DİNİNİ DÜNYAYA SATAN SİHİRBAZ VE SİHİRİ

DİNİNİ DÜNYAYA SATAN SİHİRBAZ VE SİHİRİ
Bazı görünmez güçlerin yardım ve aracılığıyla yapılan gizli işlerdir.
Kökü tarihin ilk dönemlerine kadar gider.
İlk başlangıcı iki Melek olup insanlara yararlı olmak amacıyla yapan Harut ve Marut tarafından yapılmıştır.
Hz.Musa döneminde revaçta olup,Hz.Musa-dan öncede Mısırda uygulanmaktaydı.
Cinlerden yardım almak ve tabiat güçlerini kendi yararlarına kullanmak amacıyla gelişmiştir.
Gücü elinde bulundurmayı amaçlar.
Uzak şarkta yani Çinde,Yunan ve Roma’da,Yahudilikte bunların çokça uygulandığı görülür.
Zamanla onların etkisinde kalan İslam toplumlarında da uygulanır olmuştur.
Batı da sihre yabancı değildir.
En çokta karı koca arasını açmada kullanılmış ve bu olumsuzluk ön plana çıkmış ve nazara verilmiştir.
-Kur’an-ı Kerim-de sihir yapmanın kötülüğü,Harut ile Marut adlı iki meleğin sihir konusundaki yetkileri,Yahudilerin sihirle ilgileri anlatılmakta ,sihir ve büyücülerin kötülüklerinden Allah’a sığınmak gerektiği belirtilmektedir.
*Etkilerinin belirtisi hususunda;

* Uzun zaman sağa sola dönme, uyuyama. Ancak iyice dinlendikten sonra uyuyabilme
* Sebepsiz yere üzüntü, gece boyunca devamlı sıkıntı
* Bazı insanları görünce onlardan sıkılma, korkma, bir yerde bekleme ve yardım görememe
* Çok korkunç rüyalar görme
* Dişlerini sıkma
* Uykuda çok ağlama, gülme veya çığlık atma
* Yüksek bir yerden düşüyor gibi olma
* Garip insanlar görme

– Uyanık Halde Görülen Rahatsızlıklar
* Sebepsiz yere baş ağrısı
* İbadet etmede zorlanma
* Beyin yorgunluğu
* Kasılma ve sinirlenme
* Tembellik
* Doktorların sebep bulamadığı ağrı ve sancı
* Ancak, bunlara bakıp da herkes kendisini büyülenmiş sanmasın.
Sihir yapmanın sekiz çeşitli yolu odup ve bu konuda çokça eserler verilmiştir.”
-Sihrin insan üzerinde olumsuz görülen etkisi vardır.En başta Peygamber Efendimize yapılmış ve olumsuz etkisi görülmüştür.Muavvizeteyn suresi inmiş, Efendimiz onu okumuş,Hz. Aliye yapılan sihrin yerini söylemiş,onu susuz kuyudan getirerek,hem okumuş ve hem açmıştır.Her açışında da rahatlama görülmüştür.
Nitekim yaşanmış ve akrabalarımızdan birisinin başından da şöyle bir olay geçmiştir.
Hamamcı Hayriye-yi eskilerden herkes tanır.Oğlu Cengiz şehre motoru ilk getiren ve en güzel kullanan bir kimsedir.Öyle ki GaziAntepten aldığı lahmacunu soğutmadan Adıyaman-a ulaşır.
Hanımı ile geçimleri iyi iken birden bozulur ve Cengiz bir kamyona arkadan vurarak ölür.
Yıllar sonra birisi bu işlerle uğraşan kör Sıddık-ın yanına gider.Konu açılır ve Cengizin durumu konuşulur.
Sıddık-ın yanına giden bayan onun eşinin kendi akrabası olduğunu söyleyince Sıddık şu itirafta bulunur;
-Öyle mi yav.Onun sizin akrabanız olduğunu bileseydim yapmazdım,der ve açıklar.
Hamamcı Hayriye bana geldi (1970 yıllarında),beş yüz lira verdi ve bunların aralarını açmamı söyledi.Bende yaptım.
Zaten arası çok sürmez ve oğlu adeta intihar eder.
Annesinin de akibeti kötü bir sonuçla sonuçlanır.
-Sihir dinin saydığı yedi büyük helak edici günahlardandır.İnsanları Rabbinden uzaklaştırır,başkalarına karşı içinde düşmanlık beslettirir.
Vehmi bir durumla başlayıp,sihirle inançlarını bozarlar.
Müslümanları dinlerine zarar verecek bu durumdan sakındırmak gerektir.
-Sihir;sebebi gizli ve ince olan şeylere ıtlak olunur.
Bir çok çeşitleri ve yolları vardır.
Sihir bazı terkiplerden,düğümlerden ve işlerden ibarettir.
Kişi sihirle Allah-ı inkâr ve şeytana yaklaşmış olur.Allah’ın izni olmadıkça sihir yapılmış kimsede tesiri olmaz.Ancak Allah bu dünyayı sebebler dünyası olarak yarattığı için,sebepler neticesinde oluşan şeyler gerçekleşir.
“Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.”
Ancak hiçbir peygamber de yoktur ki,sihir yapmakla iftiraya maruz kalmamış olsun.
“İşte böyle! Onlardan öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki, “O bir büyücüdür” yahut “bir delidir” demiş olmasınlar.”
İbni Hacer;sihir Nuh Peygamber zamanında mevcuttu,onlar onun sihirbaz olduğunu zannediyorlardı,der.
İbni İshak’ın bahsettiği üzere,Harut ve Marut kıssası Nuh-dan önce idi.
Sihir bazı kavimlerin nezdinde yaygınlaşırken,bazılarında da az olur.
Musa peygamber zamanında sihir yaygındı.Hz.Musa onların sihirlerine karşı aynı yöntemle mücadele etti.
Musa peygamberin gönderiliş zamanında Babil ve Mısırda çokça sihir var idi.
SİHİR HAKİKAT MIDIR YOKSA HAYAL MİDİR?
Sihir hakikattır ve vaki olmuş olaylardandır.Eşleri birbirinden ayırır.
“”Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!”
Vücudun acı çekmesinde,hastalanarak telef olmasında veya ölmesinde tesiri vardır.
Kişinin tabiatını ve adetini değiştirir.
SİHRİN ZARARLARI:
Bu durum kişinin akidesine zarar verir.Tehlikeli işlerdendir.Bunu sihir yapandan istemek kişinin din ve inancının noksanlığındandır.
Küfre kadar götürür,şeytani bir yoldur.
“Fakat şeytanlar insanlara, sihri ve Babil şehri’ndeki iki meleğe, Harut ve Marut’a indirilen şeyleri öğretmekle kâfir oldular. Ve oysa onlar, “Biz sadece bir fitneyiz (sizin için bir imtihanız).”
-Sihir yapanla sihir yapana giden hükümde aynıdır.
Hadiste:”Kim sihir yaparsa Allah’a şirk koşmuş olur.”(Nesa-i)
Buda onun müşrik olduğunun bir hükmüdür.
Bu bütün dinlerde haram kılınmıştır.
“Sihirbaz ise nereye varsa kurtuluşa eremez.”
Hadiste:”Helak edici yedi şeyden sakının;
1-Allah’a şirk (ortak) koşmak;
2- Sihir (ve büyücülük gibi göz boyayan, aldatıp oyalayan şeyler)le meşgul olmak;
3- Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymak;
4- Yetim malı yemek;
5- Savaş alanından kaçmak;
6- Faiz yemek;
7- İffetli, namuslu, suçtan beri, mü’mine kadınlara zina isnâd etmek”
Sihirde Cin ve şeytanlardan yardım alarak Allahtan başkasıyla korkutmaya yönelik bir davranıştır.Allaha olan tevekkülü kaldırır.Yer yüzünde fesat çıkarmayı amaçlar.
“Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah’ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır.”
DİNİNİ SATAN SİHİRBAZ
Sihirbaz dinini satmış ve nefsini şeytanın emrine vermiştir.Şeytan ise kendisi için yapılacak az şeye razı olmaz.
“Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı.”
Bunlar Allahın kelâmını necasetle yazarlar.Allahın kelâmını tersine çevirirler.Ya Fatiha-nın,ya İhlas suresinin veya başka surelerde değişiklik yaparlar.
Veya kanla yazarlar veya şeytanlarının kendilerine söyledikleri şekilde bunu gerçekleştirirler.
Nefsini şeytana satan kimse güzel ahlak ve amellerden soyunmuştur.Basireti bağlanmış,kötülükte koşturmakta,hayırdan yüz çevirmekte,dine düşman olup onunla alay etmektedir.Din sahiplerini kızdırmakta,onlara eziyet vermektedir.O bununla habis nefsini memnun etmiş ve ahmakça hevesini tatmin etmiş olur.
Bunda Rahmandan şek durumu vardır.Şeytana kulluk,yer yüzünde fesat çıkarma,Allahtan uzaklaşma,kaostan fayda sağlamaya çalışanlar gibi,fısk ve isyandan faydalanmaya çalışma vardır.
-Allah Ademi topraktan,cini ateşten yarattı.
“Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.”
Allah Ademi cinlere üstün kılmıştır.
“Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.”
Böylece kişi bunu yapmakla nefsini kendisinden daha aşağı bir seviyeye indirmiş,zillete düçar olmuş olur.
Cinlerde insanların kendilerinden faziletli ve yüksek seviyede olduklarını bilirler.
ŞEYTANLAR NİÇİN SİHİRBAZI KULLANIRLAR?
Şeytan insanın düşmanıdır.Doğru yol üzerinde oturup bekleyerek,onu doğru yoldan saptırır.Ona her cihetten yol bulup gelir.En önemlisi de insanları Allahtan başkasına ibadet ettirmektir.
“İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.”
Böylece kişiyi dininden çıkarmakla onu cehenneme atmış olur.Zaten Adem oğlunu aldatmasından maksatta budur.Oysa şeytanın ifsadı ıslahından daha büyük,günahı menfaatından daha fazladır.
Şeytan sihirbazı Allahın kullarına eziyet etmesi,eşleri ve mallarını ayırmak,geçimlerini bozmak,aralarında ayrılık oluşturmak amacıyla kullanır.
-İbni Kayyım:”Sihrin gücü ve tesirinin büyüklüğü gündüz değil gece yapılmasıdır.Onlar yanında bunun tesiri daha kuvvetlidir.”der.
Bunu gece yapmasa da lambaları söndürüp,karanlık bir ortamda yapar.
SİHİR NE İLE OLUR?
1-Yemekle olur.Yemeğine konulan kişi,bilmeden yediği yemekten sonra etkisini gösterir.
2-İçmekten dolayı olur.Herhangi içecek bir şeyin içerisine konulmakla yapılır.Bu midenin duvarına yapışarak,karında etkisini sürdürür.
Her ikisinde de yapılacak olan istifrağ etmektir.
Aksi takdirde midede kokuşma olur ve yengeç kendisini yakalamış gibi olur.
3-Yere atıp serperek,gömerek ta ki kişi ona basarak tesiri görülsün.
4-Bağlayarak.Saç veya elbiseden bir parçayı bağlayıp ona üfleyerek.
Peygamberimize sihir böyle yapılmıştı.
“Hem, nakl-i sahih-i kati ile, muzır bir sâhir olan Lebid-i Yahudi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı rencide etmek için acip ve müessir bir sihir yapmış. Bir tarağa saçları sarmış, üstünde sihir yapmış, bir kuyuya atmış. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Ali’ye ve Sahabelere ferman etmiş: “Gidiniz, filân kuyuda bu çeşit sihir âletlerini bulup getiriniz.” Gitmişler, aynen öyle bulup getirmişler. Herbir ipi açıldıkça, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm dahi rahatsızlığından hiffet buluyordu.”
5-İşi şeytana havale ederek.Sihirbaz şeytana bir çok alçaklıklarla yaklaşarak, yardımını almaya çalışır.Allah ise o kişiyi bu durumdan korur.
6-Yazmak suretiyle.Tılsım ve cedvellere yazarak yapılır.Bunun tesiri ise zayıftır.
-Maalesef bir çok insan da bundan umut beklemektedir.
Sihirbazda bununla bir çoklarının haram yolla,ilaç yapacağım,gaybı biliyorum iddiasıyla mallarını ve paralarını alır ve yer.
Sihirbazın zararı umumadır,ferdi değildir.Onda hiçbir cihetle bir hayır yoktur.Eğer bir hayrı olsaydı,kendisine olurdu.Kendisi zengin,mal,mülk ve makam sahibi olurdu!
Sihirbazlar insanların en rezilleridirler.Tabiatı bozuk,ameli rezil,kalbi karanlık kimselerdir.
Karanlık kalbler,şeytanların yerleri,evleri ve sığınaklarıdır.
Sihir yapanlar insanların en ahmaklarıdır.Akılca en azı,fikirce en bozuğudurlar.
Sihirbaz,insanlara zarar vermede şeytana en çok benzeyenlerdendir.
Alusi der:”Şeytanlar,söz,amel ve inanç hususunda,kötülük yapmada ancak kendilerine benzeyenlere yardım ederler.
Sihirbaz,insanların sahip olduğu en aşağı sıfat olan yalancılıkla vasıflanmıştır. Hadiste denildiği gibi;”Yalan söyler,onunla beraber yüz yalan daha söyler.”(Müttefekun aleyh)
Sihirbazlar şeytani bir sıfat olan kibirle insanlara karşı kibir gösterirler.
“Yalnız İblis secde etmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.”
Sihirbazlar en aşağı derecede cinlere sığınır,yardım dilerler.
“Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.”
Şeytana zillet gösteren kimse ise,en aşağı ve hakir kimsedir.
SİHİRBAZ SİHİRDEN NE FAYDA GÖRÜR?
Sihirbaz bununla tüm aşağılıklara rağmen yükseklik taleb eder.
Bununla mal ve reislik umar.
Nitekim Fir’avun sihirbazların Musa-ya karşı koymalarını istediğinde,onlar firavundan mal taleb ettiler.
“Sihirbazlar Firavun’a geldiler. “Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mükâfat vardır, değil mi?” dediler.
Firavun, “Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız” dedi.”
Fir’avun onlara mal ve aynı şekilde kendisine yakınlık vaadinde bulundu.Zira sihirbazlar malı ve öne çıkmayı severler.
Sihirbaz tamıyla şeytana hizmet ve başkalarına zarar vermek üzere koşturur.
Şeytan tamamen habistir.Elbette ona yaklaşanda onun gibidir.
Böylece şeytan maksadını gerçekleştirmek için sihirbaza bir rüşvet vermiş olur.Tıpkı parayla adam öldürmek veya fuhuş yaptırmak gibi…
SİHİRBAZ MUTLU YAŞAR MI?
Sihirbaz hayatında sürekli olarak şakice yaşar.Dinin tadını kaybeder, alamaz. Kur’an-ı dinlemekten hoşlanmaz.Ezandan korkar.
“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”
Sihirbaz insanlardan uzak bir hayat geçirir.Ancak kendisinden sihir taleb ettiklerinde onlarla bir bağlantı kurar.
Pisliğe bulaşmış,yaltaklanarak hayatını geçirir,kabir ve mezbeleliklere gider.Abdest ve gusülden uzak,pis koku içerisindedir.
Sihirbaz hayattan ümitsiz olup,rahat bir uyku uyumaz.Gündüzde huzurlu olmaz.Gecelerini sihrin karanlıklarıyla geçirir,gündüzlerini de sıkıntı içerisinde uyuyarak sürdürür.
“Rabbin, kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.”
“İnkâr edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab edeceğim. Onların hiç yardımcıları da olmayacaktır.”
Sihirbazın yaptığı tüm amelin vebali kendisine ve kendisinden bunu isteyenedir.
“Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır.”
O nerede olursa olsun kurtuluşa ve rahata eremez.
O kendi bütün iyi amelini yakıp bitirmektedir.
“Andolsun, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahyedildi: “Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan olursun.”
Cehennemlikle müjdelenen bir kimseden kim ne umar?
SİHİRBAZIN CEZASI NEDİR?
İnsanların sihrinden emin olmalarını sağlamak için öldürülmesi yönünde hüküm verilmiştir.
“Cündeb (r.a.) den yapılan rivayette Resûlüllak (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Sihirbazın (ve büyücünün) had cezası kılıçla vurulup (Öldürülmesidir),”
Bücale b. Abade’den yapılan rivayete göre, adı geçen diyor ki: Ahnef b. Kays’ın amcası Ceze’ b. Muaviye’ye kâtiplik yapıyordum. Bu sırada ikinci halîfe Ömer’den (r.a.) bir yazı gel¬di ki, bu onun vefatından iki ay önceye rastlamaktaydı. Yazıda şu emir yer alıyordu: “Bundan böyle sihirbaz olan bütün erkek ve kadınları öldürünüz. Mecûsîlerden kendi mahremleriyle (dinen nikâhı haram olan yakınlarıyla) evli olanları birbirinden ayırınız. Ayrıca mecûsîleri birbirine acaip sesler çıkararak ses¬lenmekten men’ediniz.”(Buhari)

