İSLAM İNANCINA GÖRE İNCİL

İSLAM İNANCINA GÖRE İNCİL

İslam inancına göre, İncil (aslî haliyle) Allah tarafından Hz. İsa’ya indirilmiş hak bir kitaptır. Ancak İslam alimleri ve Kur’an-ı Kerim, bugün elde bulunan İncillerin (Matta, Markos, Luka, Yuhanna ve Mektuplar) zamanla “tahrif” edildiğini (değiştirildiğini), içine insan sözünün karıştığını ve aslının kaybolduğunu ifade eder.
Bu açıdan, mevcut İncillerde yer alan ve İslam’ın esasına, akla, ilme ve zamana uymayan temel hususlar ve İslam alimlerinin bunlara verdiği cevaplar şunlardır:

1. İnanç Esaslarındaki Çatışmalar (Akıl ve Tevhid ile Uyuşmazlık)
Mevcut İncillerdeki en temel problem, Allah’ın birliği (Tevhid) ve sıfatları konusundadır.
* Teslis (Üçleme) İnancı:
* Çatışma: Hristiyanlıkta “Baba, Oğul, Kutsal Ruh” adı altında üçlü bir tanrı anlayışı vardır. Aklen 1=3 veya 3=1 olması mantık kurallarına (Tenakuz Kanunu) aykırıdır. Sonsuz ve mutlak olan Yaratıcı’nın, sonlu ve sınırlı parçalara bölünmesi aklen imkansızdır.
* İslam Alimlerinin Cevabı: İslam alimleri (örneğin İmam Gazali, İbn Hazm), Allah’ın “Vahid” ve “Ehad” olduğunu, doğmadığını ve doğurmadığını isbat ederler. Hz. İsa’nın yemek yemesi, uyuması, acı çekmesi gibi insani halleri, onun ilah olamayacağının en büyük delilidir. Bediüzzaman Said Nursi, bu inancın yanılma olduğunu ve Hristiyanlığın zamanla tevhidden uzaklaşıp putperestlik benzeri bir anlayışa (şirk-i hafi) kaydığını belirtir.
* Hz. İsa’nın Uluhiyeti (Tanrısallığı):
* Çatışma: İncillerde Hz. İsa’ya “Tanrı’nın Oğlu” denilmesi, İslam’daki “O’nun hiçbir dengi yoktur” (İhlas Suresi) ilkesiyle ve biyolojik/mantıksal gerçeklerle çatışır. Bir insanın aynı anda hem yaratıcı hem yaratılan olması mantıksızdır.
* İslam Alimlerinin Cevabı: Alimler, İncil’deki “oğul” ifadesinin mecazi (sevilen kul) manasında kullanılabileceğini, ancak Hristiyanların bunu hakiki manaya çekerek sapıttığını söylerler. Kur’an, Hz. İsa’nın sadece bir peygamber ve kul olduğunu vurgular.
* Aslî Günah ve Kefaret:
* Çatışma: İncil’e göre her doğan çocuk günahkar doğar ve İsa (a.s.) insanların günahına kefaret olarak çarmıhta ölmüştür. Bu, “Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez” (İsra, 15) ayetiyle ve adalet ilkesiyle çatışır. Aklen de birinin suçuyla başkasının cezalandırılması zulümdür.
* İslam Alimlerinin Cevabı: İslam fıtrat dinidir; her çocuk tertemiz doğar. Alimler, bu inancın insanı sorumluluktan kaçırmaya ve ruhban sınıfına muhtaç etmeye yönelik sonradan uydurulmuş bir yanılma olduğunu belirtirler.

2. Amel ve Hüküm Konusundaki Çatışmalar (Şeriatın İlgası)
Mevcut İncillerin özellikle Pavlus’un mektupları bölümünde, Hz. Musa’nın şeriatının (hukukunun) iptal edildiği görülür.
* İman-Amel İlişkisi:
* Çatışma: Pavlus, “İnsan şeriatın gereklerini yaparak değil, imanla aklanır” diyerek ameli (ibadeti, haram-helali) önemsizleştirmiştir. Bu, Hz. İsa’nın “Ben şeriatı yıkmaya değil, tamamlamaya geldim” (Matta 5:17) sözüyle çelişir. İslam’da ise iman ve amel bir bütündür; faaliyetsiz iman noksandır.
* İslam Alimlerinin Cevabı: Rahmetullah El-Hindi gibi alimler, Pavlus’un Hristiyanlığı Romalılar için kolaylaştırmak adına domuz eti yemeği serbest bıraktığını, sünneti yasakladığını ve şeriatı kaldırdığını isbat etmişlerdir. Bu, ilahi bir emir değil, siyasi bir tahriftir.

