uzma vermektedir.”[8]

MEHMET
ÖZÇELİK

01-09-2019


[1] https://www.yenisafak.com/gundem/ormanlari-pkk-yakiyor-3503770

[2] https://m.facebook.com/stargazete/photos/a.309632132449103/2491400590938902/?type=3&source=48

[3] https://m.yeniakit.com.tr/foto-galeri/bol-keseden-harcamalar-kayyim-hdpli-baskanin-faturalarini-ortaya-cikardi-18359/3

[4] https://www.yenisafak.com/gundem/abd-ve-pkk-aldatmacasi-3504103

[5] http://m.haber7.com/dunya/haber/2891621-pkk-israil-isbirligi-desifre-oldu.

[6] http://m.haber7.com/siyaset/haber/2891601-iyi-partiden-chpye-uye-tepkisi-tum-turkiyede-domino-etkisi-yapar

[7] https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/aytunc-erkin/defterleri-acmaya-fehmi-korunun-evinden-baslayin-5301833/

[8] http://www.tesbitler.com/2015/01/01/m-a-i-d-e-t-u-l-k-u-r-a-n/




MÜJDE!!! PROF-LAR GELİYOR..

MÜJDE!!! PROF-LAR GELİYOR…

Bakan
Selçuk: Özellikle fen liselerinde fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi
dersleri üniversitelerden bazı profesörlerin vermesi konusunda bu sene ilk kez
çalışmamız olacak.”

Öyle
yapacağına öğretmenlerin Profesör olmasının önünü açsa, binayı dışarıdan
destekleme yerine, iç kolonları güçlendirmiş olur.

Bu
uygulama elbette anormal değil ancak yamayla yırtıklar aslının yerini,
yenilenmenin ve köklü çözümün yerini almıyor.

Seksenlik
neneye makyaj yapılıyor.

Yüz
yıllık araba reflekte yapılmayıp, kaportası yenileniyor.

Hala
yapılacaklar; rejime uyar mı korkusuyla içi doldurulmayan adeta heyula bir
rejime eğitim feda edilmektedir.

Gelen
hiç bir Bakan müsbet olarak, ciddi ve cesurane bir sekilde eğitimin üzerine
gitmemiştir.

Altında
kalmaktan, zülfiyare dokunmaktan korkmuştur.

***************** 

Milli
Eğitim Bakanın Prof-luğunun ardından takviye Prof-lar geliyor.

Profesörler
lisede derslere girmekle eğitime ne katarlar?

Kaybetmesinler
de…

Üniversitelere
ne kattıklarına bakmak lazım!

Zaten
okullarda ders verenler, onların yetiştirdikleri ögrencileridir.

Sıkıntı
öğrencilerinde mi yoksa kendilerinde mi?

Aslında
onlar için yeni bir ekmek kapısı açılmış olur!!!

Uzman
öğretmenlik herhalde az geldi, yetmedi düzeltmeye!

Aslında
yeni Prof. Uzmanlık sınavı açılabilir!

Haydi
öğretmenler Prof. Uzmanlık sınavına!

Hep
pansuman tedaviler, ameliyat masasına yatıran yok…

Tam
kanser olması bekleniyor herhalde.

Tıpkı
Sezer dönemindeki anayasa kitap fırlatmasıyla ekonominin dibe vurması gibi.

Canım
dibe ne kaldıki!!!

Biraz
daha sabredin…

SELDEKİ KÜTÜK

Yıllardır
eğitimde yapılacak en önemli ve öncelikli olan iş; seldeki kütüklerin
kurtarılmasıdır.

Yani
el uzatıp sevgiyle yanaşmaktır.

Sonuç
alınması ise tamamen öğrencinin taleb, istek ve yönelişine bağlıdır.

Yangındaki
eşyanın kurtarılması da diyebilirsiniz. Zamanın ve ortamın dehşeti içerisinde
itfaiyecilik görevinin yapılmasıdır.

Şikayet
edip ümitsizliğe düşmektense, bir şeylerin yapılmasıdır.

Milli
eğitimde bunca ögretmen ve öğrenci olmasına rağmen kalite yakalanamamakta,
yeterli verim elde edilememektedir.

Günü
hatta saati kurtarma çabasına gidilmektedir.

Evelden
cahil olan dağa çıkar ve yol keserdi, şimdi ise okumuş insanda dağa çıkıyor
hatta oturduğu yerden soygun yapıyor.

O
halde eğitim ne veriyor ve neyi veriyor?

İnönü;
”Millî terbiye istiyoruz. Sizin
vereceğiniz terbiye dinî değil millî, beynelmilel değil millîdir.”