Bunun üzerine üç tane sihirbazı öldürdük ve kendi mahremiyle evlenenleri birbirinden ayırarak evliliklerine son verdik ve bunu ALLAH’ın kitabındaki açık hükümlere göre yerine getirdik.
Hafsa-da doğrulayarak,Sihir yapan bir cariyenin öldürülmesi emredildi ve öldürüldü.
Bu ise dünyevi cezasıdır.âhiretteki cezası ise;
“Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı.”
KENDİSİNE SİHİR YAPILANLAR:
Kim Allah’a yakınsa,o afet ve şerlerden uzaktır.
Zikri çok yaparak,Rabbisini çokça anarak yaklaşan kimse,insi ve cini şeytanların şerlerinden de korunmuş olur.
“Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!”
Her ne vakit ki kişi Allah’ı anmaktan uzaklaşır ve ibadetini az yaparsa,şeytanın onu kullanması ve onunla oynaması kolaylaşır.
Sihir ise,Allah’ı zikir ve taattan boş olan kalplere tesiri daha kolay gerçekleşir.
İbni Kayyım;Sihir kadınlara,çocuklara,cahillere,çölde yaşayanlara,dinden, tevekkülden, tevhidden,evradı ilahiyyeden,dualardan,istiazelerden nasibi az olanlara daha çok tesir eder,der.
Kadınlar zikir ve ibadeti az yaptıklarından onlara daha çok tesir eder.
Çocuklarda ailelerinin ve eğiticilerin onlar üzerinde okumaları gerekenleri yapmamalarından dolayı daha fazla tesir eder.
Fısk,isyan ve kötülüklere düşen insanların durumu da böyledir.
Evlerinde saz ve çalgı aletleri oluşturup,topluluk halinde sürdürenlere de sihir ve nazar isabet eder.Çünkü bunlar nefsin hoşuna giden şeylerdendir.Onlar bunlar vesilesiyle günah işleyip,ibadetten uzaklaşmaları sebebiyle Rahmandan uzaklaşmış, isyana yaklaşmışlardır.
Bu durumda sihrin tesiri daha kolay olur.Elbette Allah için toplanıp,O’nu hatırlamak gibi olmaz.
-Özellikle kadınlar istek ve nefislerinin hoşuna gitmeyen bir durumla karşılaştıklarında,Allah’ın rızasına aykırı da olsa, hemen sihir yapan kimseye giderler.Onlara gidip gelmelerini söyleyerek,çok şeylerini kaybettirirler.
Acizliklerinden sıkıntıya gelemedikleri için bu yola baş vururlar.
Bundan dolayıdır ki hadiste;”Cehennem bana gösterildi,ehlinin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm.”
Bundan dolayıdır ki hasetten kadınlar Takvaya sarılmalı,günahlardan ve günaha itici şeylerden kaçınmaları gerekir.
“Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar. Onu beklemediği yerden rızıklandırır.”
Dua ile bol bol Allah’a iltica etmeli,ısrarla Allah-dan zararların def’ini istemelidir.
“Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”
SİHİRDEN ÖNCE KORUNMA YOLLARI:
1-Allah’a tevekkül etmek.
Mü’min kalbini Allah’a bağlar ve bütün işlerini O’na havale eder.Bilir ki zarar ona ancak Allah’ın izniyle olur.
Hadiste buyurulur: Eğer bütün ümmet sana fayda vermek için toplansa,Allah’ın senin için yazdığı ve ezelde takdir ettiği menfaatten başkasını sana ulaştıramaz.
Eğer bütün ümmet sana zarar vermek için bir araya gelse ,Allah’ın senin için yazdığı ve sana takdir ettiği şeyden başka sana hiçbir zarar veremez.”(Tirmizi)
Nice sihir yapanlar vardır ki,sihirleri tesir etmemiştir.
“Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi.”
2-Allahı çok çok hatırlamalı.
Kur’an okumayı,istiğfar,tesbih ve diğer evradları arttırmalı.
Bu durum tüm kötülüklere karşı sağlam bir sığınak ve kaledir.
İnsan ne zaman Allah’dan,O’na sığınmaktan ve O’na yönelmekten uzaklaşırsa, sıkıntıları büyür,belaları çoğalır,şeytan ona bir giriş yolu bulmuş olur.
İbni Kayyım:”Bir kalb tamamen Allahı zikretmekle dolu ise,dua, zikir ve istiğfarlarında O’na yönelik ise,kalbi ile dili bir birine mutabık ise,bu durum sihri engellemede ve sihrin kendisine isabetinden dolayı tedavide en büyük sebeb olmuş olur.
3-Günahlardan uzak durmalı.
Özellikle zengin kimselerden faydalanma konusunda geri durmalı.
Kur’an-ı okumaktan ve Allah-ı anmaktan uzak durmamalı.
4-Camide cemaatla sabah namazına devam etmeli.
Hadiste:”Kim sabah namazını kılarsa o Allahın zimmeti,koruması altındadır.”(Müslim)
Kim ki Allahın koruması altında ise,şeytan ona bir yol bulupda giremez.
5-Evde Bakara suresini okumalı.
Hadiste:” Bakara Suresini devamlı okuyunuz. Çünkü onu alıp öğrenmek büyük bir bereket; Terk etmek ise büyük bir kayıptır. Sihirbazların bile onu okuyanlara gücü yetmez.”
“Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Şüphesiz şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.”
6-Sabah ve akşam Muavvizeteyn (felak-nas) surelerini okumaya devam etmeli.
Ukbe b. Âmir (r.a.) Şöyle dedi:
“Ben yolculuk esnasında Resûlullah (s.a.v.)ın devesini yularından tutup çekerdim. Bir keresinde Resûlullah (s.a.v.) bana:
“Ey Ukbe! Allah’a sığınma hususunda en ha¬yırlı iki sûreyi sana öğreteyim mi?” buyur¬du, sonra bana “Felâk ve Nâs” surelerini öğretti. Daha sonra insanlara, sabah nama¬zını, bu iki sureyi okuyarak kıldırdı”.
Yine Ukbe b. Âmir (r.a.) şöyle dedi. “Ben Resulullah’la (s.a.v.) beraber Cuhfe ile Ebva arasmda gidiyordum, birden şid¬detli bir rüzgâr ve karanlık bizi kuşatıverdi. Peygamber (s.a.v.), hemen “Felâk ve Nâs” surelerni okumaya başladı. Bana da: “Ey Ukbe: Bu iki sureyi okuyarak Allah’a sı¬ğın, Allah’a sığınanlardan hiç biri o ikisi gibi başka bir şeyle O’na sığmmamıştır. (Özellikle bu iki sure sığınmanın en iyisidir.)” Da¬ha sonra Ukbe şöyle diyerek sözlerini biti¬rir: “Resûlullah (s.a.v.)ın bu iki sureyi (Felâk ve Nâs) okuyarak namaz kıldırdığı¬nı işittim.”
İbni Kayyım:”Kişinin bu iki duaya olan ihtiyacı;nefsine,yiyeceğine, içeceğine, giyeceğine olan ihtiyaçtan daha büyüktür,der.
7-Kelimatillahit tâmmât ile Allaha sığınmayı çok yapmalı.
“Eûzü bi kelimatillahi’t-tammati min şerri ma haleka ve zerae ve berae ve minşerri ma yenzilü minessemai ve min şerri ma ya’rucu fiha ve min şerri fitnetilleyli vennehari ve min şerri külli tarikın illa tarikan yatruku bihayrin ya Rahman.”
Manası:”Bütün yaratıkların şerrinden; gökten inen ve göğe çıkan her şeyin şerrinden; gecenin ve gündüzün fitnesinden; hayra açılan yollar hariç bütün yolların şerrinden, Allah’ın kusursuz kelamlarına (âyetlerine yani Kur’an’a) sığınırım. Ey Rahman olan Allah’ım (beni muhafaza eyle).”
Hadiste:”Kimde evine girerken bunu söylerse,evinden çıkıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez.”(Müslim)
Gecede ve gündüzde,evine girdiğinde,karada ve havada yarattıklarının şerrinden bunun ile korunmalı.
8-Gecenin evvelinde Bakara suresinin son iki ayetini (aşir olarak okunan amener-resulü) okumalı.
Ebû Mes’ûd el Ensarî (r a )’den rivâyete göre, Rasûlullah (s a v ) şöyle buyurmuştur: “Kim Bakara sûresinin son iki ayetini okursa o iki ayet ona yeterlidir ”
9-Uyuma anında Âyet-el Kürsiyi okumalı.
”Yatağınıza yattığınız (yatacağınız zaman), ”Ayetel-Kursi’yi okuyunuz. Çünkü orada bulunduğunuz müddetçe koruyucunuz bizzat yüce kendisi olur. Ve sabaha kadar o yatağın etrafına (çevresine) kesinlikle şeytan yaklaşamaz” buyrulmuştur.
10-Sabahleyin Medinenin Acve hurmasından yedi tane yemeli.
Hadiste:” Kim her gün yedi tane acve hurması (yiyerek) sabahlarsa zehir ve sihir ona zarar vermez” ( Müslim)
11-Sabah ve akşam virdlerine devam etmeli.Mesela:
Âyet-el Kürsi, Bakara suresinin son iki âyeti(Amener resulü), Muavvizeteyn (Felak-Nas), “BİSMİLLAHİLLEZİ la yedurru ma’asmihi şeyün fil ardi ve la fissemai ve hüves-semi’ul alim”
Anlamı:” Yüce Allah’in ismiyle hareket ederim. O yüce Allah ki, O’nun mübârek ismiyle hareket edildiği (O’nun ismi söylendiği) vakit, yerde ve gökte hiçbir şey okuyana zarar veremez. O yüce Allah, her şeyi en iyi işiten ve en mükemmel bir şekilde bilendir.”,
“Euzu bi kelimatillahittammati, min kulli şeytanin ve hamme ve min kulli aynin lamme.”Manası: “Her türlü şeytandan, zararlı şeylerden ve kötü gözlerden bütün kelimelerin hürmetine Allah’a sığınırım.”
Resulullah (sas), Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’i şöyle sığındırırdı: “İkinizi de Allah’ın tam kelimelerine sığındırırım, her şeytandan, kötü kazadan ve kötü gözden.” derdi ve buyururdu ki: “Babam İbrahim oğulları İsmail ve İshak’ı böyle sığındırırdı.”
*Kelimatillahit tâmme-yi yapmalı,yedi kere; Hasbiyallahu lâ ilâhe illâ Hû, aleyhi tevekkeltu ve Huve rabbül arşıl azîm, .demeli;
Ebu Davud’un süneninde rivayet olunduğuna göre; Ebu’d-Derdâ Hazretleri demiştir ki, “Her kim sabah ve akşam yedi kere bu ayeti okursa, Allah Teâlâ o kulun önemsediği şeylere kifâyet eder”.
-Allahümme fâtıres-semâvâti vel-ardi âlimel-ğaybi veş-şehâdete Rabbe külli şey’in ue melîkehu eşhedü en lâilâhe illâ ente eûzü bike min şerh nefsi ve şerriş-şeytâni ve şirkihi)

“Ey Allah’ım! Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi ve âşikârı bilen! Ey her sevin Rabbi Şehâdet ederim ki senden başka mabud-u bil-hakk yoktur. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden ve şirkinden sana sığınırım.” de ve bunları sabaha çıktığında, akşama eriştiğinde ve yatağa girdiğinde söyle buyurdu. (Ebû Dâvud)
*Hergün 100 kere “Lâ İlahe İllallahü Vahdehu Lâ Şerikeleh Lehül Mülkü ve Lehül Hamdü ve Hüve Âlâ Külli Şey-ün Kadir” diyen kimse, 10 köle azad etmiş gibi olur, kendisine 100 sevap yazılır, yüz günahı silinir, o gün akşama kadar şeytanın şerrinden emin olur. Hiçbir kimse hiçbir ibadetle bu seviyeye ulaşamaz, ancak ondan daha fazla yapan müstesna. Hadis’i Şerif (Buhari, Müslim) Gezdiği sokakta bir kere söyleyenin bir milyon günahı bağışlanır, defterine bir milyon sevap yazılır ve kendisi için cennette bir köşk inşa edilir. Hadis’i Şerif (Ahmed İbn’i Hanbel)
Sabah ve akşam bunları ihmal edip terk etmek,şeytanın o insana musallat olmasının en büyük sebeplerindendir.
Kişi bunu kendisi için okuyabildiği gibi,ailesi ve bir başkası için de okuyabilir.Nitekim Efendimizde torunları Hasan ve Hüseyine böyle yapıyorlardı.
SİHİRDEN SONRA SİHRİN TEDAVİSİ NEDİR?
Allah sihir yapılmış kimsenin bu sihirden kurtulmak için meşru yollarla tedavisine baş vurmasını meşru görmüştür.
Buda önce de söylediğimiz gibi;yenilen ve içilen şeyleri kusmakla,gömülen yerden çıkarmak ve düğümlerden çözmekle olur.
Peygamberimizden de rivayet edildiği üzere bunun çözümü iki yolladır:
1-Çıkartılması ve ibtali.Efendimizde Rabbimizden istemiş,gösterilmiş ve çıkararak iptal etmiştir.
Sihrin yapıldığı yerde,eziyet verdiği mahalde istifrağ etmektir.
SİHRİN YERİNİ BİLMENİN YOLU:
*Ya Kur’an okunmasından sonra cinnin konuşarak sihir yapılan yeri gösterilerek çıkarılacaktır.
*Ya da Allahın lutf ve ihsanıyla sihir yapılan kimseye rüyasında gösterilecektir.
2-Sihir yapılan üzerine Kur’an-ı Kerim-i okumaktır.Bunlarda;
*Kur’an-ın en büyük surelerinden olan Fatiha suresini okumak.
*Âyet-el Kürsiyi okumak.
*Sihir ayeti olan A’raf suresinin 117-119.âyetlerini okumak.
*Yunus suresi 79-82.âyetlerini okumak.
*Taha suresi 65.69.âyetleri okumak.
*Felak ve Nas surelerini okumak.
İbni Kesir der:Sihrin etkisini gidermede kullanılacak en faydalı yol,bu sihri gidermede rasulüne indirdiği felak ve nas sureleridir.
-Hz. Hatice validemiz şöyle rivayet etmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.s) rahatsızlandığı zaman Muavvizeteyni okur ve vücuduna üflerdi. Hastalığı ağırlaştığı zaman ona Muavvizeteyni ben okudum ve bereketini umarak kendi ellerimle vücudunu sıvazladım.”
3-Sihrin çözümü için çokça dua ve tam bir ihlasla Allaha yönelmek.
Buhari ve diğerleri, Hz. Peygamber’in bir Yahudi’nin yaptığı sihirle büyülendiğini şöyle rivayet ederler:
“Ayşe rivayet eder: Zureyk Oğulları’ndan Lebid b. A’sam adında bir adam Rasulullah’a sihir yaptı. Öyle ki, Rasulullah bir işi yapmadığı halde kendisine yapmış gibi geliyordu (feleğini şaşırmıştı). Bir gün veya bir gece yanımdayken uzun uzun dua etti ve bana “Ey Ayşe, çözüm istediğim konuda Allah’ın bana çözüm gösterdiğini anladın mı? Bana iki adam geldi, biri başucumda, diğeri de ayak ucumda oturdu ve biri diğerine “Adamın ağrısının sebebi nedir?” dedi. Ona,”Büyülenmiştir“ dedi. “Kim büyüledi?” dedi. “Lebid b.A’sam” dedi. “Hangi şeyle büyüledi?” dedi. “Bir tarak, biraz saç kılı, erkek hurma kapçığı ile.” dedi. “Sihir nerededir?” dedi. “Zervan kuyusu içindedir.” dedi. Ashabından bazı kişilerle beraber Rasulullah o kuyuya geldi. Dönüşte, “Ey Ayşe, suyu kına suyu ve hurma kapçıkları da şeytanın başları gibidir” dedi. “Ey Allah’ın Rasulü, onu çıkarsaydın ya” dedim. “Allah bana şifa verdi, onun yüzünden halk arasında bir kötülük çıkmasını istemedim” dedi ve sihir malzemesinin toprağa gömülmesini emretti ve gömüldü.”
-Rasulullah burada duayı çokça yaptı,ısrarla yaptı,duanın icabet vakitlerinde yapmalı-gecenin son üçte biri gibi-.
“–Kim bana duâ ederse, ben ona icâbet ederim; kim benden bir şey isterse, ben ona istedğini veririm, kim beden mağfiret dilerse, ben onu mağfiret ederim! …”buyurur.
“Allah-u Azze ve Celle, ilk gecenin üçte birlik vakti geçene dek her gece dünya semasına iner ve: “Her şeyin hükümranı Benim”, “Her şeyin Hükümranı Benim” diye buyurur ve (de¬vamla): “Kim Bana dua ederse, onun duasına icabet edeyim? Her kimde Benden isterse, ona vereyim? Ve kim de istiğfar istiyorsa onu da mağfiret edeyim?” diye buyurur. Bu durum sabahın aydınlanmasına kadar da devam eder.”buyurulur.
“Geceleyin öyle bir zaman vardır ki, müslüman bir kimse o zamana rastlayıp Allah’tan dünya ve âhirete dair hayırlı bir şey dilerse, Allah ona dilediğini verir. Bu her gece böyledir.”
BULUNAN SİHİR NE YAPILIR?
1-Yenilip içilmişse kusularak veya iki yoldan biriyle dışarıya atılır.Zararından da kurtulmuş olunur.
2-Eğer bir kağıda yazılmış ise,Bir su kabında bu yazılar silinir.Ta ki yazının eseri gidinceye kadar.Sonra bu kağıt yırtılır veya herhangi bir yere atılır.Veya herhangi bir yerde suya bırakılır.
3-Eğer düğüm yapılmış ise çözülür.Her çözmeyle beraber felak ve nas suresi okunur.Vücuda üfürülür.Tamamı çözüldükten sonra ip parçalara ayrılır,sonra herhangi bir yere atılır.
Sihir herhangi bir şekilde ateşle yakılmaz.
*Kim bir sihirbaza kendisine bir sihir yapması için giderse,dinini dünyaya satmış demektir.
İşlediği günahla Allahın gadabını üzerine çekmiş demektir.
Sihre gösterdiği rıza ile İslami bağını da koparmış demektir.
Mazlumun duası makbul olduğundan,sihre uğrayan kişinin gece gündüz yapacağı dua kabul olur.
Hadiste:“Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası.”(Tirmizi)
Sihirbaz hile yaparsa,Allahın hilesi daha hızlıdır.
“De ki: “Allah, daha çabuk tuzak kurar.” Şüphesiz elçilerimiz (melekler) kurmakta olduğunuz tuzakları yazıyorlar.”
İyi insanları koruyup müdafaa edecek olan da Allahtır.
“Şüphesiz, Allah inananları savunur. Doğrusu Allah hiçbir haini, nankörü sevmez.”
Zulmün neticesi şiddetli bir azaptır.
“Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.”
Dünya hayatı kısadır,insanda kabre tek başına girecektir.Sihir yapılan kimse hakkını alacak olsa,yapan orada ne yapacaktır,düşünülmesi gerekmez mi?
Bu duruma düçar olmadan evvel tevbe etmek gerektir.Hem Sihirbaza giden ve hem de sihir yapan için.
Peygamberlerin başına da çok musibetler gelmiştir.Elbette onlara uyanlara da aynı musibetler gelecektir.Bu kulun derecesini yükseltmek içindir.
Sihir yapılan üzülüp mahzun olmamalı zira bu iş Peygamberimize de yapıldı.Allah kulunu kendisine yaklaştırmak için bu gibi musibetlere mübtela kılar.
Kaderi tenkid etmemeli,kazaya rıza göstermelidir.
“Hoşlanmasanız da savaş size farz kılındı. Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
Dünya hayatı fani,ahiret ise bakidir.
“Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir.”
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” bunu çokça söylemeli.Ecrini istemeli ve daha hayırlısını vermesini talep etmelidir.
Mü’min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü’minin günahından bir kısmını mağfiret buyurur.”
Allahın rahmetinden hiçbir zaman ümit kesmemelidir.
Allah müminlerin dostudur.
Allah kudret ve ceberut sahibidir.Zulme müsaade etmez.
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.”
Not.Eser ‘Bâiu Dinihi.Dr.Abdulmuhsin bin Muhammed Kasım-ın eserinden özetle hazırlanmıştır.
12-09-2011
MEHMET ÖZÇELİK




“EŞKIYA MISINIZ SİZ”

“EŞKIYA MISINIZ SİZ”
*Eşkiyasınız siz! Siz eşkiyasınız! Siz kim misiniz? Kim eşkıya?
Hanginiz eşkiya-sınız?
Bu milletin değerlerine saldıranlar eşkiyadır.
Bu milletin önünü tıkayanlar eşkiyadır.
Medeni yaşantıyı bırakıp,dağa çıkanlar eşkiyadır.
Konuşarak ve anlaşarak değil de,kavga ederek başkaldıranlar eşkiyadır.
İnsanları sokaklara dökenler eşkiyadır.
Bu milletin hayat bahçesine giden suları tıkayıp kurumasına sebeb olanlar,yaşam sularını zehirlemeye teşebbüs edenler eşkiyadır.
Seçimle değil de,darbe ile başa geçmeye çalışanlar eşkiyadır.
Hukuku dinlemeyip hukuksuz hareket ederek,rüşvetle veya siyasetle hukuku yürütenler eşkiyadır.
Kirli işlerde bulunan,fuhuş çeteleri kuran,toplumu zehirleyenler tam birer eşkıya ve çetedirler.
Olumsuzluklara göz yuman,onlara su taşıyanlar,sulandıranlar birer çete yavrusudurlar.
Toplumda kaos oluşturmak,üniversitelerde okuma amaçlı olmayıp eğitimi sabote etmekle görevli olanlar,haklarını hakça değil,başkalarının haklarını gasbederek almaya çalışanlar birer eşkıya ve çete elemanıdırlar.
Evvelden eşkıya dağda idi.Şimdi şehre inmiş,halka karışmış.Tefrik etmek zorlaşmış.Bununla da kalmamış,dağdaki eşkıya ile şehirdeki ortak eşkıya şirketi kurmuş,işini sağlama almak için hukukun içinden kendine destekte bulmuş.
Gel çıkabilirsen bu işin içinden çık!
Üçüncü Mustafa bunu güzel anlatmış;
Yıkılıpdur bu cihan sanmaki biz de düzele
Devlet-i çarh-ı denî virdi kamu mübtezele
Şimdi ebvâb-ı saadetde gezen hep hezele
İşimiz kaldı hemân merhamet i lemyezele
MEHMET ÖZÇELİK
30-01-2011




DOĞUDA ÇOK ŞEYLER OLUYOR!

