SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ: HİZMETİN MANEVİ BERATI VE İŞARETLER

SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ: HİZMETİN MANEVİ BERATI VE İŞARETLER

Zahirde bakıldığında Risale-i Nur, bir âlimin yazdığı tefsir kitabıdır. Ancak Sikke-i Tasdik-i Gaybî penceresinden bakıldığında; bu eserlerin yüzyıllar öncesinden Hz. Ali (r.a.) ve Abdülkadir Geylani (k.s.) gibi manevi kutuplar tarafından müjdelendiği, Kur’an ayetlerinin “Cifir” ve “Ebced” ilmiyle bu asra ve bu eserlere işaret ettiği görülür. Bu, hizmetin “hak” olduğunun manevi imzasıdır.

1. Kur’an’ın İşari Manaları ve Ebced Hesabı
Kur’an-ı Kerim’in bir zahiri (açık) manası olduğu gibi, her asra bakan işari (gizli/sembolik) tabakaları da vardır. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bu eserde, Kur’an’daki bazı ayetlerin (Mesela Nur Ayeti’nin), Ebced ve Cifir ilmi (harflere rakamsal değer vererek tarih düşürme yöntemi) ile tahlil edildiğinde, Risale-i Nur’un telif tarihlerine ve ismine tam tevafuk ettiğini (denk geldiğini) gösterir.
Bu, ayetin tek manası bu demek değildir; ayetin külli manasının bu asırdaki en parlak bir ferdi Risale-i Nur’dur demektir.
Örneğin; Nur Suresi’ndeki “Nur üstüne nur” (Nurun alâ nûr) ibaresi, ebced hesabıyla Risale-i Nur’un en parlak devrine ve ismine işaret eder. Bu durum, talebelere “Yolunuz Kur’an yoludur, korkmayın” mesajını verir.

2. Hz. Ali ve Geylani’nin Müjdeleri (Keramet-i Evliya)

Risale-i Nur’un manevi dayanaklarından en mühimi, Hz. Ali’nin (r.a.) “Celcelutiye” kasidesi ve Gavs-ı Azam Abdülkadir Geylani’nin (k.s.) **”Kaside-i Gaybiye”**sidir.
* Hz. Ali (r.a.): Kasidesinde “Sırr-ı Bedi”den ve ahir zamanda gelecek olan karanlıkları dağıtacak bir nurdan bahseder. Bediüzzaman, bu ibarelerin Risale-i Nur’un temel kavramlarına (İsm-i Hakem ve Adl gibi) ve hizmet metoduna işaret ettiğini izah eder.
* Abdülkadir Geylani (k.s.): Yüzyıllar öncesinden, “Molla Said” isminde bir müridinin geleceğini, ona “Korumam altındasın” diyerek manevi destek vereceğini şiirlerinde belirtir.
Bu işaretler, Nur talebeleri için bir “İnayet Belgesi”dir. Zindanda, idam tehdidi altındaki bir talebe, “Arkamda Hz. Ali var, Gavs-ı Geylani var” diyerek sarsılmaz bir kuvvete kavuşur.

3. Tevafuk Mucizesi: Gözle Görülen İkram

Sikke-i Tasdik-i Gaybî’nin en somut delili **”Tevafuk”**tur. Bediüzzaman Hazretleri, Kur’an-ı Kerim’i ve Risale-i Nur’u yazdırırken, “Allah” lafızlarının (ve bazen Rab, Kur’an, Resul kelimelerinin) sayfa içinde hayret verici bir şekilde alt alta, yüz yüze veya sırt sırta geldiğini fark eder.
Bu düzenleme insan iradesiyle yapılmamıştır. Kâtipler farkında olmadan yazmışlar, fakat neticede muazzam bir görsel simetri ortaya çıkmıştır. Üstad Hazretleri buna “Tevafuklu Kur’an” ve “Tevafuklu Risale” der.
Bu tevafuk, “Tesadüf yok, her şeyde bir kasıt ve irade var” demektir. Mürekkep zerreleri bile bu hizmetin hakkaniyetine imza atmaktadır.

4. Amaç: Keramet Göstermek Değil, İmanı Kuvvetlendirmek

Bediüzzaman Hazretleri, keramet göstermeyi (keramet-furuşluğu) seven birisi değildir. Hatta kerameti “gizlenmesi gereken bir sır” olarak görür. Fakat bu eserleri yazmasındaki gaye şudur:
Zayıf imanlı insanların şüphelerini gidermek ve ağır şartlar altında ezilen talebelerinin “Sadakat” ve **”Metanet”**ini (dayanma gücünü) artırmaktır.
Metinde geçen şu ifade, kitabın yazılış gayesini şöyle özetler:
> Bu risale, Risale-i Nur şakirdlerinin (talebelerinin) imanlarını kuvvetlendirmek ve yeislerini (ümitsizliklerini) izale etmek ve şevklerini artırmak için yazılmıştır. Yoksa biz, kendimize bir makam ve şeref kazandırmak için değil.
>
Netice: Hizmet “Makbul”dür
Sikke-i Tasdik-i Gaybî, şu hakikati haykırır: Bu hizmet, şahsi bir teşebbüs değil, **”İstihdam-ı İlahi”**dir (Allah’ın görevlendirmesidir). Sahibi ve koruyucusu Allah’tır.
Kur’an-ı Kerim’in şu ayeti, bu manevi korumayı remzen ifade eder:
> “Allah, nurunu tamamlayacaktır; kâfirler istemese de…” (Saf Suresi, 61/8).
>
Nur hizmeti, engellemelere rağmen büyüyorsa, arkasındaki bu “Gaybî Tasdik” sayesindedir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
15/11/2025