HUD SURESİ-96-109




BATAKLIK

BATAKLIK

  1. ve 21. Asır bataklıklarla dolu bir asırdır desek yanlış demiş olmayız.
    Boğulanlardan ve batanlardan bunu çok rahat anlayabilirsiniz.
    Bütün yaşantısını sömürü üzerine kuran ve bu amaçla hayatını sürdürmek için İslam ülkelerinin petrollerini ve Afrikanın madenlerini sülük gibi emmek ve sömürmek için Sömürgecilik Bakanlığı ve Müstemlekat Nazırlığı kurmuşlardır.
    -“Belçika Kralı Philippe, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi’ye, Kongo’da sömürgeci dönemde yaşanan “şiddet olayları” ve “neden oldukları acılardan” derin üzüntü duyduğunu bildiren mektup gönderdi. Mektup, Belçika’nın kanlı ve kirli sömürgecilik tarihini yeniden gündeme getirdi.
    Ağır çalışma koşulları yüzünden her gün pek çok insan ölüyordu. Leopold ise bu süreçte yalnızca cebini daha çok doldurmanın peşindeydi. Yeterince hızlı çalışmayan veya isyan çıkarmaya niyetlenen kişilerin ceza olarak elleri ve ayakları kesiliyordu.
    Vahşet bununla da sınırlı değildi. Özellikle bölgenin güvenliğini sağlamak için sömürge birlikleri, sınırlı sayıda verilen mühimmatlarının harcanmaması adına, öldürülen, cezalandırılan Kongoluların uzuvlarını Kraliyete gönderiyordu.
    Bunun yanı sıra Kongo’da bulunan şirketlerin daha acımasız yöntemler geliştirdi. Artık az çalışan ve borcunu ödeyemeyen yerlilerin kadınları rehin alınabiliyordu, üstelik bunu rahatça yapabilmeleri için bir yasa bile çıkarıldı.”
    Batının tarihi, geçmişi ve sicili kirlidir.

Batı ve dünya jandarmalığına soyunan Abd bu sömürgeciliğini ya bizzat yapmış ya da içeride bulunan piyonlarını devreye koyup darbelerle gerçekleştirmiştir.
Demokrasi yalanı bu işin kılıfı olmuştur.
İşte binlercesinden bir numunesi;
-“FETÖ’cü Zekeriya Öz’ün CIA’den talimat aldığı iddia edildi!
ÖZ 2 ABD NUMARASIYLA GÖRÜŞTÜ.
Bu kapsamda Zekeriya Öz’ün o dönemde kullandığı değerlendirilen 0505 267 21 .. numaralı telefonun irtibatları arasında iki adet Amerikan numarasının bulunduğu kaydedildi. Öz’ün 170….22 ve 170….91 numaralarıyla görüştüğü belirlendi.
POLİSLERİN DE ABD İRTİBATI.
Ayrıca Öz ile birlikte Ergenekon soruşturmasını yürütülen polisler Ali Fuat Yılmazer, Tufan Ergüder, Hüseyin Işıldak, Erol Demirhan’ın de ABD Başkonsolosluğu’na kayıtlı çeşitli numaralarla görüşme kayıtlarının tespit edildiği kaydedildi.”


-“Bataklık kurutuldu! Operasyonun ayrıntıları ortaya çıktı…
Türkiye’yle birlikte 9 ülkede gerçekleşen, uluslararası uyuşturucu örgütlerine yönelik “Bataklık” operasyonunun ayrıntıları ortaya çıktı. Türkiye tarihinin en büyük operasyonunda narkotik polisi 28 yıldır uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı yapan çeteyi çökertti. Nejat Daş ve Çetin Gören’in lideri olduğu çete FETÖ’ye finans sağlıyordu.”
Dünya jandarmalığı ve dünya Terör devleti babalığını Amerika hala sürdürüyor. Amerika belli ki içinden yıkılacak.
Allah bunları böyle bırakmaz. Amerika belasını arıyor.