DOĞUDA ÇOK ŞEYLER OLUYOR!
*Bir asırdır sürdürülmeye çalışılan ancak kavgadan başka bu millete bir şey kazandırmayan Türk milliyetçiliğinin yerini,kürt milliyetçiliği alıyor.
*1970-lerde sürdürülmeye çalışılan kominizmin,sosyalizmin,marksizmin yerini,kürt marksizmi ve sosyalizmi altında yeniden canlandırmaya başlanıyor.
*Dağdaki eşkıya şehirlere indirilerek topluma korku salınılmasına çalışılıyor.
*Kürt militanları ve piyonları Türklerin bulunduğu yerlere kaydırılarak çatışma ortamının kızıştırılmasına,Türk-Kürt kavgasının çıkarılmasına çalışılıyor.
*Din dışı çabalarla vuramadıkları bu milleti yıllardır toplumun içine saldıkları ayrık otlarıyla ve dini temsil süsü verilen kimselerle vurmaya ve kandırmaya çalışıyorlar.
*Her koşulda şiddet besleniyor,toplum şiddete çekiliyor,gençler sokaklara dökülmeye çalışılıyor.Ülkücü camia tahrik edilerek,içlerine sızdırılan kimselerle sürekli hamaset duyguları canlı tutulmaya çalışılıyor.
*Alevi Sünni çatışması sürekli yedekte bulundurulup,üstü kapatılmıyor, çözümüne gidilmiyor.
*Türkiye Suriye gibi azınlıkların hakimiyeti için çatışma ortamına sürüklenmeye ve o ortam hazırkanmaya çalışılıyor.
*Yarım asırdır alt yapısı yapılmaya çalışılan ve yirmi yıldır da aktif hale geçirilen azınlıkların çoğunluğa hakimiyeti projesi,zincirin halkasındaki çözülme sebebiyle neticeye ulaşmamıştır.Ancak tehlike kalkmış değildir.Tehlike oluşturulmaya çalışılıyor.
Tüm İslam dünyasında uygulanmaya çalışılan özellikle Suriye modeli yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.
-Doğu ve güneydoğuda Kürtçülüğün altında sosyalistlik ve Marksizm sürekli besleniyor.
SOSYALİZMİN BAYRAĞINI ANKARA’YA DİKECEĞİZ
*Doğunun cahil bırakılmışlığından istifade ediliyor,fakirlik edebiyatı ile ateşlendiriliyor,kabile çatışmaları körükleniyor.
*Evvelden firavunların kucağında Musalar yetişirken,şimdilerde Musa-ların kucağında firavunlar yetişmekte ve yaşamakta ve buna çalışılmaktadır..
*Bir asırdır yüze geçirilen maskeler atılıyor artık şapkaların düşmesiyle kellikler ortaya çıkıyor.
********************
MHP’DE ÇOK ŞEYLER OLUYOR
*İstanbul Emniyeti’ne MHP İstanbul Milletvekili adayı emekli Korgeneral Engin Alan ile ilgili gelen ihbar mektubunda “Doğu Perinçek, emekli Korgeneral Alan sayesinde ekipten bilgiler almaktadır” ifadesi yer aldı. 2009 yılında elektronik postayla gönderilen mektup Ergenekon dava dosyasına da girdi.”
*Eski idealistler saf dışı edilerek,fuhuş yüklü kasetler,darbeciler safa katılıyor.
*Mhp-nin Chp-ye destek olması,onun rejim savunmasını üstlenmesinden midir?
Mhp nerede duruyor?
Yeni Mhp-Chp modeli midir?
Chp’ye selam çakan bir Mhp-mi?
İkisi de ergenekonu savunuyor,ortak noktaları artış gösteriyor!
*Seçimlerden sonra Akp-nin ne yapacağı meselesinden daha önemlisi,Chp ve Mhp-nin neleri götüreceği açısından bakıp değerlendirmek gerektir.
******************
CHP’DE ÇOK ŞEYLER OLUYOR
*Eline-Beline-Diline sahip olmayanlar buluşuyor.
*Fuhuş kasetiyle devralınan başkanlık,bir başka kasetle devredilme senaryolarına sahne olmaya çalışılıyor.
*Chp Demirelleşiyor.
*Chp’nin Haberal’a devredileceği seslendiriliyor.
*Cahp-cumhuriyet alevi halk partisi-mi oluyor?
Türk halkçıları gitti,kürt sol-alevi halkçıları geldi.
Suriyenin kopyası.
Chp-de darbe.
Chp-de büyük operasyon..kaynamalar..çalkantılar.İşgal sözleri,Ergenekon hamiliği.
*Chp-deki yapılanma ergenekonun alevi ayağı..kürt ve sol Marksist yapılanmasıdır.
*Dökülmeler başlayacak.
*Ermeni anneden,kürt ve alevi babadan doğan Kemal,2.Kemal devrinin oyuncusu.
1.Kemal gücü elinde bulundururken,gücü kullanıp yönlendirmekte,2.Kemal ise güce boyun eğmektedir.
2.Kemal devri ve devrimi..genel proje..azınlıkların hakimiyeti..problem doğurmaya gerek kalmadan,kendisi problem olan ve doğuran bir sistem.
*Chp iki yoldan başka yani 1946-daki açık oy gizli tasnif aldatmacası veya darbeler yoluyla ancak gelebileceğine inandığı için,sürekli darbelerden nemalanmış,ona bel bağlamış,o ortamı hazırlamış,alkışlamış,desteklemiş,el birliği ile hareket etmiştir.
Bu millet hiçbir zaman kendi iradesiyle bu partiyi iktidar yapmaz.Bu bir hükümdür.
***********************
ORDUDA ÇOK ŞEYLER OLUYOR
*Solcular,ateistler,olumsuzluklarda ortak noktası bulunanlar belli bir çatı altında toplanmaya sevk edilmektedir.Ordu birkaç dönem buna alet oldu.
Çevik Bir ile ordudaki çıkış sonuçsuz kalınca değişik bir yol denendi ve -Varan1 -gerçekleşti.Sıra varan-ların devamında.
Birde hükümet olunduğu düşünülürse?
*Ordusundaki komutan tarafından fişlenen bir asker,evindeki Kur’an-ı Kerimi suç aleti olarak gösteren bir asker,hanımının örtüsü suç olarak kabul edilen,namaz kılması askerden atılmasına bahane edilen,içki içmemesi bir kusur kabul edilen kişilerin komutanı bu milleti,bu milletin değerlerini temsil edemez.Bu vatanı ve bu vatanın insanları ve değerleri ona emanet edilemez.O benim komutanım ve bu milletin askeri ve bekçisi olamaz.Ve o insanda Peygamber ocağının bir üyesi kabul edilemez.
En masumiyet maskesine bürünenin bahanesi;komutanım bana emretti ve ben de yaptım.
Komutanı ona bir masumun öldürülmesini de emretse,demek ki yapacak!
Bir şeye sebeb olan onu yapan gibidir.
Olumsuzluklar emir komuta bahanesine bina edilemez.
Ona itaat değil,iradesizlik denir.
Ordu istifrağ etmeli istiğfar etmelidir.Gerekirse parmağını boğazına takarak istifrağını hızlandırmalıdır.
Eskide olduğu gibi hayırla yâdedilme dönemine dönmelidir.
10-05-2011
MEHMET ÖZÇELİK




DÜNYA DEĞİŞİYOR

DÜNYA DEĞİŞİYOR
*Dünya değişiyor,biz ise gayet yavaş değişiyoruz.Köklü olduğundan olsa gerek.Zira bir asırlık iç ve dış yapılan tahribat üç asırda tamir edilemeyecek bir boyuttadır.
*Chp şekillendirilmeye çalışıldı.Ancak yine de milletin iradesini yansıtmaktan pek uzak.
Tıpkı orta doğuyu bir asırdır şekillendiren batının,bugün eskimiş, pörsümüş, değişimlere ayak uyduramayan yöneticileri götürüp,paçavra gibi atıp,yerine isteği doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalışmaktadır.
Chp-de de sadece görüntü değişmiş,ana fikir aynı,bir değişme yok…
*Mhp-nin A takımının on altısından onunun uçkuruna sahip olmadığı internette yayınlanan uygunsuz görüntülerle ortaya çıktı.Bunlar Chp-yi de geçtiler.
Elbette bu durum umuma teşmil edilemez.Edilse zulüm ve haksızlık olmuş olur.Ancak buna karşı gösterilen tavır nedir?
Eline-Beline-Diline sahip olamayanlar,millete nasıl sahip olsunlar?Elbette olamazlar.
Hiç kirli olan kirlenenler,kirliliğe pirim verenler temizliğe,temiz topluma katkı sağlayabilirler mi?
*Mhp 1970-lerde hayatını verdiği ideolojisinin bugün kaçta kaçını temsil ediyor?
16 adet A Takımının 10-unun kirli ilişkilerinin ortaya çıkması basite alınacak bir durum değildir.
Bunu yaymak ne kadar kirli ve çirkin ise,böyle bir işte bulunmak ondan daha fazla bir kirliliktir.
Kasetler aslında Mhp-yi değiştirmekten öte bir durumdur.Çünkü şimdiki Mhp eski Mhp değildir.
Bu durum bir dönüştürme faaliyetidir.
Daha önce anormal görülenleri normal görme faaliyetidir.Namus ,darbe, mafya, kaostan beslenme,vs gibi.
*Mhp bir kimlik değişimi ve bunalımı yaşamaktadır.
*Rahmetli Türkeş hafta sonu öldüğünde ilk düşündüğüm,hemen ertesi günü okula gittiğimde;o beldenin ülkü ocaklarını kuranlardan mert,dürüst,inançlı,tarihi şuuru içerisinde olan arkadaşa baş sağlığı dilemekti.
Öyle de yaptım.Ancak arkadaşın bana verdiği cevap çok enteresandı;’Boş ver hocam yav.İyi ki öldü.’
Bendeki şaşkınlığın farkına varıp sormama gerek bırakmadan devamla;
-‘Eğer ölmeseydi bu gençliği Atatürkçü yapacaktı.’
Tıpkı Atatürkçü düşünce derneği gibi.
Bugün ülkücü camia nerede durduğuna ve neyi savunduğuna bir baksın?Genel suskunluk hiçte hayra alamet değildir.Bu bir patlamanın habercisidir.Belki de kasetler bu suskunluğun bir habercisidir.
*Mhp parti olarak vaz geçilmez değildir.Rahmetli M.Yazıcıoğlu ve devamı, merhum Türkeş-ten bu yana değişim ve diğer partilere kaymalar bunu göstermektedir.
*Mhp İslâmın neresinde,ne kadar yakın.Sözde mi özde mi bu yakınlık?
Aslında ‘Ben küçükken iyi bir çocuktum’ aldatmacası içinde mi?Yaşantı ve fikir bazında yetersiz mi?
*Mhp hiç iğneyi kendisine batırmıyor.Hep başkasına çuvaldız batırmakla meşgul.
Mhp-yi dışarıdan gözlemleyip hazmedemeyenler olurken,elbette içeriden de bunu içine sindiremeyenler vardır.Bu bir iç çekişmedir.
*Chp ve Mhp-nin flört ve evliliğinden ortaya çıkacak çocuk,sahih bir çocuk olmayacaktır.Meşruluğu tartışılacaktır.Evvelce de bu denendiği gibi.Tarihi bir çöküntü yaşattırıldı.
*Toplumdaki maddi-manevi gelişimi görmemek basiretsizlik ve seviyesizliktir. 1993-de bir tv almak için ön taksit olarak hanımın bileziğini vermiştim.Şimdi ise ayda 27 liraya 10 taksitle daha güzelini almaktayım.
Yine aynı yıllarda bir koltuğu yüzletmek için hanımın gerdanlığını bozdurmuştum.Şimdi ise o gerdanlıkla bir sıfır koltuk takımı alabilmekteyim.Çok şeyde böyle durumda.
En büyük kaos,toplumdaki rahatlamanın üstünü örtmeye çalışmaktır.
*Vatan satılıyor,yaygaraları,ev sahibini bastırmaya çalışan yavuz hırsız girişimidir.Bu gün memleketini aşan ve ötesine geçen nasıl memleketi satmış olur?Belki alıyor demektir.

*Devlet milletle barışıyor.Ya asker?O nerede?Nerede duruyor?
Kışlasında mı?
Komutanlar aynen milletvekilleri gibi milletin içinde ev tutarak kalamaz mı?
Çekinceleri mi var yoksa?
Görev esnasında milletle iç içe değil,ya emekli olunca?Neden millete karşı soğuk!Yoksa millet mi soğuk?Bu bulanıklığın giderilmesi lazımdır.Normale dönülmelidir.
*Hikmeti hükümeti bilmiyoruz ancak genel düşünceye göre bu gün Pkk-nın yeri bellidir.Ordu neden bir akşam tepeden üzerine inerek bu işi bitirmeyip uzatıyor?Abd kendisini alakadar etmeyen bu husus için okyanus ötesinden kalkarak geliyor,bizim ise burnumuzun dibinde!
*******************
Durum göstermektedir ki;Suriye Libya-dan geri olmayacaktır.
Basiretsiz ve beceriksiz yönetim hem hantal ve hem de yarım asırdır kapalı bir toplumdur.
On yıl kadar önce emekli genelkurmay başkanı Doğan Güreş bir tv-de;
-Nato toplantısına gittiğinde orada masanın üzerinde dünya haritasının yediye bölündüğünü ve bunlar içerisinde Abd-ye müdahale etmek üzere üç ülkenin düştüğünü söylemişti.Bunlar ise;Irak,Suriye ve İrandı.
Abd önce İranın etrafını boşaltmakla meşgul.Hedef İrandır.
Şu anda bahane edilip devre dışı bırakılmaya ve de müdahale edilmeye çalışılan Suriye-dir.
24-05-2011
MEHMET ÖZÇELİK




HANGİ MİLLİYETÇİLİK

HANGİ MİLLİYETÇİLİK

Hep son söz olarak Milliyetçilik hakkında konuşmayı erteledim.Kardeş huysuzluğudur diyerek kusurları ve yanlışları hep sineye çektim.İyi olur düşüncesiyle suskun kaldım.
Bir olumsuzluk söz konusu olunca hep Milliyetçilerin yönetici kadrosuyla yönetilenleri birbirinden ayırarak aynı kefeye koymamaya çalıştım.
İnanç gibi ortak değerleri ön plana çıkararak birlik ve beraberliğe sebep olacak faktörleri ön plana çıkarıp münakaşa kapısını açmamaya gayret gösterdim.
Samimi ve dürüst olan insanların içlerinde bulunmasının hatırına,sırf onların gönülleri kırılmasın diye,neredeyse hakkın hatırını kırar hale geldim.
Bu yazı nefsi değil,hakkın hatırını koruma amacına matuftur.
Kendilerinin dini yakınlılıklarından dolayı sorup öğrenmeye çalışmaları ve kabule açık olmaları,onları fanatiklere karşı tercih etmeme sebep oluşturuyordu.
Hep sabrettim ve iyi niyette bulunarak iyi ve iyiyi görmeye çalıştım.
Bu uzun zaman özellikle 1970-den beri gözlemlediğim anekdotlar neticesinde bu düşünceleri dumura uğratacak çok dejenerasyon ve bozulmaların olduğunu müşahede ettim ve kendi kendime sordum;
Hangi milliyetçilik?
Evvelden siyasilerle aynı kefede değerlendirmediğim bu insanların sükutu ve sükut neticesindeki sukutu çoğununda aynı kefeye girmesine ve hükümde çoğunluğa göre değerlendirmesi hasebiyle çoğunluğun aynı kategoride olması hükmü de genel kılmıştır.
Evet bu yazı tüm milliyetçilere şamil bir yazı değil ancak evvelden yönetenleri yönetilenlerden ayırırken,bugün yönetilenlerin pasif,suskun ve şaşkınlığıyla tasdiki,suça ortak olduğunun bir göstergesidir.
Bu milliyetçilik hangi milliyetçilik?
Duruşu nerede ve kimle ve kiminle?
1970-lerde beş bin tane genci sol zihniyetli insanlara feda ederek,polisin yapması gereken görevi kendi görevi olmadığı halde üstlenmesiyle kaos ortamının oluşmasına sebep olan ve sonuçta darbelere bilinçsizce zemin hazırlayan bir milliyetçilik mi?
O gün gençleri öne süren yöneticileri,şimdi kendileri kendilerini öne sürerek kaosu tetiklemektedirler.
Milliyetçiliği ön plana çıkarıp dini geriye atarak sözde olan bir dine bakan milliyetçilik mi?
Din mi milliyetçiliğin kalkanı yoksa milliyetçilik mi dinin kalkanı olan milliyetçilik?
Gerçek olan İslâmiyet milliyeti mi?
Yoksa kominizmin sağ kolu olan Turancılık mı?
-Bediüzzaman Turancılığı kominizm kadar tehlikeli görmüştür.
Bu tasvib edilebilir mi?İşte;
Nihal Atsız:
“Buyursunlar … Bizim için savaş düğündür
Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür”
“Atsız’ın ikinci eşi Bedriye hanımdan oğlu şair Yağmur Atsız,Babasının “Şamanistliği”konusunda net açıklamalar yapan oğul Atsız’a göre babasının her hangi bir dini yoktu.(Bak.Apokrifal.A.Vatandaş.sh.173.)

