HÂMUŞ

HÂMUŞ

Hamuş; Suskun, sessiz.

Hamuş ve bişrev.. Sus ve dinle..!

Çok az konuşan, sessiz, sakin olan, sükûti.

Bazen hal, kâl-den daha etkilidir.

Hal dili ile konuşmak.

-Mevlâna, gazellerinin büyük çoğunluğunu Şems olmak üzere az sayıda Selâhaddin-i Zerkûb ve Hüsâmeddin Çelebi için söylemiş ve çoğunlukla “Şems”, bazen de “Selâhaddin”, “Hüsâmeddin” mahlaslarını kullanmıştır. Ayrıca gazellerinin bir bölümünde de “Hâmûş” (suskun) mahlasını kullanmıştır. Şems’le karşılaştıktan sonra şiire daha da ağırlık veren Mevlâna “Hâmûş” mahlaslı şiirlerini muhtemelen Şems’ten önce söylemiştir.

-Özetle; Mevlana gazellerinin sonlarında, kendi adı yerine hep Şems-i Tebrîzî adını kullanmıştır. Nadir olarak bazı gazellerinde, Selahaddîn-i Zerkubî adını anmış bazan da “Hamuş” lakabını kullanmıştır.

-Hallac-ı Mansurun Enel Hakkına karşı Mevlana Hamuşu tercih etmiştir.

Yani hakikatların aslı hususunda susmaya mecbur kalan ruhun dilinden belirtilen hal…

Divanı Kebirindeki şiirlerinin çoğunu Hamuş ve onunla yakın ifadelerle belirtir.

Kethuda rüyasında o kutlu muhtesibi görü. Odanın baş köşesine geçmiş oturuyordu.

Ona dedi ki: ” Ey iyi ve şirin Kethuda, neler söylediysen hepsini bir, bir işittim, duydum. Fakat cevap vermeme izin yoktu. İzinsiz ağız açamam ki. Biz işlerin gidişatını öğrenmiş olduğumuzdan ağızlarımızı mühürlediler.

Gayp sırları faş olmasın. Şu hayat, şu geçim yıkılmasın diye bizi söyletmiyorlar.

Gaflet perdesi tamamıyla yırtılmasın, mihnet tenceresi yarı ham kalmasın diye susturdular bizi. Kulağımız kalmadı ama baştan ayağa kulağız. Ağzımız söylemiyor, dudağımız yok ama baştanbaşa sözüz. Ne verdiysek burada bulduk şimdi. Bu alem perdedir, o alemse asıl hakiki alem.”

-Gayb aleme aid haberler konusunda birtakım sırları bildiğini ancak onları açıklamanın maksada uygun olmadığını belirtir.

Bu manayı ifade için;

Ey deniz arayan hosrov, buyur ki, yağmur yağsın

Sedef gibi ben ağzımı bağladım, ondan dolayı ki, güherim vardır.

-O içinden gelen ilahi sesi duymak için susar.

O hakka ulaştıktan sonra, susmayı tercih etmiştir.

“Gönülden sözsüz,işaretsiz,yazısız yüz binlerce tercüman zuhur eder.”

“Harf kabdır,ondaki mana su gibidir.”

Hamuş onun için bir kod ve anahtardır.

Mevlana için konuşmak gümüş ise, susmak altındır.

O söz insanı değilim, der.

Hamuş, sırları korumak içindir.

-Sus, söylem bu alemdendir, bu görünen alemi terket.

-Ayine gibi susmada beyanların olması daha hoştur.

-Hakikat sırları susanda açılır.

*Hz. Zekeriya (as) ve Hz. Meryem’in susma orucu, gerçekten bir orucu ifade etmez. Bu durum, Hz. Zekeriya’nın harikulade bir şekilde kendine bahş edilen çocuğun varlığının bir alameti olarak verilmiştir. Hz. Meryem’in susması ise, beşikteki bebek olan Hz. İsa (as)’ın konuşmasını sağlamaya yönelik bir ön hazırlıktır. [1]

“Böyle bir durumda o ne söylerse söylesin kimseyi inandıramayacak ve iffetli olduğunu da ispat edemeyecek. Bu yüzden o Allah’ın emriyle susma orucu tuttu. Meryem’in susması Onu Allah’ın müdafaa edeceği anlamına geliyordu. Nitekim Allah onun kucağındaki bebeği konuşturmak suretiyle imtihan sürecini tamamladı ve olayı çözdü.”