-İnönü’nün;
”Sizin anlayışınızı (öğrenciler),
inkılâbı muhafaza etmek, korumak ve memleketi yüksek seviyeye çıkarmak için,
başlıca bir temel olacaktır. Atatürk ilkelerinin yerleşmesi, gelişmesi ve
korunması genç neslin idealist olmasına bağlıdır. Memlekette idealizmin,
demokratik rejimin, Atatürk ilkelerinin daima ve en iyi anlayanı, öncüsü ve
fedakârı olacaksınız. Türk gençliği için çıkar yol bir cümle ile, Atatürk
devrimlerini demokratik düzen içinde yaşatıp yaymaya, ekonomik kalkınmamızı demokratik
düzen içinde ve sosyal adaletle beraber gerçekleştirmeye olanca gücü ile
çalışmak ve yardımcı olmaktır.” der.[1]

Ruhsuz
eğitim ve Ruhunu kaybeden milli eğitim kaliteyide bulamamıştır.

Geçmişte
sık rastladığımız şimdilerde ise mevzii olarak da olsa rastladığımız eğitimdeki
rezaletlerdir.

-“EĞİTİMDEKİ
REZALET.

23
Nisan’da Çanakkale gibi bazı yerlerde kız çocuklarının gayet ahlaksızca giyim
içerisindeki kutlamaları zemini titretecek derecededir.[2]

-Bu
okulun öğretmeni nasıl bir öğretmen, müdürü nasıl bir müdür, velisi nasıl bir
velidir?

Burada
yazmaktan bile sıkılıyorum. Resme hiç bakılacak gibi değil.

Ancak
geçmişte bu ahlaksızca uygulamalardan dolayı ağzımız çok yandı.

Acaba
Bakanlıktan ve yeni Bakandan mı destek görülmektedir?

İhmal
mi var veya göz ardı mı edilmektedir?

Eğer
değilse Bakan ve Bakanlık okul öğretmen ve idaresine soruşturma açmalıdır.

-Her
gelen Milli Eğitim Bakanından bir umut beklendi ancak görülmedi.

Hep
dağ fare doğurdu.

SEVDİRMEK Mİ NEFRET ETTİRMEMEK Mİ

Evet
gerçekten sevdirmek mi nefret ettirmemek mi?

Milli
Eğitim Bakanı, Milli Eğitim Müdürü, Okul Müdürleri proje ile alınsın ve
gelsinler.

Belediye
başkanları gibi.

KİM UYKUDA

Öğrenci
mi milli eğitim m?

Yaptıklarıyla
uyutuyor mu?

Uzun
yıllar dini eğitimden tecrid edilmiş veya çarpık eğitimden bu gün aldığımız
sonuçlar ortadadır.

-”I930-lu
yıllarda bu dersler (Din Dersleri)şehir ve köy ilkokullarından
kaldırılmış ,
1949 yılına kadar da okullarımızda Din dersleri
okutulmamıştır.

Bu
uygulama, zamanın Hükümetlerinin keyfi birtasarrufu olarak
bilinmektedir.”[3]

-“1930
yılında ise Din dersleri yalınız beşinci sınıf öğrencilerine velilerin isteği
üzerine haftada yarım saat okutulabilen bir ders halini almıştır.”[4]

-“1939
yılına kadar köy mektepleri, köy çocuklarını şehir ve kasaba çocukları
gibi aynı program dahilinde okutmak düşüncesi ile üç sınıflı
olarak teşkilatlandırılmıştır. Bu okulların haftalık ders dağılım
programında
Din derslerine yer verilmemiş, ancak üçüncü
sınıflarda ”Din Dersi her perşembe günü öğleden sonra yarım
saattir.” kaydı not olarak ilave edilmiştir.”[5]

-“Üç
sınıflı Köy ilkokullarında haftada yarım saat program harici
akutulabilen Din dersleri şehir ilkokullarında bulunmamaktadır. 1. Maarif
Şurasında köy ve şehir ilkokullarını bitiren çocuklar, temel bilgiler
bakımından eşit düzeye getirilmek istenmiş, fakat din eğitimi ve
öğretimi ile ilgili her hangi bir derse 1939 Köy İlkokulları
Programında
yer verilmemiştir.
l930. yılındaki isteğe bağlılık kaydıyla akutulabilen Din derslerinin,
1936 yılında köy ilkokullarından da kaldırılmasıyla, terkedilmişlik
görünümü 1948 yılına kadar sürmüştür.
Başlangıçtaki isteğe bağlılık kaydı da dersle birlikte 1936 yılında uygulamadan
kaldırılınca,
din eğitim ve öğretimi I948· yılına kadar
ihmale uğramıştır.”[6]

 -“1950 yılından itibaren
büyük bir gelişme gösteren okullardaki Din eğitimi faaliyeti, 1981
yılına kadar genel olarak yetersiz kalmasına rağmen, olumlu bir
görünüm arzetmektedir.”[7]

 -Hasan Ali Yücel bunu laikliğin bir gereği
olarak gerekçe göstermiştir.[8]

MEHMET ÖZÇELİK

01-09-2019


[1] Bak.İSMET
İNÖNÜ’NÜN EĞİTİM FELSEFESİ/Prof. Dr. Erdal TOPRAKÇI..