1995-lerde değerli bir büyüğüm milliyetçi olan oğlunun şimdi İzmir-de mafyanın içerisinde bulunduğunu söyleyerek feryad eden ve edilen,Veli Küçük gibi vs kişilerin mafya ile özdeşleştiği bir milliyetçilik mi?
“Abdullah Çatlı ve Mehmet Ali Ağca’yla Avusturyada bir evde beraber kaldıklarını söyleyen Oral Çelik,Ağca’nın Bekir Çelenk’le buluşmadan önce Çatlı’ya dönerek’Reis,bir gün beni bütün dünya tanıyacak’dediğini;hazırladığı suikast listesini Abdullah Çatlı’ya gösterdiğini de söyledi.
Çelik,Ağca’nın ölüm listesinde’Bm Genel Sekreteri Kurt Waldheim’dan,İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e,40’ a yakın ismin bulunduğunu anlattı.
Çatlı’nın Ağca’ya dönerek ‘Listen bayağı kabarıkmış.Sen yine de Papa’yla başla bu işe’diye espri’ yaptığını söyledi.Oral Çelik’in bizi daha da şaşırtan diğer sözleri ise şu oldu:”Eğer Kraliçe bugün yaşıyorsa,Abdullah Çatlı ve benim sayemdedir.”
“Türk ülkücülerinin CIA bağlantılarını araştıran Fransız gazeteci Jean Marie Stoerkel de “Saint Pierre’in Kurtları’kitabında Abdullah Çatlı’nın yabancı istihbarat örgütleriyle ilişkilerini ortaya koyuyordu.Stoerkel Atv’ye Ağca’nın hapisten kaçırılmasında Çatlı ve Cıa’nın işbirliği yaptıklarını da açıkladı.Stoerkel araştırmaları sırasında Çatlı’nın interpol tarafından aranmakta olduğu 1982 yılında İtalyan Gladio örgütünün bir ajanı ile birlikte Amerikan koruması altında Miami’ye giriş yaptığını da ortaya çıkarmıştı.”( Apokrifal .age.158-160.
“Tuncay Güney,Veli Küçük’ün örgüt toplantılarında,her defasında büyük bir özlemle şaman dinini anlattığını öne sürdü.Güney-e göre Veli Küçük,’Türklerin ana dini Şamanizmdir.Biz de birer Şamanız’diyordu.”(22-Nisan-2008-Sabah,bak. Apokrifal. age. sh.171)
Bunların anlatılmasındaki amaç;nerede ve nasıl durduğunu,ne yapıp kime nasıl hizmet edildiğinin bilinmesidir.

BİZİM TARLAYI ÇOK ÖNCEDEN SÜRMÜŞLER

*Alparslan Türkeş-in hafta sonu ölmesiyle birlikte ilk düşüncem,hemen ertesi günü giderek o memleketin ülkü ocaklarını kuran ikinci derecedeki şahsa,meslektaşlık yönüyle taziyelerimi iletmek düşüncesiydi.
Bu arkadaş değerli,samimi,dürüst ve tarihi şuuru olan tarihçi birisi idi..
Taziyelerimi kendisine söylediğimde ilk tepkisi şu olmuştu;
-Boş ver hocam,iyi ki öldü,eğer ölmeseydi ülkücü gençliği Atatürkçü gençliğe dönüştürecekti,Atatürkçü yapacaktı,plânı buydu.
Sebebini kendisine o gün sormamıştım.Şimdi görünen o ki;adeta Add gibi bir derneğe dönüşeceğini ima ediyordu.
Bu gün de eski ülkücülerin devre dışı bırakılmaya çalışılması gibi,farklı yöne yönlendirme çabalarının olduğu muhakkaktı.
Yani eski ve de inançlı olanların devre dışı bırakılarak dinden uzaklaşan ve içi doldurulmamış,mücerred ve soyut bir milliyetçilik mi oluşturulmaya çalışılıyor?
Tıpkı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun, “Bizim tarlayı çok önceden sürmüşler”dediği gibi başkaları tarafından bir şekillendirme mi söz konusu?

*Bir sohbet toplantısında bir arkadaş o toplantıya ikinci gelişiydi, münasebeti yok iken,orada bulunanlara damdan düşer gibi;
-Burada Atatürk-ü sevmeyen var mı? dedikten sonra bunu adeta sorgularcasına, orada bulunanlara;Sen Atatürk’ü seviyor musun?diye teker teker sordu.
Sıra bana gelmişti.Kendisini sınamak ve klişeleşmiş sloganlardan düşünceye sevketmek,kuru kuru bir iddiadan kurtarmak için;’Sevmediğimi söyleyip’ anlatmak için devam etmeme müsaade etmeden; -elbette bazı yanlışları olduğunu,hiçbir meseleyi millete danışmadan temel değerleri kaldırması,bin yıllık birikimlerimizi bir çırpıda değiştirdiği,vs- diyerek kendisi yine cevaplayıp yanlışlığını anlaması,körü körüne saplantının ve sevmenin ne kadar mantıksızlığını anlayarak geri adım atması bilinçsizliğin bir sonucu olduğunu gösterdi.
Bu mudur milliyetçi olmak?Atatürkçü Düşünce derneğinin bir şubesi mi?

*Hiç namaz kılmayarak,kabre yaklaşmış maneviyattan uzak yaşamak mıdır milliyetçi olmak?
Dini eserlere ve tesettür konusunu savunan kişilere mesafeli durmak mıdır milliyetçi olmak?
Dine hizmeti bir gaye edinmeyip sadece milliyet söylemleriyle hareket etmek midir milliyetçi olmak?
İnançlı insanlara ve değerlere karşı yapılan saldırılara ses çıkarmayıp tarafsız duruş sergilediğini zannetmek midir milliyetçi olmak?
Küfürlü ve kaba sözleri normal bir davranış olarak görmek midir millliyetçi olmak?
Konuşmalarında göbek aşağı konuşmak,sürekli siyaseti ön plana çıkarmak, manevi boşluğun bir eseri değil midir?

Ergenekona Ergenekonculardan daha fazla avukatlık yaparak onları savunmak, ciddi ve asırlık olan bu büyük tehdidi sulandırmak mıdır milliyetçi olmak?
Ergenekona olan tavrını açıkça ortaya koymayarak,zımni destek vermek midir milliyetçi olmak?
Bu anlatılanlar mevzii olmayıp,hayattan alınmış bir çok örneklerden bir kaçıdır.
Eğer bu ve buna benzer meselelere sahib olmak ve yapmak milliyetçilik ise bir insan olarak o milletten de o milliyetten de uzağım,kaçarım,nefret ve lanet ederim.
Lanetlik olan ergenekona destek olmak veya sulandırmak lanetlenmektir ve ben de lanetliyorum.
Zira taraftar olanlara tarih de lanet edecektir.Binlerce delil,yüzlerce ses kaydına karşı sessiz kalmak büyük vebaldir.
Bu konuda üç yıldır her gün haber tutuyorum. Yazılar yazıyorum. Dehşet ses Kayıtlarını tutuyorum.

NEREDEKİ MİLLİYETÇİLİK?

Bir öz eleştiri yaparak nerede durulduğuna ve bulunulduğuna bakılmalıdır.
Askeri vesayetten yana mıdır? 1970-lerin irsi olan hastalığı gereği kaba kuvvetle çözmekten yana mıdır?
Kavgadan ve münakaşadan beslenen insanlar,müsbet hareket edemezler..hareket etmeleri de beklenemez.
Milliyetçiler maneviyatı öne çıkarmalıdır.Gerçek Osmanlıyı temsil ediyorlarsa, Edebalisini bulmalı,Yesevisine kavuşmalı,dergahını kurmalı ve sürdürmelidir.

*Memleketten seçilen milliyetçi milletvekiline,medyadan bir arkadaş soruyor;
-Siz Ankaraya vardığınızda bir kısım subayın sizlerin kulaklarınızı çektiği söyleniyor,doğru mu?
O milletvekilinin cevabı sadece bir gülmek???
Gerçekten çekiliyor mu?Zira hala askeri vesayetin meclis ve hukuk üzerindeki baskısı devam etmektedir.
Milliyetçilerin ürettiği alternatifler nelerdir?Zira denenmiş olan bir daha denenmez. Bir mü’min bir delikten iki kere ısırılmaz.
İktidarlık reddedilip yardımcılık tercih edildi. Onda da pkk-nın başı idamdan alındı.
İdam kararı verilmiş olmasına rağmen,Abdullah Öcalan-ı astırmamak için idam kararının kaldırılmasının altına imza atmak mıdır milliyetçi olmak?
İp-sizlikten olsa gerek!!!

KİMİNLE BERABER OLUNAN MİLLİYETÇİLİK

Seçimlerde Akp-ye oy vermeyin,kazanamayacaksanız Chp-ye oy verin demek midir milliyetçi olmak?
Sağda başbakan olmayı değil de solda başbakan yardımcılığını tercih etmek midir milliyetçi olmak?
Siyaset taraftarlıktır.Taraftarı şeytan da olsa taraftardır.Siyasetin içerisine giren mutlaka kirleniyor,kirletiyor..isterse evliya olsun.
Sola payanda olmak mıdır?Solun veya ergenekonun sağ kolu görünümü vermek midir?
Millete ve inançlı insanlara karşı kurt kesilirken Rahşan Ecevit-e karşı kuzu olmak mıdır milliyetçi olmak?
Çok şeylerin Dna-sıyla oynanmaktadır.Yoksa kurtlarında mı Dna-sı değiştirildi?

*Tarafsız gibi görünüp aslında muhalif tarafa taraf olmak kiminle beraber olmaktır?

Mecliste sola sağdan daha yakın olmak,müsbet insanların hizmet yapmasını engellemek milliyetçi midir ?
Sürekli hırçın,çığırtkan,saldırgan,alternatif üretmeden tenkit eden bir kimlikte midir?Temsil edenle edilenler hangi platformdadırlar?

*Olağan üstünün olmasını ısrarla isteyip kandan ve kaostan pay almaya çalışmak mıdır milliyetçi olmak?
Alperen kimliğiyle öne çıkan,maneviyatı öne çıkaran merhum Muhsin Yazıcıoğlu-ndan ayrılıp uzaklaşmak mıdır milliyetçi olmak?
Milliyetçilerin kimliği,kişiliği,görüntüsü,iddiası,savunması,tarafı nedir ve nerededir?
Ben söyleyeyim;Acaba İbrahimin ateşini söndürmek için ağzına su alan karınca misali gibi görünürken,bilinçsizce Nemrudun ateşine odun taşımak mıdır?

MİLLİYETÇİLİK HAYATIN NERESİNDE OLMAKTIR?

*Kendisi kürt iken veya gerçek kimliğini araştırdığında çok göç alan bu memlekette mutlaka bir başka ırktan olacağı kesin iken,neyin milliyetçiliği,hangi milletin ve milliyetin savunuculuğudur?
Neyin kardeşliğidir?Milliyetin mi inancın mı?
Milliyetçi olmak gençliğin his ve hevesini tatmin için,geçici bir zevk verici bir ideolojimidir?Yaşlılıkta ne kadar geçerli olarak sürdürülmektedir?
Daha bir çok faktörün sıralanabileceği ve hayattan alınan bu soruların neresindedir milliyetçilik ve milliyetçiler?

*1970-lerde duyduğum ve gördüğüm ‘İslâmi hareket ve Türkeş’adlı eser belki siyasi ağırlıklı olarak hazırlanmış bir broşürdü.Ancak gerçek dışı olmadığı belgelerle tescil ve tesbit edilmişti.Yabana atılır iddialar değildi.Bunlar görülmemekte ve düşünülmemekte midir?

*Gene de yönetilen kesim suskunluğunu istemediği halde sürdürmektedir?1980 ihtilalinde işin hapis ve cezalar ile sıkıntısını çekenler,bunun ve bunu yapanların cezalandırılmasını isterken,milliyetçi siyasi görüş olarak mecliste verdiği oy daha doğrusu vermediği oyla,katılımı gerçekleştirmemesiyle 1980 anayasası olan darbe anayasasına evet ve devam demek midir milliyetçi olmak?
Kendisi –hayır- demeyip ve de adamlarına güvenmediğinden dedirttirmeyerek şimdi de hangi yüzle milletten hayır denilmesi istenilecektir.
Ayinesi iştir kişinin,lafa bakılmaz…

*Milliyetçilerin son yıllarda gösterdiği en başarılı uygulaması 1980-den biraz ders almış olsa gerek ki,gençliği sokaklara dökmemesidir.Bu dökülmeyecek anlamına olmadığı halde,birkaç kere denenen çıkarma oyunlarıyla sarsıntı geçirmiş olmasıdır.
Ancak dediğim gibi,bu seferde kendileri sokaklara dökülmektedirler.
Bilinmelidir ki;menfi milliyetçilik batının içimize attığı bir kanser hastalığıdır. Pkk gibi Kürtçülüğün hareket ve iddia alanını geliştirme ve genişlettirme alanıdır.
Unutulmamalıdır ki;kabirde insanlara ırklarından sorulmayacaktır.Allah insanları ırklarının üstünlüğüne göre değil,takva denilen inancı ve ibadeti ve günahtan kaçtığı nisbetinde değerlendirecektir.
İslâmın ne kadar içerisindedirler?Neresindedirler?
O halde soruyorum;bu milliyetçilik hangi milliyetçilik?

*Başbakan terörü bitirmek için tüm parti başkanlarıyla görüşüp randevu alırken, milli mesele olan terör ve pkk konusunda başbakana el uzatılmamakta,davetine karşılık verilmemektedir.Başbakanda bunları Dtp ile aynı kefeye koyarak bunların terörden nemalandıklarını söylemiştir.
Eğer terör ve pkk biterse milliyetçilikte biter korkusu mu var?

1970-lerde milliyetçilik yoğun vardı çünkü ortaya çıkmalarını kendilerince gerektiren terör vardı.Terör kahramanları!!!
Adeta o dönemde sağ ve sol birbirlerinin varlığına varlık sebebi oldular.
Terör biterse acaba neye ve nereye yöneleceklerdir?Ne gibi bir projeleri mevcuttur?Davaları ne olarak devam edecektir?
Belli ki tüm dava siyasetteki muhalefet üzerine bina edilmektedir.
Öyle de oldu;mafyaya,kendi dünyasına,iş dünyasına,sefahete,âhirete gidenlerle bu dağınıklık kendini gösterdi.

MİLLİYETÇİLİK VE MİLLİYETÇİLER AYIKLANIYOR MU?

*1980 darbesinde inançlı ve milliyetçi kesimlerin çektiğini görmemek,adeta darbe yiyenlere ‘oh olsun’ deyip görmemek ve aldırmamak,bigane kalmak ve onlara bunları yapanların cezalandırmamalarını istemek amacıyla daha şimdiden ‘hayır’ deme davranışında bulunmak ne kadar kişilikli ve seviyeli bir davranıştır?
Milliyetçiler kimin vesayeti altındadırlar?Derin devletin mi?Ordunun mu?Rejimin mi?
Vesayetlik uğruna yanlışlara göz yumulmakta hatta sahip çıkılmaktadır…
Bu yapıcı bir tahlil olup,içerisinde bulunan özellikle samimi kimselerin mutlaka ve mutlaka kendilerine sorması gereken bir sorudur…
Milliyetçilik çok kirlendi?
Bu feryat yanan vatan evinden bir şeyleri,bir kısım iyi niyetlileri kurtarma çabasıdır…
Hadi diyelim ki Chp-nin i’rab-dan mahalli yok,ya peki milliyetçi olanlar i’rabın neresindeler?

*Bu memleketin milliyeti,hedefi,ruhu İslâm olan;sağlıklı,ifrat ve tefritten uzak,istikametli bir siyasetçiye,ülkücüye,Süleymancıya, Fethullahçıya,Nurcuya, Tarikatçıya ihtiyacı vardır.Herkes aynı ve bir olamaz.
Halktan ve değerlerinden kopuk,ifrat ve tefritte,en önemlisi maneviyattan uzak ve yabani,sefih ve kirli işlere bulaşmış insanlara hiç mi hiç ihtiyaç yoktur.