Dünden Bugüne terörü ve teröristleri destekleyip besleyen Abd kendi sonunu hazırlıyor. İç isyan, psikolojik bozukluk, ırkçılık abd-nin çöküşünü hızlandıracaktır.
Keser döner, Sap döner/ Bir gün gelir hesap döner.
-“Teröristler arkalarına bakmadan kaçtı!
Şırnak Uludere’nin karşısındaki Haftanin’de devam eden Pençe Kaplan Harekâtı’nda, örgütünün sözde “Medya Savunma Alanları” ilan ettiği bölgenin yüzde 60’ını denetimi altına alan Mehmetçik, Mergasor, Heliz ve Siser tepelerinde kontrolü sağladı. Mergasor bölgesindeki 65 sandık dolusu silah ve mühimmatın, Afrin’deki Zeytin Dalı harekât bölgesinden Haftanin’e getirildiği ve ABD’nin PKK/YPG’ye sağladığı sözde yardım silahları olduğu anlaşıldı.”
Sizin müttefikliğinizin Allah belasını ver.
Sizin ortaklığınız batsın. Kesin Amerika yaptığı terörün belasını çekiyor. Keser döndü. Sap döndü. Gün geldi hesap döndü.
ABD özellikle yaptıklarının, millete ettiklerinin hesabını çekiyor ve de çekecektir.
Dünya jandarmalığını ve de dünya Terör devleti babalığını Amerika hala sürdürüyor. Allah bunları böyle bırakmaz. Amerika belasını arıyor.


RABBİN UNUTUCU DEĞİLDİR.
İmam-ı Şâfii rahimehullah; “Kur’an-ı Kerim’de öyle bir ayet vardır ki, zâlimin kalbine ok gibi saplanır, mazlumun gönlüne su serper” buyurdu. Hangi ayettir? diye sorulunca! Cevaben; “Rabbin (yapılanları) unutan değildir.” (Meryem Sûresi/ 64) ayet-i kerimesini okudular….
“Vemâ kâne rabbuke nesiyyâ(n)”
(Cebrail, şöyle dedi:) “Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdekiler, arkamızdakiler ve bunlar arasındakiler hep O’nundur. Rabbin unutkan değildir.”
-Müşriklerin, Ashab-ı Kehf, Zülkarneyn ve Nûh hakkındaki sorularına cevap vermeyen Hz.Peygamber, bu konuda hemen vahiy geleceğini umuyordu. Fakat vahyin gelişi on beş, yahut kırk gün gecikmişti. Bunun üzerine müşrikler, “Muhammed’i, Rabbi terk etti”, diye alay etmişlerdi. İşte bu âyet müşriklere cevap olmak üzere Cebrail’in, Hz.Peygamber’e söylediği sözü aktarmaktadır.
-Ayet-el Kürsi de,
“lâ te’huzühu sinetün velâ nevm,”
“Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama.”
-“İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz; onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz hâlde, sizi sevmezler. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden ölün!” Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.”
-“ “Onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin sadece sapıklıklarını artır.
Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular da kendileri için Allah’tan başka yardımcılar bulamadılar.
Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!”
“Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kâfir kimseler yetiştirirler.”
“Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır.”
MEHMET ÖZÇELİK
02-07-2020