[2] https://www.google.com/search?client=ms-android-asus&q=çanakkale%27de+23+nisan+rezaleti&spell=1&sa=X&ved=2ahUKEwjgwZTUxe7hAhVqzqYKHa_YBksQBSgAegQIChAC&cshid=1556305187042&biw=360&bih=559

[3] CUMHURİYET DÖNEMİNDE DiN DERSLERİNİN
İLKOKUL PROGRAMLARINDAKi YERİ-Yrd. Doç. Dr. Mustafa TAVUKÇUOGLU.Sh.2.

[4] Age.6.

[5] Age.7.

[6] Age.8.

[7] Age.10.

[8] Bak.age.12.




İLAHİ PROJE SONSUZ PROJE

İLAHİ
PROJE SONSUZ PROJE

Düşünebiliyor musunuz bir adada
milyonlarca Flamingo kuşu, bu Flamingoların hepsini bir gözde ve tek gören bir
çift gözle görüyorsunuz ve de bunların sesini kulaklarınızda işitebiliyorsunuz!

Bir de bunların teker teker
içlerini okuyabildiğinizi, isteklerini, arzularını, sevgilerini, korkularını,
ilgilerini, kısaca alakalarına varıncaya kadar hepsini kontrol edip, gözden
geçirebildiğinizi düşünün!

Kulaklarınızda ayrı ayrı sesleri,
ses farklılıklarını düşününüz.

Bir de bunlara ek olarak; karadaki
diğer hayvanları, Denizlerdeki, havadaki diğer canlıları, Melekleri ve bütün
bunların hepsinin his ve duygularını, alaka ve ilgilerini, dünyalarını bildiğinizi
düşündüğünüzde hakikaten hayret içinde hayrette kalacaksınız.

İşte Efendimizin:” Ya Rabbi.
Hayretimi arttır.” Manası burada daha iyi anlaşılacaktır.

Adeta ağızlar açık kalacak derecede
hayret-engiz bir faaliyet görülmektedir şu kâinatta.

-İnsan bunu aklıyla anlar,
tefekkürle inceliğine varır, hikmetle künhüne varır.

Onun
içindir ki Kur’an-ı Kerim bizleri; Taakkul yani akletmeye, bir üst seviyesi
tefekküre yani inceliğini farkedip, kabalığı törpülemeye, Tedebbür ile de
eşyanın arkasındaki ve gerisindeki hakikatları görmeye davet eder.

-Sadece
şu üç alemin derinlikleri bile fezanın boşlukları gibi ulaşılamayacak
boyuttadır.

Mesmuat
alemi yani sesler dünyası.. Tek bir kulağa odaklanmış, kulakdaki düğmelerin
açılmasıyla her türlü sese aid olan şeylerin duyulması.

Farklı
farklı dile sahip olan varlıkların konuşmaları ve kulak ile onların anlaşılıp,
dil ile de dile getirilmesi.

Mubsirat
alemi yani görünen ve görme özellikli her şey. Mikro alem ve makro alem.

İnsan
bütün alemlerdeki sesleri duymaya, cevap vermeye, görüp anlamaya ve iletişim
kurmaya odaklanmış külli ve kapasiteli bir varlıktır.

Alemlerin
odak noktası insandır. İnsanda düğümlenmektedir her şey.

Me’kulat
alemi yani yiyecekler dünyası. Tüm duyguların ve midelerin önüne kâinat adeta
bir sofra gibi kurulmuş, istifadesine müheyya hale getirilmiştir.

Alemler
insan duygularının serilmiş ve açılmış sofralarıdır.

Ondandır
ki; insan bu dünyada sonsuz aleme ve de sonsuzluğa hazırlandırılmaktadır.

Bundandır
ki insan bu dünyaya duyguları yönüyle ekmeye ve ekilmeye gelmiştir.

Yaptıklarıyla
ekmekte, duygularıyla da ekilmektedir.

Ya
olacak ya da sönecektir.

-Ezeli ve ebedi bir Rab düşünün ki,
sayısız melaike ve ruhani gibi mahlukatına sonsuz alemleri gezdirip seyrettiriyor.

İnsan ve Cin gibi mahlukatına
bilinçli olarak sonsuza dek, sonsuz alemleri bilinçli seyrettirip, tefekkür
ettiriyor ve ondan manevi mahsulatlar aldırıyor.

O halde kişi nerede çok kalacaksa, yatırımını
da oraya ve oraya göre yapmalıdır.

MEHMET
ÖZÇELİK

24-08-2019




ESNAF AHLAKI

ESNAF
AHLAKI

Bir
Sitemde[1] bulunayım dedim, bin aah ve teselli işittim,
haklı olarak.

Adeta,
zaten bizlerde aynısını görmüştük, dönüşü ile karşılaştım.

Daha
öncede Esnaf Ahlakı ve
Çöken
Değerler
[2] adıyla bir yazı yazmış ve bir
çarpıklığı nazara vermiştim.

Ne
de çok yaralı insan varmış.