Susmak tefekküre de yol açmaktadır.

Nitekim Hz. Meryem’i çocuğu konuşturarak, Hz. Aişe’yi de indirdiği ayetle temize çıkardığı gibi…[2]

-Konuşması gereken konuşurken, susması gerekenin susmasıdır.

Tıpkı Mehmet Âkif-in –Bülbül – adlı şiirinin sonunda;

“Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil matem!”

Şiirin yazılma hikayesi ise;

“8 Temmuz 1920’de Ankara üzerine saldırıya hazırlanan Yunan kuvvetleri, Bursa’ya girmişlerdi. Burada geçen olaylar Türk milli mücadele tarihinin en acı ve en hazin olaylarını teşkil eder. Bursa’ya giren Yunan ordusunda teğmen olan başvekilleri Venizelos’un oğlu Sofokles (ki daha sonraları başbakan olarak ülkemizi ziyaret etmiştir) doğruca Osmanlı devletinin kurucusu olan Osman Gazi’nin türbesine girmiştir. Orada sandukaya ayağını dayayarak çektirdiği fotoğrafı dünya basınında yayınlanmıştır.
– “Kalk koca Türk!.. Senden ırkımın intikamını almaya geldim. Bak kurduğun devlet parça parça oldu. Bursa’yı eski sahibine iade ettik. Zelil neslin şimdi elimizde bir köle durumunda bulunuyor. Kalk!.. Seni bir kere daha öldüreyim de ırkımın intikamını alayım!..”

Bir müddet türbenin içinde kılıcını sallayarak dolaştıktan sonra zafer kazanmış bir kumandan havasına bürünen Venizelos’un oğlu, ayağını sandukanın üzerine koyup kılıcına dayanarak fotoğrafçıya şöyle seslenmişti : “ Çek bakalım bir Bursa hatırası…”[3]

Bazen susması gereken bülbül, bazen de konuşması gerektir. İşte örneği;

Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin

Bülbül hamûş havz tehî gülistan harâb. İzzet Molla.

Artık dünyanın öyle bir bahar mevsimine vardık ki:

Bülbül susmuş, havuz tenha, gül bahçesi harap olmuş

MEHMET ÖZÇELİK

31-10-2017

[1] Meryem, 19/1-26; Al-i İmran 3/41.

https://sorularlaislamiyet.com/dinimizde-susma-orucu-var-mi-varsa-hukmu-nedir-0

[2] https://hasaneker.wordpress.com/2014/12/12/hz-meryemin-susma-orucu-ve-dersler/

[3] http://www.bursadakultur.org/mehmet_akif.htm




Namazda Salavatın Hükmü

Dört mezhebe göre Tahiyyat duasından sonra okunan salavatlar farklı mıdır?

Nebiye getirilen salavâtın şekillerinden bazıları:

-“Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdun mecîd. Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârakte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdun mecîd.”

“Allahım! İbrahim’e ve âilesine rahmet ve mağfiret eylediğin gibi, Muhammed’e ve âilesine de rahmet ve mağfiret eyle.Doğrusu sen, övgüye en lâyık olansın, yücesin. Allahım! İbrahim’e ve âilesine hayır ve bereketler ihsân ettiğin gibi, Muhammed’e ve âilesine de hayır ve bereketler ihsân eyle.Doğrusu sen, övgüye en lâyık olansın, yücesin.”[1]

-“Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdun mecîd. Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârakte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdun mecîd.”

“Allahım! İbrahim’in âilesine rahmet ve mağfiret eylediğin gibi, Muhammed’e ve âilesine de rahmet ve mağfiret eyle.İbrahim’in âilesine âlemlerde hayır ve bereketler ihsân ettiğin gibi, Muhammed’e ve âilesine de hayır ve bereketler ihsân eyle.Doğrusu sen, övgüye en lâyık olansın, yücesin.”[2]

*Ebu Mes’ud el Bedri- den;

Biz Sa`d İbnu Ubade`nin meclisinde otururken Resulullah (sav) yanımıza geldi. Kendisine, Beşir İbnu Sa`d: “Ey Allah`ın Resulü! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamızı emretti. Sana nasıl salat okuyabiliriz?” diye sordu. Efendimiz şu cevab verdi: “Şöyle söyleyin;

“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala al-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala al-i Muhammedin kema barekte ala al-i İbrahime inneke hamidun mecid.