NORMALLEŞME HUKUKLA VE HUKUKTA

NORMALLEŞME HUKUKLA VE HUKUKTA
Evet toplumların normalleşmesi ancak ve ancak hukuk normlarının normalliğine, umumu kucaklamasına bağlıdır.
Türkiye’nin yüz yıldır anormal bir hayat sürmesi hukuktaki normalleşmemeden, darbe hukuku olmasından, rejim odaklı olup laik kalıplarla çerçevenin çizilmesinden kaynaklanmıştır.
Türkiye’nin 100 yıllık problemi hukuk problemidir. Hukukun problemidir. Darbelerin arkasında darbeciler hukuka dayanarak ve dayandırarak yapmışlardır.
Anayasa Mahkemesi meclisin yani 83 milyonun aldığı kararı çok rahatlıkla ret edebilmekte, ortadan kaldırabilmektedir. Bir farkla bile bir kişinin kararı 83 milyonun üstüne geçmektedir.
Türkiye’de hukuk düzelmedikçe Türkiye düzelmez, zincirleri kırılmaz.
Danıştay’ın Ayasofya kararı bakalım 83 milyonumu temsil edecek yoksa birkaç kişiyi mi?
-Başta biz ve İslam dünyasın bağlayan zincirler birer birer kırılmaktadır. Büyük bedeller ödenmiştir. KimilerineEbedi hayatı gitti, kimilerinin dünyası…
Hürriyet büyük bedeller neticesinde elde edildi. Hala da bitmiş değil.
Zulümler, baskılar, tehditler, hapisler, öldürmeler, takipler, türlü türlü maddi manevi kayıplar yaşandı ve neticede Hürriyet, özgürlük zincirlerin kırılmasıyla biraz bu günlere gelindi..
-Türkiye’nin hukuku azınlıkların hukukudur.
Azınlıkların tahakkümü, yaptırımı, düşünce ve kalıpları çoğunluğa zorla ve yaptırımlarla yaptırılmaya çalışılmaktadır.
Osmanlının hukukta takdir edilmesindeki haklılık her zamanda kendisini göstermektedir.
Zira azınlıklar kendi okullarını kurdukları gibi, kendi mahkemelerini dahi kurmaktadırlar.
Evrensel bir hukukla azınlık ve çoğunluk beraber korunmaktadır.
İslam ülkelerinde darbelerle azınlık hukuku ile toplumlar ezdirilmektedir.
Türkiye’de hala hukuk yerine oturmuş ve de çoğunluluğun hukuku olmuş değildir.
Bir Ayasofya meselesinde bile sahte ve kıytırık bir oyunla kapatılan Ayasofya: yapılan anketle % 80 açılmasını istediği, tapusu bulunduğu, ecdat ve fetih yadigarı olduğu halde, yıllardır açılması için milletçe büyük bir gayret içerisine girilmesine rağmen açılması tereddütle karşılanmakta ve maalesef içte ve dışta azınlıkların hukukları ve kararları çoğunluğunkinden ağır basmaktadır.
Bugün 2-Temmuz-2020 tarihi itibarıyla Danıştay tarafından açılmasına karar verilmesine herkes tarafından hasretle beklenirken karar 15 gün içerisinde açıklanmak üzere ileri tarihe alınmıştır.


İçtekilerin verdiği teşvik ve güçle ve dıştan gelen cızırtılı sesin aldığı cesaretle;
Bize yaramayan ve de bizim olmayan sizin de olmasın, zihniyeti.
İbadet olarak kalmasın, mantığı.
Betona razıyız, ortaklığı, Patrikten geldi.
“Patrik Bartholomeos’tan Ayasofya çağrısı.
Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ayasofya Müzesi’nin camiye dönüştürülmemesi için çağrıda bulundu. Patrik Bartholomeos, böyle bir kararın milyonlarca Hıristiyan’ın İslam’a sırt çevirmesine yol açacağı uyarısı yaptı; 1500 yıllık Ayasofya’nın evrensel karakterinin ancak müze olarak korunabileceğinin altını çizdi.”
Sanki İslam’a çok destek olup, göğüs geriyorlardı da…
Şeyy… Acaba tüm Hristiyanlık dünyası müslüman olmaya söz verdiğinde, açmamayı düşünsek mi ki!!!
Şakası bile soğuk değil mi?
Bir anlık yazarken bile korktum.. Ürperdim…


