ÇOKTAN FRANSIZMIŞIZ

ÇOKTAN FRANSIZMIŞIZ…

Şimdiye kadar İngiliz siyasetimizi, fransa kültürümüzü, Abd ordumuzu, Cıa mitimizi, İsrail yapımızı kontrol ediyordu.

Batının ve haçlı zihniyetinin bağırması, bu bağlantılardan kurtulma eğilimi ve gayreti göstermemizdendir.

İşte Türkiye’deki Fransız okulları ve de üniversitedeki Fransız hocaları…

İşte 1863- den 1971-e kadarki Boğaziçi Üniversitesinin Rektörleri.

1-Cyrus Hamlin (1863-1877)

2. George Washburn (1877-1903)

3. Caleb Frank Gates (1903-1932)

4. Paul Monroe (1932-1935)

5. Walter Livingston Wright (1935-1943)

6. Floyd Henson Black (1944-1955)

7. Duncan Smith Ballantine (1955-1961)

8. Patrick Murphy Malin (1962-1964)

9. Dwight James Simpson (1965-1967)

10. John Scott Everton (1968-1971)

Acaba batının hangi üniversitesinde, ne kadar ve kaç dönem Rektörlük yapan Türk eğitimcileri bulunmaktadır?

Ve bunlar yasalara uymadan da eğitimlerini sürdürüyorlar.

İşte;” Fransa’nın kaçak okulları Charles de Gaulle ve Pierre Loti’yle ilgili haber kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Türkiye’de yasal olarak “yabancı, azınlık, millet ve elçilik” okulları bulunuyor. Ancak 2 okul bu 4 statünün hiç birisine uymuyor.”[1]

-“Bugün hâlâ eğitim-öğretime devam eden Fransız okullarından belli başlıları şunlar:

İstanbul’da Notre Dame de Sion, Saint Benoît, Saint-Joseph, Saint Michel, Sainte Pulchérie, Galatasaray liseleriyle Küçük Prens Okulları ve Yeni Nesil 2000 okulu.
İzmir’de, İzmir Saint-Joseph, İzmir Tevfik Fikret, Karşıyaka Piri Reis ve Güzelbahçe Piri Reis.
Ankara’da Tevfik Fikret okulları.
Bunlar arasında özel okul kapsamında olanların hukuki statüsü (örneğin Galatasaray Lisesi hariç), Özel Öğretim Kurumları Kanunu çerçevesinde düzenleniyor. Kanuna göre, bu kurumların yönetmelikleriyle öğretim programının Milli Eğitim Bakanlığınca incelenip onanmış olması gerekiyor.”
[2]

-Sadece 1910-dan itibaren Türkiye’deki Fransız okullarının sayısına bakınca, meğer biz çoktan içerden işgal edilmişiz de, haberimiz yokmuş, demeden geçemiyorum.[3]

-Fransadaki Müslümanlar orada rahat dinini yaşamayıp, hareket edemezken, bugün bizdeki Fransızın ne amaçla gönderdiği belli olmayan kimseler ve bizde buna Fransız kalanlar çok rahat fransanın arkasında durmaktadır.

Bizler maalesef baltayı kendi ayağımıza vurmaktayız.

Bu insanlar bize hangi bilim alanında ve Türkiye’ye ne gibi katkıda bulunmuşlardır?

Yoksa darbelerde mi katkıları söz konusu olmuştur?

İngilizce ve Fransızca ile tekerlemeden öteye gitmeyen, sokak ağzı ve basit dillerinden başka bilimsel ne gibi faydası olmuştur, bizlere dayattıkları dillerde..

Herkese yabancı dil öğretmek, herkesi bu ülkelerin boyunduruğu altına vermek demektir.

Oysa mütehassıs ve küçükten ele alarak dil bilimi öğretilecek öğrencilere ihtiyaç vardır.

***************  

İnsanlar unutsa da, tarih unutmuyor.

Âhirete varmadan, hiçbir sır gizli kalmıyor. Bunun en önemli olanı ise, âhiret boyutudur.

Yunan profesör Dimitris Kiçikis’ten çarpıcı 15 Temmuz açıklaması: ABD Erdoğan’ı devirip Meral Akşener’i getirecekti.

15 Temmuz süreci ile ilgili konuşan Yunan profesör Dimitris Kiçikis çok çarpıcı iddialarda bulundu. Yunan profesör, Cumhur İttifakı’nın Batı’ya meydan okuduğunu belirterek Amerikalıların 15 Temmuz’da Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı öldürmeye çalıştıklarını iddia etti. ABD’nin 2016’da Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı devirip “dişi kurt” dediği Meral Akşener’i iktidar yapma planı olduğunu söyleyen Kiçikis, “Erdoğan hoşuna gitse de gitmese de büyük bir lider” dedi.

ABD Erdoğan’ı devirip Meral Akşener’i getirecekti.

Aynı zamanda Türkolog olan profesör Türkiye -ABD ilişkileri ve Barack Obama yönetiminin 15 Temmuz süreciyle yaptığı planlara ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu.

Yunan profesör, Cumhur İttifakının Batı’ya meydan okuduğunu belirterek Amerikalılar’ın 15 Temmuz’da Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı öldürmeye çalıştıklarını iddia etti.[4]

Bu memlekette konuşanlar bir asra yakın süredir ya konuşturulmadı, ya konuşursa bir vesile ile susturuldu.

Artık konuşma zamanıdır. Zira kurt gövdenin içindedir. İçten kemirmektedir.

MEHMET ÖZÇELİK

04-03-2021


[1] https://www.ortadoguhaber.com/haberler/turkiye-deki-fransiz-okullari-gerekli-dort-sarta-da-uymuyor

[2] https://www.finansgundem.com/haber/turkiyedeki-fransiz-okullarinin-statusu-ne/1471232

[3] Bak- http://www.akintarih.com/turktarihi/yabanciokullar/faransizokullai.html

[4] https://www.takvim.com.tr/guncel/2021/02/24/yunan-profesor-dimitris-kicikisten-carpici-15-temmuz-aciklamasi-abd-erdogani-devirip-meral-akseneri-getirecekti?utm_source=facebook&utm_medium=social&utm_campaign=facebook




KUŞATMA FAALİYETİ

KUŞATMA FAALİYETİ

Adım adım kuşatma faaliyeti içerisinde; çevremiz çakallar tarafından kuşatma altına alınmaya çalışılmaktadır.

Türkiye bahanelerle, büyümesi engellenmek amacıyla çevresindeki devletler tarafından sürekli taciz ediliyor.

Yunanistan rahatsız ediyor. Hırçın bir çocuk gibi.

İşte PKK’lılar, fetö rahatsız ediyor. Şer odakları tarafından besleniyor ve destekleniyor.

Menfaat odakları aynı platformda bir araya geliyor ve getiriliyor.

Bir yandan da çevresindekilerle kavgalı gösterilip, yalnızlaştırılmaya çalışılıyor.

Savaş ve kavga canlı tutulmaya çalışılıyor.

Yüz yıl önceki piyon ve kuklalar yenileriyle değiştirilmeye çalışılıyor.

Etrafımızdaki çakallar hep av peşinde.

İsrail, Diyarbakır ve Gaziantebe kadar Arzı Mev’ud yani vadedilmiş topraklar peşinde.

Yunan, Megalo İdea kısaca Yunanistan’ın Bizans’ı en parlak dönemine geri getirme ideolojisi içerisinde, Egeyi ve Kıbrıs’ı ele geçirme sevdasında.

Ermeni, Büyük Ermenistan hayali içerisinde doğuyu alma peşinde.

-“Ermenistan işgalinden kurtarılan Terter’de skandal bir harita bulundu. Terter’deki bir karakolda bulunan skandal haritada; Türkiye’nin doğusu, Azerbaycan’nın güney toprakları, Suriye, Irak ve İran’ın kuzeyi Ermenistan toprakları gibi gösterildi.”[1]

Abd, orta doğunun petrollerini, Akdeniz’in enerjisini elde etmek için Türkiye’yi elde etme ve kontrol amacıyla terörü ve teröristleri besleme ve destekleme peşinde..

Rusya, sıcak denizlere inmek için asırlardır fitne ve oyun içerisinde, terör ve teröristlerle ittifak içinde.

İran, eski Sasani imparatorluğuna ve Safevi Devletine geri dönmek için İsrail ve Abd ile anlaşmalı, danışıklı dövüşü sürdürerek Şiayı yayma ve yayılmacı politika peşinde.

Sosyalist ve materyalist bir kısım ve kendisini kürt gösteren az bir kesim kürtler, şaşkınlık içerisinde, sağa sola çekilerek, hayallere kurban edilmekte.

Araplar ellerindeki gücü kaybetmemek için kurtlarla ve çakallarla iş birliği içerisinde.

Suriye azınlık hakimiyetini sürdürmek için, çoğunluğu azaltmaya çalışmakta.

**************  

En önemlisi ise, bu kuşatmanın içten sürdürülmesidir.

İçteki piyonları öne sürerek, kendileri adına konuşup saldırtarak, içten zayıflatmak taktiği oynanmaktadır.

O da yıllardır.

Dost suretinde görünerek ve gösterilerek…

-Ümit Özdağ’a ‘parti kurmayın sokağa dökülün’ çağrısı yapan Enver Altaylı neyi amaçlıyordu?

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, Enver Altaylı’nın kendisine gelip ‘partiyi kapatacaklar’ dediğini, sonradan ‘parti kurmayan sokağa dökülün’ önerisinde bulunduğunu anlattı. Enver Altaylı’yı CIA adına Türkiye’de görev yapan Ruzi Nazar’ın yetiştirdiğini vurgulayan Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, ‘sokağa dökülün’ çağrısının neden kritik olduğunu yazdı.”[2]

***************   

Ne hazin bir tecellidir ki; 16 tane şehit veriyoruz, O Şehitlerin hesabı sorulmuyor, onun karşılığında PKK’lıların nasıl öldürüldüğü, gerçekten o şehitleri onların mı öldürdüğü, bunun doğru mu olup; belki, acaba, gerçekten PKK mı yaptı diyerek adeta katil affedilmeye, meşrulaştırılmaya ve savunmaya çalışılırken, şehit olanlar maalesef göz ardı ediliyor.

Ne kadar Hazin bir tecellidir ki; hem içeride hem de dışarıda Amerika belki-ler ile, acaba-lar ile, adeta pkk-yı temize çıkartmak için her türlü yola başvuruluyor.

Şehitlerin şehadetinin üzerini örtmek, perdelemek amacıyla suç tamamı ile hükümete yüklenmeye çalışılıyor.

Devleti yıkmaya çalışan ve masum 6 binin üzerinde çocuk, kadın, yaşlı demeden herkesi öldürdüğü halde, hala PKK’yı temize çıkartma faaliyetleri devam etmektedir.

-Dünyada insan eti yiyen yamyamlarda dahi, devletin asker ve polisi dağdaki eşkıya ve ortaklarıyla savaşırken, o devletin meclisinde onları temsil edip savunan ve devletten maaş ve 57 milyon 550 bin TL bütçeden para alan bir yer var mıdır??!!!

Ve bu gizlenmeden ve açıkça yapılmaktadır.

Üniversite ve devlet kurumlarında faaliyet göstermektedirler.

-“Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!”

Doğrusu Sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; (ve de öldürürler)sadece ahlaksız ve çok inkarcıdan başkasını doğurup yetiştirmezler.”[3]

-“Aç canavara karşı tahabbüb, merhametini değil, iştahasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister.”[4]

****************  

Lozanda[5] başlayan kuşatma yeniden güncellenmeye çalışılmaktadır.

-Boğaziçi Üniversitesindeki oyun dış destekli ve Üniversite içindeki piyon ortaklığıdır.[6]

-Devletin en üst kademesinden İç İşleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu 15 Temmuz’da Abd’nin işin içinde olduğunu dile getirdi.

‘Fetö Abd ile yaptı’ ve Pkk’ya 50 tır silah ne olduğunu ve kimin yanında olduğunu ve bu milleti nasıl yüzüne gülüpte arkadan hançerlediğini göstermiyor mu?

Hani Pkk’yı terörist olarak tanımışlardı?

Yetmedi mi?

Ya Türkiye’den kaçan teröristler nerede barınmakta?