3. İlim, Tarih ve Akılla Çatışan Hususlar
Mevcut İncil metinlerinde tarihi ve bilimsel hatalar mevcuttur.
* Nesep (Soyağacı) Hatası:
* Çatışma: Matta ve Luka İncillerinde Hz. İsa’nın (aslında Hz. Yusuf’un) soyağacı verilir. İki liste birbirinden tamamen farklıdır. İsimler ve nesil sayıları tutmaz. Bu, matematiksel ve tarihsel bir çelişkidir.
* İslam Alimlerinin Cevabı: İbn Hazm “El-Fisal” adlı eserinde bu çelişkileri tek tek dökerek, “Allah’ın kelamında çelişki olmaz, bu kitapların insan eliyle yazıldığının en büyük delili budur” demiştir.
* Kıyamet Tarihi Yanılgısı:
* Çatışma: İncil’de Hz. İsa’nın, “Burada duranlardan bazıları, İnsanoğlu’nun egemenlik içinde geldiğini görmeden ölümü tatmayacaklar” (Matta 16:28) dediği yazar. Yani kıyametin o nesil ölmeden kopacağı vaat edilmiştir. Ancak aradan 2000 yıl geçmiştir ve kıyamet kopmamıştır. Bu, zamanla ve tarihi gerçekle açıkça çatışır.
* İslam Alimlerinin Cevabı: Bir peygamber yalan söylemeyeceğine göre, bu sözler ya Hz. İsa’ya ait değildir ya da metin tahrif edilmiştir.
* Bilimsel Hatalar:
* Çatışma: İncil’de hardal tanesinin “tohumların en küçüğü” olduğu söylenir (Markos 4:31). Ancak bilimsel olarak hardal tanesinden çok daha küçük tohumlar (orkide tohumu gibi) vardır. Yine yaratılışın tarihiyle ilgili verilen rakamlar (Dünya’nın ömrünün 6000 yıl gibi hesaplanması), modern jeoloji ve kozmoloji ile uyuşmaz.

4. İslam Alimlerinin Genel Cevapları ve Metodolojisi
İslam alimleri (Mütekellimîn), Hristiyan dünyasına karşı reddiyeler yazarken şu metodları kullanmışlardır:
* Tahrif-i Lafzı ve Manevi: İncil’in hem metninin değiştirildiği (lafzî) hem de manasının saptırıldığı (manevi) ortaya konulmuştur.
* İzhar’ul-Hak (Hakkı Ortaya Çıkarma): 19. yüzyılda Hindistanlı alim Rahmetullah El-Hindi, Hristiyan misyonerlere karşı yazdığı “İzhar’ul-Hak” eserinde, İncil’deki binlerce çelişkiyi, kendi kaynaklarını kullanarak çürütmüştür.
* Kur’an’ın Hakemliği: Alimler, Kur’an’ın “Müheymin” (önceki kitapları doğrulayan ve yanlışlarını düzelten) sıfatına vurgu yapar. İncil’de Kur’an ile uyuşan yerler “muhtemelen hak”, çatışan yerler “kesinlikle tahrif”, sükut geçilen yerler ise “tavakkuf” (yorumsuz) alanıdır.
* Risale-i Nur Yaklaşımı: Bediüzzaman, İncil’de Hz. Muhammed’e (s.a.v.) dair müjdelerin (Paraklit) bulunduğunu, ancak papazların bunu gizlediğini belirtir. Ayrıca Hz. İsa’nın “hakiki dini”nin ahir zamanda ortaya çıkacağını ve İslam ile omuz omuza vereceğini müjdeler.

Özet
Mevcut İnciller; Tevhid yerine Teslis’i koyarak akılla; adalet yerine Aslî Günah’ı koyarak vicdanla; nesep ve tarih hatalarıyla zamanla; ve ameli terk etmeyi öğütleyerek İslam’ın şeriatıyla çatışmaktadır. İslam alimleri bu durumu, ilahi vahyin korunmayıp insan sözleriyle karışması (Tahrif) olarak açıklar ve yegane sağlam kaynağın Kur’an-ı Kerim olduğunu isbat ederler.