Feyzioğlu: Çoklu baro mezhepçi, etnikçi barolar türetecek.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, Meclis’e AK Parti tarafından bugün sunulan çoklu baro teklifi ile ilgili kaygılarını dile getirdi. Feyzioğlu, “Çoklu sistem mezhepçi, etnikçi, marjinal baroların türemesine yol açacak bir sistemdir” dedi.”
Feyzioğlu herhalde barolardan kendisine karşı yapılan saldırıları yumuşatmak ve sus payı olarak rüşvet amaçlı bu beyanda bulunmuş olsa gerek.
Bunun açık manası, barolar sol zihniyeti sürdürmeye ve temsil etmeye, Diyanet İşleri Başkanı gibi dini temsil edenlere saldırmaya devam etsin, demektedir.
Peki Feyzioğlu Diyanet İşleri Başkanına saldırıda baroları tenkit etmiş miydi?
Tek şef döneminin kalıntıları hala devam ediyor.
Merhum Özal’ın farkı, ortaya her konuda ve menfiliklere karşı alternatif üretmesiydi.
MEHMET ÖZÇELİK
02-07-2020




YUNUS SURESİ-1-10




TEVBE SURESİ-7-16

https://youtu.be/_lHn3TVkyGs




TEFSİR NOTLARI-9




TEFSİR NOTLARI-8

https://youtu.be/OYPbXDJHo8g




A’RAF-189-206




SİGARAYA HAYIR




A’RAF-57-58

https://youtu.be/EcpvAGf7XIU




TUZAK

TUZAK

Hayat hattı müstakim üzerine gitmemektedir.

Yani tek bir çizgi üzerinde değildir

Hayat kavşaklarla donatılmıştır, doludur.

Sıkıntı, hile ve tuzaklarda kavşaklarda bulunur.

Mutlaka kavşaklarda, yavşaklarda vardır.

Şeytan yoldan çıkarmayı hedefler. Bunun için de hileler ve tuzaklar kurar.

Asrımız tuzakların en yoğun olduğu asırdır.

Bütün asırların tuzaklarının final amaçlı devreye konulduğu asırdır bu asır.

Hz. Nuh kavmini düşündüren, sahabeyi korkutan bir hile ve tuzakların olduğu bir asırda yaşamaktayız.

-“Şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz.”[1]

-“(Yahudiler) tuzak kurdular, Allah da onların tuzaklarını bozdu. Evet, Allah en iyi tuzak bozucudur.”[2]

-“İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.”[3]

Şeytanın hilesi her ne kadar cüz-i bir irade, istikamet, tedbir, düşünme, danışma gibi ve Yaratana sığınma ile def olsa da ancak insan da zayıf ve bir çok zaaf sahibidir.

Zaafları çoktur.

Hırs, zenginlik, makam, güç, hakimiyet, dünya menfaatleri gibi yemlerdir.

Zira deveyi yâr’dan uçuran, bir tutam ottur.

Kuşu kapana kıstıran birkaç tanedir.

Elde etme ile aklı başından giden, gözü dönen, hırsı artan insan, sonu ve sonunu düşünmeden oyuna gelmektedir.

Bunu en çok tetikleyen ise insandaki hırs duygusudur.

Hırsla basamakları üçer beşer çıkmaya çalışırken, maalesef kişi kendisini yukarı da değil, aşağıda bulmaktadır.

****************   

2018’in sonunda, Çin’de ilk corona virüsü vakalarının patlak vermesinden tam on iki ay önce, SARS ve MERS virüslerinin örneklerini taşıyan Çinli bir bilim adamı ABD gümrük memurları tarafından yakalandı.

Kısa süre önce, olayla ilgili tutulmuş olan bir FBI raporu yayınlandı. Raporda şu ifadelere yer verilmişti:

“Yapılan inceleme sonrasında ele geçirilen küçük ilaç şişelerinin içerisinde bulunan materyallerin Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu hastalıklarına yol açan maddeler olabileceğine inanılmasına yol açtı.”[4]

-NASA, 11 Nisan’da Dünya’dan geçecek asteroitin tehlikeli olduğunu onayladı.[5]

Şeyy, acaba Yoksa başımıza taş mı yağacak?