Neden Nato darbe yapanları bize iade etmedi?

Hemen cevap vermeye çalışan elçi, bunun Nato ortaklığına uygun olmadığını söylerken, Nato ortaklarının dünden bugüne darbelerin içinde olduklarını kendilerine çok iyi yakıştırmış olsalar gerek.

-Kıssa: Alimin birine sormuşlar; Sizin Peygamberiniz, dünya öküz ve balığın üzerindedir, diyor, doğru mudur? denilince bu alim zat cevaben;

Vallahi dediği doğrudur ancak dünyanın altında pek öküzün olduğunu düşünmüyorum ancak üstünde çok öküzlerin var olduğunu biliyorum, demiş.

MEHMET ÖZÇELİK

24-02-2021


[1] https://www.yenisafak.com/dunya/ermeni-isgalinden-kurtarilan-terterde-skandal-harita-turkiyenin-sehirlerini-de-kattiklari-planlari-ortaya-cikti-3591948

[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3025749-umit-ozdaga-parti-kurmayin-sokaga-dokulun-cagrisi-yapan-enver-altayli-neyi-amacliyordu

[3] Nuh.26,27.

[4] Mektubat, Bediüzzaman. s. 456.

[5]https://www.facebook.com/656108373/posts/10158964195138374/   

[6] https://www.superhaber.tv/hesabim-bogazici-gerceklerini-aciklamamam-icin-kapatildi-haber-325355




DEVLETLER ZULÜMLE YIKILIR

DEVLETLER ZULÜMLE YIKILIR

Devletleri yıkan ve de yıkacak olan zulümlerdir.

Onunda tecelli ettiği yerler mahkemeler, hukuk ve hukukçulardır.

-“Tacizciye iyi hal indirimi.”[1]

“Türk yargısının kanayan yarası: İyi hal indirimi.

Türkiye’de kimi olaylarda mahkemenin suçlularla ilgili karar verirken ‘iyi hal indirimi’ yapması sadece mağduru ya da onun yakınlarının değil duyarlı vatandaşların da vicdanını yaralıyor. Son olarak 7 yaşındaki bir kızı taciz etmekten hüküm giyen ardından ‘mahkemedeki terbiyeli tutumu’ nedeniyle cezası indirime gidilip sonunda tahliye edilmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Türk yargısında, ‘belirlenen suçlara indirim uygulanmaz’ diye bir hüküm olmadığını anlatan Avukat Yılmaz Yazıcıoğlu, “Hakimin takdir hakkını yasaklamak da son derece yanlış olur. Hakime güveneceksin. Türkiye’de hakimler saygıyı kravat takma, duruşmada elini cebine atmama gibi yerlerde arıyor. Eğer hakimi doğru yetiştirebilirseniz, hakim de gerçekten duruşmada yardımcı olan kişilere indirim yapması gerektiğini bilir” dedi.”[2]

Birbiriyle bağdaşmayan, bir araya gelmesi düşünülemeyen iki zıt kavram; hem tecavüzcü, hem de iyi hal.

Ahlaksızlıkla iyi hal arasındaki tezat, gece ile gündüz, melek ile şeytan arasındaki zıtlık gibidir.

O da bir çocuğa? Ömür boyu onda meydana getirecek travma, kötü hal olarak değerlendirmeye önemli bir sebep değil midir?

Kâinatı titretecek bir hadise!!!

Hem kimin hakkını, kimin hesabına iyi hal diye uyguluyorsun?

Tecavüze uğrayanı dinlemedin mi, tecavüzcüyü düşündüğün kadar, diye sana sormazlar mı?

Bunun elbette bir de âhiret boyutu vardır!!!

Acaba bu tecavüzcüyü beraata kadar götüren kararda; problem hukukta mı, hukukçuda mı yoksa her ikisinde mi?

Acaba o hukukçu o kararı verirken, vicdanı ne diyordu?

Aynı durumda bir yakını mağdur durumda olsaydı ne karar verirdi?

Acaba sizce böyle bir karar; insan eti yiyen yamyamlarda veya Afrika’nın en medeniyetten uzak bir köşesinde uygulanıyor mudur?

Kesinlikle hayır dediğinizi duyuyor ve hissediyorum.

Ancak ister uygulansın, ister uygulanmasın, şu çok iyi bilinsin ki; devletler zulümle yıkılırlar.

“Bir saat veya bir gün) adaletle hükmetmek, bir sene veya altmış sene nafile ibadet’ten hayırlıdır.”[3]

Hadiste; “Küfür devam eder ancak zulüm devam etmez.”

“Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir.”[4]

Hep dediğim şudur; Türkiye’nin birinci problemi, hukuk problemidir.

-Şeyy, acaba bir teklifte bulunabilir miyim?

Bugünlerde hayvan hakları ile ilgili ağır yaptırımlar gelecekmiş.

İyi olur.

Acaba onun yanına tecavüze uğrayan hayvanlara, insanların hakları da eklenebilir mi?

Hiç olmazsa insanlarda bu bahane ile yararlanmış ve korunmuş olur.

Ya bu insanlarda hayvan haklarına dahil edilsin!?, ya da insanca ve insan gibi haklar verilsin.

*************

Avrupa’da 96 bin mülteci çocuk kayıp.[5]

Ve on binlerce kayıp çocuk dehşet verici bir durumda…[6]

“Denizin dibindeki balıklar dahi günahkâr ve zalimlerden şekva ediyorlar ki, ‘onların yüzünden yağmur kesilir, hatta bizim de nafakamız azalır.’ derler.

-“İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.”[7]

-“De ki: “O (Allah) size üstünüzden veya ayaklarınızın altından (çeşitli afetlerle) bir azap göndermeye veya (karşı) gruplar halinde sizi birbirinize katıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yetendir.” Bak, âyetleri iyice anlasınlar diye nasıl türlü türlü açıklıyoruz.”[8]

-“Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama kullarının inkâr etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.”[9]

-“Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.”[10]

***************   

NASA bir günde 27 maymunu öldürdü.

İngiliz The Guardian gazetesi, Amerikan Ulusal Uzay ve Havacılık İdaresi’nin (NASA) aynı gün içinde bir araştırma merkezinde bulunan tüm maymunları öldürdüğünü açıkladı.”[11]

-Fransa’da yaklaşık 2 milyon ördek, kuş gribi nedeniyle itlaf edildi.

Ülkede ortaya çıkan kuş gribi vakaları nedeniyle virüsün yayılmasını önlemek için adım atıldı.[12]

-Mekke’yi çekirge sürüleri bastı.[13]

Sakın bu bir şeylerin habercisi olmasın!

Acaba hayvanlar haklarını aramak için mi orada oldular?

-Dersim’de sağ kalanlar da açlıktan ölsün diye keçi sürülerini bile bombaladım”

Khatun Sebilciyan nam kevâşe-(Sabihâ Gökçen)

-Hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz.

Kendisine ait bir itinin öldürülmesinden dolayı dünyayı ayağa kaldıran batı, Allah’ın yarattığı canlıların hayatına sorumsuzca son verebilmektedir.

Bilinmelidir ki, eğer dünya yıkılır ve dünya hayatına son verilirse, yapılan zulümlerle olur.

-“Dırahta ger ziyan etse karınca

Günah var mıdır ânı kırınca?”

-“Yarın Hakk’ın dîvânına varınca

Süleyman’dan hakkın alır karınca”

**************

PKK 10 milyon ağaç yaktı.

PKK terörü yeşil ve doğayı da hedef alıyor. Teröristlerin, Hatay başta olmak üzere çıkardığı yangınlarda milyonlarca ağaç yandı. TBMM bütçe görüşmelerinde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay “PKK’nın yok ettiği orman varlığı 10 milyon ağaç. Bu, sadece sayabildiklerimiz. Ağaç sevgisi olanlar neredesiniz?” diye sordu.[14]

-ABD’li bilim insanları, orman yangınlarından çıkan dumanın yarattığı bulaşıcı hastalık tehdidini ortaya koydu.

900’DEN FAZLA BAKTERİ VE 100 MANTAR TÜRÜ.

Dumandaki mikropları yakalamak için yeni teknikler kullanan araştırmacılar, havada yayılabilen 900’den fazla farklı bakteri ve yaklaşık 100 mantar türü buldu.[15]

HDP’li vekil Meral Danış Beştaş, TBMM’deki bütçe görüşmelerinde, terör örgütü PKK mensuplarının cenazelerine katılmaya devam edeceklerini söyledi.

Unutulmamalıdır ki, Hz. Âdemin cennetten çıkarılışı bir ağaca yaklaşmaktan dolayı idi.

Sürgün hayatı bir ağaçla başladı.

Sakın buradan sürgünde ağaç üzerinden olmasın!

-Acaba Adalet mi ağır gelmekte yoksa onu uygulayanlar mı hafif kalmaktadır?

Dünyanın kıyamet ve yıkımı ise; en büyük zulüm olan şirk ve küfür iledir.

Zira ehli imanın ruhu önceden kabzedilecek, geriye inanmayanlar kalmış olup, kıyamet onların başına kopacaktır.

Cezası büyük olan küfrü burada değil, kendisine aid olup Allah’ın ahirete bırakması ise, dünya mahkemelerinin üzerinde cürmünün büyük olmasından dolayıdır.

MEHMET ÖZÇELİK

13-02-2021


[1]https://www.google.com/search?q=tecav%C3%BCzc%C3%BCye+iyi+hal+indirimi&oq=tecav%C3%BCzc%C3%BCye+iyi+hal+indirimi&aqs=chrome..69i57.10134j0j15&sourceid=chrome&ie=UTF-8

[2] https://www.yenisafak.com/gundem/turk-yargisinin-kanayan-yarasi-iyi-hal-indirimi-3446050

[3] el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, II, 58, 1721; Bkz. ez-Zeylâî, Nasbu’r-Râye, IV, 67.

[4] Nahl Suresi 90. Ayet.

[5] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/avrupada-96-bin-multeci-cocuk-kayip-41127819

[6]https://www.google.com/search?q=almanyada+kaybolan+g%C3%B6%C3%A7men+%C3%A7ocuklar%C4%B1&oq=almanyada+kaybolan+g%C3%B6%C3%A7men+%C3%A7ocuklar%C4%B1&aqs=chrome..69i57.9699j1j4&sourceid=chrome&ie=UTF-8

[7] Rûm Suresi 41. Ayet.  https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=diyanetisleriyeni&sureno=30&ayet=41

[8] En’am.65.

[9] Zümer Suresi 7. Ayet.

[10] Şura.30.

[11] https://www.haber7.com/ekonomi/haber/3048010-nasa-bir-gunde-27-maymunu-oldurdu

[12] https://www.ensonhaber.com/dunya/fransada-yaklasik-2-milyon-ordek-kus-gribi-nedeniyle-itlaf-edildi?fbclid=IwAR3FzH55QQfHSkuycPn4sGkq9QhVapaSIOn4WJgmpf4mCDmVymaRdZC60so

[13] https://video.haber7.com/video-galeri/176498-mekkeyi-cekirge-suruleri-basti

[14] https://www.haber7.com/guncel/haber/3045919-pkk-10-milyon-agac-yakti

[15] https://seslimakale.com.tr/haberdetay/orman-yanginlari-bulasici-hastaliklarin-yayilmasini-kolaylastiriyor-21446




BİDEN’IN AYAK SESLERİ


BİDEN’IN AYAK SESLERİ

Abd tekrar Türkiye’yi içindeki tek adam iddiasında bulunan piyonlarıyla birlikte içe kapatmak istiyor.

Bazen şer olan ve görülen şeyde hayırlar zuhur eder.

Kötü komşunun insanı ev sahibi yapması gibi.

ABD’nin bize karşı hasmane tavrına karşı İttihad-ı İslam’ın oluşumunu hızlandırmak gerektir.

Kaderde ağını o yönde örmektedir.

Şu anda İslam dünyasının önünde iki önemli husus var;

Biri İttihad-ı İslam.

Diğeri ise, İsrail’in zulmüne dur demek.

-Biden’ın ayak sesleri Bağdat’ın bombalanması ve Rusya’nın karışmasında, Suriye’nin karışıp ve Libya’dan Türklerin çıkarılmasına kadar ayak sesleri yavaş yavaş başladı ve duyulmaktadır. Terör odaklı olarak, Terör beslenmekte, desteklenmektedir.