İşte üç yıldır tuttuğum haberlerden 2010 yılının haberlerinden bir kısmı;

MHP için yol ayrımı: Milliyetçilik mi? Ulusalcılık mı?
JANDARMA’DAN DÖRTYOL İTİRAFI: O MHP’Lİ MUHBİRİMİZDİR
MHP’li Kılıç JİTEM elemanı çıktı
MHP’li Başkanvekili’nin derin teması
MHP’li Çakmaklı, ‘hayır’ oyuna dayanak oluşturmak için darbecilerin avukatı kesildi
Eski ülkücü yazar: Milliyetimiz İslamiyettir
MHP yönetimine soğuk duş – Video
Merhum Türkeş sert tepki göstermiş
“MHP’nin YARSAV’ın yanında ne işi var?”
Topçu: Referandum, darbe mağduru ülkücülere iade-i itibar getirecek
MHP ırkçılığına Sakarya kızgın
Bahçeli buna ne diyecek?
Erdoğan, MHP ve BDP’yi millete havale etti
‘Cuntacıların yargılanmasına MHP destek vermeliydi’
12 Eylül mağduru ülkücülerin çoğunluğu ‘evet’ diyecek
MHP’li vekilden cesur çıkış
MHP ve BDP ile görüşmek teröre hizmet
Bahçeli son noktayı koydu
Ülkücüler 12 Eylül Hatırına Evet Diyecek
İşte CHP ve MHP’nin gerçek tavrı
Bahçeli noktayı koydu: Başbakan ile görüşmem…
MHP neden marjinalleşiyor?
Türkeş’in gerçek adı Alparslan Türkeş değilmiş!
Bahçeli’yi terleten belge
Bahçeli aydınları ayağa kaldırdı
MHP, CHP’den AK Parti’ye geçtiler
MHP’lilerin göremediği gerçek
Ülkücü tabanın referandumda ‘evet’ diyeceğine inanıyorum
Bahçeli hükümeti istifaya çağırdı
AK Parti İl Başkanı: Provokasyonun arkasında MHP ve İP var
Bahçeli’den yeni anayasa tepkisi
CHP-MHP Pazarlığını Deşifre Etti
MHP’lilerin düştüğü hale bak!
MHP’den ŞOK eden onay!
‘Milliyetçiliğin açılıma ihtiyacı var’
Emre Uslu: ‘Derin Devlet MHP’yi kuşatıyor’
MHP’nin asıl düşmanı
Bomba atma emrini Veli Küçük’ten aldığını yalanlamadı
Malesef MHP bunu yapmış!
Ülkücüler Arınç’ı niçin hayırla yad ediyor
MHP’ye tepkiler dinmek bilmiyor
Veli Küçük’ün tetikçisi yakalandı
MHP-CHP ve Saadet de yetmiyor-Anket
Bahçeli’den ülkücülere ağır itham
Bahçeli’ye Mehmet Ağar ve DP uyarısı
Devlet Bahçeli’nin “12 Kötü Adam”
‘MHP ile CHP aynı çizgide’
MHP’ye Tarihi Uyarı
Yahudilerden Türkeş’e Destek
CHP’nin MHP kurgusu
MHP Durak İle Dibe Vurdu
Bahçeli: ‘Destek Vermeyeceğiz’
Darbeci MHP’ye tepkiler çığ gibi
MHP ve CHP’nin gerekçesi aynı!
‘Ülkücüleri sokağa dök, ortam hareketlensin’
MHP’li gazete sahiplendi Milliyet ast-üst yaptı
MHP’li Deniz Bölükbaşı, Başbakanı Tehdit Etti
Bahçeli soruları cevapsız bıraktı
Bahçeli hedef gösterince MHP silindi!
MHP’den istifa edip AK Parti’ye geçtiler
MHP’nin hedefindeki 2 gazete
Bahçeli ülkücüleri düşman mı görüyor
MHP yönetimine sorular!
‘MHP iktidara geldiğinde ülke bölünür’
Barlas, Bahçeli’ye Böyle Seslendi
MHP’li Durmuş’un Başbakan’ın eşi
“MHP ve CHP etrafında birleşin”
MHP’yi Seçime Zorlayan Olay!
Bahçeli’nin ‘anayasa’ ve ‘laiklik’ kaygısı
Milliyetçiler Yüzünden Tahtı Bıraktı
Artık Milliyetçi HAREKAT Partisi
TSK MHP Tüzüğünde…

(http://www.adimder.com/haberler/2010haberarsivi.htm )

2007-8-9 yılları haberleri için, Her birinin üzerine tıklayarak geniş haber okunabilir.:

‘CHP’nin MHP’den farklı kalmadı’
MHP’li başkan: Hain damgası vururuz
‘Türkeş’i hiç sevmedim, MHP’li olmadım’
Ülkücü gençlerle rektör arasında söz düellosu
Milliyetçilik şeytani bir buluştur
MHP iktidarının ‘yandaş basın’ı bu mu?
MHP’den istifa edip CHP’ye geçtiler
MHP’den hükümete katsayı desteği sözü
‘Bu Ülkede Irkçılık Olmadı Mı?’
Bahçeli’nin millet ayaklanır iması Canlı
MHP’den ses seda yok
Milliyetçilik laf ile değil icraat ile olur
Milliyetçiliğin ortak bir dili yok!
MHP kongresinde ölü delegelerin oy kullandığını
Konuştukça MHP’li vekilleri çileden çıkardı VİDEO
CHP ve MHP’den ortak istifa çağrısı
“Türkçülüğü Türkler yapmıyor”
‘CHP ve MHP tahrik ediyor’
MHP yönetiminden tehlikeli karar
MHP’liler birbirine girdi – Video
Canikli: MHP Terörden Besleniyor
TÜRKEŞ’TEN ERMENİLERE ÖVGÜLER
Türk Olmayan Türkçüler
Oğul Türkeş&Ermeni Görüşmesi
MHP’nin 2 numarası ağzını bozdu
MHP ile CHP’nin arası açıldı
MHP camiasını derinden sarsan olay
MHP İstanbul’da ‘istifa’ depremi
MHP ülkeyi çoktan böldü
Irkçılık için savaşan bizden değildir
Asıl bölücüler CHP ve MHP
Türkeş’in ikinci nikahı gizlice kıyılmış
BAHÇELİ SUSSUN EVLAT ACISINI BİLMEZ
ÜLKÜCÜ ÖLÜM TİMİNE BASKIN
MHP’li Başkan Livorno ‘Yoldaş’lığı
Bahçeli: CHP başörtüsü ikiyüzlüsü
Milliyetçi sesler açılım için ne dedi?
Bahçeli Ölçüyü Kaçırdı !
İP’ten MHP’ye ‘Ortaklık’ Teklifi
MHP’ye çözümünü sordu Canlı izle
Bahçeli Ve Öcalan’ın Benzerliği
Bozdağ’dan MHP’yi bitiren sözler
MHP’nin teşkilat oluşturamadığı il…
MHP’nin PKK ve Apo ile pazarlığı
İşte Bahçeli’nin O İDAM İMZASI
Ergenekon savcısına başvuran MHP’li
MHP idamın kaldırılmasına oy verdi mi?
Perinçek MHP&CHP’ye Seslendi
Topçu MHP liderini topa tuttu
BBP lideri Topçu’dan ŞOK İDDİA
MHP’li Vural’ın başını öne eğecek bilgi
Atalay’dan CHP ve MHP’ye rest !
Bahçeli’den İhanet Suçlaması
Bahçeli’den yine olay açıklamalar !
MHP 40 yıl sonra farkına vardı !
Bahçeli’nin Aldığı Kararın Sırrı
MHP dağdan besleniyor…
MHP’li başkanın başörtüsü rahatsızlığı
Türkeş’ten Yazıcıoğlu’na: Hakkımı helal etmem
Türkler, Müslümanlar için ön ayak oldu
MHP ve DTP, Çin’de ‘göbek’ attı Video
‘Sağ Kol’dan Bahçeli’ye Suçlama
MHP’de İslam’ı savunmak, İsrail dostuna kaldı
Bahçeli’den MHP adına ‘andıç’ garantisi
İşte Ülkücülerin Ergenekon’a bakışı
Gizlilik kaydı olmasa MHP ve DSP’nin İsrail’le yaptığı anlaşmaları açıklarım
MHP seçimlerde CHP’ye çalışmış
Milliyetçilik ve temel ideolojiler
MHP Diyarbakır’dan Çekildi
Türkeş’in Yeşil’le İlişkileri
MHP’li İzgi’nin kirli ilişkileri!
Ergenekon’un MHP planında rol almış
MHP’li vekilden esrarengiz görüşme
MHP’nin Ege’deki kazancı CHP’lilerden!
Arınç’tan CHP-MHP ittiafakı iddiası
Ağar’dan tehdit: Ülkeyi kana bularım
Türkeş hakkında çarpıcı iddia
Bahçeli “Ergenekon” diyemedi-CANLI
MHP’de Şandır çatlağı mı?
MHP’DE ERGENEKON RAHATSIZLIĞI
Irklar nasıl oluştu?
MHP sol,chp sağ oylara talip
Ülkücülere “Ermeni” Şoku
CHP’li Başkan’a MHP sahip çıktı
MHP, AKP’yi Kapattırmak İstiyor
MHP, Sivas’tan ötede yok!
Ülkücüler oyun bozdu!
Tuğrul Türkeş’in Cinsel Hayatı
Bu defa CHP ve MHP şok olacak !
CHP-MHP’yi baraj altına iten Anket
Devlet Bahçeli Fena Yakalandı
MHP, AKP’ye Yine Tuzak Mı Kurdu
MHP’li vekilden ‘İDAM’ teklifi
Bahçeli Başbakanlığı reddetmiş
Ülkücüleri böyle kullandılar
MHP lideri Bahçeli de göz yummuş!
MHP mitinginde Ergenekon afişi !
En büyük destek MHP’den geldi
Çete, MHP’nin başına kimi istedi?
BBP’yi Ergenekon’a çekmek istediler
Katliam Davasında MHP Şoku
MHP Hala Kızılelma’ya Dahil
Şahin Ülkücülere Göre Darbe Olur
MHP de “İdam”ı Hatırlattı
Devlet Bahçeli askere fena çattı
Bahçeli: Karar yarayı derinleştirdi
ÜLKÜCÜ (MÜ YAŞAR OKUYAN)
MHP CHP’NİN YAVRUSU
CHP TABANI MHP İLE KOALİSYONU BENİMSEMİŞ
DEVLET BAHÇELİYE ESKİ BAKANINDAN ‘İDAM’ELEŞTİRİSİ
ÖZDEMİR:MHP CHP’YE BENZEDİ
ÖZDEMİR:MHP MİLLİYETÇİLİĞİ METAFİZİK VE TARİHİ DEĞERDEN UZAKLAŞTI
BAHÇELİ YILLAR SONRA EKRANDA
MHP NEDEN CHP’YE BENZEDİ
GÖKÇEK’TEN MHP’LİLERE CHP ÇAĞRISI
CHP’Mİ MHP’LEŞTİ,YOKSA MHP’Mİ CHP’LEŞTİ
MHP-CHP TEK YUMURTA İKİZİ GİBİ
MHP=CHP’DEN SONRA KEMALİZM=BAAS MI?
DEVLET BAHÇELİNİN İLHAN SELÇUKLA DANSI
ÜLKÜ OCAKLARININ İKİ BAŞKANI GÖZALTINDA
KORKU VE ŞİDDET,MHP’YE DAİR
CHP-MHP KOALİSYONU TÜRKİYEYİ GERİYE GÖTÜRÜR
CHP İLE MHP BİR DÜĞMEDEN KUMANDALI
MHP’NİN AMACI
İP MHP’LİLERİ BİLE ÜRKÜTTÜ
BAHÇELİYE OY VERİLİR Mİ?
MHP,KUR’AN-I KERİM-DE DEĞİŞİKLİK İSTEDİ
TÜRKEŞ VE ÜLKÜCÜLERİN PENCEREDEN ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFI
ÜLKÜ OCAĞINDA PORNO DEPREMİ
TÜRKEŞİ DEĞİŞTİREN NE OLDU?
KUTAN:BAHÇELİYE BAŞBAKANLIK TEKLİF ETTİK,KABUL ETMEDİ
BAHÇELİ VE BAYKAL KAZANAMAZSA ÇEKİLİYOR MU?
MHP TABANI BU SÖZLERİ AFFETMEZ
BAHÇELİYE HADEPİ NİYE ALKIŞLADIN ELEŞTİRİSİ
MHP’Lİ ŞANDIRA GÖRE İLHAN SELÇUK
BAHÇELİ MİT’ÇİDİR GÜVENMEYİN
MHP-DTP MECLİSTE VURUŞACAK
BAHÇELİDEN İMF’YE -MİNNETTARIZ-MEKTUBU
MHP HALKBANK VE ZİRAATI SATACAKTI
BAHÇELİYE MEKTUP ŞOKU
MHP’Yİ MECLİSE SOL OYLAR TAŞIDI
BAHÇELİ,ERDOĞAN’IN TELEFONUNA ÇIKMADI
MHP’DEN KOVULAN İMAM KONUŞTU
KOVULAN İMAM TEHDİT Mİ EDİLDİ?
TÜRKEŞ’İN ESKİ KORUMASI ÇEKİÇ OPERASYONUNDA GÖZALTINA ALINDI
DEVLET BAHÇELİ, TAYYİP’İ ÜÇÜNCÜ KEZ İPTEN ALIYOR… KAPATMAYA KARŞI ANAYASAYI DEĞİŞTİRELİM…
MHP’de KÜÇÜK operasyon!
MHP’lilere ne oldu? D. Bahçeli ne yapıyor?
MHP’ye ‘Sizi de bulaştırırız’ mesajı !
MHP’yi CIA Kurdurdu, Türkeş İse…
MHP’li Bölükbaşı Habertürk’ü yalanladı
MHP tuzağının yeni tanıkları var
MHP için yüz kızartıcı olay

Yukarıdaki haberlerin 2007-8-9 tüm yıllar itibarıyla kaynağı,Her birinin üzerine tıklayarak geniş haber okunabilir.:
http://www.adimder.com/haberler/2009-8-7-%20haber%20arsivi.htm

MEHMET ÖZÇELİK
27-08-2010




CHP SİYASETİ

CHP SİYASETİ
Chp siyaseti muhalefet üzerine bina edilmiştir.Ondan olsa gerek ki 60 yıldır tek şeflik despot yönetiminden beridir iktidarsızlık hırsını ve arzusunu bu günlerde fazlasıyla arzulamaktadır.
Chp-li Gürsel Tekin-in;Chp – Mhp ile ortaklık kurabileceğini,önceki hükümette dsp-mhp ittifakının başarılı olduğunu söyledi.
Bu durum chp-ye bir şey kazandırmayacağı gibi,Mhp-ye de bir çok şey kaybettirir
40 yıllık Kâni olur mu yani?
Korkuyu giderip özgürlüğü getireceklerini vaat etmeleriyle zımnen şöyle bir de itirafta bulunmaktadırlar;
Chp şimdiye kadar korku imparatorluğu kurmuş.O da Fir’vunun veziri Haman’ın kurduğu kuleden daha büyük.
Mahremiyet alanına giren,ilâhi sahaya girmeye çalışılan bir kule.
Bu millet bir delikten bir kere ısırılır.İkinci sefer ısırılmayı düşünmez.Çünkü birinci ısırılışının bedelini bir asırdır ödemektedir.
Bu millet kendi iradesiyle bu partiyi iktidar yapmaz.
Siz iyisi mi darbelerden medet ummaya devam edin.Bakarsın çıkar!
Vitrindeki birkaç parçanın değişmesi,dükkanı değiştirmiyor.
Korku,baskı,tehdit,şantaj chp-nin dna-sında var.Yeni başkan bunun kaldırılacağını söylüyor ancak güven vermiyor.
Şaşırdığım bir nokta;Chp sürekli problemli insanları safına çekmekte,onlardan medet ummaktadır.
Ergenekon çıktı,hemen onlara destek oldu.Şimdi de onları oradan çıkarma planı olarak onları milletvekili adayı olarak göstermeyi düşünmektedir.
Hürriyet baş yazarlığından başbakana hakaret etmesiyle partiye kabul edilen Oktay Ekşi problemli olarak bu partiye katıldı.
Belgeli olarak kendisinin de imzası bulunan soruşturmalı bir kişiyi İstanbul il başkanlığına getirdi.
Kayseri de yolsuzlukla suçlanan kişinin avukatlığını yapıp,belediye başkanına çamur atmaktan çekinmedi.
O kadar örnekleri çok ki zihinlerinizi kirletmek istemiyorum.Sadece 4 yıldır tutmuş olduğum Haber Arşivlerine bakarak bunu görebilirsiniz.
***********
*”Ecevit’in 1970’lerde “Yargı devrimcilerin elindedir” sözleriyle tanımladığı da 27 Mayıs’ın yapılandırdığı yargıydı! “
Bugün yargı iflas etmiştir.Toplumda,gönül ve fikirlerde hak-hukuk-adalet intibaını silmiştir.
Hukuk yandaşın hukuku,güçlünün,fikirdaş hukuku zihniyetinin sürdüğü yer haline gelmiştir.Artık hukukun kestiği tırnak bile acımaktadır.
Soldaki fikri kısırlık yargıyı da kısırlaştırdı.
Bu hukuk milleti temsil eden,millet için,bu milleti idare edebilecek kapasite ve seviyede bir hukuk değildir.Değil bir devleti bir kasabayı bile idare edecek kapasitede değildir.
Bu yargı darbecilerin,az bir kısmın ve kesimin zihninin sönük ve donuk zihni döküntüleridir.
*1970-lerdeki solcuların kıblesi Rusya idi.Şimdi Rusların kıblesi güneye yani kâbeye dönerken,bizdeki solcuların kıblesi yerinde saymakta,kıblesi bozuk,kalpleri şaşkın,kıblesi belirsizdir.
Zaman kendi potasında çok şeyi eritti ancak yine de epey erimeyen şeyler var.Bir yerde değil,bir çok yerde demek ki bir bozukluk var.
Pusula bozuk,kılavuz karga,burun çamurdan çıkmıyor.
Sol çıkmaz yol,sol kimliksiz yol.Sol kendisini sorgulamalı.Nerede,ne için bulunduğunu,kimi temsil ettiğini hesap etmeli.Dünyadaki soldan bile kopuk bir sol.Nasıl bir sol-sa.Keşke de solsa,solsa da bu millet kurtulsa.
Solun din ile olan zoru ne?
Sermayesi olmayan,tek sermayesi saldırma ve tenkid olan müflis, kalabalık bir güruhun sahibine saldıran tavrını hatırlatmaktadır.
*Solcular genellikle önceleri yani 1970-lerde, devirmek özellikle İslâmı devirme,rusyadaki kominizmi hakim kılma sevdasında idiler.
1980-den sonra sefahete yöneldiler.Eğlence,sefahet ve rezaletlere daldılar.
1990-dan sonra ulusalcı olup,nifak perdesi altında,gerçek takiyye yaparak vatan elden gidiyor,irtica,provakatör faaliyetleri,pkk ile el ele olup kaos oluşturmak,ordunun içinden destek ve silah,bomba temin etmek,hukukun içinden haksızlıklarını örtme girişimleriyle bir türlü ayar tutturamadılar,ne idüklerini ortaya koyamadılar.Ne doğulu oldular ne de batılı,ne Müslüman gibi yaşadılar,ne de hristiyan gibi düşündüler. Kimliksiz,kişiliği netleşmemiş,rot ve balans ayarları bozuk,ne dünyaya yaranabildiler,ne de âhirete dönebildiler.
Türkiyede birileri kaosu hazırlarken birileri de buna alet olmaktadırlar.Bunun yüzlerce örneği mevcuttur.Mesela;
İçişleri Bakanı Beşir Atalay:” MHP’nin bundan beslendiğini söyledim. Ama bunu ilk kez ben söylemedim. Türkiye huzura kavuştuğunda MHP ve BDP’nin gücü bu kadar olmayacak. Türkiye’de bunlar ilk kez söylenmiyor.”
MEHMET ÖZÇELİK
20-01-2011




BİZ Mİ YABANİLEŞİYORUZ?

