BEKLEYENLER: ECEL, KABİR, CENNET VE CEHENNEM
BEKLEYENLER: ECEL, KABİR, CENNET VE CEHENNEM
“Ecel ve kabir insanı beklediği gibi, cennet ve cehennem de insanı bekliyor ve gözlüyor.”
– Bediüzzaman Said Nursî
İnsanoğlu, fani dünyanın telaşları içinde ebedi bir yolculuğun adımlarını atmaktadır. Bu yolculukta her nefes, bizi bekleyen hakikatlere biraz daha yaklaştırır. Ecel, kabir, cennet ve cehennem… Bunlar sadece soyut kavramlar değil, insanın mutlak surette karşılaşacağı duraklardır. Her biri bizimle randevulaşmış ve o vakti sabırla beklemektedir.
Ecel: Vakti Belirli, Anı Meçhul Bir Misafir
Ecel, Allah tarafından tayin edilmiş bir vakittir. Ne bir saniye ileri gider, ne bir saniye geri kalır. İnsan ömrü boyunca birçok şeyi erteler; fakat ecelin ertelenmesi mümkün değildir. O yüzden eceli unutarak yaşamak, aslında en büyük gaflettir. Ecelin bizi beklediğini bilen bir kalp, her anını kıymetli bilir, her sözünü ölçer, her adımını sorumlulukla atar.
Kabir: Bizi Sessizce Dinleyen İlk Durak
Kabir, görünmeyen ama en yakın hakikattir. Her insan ona doğru yürürken, kabir de onu beklemektedir. Ne büyük bir çelişkidir ki, insanların en az düşündüğü ama en fazla yaklaşmakta olduğu mekân kabirdir. Bediüzzaman, kabri bir “kapı” olarak tarif eder: Ya cennet bahçelerinden bir bahçe olur ya da cehennem çukurlarından bir çukur. O yüzden kabir, sadece ölümün değil, yeni bir hayatın da başlangıcıdır.
Cennet ve Cehennem: Şuurlu Bekleyiş
Bediüzzaman’ın dikkat çektiği en çarpıcı noktalardan biri de cennet ve cehennemin bekleyişidir. Zira onlar da birer mahlûktur ve görevleri insana hizmet etmek veya azap vermektir. İnsanın tercihi ne ise, onu gözlerler. Bizi sadece biz değil, amellerimiz de şekillendirir. Her yapılan iyilik, cennette bir köşk; her işlenen günah, cehennemde bir çukur olarak karşılık bulur.
Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut 57)
Ve yine denir ki:
“Cehennem o gün getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona ne faydası olur ki?” (Fecr 23)
Bu ayetler, cennet ve cehennemin insanla buluşmak için sabırla beklediğini ve sonunda yapılan her şeyin karşılık bulacağını haber verir.
Düşünmeye Değer: Biz Ne İçin Hazırlık Yapıyoruz?
İnsanlar dünya için plan yapar, yatırım yapar, geleceğini garantiye almak ister. Fakat esas ve ebedî geleceğe ne kadar yatırım yapıyoruz? Bizi bekleyen ecelin hazırlığını yapıyor muyuz? Kabir için bir nur taşıyor muyuz? Cenneti hak edecek amellerimiz var mı? Cehennemden sakınacak bir duruşumuz var mı?
Sonuç: Bizi Bekleyenlere Hazır Mıyız?
Bediüzzaman’ın bu cümlesi, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir davettir:
Hayatını ebediyet şuuruyla şekillendir, gafleti terk et, her an hesap verecekmiş gibi yaşa. Çünkü ecel bizi bekliyor, kabir sessizce gözlüyor ve cennetle cehennem bize göre şekilleniyor.
Unutma: Her bekleyenin bir ümidi vardır. Cennet, seni ümitle bekliyor olabilir. Sen de onun ümidi olmaya layık bir hayat yaşa.