LAHİKALAR: NUR MESLEĞİNİN ANAYASASI VE MÜSBET HAREKET

LAHİKALAR: NUR MESLEĞİNİN ANAYASASI VE MÜSBET HAREKET

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, sürgün edildiği beldelerde (Barla, Kastamonu, Emirdağ) talebeleriyle sürekli mektuplaşmıştır. Bu mektuplar, sadece hal-hatır sormak için değil; hizmetin rotasını çizmek, talebelerin şevkini artırmak, onları siyasetten ve şiddetten uzak tutup “İhlas” ve “Sadakat” çizgisinde birleştirmek için yazılmıştır.

1. Şahs-ı Manevi ve Tesanüd (Dayanışma) Sırrı

Lahikaların en temel vurgusu; ferdiyetçiliğin terkedilip, “Şahs-ı Manevi” (Tüzel Kişilik/Kollektif Ruh) havuzunda erimektir. Bu asırda küfür ve dalalet “şahs-ı manevi” (örgütlü, komite halinde) olarak hücum ettiği için, buna karşı tek başına mukavemet edilemez.
Üstad Hazretleri, Nur talebelerini bir fabrikanın çarklarına benzetir. Çarklar birbirine rekabet etmez, birbirinin önüne geçmeye çalışmaz; bilakis birbirine yardım eder, birbirinin hareketini tamamlar. Buna “Tesanüd” (Dayanışma) denir.
Şualar’da bu ruh şöyle tasvir edilir:
> “Sakın, sakın birbirinizin kusuruna bakmayın. Hiddet yerinde hürmet ediniz, itiraz yerinde yardım ediniz.”
“Aziz kardeşlerim! Evvel âhir tavsiyemiz: Tesanüdünüzü muhafaza; enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidal-i dem ve ihtiyattır.”,
“Bu zamanda hizmet-i imaniyede hazz-ı nefsini bırakıp ve mahviyet ile tesanüd ve ittihadı muhafaza eden bir hâlis kardeşimiz, bir veliden ziyade mevki alıyor.”,
“Ve asıl hüner, kardeşini fena gördüğü vakit onu terk etmek değil belki daha ziyade uhuvvetini kuvvetleştirip ıslahına çalışmak, ehl-i sadakatin şe’nidir.”,
“Sakın sakın münakaşa etmeyiniz, casus kulaklar istifade ederler. Haklı olsa haksız olsa bu halimizde münakaşa eden haksızdır. Bir dirhem hakkı varsa münakaşa ile bin dirhem bizlere zararı dokunabilir. ”
>
2. İştirak-i A’mal-i Uhreviye (Ahiret Amellerinde Ortaklık)

Lahikaların getirdiği en büyük müjdelerden biri “Amellerde Ortaklık” düsturudur. Şirketteki ortaklar nasıl kârı paylaşırsa, ihlasla hizmet eden Nur talebeleri de birbirlerinin sevabına ortaktır.
Bir talebe Kur’an okuduğunda veya bir risale yazdığında, o sevap bölünmeden, “Hisseli Tapu” gibi bütün hakiki kardeşlerin amel defterine geçer. Bu sır sayesinde, bir Nur talebesi günde binlerce hatim okumuş, binlerce kişiye iman dersi vermiş gibi bir manevi kazanç elde edebilir. Tek şart; “İhlas” ve “Sadakat” dairesinde kalmaktır.

3. Müsbet Hareket: Asayişin Manevi Bekçileri

Bediüzzaman Hazretleri’nin, bilhassa Emirdağ Lahikasında ve vefatından önceki son dersinde üzerinde ısrarla durduğu konu **”Müsbet Hareket”**tir.
Bu prensip; ne olursa olsun sokağa dökülmemeyi, fiziksel çatışmaya girmemeyi, devlete ve asayişe zarar vermemeyi, hakkını ararken dahi sadece “yapıcı” ve “tamir edici” olmayı emreder. Çünkü “dahilde” (ülke içinde) kılıç kullanılmaz. Dahildeki mücadele ancak “manevi” ve “ilmi” olur.
Üstad Hazretleri, talebelerine şu kesin talimatı verir:
> “Bizim vazifemiz müsbet harekettir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlahîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlahiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde, her sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.” (Emirdağ Lahikası-II,).
>
Bu düstur sayesindedir ki; milyonlarca talebesi olmasına ve çok ağır zulümler görmesine rağmen, Nur talebeleri hiçbir zaman teröre veya anarşiye bulaşmamış, daima “asayişin manevi bekçisi” olmuşlardır.

4. Siyasetten İstiğna (Uzak Durma)

Lahikaların belirlediği en önemli strateji, iman hizmetinin siyasete alet edilmemesidir. İman o kadar yüksek bir hakikattir ki, hiçbir siyasi görüşün şemsiyesi altına giremez ve inhisarına (tekeline) alınamaz.
Eğer Nur talebeleri bir siyasi tarafa meyletse; o siyasi görüşe muhalif olanlar, “Bunlar siyaset yapıyor” diyerek iman hakikatlerine de küsebilir veya düşman olabilir. Halbuki iman dersine her kesimden insanın (muhalifin de, iktidarın da) ihtiyacı vardır.
Bediüzzaman, “Eûzü billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyase” (Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım) diyerek, hizmetin tarafsızlığını ve saffetini korumuştur.

Netice: Kablo Hattı ve Nur Postacıları

Lahikalar, Nur fabrikasının elektrik kabloları gibidir. Enerjiyi (şevki), talimatları (düsturları) ve haberleri (müjdeleri) taşır. Lahika okumayan bir Nur talebesi, hadiseleri yorumlamakta zorlanır, istikametini kaybedebilir veya şevki kırılabilir.
Hülasa; Lahikalar, bir “mürşid” gibi talebeyi eğitir, onu “Ben” demekten kurtarıp “Biz” demeye alıştırır ve “Sadece Allah rızası için” hizmet eden bir dava adamına dönüştürür.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
15/11/2025