✧✧

Allâme Rahmetullah El-Hindi’nin (1818-1891) kaleme aldığı “İzhar’ul-Hak” (Hakkın Ortaya Çıkması), Hristiyan misyonerlerin iddialarına karşı İslam tarihinin en kapsamlı, en ilmi ve en yıkıcı reddiyelerinden biri kabul edilir. El-Hindi, bu eserinde sadece Kur’an’a dayanarak değil, bizzat Hristiyanların kendi kaynaklarını (İncil ve Tevrat nüshalarını), tefsirlerini ve tarihlerini kullanarak muazzam bir isbat metodu geliştirmiştir.
Müellif, kitabında “Tenakuzat” (Çelişkiler) başlığı altında yüzlerce örnek sıralamıştır. Bunlardan en çarpıcı, en mantıklı izahı zor ve metnin beşer eliyle tahrif edildiğini gösteren örnekler şunlardır:

1. Hz. İsa’nın (a.s.) Nesebi (Soyağacı) Meselesi
İncil’in ilahi bir kitap olmaktan çıktığının en bariz göstergesi, bizzat Hz. İsa’nın atalarının sayılmasında yapılan hatadır. El-Hindi, Matta ve Luka İncillerini yan yana koyarak şu zıtlığı ortaya çıkarır:
* Matta İncili (1:16): Hz. İsa’nın babası (üvey babası kabul edilen) Yusuf’un, Yakup’un oğlu olduğunu yazar.
* Luka İncili (3:23): Aynı Yusuf’un, Heli’nin oğlu olduğunu yazar.
* El-Hindi’nin Tespiti: Bir kişinin iki biyolojik babası olamaz. Ayrıca Matta, Hz. Davud’dan Hz. İsa’ya kadar 26 kuşak sayarken, Luka 41 kuşak sayar. Aradaki 15 ata ismi tamamen farklıdır. El-Hindi, “Bu bir yanılma değil, açık bir tahriftir; Kutsal Ruh tarafından yazdırılan bir kitapta, peygamberin dedesinin ismi unutulmaz” diyerek bu durumu tenkit eder.

2. Asa (Değnek) Alma Yasağı ve İzni
Hz. İsa’nın havarilerini tebliğ için göreve gönderirken verdiği emirler, iki İncil metninde taban tabana zıttır:
* Markos İncili (6:8): “Yolculuk için yanlarına bir değnekten başka bir şey almamalarını emir verdi.” (Yani değnek almak serbest, hatta emir.)
* Matta İncili (10:10): “…Ne çanta, ne iki mintan, ne çarık, ne de değnek alın.” (Yani değnek almak yasak.)
* Luka İncili (9:3): “Yol için bir şey, ne değnek, ne torba… almayın.” (Burada da yasak.)
* El-Hindi’nin Tesbiti: Bir peygamber aynı anda aynı topluluğa “Yanınıza değnek alın” ve “Yanınıza değnek almayın” demez. Bu durum, metni aktaranların hafızalarındaki zaafı ve metnin ilahi koruma altında olmadığını gösterir.

3. Hz. Süleyman’ın Atları (Rakam Hataları)
Rahmetullah El-Hindi, Eski Ahit (Tevrat ve Zebur bölümleri) içindeki tarih kitaplarında geçen rakamsal hataları da isbat ederek, “Rakamları bile korunamamış bir kitaba itikad bina edilmez” der.
* 1. Krallar (4:26): “Ve Süleyman’ın arabaları için kırk bin (40.000) at ahırı vardı.”
* 2. Tarihler (9:25): “Ve Süleyman’ın atlar ve arabalar için dört bin (4.000) ahırı vardı.”
* El-Hindi’nin Tesbiti: Kutsal metinlerde “sıfır hatası” olmaz. Aradaki fark on kattır. Bu, kâtiplerin istinsah (kopyalama) sırasında dikkatsizlik yaptıklarının ve metnin beşer kelamı olduğunun delilidir.

4. Ahazya’nın Tahta Çıkış Yaşı (Baba-Oğul Paradoksu)
Bu örnek, mantık sınırlarını zorlayan çok net bir tarihi hatadır:
* 2. Krallar (8:26): Ahazya kral olduğu zaman 22 yaşındaydı.
* 2. Tarihler (22:2): Ahazya kral olduğu zaman 42 yaşındaydı.
* El-Hindi’nin Tesbiti: İşin garip tarafı, Ahazya’nın babası Yoram, 40 yaşında ölmüştür (2. Tarihler 21:20). Eğer 2. Tarihler’deki “42 yaşında kral oldu” ifadesi doğru kabul edilirse, Ahazya babasından 2 yaş büyük demektir ki, bu biyolojik olarak imkansızdır. Bu, “Vahiy” değil, tarihçilerin dikkatsiz notlarıdır.

