Tesadüfün Perdesi: Kudretin Nakşını Görmezden Gelen Aklın İflası. “Pek çok mucizatlı bir usta, bir tırnak kadar bir odun parçasından yüz okka muhtelif taamları, yüz arşın muhtelif kumaşları yapsa; bir adam o odun parçasını gösterip dese: “Bu işler tabii ve tesadüfî olarak bundan olmuş.” O ustanın harika sanatlarını, hünerlerini hiçe indirse; ne derece bir hamakat (ahmaklık) […]
İki Yolun Hikâyesi: Peygamberlerin Yolu ve Muhaliflerinin Akıbeti Tarih, yalnızca olayların değil, hakikatin ve batılın da kaydını tutar. Her çağ, iki zıt yolun çatışmasına şahitlik eder: Biri, peygamberlerin aydınlık yolu; diğeri, onlara muhalefet edenlerin karanlık rotası… Bu iki yolun seyri sadece geçmişi değil, bugünü ve yarını da belirler. Zira bu iki yol, insanlığın varoluşundan beri […]
Asırların Aynasında İnsanlık: 20. ve 21. Yüzyılın Hikmeti ve Hüsranı. Tarih bir nehir gibi akar; asırlar ise bu nehrin dönemeçleri gibidir. Her asır, insanlığa ayrı bir imtihan, ayrı bir nimet ve ayrı bir ibret vesilesidir. Özellikle 20. ve 21. yüzyıllar, hem maddi terakkileriyle hem de manevi gerilemeleriyle tarihin en dikkat çekici dönemlerindendir. Bu iki asrı […]
Başımıza Ne Geldiyse İçimizden Geldi Bir milletin yıkılması dışarıdan değil, içeriden başlar. Dıştaki düşmanın saldırısı ancak içteki boşlukla başarıya ulaşır. Bugün ümmetin yaşadığı zulümlerin en derin nedeni, içimizdeki çözülmüşlük ve körleşmiş vicdanlardır. İsrail’in yıllardır sürdürdüğü işgal, katliam ve zorbalık, sadece onun gücüyle açıklanamaz. Bir İsrailli için ayağa kalkan, ekranlarda gözyaşı döken, dünyayı ayağa kaldıran çevrelerin, […]
Zulmetin Ardındaki Nur: Bediüzzaman’ın Tiflis’te Verdiği Mesaj “Bundan sonra İstanbul’da fazla kalmaz, Van’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılır, Batum yoluyla Van’a giderken Tiflis’e uğrar. Tiflis’te, Şeyh San’an Tepesine çıkar. Dikkale etrafı temaşa ederken yanına bir Rus polisi gelir ve sorar: “Niye böyle dikkat ediyorsun?” Bediüzzaman der: “Medresemin plânını yapıyorum.” O der: “Nerelisin?” Bediüzzaman: “Bitlisliyim.” Rus polisi: […]
Yüz Yıllık Kısır Döngü: Zihniyet Değişmeden Türkiye Değişmez Türkiye, bir asrı aşkın süredir sancılı bir arayışın içinde. Batılılaşma kisvesiyle başlayıp milli-manevi değerlerden kopuşla derinleşen bu arayış, hâlâ daha tamamlanamamış bir kimlik buhranına işaret ediyor. Bu toprakların derin irfanından uzak, köklerinden habersiz ve inançtan kopuk bir zihniyet, yüzyıldır siyaseti de, toplumu da, düşünceyi de esir almış […]
Mazlumun Ahı: Katliamcı Zalimlerin Akıbeti Tarihin karanlık sayfaları, zalimlerin saltanatlarıyla değil, o saltanatların nasıl yerle bir olduğu sahnelerle doludur. Nice despotlar, nice tiranlar; halkların ahını alarak, mazlumun bedduasını üzerlerine çekerek ihtişamlı saraylarda hüküm sürerken, gün gelip en çaresiz anlarında kendi canlarıyla yüzleştiler. Bugün ise çağımızın yeni bir tiranı, zulmün bir başka yüzü olan “Katliamcı Joe” […]
