DÜN NEHİR SINAVI BUGÜN İSE DÜNYEVİLEŞME
DÜN NEHİR SINAVI BUGÜN İSE DÜNYEVİLEŞME
“Talut, askerleriyle yola çıkınca onlara: “Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Bir avuç kadar tatmakla yetinirse o bendendir.” dedi. Çok azı hariç, ondan doyasıya içtiler. O ve yanında yer alan İman Edenler, nehri geçince: “Bugün Calut’a ve askerlerine karşı savaşacak gücümüz kalmadı.” dediler. Allah’a kavuşacaklarına iman edenler ise: “Nice az topluluklar, Allah’ın izni ile nice çok topluluklara galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir.” dediler.” Bakara. 249.
Her zaman imanın manevi gücü, küfrün maddi gücüne galip gelmiştir. İman küfre meydan okumuştur.
İman Ordusu: Nehir Sınavından Zafer Meydanına
“Nice az topluluklar, Allah’ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmiştir.” (Bakara, 2/249)
Tarihin ve hakikatin şahitliğinde defalarca ispatlanmıştır ki; iman, maddeye karşı daima üstün gelmiştir. Zira iman, kalbe ilâhî bir kudretin nüfuz etmesi, insanı fâni güçlerle değil, sonsuz bir kuvvetle donatmasıdır. Bunun canlı örneği, Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Talut ve Calut kıssasında karşımıza çıkar.
Talut’un öncülüğünde yola çıkan ordu, ilk sınavını bir nehir kenarında verdi. Suyun cazibesiyle birçok kişi nefsine uyarak ondan doyasıya içti. Ancak Rabbimizin Talut’un diliyle bildirdiği üzere bu bir imtihandı. “Kim ondan içerse benden değildir…” Nehri geçen ama azıyla yetinip imtihanı geçenlerle birlikte iman ordusu teşekkül etti. Sayıca az ama kalben güçlü olan bu topluluk, karşısında Calut’un dev ordusunu buldu. O anda bazıları “Gücümüz yetmez” dese de, Allah’a kavuşacaklarına yakinle inananlar, kalpleri Allah’a dayananlar şu tarihi cümleyi söylediler:
> “Nice az topluluklar, Allah’ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmiştir.” (Bakara, 2/249)
Bu sadece bir tarihi hadise değil, her çağda geçerli bir iman hakikatidir.
Musa Aleyhisselam ve Kızıldeniz
Firavun’un ordusu arkada, deniz önde. Bütün kapılar kapalı gibi. İsrailoğulları korku içinde, ama Musa (as) imanın teslimiyetiyle şöyle dedi:
> “Hayır! Rabbim benimledir, bana yol gösterecektir.” (Şuara, 26/62)
Ve deniz yarıldı. İman, tabiat kanunlarını dahi aşarak yol açtı.
Bedir’de Üç Yüz Kişi
Bedir Savaşı’nda sayıca ve teçhizatça yetersiz Müslümanlar, bin kişilik müşrik ordusuna karşı dimdik durdular. Zira yanlarında Allah vardı.
Cenab-ı Hak buyurdu:
> “Andolsun, siz zayıf durumda iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. Öyleyse Allah’tan sakının ki şükretmiş olasınız.” (Al-i İmran, 3/123)
İmanın Maddi Güce Galebesi
İman, sadece bir duygu değil; bir hakikat perspektifidir. Korkuyu ümide, acziyeti kuvvete, yalnızlığı Rabbin huzuruna çevirir.
Bu yüzden müminin ordusu kalbindedir. Kalbi kuvvetli olan, bedenin zayıflığını unutur. Tıpkı Davut’un (as) Calut’u tek bir taşla yenmesi gibi.
Küfür, ne kadar kalabalık olursa olsun, bir araya gelmiş pamuk gibidir. İman ise, küçücük bir kıvılcımda bile çelik gibi bir dayanıklılık taşır.
> “Eğer Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Ama sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir?” (Al-i İmran, 3/160)
Bugün İçin Ders
Bugünün dünyasında da benzer tablolar yaşanıyor. Manevi değerler örseleniyor, görünürde güçlü olanlar hakka karşı tahakküm kurmaya çalışıyor. Lakin unutmamak gerekir ki:
İmanlı bir kalp, Allah’ın yardımını celb eder. Zafer sayıda değil, sadakattedir. Güçte değil, güvendedir.
Son Söz:
Bir avuç suyla yetinen o müminler, Allah’a olan bağlılıklarıyla tarihe iz bıraktı. Onların sayıca azlığı değil, imanlarının çokluğu kazandırdı.
Bugün de, sayımız az olsa da, imanla hareket edenler, Allah’ın nusretiyle galip gelir.
Çünkü Allah, “Sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/249)