-NASA tarafından yayınlanan bir haber bütün dünyanın dikkatini çekti. ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) kızıl gezegen Mars’a gönderdiği indirdiği sismik inceleme aracı InSight, 100’den fazla sesi kayıt altına aldığını bildirdi. NASA, kayıt altına alınan seslerin, insanların duyabileceği şekilde işleyerek yayınladı. İşte tüm dünyada olay olan haberin detayı….[6]

Hülasa; Ayrım noktasındayız.

Allah bu kadar insanı cehenneme odun ve kötülük olsun diye yaratmadı. Elbette cehenneme de kütük olacakları, cehennemde kütük olarak Cenabı Hakk yakacaktır. Cennete Ehil olmak, cennette ebedi kalmak, ebediyen orada barındırmak üzere nice Mobilya Masa sehpa, Tabiri caizse Salonu süsleyecek motifler olacaktır.

İnsanları da cennetin süsü olaraktan oraya gönderecek koyacaktır. Allah bu manada seçmektedir.

Virüslere dikkat edin, Evlerinizde kalın.

MEHMET ÖZÇELİK

03-04-2020


[1] En’am.121.

[2] Âl-i İmran.54.

[3] Nisa.76.

[4] https://www.milliyet.com.tr/galeri/son-dakika-dunya-bu-haberle-calkalaniyor-gizli-belgeler-ortaya-cikti-corona-virusu-6178639/6

[5] https://m.ensonhaber.com/teknoloji/nasa-tehlikeli-asteroit-hizla-dunyaya-yaklasiyor

[6] https://www.ahaber.com.tr/galeri/yasam/nasa-marsta-yeni-kesfini-duyurdu-100den-fazla-ses-1585424078




SİNSİCE

SİNSİCE

Sinsice
faaliyet sürdürülmektedir.

Alttan
alta toplumun altı oyulmaya ve insanlar tahrik edilmeye çalışılmaktadır.

Meclisteki
Chp- li vekilin Cumhurbaşkanına ağır hakareti bu amaca matuftur.

Suriye-
ye Bahar kalkanı ile vurulan darbeyi hazmedemeyenler, hazımsızlıklarını
saldırgan tavırlarıyla mecliste başlatarak göstermektedirler.

-Günler
öncesinden dile getirilen darbe söylentileri boşuna değil.

İçi
doldurulmaya çalışılıyor.

O
da Sinsice…

Hazmedemeyenler
Suriyelilere saldırarak Esed-in yaptığına ortak olmaktadırlar.

Zamanı
gerçekten manidardır.

Sinsice
bir çıkıştır.

Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın, “Kılıçdaroğlu’nun yeri Esed’in yanıdır” sözü yabana
atılamaz.

Esed
destekçileri Kılıçdaroğlu’nu neden Şam’a davet etti?”[1]

Kayseri-deki
Suriyeli aileye saldırı çirkin yüzünü bir daha göstermektedir.

-“
Melikgazi ilçesine bağlı ve yaklaşık 200 hane Suriyelinin yaşadığı Yıldırım
Beyazıt Mahallesi’nde bazı evlere, işyerlerine ve araçlara kimliği belirsiz
kişi ve kişilerce zarar verildi. Mahallede yaşayan Suriyeliler tedirgin.”[2]

Ajitasyonlu
bir  propagandadır.

Eski
günlere dönme sevdalıları devrededir.

Eski
hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal. (Bediüzzaman)

