NEFSİN HİLE VE DESİSELERİ: İNSANIN EN BÜYÜK İMTİHANI
NEFSİN HİLE VE DESİSELERİ: İNSANIN EN BÜYÜK İMTİHANI
İnsanoğlunun en zorlu düşmanı çoğu zaman dışarıda değil, kendi içinde gizlidir: nefis. Kur’ân-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerîfler, nefsin türlü hile ve desiselerini anlatarak müminleri bu iç düşmana karşı uyanık olmaya davet eder. Çünkü nefis, insanı Hak’tan uzaklaştırmak için şeytanla ittifak eden sinsi bir tuzakçıdır. Onun oyunları bazen süslü görünür, bazen masum, bazen de hayra benzer şerlerdir.
Kur’ân’da Nefsin Tabiatı
Kur’ân, nefsin çeşitli halleri olduğunu bildirir. Hz. Yusuf (a.s.), Rabbine sığınarak şöyle der:
> “Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis, daima kötülüğü emreder…”
(Sûre: Yûsuf, 53)
Bu ayet, nefsin asli tabiatında kötülüğü emretme eğilimi olduğunu açıkça gösterir. Nefis, daima hevâya, yani keyfine göre yaşamak ister. Aklı değil arzuyu dinler. Sabır değil acele, takvâ değil lezzet peşindedir.
Hadîs-i Şerîflerde Nefisle Mücadele
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurur:
> “Senin en büyük düşmanın, iki yanın arasında taşıdığın nefsindir.”
(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, 1/224)
Bu hadis, nefsin dıştan gelen düşmanlardan daha tehlikeli olduğunu vurgular. Çünkü dış düşman açıktır; tedbir alınabilir. Ama nefis içtedir; onun sesi, insanın sesi gibi gelir. Kimi zaman ibadet suretine bürünerek riyâyı süsler. Kimi zaman sabır maskesiyle tembelliği meşrulaştırır. Kimi zaman tevazu zannedilen gizli gururlar fısıldar.
Nefsin Hileleri
1. Günahı Küçük Göstermek: Nefis, büyük günahları “önemsiz bir şey” gibi gösterir. “Herkes yapıyor”, “bir kereden bir şey olmaz” gibi bahanelerle kalbi uyuşturur.
2. Güzel Amelleri Şirkle Kirletmek: Riya, ucupluk (kendini beğenme), gösteriş gibi manevi virüslerle ibadetleri değersizleştirir.
3. Gafleti Süslemek: “Zamanı gelince tövbe ederim”, “Allah affedicidir” gibi sözlerle tembelliği meşrulaştırır. Oysa her an son an olabilir.
4. İsyanı Hak Gibi Sunmak: Hakkı konuştuğunu sanan nefis, aslında nefretten, öfkeden, kibirden beslenebilir.
Nefisle Cihad: Büyük Mücadele
Rasûlullah (s.a.v), gazadan dönen sahâbelere şöyle buyurdu:
> “Küçük cihaddan döndük, şimdi büyük cihada gidiyoruz.”
Sahâbîler sordular: “O da nedir ya Rasûlallah?”
“Kişinin kendi nefsiyle yaptığı cihaddır.”
(Beyhakî, Zühd, 373)
İşte bu cihad, ömür boyu süren bir mücadeledir. Her sabah yeni bir savaş başlar. Nefis sabah namazından alıkoymaya çalışır, dilimizi gıybetle kirletmek ister, kalbimize kibir üfler. Her an uyanık olmak gerekir.
Kurtuluş Yolu: Terbiye ve Teslimiyet
Nefsini terbiye etmeyen, onun oyuncağı olur. Ama nefsini Allah’a teslim eden, zafer kazanır. Kur’ân bunu müjdeler:
> “Nefsini temizleyen, gerçekten kurtuluşa ermiştir.”
(Sûre: Şems, 9)
Bu temizlik kolay değildir, ama mümkündür. Namazla, oruçla, zikirle, sabırla, ilimle, tefekkürle nefis eğitilir. İman, nefse pranga vurur. Takva, nefsin dizginidir. Aşk-ı ilahi ise onu yola getiren en güçlü iptir.
Son Söz: Kendinden Kaçma, Kendinle Yüzleş
İnsanın en büyük başarısı, dışarıda değil iç dünyasında başlar. Nefsini tanıyan, Rabbini tanımaya yaklaşır. O yüzden bu yolculuk, içe doğrudur. Aynaya bakmak, hatalarını görmek, kibri kırmak, tövbe ile yeniden doğmak…
Çünkü asıl zafer, insanın kendi nefsini mağlup edebilmesidir. Ve bu zafer, dünya ve ahiret saadetinin anahtarıdır.