-ABD’nin kuyruk acısı var.

15 Temmuz’daki başarısızlık, onu yeni entrikalara sevk ediyor.

-İşte bir kesimin dile getirdiği Türkiye’deki Tek Adam veya Libya’ya niye giriyoruz mantığını seslendiren uğursuz ve piyon olarak kullanılan bir kesim maalesef Amerika’nın bu işgaline hizmet etmektedir.

-Bıdenin göreve getirdiği kimseler, Obama döneminde Ortadoğu’da terörü besleyen ve destekleyen kimselerdir.

-Maalesef ABD İslam dünyası ve dış dünya devletlerinin yıkılması ile terörü besleyen, desteklemesi ile uğraşırken, içeriden artık eskisi gibi gizli değil, yavaş değil hızla yıkılmaya gittiğinin pek de farkında değil gibi.

Amerika darbe yapıp yıktığı ülkelerinin bedelini, yıkılarak ve içten çökerek ödeyecektir.

-Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Fırat nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça Kıyamet kopmaz. Onun üzerine insanlar savaşırlar. Yüz kişiden doksan dokuzu öldürülür. Onlardan her biri: “Herhalde savaşı ben kazanacağım” der.”[1]

Abd yüz yıllık planını Fıratın çevresinde, İsrailin leh ve menfaatinde sürdürmektedir.

Bugün Türkiye- Abd- Rusya-vs devletlerin mücadele kavgası Fırat’ın çevresinde sürmekte ve de sürdürülmektedir.

Türkiye burada oynanan oyunun farkındadır.

Zaten Abd bu niyetini 50 bin tır gönderdiği silah ile göstermekte ve yıllardır bütçesinden ayırdığı milyon dolarlarla bunu sürdürmektedir.

**************  

-15 Temmuz itirafları! ‘Darbe olacak, izne çıkmayın’ talimatı

FETÖ’nün Özel Kuvvetler’deki mahrem imamı M.A. yakalandıktan sonra 15 Temmuz ve örgüte ilişkin önemli itiraflarda bulundu: Darbe girişiminden 2 hafta önce (FETÖ’cü) astsubaylara izne ayrılmayın denildi. İl dışı göreve gideceklere rapor alarak Ankara’da kalmaları talimatı verildi. 14 Temmuz’da ise güvendiğimiz askerlerin isimlerini sorumlumuza verdim.[2]

İşte Bıden bu fitne odaklarını beslemekte ve desteklemektedir.

Bunu zaten kendisi de açıkça dile getirdi.

-Daha şimdiden dünyada ve Türkiye’de hareketlenme, senaryo ve oyunlar oynanmaya başladı bile.

Dilerim kendi iç meseleleriyle uğraşmaktan, İslam Dünyası ve dünya ile uğraşmaya vakit bulamazlar.

-Çin’den ABD’ye yaptırım kararı.

Son Dakika Haberi; Joe Biden’ın yemin ederek ABD’nin 46. Başkanı olduğu sırada Çin’den son dakika haberi geldi. Çin, aralarında ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da yer aldığı 28 ABD’li üst düzey yetkiliye Çin’in ulusal egemenliğini ciddi şekilde ihlal ettikleri gerekçesi ile yaptırım kararı aldı.[3]

-Yahudi olmasam da, ben bir Siyonist’im” diyen Joe Biden, bugün ABD’nin Yeni Başkanı olarak ekibiyle dünyanın karşısında, daha doğrusu tehdidindedir…

Sayın Erdoğan’ı daha gelmeden muhalifleri destekleyerek çevirmekten bahseden, 15 Temmuz 2016 da Obama’nın yardımcısı olup olaydan haberdar olup, belki de 1980- deki darbede, -Bizim çocuklar başardı-, derken, 15 Temmuz da o çocuklar başaramadı.

-Trump aslında kendi ayağına kurşun sıktı.

Korona kendisinin de dediği gibi önemli sebebi olsa da, İsrail’e desteği ve Pentagon’un gücünü hafifletecek kararlar almayışı olmuştur.

-Rusya’nın bir asırlık dönemde uygulamış olduğu böl- parçala- yut politikasını bugün başta Amerika olmak üzere Batı; böl- parçala- Yönet tarzında, daha önce aç olarak yuttukları insanları, bugün doyurup şişmanlatarak yutmaya çalışmaktadırlar.

-Keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü. Türkiye’de muhalif[4] ve muhalefet partisini şekillendirmek için Deniz Baykal’ı kasetle götüren Bıden, bugün kasetle gidebilir. Kendisi Türkiye’yi Dizayn etmek üzere muhalefet partisini destekleyip ve adeta kısır bir muhalefet içerisinde Türkiye’yi daha ziyade Erdoğan’ın şahsında, Erdoğan’ı bahane ederek, Türkiye’yi Aynen eski darbelerde yaptığı gibi şekillendirmeye çalışan Bıden bu sefer kendisi de kasetle gidebilir. Sonuçta ektiğini kendi biçmiş olur.

Bu durum Amerika’da bir iç Savaşı başlattığı gibi, çevredeki savaşları da büyütebilir. Bıden aynı zamanda yıkımında bir adımı ve olacak olayların startını vermiş olur.

-Yüz yıl önce bizi Lozan’daki bağladıkları bağlar ile yeniden yenileme çabasına girilmekte ve o bağların çözülmesinden rahatsızlık duyulmaktadır.[5]

MEHMET ÖZÇELİK

02-02-2021


[1] Buhari, Fiten 24, Müslim, Fiten 29, (2894); Ebu Dâvud, Melahim 13, (4313, 4314); Tirmizi, Cennet 26, (2572, 2573).

[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3060118-cok-mahrem-15-temmuz-itiraflari-darbe-olacak-izne-cikmayin-talimati

https://www.yenisafak.com/gundem/cok-mahrem-15-temmuz-itiraflari-3595845

[3] https://www.haber7.com/dunya/haber/3058802-son-dakika-cinden-abdye-yaptirim-karari

[4] https://youtu.be/aQudgm78-1A

[5] https://youtu.be/asIg6mzNoKM




HURDALAR VE HURDALIKLAR

HURDALAR VE HURDALIKLAR

Cehennem kâinatın genel bir hurdalığıdır.

Bu hurdalıkta insanlar dünyasından tutunuzda, Cinler dünyasına kadar, Nebatat ve Hayvanat dünyasından Camidat dünyasına kadar bütün varlıkları kapsar.

Adeta kâinatın süzülerek özünü çıkartıp, ebedi ahirete diğer bir ifadeyle cennete gönderdiği öz ve özetlerin dışında geriye kalan artıkların çöplük olarak atıldığı ve hurdalık olarak kullanılmış olduğu bir yerdir.

Cehennem bu dünyada özellikle insanlar dünyasında, hurdalık yapılı insanlardan ve onların atık ve artıklarının toplandığı yerdir.

Hurdalık ehli olan insanlar, Hayatları hurda ve hurdada geçmiş yani diğer bir ifade ile kendisi Maddi Manevi olarak çökmüş olan insanların artık işe yaramayan, kaliteden düşmüş, Efendimizin ifadesi ile; insanlar Madenler gibidirler. Altın ve elmas madeni hatta Gümüş madeni olamayacak tıynette olan insanların, kömür halindeki dökülmüş olduğu ana hurdalıkları, Cehennem hurdalığıdır.

İnsanların kötü amellerinin toplandığı yerdir cehennem hurdalığı.

Kâinatın zerreden küreye kadar tüm atık artıklarının atıldığı yerdir cehennem hurdalığı.

Kâinatın genel kanalizasyonudur cehennem hurdalığı.

Ölen ve ışığı sönen yıldızların atıldığı büyük hurdalıktır.

Aynı zamanda fosil yakıtlarının yanarak yıldızlara ışık taşıdığı kalorifer kazanıdır cehennem hurdalığı.

Cehennem hurdalığı başta küfür içerisinde olup, kâinatta başta insan olarak tüm günah kirlerinden maddi atıklarına kadar depo edildiği ve en önemlisi de yokluk ile varlık arasında bulunan berzah bölümüdür cehennem hurdalığı.

Ne var ve ne de yok.

Ancak büyük bir görevi var, oda; varlıkları var olduktan sonra yokluğa düşmekten alıkoyan duvar, set ve engeldir O…

İman ve hayır bir vücut iken, küfür ve şer vücuda çıkmaya çalışan sun’i bir vücut giydirilmiş ademi ve yokluğa aid, hurdalığa sahip bir hurdadır.

Zira Allah’ın varlığının zıddı olan yokluğu yoktur ki, ona bir vücut giydirilsin ve vücut bulmuş olsun ve de vücut denilebilsin.

Onun içindir ki; küfür ve küfre aid her şey, kâinatın ve insanın posasının atıldığı yer, yokluğa düşmekten alıkoyan cehennem hurdalığıdır.

Cehennem bir yandan Allah’ın Celal, Cebbar, Kahhar gibi isimlerinin tecelli ettiği yer olmakla beraber, Rahmeti ilâhiyyenin de tezahür ettiği makam olmaktadır.

Zira idama mahkum olacaklar adeta idam edilmeyip, müebbed hapse çevrilmektedir.

Cehennem tüm atıkların durumuna göre ya ebedi veya belli bir süre kalacakları batakhane, atık-hane ve de hurdalıktır.

Geri dönüşümü mümkün olanlar dönecek, geri dönüşüme kazandırılacaklardır.

Cehennemin çok vazifeleri içinde birisi de, geri dönüşüm makine ve fabrikası olmasıdır.

Bazen hamam gibi olup temizleme görevi yapmaktadır.

Su, sabun, lif veya kese ile…

Veyahut da….

Ateş ile…

Cennet Cemal isminin tüm tecellilerine mazhar bir mekân, Cehennem ise Celâl isminin tüm tecellisinin yansıması olan hurdalık ve atık yeridir.

-Bazı hakikatler var ki, temsille fehme takrib edilir. Nasıl ki, bir vakit huzur-u Nebevîde derince bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: “Şu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp şimdi Cehennemin dibine düşmüş bir taşın gürültüsüdür.” Bir saat sonra cevap geldi ki, “Yetmiş yaşına giren meşhur bir münafık ölüp Cehenneme gitti.”[1] Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın beliğ bir temsille beyan ettiği hadisenin tevilini gösterdi.


[1] Müslim, Cennet: 31; Müsned, 3:341, 346..

MEHMET ÖZÇELİK

30-01-2021




PERDELİ HAKİKATLAR

PERDELİ HAKİKATLAR

Allah neden Hakikatlerin perdesini birdenbire açıp göstermiyor?

Tüm hakikatleri neden toptan ve birdenbire göstermiyor?

İnsan neden -Peygamber de dahil- tüm hakikatlere birdenbire vakıf olamıyor?

Çünkü insan tahammül edemez, altında kalır, ezilir, sigortası atar.

İdrâki meâli bu küçük akla gerekmez/ Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.

Bir damlada bazen boğulan insana, bütün okyanusun kendisine doğru gelmesi halinde ne gibi sel olup kendisini götüreceği barizdir.

Allah sindire sindire, tesbit ve takrir ve ikrar ettirmektedir. Zihne yerleştirme durumundadır. Hakikatleri insan duygularına nüfuz ettirerek böylece anlatma yoluna gitmektedir.

**************

Kur’an-ı Kerim geçmişten haber verip onun doğrusunu bildirdi.

Hakka Suresinin 40. ayetinden itibaren O’na Şair dediler. Allah onları yalanladı ve O’na şair dediler. Allah cevaben; Biz O’na şiir öğretmedik. Kur’an şiir değildir, ihtiyacı da yoktur.

Mekke’de Muallakat-ı Seb’a vardı. Peygamberimiz onlardan şiir öğrenmedi. Hiçbir zaman için şiirden konuşmadı, Şairde değildi.

Kur’an gelince şairlikte bitti. Yani O bitirdi, O başlatmadı, ortadan kaldırdı.

Sihirbaz dediler. Orada bir sihirbazlık olupta, gidip ondan sihir öğrenmedi. Kimden öğrendi? Şiiri kimden öğrendi? Var mı öyle birisi?