-“Bu
güruh-u mücahidîn ve bu yüksek meclisin ef’ali taklid edilir. Kusurlarını
millet ya taklid veya tenkid edecek; ikisi de zarardır. Demek onlarda
hukukullah, hukuk-u ibadı da tazammun ediyor. Sırr-ı tevatür ve icmaı tazammun
eden hadsiz ihbaratı ve delaili dinlemeyen ve safsata-i nefis ve
vesvese-i şeytandan gelen bir vehmi kabul eden adamlarla, hakikî ve ciddî iş
görülmez.
Şu inkılab-ı azîmin temel taşları sağlam gerek. Şu meclis-i
alinin şahsiyet-i maneviyesi-sahip olduğu kuvvet cihetiyle-mânâ-yı saltanatı
deruhte etmiştir. Eğer, şeâir-i İslâmiyeyi bizzat imtisal etmek ve ettirmekle
mânâ-yı hilafeti dahi vekaleten deruhte etmezse, hayat için dört şeye muhtaç,
fakat an’ane-i müstemirre ile günde laakal beş defa dine muhtaç olan şu fıtratı
bozulmayan ve lehviyat-ı medeniye ile ihtiyacât-ı ruhiyesini unutmayan bu
milletin hacat-ı dîniyesini meclis tatmin etmezse, bilmecburiye mana-yı
Hilafeti, tamamen kabul ettiğiniz isme ve lafza verecek. O manayı idame etmek
için kuvveti dahi verecek. “[3]

****************

Şeyy,
afedersiniz, mecburiyetten dolayı, ramazanda meyhanemiz kapalıdır misali, kanlı
saldırılardan bir müddet geri kalıp, çok aktif olarak katılamayacak olan ancak
gönlüyle ve her seyleriyle Esed’in yanında olan İran mazeret dilekçesinde;

İdlib’in
çözümü konusunda İran Rusya kardeşiyle, Suriye oğluyla ve göstermelik nifak
perdesi arkasında Türkiye ile bir araya gelip de çözümde bulunamayacaktır.

Zira
o kanlı eliyle Corona virüsünün çözümüyle uğraşmaktadır.

Şimdilik
şununla idare edin,

“İdlib’de
Beşşar Esed rejimi saflarına 400 unsurluk takviye güç gönderen İran
destekli yabancı teröristler, Türk silahlı insansız hava araçlarının (SİHA)
hedefi olmamak için minibüslerle intikal etti.

.”Halihazırda,
İran Devrim Muhafızları, Kudüs Tugayı, Nüceba Hareketi, Bakir Tugayı, 104.
Tugay ve 4. Fırka’ya bağlı Gays güçlerinden oluşan askeri unsurlar, İdlib ve
Halep kırsalında rejim saflarında savaşıyor.”[4]

-“ Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, “Ey
Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost
ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı
erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?”[5]


[1] http://video.haber7.com/video-galeri/157029-esed-destekcileri-kilicdaroglunu-neden-sama-davet-etti

[2] https://www.kayserianadoluhaber.com.tr/haber/kayseride-suriyeli-gerginligi-55176

[3] Beyanat ve Tenvirler. Bediüzzaman. 129-130.

[4] https://www.cnnturk.com/dunya/iran-destekli-gruplar-idlibe-400-terorist-daha-gonderdi.

[5] Nisâ Suresi 75. Ayet.




TELEGRAM ARŞİVİ

ARŞİV-SESLİ ESERLER-MAKALELER
https://t.me/Tesbitler

https://t.me/tesbitler02

https://t.me/tesbitlerpdf

https://t.me/kddtefsir 

https://t.me/kurandenizindendamlalar   

https://t.me/radyosohbetlerimp3

https://t.me/tefekkurdunyasi 




41 YASİNİN KERAMETİ




BİZ İKTİDARA GELİNCE…

BİZ
İKTİDARA GELİNCE…

Biz
iktidara gelince ne ve neler mi yapacağız?

Olmazsa
olmazımız olan Heykelleri dikmeye devam edeceğiz.

Makaryostan
Lenine, Maodan Staline…

Dünyayı
buraya dikeceğiz.

(Eşeğin
aklına karpuz kabuğu düşürmüş gibi olmayayım ama) Her eve bir heykel projesini
devreye koyacağız.

Heykelden
nazarlıklar dağıtacağız millete.

Kafası
rahat olmayan milletimizin kafasını dinlendirmek ve efkâr sahibi yapmak için
içki fabrikalarını 24 saat devriye sistemiyle devreye koyacağız.

