TARİHÇE-İ HAYAT: ESKİ SAİD’DEN YENİ SAİD’E MANEVİ İNKILAB
TARİHÇE-İ HAYAT: ESKİ SAİD’DEN YENİ SAİD’E MANEVİ İNKILAB
Bediüzzaman Said Nursi’nin (1877-1960) hayatı, asrın en büyük manevi buhranları ve sosyal çalkantıları içinde cereyan etmiştir. Kendisi, hayatını siyasetle iç içe, aksiyon dolu bir “Eski Said” dönemi ve siyasetten tamamen çekilip sadece iman hizmetine adadığı bir “Yeni Said” dönemi olarak ikiye ayırır.
1. Eski Said Dönemi (Doğum – 1. Dünya Savaşı Sonu)
Bu dönem, Said Nursi’nin keskin zekâsını, ilmi derinliğini ve siyasi cesaretini en üst düzeyde kullandığı dönemdir.
* Temel Karakteristiği: Siyasetle yakından alâkadardır; meşrutiyetin ilanını (1908) “Adalet, Şeriat ve Meşveret” ekseninde destekler. Osmanlı’nın parçalanmasını önlemek için çaba sarf eder.
* Faaliyetleri: Doğu’da fen ve din ilimlerinin birleştiği bir üniversite (Medresetü’z-Zehra) kurma idealiyle uğraşır. İstanbul’daki siyasi platformlarda konuşmalar yapar (Münazarat, Hutbe-i Şamiye bu dönemin ürünüdür).
* Amacı: İslam milletlerini “cehalet, zaruret ve ihtilaf” gibi üç büyük düşmandan kurtarmak ve İttihad-ı İslam (İslam Birliği) idealini gerçekleştirmektir.
* İlim Yönü: Mantık, kelam, tefsir, felsefe gibi ilimleri külli bir yaklaşımla ele alır. Eserlerinde daha çok “akla hitap” ön plandadır.
2. Dönüşüm Noktası: Birinci Dünya Savaşı ve İnziva
Eski Said’in bu aksiyon dolu dönemi, Birinci Dünya Savaşı’nın felaketleri, esaret hayatı (Rusya) ve bilhassa İstiklal Harbi sonrası siyasi ve sosyal değişimlerin şiddetiyle sona erer. Bediüzzaman, yaşadığı derin manevi sarsıntı ve tefekkür neticesinde, siyasetin “imanı kurtarma” davası için bir engel olduğunu fark eder.
Bu büyük dönüşüm anı, Tarihçe-i Hayat’ta, Eski Said’in nefsine hitaben yazdığı mektuplarda ve siyaseti terk etme kararında net bir şekilde tasvir edilir. Siyasetteki ihtilaflar, dindarlığın esasını bile zedelemeye başlamıştır.
3. Yeni Said Dönemi (1923 Sonrası – Vefat)
Bu dönem, “Ene ve Zerre” risalesinde işlediği gibi, kendi nefsindeki benliği (enaniyet) terk edip, sadece Allah’ın rızasına odaklandığı, inziva (yalnızlık) ve tefekkür ile geçen dönemdir. Risale-i Nur Külliyatı’nın büyük bir kısmı bu dönemde, zor şartlar altında (sürgünler, hapishaneler) telif edilmiştir.
* Temel Karakteristiği: Siyasetten tamamen yüz çevirmiştir. “Siyaset-i İslamiye” yerine “Hakaik-i İslamiye”yi (İslam’ın hakikatlerini) esas almıştır.
* Maksadı: Bütün çabasını “İman kurtarma” davasına hasretmiştir. “Bizim vazifemiz sadece imandır” der.
* Metodu: Eserleri, “Akıldan kalbe, kalpten ruha” hitap eden, temsillerle (hikayelerle) dolu, hem akli isbatları hem de kalbi huzuru birleştiren bir üslup kullanır.
* İmtihanları: Hayatının son 30-40 yılı, sürekli bir sürgün ve hapishane hayatıdır (Eskişehir, Denizli, Afyon). Tarihçe-i Hayat, bu imtihanların, eserlerin İhlas ve Sabır ile nasıl yazıldığının bir isbatı olduğunu ortaya koyar.
> Eski Said, yeni Said’e inkılab etmiştir. En büyük farkı: Eski Said, siyasi hayat-ı içtimaiyede (toplumsal hayatta) ‘imanı kurtarma’ davasını sürdürmüştü. Yeni Said ise, siyaseti tamamen bırakmış, yalnız kendi nefsinin imanını kurtarmaya çalışırken, Kur’an’ın bir hizmetkârı olarak, külliyatı yazmaya memur olmuştur.
>
4. Tarihçe-i Hayat’ın Muhtevası: Bir Dava Belgesi
Tarihçe-i Hayat adlı eser, sadece biyografik bir eser değil; aynı zamanda Risale-i Nurun mucizevî telif şartlarını, müellifin zorlu hayatını ve o hayatın, eserlerin doğruluğuna nasıl isbat olduğunu gösteren bir “Dava Belgesi”dir. Bu eser; Risale-i Nur’un, herhangi bir dünyevi menfaat veya siyasi hesap için değil, tamamen İlahi bir sevkle ve zorunlulukla yazıldığını tasvir eder.
Netice: İman Kurtarılınca Her Şey Kurtulur
Eski Said, “Dışarıdan içe doğru” düzeltmeye çalıştı. Yeni Said ise, “İçten dışa doğru” bir ıslahatı esas aldı. Çünkü o anladı ki: Kalp sağlam olursa, toplum da düzelir.
Kur’an-ı Kerim, müminlere zorluklara karşı sabrı ve sebatı emreder:
> “Ey iman edenler! Sabredin. (Düşman karşısında) sebat gösterin. (Sınır) nöbeti tutun. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i İmrân Suresi, 3/200).
>
Hülasa; Tarihçe-i Hayat, insana davasının değişmezliğini, ancak o davaya ulaşma yolunun değişebileceğini ders verir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
15/11/2025