(Allah`ım! Muhammed`e ve Muhammed`in aline rahmet kıl tıpkı İbrahim`e rahmet kıldığın gibi. Muhammed`i ve Muhammed`in alini mübarek kıl. Tıpkı İbrahim`in alini mübarek kıldığın gibi.”

(Resulullah ilaveten şunu söyledi): “Selam da bildiğiniz gibi olacak” [Tirmizi dışındaki Kütüb-i Sitte kitaplarında, Ebu Humeyd es-Saidi (ra)`den gelen bir rivayet şöyle: “Ashab sordu: “Ey Allah`ın Resulü sana nasıl salat okuyalım?” Resulullah (sav): “Şöyle söyleyin,” dedi:

“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema barekte ala İbrahime inneke hamidun mecid.

(Allahım! Muhammed`i zevcelerine ve zürriyetine rahmet kıl, tıpkı İbrahim`e rahmet kıldığın gibi, Muhammed`i zevcelerini ve zürriyetini mübarek kıl, tıpkı İbrahim`i mübarek kıldığın gibi. Sen övülmeye layıksın? şerefi yücesin).”

Ka`b İbnu Ucre`den gelen bir rivayet de şöyle: “Resulullah (sav) yanımıza gelmişti: “Ey Allah`ın Resulü,” dedik, “sana nasıl selam vereceğimizi öğrendik. Ama, sana nasıl salat okuyacağız (bilmiyoruz)?” “Şöyle söyleyin!” dedi:

“Allahümme salli ala Muhammed`in ve ala al-i Muhammedin kema salleyte ala İbrahime inneke hamidun mecid,

Allahümme barik ala Muhammedin ve ala al-i Muhammed, kema barekte ala ali İbrahime inneke hamidun mecid.”][3]

* 2597 ve 2603 – İbnu Mes’ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana, avucum avuçlarının içinde olduğu halde, Kur’ân’dan süre öğretir gibi teşehhüd’ü öğretti.”

“Tahiyyât, tayyibât ve salavat Allah içindir. Ey Nebi, selam, AIlah’ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah’ın sâlih kulları üzerine de olsun. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, yine şehadet ederim ki Muhammed AIIah’ın Resüludür.”

-Son ka’denin namazın farzlarından biri olduğu hususunda mezheb imamları görüş birliği etmişlerdir.

-Hanefilere göre son ka’denin farz olan süresi, Sahih olan görüşe göre Teşehhüt okuyacak kadardır. Bunun delili de Abdullah ibn-i Amr ibn-i Âs-ın rivayet etmiş olduğu şu Hadis-i Şeriftir;

“Son secdeden başını kaldırıp da Teşehhüd miktarınca oturdun mu namazın tamamlanmış olur.”[4]

-Malikilere göre ise; Farz olan selamı verecek kadar oturmaktır.

-Şafiilere göre ise; Son ka’de de teşehhüd okuyacak, Peygamber Efendimize salat getirecek ve birinci selamı verecek kadar oturmak farzdır.

-Hanbelilere göre; son kade de tahiyyatı okuyacak ve iki selamı verecek kadar oturmak farzdır.[5]

-Hakim ile Beyhakinin İbni Mesuttan rivayet ettiği hadiste;” Sizden biri namazda teşehhüt okuduğu zaman, Allahümme Salli ala Muhammedin, desin, ilh.” [6]

Bu hadis vücubiyeti ifade ederken, Şafiice sünnet kabul edilmiştir.

Tıpkı Kevser suresindeki – Venhar- Hanefice vücubu ifade ederken, Şafiice sünnet addedilmektedir.

Salavatların aynı kalıpta okunma zorunluğu yoktur.[7]

-Hatta Salli-Barik dualarının okunmaması, namazı bozmaz, namazın iade edilmesini gerektirmez.