O Zat sihirbazlık da yapmadı. Sihirbazlık da orada cari değildi. Orada sadece edebiyat ve belâgat vardı.

O 7 büyük şairin hiçbirine şiir okumadı. Hiçbiri O’na onu öğretmedi.

O Zat hiçbir zaman Şair olmadı, Sihirbaz da değildi.

Hele onların ifadesi ile yalancı hiç değildi. O sonsuzdan haber verdi. Sonsuzu haber verdi. Ahiret var dedi.

-Peygamber Efendimizin gelişi Ebu Cehil ve Ebu Leheplerin ortaya çıkmasına sebep olmadı. Onlar zaten var idi. Belki Ebu Cehil ve Ebu Leheplerin oluşu, Efendimizin ortaya çıkmasına ve o zulmet ve dalaletleri ortadan kaldırmaya vesile oldu.

Tıpkı zalimlerin etrafa salgın gibi yayılmış olmasından dolayı, zulmün ve zalimin olması kahramanları devreye koyduğu gibi.

***************

Bazı makamlar bazı musibetleri gerektiriyor.

Hz. Eyyub’un sabırda kahraman olması için o musibet gerekliydi.

Devletin açtığı yüzlerce sınavlarda kabiliyete ve mesleğe göre eleman alınır.

İnsan bu dünyaya amelleri yönüyle ekmeye, duyguları yönüyle de ekilmeye gelmiştir.

MEHMET ÖZÇELİK

26-01-2021




DUYGULARIN KEŞFİ

DUYGULARIN KEŞFİ

Hayattaki tüm olumsuzluklar, olumlulukların ortaya çıkması içindir. Menfi olan şeyler müspet olan şeyleri tetiklemektedir.

Mesele, güzel görenin güzel düşünmesidir. Zira Güzel düşünen Hayatından lezzet alır. Hastalığı kaldırdığınız zaman hayatta her şey biter. Bilim biter. Üretim biter ve aynı zamanda hiçbir oluşum, icat, keşif, gayret, çaba kesinlikle olmaz.

Zira hiç hasta olmayacağını düşünen bir kimse; neden çalışsın, ev yapsın, evlensin, giyim sektörü oluşsun, Tıp, Eczacılık gibi eğitim birimleri ve okul okumaya neden ihtiyaç duyulsun?

Madem acıkmıyor ve hasta olmuyor, o halde hayatı devam ettirecek araçların oluşumu için neden bir çalışma içerisine gidilsin?

Her alanda örnekleri çoğalta bilirsiniz.

Bir hastalığın olmaması halinde hayat stabil adeta kabir hayatına dönmüş olacaktır.

Yardımlaşma, güzel huylar, destekleme ve bütün bu olumlu iyi şeyler devre dışı olmuş olur.

Aynı zamanda belgesellerde seyrettiğimiz bazı hayvanların, bazı hayvanları parçalaması insanlardaki olumlu duyguların oluşumuna sebeptir.

Sakın bununla onların yaptıklarının doğru olduğunu söylediğim çıkmasın. Zira zaten o hayvanların helal rızıkları, ölmüş hayvanların etleridir.

Aslında onlar akıl yönüyle sorumlu değiller ancak Allah’ın adaleti noktasından baktığınız zaman, onlar da haram olan yere gitmekte ve böylece dolaylı olarak kendisi bir Ceylan’ın yavrusunu parçaladığı gibi, bir Arslan da gelir o Çıta ve sairenin yavrusunu öldürür.

Bütün olumsuzluklara baktığımız zaman, bu perspektiften bakarak ve netice itibarıyla toprağın altındaki olumsuz olarak tohumu etkileyen yağmur, dolu ve yakıcı olan gübre, karanlık olan durum, toprağın basınç ve baskı durumu;

Neticede bahardaki onun bire yedi yüz derecesinde verim vermesini tetiklemektedir. Buna benzer hayattaki her türlü şeyler, olumsuz gibi görünen zahiri durumlar, olumlu şeyleri netice verir.

Mesela, eğer şeytan olmasaydı ve tüm olumlu olan şeylerin olmasını gerektirecek şeytanın olmamasından dolayı olmaması nasıl olurdu?

Mesela Peygamber olmayacak, Kitaplar olmayacak, Din olmayacak ve böylece Kur’an-ı Kerim olmayacaktı.

Hayatını dengeleyen, törpüleyen şeyler olmayacaktı. Böylece adeta insan her yönüyle, yontulması yönünde, Kemal’e ermesi yönünde olgunlaşması, Mevlana’nın ifadesiyle; Hamdım- Piştim- Yandım mânâsıyla tamamen olumlu yönde ki bu gelişimler olmayacak, hayat monoton olacaktı.

Evet dökülenler var. Kaybedenler var ama netice itibarıyla sonuca bakmalıdır.

Ehemmiyet kemiyette yani sayı çokluğunda değil, keyfiyette yani kalitededir.

Nitekim Hadiste;” İnsanlar madenler gibidir.” buyurulur.

Kimi kömür, kimi bakır, gümüş, altın ve elmastır.

Hepsi maden iken, değerleri farklıdır. Buda işlenmeleri, tinet ve yapıları itibariyledir.

-Bugün Corona tüm dünyayı tetikledi, ayağa kaldırdı, araştırma ve yardımı tahrik etti.

*************** 

Ruhlar; ruhlar aleminde bir ön inceleme ve ilk elemeden geçiriliyor.

‘Elestü bi Rabbiküm’ yani -Ey ruhlar Ben sizin Rabbiniz değil miyim yani Beni kendinize Rab olarak kabul ettiniz mi?

Bu dünyadaki şekillenmeler oradaki verilen cevap ve mukabele ile alakalıdır.

Buradaki dostluklar, oradaki dostluk ve yakınlığın tezahürüdür.

Tıpkı Hz. Alinin, ben oradaki toplantıyı hatırlıyorum derken, Abdullah adında bir zatında; Ben önümde, arkamda, sağımda ve solumdakini hatırlıyorum demektedir.

Efendimizin buradaki farkı, oradaki farkından kaynaklanmaktadır.

Ve de O Zattan sonrakilerin kıymet ve ehemmiyeti, ruhlar alemindeki gösterdikleri intibah, iştiyak, ihlas ve samimiyetleri nisbetinde tecelli ve tezahür etmektedir.

MEHMET ÖZÇELİK

25-01-2021




ENDİŞELİYİZ

ENDİŞELİYİZ

Abd’deki durumlardan ve kalkışmalardan ENDİŞELİYİZ!!!???

Dünyayı hep endişe ile karşılayan Abd’ yi, bugün dünya endişeyle karşılamaktadır.

Devletleri yıkan Abd, kendi içinden yıkılmaktadır.

İçindeki virüs depreşti, Abd kendi kendini yiyecektir.

Tükenişe kadar…

Abd’ ye dünyanın, mazlum ve masumların âhı tuttu.

Abd’yi âh vurdu.

Mazlumların ve masumların âhı vurdu.

Ancak sicili kirli olan bu devlet, yıkılmamak için yıkmaya çalışacak, bireysel su-i kastlarla, Ortadoğu ve İslâm Dünyasını karıştırmakla saldırganlığına devam edecektir.

-ABD ile asıl sorun S400 değil PKK’dır.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD ile Türkiye arasındaki asıl sorunun S400 değil, PKK meselesi olduğunu belirterek, “PKK/YPG terörist mi, değil mi? Önce oradan başlamamız lazım. PKK teröristtir; YPG Suriye’deki adıdır. Bunlar bizim halkımıza, sınırlarımıza karşı tehdit ve risk oluşturmaktadır” dedi.[1]

20 Ocak 2021’ de Abd’ de ne olacak?

ENDİŞELİYİZ…

******************

Türkiye bağlarından kurtuldukça, yükselişini de hızla sürdürmektedir.

-“Eğer siz (Uhud’da) bir acıya uğradınızsa, (Bedir’de de düşmanınız olan) o kavim de benzer bir acıya uğramıştır. O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz (zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz.) Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez..”[2]

-Türkiye’de yüz yıllık kurulan yanlış sistem değişiyor, yavaş da olsa.

Boğaziçi üniversitesine atanan rektöre gösterilen hazımsızlık bunun sonucudur.

İşte örneği, Boğaziçi Üniversitesi Rektörleri:

1. Cyrus Hamlin (1863-1877)

2. George Washburn (1877-1903)

3. Caleb Frank Gates (1903-1932)

4. Paul Monroe (1932-1935)

5. Walter Livingston Wright (1935-1943)

6. Floyd Henson Black (1944-1955)

7. Duncan Smith Ballantine (1955-1961)

8. Patrick Murphy Malin (1962-1964)

9. Dwight James Simpson (1965-1967)

10. John Scott Everton (1968-1971)

1863-1971 yılına kadar değişmeyen batı köklü sistem.

Hiç ses çıkmadı.

Neden?

Memleketi kimin yönettiği ve yönlendirdiği belli oluyor değil mi?

-Aynı sistemden Milli Eğitimi hatta diğer kurumları da tamamen hariç görmek saflık olur.

Belki Ergenekon ve Fetö bu ahtapotunun görünen kısmı ve ayakları idi.

**************  

Dünya ve içindekiler hızla değişiyor.

-Bir gün artık 24 saat değil! Dünya hiç olmadığı kadar hızlı dönmeye başladı.

Bilim insanları, Dünya’nın kendi ekseninde daha hızlı döndüğünü belirledi. Söz konusu çalışmaya göre, Dünya son 50 yıldır hiç olmadığı kadar hızlı dönüyor ve bu yüzden bir günün artık 24 saatten daha kısa bir sürede tamamlanıyor.[3]

MEHMET ÖZÇELİK

16-01-2021


[1] https://www.yenisafak.com/gundem/abd-ile-asil-sorun-s400-degil-pkkdir-3590167

[2] Âl-i İmrân Suresi 140.

[3] https://www.haber7.com/dunya/haber/3053851-bir-gun-artik-24-saat-degil-dunya-hic-olmadigi-kadar-hizli-donmeye-basladi




FİTNE ÜSLERİ

FİTNE ÜSLERİ

Evet fitne üstleri bu Abd üsleri.

Amerika’nın Türkiye’de 40 tane üssü var. Bunu görünce acaba Türkiye işgal mi edildi diye düşündüm?

Hikmeti hükümeti bilmiyorum. Ancak bunun neresinde bir hikmet var?

Amerika bize ambargo uyguluyor. Aslında birçok defa elimize koz veriyor. Ortam bu üsleri kapatma zamanı değil midir?

Bu üslerin bizlere olan faydası nedir ki?

Bir papazı bile yani Brunson’un fitne odaklarını çalıştırmak üzere darbe zemini hazırlıyor, planlar yapıyor.

Bir papaz bile bunu yapar ise, bu 40 tane üstte bulunan komutanlar acaba kim bilir ne yapar?

Bunlar birer fitne odaklıdır, ateşin alevlendiği yerler, ateşin çıktığı bu bataklıkların kapatılması lazımdır.

Sineklerle uğraşmak değil, bataklığın kapatılması lazım.

Amerika sürekli bizi tehdit ediyor. İşte son uygulamış olduğu Ambargoda bunun belirtisidir. Tam zamanıdır.

Evet insan hissi olarak değil, akılla hareket etmelidir. Ancak kapatmamanın neresinde bir akıl var?

Hikmeti hükümeti bilmiyorum ama hükümet Hikmeti bilmelidir.

Bunun Neresinde hikmet olduğuna on kere daha bakmalı. Hikmet nerede var? Ona göre hareket etmeli, bu fitne odaklarını ortadan kaldırmalıdır.

Artık herkes tarafından da bilinmektedir ki 15 Temmuz’da ABD’nin hem eli, hem kafası ve hem de bedeni vardır.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ABD darbe planlamış ve yapmıştır.

Sayın Erdoğan’ın darbesine misilleme yapıp, kan akıttığı Ortadoğu’ya uzanan kollarını nisbeten de olsa kesme zamanıdır.

Yoksa o el tekrar bize döner.

Yarın İncirlik’ten kalkacak olan bir Amerika uçağı İran’ı vurursa, İran kime vurur? Kime düşman olur?