Veya
ne kadarda ahlakı bozuk esnaf varmış. Elbette her mesleğin çürükleri olur ancak
esnafın çürükleri de unutulmuyor.

-Bir
iki yıldır daha belirgin hale geldi.

Patates
ve soğanla değerlerini satanlar, Diyarbakır-da traktör dolusu ucuz diye
domatesi dökenler, İstanbul halinde kamyonlarca domates, salata ve biberi çöpe
dökenler aslında kendi değer ve insanlığını çöpe dökmüşlerdir.

Şahsi
zarardan ziyade, umumun zararını azaltmaya yönelik bir fayda da bulunabilirsek
bizi memnun edecektir.

-Bir
arkadaş arabasını sanayideki akrabasına bırakıp yapmasını söyler.

Akrabası
Cuma günü teslim edip pazartesi günü almasını söyleyip, 500 Tl. bir borcunun
olabileceğini söyler.

O
da akrabalık bağıyla güvenip tamam der.

Ancak
bununla da yetinmeyen usta paranın hemen verilmesini söyleyince, daha
yapmadığını, alınca vereceğini söylemesine rağmen olmaz deyip yapmaz.

O
da tutar arabasını bir yabancıya götürür.

Ve
araba yapılır.

Borcu
mu?

30
Tl-dir.

-Aynı
arkadaş arabasının bir kapısı tam oturmaz.

Kaportacıya
götürür, on dakika ancak uğraşır ve borcunun 60 Tl olduğunu söyler.

Boğazından
nasıl gidecektir.

Şaşırır,
söylenir ancak usta ısrarından vaz geçmez.

-Mustafa
hoca. Evine sucu çağırır. Cuma günü öğle vakti, bir öğrencisinin tavsiyesi
üzerine gelmiştir.

45
dakika uğraşır ve borcunun el emeği olarak 350 tl olduğunu söyler.

Mustafa
hoca hakkını helal etmeyeceğini, çok istediğini söyler.

Önce
250- ye ve sonra da 150- ye inmiştir.

Aynı
işi bir başkası ve karo taşı da ondan olmak üzere 75 tl- ye yapmıştır.

-Güneş
enerjisinin şamandırası suyu dengeler ve boşa akmasına mani olur. Şamandıra
bozulunca da su sürekli boşa akar.

Şeker
hastalığı da vücudun şamandırasıdır. Onun bozulmasıyla vücudun şeker dengesi
bozulur. Ölüme kadar götürür.

Toplumun
da ve özellikle esnafın şamandırası bozuk.

Müşteriden
haksız kazanç elde ettiği için, kendisi de kolay kolay iflah olmuyor.

Bu
bozulma iman zaafiyetinden, mal hırsından veya sonradan görmedendir.

Onun
içindir ki bu tip insanlar kolay kolay iki yakası bir araya gelmez.

************ 

Buna
ister çıkacak kan damarda durmaz, ister haramın binası olmaz, ister Hayy-dan
gelen Hu-ya gider deyin; genel olarak toplumsal bir yozlaşma ve bozulmayı kendi
elimizle yaptık, yapılmasına sebep olduk.

Zira
haklı ve iyi bildiğimiz insana karşı dahi hakkımızı ve hukukumuzu arama yoluna
gitmezsek, onu haksızlığa sevketmiş, kötülük yapıp, kötülük yapmasına sebep
olmuş oluruz.

-Yazının
başlığına Sitemimdir demiştim, İsyanımdır demedim.

Kader
konusunu anlatırken başa gelen belalarda bir çok sebep aranır. Sadece günahtan
dolayı kayıplar yaşanmaz. Sadaka yerine de geçer, daha büyük bir belayı
defetmek içinde olur. Herkes için bir imtihandır.

-Rahmetlik
babamdan kalan bir söz vardı; Ben rezil olacağıma param rezil olsun, derdi.

Giden
paranın yeri bir vesile ile dolar. İnsaniyetin, vicdanın, insafın yeri kolay
kolay dolmaz. Kaybedilen para olsun.

İşte
yüz sene önceki feryat;

Müslümanlık
nerde ! Bizden geçmiş insanlık bile…

Âdem
aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!

Kaç
hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;

Müslümanlık,
bilmem amma, galiba göklerdedir…Mehmet Akif ERSOY

MEHMET
ÖZÇELİK

24-08-2019


[1]
https://www.facebook.com/tesbitler/posts/10218042833197388

[2] http://www.tesbitler.com/2019/03/15/coken-degerler/




FİTNENİN ADI AĞAÇ

FİTNENİN
ADI AĞAÇ

-AĞACA
YAKLAŞMA-

Kur’an-ı Kerim-de:” Dedik ki:
“Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol
yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
[1]

Atamız Hz. Âdem ve Havva annemizin
İlk fitne , diğer adıyla ilk imtihanları ağaçla olmuştur.

Zahiren kaybetmişlerdir.

Meyve veren ağaç.. Ebedilik ağacı..
Hayat arkadaşı ve ortağı.. Cennetin kendisi ve birinci vasfı.