5. Yahuda İskariyot’un Ölümü
Hz. İsa’ya ihanet eden havarinin akıbeti konusunda İnciller farklı tasvirler sunar:
* Matta İncili (27:5): Yahuda, pişman olup paraları tapınağa attı ve gidip kendini astı.
* Resullerin İşleri (1:18): (Luka’nın devamı sayılır) Bu adam (Yahuda), o parayla bir tarla satın aldı, baş aşağı düştü, bedeni yarıldı ve bütün bağırsakları dışarı döküldü.
* El-Hindi’nin Tesbiti: Biri “intihar etti (asıldı)” diyor, diğeri “düştü ve parçalandı” diyor. Biri parayı “attı” diyor, diğeri “tarla aldı” diyor. Bu iki rivayet birbiriyle telif edilemez.

6. Hırsızların Tavrı
Hz. İsa çarmıha gerildiğinde (Hristiyan inancına göre), yanında iki hırsız daha çarmıha gerilmiştir.
* Matta İncili (27:44): Onunla beraber haça gerilen haydutlar da ona böyle hakaret ettiler (İkisi birden).
* Luka İncili (23:39-40): Asılan suçlulardan biri ona küfretti… Fakat öteki onu azarladı ve Hz. İsa’yı savundu.
* El-Hindi’nin Tesbiti: Matta’ya göre ikisi de düşman, Luka’ya göre biri dost biri düşman. Bu, olayın şahitlerinin hadiseyi net hatırlamadığını, kulaktan dolma bilgilerle yazdıklarını gösterir.
Rahmetullah El-Hindi’nin Metodunun Özeti
Allâme El-Hindi, bu örnekleri verirken şu hikmetli sonucu çıkarır:
“Bir kitapta tek bir yalan veya çelişki bulunsa, o kitabın ‘tamamının’ Allah kelamı olduğu iddiası düşer. Çünkü Allah (cc) unutmaz, yanılmaz ve çelişkiye düşmez. Bu hatalar gösteriyor ki, eldeki kitaplar, Hz. İsa’ya inen asıl İncil değil, sonradan insanlar tarafından yazılmış tarihçe ve biyografi kitaplarıdır.”
O, bu eseriyle Hristiyan dünyasında büyük bir şok etkisi yapmış ve “Kitab-ı Mukaddes Hatasızdır” dogmasını (yanlış inancını) yerle bir etmiştir.

✧✧

Kur’an-ı Kerim, kendinden önceki kitaplar (Tevrat, Zebur, İncil) için “Müheymin” (gözetleyici, koruyucu, doğrusunu yanlışından ayıran ve düzelten) sıfatını taşır (Maide, 48).
Önceki sohbetimizde Rahmetullah El-Hindi’nin isbat ettiği İncil’deki çelişkiler ve yanılmalar, Kur’an’ın süzgecinden geçerek tashih edilir (düzeltilir). Kur’an, tahrif edilmiş kısımları ayıklar ve hadisenin aslını ve hakikatini insanlığa bildirir.
İşte İncil’deki bozulmuş inançları düzelten ve akılla, ilimle ve tarihle bağdaşmayan noktaları tashih eden ilgili ayetlerden örnekler :