Her
mahalleye bir meyhane projesini yönetmek üzere vali ve kaymakamlara proje
şartıyla görevler vereceğiz.

Sınırları
kaldıracak; ayıp ve ahlak gibi kavramları kaldırıp, yerine daha modernist ve
devrimci kavramlar, şey yani sözcükler koyacağız.

Teröristleri
dinleyecek, isteklerini yerine getirip özgürlüklerini sınırlamayacağız.

Apo-nun
heykelini yapmalarına mani olmayacağız, özgürlük için savaşan şehit mezarları
için belediyelere imkânlar tanıyacağız.

Anayasa
mahkemesinin kararlarını değiştirecek, teröre fikir özgürlüğü çerçevesinde
bakacağız, orduyu bu yönde dizayn edeceğiz.

Orduya
katılımlarını sağlayacak, Genel Kurmay Başkanı bile olmasının önünü açacağız.

Mağdur
olan pkk savaşçılarına tazminat ödeyeceğiz.

Şehit
ve gazilerine maaşlar bağlayacağız.

Devlet
dairelerinde görevlendirip, mağdur oldukları ve dağda geçirdikleri günleri
pirimden sayacağız.

Asker
ve polisi dinlendirmek için dağdan çekecek, islami terörü ve din simsarcılarını
Mit ortaklığında takibe alacağız.

Modern
giyimi teşvik edecek ve onu gölgeleyen Avrupalı kardeşlerimize mahcup edecek
giyimlere son vereceğiz.

Meclise
tesettürle girenleri çıkaracak, o kutsal yere herkesi almayacağız.

Meclise
tesettürlü girenlere Çık Çık demeyecek, girmesini engelleyerek Girme Girme,
Giremezsin Giremezsin diyeceğiz.

Israr
edenleri ikna odalarında dengeye koyacağız.

Daha
da ısrar ederlerse bu vatandaşlarımızın yol paralarının yüzde onunu devlet
olarak karşılayıp, bunları Arabistan-a göndereceğiz.

-Herkesi
kucaklayacağız. Hendekçi arkadaşlara kucak açacağız.

-Gençlere
özgürlük verip tüm duvarları yıkacak, yeni modern duvarlar inşa edeceğiz.

-Homoseksüellerin
üzüntülerine çare bulacak, onları da memnun edeceğiz.

Biz
özgürlükçüyüz.

Aslında
zamanla kanunları kaldıracak, hapishanelerin kapılarını açarak herkese tam bir
özgürlük getireceğiz.

-Esed-i
memlekete davet edip, bize gelen Suriyelileri götürmesi için ricada
bulunacağız.

-İsrail
ile yaptığımız anlaşmaları tekrar devreye koyacağız, geçmiş mağduriyetlerini
telafi edeceğiz.

-Köprülerin
yapılmasını durduracak, yapılan köprülerin yıkılmasını acilen devreye koyarak,
düşmanın kolayca memleketimizde at koşturmasının önüne geçeceğiz.

Kanal
İstanbul-a müsaade etmeyeceğiz. Abd-nin memleketimizi işgal etmesinin önünü
açmayacağız.

İkinci
bir Çanakkale zaferine imza atacağız.

Kahrolsun
Amerika.. Kahrolsun… şey…

Neyse
herkesi kızdırmayalım.

-Araba
marabalarla uğraşıp da bu milletin helal parasını çar çur etmeyecek, Avrupalı
dostlarımızı tekrar kazanmak, şey yani kazandırmak için iletişimlerimizi
sıklaştıracağız.

Eşeklerimiz
ne güne duruyor. Bedava saman yiyip, yan gelip yatıyorlar.

Onları
çalıştırıp milletin alın terini eşeklere yükleyeceğiz.

Hiç
kavga etmeyeceğiz.

-Tünellerin
açılmasını yasaklayacak, açılanları tekrar kapatacağız.