Cennet kelime anlamı itibarıyla;
göz gözü görmeyecek derecede sık ormanlıklarla kaplı bahçe.. Çiftlik..

-Ağaca yaklaşma, o fitnenin adı ve
başlangıcıdır.

Dikkatli ol. Zira her zamanda
fitneye alet olmuş ve alet edilmiştir.

– Kur’an-ı Kerim-de onlarca yerde
ağaç ile ilgili âyetler geçmektedir.[2]

-Ağaç
sınavını kaybeden ecdadımız zahiri hale göre; şu sıkıntılı, belalı, problemli
dünyaya geldi.

Hep
o ağaç yüzünden…

Kötümü
oldu?

Hikmet
cihetiyle elbette hayır.

Zira
cennet tenasül ve çoğalma yeri olmadığından; dünyaya iki kişi gelen atamız,
giderken milyarlar olarak dönmektedirler.

Bu
da kârlı bir ticarettir.

-17-27
Aralık 2013’ de gezi olaylarıyla darbeye zemin hazırlama girişimi, Taksimde
ağaçları kesme bahanesi ile başlatıldı.

-Altın
çıkarılacak olan Kaz Dağlarındaki ikinci bir gezi çıkışı ağaç kesme bahanesi
ile başlatıldı.

-Geçmiş
yıllarda olduğu gibi bu senede memleketin bir çok yerinde ciğerlerimiz olan
orman yangınları ihmal ve sabotajla ağaçlar yok edildi.

-Amazon
ormanlarında bir yılda çıkan orman yangın sayısı 74155 olmuştur.

Bu
gidişle görülmektedir ki; dünya imtihan meydanının açılışı ağaçla olduğu gibi,
kapanışı da ağaçla olacaktır.

Hadiste:
“Yarın kıyametin kopacağını bilseniz
bile, bugün elinizdeki fidanı dikin.”[3]

Burada
kıyametin kopmasına işaret edilmesi de ibretli bir durumdur.

-“Bir Müslüman ağaç diker de bunun meyvesinden
insan, ehlî hayvan veya vahşî hayvan veya kuş yiyecek olsa, yenen şey onun için
bir sadaka hükmüne geçer. Her kim ne eksiltirse bu kendisi için (kıyamete
kadar) sadaka olur.”
[4]

-Hz. Enes radıyallahu anhtan gelen rivayete
göre, Aleyhissalatu vesselam, Hayber-den dönerken, Medîneye yaklaşınca, şehre
işaret ederek,

“Ya
Rabbi ! Hz. İbrahim Mekkeyi haram kıldığı gibi, ben de Medîneyi haram
kıldım. Onun iki kayalığı arası haramdır, ağaçları kesilemez, hayvanları
avlanamaz, otu yolunamaz, ağaçlarının yaprağı silkilemez…” der.[5]

-Bir Kıssa: Sobasına odun atmadan
iki kere odunu sobanın kenarına vuran teyzeye bunu niçin yaptığını sorduğumda
“içinde börtü böcek varsa düşsün yanmasın” diyen teyzeden bu hâle nasıl
geldik?

MEHMET
ÖZÇELİK

23-08-2019


[1]
Bakara.35.

[2]
https://kuranfihristi.net/ayetleri/ağaç

[3] Heysemî a.g.e. 1, 104.

[4]
Müslìm, Musâkât 7-8-10, Buharî, Edeb 27.

[5]
Ebu Davud, Menasìk 96.
https://sorularlaislamiyet.com/blog/hz-peygamberin-cevre-korumaya-yonelik-tedbir-ve-uygulamalari




SİTEMİMDİR

SİTEMİMDİR

36
yıldır gösterdiğim öğretmenlik görevimde maaş bordrosunu hiç mesele yapmadım.
Zira öğretmenliği çok şeye tercih ederek seçmiştim.

Görev
tercihimde karşımda üç seçenek vardı; Milli Eğitim, Diyanet ve Emniyet.

Milli
Eğitimi tercih etmiştim.

-24
yıl önce bir ilde Tv-Radyo-Gazete müdürlüğü teklif edilip öğretmenliği -haklı
olarak- bırakmam isteniyordu.

30
sınıfa giriyor ve girdiğim bir sınıfta 71 öğrenci vardı.

Bu
teklifi zorda olsa öğretmenlik hatırına kabul etmedim ve dışarıdan destek
olacağımı söyledim.

Ve
öyle de yaptım.

Bu
ve belki de daha fazlasını yazabilirim ancak amacım bir şeyleri ima değildir.

Bir
sitemimi, bir keyfiliği ve adaletsizliğe işaret etmek içindir.

-Bu
günlerde memur sendikalarının 2020 ve 2021 yılları için bütçeden kendi memurunu
memnun edecek daha doğrusu kaybını azda olsa telafi edecek bir miktar taleb
etmektedir.

Elbette
devlette haklı olarak kendi gider ve geliri doğrultusunda ayırmış olduğu vereceği
payda ısrar etmektedir.