1. Teslis (Üçleme) İnancının Reddi ve Tevhidin İsbatı
Hristiyanlıkta sonradan ortaya çıkan “Baba-Oğul-Kutsal Ruh” inancı, Allah’ın birliği (Tevhid) esasına aykırıdır. Kur’an, bu yanlış inancı (dogmayı) net bir dille reddeder ve Allah’ın “üç” değil, “tek” olduğunu beyan eder.
> “Andolsun, ‘Allah, üçün üçüncüsüdür’ diyenler kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh yoktur…”
> (Maide Suresi, 73. Ayet)
>
> “Ey Ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, doğrudan başka bir şey söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberidir… O halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. ‘(Tanrı) üçtür’ demeyin, kendi hayrınıza olmak üzere buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır…”
> (Nisa Suresi, 171. Ayet)
>
2. Çarmıh Hadisesinin (Crucifixion) Tarihsel Düzeltmesi
İncillerde Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi, yanındaki hırsızlar ve o andaki olaylar hakkında büyük çelişkiler vardır. Kur’an, bu tarihi karmaşaya son noktayı koyar: Hz. İsa çarmıha gerilmemiştir, öldürülmemiştir; Allah onu kendi katına yükseltmiştir. Çarmıha gerilen kişi başkasıdır (benzeri gösterilmiştir).
> “Bir de ‘Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük’ demelerinden dolayı (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler. Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”
> (Nisa Suresi, 157-158. Ayet)
>
3. “Allah’ın Oğlu” İddiasına Cevap ve Beşeriyet Vurgusu
İncil’deki en büyük yanılmalardan biri, Hz. İsa’ya uluhiyet (tanrılık) atfetmektir. Kur’an, Hz. İsa’nın ve annesi Hz. Meryem’in “yemek yiyen” (yani biyolojik ihtiyaçları olan, acıkan, susayan) birer insan olduklarını hatırlatarak, ilah olamayacaklarını mantık yoluyla isbat eder.
> “Meryem oğlu Mesih, sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler gelip geçmiştir. Annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilâh olabilirler?) İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki, nasıl da (haktan) çevriliyorlar.”
> (Maide Suresi, 75. Ayet)
>
> “O (İsa), sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.”
> (Zuhruf Suresi, 59. Ayet)
>
4. Kitabın Tahrif Edildiğinin İlanı
Rahmetullah El-Hindi’nin gösterdiği gibi, İncil yazarları kendi sözlerini veya duyduklarını Allah’ın sözü gibi kaydetmişlerdir. Kur’an, bu durumu (elle kitap yazıp Allah’a isnat etmeyi) şiddetle tenkit eder.
> “Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılıkla satmak için ‘Bu Allah katındandır’ derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onlara! Vay kazandıklarından ötürü onlara!”
> (Bakara Suresi, 79. Ayet)
>
> “Ehl-i kitaptan bir grup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitap’tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: ‘Bu Allah katındandır’ derler. Onlar bile bile Allah’a iftira ediyorlar.”
> (Âl-i İmran Suresi, 78. Ayet)
>
5. Hz. İsa’nın Allah’a Kulluğu ve İtirafı
Hristiyan teolojisi Hz. İsa’yı “Oğul Tanrı” ilan ederken; Kur’an, ahirette Allah ile Hz. İsa arasında geçecek dehşetli bir diyaloğu şimdiden haber verir. Bu ayet, Hz. İsa’nın bu sapkın inançlardan beri (uzak) olduğunu tasvir eder.
> “Allah: ‘Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, ‘Beni ve anamı, Allah’tan başka iki ilah bilin’ diye sen mi dedin?’ buyurduğu zaman o, ‘Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin’ der.”
> (Maide Suresi, 116. Ayet)
>
Özet
Görüldüğü üzere Kur’an-ı Kerim; İncil’in ihtiva ettiği doğruları tasdik etmekle beraber, sonradan eklenen şirk unsurlarını, tarihsel hataları ve mantıksız inançları ayıklamıştır. Kur’an’a göre Hz. İsa; babasız doğan bir mucize, Allah’ın şerefli bir kulu ve peygamberidir. O, ne Allah’ın oğludur ne de çarmıhta ölmüştür. Kur’an, bu cihan şümul hakikatlerle, Hristiyan alemini de aslına ve esasına dönmeye, yani Tevhid’e davet etmektedir.

✧✧

Risale-i Nur Külliyatı, ahir zaman hadiselerine ve dinler tarihine külli bir nazarla bakar. Bediüzzaman Said Nursi (r.a.), Hristiyan alemini toptan reddetmek yerine, onları “Müslüman İseviler” olmaya namzet bir topluluk olarak görür. Özellikle “Küfr-ü Mutlak” (Allah’ı inkar ve anarşizm) tehlikesine karşı, İslamiyet ile Hristiyanlığın hakiki dindarlarının ittifak etmesi gerektiğini isbat eder.
İşte Risale-i Nur’da geçen Hz. İsa, Hristiyanlığın arınması (tasaffi) ve o büyük ittifakın detayları:

DİNSİZLİĞE KARŞI MUKADDES İTTİFAK VE “HAKİKİ İSEVİLİK ”

