CENNETTEN İNİŞ VE DÜNYADAN ÇIKIŞ

CENNETTEN İNİŞ VE DÜNYADAN ÇIKIŞ

Cennetten çıkarılan Hz. Adem gibi, Ademin çocukları da dünyadan çıkarılacak.


“Ey Âdem oğulları! Şeytan nasıl anne-babanızın üzerinden elbiselerini soyup edep yerlerini birbirlerine göstermiş ve onları cennetten çıkarmışsa, sakın aynı şekilde sizi de dünyada tâbi tutulduğunuz imtihanlarda kaybetmenize sebep olarak benzer bir belânın içine atmasın! Çünkü şeytan ve soyu, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları iman etmeyenlere dost ve onların işbirlikçileri yaptık.” (Araf. 27.)

“Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, orada istediğiniz yerden rahatça yiyip için ve şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zalimlerden olursunuz” dedik.” Bakara.35)

Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab’leri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi.” (Araf.22)

“Böylece Âdem ve Havva o yasak ağaçtan yediler. Bunun üzerine ayıp yerleri kendilerine açılıp belli oluverdi de oraları hemen cennet yapraklarıyla örtmeye çalıştılar. Böylece Âdem, Rabbinin emrine karşı geldi ve şaşırıp kaldı.” (Taha.121)

✧✧

Abd’ deki Jeffrey Epstein davası ve ifşa olan isimler (Bill Clinton, Prens Andrew vb.), sadece adli bir vaka değil; küresel bir ahlak krizinin, yani “patlayan kanalizasyonun” zahiri bir görüntüsüdür.
Şeytanın Hz. Adem ve Havva’ya kurduğu ilk tuzağın “örtülerin kaldırılması” ve “ayıp yerlerin açılması” üzerine kurulu olması ile günümüzde yaşanan bu hadiseler arasında kurulan irtibat, meselenin derin ve hakiki boyutunu gözler önüne seriyor.

SETR-İ AVRETTEN KÜRESEL İFŞAYA: DÜŞEN MASKELER VE KİRLENEN İNSANLIK

İnsanlık tarihi, hakikat ile dalalet, nur ile nar, setr (örtünme) ile ifşa arasındaki kadim mücadelenin sahnesidir. Bugün dünyanın dört bir yanından yayılan ve burun direklerini sızlatan o manevi koku, aslında yeni bir hadise değildir. Bu, Cennet’te başlayan o büyük imtihanın, modern çağın “medeniyet” maskesi altındaki en çirkin tezahürüdür.
Zahirde “Jeffrey Epstein Dosyaları” veya “Pedofili Ağı” olarak manşetlere taşınan bu hadise; hakikatte insan fıtratının ne denli alçalabileceğinin, esfeli safiline (aşağıların en aşağısına) nasıl düşebileceğinin isbatıdır. Görünüşte dünyanın en muktedir, en “saygın” mevkilerinde oturanların; ABD başkanlarının, prenslerin ve nüfuz sahiplerinin, perde arkasında nasıl bir çukura düştüklerini görmek, insanlık adına utanç verici bir manzaradır.

“Kanalizasyon patlamış, koku dünyaya yayılmıştır.”
Şeytanın Kadim Stratejisi: Çıplaklık ve Utanmazlık
Kur’an-ı Kerim’in bize haber verdiği üzere, İblis’in insanoğluna karşı ilk hamlesi, onun “libas-ı takvasını” (takva elbisesini) soymak ve onu maddi-manevi çıplak bırakmak olmuştur. Adem ve Havva’yı yasak meyveye sevk eden vesvese, nihayetinde onların “ayıp yerlerinin görünmesi” ile neticelenmiştir. O gün Cennet yapraklarıyla örtünmeye çalışan haya duygusu, bugün küresel şer odakları tarafından sistematik bir şekilde yok edilmek istenmektedir.
Şeytan, o gün Adem’i (a.s) Cennetten çıkarmak için “çıplaklığı” bir silah olarak kullanmıştı. Bugün ise Adem’in çocuklarını “insanlık makamından” ve “dünya huzurundan” çıkarmak için yine aynı silahı; fuhşiyatı, sapkınlığı ve hayasızlığı kullanmaktadır. Mahremiyetin ihlali, masumiyetin katli ve çocukların kirli emellere alet edilmesi; şeytanın “sizi göremeyeceğiniz yerden gören” işbirlikçileriyle kurduğu tuzağın en dehşetli halidir.