Şimdilik
bir sonuç çıkmadı ve hakem heyetine gidecek.

-Sitemim
şudur; Kayseri’de üç gün önce arabamdaki bir arıza sebebiyle sanayiye doğru
giderken yolda araba istop etti. Çekici çağırıp sanayiye götürdüm.

Mesafe
azdı ve 60 Tl aldı. Normaldi. Helal olsun.

-Usta
baktı ve kendisiyle ilgili olmadığına karar verip elektrikçi arkadaşına
gönderdi.

Asıl
anlatmak istediğimde işte burada başlıyor.

Elektrikçi
usta yeni bir sanat okulu mezunu işçisini görevlendirdi.

Genç
kabloları ve kısaca elektrik sistemini elden geçirdi. Kısaca bir temizlik
yaptı.

Bir
hata bulamadı. Ancak araba çalışır hale geldi.

Borcumun
ne olduğunu sorduğumda çok rahatlıkla 200 Tl dedi.

Belli
ki çok rahat para kazanıyordu. Çok ağırıma gitti. Hak etmediği ücreti istemişdi.

Konuştuklarım
kimselerde bana hak verdiler.

Eğer
bana ne verirsen ver gibi bir ifade kullansaydı ben 40 Tl verecektim.

Bu
haksız ve fazla ücreti veremezdim. Uzun konuşma neticesinde 150 Tl verip,
memnuniyetsiz olarak ayrıldım ve bir daha oraya gitmemeye ve beni gönderen
ustayı gördüğümde bir daha orayı tavsiye etmemesini de söyleyeceğim.

Para
kazandı ancak müşteri ve müşterilerini de kaybetmiş oldu.

Bunu
da şu sonucu dile getirmek için anlattım;

Ben
onun istediği parayı 13 saat ders anlatarak ancak elde edebiliyorum. Bu da iki
güne denk geliyor.

Benim
iki günde kazandığımı, usta iki saatte benden almaktaydı.

Yani
benim iki günde kazandığımı kendisi de bakmayıp, işçisine baktıran ve de
herhangi bir parça eklemeyip, sadece temizlik ve kontrol ederek iki saatte elde
etmeye çalışmaktadır.

Bu
dengesizliğe ve de elbette diğer kurumlardaki dengesizliklere ve adaletsiz
dağılıma dikkat çekmek için bu yazıyı yazmış oldum.

Sitemim
budur.

MEHMET
ÖZÇELİK

23-08-2019




ZULME ORTAK OLMAYIN

ZULME
ORTAK OLMAYIN

Gül ve Davutoğlu’nun Pkk’ya destek
olan 3 belediye başkanlarının alınmasıyla, bir dakika ara ile hesaplarından
tepki gösterdiler.

Acaba telefonla konuşup tepkimizi
gösterelim deyip hesaplarına yönelerek aynı anda ancak birisinin acemice biraz
yavaş yazmasından dolayı bir dakika gecikme ile birbirine yakın tepki mesajları
mı yazdılar?

Peki pkk’ya destek olan bu
belediyelere neden hiç tepki göstermediler?

Şehit olanlara ve belediyeden
görevden alınan şehit yakınlarının alınmasına; bu alınan pkk’ya destek
olanların alınmasına gösterdikleri tepkiler kadarda olsa neden destekte
bulunmadılar?

Acaba hesapları beraber
yönetilenlerin yoksa kendileri de mi aynı hesabın sahibi tarafından
yönetilmekte ve yönlendirilmektedirler?

Pkk severlere bu cesareti veren
sebebp ise; Onlara toplumun gereken tepkiyi vermemesi ve de gereken cezayı
almamalarıdır.

Demokrasi adına her türlü gayr-ı
meşruyu meşru gösterme çabasıdır.

Gerçekten çok kirli bir hal…

7 Okyanus bile temizleyemez!!!

-Bu konuda Ab ve Amerikanın
tepkisini anlarım.

-“ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Morgan Ortagus, Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum
atanmasına ilişkin açıklamada bulundu. Ortagus, “Seçilmiş yetkililerin
görevden alınması ve yerine seçilmemişlerin getirilmesi her zaman endişe
vericidir” dedi.[1]

Çünkü onlar Pkk’nın mucidi ve
hamisidirler. Onların beslemeleridirler bunlar.

Ya siz? Brütüslük mü?

-Abd ve batı demode olmuş Pkk’nın
yerine B planını devreye koyabilir.

-“Genelkurmay eski İstihbarat
Dairesi Başkanı İsmail Hakkı Pekin, “PKK bitti. ABD kullanabileceği yeni
bir maşa arayışında. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de bombalı saldırılar
olabilir” dedi.”[2]

-21. Yüzyılın en önemli faktörü,
göçlerdir.

Kıyametin on büyük alametinden biri
olan; büyük bir ateşin yani savaşın çıkarak, insanları önüne katıp sürmesidir.