1. Hristiyanlığın Tasaffisi (Arınması)
Bediüzzaman, Hristiyanlığın mevcut haliyle kalamayacağını, ilim ve hakikatin baskısıyla hurafelerden temizleneceğini müjdeler. Buna “Tasaffi” denir.
* Bulutların Dağılması: Nasıl ki rüzgar bulutları dağıtıp güneşi gösterirse; zamanın ve ilmin uyanışı da Hristiyanlık içindeki “Teslis” (üçleme) ve “Ruhbanlık” gibi yanılmaları (tahrifatı) dağıtacaktır.
* Tevhide Dönüş: Hristiyanlık, aslına ve esasına rücu ederek, “Tevhid” (Allah’ın birliği) inancını kabul edecek ve İslamiyet’e yaklaşacaktır. Bediüzzaman buna “Hakiki İsevilik” namını verir. Bu yeni akım, İslamiyet’in hakikatleriyle omuz omuza verecektir.

2. Büyük Düşman: Tabiatperestlik ve İnkarcılık
Neden ittifak gereklidir? Çünkü karşıdaki düşman, başka bir din değil; “Dinsizlik” cereyanıdır. Bediüzzaman’a göre ahir zamanda materyalizm, tabiatçılık ve felsefi sapkınlıklar birleşerek “Allah’ı inkar” eden dehşetli bir cereyan (Deccalizm/Komünizm/Ateizm) oluşturacaktır.
* İttifakın Zarureti: Bu inkarcı akım o kadar güçlü saldıracaktır ki, ne tek başına İslam alemi ne de Hristiyan dünyası buna mukavemet edemeyebilir. Bu yüzden, aradaki küçük ihtilafları bırakıp, “Allah vardır ve ahiret haktır” diyen herkesin, bu dinsizlik yangınına karşı birleşmesi elzemdir. Bediüzzaman, “Şimdi ehl-i iman, değil Müslüman kardeşleriyle, belki Hristiyanın dindar ruhanileriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilaf meseleleri nazara almamak, niza etmemek gerektir” (Lem’alar) diyerek bu stratejiyi çizer.

3. Hz. İsa’nın Şahs-ı Manevisi ve Nüzulü
Hristiyanlığın arınması ve bu ittifakın liderliği meselesinde Risale-i Nur, Hz. İsa’nın gelişini (Nüzul-i İsa) iki boyutta ele alır:
* Şahs-ı Manevi (Külli Ruh): Hz. İsa’nın nüzulü, öncelikle “Hakiki Hristiyanlık” cereyanının ortaya çıkıp, İslam hakikatleriyle birleşmesidir. Bu manevi şahsiyet, dinsizliği fikren öldürecektir.
* Şahs-ı Cismani: Bediüzzaman, “O şahs-ı maneviyi temsil eden bir şahsın dahi o makama, o vazifeye gelmesi, hikmet-i İlahiyeden uzak değildir” diyerek, Hz. İsa’nın (a.s.) bedenen de dünya yüzüne inebileceğini, ancak bunu herkesin hemen tanıyamayacağını, zamanla ve iman nuruyla tanınacağını belirtir.

4. Kur’an’a Tabi Olan İsa (a.s.)
Risale-i Nur’un en orijinal tesbitlerinden biri şudur: Hz. İsa geldiğinde yeni bir din getirmeyecek, mevcut İncil ile de amel etmeyecektir.
* Müslüman İseviler: Hz. İsa, Son Peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v.) şeriatına tabi olacak, Kur’an ile hükmedecektir. Hristiyanlığı hurafelerden temizleyip, İslam’ın “Tevhid” sancağı altına sokacaktır.
* Hakikat Kılıcı: “Dinsizlik cereyanı (Deccal), çok kuvvetli göründüğü bir anda, Hz. İsa’nın şahs-ı manevisinden gelen ve İslamiyet ile birleşen hakikat kılıcıyla o dinsizliği dağıtacaktır.”

Özet: İki Dinin Evliliği
Risale-i Nur’a göre istikbalde; akılla ve ilimle çatışan tahrif edilmiş Hristiyanlık sönecek; yerine vahye dayalı, Kur’an’ı tasdik eden saf bir İsevilik doğacaktır. Bu, bir nevi İslamiyet ile Hristiyanlığın manevi izdivacı (evliliği) gibidir. Müslümanlar ve dindar Hristiyanlar, ortak düşman olan “inançsızlık ve ahlaksızlık” seline karşı külli bir set çekeceklerdir. Bu, “Fecr-i Sadık”ın (gerçek aydınlığın) en büyük müjdesidir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
19/11/2025