Süslü Maskeler ve İğrenç Hakikatler
Bill Clinton gibi dünya siyasetine yön vermiş isimlerin, Epstein gibi karanlık figürlerle omuz omuza verdiği kareler, bize şu hakikati haykırmaktadır: İman ve faziletin olmadığı yerde, makam ve mevkiler sadece birer “kamuflaj”dır. Dışarıdan bakıldığında “medeniyetin zirvesi” olarak pazarlanan bu yapıların, iç yüzünde nasıl bir “cahiliye bataklığı” olduğu şimdi aşikâr olmuştur.
Nasıl ki geçmiş kavimler (Lut Kavmi, Pompei halkı), ahlaki çöküntüleri ve fıtrata aykırı halleri sebebiyle helak olmuşlarsa; bugün modern dünya da benzer bir uçurumun kenarındadır. Bu ifşalar, bir nevi “kıyamet alameti”, bir uyarı levhasıdır. Cennetten “zelle” (küçük bir hata) sebebiyle çıkarılan insanoğlu; bu denli büyük, organize ve küresel günahlar sebebiyle, yaşanabilir bir dünyadan da mahrum kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Netice-i Kelam
Patlayan bu kanalizasyon, sadece birkaç ismin kirlenmesi değil, Batı menşeli “sınırsız özgürlük” ve “hazcılık” felsefesinin iflasıdır. Maskeler düşmüş, krallar çıplak kalmıştır. Bize düşen; bu pis koku karşısında burnumuzu tıkamak değil, ruhumuzu ve neslimizi bu manevi vebaya karşı “takva elbisesi” ile zırhlandırmaktır. Zira ayette buyrulduğu gibi; “Takva elbisesi, işte o daha hayırlıdır.” (Araf, 26).
Dünya, içine düştüğü bu buhrandan, ancak yeniden fıtrata, hayaya ve edebe dönerek kurtulabilir. Aksi halde, manevi kirlerin maddi felaketlere dönüşmesi, tarih boyunca değişmez bir sünnetullah (Allah’ın kanunu) olmuştur.

MAKALE ÖZETİ
* Ana Fikir: Jeffrey Epstein skandalı ve ifşa olan küresel isimler, sadece hukuki bir suç değil, insanlığın manevi ve ahlaki çöküşünün bir sembolüdür.
* Tarihi Bağlantı: Bu olay, Şeytan’ın Hz. Adem ve Havva’yı “çıplak bırakarak” utanç içinde Cennet’ten çıkarma stratejisinin günümüzdeki devamıdır. Modern çağın “elitleri”, şeytanın adımlarına uyarak hayasızlığı kurumsallaştırmıştır.
* Uyarı: Zahiri (dış) güç ve makamlar, derûnî (iç ve derin) çürümeyi örtememiştir. İnsanlık, bu ahlaki çöküş (kanalizasyon patlaması) sebebiyle, dünyadaki huzurunu kaybetme ve ilahi tokadı yeme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kurtuluş, yeniden haya ve takva örtüsüne bürünmektedir.

KONUYLA ALAKALI VE MÜRADİF AYETLER

1. Araf Suresi, 26. Ayet:
“Ey Âdem oğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise indirdik. Takvâ (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi ise daha hayırlıdır. İşte bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar.”

2. Araf Suresi, 27. Ayet :
“Ey Âdem oğulları! Şeytan nasıl anne-babanızın üzerinden elbiselerini soyup edep yerlerini birbirlerine göstermiş ve onları cennetten çıkarmışsa, sakın aynı şekilde sizi de dünyada tâbi tutulduğunuz imtihanlarda kaybetmenize sebep olarak benzer bir belânın içine atmasın! Çünkü şeytan ve soyu, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları iman etmeyenlere dost ve onların işbirlikçileri yaptık.”

3. Nur Suresi, 19. Ayet (İfşa ve Kötülüğün Yayılması Hakkında):
“Müminler arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünyada da âhirette de can yakıcı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”

4. Hicr Suresi, 72. Ayet (Gaflet ve Sarhoşluk Hakkında):
“(Resulüm!) Hayatına yemin olsun ki onlar, sarhoşlukları (şehvet ve sapkınlıkları) içinde bocalayıp duruyorlardı.”

5. İsra Suresi, 16. Ayet (Toplumsal Çöküş Hakkında):
“Biz bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, oranın şımarık yöneticilerine (iyiye yönelmelerini) emrederiz; fakat onlar orada yoldan çıkarlar. Artık o ülke hakkında hüküm (azap) kesinleşir, biz de orayı yerle bir ederiz.”