BİZ Mİ YABANİLEŞİYORUZ?
Biz ki hayvanlarla bile beraber yaşamak için onların yabanilerini bile almış,ehilleştirmiş,evcilleştirmiş,onları hayatımızın bir parçası haline getirmişiz.
Evimizin yanında onları komşu etmişiz.Bazen yememiş,onlara yedirmişiz.
Bazen daha da ileri giderek;onların duyguları körelmesin diye onları doğal mecralarına salmışız veya bulundukları yerleri doğal hale getirmişiz.
Hayvanat bahçeleriyle onlara sıcak yuvalar kurmuşuz.
Hayvanlarla olan problemlerimizi önemli çapta çözmüşüz.
Veteriner fakülteleri kurmuş,onlar üzerinde her türlü araştırmayı yapmışız.
*Akvaryumlar yapmış,onları evimize almışız.
*Bitkilerle olan iletişimimizi daha sıcak geliştirmişiz.
Onları evlerimizin baş köşesine koymuşuz.Botanik bilimini oluşturmuşuz.
Yaş kesen baş keser demişiz.
Sevmiş,koklamış,onları kucaklamışız.
Sevgiyi hep dışarıya vermişiz.Şimdi ise kalbimize hapsetmişiz.
Sen benim kalbime bak?
Nasıl bakacaksak?
Bakmayı da unuttuk,baktırmayı da!
Görmeyi de unuttuk,göstermeyi de!
*Bitkileri nakışlarla kaydettik.
Resimlere işlemiş,gönlümüze yerleştirmişiz.
*Taşlarla bile anlaşmışız.
Onları yontmuş,terbiye etmiş,dünyamıza koymuşuz.Onların içine sığınmışız.Kendimize yuva ve yurt yapmışız.
Taşları bile kurtarırken,insanımızı neden kurtaramayalım ki?
Taşları tasnif etmiş,boynumuza,başımıza,parmaklarımıza takmışız.Bize güç ve güzellik katacağına inanmışız.
Taşlar hayatımızın bir parçası olmuş.
Hasılı;taşlarla,bitkilerle,hayvanlarla anlaşmayı ve yaşamayı çok iyi bilmişiz ve yapmışız.Onların bizi anlamalarını düşünmeden,biz onları anlamaya çalışmışız.
*Anlamada zorlandığımız tek varlık ise,kendimiz ve insanımız olmuştur.
Buda anlatma kısırlığıyla beraber,anlama kıtlığından kaynaklandı.
Bazen memleketleri kurtarmaya soyunan bu insan,insanlığı kaybetti.Zamanla insanı da kurtaramadı.
İnsanlarla anlaşamayan bir insan,kendisiyle de anlaşamaz.Kendisini tanımayan,başkalarını da tanıyamaz.
Anlaşamayan ve anlaşılamayan varlık,insan…
19-09-2011
MEHMET ÖZÇELİK




ADALET

ADALET

*Adalet;Hak sahibi olan Allah-ın dengeyi sağlamak amacıyla her varlığa hakkını ve layıkını vermesidir.
Allah Âdil-i mutlaktır..asla zulmetmez..kimseye haksızlık etmez..adalet ismi zulme müsaade etmez.
Adalete sadece veren cihetiyle değil,alan yönüyle de bakıp değerlendirmek gerektir.
Zira verilen kişinin,kendisine verilene liyakatı da esastır.
Bitkilere,hayvanlara ve insanlara verilenler,kendilerine münasib ve layık olanlardır.
Zira hiç yaratan bilmez mi?
Vermemek veya verilen bir şeyi almak zulüm ve haksızlık değildir.
Nasıl ki Allah vermek mecburiyetinde olmadığı gibi,insanında Rabbine karşı bir hakkı taleb etmeye hakkı yoktur.
Varlıkların Allahtan hiçbir alacakları yokken onlara verilmiş,ihsan edilmiştir.
“Allah hiçbir kimseye haksızlık etmek istemez.”
“Allah kullar(ın)a asla zulmetmez.”
“Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir.”
“Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir.) İyilik olursa onu katlar (kat kat arttırır), kendinden de büyük mükâfat verir.”
“Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.”
“Allah Teâlâ, kendisinden başka bir ilâh bulunmadığına adâletle kâim olarak şehâdet etmiştir.”
“Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.”
“Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.”
“Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever.”
“Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tam kemalindedir. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O hakkıyla işitir ve bilir.”

*Allahın peygamberler ve Kitaplar göndermesindeki amaç da,adaleti te’sis içindir. İnananla inanmayanın farkını,cennetlikle cehennemlik,kabiliyetli ile kabiliyetsiz,nefsine uyanla Rabbine uyan arasındaki farkın fark edilmesi için peygamberler gönderilmiş,kitaplar indirilmiştir.Hayatta onlarla beraber başlamıştır.
“Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah’ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.”
“Musa’nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onun sayesinde âdil davranan bir topluluk vardır.”
“Yarattıklarımız içinde, daima Hakka giden yolu gösteren ve onunla adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır.”

*Her Cuma günü minberde okunan en son âyette Rabbimiz üç şeyi emredip,üç şeyden de sakındırmaktadır.
“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”

Allah-ın adaletinin kapsamı geniştir.
Mesela çoğalmadaki dengeli ve düzenli artma da adaletin gereğidir.
Varlıkların büyürken belli bir noktaya gelip durması,adaletin göstergesidir.
İnsanın belli azalarının büyümelerindeki ölçüde adaletin gereğidir.
Eğer Allahın adaleti olmasaydı veya tek bir varlıkta adalet gerçekleşmemiş olsaydı,o varlık tüm kâinatı istila ederdi.Adalet ismi ise ona belli bir sınırlama getirip,o noktadan öteye geçmesine izin vermemektedir.
Mesela insanın boyunun uzamasında adalet tecelli etmeseydi,büyümesi durmaz,sınır tanımazdı..sürekli büyümeye devam ederdi.
Adalet varlıkları kendi kontrolu veya kendisi için takdir edilen proğramın çerçevesinde gelişip büyümektedirler.
Adaletin tecellisi varlıkların istilasına mani teşkil etmektedir.
“Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri Bizim yanımızda olmasın; ancak Biz onu bilinen bir ölçü ile indiririz”

*Allah-ın Âdil ismi her şeyde tecelli ettiği gibi özellikle ilk akla gelen tam manasıyla âhirette yani haşir meydanında tecelli etmesidir.
Orada her şey fâş olacak,gün yüzü gibi her şey ortaya çıkacaktır.Âdil ismi ortaya çıkaracaktır.
Allah adaleti gereği sorumlu olmamalarına rağmen,hadisde de belirtildiği üzere;-Boynuzsuz koyunun hakkını,boynuzlu koyundan alacaktır.-

Hadis-i Kudsi de;-Sebakat rahmeti alâ ğadabî- yani ‘Rahmetim kızmamı geçmiştir.
Aynı şekilde Allahın adaleti de rahmetini geçmiştir.
Allah rahmetiyle muamele ederken,adaletiyle de hükmedecektir.
Allah-ın adaleti rahmetinin de üstündedir.
Cennete koyması rahmetinin bir tecellisi iken,cehenneme koyması adaletinin bir tecellisidir.
Cennetteki farklılıklar da yine adaletin bir gereğidir.

*İnsanın organlarındaki uyum ve tenasüb de adaletin tezahürüdür.
Kâinattaki her şeyin bir şey ile,bir şeyin de her şey ile olan münasebeti,adaletin bir gereğidir.
Allah adaleti gereği mizan,terazi ve ölçüyü koymuş ve kurmuştur.
“Göğü bu âhenkle O yükseltti ve bu mîzânı koydu ki siz de ders alıp ölçü dışına taşmayasınız. Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın.”
Her şeyde görünen maslahat ve israfsızlık da adalet isminin gereğidir.

*Âhiret aleminin yaratılmasının hiçbir sebebi olmasa bile,sadece ve sadece Allah-ın Âdil isminin gereği için dahi olsa,Âhiret yaratılacak,insanlar yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.
“Dönüşünüz hep O’nadır! Allah’ın va’di haktır. Çünkü O, yoktan var ediyor, sonra iman edip iyi işler yapan kimseleri adalet ölçüsü ile mükafatlandırmak için, geri döndürecektir. Küfredenlere ise inkarda bulunmaları yüzünden kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır.”

*İnsanın cennetteki duyguları,bu dünyada kazandığı kapasitesi nisbetinde arttırılacaktır.Tıpkı bilgisayar kasaları gibi ki,kasanın içerisinde daha sonra geliştirmek amacıyla konulacak,kullanılmayan yerler vardır.Yüklenen proğramlar ile beraber,daha sonra lazım olduğunda fazladan yüklenen proğramlara ihtiyaç duyulur,remi zamanla ağırlığa kâfi gelmediğinden uyumluluk esası üzere remı yükseltilir.Harici disketler ile sürekli takviye edilir,zenginleştirilir.
İnsanda bu dünyada,kendisine bu dünya için yüklenen proğramlarını vüs’ati ve kapasitesi nisbetinde kullanmaktadır.Ancak tam kapasite olarak çalışmamakta ve kullanamamaktadır.Mesela aklının yüzde üç ile on beşi arasını kullanmaktadır.Diğer duyguları da bundan ileri değildir.
Demek ki insana âhirette özellikle cennette kazandığı üstünlükleri doğrultusunda kapasitesi arttırılacaktır.Seviyesine göre orada tam kapasite çalışacaktır.
Sürekli cehennemlik olan ise,kapasitesizliğinin eksikliğini,eksiklikler içerisinde sürdürecektir.Dünyaya gönderilirken verilen duygular dahi ondan geri alınacaktır.

Mehmet ÖZÇELİK
29-04-2010




ASRIN ÜÇ HASTALIĞI

ASRIN ÜÇ HASTALIĞI
*1789 Fransız ihtilali kebiri batıdaki Katolikliğin katılığını kırmak ve özgürlüklere kapı açarak dünyayı değiştirmekle beraber,geriye ırkçılık gibi eskilerin seretan dediği bir kanser hastalığı ve illetini de topluma bırakmıştır.
Batıda yayılan milliyetçilik akımı bizde olduğu gibi İslâm dünyasını da etkisi altına almıştır.
*Mesnevide anlatılan üç inek ve kurt meselesinde,kurdun teker teker yiyemediği sarı,siyah ve benek inekleri,ırkına göre ayırıp kötüleyerek yalnız bırakıp,sonrada onları teker teker yemesi çok ibretlidir.
Rusyanın en büyük politikası;böl-parçala-yut idi.Zira bir ekmek bütün olarak yutulamayacağı için,önce dilimlere ve sonra da lokmalara ayrılarak yutulmaya çalışılır.
Özellikle 1. Ve 2. Dünya savaşlarında koca Osmanlı ve İsl♪1m dünyasının akibeti de budur.
*Irkçılık şeytani ve menhus bir duygudur.
Bu memleket çok muhaceretlere sahne olmuş olduğundan,bir kimsenin hakiki olarak ırkını tesbit etmek elbette güçtür.
*Bu bir mirasyediliktir.Çalışmadan baba mirasını yemektir.Onunla ayakta durmaya çalışmaktır.Kendi marifeti olmayanların,baba sırtından geçinmesine benzer.
*Kuzman Hadisi olarak geçen olay;Müslümanların safında Uhut savaşına katılan Kuzman büyük kahramanlıklar gösterir.
Onun için peygamberimiz,o cehennemliktir,buyuruyor.Bu durum üzerine dikkatini çeken bir sahabe bunu takip eder.Sonunda yaralanarak atından düşer.Bu sahabe onun yanına gelip başarısını tebrik edip,islâm için iyi gayret gösterdiğini söyleyince Kuzman;
-Hayır,ben milletimin adını ve namını duyurmak için bunu yaptım,der ve acıya dayanamayarak bileğini keserek intihar eder.Peygamberimizin de o sözünü doğrulamış olur.
*En büyük insan hakları beyannamesi olan Veda hutbesinde Peygamberimiz;Hepiniz Ademdensiniz,Adem ise topraktandır,Arabın arap olmayana üstünlüğü yoktur,üstünlük ancak takvadadır buyurarak,Kur’an-da beyan buyurulan takva üstünlüğüne işaret etmiştir.
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”
* FATİH SULTAN
Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir
altın vermiş. Dilenci parayı alınca:
-Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir
mi?
Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca, dilenci:
-İkimiz de Hazreti Adem’in çocukları değil miyiz? demiş. Elbette kardeşiz.
Sultan Fatih:
-Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. Diğer kardeşlerimiz
de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.
*Mevlana,nereden geldik sorusuna;Minallah,ilallah,cevabını vermiştir.
O’ndan gelip de O’na gitmeyen de hiç soyluluk mu aranır?O’na gitmeyenin soyu kaç para eder ki?
Bediüzzaman-da;Ruhlar aleminden,ana karnından,çocukluk,gençlik,ihtiyarlıktan kabre,haşre,sırattan cennet ve cehenneme doğru gittiğini ifade eder.
Böylece ruhlar aleminde bir ırka,renge ve coğrafi özelliğe ve tercihe sahip olmayan bir insanı,neyine göre ve nasıl bir ayrım içerisine koyacağız?
* SOY-SOP MESELESİ
Bahaeddin Nakşibend’e sorarlar:
-Soyunuz nereye ulaşıyor?
Cevap verir:
-İnsan, soyu ile hiçbir yere ulaşamaz.
*İnsan ırkıyla değil,yaptıkları ve kazanımlarıyle üstündür.
-Eşek altın semer vursan,eşek yine eşektir.Semer ona bir kıymet vermez.
*insan gidince kalır eseri,eşek gidince kalır semeri.
-Mevlanaya,adam olmayan birisi,kendisinin ne kadar edeceğini sorunca,300 akçe edeceğini söyler.Adam ise,sadece üzerindeki kürkün o kadar ettiğini söyleyene,zaten bende senin kürküne değer biçtim,der.
*Kürtçülük-200 senedir kanser mesabesinde dünyayı saran ve öldürücü bir hastalık olup,hem dünyayı ve hem de âhiretini bitiren bir hastalıktır.
Nu asrı ise tehdit eden üç büyük hastalıkla karşı karşıya kalmaktayız;
1-Ateizm.yani inançsızlık hastalığı.
2-Irkçılık.Şimdiye kadar Türkçülük ile bu milleti ayrıştırmaya yönelik olan tavır,şimdi de yerini her halde eskimiş olsa gerek ki Kürtçülük akımına bırakmaktadır.
Tıpkı maya tutmayan,bozuk bir maya atan bozuk maya tabiatlıların,Nemrut ve Firavunlara rahmet okutacak derecede 18 yıldır dini hiç bir hükmü olmayan Türkçe ezan uygulaması bu tehlikenin boyutunu göstermektedir.
Bediüzzamanın ifadesiyle Türkçe şarkı kabul görmedi,zulüm ve baskı geçte olsa geri tepti.
Şimdilerde ise Kürtçe namaz,hutbe,ezan gündeme getirilmektedir.
Dinime dahleden bari müsülman olsa,Sözünde olduğu gibi,bunu ortaya atanlar Marksist,sosyalist ve Zerdüşt yapılı insanlardır.
Eskimiş Türk milliyetçiliğinin yerien ikame edilmeye çalışılan Kürt milliyetçiliğidir.
3-Sefahet,fuhuş,her türlü rezaleti meşru gören yaşayış tarzıdır.
Cehalet asrında yapılanların aynen bu asırda da tekrar edildiğini görmekteyiz.mesela;
” Onların, Kâ’be’nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise (ey müşrikler) inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı.”
El çırpma ve ıslık ile cenazelerini kaldıranların kulakları çınlasın.
*İnsanlar bir tarağın dişleri gibidir.Hepsi saçın düzeltilmesine hizmet ederler.Tarağın tüm dişleri aynı değildir.
Ve de çarkın dişleri gibidir.Aynı hedefe yönelirler.İslâmiyet mü’minleri kardeş kılarak,aynı hedefe yönlendirmiş,dindeki birlikle beraber,kalplerdeki birliği de tesis etmiştir.
* İslamiyet Evrenseldir ve de tamamlanmıştır.
“Bugün sizin dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim.”
Hristiyanlık ise öyle değildir.Mesela,otantik İncil 70 yıl sonra yazılmıştır.
İslamiyet bir okyanus gibi,bütün ırk gemilerini sırtında taşır.Milliyetçilik gemisine kimi,nasıl alacak?Okyanusu onun neresine yerleştireceksiniz?
*M.Feyzi Efendinin de dediği gibi:” *Cemaatlar bu vatanın birer çivisi,mismarıdırlar.”
Cemaatleşme ayrışmaya değil,bütünü ayakta tutan tamamlayıcı bir parçasını oluşturmaktadır.
*Anormal olanlar,memleketi de anormalleştirdiler.Memleket normale doğru gidiyor.
*Bediüzzamanın yüz sene önceki yapmış olduğu tesbit bugünde geçerlidir.Doğunun üç hastalığı vardır:cehalet,zaruret,ihtilaftır.Buna karşı marifet sanat ve ittifak silahlaryla mücadele edeceğiz.
*Kürtlerin milliyetini kaldırıp onların dilini onlara unutturduktan sonra, belki, bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara teklifiniz, bir nevi usulu vahşiyane olur. Yoksa sırf keyfidir. Eşhasın keyfine tebaiyet edilmez ve etmeyiz.”
“Emin olunuz, biz kürtler başkalara benzemiyoruz. Yakinen biliyoruz ki, içtimai hayatımız türklerin hayat ve saadetinden neş’et eder.”
*Bediüzzaman talebelerinden birinin,Salih bir Türkü fasık bir Kürt kardeşine değişen talebesinin,daha sonra Fasık bir Kürdü Salih bir Türke tercih etmesi halinin vahametini dile getirip,bunun ancak İslâmiyet milliyeti ile telafi edileceğini beyan eder.