Amerika bahane olur, bizi vurmuş olur.

Ve İran’ı vurursa aynen Suriye’de olduğu gibi, oradan kaçacak olanların da ilk gelecekleri yer yine Türkiye olacaktır.

Türkiye bunu taşıyamaz zira bu seferde içteki fitne odakları devreye konularak ayaklanmanın fitili ateşlenmiş olur.

Türkiye bu konuda ayağa kalkmalı, kendisini göstermeli, isbat etmeli, fitne ocaklarını ve odaklarını söndürmeli, kapatmalıdır.

Bu aynı zamanda bize İttihad-ı İslam’ın kapılarını da açacak ve tetikleyecektir.

Süresiz olarak tekrar memleketlerine gönderilmelidir.

Bu üsler Amerika’nın koludur, elidir, bakan gözüdür.

O halde Amerika’nın ahtapot gibi sarmış olan bu kollarının kesilmesi lazım.

Hiç vakit kaybedilmeden ve de tam zamanıdır.

Yüz yıldır darbe yiyip savunmasız bırakılan Türkiye’nin ayağa kalkıp, kardeşlerini de ayağa kaldırma zamanıdır.

-ABD’nin İsrail hesabına iki büyük hedefi var.

Birisi; 100 küsur yıldır doğuda sosyalist bir Kürt Devleti kurmak.

Diğeri ise; İran’ı vurmak veya İran bahanesiyle Ortadoğu’da İslam ülkelerini vurmak. Bu iki büyük hedefini gerçekleştirmek üzere İran’ı vurmayı, 1993 yılından beri Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş bunu bir televizyondaki hatırasını anlatırken; Nato’ya katıldığında, masa üzerinde dünyanın 8 kısma ayrıldığını, görünen haritada Amerika’ya 3 yerin verildiğini ve bunların da; Irak, Suriye ve İran olduğunu söylemişti. Televizyonda bunu dile getirmiş ve gerçekten de ondan sonra Irak ve Suriye vurulmuş, geriye İran kalmıştı.

Amerika’nın ve Abd’nin başına getirilenlerin adeta bir vefa borcu olarak İran’ı vurmak veya İran bahanesiyle Türkiye ve İslam ülkelerine vurmaktır.

-Bir kıssa: Annesini kaybeden bir aslan yavrusu koyunların arasına girmiş ve koyunların sütünü emerek büyümüş. Zamanla kendini koyun zannetmiş. Bir gün koyunlardan birisi aslana şöyle demiş:

“Sen bizim cinsimizden değilsin. Sen aslansın, biz koyunuz. Sen bu dağların kralısın. Son zamanlarda bu dağlarda çakalların, ayıların sesleri fazla yükselmeye başladı, bizi rahatsız ediyorlar. Bir kükresen de bizi bunlardan kurtarsan.”

Fakat aslan bunu kabul etmeyerek: “Ben de sizin gibi koyunum.” demiş.

Koyunun günlerce ısrarına rağmen aslan, aslan olduğunu bir türlü kabul etmemiş. Nihayet bir gün koyun, aslanı alıp bir su birikintisine götürmüş.

“İkimizin de sudaki akislerimize iyice bakalım. Senin yelelerin var, benim yok.

Söyle bakalım ikimiz de aynı mıyız?”

Aslan: “Hayır, değiliz.” demiş.

Sonra koyun: “Senin pençelerin var, bizim yok, senin dişlerinle bizim dişlerimiz bir değil. Hatta senin sesinle bizim seslerimiz bile farklı. İstersen bir ben meleyeyim, bir de sen kükre.” demiş ve önce koyun cılız bir sesle melemiş, arkasından aslan bütün heybet ve dehşetiyle kükremiş. Aslanın bu kükremesini duyan çakallar yuvalarına, tilkiler deliklerine, ayılar inlerine kaçışmışlar.

MEHMET ÖZÇELİK

06-01-2021




MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE…

MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE…

-“İzmir Belediyesi’nin Charlie Hebdo çizerine davetine valilik açıklaması: İptal edildi.

CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından online düzenlenecek olan Uluslararası İzmir Mizah Festivaline İslam’a ve Hazreti Muhammed’e hakaret eden Charlie Hebdo dergisinin karikatüristi Plantu da davet edildi. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, programın iptal edildiğini açıkladı.”[1]

Sözün bittiği yer.

Sende mi Brütüs!?

Brütüs, Roma’nın ünlü diktatörü Sezar’ın evlatlığıdır… Brütüs Sezar’a karşı çıkanlarla birlikte olur ve onu ortadan kaldırmak için suikast planları yapılır. … Hikayeye göre son bıçak (hançer) darbesini ise Brütüs vurur… Bunu gören Sezar, “Et tu Brütüs” yani “Sen de mi Brütüs” der.

-Müslüman mahallesinde salyangoz.

İki milyar Müslümana hakaret ve saldırı.

Peygamberimiz; Kişi sevdiğiyle beraberdir.” buyuruyor.

Allah herkesi sevdiğiyle beraber etsin.

Tıpkı Efendimize hakaret edeni sevenleri ve de sevenleri sevenler gibi.

Hebdodan daha fazla yaralayıcı.

Allah bu zihniyete fırsat vermesin.

Bu zihniyete fırsat verenlere de fırsat vermesin.

Allah akıl versin, akıllanmayacaksa, bildiği gibi yapsın.

Her iki cihanda rezil rüsvay, mahcup ve perişan etsin.

Değişmeyen ve kendisini değiştirmeyen, milletin inancını değiştirmeye çalışan yüz yıllık kısır zihniyet.

Bu milletin gönlünde taht kuran Zâta toz konduranı Allah dondursun.

Ve de soldursun.

-Sadece İzmir’e değil, Türkiye’ye ve de tüm İslâm dünyasına kulak verip hassasiyet gösteren Vali Beye teşekkürler.

-Bir yandan tacizlerle,[2] Ve bir yandan tacizi meşru görmekle,[3] bir yandan da dini sulandırıp tahrif etmekle, kokmuş ve kokuşmuş pilavları kızdırıp kızdırıp milletin önüne süren zihniyetin Allah kökünü kurutsun.

Zira bu iflah olmayacak nükseden bir kanser uru gibidir.

Biz bu filmleri bir asırdır istemeyerek zoraki seyrediyoruz.[4]

Münafık bir zihniyetin ürünü.

Dinime dahleden bari müsülman olsa.

-“Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan CHP’li İBB’nin ‘Türkçe Kur’an’ skandalına ilişkin açıklama.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an mealinin Kur’an gibi tilâvet edilmesi, Türkçe ezan ve ibadet konularında açıklama yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı, ezanın asli halinin dışında herhangi bir dil ile okunacak çağrının, İslam alimleri ve dünya Müslümanları nezdinde ezan olarak itibarının olmadığının muhakkak olduğunu bildirdi.”[5]

-Sayın Bardakçı’nın dediği gibi;” Kur’an’ı önceki gün Türkçe okutan İBB’ye şimdi çok önemli bir başka iş düşüyor: İstiklâl Mahkemeleri’ni tekrar kurmak!”[6]

Allah fırsat vermesin, yoksa onu da yaparlar.

Haçlı orduları kendilerine içeride Truva atlarını buldu, istediği gibi sürüyor.

Daha şimdiden, Abd başkanı olacak olan Biden koltuğuna oturmadan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan-ı devirmek için içteki destekleyeceğini söylediği kirli eller devreye girdi bile.

Kaos ortamını oluşturmak için tetikçilik yapan piyonlar ve oyunlar devreye konuldu.

Biden’in ayak sesleri…

Dağda oynanan oyunlar şehre indi, sahte kimliklerle…

-Karganın biri kilise çanını kirletirmiş. Papaz dayanamamış. Bir tabağa şarap koymuş. Bir gün çıkmış bakmış karga şarabı içip sızmış. Papaz kargayı eline almış, demiş; Hristiyan olsan kiliseyi kirletmezsin, müslüman olsan şarap içmezsin, yahudi olsan buraya gelmezsin.

O halde sen nesin?

MEHMET ÖZÇELİK

24-12-2020


[1] https://www.yenisafak.com/gundem/izmir-belediyesinin-charlie-hebdo-cizerine-davetine-valilik-aciklamasi-iptal-edildi-3591095

[2] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3048420-chpnin-alkollu-pikniginden-yine-yeniden-taciz-skandali-kaftancioglu-kadinlari-sucladi

[3] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/chp-milletvekili-sera-kadigil-chpde-taciz-ve-tecavuz-tabii-ki-olacak-2213365

https://www.sabah.com.tr/video/haber/can-ataklidan-chpdeki-taciz-ve-tecavuz-hakkinda-skandal-sozler-yollu-diye-dusunmus-olabilir

[4] http://www.tesbitler.com/2015/01/01/2-ramazan-senaryolarindan-turkce-ibadet-ve-ezan/

[5] https://www.yenisafak.com/gundem/diyanet-isleri-baskanligindan-chpli-ibbnin-turkce-kuran-skandalina-iliskin-aciklama-3591085

[6] https://seslimakale.com.tr/videodetay/murat-bardakci–kurani-onceki-gun-turkce-okutan-ibbye-simdi-cok-onemli-bir-baska-is-dusuyor-istikl%C3%A2l-mahkemelerini-tekrar-kurmak-41737




ABD YAPTIRIMINA YAPTIRIM UYGULANMALI

ABD YAPTIRIMINA YAPTIRIM UYGULANMALI

Hikmeti hükümeti bilmiyorum. Elbette hükümet olayı tüm yönleriyle düşünüyordur.

Ancak kaderin sevki ve hedefe giden yolu açtığı da unutulmamalıdır.

Bu düşmanca tavır, şimdiye kadar 1960 ve 80 darbesinden 15 Temmuz işgaline kadar Abd- nin işin içinde olduğu unutulmamalıdır.

Ben kuvvetli bir ihtimalle inanıyorum ki; kader bizi ittihadı islama götürüyor.

Fetönün devre dışı bırakılmasıyla birlikte, ordunun asli vazifesine dönmesi, islam ülkelerine yardıma gitmesi, korona ile dünyaya el uzatması, Azerbaycanda kendisini isbat etmesi; sadece islam dünyasınca değil, dünyaca da takdir görmektedir.

-“Bediüzzaman’a zurafâdan biri, birgün, irfanıyla mütenasip bir esvap giymesi lüzumundan bahseder. Müşarün ileyh de: “Siz Avusturya’ya güya boykot yapıyorsunuz; hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. Ben ise bütün Avrupa’ya boykot yapıyorum. Onun için yalnız memleketimin maddî ve mânevî mamulâtını giyiyorum” buyurmuştur. “

Bu durum bizi inşallah ittihadı islama götürecektir.

Abd- ye gerekli cevap verilmelidir.

İncirlikten başlayarak üstleri yani ortadoğuyu kontrol ettiği merkezler kapatılmalıdır.

Yarım asırdan fazla avrupanın pis kuyruğunda beklemektense, bizi çağıran İslam ve Türk dünyasına baş olmaya gayret edelim.

O yönde çaba gösterelim.

-Batı dünyasının dünü de bugünü de kirlidir.

-“Meksika’nın başkenti Mexico City’deki yapılan çalışmalarda arkeologlar kafatası kulesinin yeni kısımlarını ortaya çıkarttı. Bilim insanları tarafından yapılan açıklamada, Aztek’e ait kafatası kulesinin Metropolitan Katedrali’nin yanında yer aldığı belirtildi..[1]

İslam dünyasına sahip çıkılmalı yoksa oda dünkü sırtlanlar tarafından kuşatılmış, kendilerine çekilmektedir.

-“BAE ve Bahreyn’den gelen heyet Ağlama Duvarı’nda Yahudi ayinine katıldı.”[2]

-Yüz yıl önce çoğu mason olan İttihat ve Terakki Merhum Abdulhamid Han Hazretlerini devirmiş, altı asırlık çınarı yıkmıştır.

O çınarın kökünden yeşeren bu milletin yine yüz yıl sonra ecdadını temsil etmesinden rahatsız olan aynı mason zihniyet yine bir ur gibi nüksetmiş, Abdulhamid merhuma oynadığı yeni piyonlarla dış destekli olarak uygulamaya başlamıştır.