6. Taha Suresi, 121. Ayet :
“Böylece Âdem ve Havva o yasak ağaçtan yediler. Bunun üzerine ayıp yerleri kendilerine açılıp belli oluverdi de oraları hemen cennet yapraklarıyla örtmeye çalıştılar. Böylece Âdem, Rabbinin emrine karşı geldi ve şaşırıp kaldı.” (TDV Meali)

✧✧

“MİMSİZ MEDENİYET” VE EPSTEIN VAKIASI

İnsanın mahiyeti sadece maddeden ibaret değildir. İnsan, nihayetsiz sukut (düşüş) ve nihayetsiz terakki (yükseliş) istidadına sahiptir. Şimdiki garp medeniyetinin menfi kısmı, insanın ulvi hislerini köreltip, süflî (aşağılık) heveslerini kamçılayarak onu bir “canavar hayvan” derecesine indirmektedir.

1. Hevesat-ı Rezilenin Tehyici (Alçak Heveslerin Kışkırtılması)
Epstein’in kurduğu ağ, Risale-i Nur’da tasvir edilen “sefih medeniyetin” tam bir laboratuvarıdır. Bu medeniyet, insanı ulvi gayelerden uzaklaştırıp, sadece bedeni hazlara odaklamaktadır. Bediüzzaman, bu medeniyetin sefih kısmının ne yaptığını şöyle tasvir eder:
> “Bu medeniyet-i sefihe, bu hevesat-ı rezileyi tehyic (heyecanlandırma/kışkırtma) ve tatmin etmeye çalışır. İnsanın istidad-ı hayvanyesini (hayvani yeteneklerini) inkişaf ettirir.”
>
Haberlerde gördüğümüz o “ünlü” isimler, zahirde medeniyetin zirvesinde, en lüks kıyafetler ve en yüksek makamlar içerisindedir. Ancak ruh dünyaları itibariyle, “hevesat-ı rezile”nin esiri olmuşlardır. Medeniyet-i sefihe, onlara “nefsin her isteğini yapmayı” bir özgürlük (hürriyet) olarak sunmuş, neticede onları hayvandan daha aşağı bir derekeye düşürmüştür.

2. Cazibedar Oyuncaklar ve Uyuşturulmuş Akıllar
Batı medeniyeti, ruhun manevi ihtiyaçlarını karşılamadığı için, insanı “eğlence” ve “sefahat” ile uyuşturmak zorundadır:
> “İşte, onun için bu medeniyet-i hazıra, beşerin yüzde seksenini meşakkate, şekâvete atmış; onunu mümevveh saadete çıkarmış, diğer onu da beyne beyne bırakmış. Saadet odur ki, külle, ya eksere saadet ola. Bu ise, ekall-i kalilindir ki, nev-i beşere rahmet olan Kur’ân, ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder. Hem serbest hevânın tahakkümüyle, havâic-i gayr-ı zaruriye havâic-i zaruriye hükmüne geçmişlerdir.”
>
Epstein’in adası ve oradaki iğrenç eğlenceler, o “yüzde onluk” sahte zenginlerin, ruhlarındaki manevi boşluğu ve vicdan azabını bastırmak için sığındıkları bir “uyuşturucu” hükmündedir.[1]

3. “Sureten Menfaat, Sîreten Sem (Zehir)”
Bill Clinton gibi “devlet adamı” veya Prens Andrew gibi “asilzade” sıfatı taşıyanları görüyoruz. Risale-i Nur, bu medeniyetin dış yüzünün (zahirinin) parlak, iç yüzünün (bâtınının) ise karanlık olduğunu şu hikmetli ifadeyle anlatır. Onlar dışarıdan bakıldığında birer “kurtarıcı” veya “lider” gibi görünseler de, iç dünyalarında nefis putuna tapmaktadırlar:
> “Şimdiki medeniyet-i sefihe, hevesat-ı nefsaniyeyi (nefsin arzularını) tatmin ve tehyic ettiği için, insanın o şedit hissiyatını, o ulvi madenlerini, o kıymettar istidatlarını, süfli ve değersiz şeylere sarf ettirip mahvediyor.”
>
Bu ifşaatlar göstermiştir ki; o şaşaalı toplantılar, o küresel zirveler, aslında “süfli ve değersiz” emellerin birer perdesidir.