Ve özellikle; Kıyamet kopmadan evvel,Yemen
tarafından bir ateş zuhur edecek,bütün insanları mahşer yerine
toplarcasına toplayacaktır

Başta Ortadoğu ve dünya bunu
yaşıyor. Herkes etkileniyor.

Zulme ortak olmamak gerektir.

Zira küfre rıza küfürdür. Zulme
rıza zulümdür.

-Aylan
bebek kadar bile olamıyorsanız, bari zulme ortak olmayın.

-Sözün
Özü: Şöhret, kişinin değerlerini ve inançlarını değil, kendisini tanıtması,
anlatması ve ön plana çıkarmasıdır.

MEHMET ÖZÇELİK

23-08-2019


[1]
http://www.haber7.com/dunya/haber/2889457-abdden-kayyum-aciklamasi-ilk-kez-konustular-turkiyenin-yaptigi

[2]
http://www.haber7.com/guncel/haber/2889424-abd-yeni-masasini-buldu-turkiyede-bombalar-patlayabilir




HANGİSİ SOYLUCA ?

HANGİSİ
SOYLUCA ?

İçişleri
Bakanı Soylu’nun yaptığı soylu davranışa karşı: masumları, asker ve emniyet
güçlerini şehid edip terör estirenleri savunan PKK sözcüsünün yalanları yüz yıl
önceki oyunların tekrarını göstermektedir.

Sürekli
Erdoğan’ı Abdülhamid dönemi ile karşılaştırmanın gerçekliği netlik kazanmıştır.
Oyun aynı oyundur.

İşte
o yalan oyunu.

-“Arjantin’e
giden Ebru Günay ile Garo Paylan, PKK’yı savundu; Türkiye’de azınlıkların
öldürüldüğü iftirasını attı.

1915
olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına gönderme yapan Paylan, “110 yıl
önce Türkiye’de her türlü suçu işleyen bir sultan vardı. Ermeniler, muhalefetin
iktidara gelmesiyle bazı şeylerin değişeceğine inanıyor. Ancak geçmişte
muhalefet, iktidara geldiğinde sultandan da zalim davranarak Ermeni soykırımını
gerçekleştirdiler. Ben Kürt arkadaşlarımı şu şekilde uyarıyorum. Erdoğan’dan
kurtulmak Türkiye’de demokratik bir rejime sahip olacağımız anlamına
gelmiyor.” dedi.[1]

-Bakan
Soylu şunları söyledi.

“Çok
yakın bir zamanda, 14 gün önce Suriye’nin bir tarafında, bizim kırsalda
bitirdiğimiz MLKP ile Amerikalılar görüştüler. Ne görüştüklerini de
biliyoruz. Hem de isim isim… Kimlerle görüştüler… Ne görüştükleri bizde
kalsın.

İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk TV’de katıldığı canlı yayında, gündeme bomba
gibi düşen bir açıklamada bulundu. Soylu, MLKP (Marksist Leninist Komünist
Parti) terör örgütü üyelerinin Suriye’de Amerikalılarla görüştüğünü
duyurdu.”[2]

-CHP’nin
Suriye’de çözüm için Türkiye’de yapılacak konferansa terör örgütü PYD’nin
dışında ÖSO’nun da çağrılmayacağı belirtildi.[3]

-Oysa
Öso Türkiye tarafından eğitilip, beraber Esed ve PKK’ya karşı mücadele
vermektedir.

Bir
yandan PKK terör örgütü görülmez, destek olunurken, diğer yandan onlarla
mücadele edenler terör örgütü görülmektedir!

Belli
ki Birileri Esed ve PKK’nın temsilciliğini yapmaktadır.

Siz
hiç dünyada devletin dağda teröristle savaşırken, halkında, yönetiminde,
belediye başkanlıklarında ve meclisinde o teröristleri savunanları gördünüz mü?

MEHMET
ÖZÇELİK

20-08-2019


[1] http://m.haber7.com/siyaset/haber/2889099-hdpli-vekiller-yine-hadlerini-astilar-cumhurbaskani-erdogana-iftira

[2] http://m.haber7.com/siyaset/haber/2889074-bakan-soylu-acikladi-abdliler-ile-14-gun-once-gorustuler

[3] http://m.haber7.com/siyaset/haber/2889103-chp-pyd-ve-oso-haric-herkesle-gorusecegiz




SIZINTI

SIZINTI

-Fetönün bıraktığı boşluğu diğer
cemaat ve tarikatlar mı dolduruyor?

Aslında doldurmadan ziyade,
cemaatlere gölge eden fetönün devre dışı olmasıyla bu cemaatlerin ortaya çıkma
hadisesidir.

Ancak şu tehlike geçmiş değildir;
Dün Fetöyü kullanan iç ve dış güçler, başka cemaat ve tarikatları
kullanmayacağı ve hatta yeni bir cemaat çıkartmayacağı garantisi yoktur.

Özellikle bu konuda tecrübeli olan
İngiltere çok rahatlıkla maddi manevi destek ile çok rahatlıkla bir cemaat
oluşturabilir.

