DÜNYA BİR MİSAFİRHANE, İNSAN BİR YOLCU “Dünya bir misafirhanedir. İnsan ise onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeye lâzım olan levazımatı tedarik etmekle mükelleftir. En ehemm ve en elzem işler, takdim edilecektir.” Sözler. 20. Söz. 2. Makam. ********* Dünya, görünüşte büyük bir yurt gibi dursa da, hakikatte geçici […]
İMAN: NURDUR, KUVVETTİR, HAYATTIR “İman, hem nurdur hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından kurtulabilir.” Sözler. Yirmi Üçüncü Söz *********** İnsan hayatı; fırtınalarla savrulan, inişli çıkışlı, zaman zaman ağır yükler taşıyan bir yolculuktur. Bu yolculukta insanın en büyük dayanağı ne mal, ne makam, ne de […]
İMANIN HAKİKATİ: İNSANI SULTAN EDEN SIR “İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.” Sözler. Yirmi Üçüncü Söz ********* İnsan, zahiren zayıf bir varlıktır. Ne kanatları vardır göğe çıkacak, ne de kökleri vardır yere tutunacak. Ne rüzgâra hükmedebilir ne […]
İLİM VE DUA: İNSANIN YÜKSELİŞ MERDİVENİ “insan, bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu, marifetullahtır ve onun üssü’l-esası da iman-ı billahtır.” Sözler. 23. Söz ********** İnsan nedir ve bu âlemdeki varlık sebebi ne […]
HAKİKİ TERAKKİ: KALPTEN HAYALE KADAR UBUDİYETE AÇILAN YOL “Evet, hakiki terakki ise insana verilen kalp, sır, ruh, akıl hattâ hayal ve sair kuvvelerin hayat-ı ebediyeye yüzlerini çevirerek her biri kendine lâyık hususi bir vazife-i ubudiyet ile meşgul olmaktadır.” Sözler. 23. Söz ********** Zaman ilerledikçe insanlık “terakki” yani ilerleme adına pek çok şey yaptı: şehirler kurdu, […]
GÜZELLİĞİ BOZMA: KÂİNATIN ESTETİĞİNE YOLCU BİR İNSAN “Fâtır-ı Hakîm ve Kādir-i Alîm, kemal-i intizamla her şeyi güzel yaratmış, güzel teçhiz etmiş, güzel gayelere tevcih etmiş, güzel vazifelerle tavzif etmiş, güzel tesbihat yaptırıyor, güzel ibadet ettiriyor. Ey insan! İnsan isen şu güzel işlere, tabiatı, tesadüfü, abesiyeti, dalaleti karıştırma; çirkin etme, çirkin yapma, çirkin olma.” Sözler. 24. […]
MUHABBETİN YÖNÜ: KALPTEN KÂİNATA, KÂİNATTAN HAKİKATE “Ey nefis-perest nefsim, ey dünya-perest arkadaşım! Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır. Hem şu kâinatın nurudur hem hayatıdır. İnsan, kâinatın en câmi’ bir meyvesi olduğu için kâinatı istila edecek bir muhabbet, o meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir. İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz […]
Aşk-ı Mukaddes ve Ferah-ı Münezzeh: Kudsi Lezzetlerin Gölgesinde Bir Yolculuk “Merhametine mazhar olanların, hususan cennet-i bakiyede nihayetsiz enva-ı rahmet ve şefkatine mazhar olanların derece-i saadetlerine ve tenaumlarına ve ferahlarına göre, o Zât-ı Rahmânirrahîm, ona layık bir tarzda bir muhabbet, bir sevmek gibi, ona layık şuunatla tabir edilen ulvi, kutsi, güzel, münezzeh manaları vardır. ‘Lezzet-i kudsiye, […]
