Tefekkür yolculuğumuzda; Kur’an-da Bahsedilen Hayvanlar.
Tefekkür yolculuğumuzda; Kur’an-da Bahsedilen Hayvanlar.
Kâinatın ve semâvâtın o haşmetli manzaralarından sonra, tekrar yeryüzüne dönelim. Kur’an-ı Kerim, sadece arı ve karıncayı değil; deveden örümceğe, sinekten kargaya kadar pek çok hayvanı bize birer tefekkür levhası olarak sunar.
Cenab-ı Hak, “Hâlık” (Yaratıcı) isminin nakışlarını bazen dev bir cüssede, bazen de gözle görülmeyen bir kanatta gösterir. İşte Kur’an’da zikredilen diğer mühim hayvanlar ve taşıdıkları hikmetler:
1. Çölün Gemisi: Deve (İbret ve Tasarım)
Kur’an-ı Kerim, insanı doğrudan deveyi incelemeye davet eder. Çünkü deve, içinde bulunduğu zorlu şartlara (çöl hayatına) en mükemmel şekilde donatılmıştır.
* Ayet-i Kerime:
> “Onlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bakmazlar mı?” (Gâşiye, 88/17-20 Meali)
>
* Tefekkür ve Hikmet:
* Su Deposu: Devenin hörgücü bir yağ deposudur; susuz kaldığında bunu suya ve enerjiye çevirir. Ayrıca alyuvarları, suyu tutmak için özel bir yapıdadır.
* Koruyucu Kalkanlar: Kirpikleri, kum fırtınasında gözünü korumak için ağ gibi örülür. Ayak tabanları, kızgın kumlarda batmadan ve yanmadan yürüyebilmesi için geniş ve yastık gibidir.
* Ders: Bu hayvan, “tesadüf” eseri olamaz. Çölü bilen, kumu tanıyan ve sıcağı ölçen bir Sâni-i Hakîm, deveyi o şartlara göre “özel tasarım” olarak yaratmıştır.
2. En Zayıf Ev: Örümcek (Ankebut)
Modern bilim örümcek ağının çelikten daha sağlam olduğunu söylerken, Kur’an neden “evlerin en çürüğü” tabirini kullanır? Burada muazzam bir sosyal ve manevi işaret vardır.
* Ayet-i Kerime:
> “Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!” (Ankebût, 29/41.Meali)
>
* Tefekkür ve Hikmet:
* Manevi Zayıflık: Örümcek ağı madde olarak sağlam olsa da, “yuva” olarak en güvensiz yerdir. Çünkü dişi örümcek, çoğu zaman çiftleşmeden sonra erkeğini yer. Yavrular da büyüyünce birbirini yiyebilir. Aile bağı, şefkat ve emniyet yoktur.
* Ders: Ayet, Allah’tan gayrısına dayananların sisteminin, tıpkı örümcek evi gibi temelsiz, sevgisiz ve çök meye mahkûm olduğunu tasvir eder.
3. Küçük Bir Savaşçı: Sivrisinek ve Sinek
Nemrut gibi, insanları kendisine taptıran kibirli bir kralı, topal bir sivrisinekle mağlup eden Allah, büyüklüğün cüssede değil, sanatta olduğunu gösterir.
* Ayet-i Kerime:
> “Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) bir sivrisineği ve ondan da öte bir varlığı misal getirmekten çekinmez…” (Bakara, 2/26 -Meali)
>
* Risale-i Nur Nazarı (Tanzifat Memurları):
Bediüzzaman Hazretleri, sinekleri ve sivrisinekleri “sıhhiye neferleri” ve “temizlik memurları” olarak görür. Onlar, gözle görülmeyen mikropları ve atıkları temizleyerek hastalıkların yayılmasını önleyen bir ekolojik denge unsurudur.
Lem’alar’da şöyle bir isbat yer alır:
> “Hem zeminin yüzünde her sene mevt ve hayatın değişmeleri ve döğüşmeleri yüzünden, yüz binler hayvânat milletlerinin cenazeleri ve iki yüz bin nebâtâtın taifelerinin enkazları, berr ve bahrin yüzlerini fevkalâde öyle kirleteceklerdi ki, zîşuur, o yüzleri değil sevmek, âşık olmak, belki öyle çirkinlikten nefret edip mevte ve ademe kaçacaklardı.
Bir kuş kolayca kanatlarını ve bir kâtip rahatça sayfalarını temizlediği gibi, bu tayyare-i arzın ve bu tuyur-u semâviyenin kanatları ve bu kitab-ı kâinatın sayfaları da öylece temizleniyor, güzelleşiyor ki, âhiretin hadsiz güzelliğini görmeyen ve imanla düşünmeyen insanlar, dünyanın bu temizliğine, bu güzelliğine âşık olurlar, perestiş ederler.
Demek bu saray-ı âlem ve bu fabrika-i kâinat, ism-i Kuddûs’ün bir cilve-i âzamına mazhardır ki, o tanzif-i kudsîden gelen emirleri, değil yalnız denizlerin âkilü’l-lâhm tanzifatçıları ve karaların kartalları, belki kurtlar ve karıncalar gibi, cenazeleri toplayan sıhhiye memurları dahi dinliyorlar.” (Lem’alar. 30.lem’a)
>
Ayrıca, Nemrut’un burnundan giren o küçücük sinek (sivrisinek), onun “Ene”sini (kibrini) yerle bir etmiştir.
4. İlk Muallim: Karga (Gurab)
İnsanlık tarihindeki ilk öğretmenlerden biri bir kargadır. Habil ve Kabil hadisesinde, kardeşini öldüren Kabil, cesedi ne yapacağını bilemezken, Allah ona bir karga gönderir.
* Ayet-i Kerime:
> “Derken Allah, ona kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermesi için yeri eşeleyen bir karga gönderdi…” (Mâide, 5/31.Meali)
>
* Tefekkür: İnsan, “eşref-i mahlukat” (yaratılmışların en şereflisi) olmasına rağmen, bazen bir hayvandan ders alacak kadar aciz kalabilir. Karga, burada “sebeb-i hidayet” (yol gösterici) rolünü üstlenmiş ve insana cenaze adabını öğretmiştir.
5. Hudhud ve Ebabil: Görevli Kuşlar
* Hüdhüd (Çavuşkuşu): Hz. Süleyman’ın (a.s.) ordusunda, su kaynaklarını bulan ve haber taşıyan, sadık ve istihbaratçı bir kuş. (Neml Suresi). Hayvanların da peygamberlere itaat ettiğini ve özel vazifeler alabildiğini gösterir.
* Ebabil: Kabe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin devasa fil ordusunu, gagalarında taşıdıkları pişmiş çamurdan taşlarla (siccil) darmadağın eden kuşlar. (Fil Suresi).
* Ders: Allah dilerse, gökyüzünün en narin kuşlarını, yeryüzünün en güçlü tankları (filleri) hükmündeki ordularına galip getirir. Güç, sayı çokluğunda değil, Allah’ın tarafında olmaktadır.
Netice: Kâinat Bir Sergidir
Bu hayvanların her biri;
* Deve: Sabır ve dayanıklılığı,
* Örümcek: Yalnızlığı ve dayanıksızlığı,
* Sinek: Acziyeti ve temizliği,
* Kuşlar: Tevekkülü (rızkın Allah’tan olduğunu) ve teslimiyeti anlatır.
Hepsi, kendi lisan-ı halleriyle “Sübhanallah” diyerek Yaratıcılarını tesbih ederler.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
16/11/2025