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NDAN İKTİBASLAR

Bu hadisenin (Epstein ve benzeri ahlaki çöküntülerin) temel sebebini ve mahiyetini en veciz şekilde ifade eden şu iktibaslar, meselenin köküne ışık tutmaktadır:

İktibas 1: Medeniyetin Çirkin Yüzü
> “Medeniyet-i hâzıra-i garbiye, semavî kanun-u esasîlere muhalif olarak hareket ettiği için seyyiatı hasenatına, hatâları, zararları, faydalarına râcih geldi. Medeniyetteki maksud-u hakikî olan istirahat-i umumiye ve saadet-i hayat-ı dünyeviye bozuldu. İktisat, kanaat yerine israf ve sefahet; ve sa’y ve hizmet yerine tembellik ve istirahat meyli galebe çaldığından, biçare beşerî hem gayet fakir hem gayet tembel eyledi. (Emirdağ Lâhikası. 334)
>
İktibas 2: Kadın ve Ailenin Tahribi
Bu pedofili ağının ve kadın istismarının temelinde yatan zihniyeti Bediüzzaman şöyle tasvir eder:
> “Medeniyet ise, kadınları yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp, beşerî de baştan çıkarmıştır. Halbuki, âile hayatı, kadın-erkek mâbeyninde mütekàbil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki, açık saçıklık samimi hürmet ve muhabbeti izâle edip, âilevî hayatı zehirlemiştir.”
> (Sözler, 374, bak. Lemeat, s. 668)
>
>
NETİCE VE HÜKÜM

Risale-i Nur’un “Avrupa ikidir” tespitini doğrular. Birisi, ilim ve sanata hizmet eden faydalı Avrupa; diğeri ise “Felsefe-i Tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiatını mehasin (güzellik) zannederek beşerî sefahate ve dalalete sevk eden bozuk Avrupa”.
Epstein dosyaları, bu “İkinci Avrupa”nın, yani Medeniyet-i Sefihenin maskesinin düştüğü, irinlerinin patladığı andır. Bu kanalizasyon patlaması, Kur’an’ın “Hayvandan daha aşağı” (Bel hüm adall) tarifinin, 21. yüzyıldaki canlı isbatıdır.
Bu vaziyet karşısında yapılacak olan; o kokuşmuş medeniyetin cazibedar oyuncaklarına aldanmamak ve Kur’an’ın “Medeniyet-i Fazıla” (Faziletli Medeniyet) düsturlarına sarılarak, insanlığı yeniden “Ahsen-i Takvim” şerefine davet etmektir.

✧✧

İFSAT KOMİTELERİ VE AHİRZAMAN FİTNESİ: KÜRESEL TUZAĞIN ANATOMİSİ

Risale-i Nur, ahirzamanda şerrin ve küfrün şahıslara dayalı olmaktan çıkıp, bir “Şahs-ı Manevi” (Tüzel Kişilik / Organize Yapı) halini alacağını haber verir. Epstein davası, bu organize kötülüğün “küresel bir komite” eliyle yürütüldüğünü göstermektedir. Bu yapı, sadece nefsi tatmin etmekle kalmaz; aynı zamanda dünyayı yöneten muktedirleri ahlaki zaaflarından yakalayarak onları **”Zındıka Komitesi”**nin kuklası haline getirir.

1. “Gizli İfsat Komitesi” ve Planlı Tahribat
Bediüzzaman, İslam âlemini ve insanlığı hedef alan gizli bir yapının varlığından ısrarla bahseder. Bu yapı, kaba kuvvetten ziyade, ahlakı bozarak ve sefahati (zevk ve eğlence düşkünlüğünü) yayarak tahribat yapar. Epstein’in kurduğu ağ, tam da bu tanıma uymaktadır:
> “Âlem-i İslâmda … ifsat ve ahlâk-ı umumiyeyi bozmak ve mukaddesat-ı İslâmiyeyi (İslami kutsalları) millete unutturmak için, o ecnebi rejimine dayanan gizli bir komite… müteaddit (çeşitli) merkezlerde çalışıyorlar.”
> (Mektubat, 29. Mektup, 7. Kısım, s. 518)
>
Burada bahsedilen “ecnebi rejimi”, sadece siyasi bir yönetim değil; Batı’nın sefih felsefesine dayanan, insanı hazlarının kölesi yapan sistemdir. Bu komiteler, devlet başkanlarını bile o “Adalar”da (Epstein Adası gibi) ahlaksızlık çukuruna çekerek, onları şantajla (kasetler, görüntüler) kontrol altında tutmakta ve kendi menhus (uğursuz) emellerine alet etmektedirler.