Allah-ın
büyük bir nimeti olan dağların estetik yapılarının bozulmasına imkân
vermeyeceğiz.

Birde
bize Allah demiyor, Allah-la kavgalı diyorlar.

İnşaallah-
Maşaallah diyoruz ya…

-Hastane
mastane ve hele hele şehir hastanelerini kaldırıp, milletin gezi parkları
yapacağız.

İlaçlara
verilen boş yere paraları harcatmayıp, yurt dışının en iyi fabrikalarından
hayvan mamaları getireceğiz ve hayvan hastanelerine çevireceğiz.

Hayvan
severlerin sevinmelerini sağlayacağız.

-İki
bayramda yani yılbaşı ve 1 Mayısta vatandaşlarımızın tüm içkileri bizden
olacak.

Vatandaşlarımız
diledikleri gibi eğlenecek, hoplayıp zıplayacak, içlerinde ne kadar mikroplar
varsa dökecekler.

Mikroplu
kimse kalmayacak.

Katılmayıp
kalanlar olursa onları da dezenfekte edeceğiz.

Gerekirse
karantinaya alacağız.

Kimseye
bulaşmasın diye…

Bu
bir devlet aklıdır ve bir devlet güvencesidir.

-Bir
müddettir mağdur olan patatesçi ve soğancı kardeşlerimizin ve de patates ve
soğan yiyemeyen vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerini gidermek ve tekrar
yaşanmasının önüne geçmek için başta Çamlıca ve taksim camilerini ve akabinde
yan yana bulunan, birbirine yakın olan camilerden birilerini som soğuk, buz
gibi soğuk depoları yaparak patates ve soğanları koruma altına alacağız.

Aynı
durum sarımsağında başına gelmemesi için köyleri ve köylüleri harekete geçirip
ihtiyaç halince cami ve köy odalarını kullanıma açacağız.

Biz
üretken bir partiyiz.

-Öğrencilere
bedava soğan vereceğiz, sarımsakta yanında eşantiyon.

Suyu,
elektriği, taşıtları bir zamanlar Rusya-daki gibi bedava yapacağız.

Gerekirse
zenginlerden evlerini alıp, fakirlere bedavaya kırk dokuz yıllığına
kiralayacağız.

Yaşasın
kominizm ve gelsin sosyalizm.

-Hortlattığımız
şey yani hortlayan irtica ve şeriatın ğırtlağına çökeceğiz.

Bu
memlekete hilafet- şeriat ve kominizm gelirse ancak bizim elimizle geleceğini
göstereceğiz.

Batılı
dostlarımız yanlış anlamasın, hilafeti getirecek değiliz, söz gelimi…

Herkesi
kendimize benzeteceğiz.

Böylece
biz herkes, herkeste biz olacak, kavga bitecek. Birlik olacağız.

-Sağılacak
inekler çoğalacak ve sütü yeni doğan çocuklara bedava verip, anneyi süt verme
eziyetinden kurtaracağız.

-Doğumlara
sınır koyacağız. Öyle en az üç çocuk falan yok.

En
fazla iki çocuk olacak. Yiyen ve harcayan az olacağından ekonomi gelişecek.

Bir
yandan da erkek çocukların fazla doğmasının önüne geçerek, kadınların haklarını
korumuş olacağız.

-Memleketimize
yeni yerler açmak için tüm mezarlıkları kaldıracağız. Kemikleri fabrikalarda ve
buharlı trenlerde geri dönüşüme kazandırmak için kullanacağız.

Fazla
söze ne gerek var.

Kısaca
biz eskisi gibi olacağız.

Eskici
pazarlarını aktif hale getireceğiz.

Yaptıklarımız
yapacaklarımızın bir garantisidir.

Söz
veriyoruz.

(Siz
değerli okuyucularımıza verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.)

-Osman
Yüksele sorarlar;

Komünistlerle
aranızda ne fark var ?

Cevap
müthiş..

“Allah
var.”

MEHMET
ÖZÇELİK

29-12-2019