Kur’an’ın Hakikati, Çelişkisizliği, Derinliği, Düşündürme Vazifesi) Nisâ Suresi 82. Ayet (Meali): > “Onlar hâlâ Kur’an’ı gereği gibi düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkası tarafından olsaydı, onda birçok çelişkiler bulurlardı.” (Nisâ, 4/82) Muhammed Suresi 24. Ayet: > “Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var?” Sad Suresi 29. Ayet: > “(Bu Kur’an,) ayetlerini düşünsünler […]
İDRAKİN MERTEBELERİ: GÖREN GÖZ, DUYAN KALP, ANLAYAN VARLIK Kur’ân-ı Kerîm, sadece aklı değil; kalbi, ruhu, vicdanı ve hissiyatı da muhatap alır. Bu yönüyle “idrak” yani kavrama, anlama, sezme; sadece zihinsel bir faaliyet değil, aynı zamanda ruhî bir kabiliyettir. Kur’ân’da akl, fehm, basîra, fıkh, tezekkür, tefekkür, tedebbür, taakkul, idrâk gibi birçok kelime bu anlam kümesinde yer […]
RUHUN HİKMETİ: GÖRÜNMEYEN CEVHERİN GÖRÜNEN TECELLİSİ İnsan bir sırlar yumağıdır. Gözle görünen maddesiyle değil, görünmeyen cevheriyle anlam kazanır. Bediüzzaman Said Nursî’nin ifadesiyle: “Hayatın zâtî ve cevheri olan ruh”; sadece insanın değil, bütün kâinatın merkezî hakikatlerinden biridir. Görünmeyen, dokunulmayan fakat varlığı inkâr edilemeyen bu latîf cevher, hayatın özü, aklın ve şuurun menbaıdır. Ruh: Hayatın Cevheri, Şuurun […]
BAĞIRSAK TEMİZLİĞİNDEN HÜCRE YENİLENMESİNE: BİR MİLLETİN TAZELENME YOLCULUĞU Bazen bir beden hastalanır. Sancılar başlar; mide bulanır, bağırsaklar arızaya uğrar. Vücut, içindeki zehri atmak ister. İstifrağ eder. Kimi zaman bu süreç acı vericidir; ama kurtuluşun da ilk işaretidir. Temizlenmeden, arınmadan, iyileşme olmaz. Türkiye de üç yüz yıldır benzer bir süreci yaşıyor. Bu bir milletin iç muhasebesidir. […]
KUR’ÂN-I KERÎM’DE KİBİR, KİBRİYÂ, AZAMET VE MÜRADİFLERİ: İNSANIN TAŞIYAMAYACAĞI BİR YÜK “Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.” (İsrâ Sûresi, 37) Kur’ân-ı Kerîm, insanın en temel hastalıklarından biri olan kibiri, pek çok âyette yererek, bu duygunun insanı nasıl bir uçuruma sürüklediğini hikmetli bir dille gözler önüne serer. Ancak Kur’ân sadece “kibir”den […]
KIYAMETİN GÖLGESİNDE: KUR’ÂN’DA ANLATILAN SON SAHNELER “Ey insanlar! Rabbinizin azabından sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.” (Hac, 1) İnsanın en büyük gafleti, kalıcılığa dair kurduğu hayallerdir. Oysa Kur’ân, ısrarla ve defaatle hatırlatır: Bu dünya, bir sınav salonu; hayat, geçici bir misafirliktir. Ve bir gün gelecek, bütün perdeler kalkacak, hakikatin kendisi apaçık ortaya çıkacaktır. […]
GÖZLE GÖRÜLMEYEN TEHDİT: KUR’ÂN-I KERÎM’DE CİNLER VE ŞEYTANLARIN YAPTIKLARI “Cin”i de yalın bir ateşten yarattı.” (Rahmân, 15) İnsan, görünen âlemi anlamaya eğilimlidir. Ancak Kur’ân, görünmeyen bir boyutu da ısrarla hatırlatır: Cinler ve şeytanlar. Onlar, gözle görülmezler ama hayatın içinde etkilidirler. Kur’ân bu varlıkları sadece bilgi vermek için değil, insanın muhasebe etmesi ve korunması için zikreder. […]
Ruhun Yolculuğu: Emir Dairesinden Ruhlar Âlemine İnsan nedir? Nereden geldi ve nereye gidiyor? Bu soruların cevabı, insanın hakikatini anlamak isteyen her kalp için bir pusuladır. Ruh, Allah’tan gelen ilâhî bir emanet; ama bu ruh, öyle sıradan bir yerden gelmiş değildir. Kur’ân’ın ifadesiyle: > “Ve yes’elûneke ani’r-rûh. Kul-ir-rûhu min emri Rabbî.” “Sana ruh hakkında soruyorlar. De […]