2. Ahirzaman Şahısları (Süfyan ve Deccal) ve “Kadın” Silahı
Hadis-i şeriflerde ve Risale-i Nur’da, ahirzamanın dehşetli şahıslarının (Deccal ve Süfyan gibi) en büyük silahının “Kadınları ve sefahati” kullanmak olduğu belirtilir. Bu şahıslar, aile müessesesini yıkarak ve iffeti kaldırarak toplumları içeriden çökertirler.
Haberlerdeki “Kız çocuklarına cinsel istismar” ve “Fuhuş ağı” ifadeleri, şu dehşetli tespiti hatırlatmaktadır:
> “O şahısların (Ahirzaman şahıslarının) … fitneleri o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz. … O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla (kendi iradeleriyle), belki zevk ile o fitnelere atılırlar. Meselâ, Rusya’da hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girerler ve kadın, kendi güzelliklerini göstermeye fıtraten çok meyil olduğundan, o fitne-i azîmede (büyük fitnede) o fıtraten cemalperest (güzelliğe tapan) erkekler, o hevesat-ı nefsaniyeyle sarhoş olup, o şahıslara (Deccal ve komitesine) bilerek, severek tâbi olurlar.”
> (Şualar, 5. Şua, s. 586)
>
Epstein olayı, “medeniyet” maskesi altında kadın ve çocuk bedeninin nasıl bir “fitne aracı” olarak kullanıldığını, muktedirlerin bu tuzakta nasıl “sarhoş” edilip teslim alındığını göstermektedir.

3. Zındıkanın “Hile” ve “Desise” Yöntemleri: İnsanı Zayıf Damarından Yakalamak
Bu küresel şebekenin en büyük gücü, insanın “Damar-ı İnsaniyesini” (insani zayıflıklarını) çok iyi kullanmasıdır. Risale-i Nur, ehl-i dalaletin (sapkınların), ehl-i hakkı veya muktedirleri mağlup etmek için “Hubb-u Câh” (Makam/Şöhret sevgisi), “Korku” ve “Tama” (Açgözlülük) hislerini kullandığını söyler:
> “İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır (korku hissidir). Dessas (hilebaz) zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler. … Ehl-i dünya, ehl-i ilmi ve ehl-i dini; ya tamah (açgözlülük) ve hırs ile ya da korku ile teshir ediyor (kendine bağlıyor).”
> (Mektubat, 29. Mektup, 6. Kısım, s. 504)
>
Dosyalarda adı geçen Clinton, Prens Andrew gibi isimlerin suskunluğu ve bu ağa bulaşmaları; ya **”zevke olan tama”**larından ya da ifşa olma **”korku”**sundandır. Bu komiteler, önce zevk ile tuzağa düşürür, sonra korku ile esir alırlar.

KUR’AN-I KERİM’DEN İLGİLİ AYET

Bu organize kötülüğün, şehirlerin ve ülkelerin önde gelenleri (mücrimleri) tarafından yapıldığını anlatan şu ayet, sanki bugünü tasvir etmektedir:
> En’am Suresi, 123. Ayet:
> “İşte bunun gibi, her ülkede günahkârların kodamanlarını (önde gelenlerini), orada hileler çevirsinler diye iş başına getirdik. Oysa onlar hileyi ancak kendilerine yapıyorlar, ama farkında değiller.”
>
HÜLASA VE HİKMET

Epstein davası, **”Komite-i Zındıka”**nın bir operasyonudur. Amaç sadece fuhuş değildir; amaç, ahlakı ifsat ederek, fıtratı bozarak ve yöneticileri esir alarak, dünyayı “Şeytani bir hakimiyet” altına sokmaktır.
Ancak şu müjde de : “Küfür devam eder, ama zulüm devam etmez.” Bu pisliğin (kanalizasyonun) patlaması, zulmün gayretullaha dokunduğunun ve bu “Fesat Şebekesi”nin sonunun yaklaştığının da bir işaretidir. Çürük direkler üzerine kurulu olan bu “Mimsiz Medeniyet” (Alçak Medeniyet), kendi pisliği içinde boğulmaya mahkumdur.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
20/12/2025

 

 

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3587882-israil-eski-basbakaninin-epstein-malikanesinde-goruntuleri-ortaya-cikti

https://www.cnnturk.com/video/dunya/epsteinin-ingiltere-agi-ortaya-cikti-2372986 

https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/turkiyedeki-epstein-tehdidi-4779148

https://www.haber7.com/dunya/haber/3588925-abdde-rahip-skandali-iste-kilisenin-susturdugu-o-istismar-dosyasi

https://tesbitler.com/index.php?s=papaz

https://www.cnnturk.com/video/dunya/epstein-dosyasindan-yeni-fotograflar-bill-gates-ehud-barak-sergey-brin-2374234

https://www.haber7.com/foto-galeri/95253-fbi-epsteinin-yuzlerce-goruntusunu-yayinladi-her-sey-bir-bir-ortaya-cikti