*Kürtler içerisinden bir çok değerleri çıkarmış bir millettir. Selahaddin-i Eyyubi,İdris-i Bitlisi,Bediüzzaman ve kürtlerin edib dahilerinden olan Molla Ahmed Hani Hazretleri gibi.
17-06-2011
MEHMET ÖZÇELİK




ADIYAMANLI ŞEHİDİMİZİ UĞURLADIK

ADIYAMANLI ŞEHİDİMİZİ UĞURLADIK

Adıyamanlı Şehidimiz Fahri Yaldız-ı Huzuru Rahmana Adıyamanımızı temsilen,ebedi alemde onurumuz olsun diye uğurladık.
O;Hz.Âdem-den beri süregelen Öldürüp kan döken Kabil-in başı çektiği ve onun tohumundan olan ve bir devlet olarak temsilciliğini yapan yeni yetme, köksüz,korsan, saldırgan israile karşı;
Hakkı,insanlığı,doğruluğu,insafı,vicdanı,imanı,insanlığı temsil eden Habil oldu.
Ve bu uğurda insanlığın onurunu kurtarıp,uyuyan vicdanların uyanmasına sebeb oldu.
O ve arkadaşları zulme karşı bir meşale olurken,nice meşaleleri yakan ve tutuşturan bir kıvılcım oldular.
Onun için memlekette yapılan röportajlarda dürüstlüğü,yardımseverliği,imanı ve insanlığıyla yâd edildi.
Önceleri birileri tarafından –ordu göreve-adıyla darbelere davetiye çıkarılırdı. Şehidimizi uğurlarken seslendirilen –Mehmetçik Gazzeye-sözü daha onurluca bir söz oldu.
İsrail hükümetinin bu cüretkar, bu sorumsuz, bu pervasız, bu hak-hukuk tanımayan, her türlü insani erdemi ayaklar altına alan saldırısına karşı cesaretli duruşuyla insanlığın onurunu kurtardı.
Düşmanın yere yatırdığı bir ortamda ondan aman dilemeyerek,üç gün aç ve susuz kaldıkları halde,düşmanın yemeğini ve içeceğini içmemeleriyle onurlu duruş sergileyip,düşmanın yüzüne bir şamar,yüzüne tükürmekle cesedlerini kaybettiler, izzetlerini korudular.
Bununla kalmadılar;düşmanın başını kıyamete kadar yere eğdirirken,bizlerin başını dik tutturdular.
M.Akif-in dediği gibi;Siper et gövdeni,dursun bu hayasızca akın,misali hayasızca akına iffetli bir duruş sergilerdiler.
-Tohum toprağın altına düştüğünde kendini feda eder,ta ki yediden yedi yüze kadar sünbül versin.
Bu feda olmalar ölmüş kalpleri diriltmek,islâm dünyasının ittihadına,insanlık dünyasının ittifakına,uyuyan gözleri uyandırmaya,birlik ve beraberliğin tesisine birer vesile oldular.
Bizler bir ölürüz,bin diriliriz.

-Gazzeye insanlık,vicdan,merhamet taşıyan yardım gemisine yapılan insanlık dışı barbarca,haydut,eşkıya,korsan,terörist bir devlet olduğu tescillenen yeni yetme ve köksüz israili lanetliyorum.
Onlar hem Allahın hem de Davud ve İsa peygamberlerin diliyle lanetlenmişlerdir.

-Şimdiye kadar hep şahsiyetini kaybeden İsrail dünyaca görülmüştür ki,insanlığı da bitmiştir.
Bunlar sigaralarını tutuşturmak için dünyayı ateşe verecek insanlardır.
-El hükmü lil ekser kaidesince,elbette Newyorktaki Türk bayrağını dalgalandırıp, İstanbul-daki hahambaşı gibilerin kınaması bir insanlık ve seviyedir.Ancak genel hüküm,kendi kitaplarının kendilerini tanımlaması ve Kur’an açısından baktığımızda görünen şudur ki;değiştirilen Kitabı Mukaddes zulüm örnekleri ile doludur.

Yahudiler yani İsrail yer yüzünün pkk-sıdır.
Bizdeki pkk-nın anası,ergenekonun babasıdır.
İnsanlık tarihi boyunca bütün olumsuzlukların başını onlar çekmişlerdir.
Küfür devam eder ama zulüm devam etmez.
Milletimizin başı sağ olsun…

MEHMET ÖZÇELİK
04-06-2010




ANKETLER

ANKETLER

ANKET-1-

*Aile anketi sonucu:
Aile üzerine yaptığım anketten çıkan sonuçta;Genelde herkes ailesinden memnun olmaktadır,o da fazlasıyla.Memnun olmadığını söyleyen yok.Göklere çıkarmaktadırlar.
-Hep öne çıkan nokta,ailelerin çocuklarına yaptıkları,onları kendilerine bağlamaktadır.Fedakarlık ise birinci sebeb olarak öne çıkmaktadır.
-Daha şimdiden ve görmeden başka ailelerde mutlu olamayacaklarını söylemektedirler.
-Tekrar dünyaya gelseler,yine de aynı aileyi seçeceklerini söylemektedirler.
-Çocukları ailelerinden en memnun edici maddeler;okutmaları,iyi davranmaları,iyi söz söylemeleri ve ilgileridir.
-Sevgi-saygı-sıcak ve refah içinde bir aile arzu etmekteler.
-Kendilerinin ise kuracakları ailenin;sevecen,meslek sahibi,neşeli,güler yüzlü, kızmayan,iyi örnek,şehirde yaşayan,eşini üzmeyen,anlayışlı,sakin bir hayat süren aile kuracaklarını söylemektedirler.
-Bu çocuklar % 90 oranında ailelerinin kendilerine kural koymaları taraftarıdırlar.

BOŞ ZAMANLARI DEĞERLENDİRME ANKETİ

KULLANIŞ AMACI : Bu anket öğrencilerin boş zamanlarını nasıl değerlendirdiklerini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır . aynı uğraş ve hobileri paylaşan öğrencileri gruplamada, paylaşma ve beraberlik duygusunu geliştirmede yararlıdır. Bireylerin boş zamanlarında yaptıkları etkinlikler hakkında bilgi verir.

KİMLERE UYGULANIR: İlköğretim 4-5-6-7-8. sınıflar ve ortaöğretim düzeyindeki bütün öğrencilere uygulanabilir.

UYGULANIŞI : Okul rehberlik programı dahilinde sınıf rehber öğretmenleri tarafından her bir anket öğrencilere verilerek doldurmaları istenir. Öğrenciler yönergeyi okuyarak ve öğretmenlerin önerileri doğrultusunda anketteki soruları cevaplarlar.,

DEĞERLENLENDİRME VE YORUMLANMA : Her anket ayrı ayrı değerlendirilir ve her maddeyi kaç öğrencinin işaretlediği çetele yoluyla bulunur.
Öğrenciler tarafından en çok işaretlenen boş zamanları değerlendirme etkinlikleri belirlenir. Bu etkinlik olumlu ise sınıfta yapılacak tartışmalar neticesinde desteklenir olumsuzsa olumlu bir etkinliğe dönüştürülmesi için öneri ve çalışmalarda bulunulur..

BOŞ ZAMANLARI DEĞERLENDİRME ANKETİ
SONUÇ:Pansiyonlu 35 kişi üzerinde yaptığım yukarıdaki ankette birkaç tercihte bulunarak yapılan ankette 4.maddeden itibaren verilen cevaplar şıkların üzerlerine yazılmıştır.Şu sonuçlar çıkmıştır:

AÇIKLAMA :
Lütfen her soruyu dikkatlice okuyunuz. Hangi sorunun etkinliklerinize uygun veya yaklaşık olduğunu kararlaştırınız. Kararı verdikten sonra,yalnızca bir seçeneğin yanındaki parantez içine ‘X’ işaretini koyunuz. Göstermiş olduğunuz hassasiyete şimdiden teşekkür ederiz.

1- Adınız ve Soyadınız :…………………………………………………………………
2- Cinsiyetiniz : Kız ( ) Erkek ( )
3- Sınıfınız :……………………………………………………………….

SONUÇ:Pansiyonlu 35 kişi üzerinde yaptığım yukarıdaki ankette birkaç tercihte bulunarak yapılan ankette 4.maddeden itibaren verilen cevaplar şıkların üzerlerine yazılmıştır.Şu sonuçlar çıkmıştır:
4- İlgilendiğiniz boş zaman etkinlikleri en çok hangi alanda toplanır ?
( 8 ) Eğitim ( 10 ) Çeşitli Eğlenceler
( 3 ) Sanat ve Genel Kültür (1)Aile,dernek,kulübe yapılan hizmetler
( 2 ) Yaratıcılık ( 6 ) Sinema,Tiyatro
( 10 ) Spor ( 2 ) Diğer (yazınız ………..)

5- Boş zamanlarınızda kitap okur musunuz ?
(19 ) Evet ( 1 ) Hayır

6- Ne tür kitaplar okursunuz ?
( 12 ) Roman ( 6 ) Spor
(9 ) Macera ( 4 ) Seyahat
(10 ) Dini ( 10 ) Çocuk Kitapları
( 5 ) Bilimsel ( 1 ) Diğer (yazınız…………..)

7- En çok okuduğunuz gazete hangisidir?
( 12 ) Sabah ( 4 ) Türkiye
(3 ) Hürriyet ( 2 ) Milliyet
( 10 ) Zaman ( 2 ) Cumhuriyet
( 6 ) Spor Gazeteleri ( ) Diğer (yazınız……………)

8- Gazetede en çok okuduğunuz kısım hangisidir?
(15 ) Haber ( 3 ) Moda
(8 ) Spor (8 ) Roman ve Hikaye
(6 ) Müzik ( 2 ) Politika
( 2 ) Karikatür (8 ) Makale ve Fıkra
( 2 ) Ekonomi ( ) Diğer (yazınız……………)

9- Dergi okur musunuz?
(20 ) Evet ( 7 ) Hayır

10- Ne tip dergi okursunuz?
(1 ) Fotoroman ( 3 ) Magazin
( 9 ) Spor (5 ) Bilim Teknik
(5 ) Moda ( 6 ) Bilgisayar
( 7 ) Dini (9 ) Araba
( 8 ) Müzik ( 2 ) Diğer (yazınız…………..)

11- Televizyon veya Radyoda en çok izlediğiniz,dinlediğiniz programlar hangisidir?
(18 ) Müzik,Eğlence ( 3 ) Çocuk Programları
( 7 ) Sinema,Tiyatro ( 5 ) Haber Programları
(4 ) Spor ( 1 ) Oturum,Tartışma,Münazara,Panel
( ) İzlemem (4 ) Diğer (yazınız………….)

12- Sinema veya tiyatroya gider misiniz?
(12 ) Evet ( 11 ) Hayır

13- Hangi tür filmlerden hoşlanırsınız?
(1 ) Bilim kurgu ( 12 ) Komedi
( 8 ) Macera-polisiye (2 ) Dramatik
(1 ) Psikolojik (2 ) Diğer (yazınız………)
( ) İdeolojik ( 11 ) Eğitici-Öğretici
(11 ) Çizgi filmler

14- Hangi tür müzik dinlersiniz?
( 8 ) Türk Sanat Müziği (2 ) Özgün Müzik
( 4 ) Klasik Batı Müziği ( ) Fantezi,Slow
( 3 ) Klasik Türk Müziği (4 ) Türk Halk Müziği
( 5 ) Arabesk (12 ) Pop
( 3 ) Yabancı (1)Diğer (yazınız………….)

15- Kullanmış olduğunuz bir müzik aleti var mı ?
( 17 ) Evet ( 8 ) Hayır

16- Edebiyatla uğraşır mısınız? ( şiir,hikaye,fıkra,öykü,makale yazmak gibi)
(18 ) Evet ( 7 ) Hayır

17- Evde ailenize ne tür yardımlarda bulunursunuz?
( 8 ) Toz almak (10 ) Yemek yapmak
(10 ) Kardeşlerinize bakmak (6 ) Alış-veriş yapmak
(1 ) Çamaşır yıkamak ( ) Hiçbir yardımda bulunmam
(4 ) Tamir işleri ( ) Diğer (yazınız………….)

18- Herhangi bir gazete veya dergide yazılarınız şiirleriniz yayınlandı mı?
(4 ) Evet (derginin ismini yazınız…-Çocuk-…… (22 ) Hayır

19- Boş zamanlarınızda el işleri yapar mısınız ? (dikiş,nakış,yün,tahta,tel,kağıt vs.)
(8 ) Evet (yazınız…..Yün) ( 16 ) Hayır

20- Boş zamanlarınızda para kazanmak için bir işte çalışır mısınız?
(8 ) Evet (nerede yazınız….Tarla-) ( 16 ) Hayır

21- Ailenizle boş zamanlarınızı nasıl geçirirsiniz?
( 5 ) Piknik yaparak ( 5 ) Misafirliğe giderek
( 20 ) Sohbet ederek ( 5)Genelde arkadaşımla beraber olurum.

BAŞARSIZLIK NEDENLERİ ANKETİ

Sevgili öğrenciler ;
Bu anket, derslerinizdeki başarısızlık nedenlerini öğrenmek için hazırlanmıştır.
Çalışmalarınızı olumsuz yönde etkileyen veya sizi başarısızlığa itebilecek nedenlerden bazıları aşağıya sıralanmıştır. Önemli bulduklarınızı (x) işaretiyle belirtiniz. Ancak belirtilmemiş olan sizce başka nedenler varsa boşluklarla yazınız.
Anketi içtenlikle cevaplamanız uygulamanın amacına ulaşmasında yardımcı olacaktır.
SONUÇ:Pansiyonlu 35 kişi üzerinde yaptığım yukarıdaki ankette birkaç tercihte bulunarak yapılan ankette verilen cevaplar şıkların üzerlerine yazılmıştır.Şu sonuçlar çıkmıştır:

ANKET-3-

(16 )1. Ailemden ayrı oluşum yüzünden.
(2 )2. Ailemdeki huzursuzluk yüzünden.
( 5 )3. Sağlığımın sürekli bozuk olmasından.
(2 )4. Kardeşlerimin ders çalışmamı engellemesinden.
( 9 )5. Kimseye açamadığım özel sorunlarım yüzünden.
( 12 )6. Ders çalışma yöntem ve teknikleri iyi bilmediğimden.
(8 )7. Ailemin sürekli ders çalışmamı istemesi beni derslerden soğutmasından.
( 5 )8. Çalışmalarımın takdir edilmeyişinden.
( 13 )9. Matematik dersine karşı ilgi, istek ve yeteneğimin olmayışından.
(10 )10. …………………….derslerine karşı ilgi ve yeteneğimin olmayışından.
(13 )11. Derslerime çok çalıştığım halde başarılı olamayışımdan.
( 3 )12. Sınıfımızın kalabalık oluşu yüzünden.
(19 )13. Başaramayacağımı zannettiğim derslere çalışmak istemeyişimden.
(18 )14. Sınavlarda çok heyecanlandığımdan.
(12 )15. Dikkatimin çok dağınık olmasından.
( 12 )16. Aynı gün içinde idken fazla sınav yapılmasından.
(6 )17. öğretmenlerimizin sınavlarda motivasyonumuzu bozmasından.
(3 )18. Uzun süre öğretmensiz kalışımızdan.
(18 )19. Anlayamadığımız konularda öğretmenimize soru soramayışımızdan.
( 3 )20. Okul ve derslerin senim için çekici olmayışından.
( 7 )21. Derslerin nasıl fayda sağlayacağını bilmemekten.
(16 )22. Ders programında zor derslerin üst üste gelmesinden.
( 1 )23. Okul içi ve dışı sosyal faaliyetlerde fazla görev aldığımdan.
(16 )24. Boş zamanlarımı verimli bir şekilde değerlendiremediğimden.
( 10 )25. Evimizin okula uzak olmasından.
( 2 )26. Evimize sürekli misafir gelesinden.
( 4 )27. Evimizin ders çalışmaya müsait olmayışından.
( 14 )28. Arkadaş çevremin ders çalışmaya mani olmasından.
( 10 )29. Tv ve bilgisayar gibi iletişim araçlarından dolayı ders çalışamamak.
(3 )30. Maddi imkansızlıklardan çalışmak zorunda kalışımdan.
(2 )31. Yeterince beslenemeyişimden.
( 9 )32. Ders çalışmak için kendime ait bir odanın olmayışından.
(5 )33. Ailemde bana dersler konusunda yardımcı olabilecek birilerin olmayışından.
( 7 )34. Sınıfta derslere katılamayışımdan.
(11 )35. Arkadaş seçiminde yetersiz oluşumdan.

ANKET-4-

Not.6.7.8.sınıfların karma olduğu 25 kişilik bir öğrenci ortamında isimlerini yazmamalarını söyleyerek yaptığım ankette çıkan özetle sonuçlar şunlardır.
SORULAR:
1-Yakınlarınızda veya çevrenizde içki-sigara-bali gibi uyuşturucu kullananlardan gördüklerinizi yazınız.
2-Ailenizde vay akrabalarınızda zararlı içecekler kullanan var mı?Ne hissediyorsunuz?Sizdeki olumsuz etkileri nelerdir?
3-Zararlı içeceklerin zararları konusunda bilgiye sahip misiniz?
4-Sigara kullanmayı düşünüyor musunuz?Neden?
5-Sizleri bunları kullanmaktan alıkoyan sebebler nelerdir?

CEVABLAR:
1-Genelde ailelerde sigara kullanıldığı,,kullanmayanların da olduğu,bazı ailelerde sigara içenlerin eve alınmadığı ifade edildi.
-Almanyada iken babam içiyordu.
-Amcam içki içiyordu,sonunda sirozdan öldü.

2-Kötü örnek olunduğunun farkında olduklarını ifade ettiler.

3-Genelde kısa cümlelerle de olsa zararlarının bilindiği gözlemlenmiştir.

4-Düşünmediklerini ifade ettiler.Sebeb olarak zarar verdiği belirtildi.

5-Zarar verip özellikle kanser ediyor.

Özetle:Tv-deki kötü görüntülerden örnekler çıkardıklarını ve onlar gibi olmak istemediklerini ifade ettiler.
-Sağlığa önemli çapta zarar verdiği…
-Birisi abisi içmese de arkadaşlarının içtiğini söyledi.
-Bali kullananları gördüklerinde kaçtıklarını belirttiler.
-Birisi şunu anlattı:Evimizin orada piknik yaparken yanımıza yaşlı bir adam geldi.Cebinde içki şişesi vardı.Bizden su istedi.Annem su verdiğinde suyu içerken eli tir tir titriyordu.Ben bunun içki içmesinden kaynaklandığını düşünüyorum ve yaşlı amcaya acıyorum.İnşaallah yanılmışımdır.