İnsanın Sırrı: Talim-i Esma ve Emanet-i Kübra “Hazret-i Âdem’in melâikelere karşı kabiliyet-i hilafet için bir mu’cizesi olan talim-i esmadır ki bir hâdise-i cüz’iyedir. Şöyle bir düstur-u küllînin ucudur ki: Nev-i beşere, câmiiyet-i istidat cihetiyle talim olunan hadsiz ulûm ve kâinatın envaına muhit pek çok fünun ve Hâlık’ın şuunat ve evsafına şâmil kesretli maarifin talimidir […]
Mu’cize Eliyle Başlayan Medeniyet: Nebevî Rehberlik ve Maddî Terakki “Kur’an-ı Hakîm; enbiyaları, insanın cemaatlerine terakkiyat-ı maneviye cihetinde birer pişdar ve imam gönderdiği gibi yine insanların terakkiyat-ı maddiye suretinde dahi o enbiyanın her birisinin eline bazı hârikalar verip yine o insanlara birer ustabaşı ve üstad etmiştir. Onlara mutlak olarak ittibaa emrediyor. İşte enbiyaların manevî kemalâtını […]
Adaletin Ufku: Süleymanvari Bir Basiret ve Teknolojinin İlâhî Menşei “Hazret-i Süleyman aleyhisselâm taht-ı Belkıs’ı yanına celbetmek için vezirlerinden bir âlim-i ilm-i celb dedi: “Gözünüzü açıp kapayıncaya kadar sizin yanınızda o tahtı hazır ederim.” olan hâdise-i hârikaya delâlet eden şu âyet “ قَالَ الَّذٖى عِنْدَهُ عِلْمٌ مِنَ الْكِتَابِ اَنَا اٰتٖيكَ بِهٖ قَبْلَ اَنْ يَرْتَدَّ اِلَيْكَ طَرْفُكَ […]
Görünmeyenin Hâkimiyeti: Süleyman Aleyhisselâm ve Zihnî Cihatta Bir Ufuk “Hazret-i Süleyman aleyhisselâm, cin ve şeytanları ve ervah-ı habîseyi teshir edip şerlerini men’ ve umûr-u nâfiada istihdam etmeyi ifade eden şu âyetler: مُقَرَّنٖينَ فِى الْاَصْفَادِ …اِلٰى اٰخِرِ وَمِنَ الشَّيَاطٖينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلًا دُونَ ذٰلِكَ …اِلٰى اٰخِرِ âyetiyle diyor ki: Yerin, insandan sonra zîşuur olarak […]
Ateşle Gelen Selamet: Hazret-i İbrahim ve İmanın Zırhı “Cehennem ateşinin tesirini men’edecek ve eman verecek iman gibi bir madde-i maneviye, İslâmiyet gibi bir zırh olduğu misillü dünyevî ateşinin dahi tesirini men’edecek bir madde-i maddiye vardır. Çünkü Cenab-ı Hak, ism-i Hakîm iktizasıyla bu dünya dârü’l-hikmet olmak hasebiyle, esbab perdesi altında icraat yapıyor. Öyle ise Hazret-i […]
İlmin Kalbindeki İsim: Her Fen Bir İlahî Tecellidir “Her bir kemalin her bir ilmin her bir terakkiyatın her bir fennin bir hakikat-i âliyesi var ki o hakikat, bir ism-i İlahîye dayanıyor. Pek çok perdeleri ve mütenevvi tecelliyatı ve muhtelif daireleri bulunan o isme dayanmakla o fen, o kemalât, o sanat kemalini bulur, hakikat olur. Yoksa […]
Zamanları Kuşatan Kelâm: Kur’ân’ın Sonsuz Bakışı “Kur’an, öyle bir zatın kelâmıdır ki bütün zamanları ve içindeki bütün eşyayı bir anda görüyor.” Sözler. 20. Söz. 2. Makam. ********* Kur’ân-ı Kerîm sadece geçmişe ait bir hitap değil, sadece bugünü anlatan bir kitap da değildir. O, zamanlar üstü bir kelâmdır; çünkü sahibi ezel ve ebedin Rabbi olan Allah’tır. […]