SÖMÜRÜNÜN İNCE ZİNCİRİ: FAİZİN HARAM KILINIŞINDAKİ HİKMET
SÖMÜRÜNÜN İNCE ZİNCİRİ: FAİZİN HARAM KILINIŞINDAKİ HİKMET
“Allah alışverişi helal, faizi ise haram kıldı.”
(Bakara, 275)
İnsanlık, tarih boyunca alışveriş ve kazanç yollarıyla geçimini sağlamış; karşılıklı rızaya dayalı ticaret medeniyetleri ayağa kaldırmıştır. Ancak bu medenî sistemin içine sinsi bir ur gibi giren bir uygulama, bireyi ve toplumu zehirlemiştir: faiz…
Kur’ân, faizi yasaklarken sadece ekonomik bir işlemden değil, insan onuruna karşı işlenen bir cürümler zincirinden bahseder. Faiz, görünürde basit bir “fazlalık” gibi dursa da, aslında bir zulmün, sömürünün ve ahlaki çöküşün simgesidir.
Faiz Nedir? Neden Haram Kılınmıştır?
Faiz (Ribâ): Aynı cins malların, misli misline ve zamanla artarak, karşılıksız biçimde fazlasıyla geri alınmasıdır. Klasik fıkıhta bu, özellikle cinsi cinsine ve misli misline olan mallarda (altın-altın, buğday-buğday, para-para gibi) artışla yasaklanmıştır.
Faizin haram oluşundaki temel neden, haksız kazanç olmasıdır. Faizli işlemde, biri hiçbir emek ve risk üstlenmeden kazanç sağlarken, diğeri sadece borçlandığı için artan yük altına girer. Bu, İslam’ın temel değerlerine –adalet, merhamet, kardeşlik ve yardımlaşma– aykırıdır.
Kur’ân bu konuda çok net ve ağır ifadeler kullanır:
> “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve faizin kalanını terk edin… Böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından size açılmış bir savaş olduğunu bilin.”
(Bakara, 278-279)
Misli Misline ve Cinsi Cinsine Artışın Hikmeti
İslâm’ın faiz yasağı, sadece sonuca değil, sebebe ve yapıya da bakar. Misli misline artış; ticaretin karşılıklı fayda esasını bozar. Cinsi cinsine artışta ise, eşit gibi görünen mallar, içten içe dengesiz bir sistem kurar. Bu durum, özellikle temel ihtiyaç maddeleri üzerinde spekülatif kazançlar doğurur. Bir örnekle açıklayalım:
Bir kişi, 100 birim buğdayı borç verir, bir ay sonra 110 buğday geri alırsa; bu emeksiz bir artıştır.
Oysa ticarette, bir malı satarken fiyat farklılığı olabilir; çünkü risk, emek, zaman, maliyet devrededir.
Ama faizde, sadece zamanla gelen bir kazanç vardır. Bu zaman, faizci için bir “bekleyiş”, borçlu içinse “batış” sürecidir.
Faizin Toplumsal ve Ahlaki Yıkımı
- Zenginle fakir arasındaki uçurumu artırır.
Faiz, zaten parası olanın, olmayan üzerinden kazanmasıdır. Bu sistemde zengin sürekli büyür, fakir ezilir. Zenginlik ve fakirlik sabitlenir, adalet yok olur.
- İnfak ve yardımlaşma ruhunu öldürür.
Faizci, parayı muhtaç olana vermek için değil, kazanmak için verir. Bu, zekâtı, sadakayı ve gönül bağlarını çökertir.
- Merhameti çıkarcılığa çevirir.
İnsanlar birbirine “yardım etmek” için değil, “kazanç sağlamak” için yaklaşır. Kalpler karışır, toplum robotlaşır.
- Ekonomiyi sahte büyümeye iter.
Faize dayalı sistemler balon gibi şişer ama içi boştur. Küresel krizlerin temelinde hep faizli kredi balonları yatar.
İslam’ın Alternatifi: Karz-ı Hasen ve Paylaşım Ekonomisi
İslam, faizin yerine “karz-ı hasen” yani güzel borç verme anlayışını koyar. Bu borç, geri alınmak üzere verilir ama fazlası istenmez. Bu, Allah için yapılan bir iyiliktir ve karşılığı Allah’tan beklenir.
Ayrıca İslam ekonomisi; ortaklık (mudarabe, muşaraka), zekât, sadaka ve vakıf gibi birçok adil dağılım mekanizması ile kapitalist sömürüye karşı vicdana dayalı bir denge sunar.
Faizle Kazanç Mı, Kayıp Mı?
Dışarıdan bakıldığında faiz, “garanti kazanç” gibi görünür. Ama Kur’ân bu kazancı “Allah katında yok edilmiş bir artış” olarak nitelendirir:
> “Allah faizi mahveder, sadakaları ise bereketlendirir.”
(Bakara, 276)
Yani faizle gelen para, bereketsizdir; huzursuzluk getirir. Sadaka ile verilen ise az da olsa bereketlidir, kalbi ferahlatır.
Bugünün Dünyasında Faizin Sonuçları
Günümüzde bireyler, devletler hatta ülkeler faiz zinciriyle bağlanmış durumdadır. Yoksul ülkeler, borç aldıkça daha da yoksullaşmakta; bireyler kredi kartı, ihtiyaç kredisi gibi sistemlerle hayat boyu borç ödemektedir. İnsanlar “yaşamak için borçlanmak” zorunda bırakılmıştır.
İşte İslam, bu zinciri kırmak ister. Faizi yasaklamakla yalnızca ekonomik değil, ahlaki bir değişim yapar.
Sonuç: İzzetli Kazanç, Zulümsüz Ekonomi
Faiz, görünürde kolay ve kazançlı bir yol gibi durur; ama hakikatte bir başka insanın teri üzerinden servet üretmektir.
Oysa İslam, kazancı; alın terine, riske, emeğe ve ticaretin hakkaniyetli esaslarına bağlar.
İzzetli bir kazanç için yol; faizden değil, sadakatten, emekten ve infaktan geçer.
Özet:
Faiz, aynı cins ve misli mallar üzerinde haksız artış sağlayan bir işlemdir. Kur’ân, bu artışı zulüm sayarak faizi haram kılmıştır. Çünkü faiz, emeği olmayan bir kazanç, yardımlaşma yerine sömürü, bereket yerine kriz getirir. İslam, faizin yerine karz-ı hasen ve paylaşım esaslı sistemler koyar. Faizli kazanç, görünüşte büyüme ama hakikatte çöküştür. Gerçek kazanç; ahlaka, adalete ve Allah’a kul olmaya dayalı olan kazançtır.