*Genel olarak Çıkarılan Hükümler:
1- Namazda birinci oturuştan sonra sadece teşehhüt okunur, ardından salât getirilmez ve duâ yapılmaz. Bu, Hanefîlere göredir.
2- Namazda birinci oturuşta teşehhütten sonra sadece Pey­gambere (a.s.) salât getirmek sünnettir. Bu, Şâfiilere göredir.
3- Namazda ikinci oturuşta teşehhütten sonra Peygambere (a.s.) salât getirmek, sünnet veya vaciptir. Bu, Hanefîlere göredir.
4- Namazda teşehhütten sonra son oturuşta salât getirmek farzdır. Bu, Şâfiilere göredir.
5- Her iki oturuşta da Peygambere salât getirmek sünnettir, ancak ikinci, oturuşta onun âline de salât getirmek sünnettir veya müstehabdır. Bu, İmam Mâlik’e göredir.
6- Birinci ve ikinci oturuşta teşehhütten hemen sonra, ikinci oturuşta yine teşehhütten hemen sonra ve duadan önce salât getir­mek meşrudur.
7- İkinci oturuşta teşehhütten ve salâttan sonra duâ yapmak meşrudur.[8]

-Farklı olmasındaki sebep ise, farklı zamanlarda, farklı sahabelerin sorularına verilen farklı cevap olmasıdır.

Ancak ortak nokta ise hepsinde de, duayı ifade eden salavat sözcüklerinin var olmasıdır.

MEHMET ÖZÇELİK

[1] Buhârî, hadis no: 3370.

[2] Müslim, hadis no: 405.

[3] Buhari, Da’avat 33, Enbiya 8; Müslim, Salat 65, 66, 69 (406, 407); Muvatta, Kasru’s-Salat 66, 67, (1, 165, 166); Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3218), Vitr, 20, (483); Ebu Davud, Salat 183, (976, 979, 980, 981); Nesai, Sehv 49, 51, 54 (3, 45, 46, 47, 49)

Bak. Namaz içerisinde okunacak dua ve zikirler. Ebu Abdulmümin.46-51.

Bak. Fıkıh Külliyatı. Buhârî, Enbiya (c.6/3370/Fetih). Ebû Dâvûd, Nesâî ve diğerleri.

[4] Buhari. Ezan. Bab: 127-143; Müslim. Salat. Bab. 195-240.

[5] Abdurrahman Ceziri. Dört mezhebe göre islam fıkhı- I, Çağrı yayınları. 7. Baskı. İstanbul. 1993. 317, İslam Fıkhı Ansiklopedisi. Vehbe Zuhayli. 1 / 524-526.

[6] Age.Zuhayli. 1/526.

[7] Age. I/317-319.

[8] http://www.ilimdunyasi.com/ahkam-hadisleri/tesehhuden-sonra-peygambere-salat-getirmek/?imode




Sorular ve Cevablar

ahirette kabiliyet

AHİRZAMAN

allahı sevmek mecburimi

azeri sorular

bilim

cd kopyalama

cehennem

cemaat namazının sevabı….

cemi takdim

cenaze namazı

cenaze nere yikanmali

cenaze yıkamanın sevabi…

cennet ve cehennem elan

cennette çocuk

cennetten çıkarılış

cennetten ihraç hikmeti

cihad-gece baskınlarinda….

cinlerden

cocugun zararini kim oder…

duada

dusuncenin etkisi

elfazı küfür ve.

eti yenilen hayvanlar

ezan ve kamet cezmle..

ezan

futbol

geçmişteki günahları

hamilelerde…

hicret

hristiyanlara

hz.Aise

hz.aiseye iftira

ibni teymiyenin gazaliyi tenkidi

ingilizce siteye gelen sorular

İnisiyasyon ve Ezoterizm

insanlar mahşerde

irade

israkiyye duası

KADINLARIN HAYIZ OLMASININ HİKMETİ

kafirllerin küçük yaşta ölen

kalbler

kanın

kardeş katli

kelime-i tevhid

kendine saygı

KENDİSİNİ PEYGAMBERE HİBE EDEN MÜMİN KADINI, DİĞER MÜMİNLERE DEĞİL

mescid-i nebi

müsebbiat-ı aşere

mütevatirin hükmü

namaz kılmayan

namazı cem

namazın sırları

nema-faiz

nikah…

ölülerimizi

peygamberimiz

peygamberimizin hediye kabulü

risalei nurda

rukye

sakal

selam

semsi tebrizi ve felsefeciler

SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ SAV MUTE SAVAŞINDA NEDEN KENDİSİ ORDU KOMUTANI OLARAK ORDUNUN BASINDA GİTMEMİŞTİR DE

seytan…

siir

su ürünlerinin zekatı

sünnet namaz

şüphe durumunda

tövbe suresi

virüs

yeniden dirilme

yüksek sesle..

zalimlere meyletmeyin

zina yapan