Veya oluşmuş bir cemaati karıştırıp
kullanabilir.

-Ve özellikle Çift yüzlü, çift
kimlikli, çift şahsiyet kişilerle.[1]

Bunlar
kabul görmemiş, zayıf görüşleri parlatarak yeni ve kendi görüşleriymiş gibi topluma
sipariş ederler.

Mesela; Neshi kabul etmeyenlerin
öne sürdükleri kıyası faside göre, Allah’ın sonradan aklına gelme, önceki
görüşünü değiştirme olmayacağını söylerler.

Peki Hz. Ademden beri değişen
hükümler hatta Musa kavmine haram edilenin bizlere helal edilmesi, sonradan
hatırlama veya kendini tekzib mi etmiş oluyor?

Veya üç aşamada yasaklanan içki
yasağının hangisini uygulayacağız?

-Ve kendimin yedi yıldır Tv-lerde
yaptığım ve devam ettiğim tefsir derslerimde faydalanmaya çalıştığım ancak pek
yetersiz ve doyurucu bulmadığım ve hakkında şaibeler bulunan Diyanetin Kuran
Yolu Tefsirli Meali toplumda bu yanlışlara cevap olmamakta ve kapı açmaktadır.[2]

Bir emek verilmekle beraber, aydınlatıcı,
ciddi ve kapsamlı bir çalışma olmayıp, pazarlama ve ısmarlama olduğu belli
oluyor.

*************

”CIA, 1950’ler öncesinden günümüze
kadar sayısız vakfın içine büyük ölçüde sızmıştır. ABD Kongresi’nin 1976’daki
araştırma sonuçlarına göre uluslararası alanda faaliyette bulunan vakıflara
yapılan bağışların yüzde ellisinin arkasında CIA vardır. CIA, Ford ve benzeri
vakıfları, en iyi, uygun ve önemli vakıflar olarak kabul etmektedir.
Eski bir CIA yetkilisi, etkin ve prestijli vakıfların CIA’ya fon aktararak
gençlik grupları, işçi sendikaları, üniversiteler, yayınevleri vb. kuruluşlara
sayısız gizli operasyonlar düzenlettiğini, bunlara 1950’lerden itibaren
“İnsan hakları grupları”nın ilave edildiğini açıklamıştır.”[3]

-“CIA ve Warburg’lann temel örgütü
olan Politik Araştırmalar Enstitüsü James Paul Warburg tarafından finanse edilmiştir.
Enstitünün kurucu üyelerinden Marcus Raskin Ford Vakfı Başkanlığı’nı Mc George
Bundy’den devralmıştır.
Bundy, Raskin’i daha sonra, Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Başkan Kennedy’nin de
şahsi temsilciliğine atanmasını sağlamış, 1963 yılında CIA’nın uyuşturucu
kullanma kültür programını yürüten Demokratik Toplum için Öğrenciler Derneği’ni
finanse etmiştir.
Günümüzde Tavistock ABD’deki vakıflar ağını 6 milyar dolarlık bir bütçe ile
faaliyette bulundurmaktadır. Vakıfların tümü de Amerikan mükelleflerinin ödediği
paralarla fonlanmaktadır.
ABD’nin Dünya Düzeni üzerindeki kontrolü artırmaya yönelik programlar üreten 10
büyük vakıf ve bu vakıflara bağlı olan 400 kuruluş 3000 araştırma grup ve
düşünce kuruluşu Tavistock’un doğrudan kontrolü altındadır.”[4]

-“Soğuk savaş öncesi ve sırasında
iki süper güçten en güçlüsü olduğuna karar veren ABD Yönetimleri Dünya
İmparatorluğu projesini gerçekleştirmek amacıyla CIA Örtülü Operasyon ve Özel
Savaş Operasyonlarını zorunlu görmüşlerdir. Aradan geçen 50 yıla yakın bir süre
sonra da, yeni Tek Dünyacı CIA’cı Neo Con güdümündeki ABD Yönetimleri de tıpkı
öncekiler gibi Küresel Emperyalist İmparatorluk projesini hızla uygulattırmaya
soyunmuşlardır.”[5]

-Dikkat
etmek lazımdır.

-ABD’den papaz geldi ajanlık yaptı.

Elçi geldi darbeye zemin hazırladı.

Ve zaten sicili lekeli.

Böyle olunca şu anda yeni atanan
elçi acaba ne için geldi?

Kürt devletinin kurulmasına
yardımcı olmak için mi?

Cemaatleri karıştırmak ve birbirine
kırdırmak için mi?

MEHMET
ÖZÇELİK

20-08-2019


[1] Bak. https://www.risalehaber.com/mustafa-islamogluna-21259yy.htm

[2] http://www.ihvanlar.net/2012/05/09/kuran-yolu-tefsirli-mealinde-skandal/

[3] EROL
BİLBİLİK-İşgal Örgütleri CIA-NATO-AB-Sh.5.

[4] Age.20.

[5] Age.85.