-Avrupa birliğine girmeyecek ve giremeyecek kadar büyümedik mi?

Veya biz mi büyüyoruz yoksa Avrupa mı küçülüp alçalıyor?

-Bu milletin maddi manevi her şeyine ipotek konuldu, engel olundu.

Havacılığımızda bundan nasibini aldı.

-“İsmet İnönü Nuri Demirağ’ın ofisine geliyor. İsmet İnönü sen güzel işler yapmışsın fakat sen bize niye gelmiyorsun diye soruyor. Nuri Demirağ çok geldim, çok süründüm diyor. 1937’te Divriği de maden var bunu çıkarmak lazım diyor. Fırat akıyor biz bakıyoruz bunun üzerine baraj yapmamız lazım diyor. Ama sizin bakanınız Ali Çetinkaya İskilipli Atıf Hoca’nın idam kararını veren Ali, ne zaman geldiysem beni reddetti. İstanbul’a köprü yapmak istedim ama sizinkiler engelliyor beni diyor.

İsmet İnönü yakın arkadaşlarına diyor ki, “Bunun işini bitirin. Yeşilköy’deki bütün malvarlıklarını alın” diyor. Ufuk Uras’ın amcası o günkü konuşmada orada bulunduğu için ondan öğreniyoruz. Babasına Milli Şefimiz beni üzdü diye mektup yazıyor. Ufuk Uras’ın babası anılarını paylaştığı için ben bu bilgiyi oradan öğrendim.

Nuri Demirağ bu olaylardan sonra mücadele edilemeyeceğini anladı. Bütün mal varlıklarına el konuldu.”[3]

-Türkiye’nin önündeki engeller birer birer kalktıkça, Türkiye içte ve dıştaki yükselişini ortaya koymaktadır.

Maddi ve manevi, görünen ve görünmeyen engellerden olan Fetö, muhalefet partilerinin çoğu, Akp içinden ayrılan Gül-Davutoğlu-Şener- vs kişilerin gölgeliklerinin ve gizli hesapları ortadan kalkınca ilerleme ve çıkış kendisini göstermeye başladı.

Elbette içte ve dışta bunu hazmetmeyenler olacaktır.

-Bir Teşbih ve Temsil: Karşınızda bir domuz var. Bir de ayı var. Ne yaparsınız? Evvela birisini tarafınıza çekip öbürünü bertaraf edersiniz. İkisine de birden cephe alırsanız ki; o zaman ikisini de kendinize hedef yapmış olursunuz. Ermenistan’ın arkasında ayı var. Yunanistanın arkasında da domuz var. İkisi de sahipleri tarafından kontrol edilerek, istedikleri zaman bir tehdit unsuru olarak bize de sevk ediliyor. Böyle bir vaziyet içerisinde iki arada bir derede ve de iki vaziyet içerisinde iseniz; bu durumda öyle bir taktik uygulamalısınız ki, ikisinin de tehdidi boşa çıkmış olsun.

Domuz mu ayı mı? Yukarıda ayı, aşağıda domuz; İçeride de domuz ve ayı severler?

İkisi ile de iş birliği içerisinde iken, gel de iş yap! Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık ve de aşağı ve yukarıyı kirletmeden ustalıkla gitmek gerekir.

Tükürüğü tutmadan ve de yutmadan..

-“Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.”(Bakara Suresi 120.)

MEHMET ÖZÇELİK

16-12-2020


[1] https://www.ahaber.com.tr/galeri/yasam/bilim-insanlari-azteklere-ait-kafataslari-karsisinda-soke-oldu-kafatasi-kulesi

[2] https://video.haber7.com/video-galeri/176868-bae-ve-bahreynden-gelen-heyet-aglama-duvarinda-yahudi-ayinine-katildi

[3] Prof.Dr.Muhittin Şimşek yarım kalan devrimi anlattı – Referans GazetesiTürkiye’nin ilk yerli uçağının üretimini kim engelledi? (memleket.com.tr)




ŞİMDİ HABERLER

ŞİMDİ HABERLER

-“PKK’yı eğiten adam savunma bakanı oluyor.

ABD’nin yeni başkanı seçilen Joe Biden, Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) eski CENTCOM Komutanı emekli Org. Lloyd Austin’i getirmeye hazırlanıyor. Austin’in Suriye’nin doğusunda terör örgütü PKK/YPG’nin DEAŞ’la mücadele kılıfı altında silahlandırılması ve desteklenmesi projesinin mimarı olduğu biliniyor.”[1]

-“Başkan olursa Türkiye’de hükümetin değişmesi için çaba sarf edeceğini söyleyen Joe Biden yıllar önce benzer ifadeleri Bülent Ecevit’e karşı da kullanmıştı. “Bize muhtaçsınız. Kıbrıs konusunda istenenleri yerine getirin, size yardımcı olalım” diyen Biden için Ecevit’in yorumu şu şekilde olmuştu: Senatör, Rum lobisinin militanı!”[2]

-“Batının genel zihniyeti.

“Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Biden ile birlikte Avrupa ve ABD’nin yeniden stratejik ortak olması gerektiğine vurgu yaparak, “Libya ya da Suriye’de olduğu gibi, Rusya ya da Türkiye tarafından doldurulan bir boşluk bırakmamalıyız. Artık otokratik oyunculara oyunları için alan sunamayız. Biz Avrupalılar, ABD ile ittifak içinde barışı ve demokrasiyi garanti altına almak için üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi.”[3]

-“Ermenistan Eski Cumhurbaşkanı Koçaryan: Türkiye’yi doğrudan savaşa sokmak için uğraştık, başaramadık.”[4]

-“ABD’nin yıllardır markaja aldığı ve yaptırımlar uyguladığı Venezuela’yı her yönden zayıflatmak için bütün yolları deniyor. Devlet Başkanı Nicolas Maduro, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ABD Venezuela Özel Temsilcisinin eşi Cilia Flores’e boşanma karşılığında Amerikan yönetiminin ‘kayıtsız şartsız desteğini’ teklif ettiğini söyledi.”[5]

-Dünya musibetlere davetiye çıkarıyor.

Hayvanların itlafı çok yaygınlaştı ve salgınlaştı.

Bu gelecek musibetlerin bir habercisidir.

Avrupa belasını arıyor.

-“Danimarka’da Kovid-19 bulaşan kediler itlaf edildi.”[6]

-“1,5 milyon hayvanın itlaf edildiği Hollanda’da vizon çiftlikleri tamamen kapatılıyor.”[7]

-“Koronavirüs: İspanya’da 100 bine yakın vizon itlaf edilecek.”[8]

-“Danimarka‘dan sonra dört Avrupa ülkesi ve ABD‘de de görülen ‘Cluster-5 virüs‘ü dünya çapında paniğe yol açtı, virüsü yayan hayvanlar askeri üste itlaf ediliyor.”[9]

*“CHP’de 5’inci taciz rezaleti!! Genç kadının anlattıkları kan dondurdu.

CHP Maltepe, Ümraniye, Avcılar ve Esenler’in teşkilatlarındaki taciz olaylarını ardından CHP Sultangazi İlçe Başkanlığı’nda da bir kadına taciz edildiği iddia edildi. Genç kadının anlattıkları ise kan dondurdu.”[10]

-“Şırnak’ta bundan 7 yıl önce 16 yaşında iken BDP aracılığıyla kandırılıp PKK’ya teslim edilen Zozan kod adlı M.A., “HDP’nin benim gibi gençleri kandırdığını, gerçek yüzünü sakladığını, fakir insanların çocuklarını kullandıklarına şahit oldum. HDP’nin yaptığı hainliktir” dedi.

Duran Kalkan beni sığınağa götürdü. Orada ağzımı eşarpla bağlayıp bana tecavüz etti.

Kendi ve çevre köyümüzden olup ilk ve ortaokuldan tanıdığım kendi yaşımdaki 32 tane arkadaşı orada gördüm. Hepsi de Şırnak ve Cizre BDP binasından getirilmişti. Hepsi de benim gibi tecavüze uğramış.”[11]

-Tam bir nankörlük örneği.

Siyaset yapmak için nankörlük yapıp, kör olup körlük yapmak mı gerekir?

“Daha önce muhafazakar olmadıklarını açıklayan, Charlie Hebdo’nun karikatürlerini ifade özgürlüğü olarak tanımlayan, muhafazakar çizgideki gazetecilere yönelik çirkin mesajlarla gündeme gelen DEVA Partisi, artık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hedef alan sözlerle de CHP ile yarışır oldu.

Partisinin bir kongresinde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pandemi sürecinde sağlık sektörü çöken ülkelere tıbbi yardım göndermesini şuursuzluk olarak değerlendirdi.”[12]

MEHMET ÖZÇELİK

12-12-2020


[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3042945-pkkyi-egiten-adam-savunma-bakani-oluyor

[2] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3032179-bulent-ecevitten-tarihi-biden-yorumu-yunan-lobisi-militani

Biden Irak’ta öldürdükleri. https://fb.watch/1HLy6YXDPw/

[3] https://www.haber7.com/dunya/haber/3041428-almanyadan-soke-eden-turkiye-aciklamasi-biden-ile-birlikte

[4] https://video.haber7.com/video-galeri/176163-ermenistan-eski-cumhurbaskani-kocaryan-turkiyeyi-dogrudan-savasa-sokmak-icin-ugrastik-basaramadik

[5] https://www.haber7.com/dunya/haber/3041292-maduro-abdnin-cirkin-teklifini-ifsa-etti

[6] https://www.haber7.com/dunya/haber/3039023-danimarkada-kovid-19-bulasan-kediler-itlaf-edildi

https://www.google.com/search?q=itlaf+edilen+hayvanlar&oq=itlaf+edilen+hayvanlar&aqs=chrome..69i57.23147j1j4&sourceid=chrome&ie=UTF-8

[7] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53945884

[8] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53441127

https://www.amerikaninsesi.com/a/corona-et-sektorunu-vurdu-hayvanlar-itlaf-ediliyor-/5395971.html

[9] https://www.milliyet.com.tr/galeri/son-dakika-oldurmeye-basladilar-dunya-dehsetle-izliyor-6351267/1

[10] https://www.haber7.com/guncel/haber/3041313-chpde-5inci-taciz-rezaleti-genc-kadinin-anlattiklari-kan-dondurdu

https://www.haber7.com/guncel/haber/3041294-chpde-bir-taciz-skandali-daha-5-yila-kadar-hapsi-isteniyor/?detay=2

https://www.ahaber.com.tr/gundem/2020/12/05/tecavuzden-tutuklanan-chpli-umut-karagozun-dosyasinda-korkunc-detaylar-doverek-cinsel-iliskiye-zorladi

https://www.ahaber.com.tr/gundem/2020/12/05/yine-chp-yine-taciz-tecavuz-sozleri-kan-dondurdu?paging=3

[11] https://www.haber7.com/guncel/haber/3039068-teslim-olan-teroristten-hdp-itirafi/?detay=2

[12] https://seslimakale.com.tr/haberdetay/ali-babacandan-yine-tepki-ceken-cikis-21389




İPLER KOPTU

İPLER KOPTU

Evet ipler koptu.

İpi kopardılar.

Şimdiye kadar ip üstünde cambazlık yapıp, samimi görünenler artık ipi koparıp gerçek yüzlerini gösterdiler.

İçindekileri kusup gerçek niyetlerini ortaya koydular.

Dine içten saldırıp, kendilerince etrafını boşalttıkları Kur’an-ı Kerime doğrudan saldırmaktadırlar.

Hazmedilmemiş sahip oldukları bilgileri ile, tıpkı Kur’an-ı Kerim onları ‘Kitap yüklü Merkep’ e benzetmektedir.