MEHMET ÖZÇELİK
20-05-2010




AHMAK DOST

AHMAK DOST
Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.
İyilik zannıyla topluma,tüm değerlere,insanlığa karşı kötülük işlemektedir.
İbrahim Peygamberden yana olduğunu söyler,Nemrudun ateşine odun taşır.
İbrahim Peygamberin ateşine su götüren karınca kadar bile düşünceden yoksun,tarafsız görünmeye veya öyle bir kuruntu içerisinde olduğunu zannederken,Nemrud-dan taraf olur.
Mesela adamın biri bir ayıyla dost olur.Adam bir ağacın altında uyumaya başlar.Ayıda yanında nöbetçilik yapmaktadır.
Adamın yüzüne bir sinek konar,bunu gören ayı,sahibine iyilik olsun düşüncesiyle oradan ele geçirdiği bir taşı alarak sineğe nişan alır ve vurur.Sinek ölmüştür..tabiiki sahibi de…
Ahmak dost ayının yaptığını yapar.
*Peygamber Efendimizin Mekkedeki düşmanları belli idi,müşrikler.
Medine dönemi ise eziyet görmemesine rağmen daha büyük tehlike arz etmekteydi.Zira orada iyilik yapıyor gibi görünen,içten vuran münafık taifesi vardı.
Öyle ki bu insanlar mescid bile yapıyorlardı.Allah’ın emriyle Allah rasulü kötü niyetle yapılan o mescidi Mâlik b. Dehsan ile Ma’n b. Adiyy-e yıktırdı.
Mescid-i Dırar yani zararlı mescid diye adlandırılan bu olayı Kur’an-ı Kerim şöyle anlatmaktadır:
“Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.
Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.
Binasını takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) ve O’nun rızasını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binasını çökmeye yüz tutmuş bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.
Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Ahmak dost kimliksizdir,kişiliğini bulmamış,bî-taraf görünürken,herkes tarafından ber-taraf olmuş kimsedir.
Kişi taraftır..haktan..doğrudan..milletten yana taraf..İbrahim-den, Musa’dan taraf,Muhammed’den ve O’nun yolundan taraf…
Tarafsızım demek,zıt tarafı iltizam etmek ve benimsemek demektir.
Bugün Türkiye’de bilerek zarar veren insanlardan daha büyük zararı,bu akılsız dost veya ahmak dost görünen insanlar vermekte,menfi insanların ekmeğine yağ sürmektedirler.
Bilgisayara en büyük zarar veren virüs,diğer adıyla mikrop;gizli olan ve faydalı proğram olarak görünen virüsdür.
Ahmak dostta,gizli virüs gibidir.
*Doğuda bir kürt problemi var.Kürtlerin bir temsilcisi yok.
Kürtleri temsil ettiğini söyleyen bir parti,onu temsil etmemekte ve edememektedir.Maneviyatın hakim olduğu doğuda temsil edenler ne kadar maneviyatla alakadardırlar.Mesela:
“DTP lideri Demirtaş: “Kurban kesmeyin.”
“Ölen terörist için taziye ziyareti”
“Terörist isimleri sokak adı oldu”
*Şu durumda Türkiye’nin pkk –dan daha vahim bir kaç sorunundan önemli olanları ise;Pkk-yı besleyen Ergenekondur.Ve bunun iki önemli uzantılarından biri olan askeriyedeki kanadının önemli çapta deşifre edilmesi,diğeri ise hukuktaki,darbeden önce savunma kanadının ergenekonu ayakta tutmaya çalışmasıdır.
Şu bilinmelidir ki;Ergenekon içerisindeki millete silah çekenlere baktığınızda,bunların müslüman Türk kanı taşımadıklarını göreceksiniz.
Birde belki de en önemlisi konumuzu oluşturan,onu sulandıran ahmak dostun varlığıdır.
Unutulmaması gereken bir sebebi ise;kökü bereketsiz,kısır ve hırçın muhalefet partilerinin varlığıdır.
Bu memleketin meseleleri hiç bir ırk ve ırkçılık politikalarıyla çözülemez.Zira ırkçılık kanser hastalığı gibi olup,bu milletin içerisinden çıkmamış,avrupa tarafından içimize atılan bir hastalıktır,oda öldürücü…
MEHMET ÖZÇELİK
20-02-2010




AH MUSTAFA AH!

AH MUSTAFA AH!

Maşallah yapmadığı meslek kalmamıştı.Bari yapmış olduğu mesleklerinde birbirleriyle bir bağlantısı olmuş olsaydı.
Tüpçülük,balcılık,baklavacılık ve künefeci,vs.eni sonu resmi bir kuruma girdi de millet kendisinden kurtulmuş oldu.
Artık şimdi bir meslekte karar kıldı.
Anlatacağım olay,hem hem bir yandan esnaf ahlakını ve hem de bir yandan müşteri psikolojisini yansıtması açısından önem arz etmektedir.
Van-lı bir dostu kendisine bal gönderip satmasını ister.Bu da her işe açık olduğundan,bu teklife de balıklama atlar ve de 40 yıllık balcıymış gibi,balları bal gibi satmaya başlar.İyi de kâr etmektedir.
Aslında kârını da makul koyduğu için müşteri bulur.Allah bereket versin.
Bir gün müşterinin kodamanlarından biri,balın ücretinin düşük olmasından dolayı,şu ata sözünü hatırlar ve hatırlatarak;”Ucuz mal alacak kadar zengin değilim.”
“Ucuz malın vardır bir illeti.”
Müşteri balı illetli bulur ve kendisine illetsiz,pahalı ve iyi bir bal getirmesini bizim Mustafa-ya teklif eder.
Mustafa birkaç gün sonra Van-dan yeni gelmiş gibi,aynı balı götürür ve dört katı bir fiyat ister.
Adam balın bir sağına bir soluna bakar ve memnun olarak balı satın alır.
Birkaç gün sonra balın nasıl olduğunu soran Mustafa-ya Müşteri:”İşte bal dediğin böyle olur.Ne o ucuz bal getiriyorsun?”diye bir yandan da sitemde bulunur.
Bal aynı baldır.Müşteri ve satıcı da aynıdır.
Değişen ne olmuştur?
Psikolojik yapı ve niyet değişmiştir.
Çünkü müşteri o balı yerken,birazda kasılarak ve dört katı fiyatın ağırlığınca yemektedir.
Bir yanlış bir doğruyu götürür.
Bir yanlış bir yanlışı getirir.
Bir yanlış bir yanlışa kapı açar.

MEHMET ÖZÇELİK
17-04-2010




2011 SEÇİM YORUMU

2011 SEÇİM YORUMU
2011 Seçimleri Akp-nin iki kişiden birinin oyunu alarak ve beş milyon arttırarak % 50 ile hükümeti kurması ile sonuçlandı.Milletimize hayırlı olsun.
Akp üç devrede de sürekli oylarını arttırarak gelmiştir.Buda onun millete mal olmasını göstermektedir.
Ak partinin başarısı;toplumu ve ihtiyaçlarını görmüş olması,onlara yönelerek çözüme dönük adımlar atmış olmasındandır.
Chp ve Mhp millete mal olmamış,içi doldurulmayan sabit fikrin, statükonun, rejimin,Atatürkçülüğün korunmasına,darbelerin ve darbecilerin korunmasına oy vermiştir.
Burada millet kazandı,milletin hakimiyeti kazandı.
Millet en önemli olarak istikrara ve güvene oy vermiş oldu.
Seçim tam bir güven içerisinde gitti.Katılımda gayet yüksekti.
*Hariçten siyasete yapılan müdahale ses getirmiş ancak oy götürmemiştir.
*Belki de şimdiye kadarki seçimler içerisinde en önemli olanı ise;şimdiye kadar % 23 dolaylarında olan kararsızların,% 3 ve 5 –lere kadar düşmüş olmasıydı.Zira herkes kararlıydı.
Bunun bir sebebi de şapkalar düşmüş ve keller görünmüştü.Önceden içte gizlenenler bu sefer açığa vurulmuştu.Herkes ne olduğunu ve neyi dillendirmek istediğini açıktan açığa söyler oldu.
*Bu seçimin en önemli ayağını oluşturan,manevi yükselişin önemli bir işaretini vermiş olmasıdır.
Halkın devletin içerisinde temsil edilmesi,yer alması ve yer verilmesidir.
Rejimin çarkları arasında boğulan ve boğdurulan milletin,rejimin çarklarının aşınmasıyla halkın oradan çıkması ve hakimiyetini ilan etmesidir.
*Chp ve Mhp 1970-lerin standart gidişini ve gidişatını korumakla yetindi. Gelişime ve demokrasiye olan açılımını gerçekleştirmedi.
*Chp ve Mhp zihniyetinde ve de tabanında bir değişme olmamıştır.
Mhp ve Chp-nin bir iki puan fazla oy alması,birbirleriyle paslaşmalarının sonucu olmuştur.
Eğer Chp içine aldığı Ergenekoncularla,Mhp beyin tabakasının 16-sından 10-unun uçkur probleminden dolayı durumunda bir değişme olmamışsa,ortada bir değil,bir çok problem var demektir.

*Chp bu seçimde Baykal—ın aksine laikliği ve rejim muhafazakârlığını dillendirmedi.Bu da ona 3,5 milyon oyu ek olarak kazandırdı.
Laiklik ve rejim savunuculuğunun kuru bir kavga ve karın doyurmadığını ve hatta bir aldatmaca olduğunu gördü.Bulunmuş olduğu vaadlerinde ise tutarlı ve inandırıcı olmadı,ma’kes bulup kabul görmedi.
Ancak bu sefer kavga ulusalcılar ile demokratlar arasında,darbeciler ve siviller arasında bir mücadele halinde sürdürüldü ve mecliste de sürdürülecek gibi.
Chp-de değişen sadece bir vitrinden ibaret kaldı.İçi ve köklü olan zihniyette bir değişme olmadı.Tas aynı tas sadece dellek değişti.
*Chp söylemleriyle inandırıcı ve tutarlı olmadı.
*Chp-nin Türkiye-deki oyların dörtte birini alması da az bir şey değildir.
*Mhp-de her an barajın altına düşme korkusuyla oyunu yükseltme çabası içerisine girdi.Kol kırıldı yen içinde kaldı politikasını sürdürdü.Uçkuru düşüklere rağmen.
Bu seçimde de Mhp-nin kavgacılığı kendisine yaradı.Kendisi de bunu biliyordu. Her zamanki gibi Kaostan nemalanmış oldu.
Yeni dönemde Chp ve Mhp-nin mecliste sürekli yüzünü kızartacak ve savunmasız bırakacak adaylara sahip olmaları,epey kendilerini de yıpratacak gibi görünüyor.
Bu kavgalı bir ortamı da doğuracaktır.
Ancak bu mecliste verilecek tutarlı ve başarılı bir çalışma,bundan sonraki ve de mahalli seçimlerin kaderini de belirleyecektir.
Bakalım bu dört yıllık sürede kim daha iyi bir sınav verecektir.
Sonuç olarak;Başbakan seçim konuşmasında güvenli,tutarlı,kucaklayıcı, toplayıcı,kapsamlı bir Balkon Konuşması yapmıştır.
12-06-2011
MEHMET ÖZÇELİK




DENİZ BİTTİ KARA GÖRÜNDÜ

DENİZ BİTTİ KARA GÖRÜNDÜ

Bu yazıyı yazmama sebeb;gayrı meşru,ahlak dışı bir yaşantının gayet meşru ve normal ve de aile mahremiyeti içerisinde değerlendirilmeye çalışılması sebebiyledir.
Sinsice veya eskilerin sadik-i ahmak yani ahmak dost dedikleri kimseler bunu insancıllık adına ifade etmeye çalışırken,toplumun değerlerini dumura uğratmakta, toplumun bunu içlerine sindirmesini istemektedirler.

Olayı yapanı değil de olayın gün yüzüne çıkartılmasını eleştirir ve de saldırgan bir pozisyona girerken,o pisliğe ortak olduğunun farkında veya bilincinde olmadığını göstermektedir.

Tıpkı hırsızı değil de Nasreddin hocayı suçlamak gibi.
Nitekim bir gün Nasreddin Hocanın evine hırsız girer.Herkes hocaya yüklenerek,Neden kapıyı açık bıraktığı,dikkat etmediği,olaya sebeb olduğunu söyleyerek tenkid edince, dayanamayan hoca ahmak dostlara dönerek;
-Ya hu,hırsızın hiç mi suçu yok,der.

*Aslında bu konuya girme konusunda tedirgindim.Çünkü bu iki tarafı değil,tüm tarafları pis ve necis bir değnek gibidir.Neresinden tutarsan tut,pisliği bulaşır.
Bu pisliği Antalya-nın denizi bile temizleyemez.
Bu ayıbı Türkiye-deki kumaş fabrikalarının kumaşları dahi örtemez.

*Baykal-ın konuşmasını dinledim,hiç de bu çirkin olayı yalanlamadı,videolar üzerinde hiç oynanmamış,bu varan 1 idi,devamının geleceğine işaretti.
Buna rağmen böyle çirkin,kendi mensublarının başını yere eğdirecek,partiyi bitirecek böyle bir durum karşısında;bütün Türk halkından,eşinden,dünya kadınlarından ve de tüm ailelerden özür dilemesi gerekirken,o tuttu kendisine destek olan,dört yıl öncesinde çıkacakken mani olan bir partinin komplosu olarak değerlendirdi.
O odaya seni onlar mı koydu,komplo ile orayı girmeni onlar mı sağladı?
Çok âfaki ve basit bir konuşmaydı..
Suçluluk psikolojisi içerisinde yapılmış bir konuşma idi.

*Baykal hırçın bir siyasetçi.Takoz olup milletin önünde tökezleyen gidiyor.
-Eğer bu iftiraysa bu bir ahlaksızlıktır,doğruysa daha büyük bir ahlaksızlıktır.
O halde neden şikayet de bulunulmuyor,savcının davetine icabet edilmiyor.
-Bu normal bir hadise değildir.
-Aile hayatını ve mahremiyeti açıklayan kadar yapan da suçludur..o da fazlasıyla.

*-İslamın bu konudaki hükmü açıktır.
Öyle ki evli olanların beraberliklerine verdiği ceza daha ağırdır.Bu dünyevi cezadır,varsın âhirettekini de kendisi düşünsün.72 yaşındaki birisi,evli ve çocuk sahibi bir kadınla beraber?
-O halde Kral artık çıplaktır..kabul gerek…
-Beraber olduğu kadın ve kendisi evli ve onun yükselişi,istenmemesine rağmen milletvekili ve zengin oluşu ibret verici bir durumdur.

* Olaylara kader açısından bakar ve değerlendiririm.
Buraya şu örnek yakışmasa da başlığı düşündürücüdür.Şöyle ki;
-Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca,babası olan 2. Murat Han:
-Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz, diye çıkışır.
Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der:
-Peder ne der, kader ne der.

Bu olaya da insanlar ve Baykal ne der,kader ne der?
Mesela yıllarca beraber oldukları arkadaşı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kanal A’daki “Görüş Farkı” programında “Siz insanların demokratik yollarını tıkamışsanız başka yollardan sizden bunun öcünü alırlar. Bu hesaplaşmanın nerden kaynaklandığı nereden topluma verildiği, herkes bunu biliyor yani. Bence bunu kaşıyarak başka şeyler söylemek zorunda kimseyi bırakmasınlar. Siz insanların demokratik söz söyleme hakkını insanlara kapatırsanız insanların hak- hukukunu çiğner ve olmayacak birtakım mekanizmalar kurarsanız sizi de böyle acımasızca çıkar birileri böyle hesaplaşır. Öyle kıyımlar olmuştur ki, o kıyımlar da böyle saygısız ve acımasız misillemelere insanları götürmüş olabilir. Öyle insanlar çizilmiş, haksızlıklar yapılmıştır ki size de men dakka dukka.”

*Binlerce kız çocuğunun baş örtüsüyle uğraşıp hayatlarını mahvetti.Onların göz yaşları sadece onu değil,onun gibi milyonlarcasını boğar,boğazında düğümler..âhiretteki ise o da cabası…
Koca meclisin 410 milletvekiliyle kabul ettiği ve toplumda kabul gören bir meseleyi hırçınlığından ve de hiç kazanmayı düşünmeyerek,hep muhalefette kalmak suretiyle,ihtilafları körüklemekle iş görmüş,ortaya bir ürün ve çözüm koymamışken.

*Bir karikatörde düşündürücü şöyle bir mesaj verilmişti.
Beraber oldukları kadın kendisine,ya bu durum açığa çıkarsa ne yapacaksın,dediğinde Baykal;
-Anayasa mahkemesinde götürürüm,diyor.
Bunu da anayasa mahkemesine götürse ya?
Aslında burada anayasa mahkemesinin ondan daha çok bir ders çıkarması gerek!!!

-Hazmedilir cinsden bir olay değil,mensubları ise;ya başı yerde olacak veya bunu –Allah korusun- meşru veya normal görerek hazmetmeye veya hazmettirilmeye çalışılacak.

-İnsanlar icraatlarıyla hatırlanırlar.Yapmayı engellemeyi adeta kendine görev addetmiş kimseleri kimse hatırlamaz ve de hayırla yâd etmez.

-Düne kadar habbeyi kubbe yapanlar,bu gün o kubbenin altında kaldılar.Milletinde kendi kubbelerini habbe olarak görmesini bekliyorlar.

-Dünyadaki gelişme,bizdeki gelişmelere ayak uyduramayanları devre dışı bırakmaktadır.Artık şahıslar olarak ve de parti olarak bu milleti taşıyamayacaklarını görmeleri gerekir.Yoksa tarihin çukuruna gömülürler.
Milletin değerleri,değersiz olanları çok iyi değerlendirir.

Ve de Türkiye ye duyulan doğulu batılı ihtiyaç onu bağlayan bağlardan kurtulmasına yardımcı olunmaktadır,o da bağlanmasına göz yuman ve de haberdar olanlarca…

-Mecliste hırçın bir muhalefet var.Hırçın çocuk,mızıkçılık yapıp oyun bozan çocuğun zorla alınmaya çalışılmasını,muhalefette olmalı diyenler;yine ya ahmak dostlardır veya icraattan yoksun,düşünce fukaraları kimselerdir.Bu şeytana alkış tutmaktır.Zira ilk muhalefetin babası odur.
Müsbet muhalefet alternatif sunar,yapılmaması yönünde değil,daha iyi ve daha fazlasını yapma yönünde gayret gösterir.
Hırçınlık,çığırtkanlık ve de oyun bozanlığın ötesinde ne yapılmaktadır.
Bunu savunanlar,muhalefet edenlerden bu vatan için daha tehlikelidirler.

-Kaderin şu tecellisine bakın ki;iki eşliliğe hep karşı çıkan,ikinci eşinden darbe yedi.Oysa İslâmiyet çok eşliliği değil,tek eşliliği esas almış ancak bu gibi durumlara düşmeyi engellemek için de,başka evlenmeleri emretmemiş sadece müsaade etmiştir.

-Kader ne der,Baykal ne der:kader dörde kadar müsaade olsun,Baykal bir-le sınırlama olsun derken,aksi maksadıyla tokat yer.

-Su-i kasd sözüyle bastırılmaya ve de saptırılmaya çalışılan uygulama yalanlandı ve de tutmadı.
-İnsanlar geliştikçe,ayak uyduramayanlar dökülüyor.Toplum bunu bir dönemin lekeli bitişi olarak görecektir.
Çünkü deniz bitti kara göründü..karalar,siyahlar ortaya çıktı.
Millete karalar bağlatanlar bu gün karalar bağlamaya mahkum oldu.
-Bir dönemin çöküşü oldu..o da ne hazin çöküş..ne çirkin bitiş..

MEHMET ÖZÇELİK
15-05-2010