Önce sahabeye, arkasından herkes çarşı pazarda gezerken Ashab-ı Suffa’dan olup çokça hadis rivayet eden Ebu Hureyre’ye, bununla yetinilmeyip Peygamber Efendimizi kendilerince aşırı övülen ‘Levlâke Levlâke..” gibi hadislerin inkârına, hızını alamayanlar Kur’an-ı Kerim’in tarihselliği ile Peygamberin bunu (Haşa) söylemiş olacağına, deşifre olunca uydurduğuna;[1]

Bu sefer Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu bunu kılıflayarak;” Kur’an’ı Kerim bir metin değil, hitaptır; hitab-ı ilahidir. Mesela beklentilerimiz Kur’an’ı Kerim’in diğer insan ürünü metinlere en kapsamlı bir metin”,

“… Kur’an-ı Kerim dinimizin, dini bilgimizin ana kaynağıdır. Ama onu bir metin gibi göremeyiz. Süreç olarak görmemiz, diyalektik bir hitap olarak görmemiz gerekiyor. Bunu önemsediğim için üzerinde ısrarla durmak istedim.”[2]

Adları önemli olmayan birkaç kişinin ifrat ve sivri uçlu sözleri, İslâm-ın içinde birer ur gibi yayılmakta, az da olsa müşteri bulmaktadır.

Kendileri gibi…

Ancak güzel olan husus, şimdiye kadar münafıkane gizlice yapılan ve yapanlar iplerini kopararak kendilerini açık ettiler.

Şimdiye kadar aldatma ve masum gibi görünen çıkışlarla savunmada bulunuyorlardı, artık renklerini belli ettikten sonra saflar da belli olmuş oldu.

Geriye kişilerin irade ve tercihi kalmıştır.

-Öne sürdükleri hezeyanları okuyup dinledim; gerçekten de idrak yetersizliği ve ihatasızlık, anlama amacından çok tenkid amaçlı olduğunu gördüm.

Olayı bir bütün olarak değil, sığ ve dar alanda değerlendirip, zaten insan sözü olarak düşündüğünden, insan bakışıyla değerlendirmiştir.

İlahi kaynaklı düşünüp değerlendirmemiş, değerlendirememiş ve maalesef değerlendirememektedir.

Gayet basitçe bakıp, dar açıdan yorumlamaktadır.

Mesela; Bediüzzaman onların çıkamayıp reddettikleri hususları çok veciz ve akli yöntemlerle vuzuha kavuşturmaktadır. ”Bir sual: “Bazen ehemmiyetli bir hakikat sathî nazarlara görünmediğinden ve bazı makamlarda cüz’î ve âdi bir hadiseden yüksek bir fezleke-i tevhidi veya küllî bir düsturu beyan etmekte münasebet bilinmediğinden, bir kusur tevehhüm edilir. Meselâ, Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm kardeşini bir hile ile alması içinde    ‘Her ilim sahibinden üstün bir bilen bulunur.’[3] diye gayet yüksek bir düsturun zikri belâgatça münasebeti görünmüyor. Bunun sırrı ve hikmeti nedir?”
Elcevap: Herbiri birer küçük Kur’ân olan ekser uzun sûre ve mutavassıtlarda ve çok sayfa ve makamlarda yalnız iki üç maksat değil, belki Kur’ân, mahiyeti hem bir kitab-ı zikir ve iman ve fikir, hem bir kitab-ı şeriat ve hikmet ve irşad gibi, çok kitapları ve ayrı ayrı dersleri tazammun ederek rububiyet-i İlâhiyenin herşeye ihatasını ve haşmetli tecelliyatını ifade etmek cihetiyle, kâinat kitab-ı üslüman bir nevi kıraati olan Kur’ân, elbette her makamda, hattâ bazen bir sayfada çok maksatları takiben marifetullahtan ve tevhidin mertebelerinden ve iman hakikatlerinden ders verdiği haysiyetiyle, öbür makamda, meselâ zâhirce zayıf bir münasebetle başka bir ders açar ve o zayıf münasebete çok kuvvetli münasebetler iltihak ederler, o makama gayet mutabık olur, mertebe-i belâgatı yükselir.”
[4]

Bunlar tamamen bu ve bu gibi kadının mirastan üçte bir payı konusunda da Avrupa feylesoflarının itirazlarını seslendirmektedirler.

-“Kur’an Allah kelâmıdır, mahlûk değildir”[5]

-‘ Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibirini yenemeyip sırt çevirdi de: «Bu (Kur’an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil.»[6]

Kureyşli münkirlerden Velîd b. Mugīre el-Mahzûmî’nin ileri sürdüğü, “Bu Kur’an insan sözünden başka bir şey değildir” tarzındaki görüşüne dayandırmışsa da yine ona göre bunu ilk defa kelâmî bir tartışma konusu haline getiren Ca‘d b. Dirhem’dir; Cehm b. Safvân da bu görüşü benimseyip yaymıştır.[7]

-Halku’l Kur’ân meselesi geçmişten günümüze tartışma konusu yapılmıştır.

Bunun Allaha değil de Peygamber Efendimize aid olduğunu iddia etmek; Ümmi yani okuma yazması olmayan bir kişiye beşer üstü bir güç yüklemek demektir.

O’na şüphe düşürüp Yahudilikteki gibi tahrife kapı açmaktır.

O’nun evrensel değil, sadece birkaç muhatap arasında geçen olaylar ve belli mekanlara sıkıştırılan dar konular olduğunu iddia etmektir.

Tüm insanlığı bağlamadığını ve böylece Hristiyan ve Yahudiliğe de bir hakikat verme, onların dinlerinin de hakikat olduğu iddiasında bulunmak demektir.

Oysa Allah’ın Zatı Ezeli ve Ebedi olduğu gibi, Kelâmı da ezeli ve ebedidir.

-Bu görüş batıl bir mezhep olan Mutezile ve Şia kaynaklıdır.

Bunun kaynağı konusunda dayandırılan noktalar konusunda;

“1. Halku’l-Kur’ân meselesinin üslüm kaynaklı olduğunu ileri süren tarihçi İbnü’l-Esîr’e göre, Tevrat’ın yaratılmışlığından hareket ederek Kur’an’ın da mahlûk olduğunu ilk defa söyleyip yayan kişi Hz. Peygamber’e sihir yaptığı söylenen üslüm asıllı Lebîd b. A‘sam’dır.

2. Bir kısım Sünnî, Mu‘tezilî ve Şiî âlimleri halku’l-Kur’ân meselesini hıristiyan ilâhiyatçılarının etkisine bağlamıştır.

3. Halku’l-Kur’ân probleminin ortaya çıkışında Grek felsefesi etkili olmuştur.

4. Halku’l-Kur’ân meselesi ilâhî sıfatlarla bağlantılı olup sıfatların ezelî veya hâdis kabul edilişine bağlı tartışmaların etkisiyle ortaya çıkmıştır.”[8]

-“Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.”[9]

-“Onlardan bir takımı, Kitapta olmadığı halde Kitaptan zannedesiniz diye dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde: “Allah katındandır” derler, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.”[10]

-Belli ki bizdeki bir kısım ilahiyatçılar; İdamla yargılanan ve daha sonra Mısırdan kaçan Mısırlı Nasr Hamid Ebü Zeyd’in; Tarihsellik, Bir kültür kitabı olması ve de kitap değil de hitap olduğu sakat düşüncesinden etkilenmişlerdir.

*****************  

Dini tehlike 1970 yılında Türkiye’de Sağ taraftan İran’dan geliyordu. Humeyni model alınmıştı. Diğer taraftan sol kesimden Rusya’daki komünizmi kendilerine kıble edinmişlerdi. İki zıt görüş.

Bugün tehlike daha ziyade dini taraftan, Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelmektedir.

1970 yılındaki tekfir etme gibi sivri ve ifrat düşünceler bugün tekrar gündeme getirilmeye, İbn-i Teymiye’nin görüşleri tekrar canlandırılmaya çalışılıyor.

Bununla beraber yine batının, başta Amerika’nın ve İngiliz’in oyunu da bu tehlikeyi sürdürmektedirler. Türkiye kaygan bir zeminde olup çok rahatlıkla bitirip, çeşitli cephelere yönlendiriliyor. Kaygan zeminde kaydırılıyor. Ayağın altındaki sabun gibi.

-Safevilerin Avrupalılarla ilk siyasî temasları Şah İsmail dönemindeydi ve o, Osmanlılara karşı bir ittifakı hayata geçirmek için Venedikle irtibat kurmuş, onlardan ordusuna ateşli silahlar istemişti.[11]

-Batı İslâma girmeye tam hazır olmasa bile ve eğer hazır olup İslam’a girerse; acaba biz ne kadar hazırız, batının İslam’a girişine altyapı ve birikim olarak ne kadar hazırız? Kendimizi sorgulamamız lazım.

Hariçten gelen haçlı tehlikesiyle birlikte, içte çıkarılan ihtilaf ve Müslümanların harem daire olan Kur’an-ı Kerime yapılan saldırı, hesaplı ve vakitli bir saldırıdır.

İçteki oluşan urun nüksetmesi veya içteki urların zamanının geldiği düşünülerek dışa vurulmasıdır.

”Emniyet İstihbarat Dairesi’nin ‘gizli’ Türk selefiler raporunda çarpıcı bilgiler yer alıyor. MİT verilerine dayanarak hazırlanan rapora göre Nisan 2011’den beri Irak ve Suriye’ye 2750 Türk selefinin gidip geldiği, halen bölgede 1211 kişinin bulunduğu, bunlardan 749’unun IŞİD, 136’sının ise Nusra Cephesi’nde (NC) olduğu, bugüne kadar 457 Türk’ün bölgede öldüğü anlatıldı.

Selefilerin Türkiye’deki tabanlarının 10 bin-20 bini bulduğu, Tunus, Suudi Arabistan ve Ürdün’deki seviyeye çıktığı tehlikesine dikkat çekilen raporda, “Bu, ülkemiz açısından bir tehdit niteliği taşımaktadır” denildi.[12]

-Harici güçler özellikle İngilizler Vehhabiliği kullanarak İslâm dünyasına hücum edip vuruyor ve fitne çıkarıyor.[13]

*****************   

”Çocuk tacizcisi Fatih Nurullah’ın Almanya’nın soylu aileleriyle ilişkisi ortaya çıktı!

12 yaşındaki çocuğu taciz ettiği için 40 yıla kadar hapisle yargılanan Fatih Eyüp Şağban’ın ilginç bağlantıları çıktı. Sık sık Almanya’ya giden Şağban, “dinler ve kültürler arası diyalog” toplantılarının organizatörü Prof. Rudolf Prinz Zur Lippe ile yakın ilişki içindeydi. Tacizci, 15 Temmuz’da da yanındakilere “sokağa çıkmayın” dedi.[14]

Almanya bugün hem Pkk-yı, hem de Fetöyü ve uzantısı olan zihniyeti desteklemekte ve korumaktadır. Kaçanların Almanyaya, Yunanistan gibi ülkelere sığınması düşündürücüdür.

Acaba bunlara sahip çıkarken babasının hayrına ve özgür olmasından mı kaynaklanıyor?

Yoksa Türkiye ile karşı karşıya kalmanın yolunu açıp, karşı karşıya gelmesi mi sağlandı?

-Bir Kıssa:

-Hazret manzumesine “sana sığındım ey Allah’ın Rasûlü” manâsına “Dahîlek yâ Rasûlallah” başlığını koymuş. Çünkü Efendimiz s.a.v.’e kavuşma, O’nun cemâliyle müşerref olma iştiyakının şiddetine rağmen maksadına ulaşamamanın mahrumiyetiyle kan ağlamakta, Rasûl-i Ekrem s.a.v.’den medet ummaktadır. Gönül hûn olmuş, yani kanla dolmuş; vücudu baştan ayağa kana boyanmıştır. Bu nîrâna, bu ayrılık ateşine şimdiye kadar nasıl dayandığına kendisi de şaşmaktadır. 

Öğrencileri ona, yanan dede demiş.

O şiirlerinde “Yanmaktır Efendim biricik çâresi aşkın” diyen, “Yak üslüm âteşlere, efgânıma bakma!” diye yakaran Yaman Dede’nin duasına icabet buyurulmuş anlaşılan. Yahya Kemâl Beyatlı, Yaman Dede’nin ismine ve Rum kökenli bir üslüma oluşuna da işaretle, Rasûl-i Ekrem s.a.v.’e duyduğu yaman aşkın Anadolu Müslümanları nezdinde ona kazandırdığı itibarı şöyle ifade etmiş: “Yüz sürdü gerçi pâyine çok üslüman dede / Mollâ-yı Rûm görmedi bundan yaman dede”.

1962 de 75 yaşında yüksek ateşten oldu.

Belli ki yanmayı çok istiyordu.

– Men bende-i Kur’ânem eger cân dârem
Men hâk-i reh-i Muhammed muhtârem
Eger nakl kuned cüz in kes ez güftârem
Bizârem ez u vez an suhen bizârem

                   *   *   *

(Ben yaşadığım müddetçe Kur’ân’ın bendesiyim.
Ben, Muhammed Mustafa’nın yolunun toprağıyım.
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da şikayetçiyim, o sözden de şikayetçiyim.) Hz. Mevlâna.

MEHMET ÖZÇELİK

11-12-2020


[1] http://www.tesbitler.com/page/2/

[2] http://www.tesbitler.com/2020/12/07/kuran-i-kerim-tarih-otesidir/  Ali Bardakoğlu, İslam Işığında Müslümanlığımızla Yüzleşme, Kuramer Yayınları, Ekim 2016, s: 61-65.

[3] Yusuf suresi.76.

[4] 25. Söz. Sh. 421.

[5] Beyhakī, I, 373; Ebû Ya‘lâ, s. 87.

[6] Müddessir 74/25.

[7] er-Red ʿale’l-Cehmiyye, s. 259, 337; er-Red ʿale’l-Merîsî, s. 452.

[8] https://islamansiklopedisi.org.tr/halkul-kuran

https://islamansiklopedisi.org.tr/mihne

[9] Şuara. 193-195.

[10] Âl-i İmrân Suresi 78.

[11]Safevi Ülkesinin İngiliz Konukları (İngiliz Tacirlerin İran Seyahatleri, 1562-1581). Özer KÜPELİ.sh.3.

[12] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/iste-emniyetin-selefi-raporu-turkiye-tabanlari-20-bine-ulasti-bu-bir-tehdit-40094417

[13] https://sorularlarisale.com/ustad-hazretlerinin-ibni-teymiye-hakkindaki-gorusleri-nelerdir

[14] https://www.takvim.com.tr/guncel/2020/09/08/cocuk-tacizcisi-fatih-nurullahin-almanyanin-soylu-aileleriyle-iliskisi-ortaya-cikti

https://www.yenisafak.com/gundem/fatih-eyup-sagbanin-almanyanin-soylu-aileleriyle-iliskisi-cikti-bu-sapik-kimin-adami-3566393




GLADİSTONCA MI ?

GLADİSTONCA MI ?

Duyduğum şok bir haber beni yüz yıl öncesine götürdü.

“İngiliz Meclis-i Mebusanında, Müstemlekat Nazırı (Sömürgeler bakanı Giladisuton avam kamerasında Osmanlı devletiyle ve Kur’an hakkındaki o meşhur hainane konuşmasında) elinde Kur’an-ı Kerîm’i göstererek söylediği bir nutukta, “Bu Kur’an İslamların elinde bulundukça, biz onlara hakim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’an’ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur’an’dan soğutmalıyız” diye hitabede bulunmuş.”[1]

Bugün o Kur’an-ı Kerim-den soğutma uygulanmakta ve yaşanmaktadır.

O da İlahiyatın içinde.

Yüz küsur sene bugün, Öztürk, “Kur’an 23 sene Velid bin Muğire aşağı As bin Vail yukarı deyip bütün kadrajını Hicaz-Taif-Medine’ye sıkıştırmış. İnsanlığa son söyleyeceği sözün çapı oradaki 3-5 lavuk müşrik. Ve o müşriğe Kur’an’da öyle küfürler var ki. Hem ‘kel’ hem ‘fodul’ ve ‘piç’ ifadesi kullanılıyor” şeklinde konuşarak “Bu Allah dili olabilir mi? İnsani dil olamaz mı? Olabilir. Yanmış canı. Feverandır. Olabilir” diyor.

Ayetlerdeki kelimeleri argo bir lisana indirgeyip çevirmekle suçlanan Öztürk’ün konuşmasına sosyal medyada tepki yağdı.[2]

Bu onun ilk vukuatı değildi. Önceki konuşmasında da;

“Kur’an-i Kerim bize gelmekle iyi mi oldu diye bazen kendimi alamıyorum. Hakikatten gelmeseydi bundan daha mı kötü olurduk diye düşünüyorum. Bundan daha kötü durumda olabileceğimizin kanaatini taşımıyorum. “diyordu.[3]

Öztürkün daha önce tehlikesine dikkat çekmiştim.[4]

Eğer onun dediği gibi iki kişiyle uğraşıyor ve kadrajını Hicaz-Taif-Medine’ye sıkıştırmış ise aynı durumda olan;

Hz. Musa bir ömür boyu Firavunla, Hz. İbrahim Nemrutla mücadele etti.

Onlarda mı bir sinirle kitabı Tevrat-ı ve Suhufu yazdılar?

Oysa onlar bir semboldü.

Tıpkı kan dökücü Kabil gibi.

-Aslında Öztürk kendi kendisini tekzib etmektedir.

Zira 699 sayfa olarak yazdığı Mealinde, 29 sayfa kadar yazdığı takdim yazısında, bir çok kaynaktan istifadeyle uzunca yaptığı yorum ve alıntılarında hiç de iki kişiyle uğraşıldığı ve de Hicaz-Taif-Medine’ye sıkıştırmış bir meal olduğu görülmemektedir.

Acaba bu mu o yoksa o mu bu?

İki şahıs mı var ortada, birbirini yalanlayan?

Eğer yaptığı iş bilimsel bir tesbit? İdiyse neden istifa etti?

Yaptığı şeyin kabul görmemesi ve kendisinin de bunu kabul etmesinde mi?

Cami duvarına bevletmek ne zamandan beri özgürlük ve araştırıcılık! olmuştur?

Eğer bunun adı bilim adamlığı ise, batsın böyle bilim adamlığı!!!

-Balta ağaca vurunca ağaç ağlamaya başlamış.

Balta ağaca, çok mu incitti deyince ağaç;

Hayır demiş, senin baltan değil de, benden görünen senin sapın beni incitti, demiş.

Kur’an-ı Kerim hakkındaki bu hezeyanca sap bütün Müslümanları sadece incitmemiş aynı zamanda kanatmıştır.

-Daha önce Mustafa İslamoğlu’nun tefsir meali üzerine bir tenkid yazısı yazmıştım.[5]

Orada ehli sünneti yansıtmayan Takiyye yapıp anlattığı Hikmet evi ile şianın görüşünü yansıtmaktaydı.

Öztürkün mealini de okuyup tahlil ve tenkidde bulunayım dedim.

Ancak bu hezeyanları ile anlaşıldı ki; “Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” misali okumaktan vazgeçtim.

Son söz Kur’an-ı Kerim-in cevabı olsun:

-“Eğer Muhammed bazı sözler  uydurup bize iftira edecek olsaydı, onun şah damarını koparırdım. Sizden kimse de buna mani olamazdı. Şüphesiz o müttakiler için bir irşaddır.” (Hakka, 69/44-48)

-“Elbette sizden bazılarının Peygamberi yalancı saydığını biliriz. Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlıktır ve o, yakînin ta kendisidir. O halde, ey şanlı elçi! Haydi öyleyse sen de Rabbinin yüce adını zikret.” (Hakka, 69/49-52)

-«Muhakkak ki bu Kur’an’ı biz indirdik ve onu koruyacak, muhafaza edecek, devam ettirecek de biziz…» (Hicr, 15/9).

-“Ey Resûl, Rabbinden sana indirileni duyur; eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni (insanlardan gelen kötülüklerden) koruyacaktır.” (Maide, 5/67)

-“Deki: And olsun, eğer insanlar ve cinler şu Kur’ân’ın bir benzerini getirmek için toplansalar, yine O’nun benzerini getiremezler. Birbirlerine arka verseler de.” (İsra, 17/88)

-“Eğer kulumuz Muhammed’e indirdiğimizden şüphe içindeyseniz, haydi onun gibi bir sûre getiriniz ve eğer doğru iseniz; Allah’tan başka bütün yardımcılarınızı da çağırınız.” (Bakara, 2/23)

-“Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah’tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin.” (Yunus, 10/38)

-“Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz. (Size okuduğu) Kur´an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.” Necm.1-4.

MEHMET ÖZÇELİK

04-12-2020


[1] http://www.risaleinurenstitusu.org/kulliyat/tarihce-i-hayat/birinci-kisim-ilk-hayati/44

[2] https://www.yenisafak.com/gundem/marmara-ilahiyat-hocasi-ozturkten-kuran-i-kerim-hakkinda-skandal-sozler-bu-allah-dili-olabilir-mi-3587668

[3] https://www.nethaber.com/gundem/ilahiyatci-mustafa-ozturk-kuran-inmeseydi-daha-iyi-olurdu-12942

[4] http://www.tesbitler.com/2020/10/07/din-tahrifcileri/

[5] http://www.tesbitler.com/2015/01/02/mustafa-islamoglunun-meal-tefsirinin-tenkidi/




RUH BEDEN İZDİVACI

RUH BEDEN İZDİVACI

-Şu sonsuz alemde dünyamızın yeri, çöle atılmış bir kum tanesi ve okyanustaki bir damla gibidir.

Biz de dünya da aynen öyleyiz.

Ayette:” Gözler O’nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.”En’am.103.

Kâinat O’nu kuşatıp ihata edemezken, O her şeyi idrak ve ihata etmektedir.

O zatı ve sıfatları yönüyle her şeyi muhittir.

Ulvi alemden gelip bu süfli alemde bedenle bir araya gelen ruh ve onun izdivacının sebebi; duyguların inbisat ve açılımı, talim ve terbiye ve en önemlisi talimi eşyadır.

Yani eşyanın isimlerinin öğrenilmesidir.

Yani bir anlık bütün bildiğimiz varlıkların isimlerinin olmadığını düşününüz!

Her şey anlamsızlaşacak ve bilinmeyecektir.

Adeta Padişah çocuğu olan ruh, çingene kızı misali olan bedenle izdivaç etmiştir.

Bu da tıpkı bilgisayar proğramlarının, bilgisayar kasası ve monitörüyle buluşması gibidir.

İkisi de birbirine muhtaç ve birbirini tamamlamaktadır.

Ruh deveci ise, beden de devedir.

Ruh devecisi beden devesine binerse nice çölleri aşar. Ancak Allah korusun beden devesi ruh devecisine binerse onu götüreceği yerler otlaklıklar ve uçurumlardır.

-Sanal ve manevi alemden gelen yüce ruhla, aşağı alemdeki değer olan bedenin izdivaç ve ortaklığı sonucu ruh gözle bu alemi gördü, kulakla işitti ve diğer organlarla faaliyetini sürdürdü.

-İnsanın kıymet ve değeri mensup olduğu yerin durumu ve kıymeti ile ölçülür. İnsan ise arkasında durduğu ve hizmetine koştuğu şeyin kıymeti ile ölçülür, kıymeti de odur.

Kıymeti ise o temsiliyeti, ona verilen kıymeti ile eşdeğerdir Herkes kendi kıymeti nisbetinde kendisini temsil ve rol alarak temsil eder, onu tercih eder.

-Şu boşlukta yüzen dünya gemisinde sahipsiz olmadığımız kesin ve başıboş olmadığımız gayet kesin ve aynı şekilde şu dünya çölüne atılıp da istediğimiz gibi, bir gözetim altında olmadığımız mümkün değil. Hesap sorulmayacağımız söz konusu değil, keyfi hareket etmeyeceğimiz ve bir gözetim ve bir denetim ve de bir kontrol altındayız. Başıboş değiliz, kimsesiz değiliz. Bir çöle atılmış da unutulmuş değiliz, kayıp değiliz.

Bir sahibimiz var. Bir sevk eden var. Bir irade ve idare eden var, bir yöneten var. Projeli bir yaşayış ve hayat içerisindeyiz. Seyri içerisindeyiz. Külli neticeleri veren, cüzi hareketler içerisindeyiz.

Cüzi irade külli iradeyi netice veriyor. Külli iradenin harekete getirdiği Cüzi irade ile türlü işlerin oluşumunun, meydana gelişinin birer dişlileriyiz?

İnsan ne istediğini ve kimin için istediğini bilmeli.

MEHMET ÖZÇELİK

23-11-2020