MUHAKEMAT: KUR’AN’I ANLAMA METODOLOJİSİ VE AKIL-BİLİM DENGESİ

MUHAKEMAT: KUR’AN’I ANLAMA METODOLOJİSİ VE AKIL-BİLİM DENGESİ

İslam dünyasının gerileme sebeplerinden biri de, dindeki bazı mecazî (sembolik) ifadelerin, cahil dostlar tarafından zahiri (görünen) manasına hamledilip, fen ilimlerine zıt düşecek şekilde yorumlanmasıdır. Muhakemat, bu zihniyet karmaşasına son veren, tefsir ilminin anayasası hükmünde bir eserdir. Üstad Hazretleri bu eserde üç temel “Unsur” (Bölüm) üzerinde durur: Hakikat (Bilim-Din ilişkisi), Balâgat (Edebiyat ve Anlatım Sanatı) ve Akide (İnanç Esasları).

1. Akıl ve Nakil Çatışırsa Ne Yapılır?

Muhakemat’ın en meşhur ve en temel düsturu şudur: Akıl (İlim/Mantık) ile Nakil (Ayet/Hadis rivayeti) zahiren çatışır gibi görünürse, ne yapılacaktır?
Bediüzzaman Hazretleri, bu konuda evrensel (cihan şümul) bir kural koyar:
> “Akıl ve nakil tearuz ettikleri (çatıştıkları) vakitte, akıl asıl itibar ve nakil tevil olunur (yorumlanır). Fakat o akıl, akıl olsa gerektir.” (Muhakemat, Birinci Makale, s. 12).
>
Yani; kesinleşmiş bilimsel bir gerçek (mesela dünyanın yuvarlaklığı), bir hadisin zahiri manasına zıt düşüyorsa (mesela dünyanın düz gibi tasvir edildiği bir rivayet); bilim reddedilmez, o hadis “mecaz” kabul edilerek yorumlanır. Ancak buradaki “akıl”, heves değil, isbat edilmiş ilmi hakikatler olmalıdır.

2. İsrailiyat ve Hurafelerin Temizlenmesi

İslam literatürüne zamanla, Yahudi ve Hıristiyan kültüründen gelen bazı efsaneler (İsrailiyat) karışmış ve bunlar sanki “dinin malı” gibi anlaşılmıştır. Bu durum, dini akla aykırı göstermiş ve inançsızlığa zemin hazırlamıştır.
Üstad Hazretleri, meşhur “Dünya, öküz ve balık üzerindedir” rivayetini Muhakematta harika bir surette tahlil eder ve bunun üç manası olduğunu söyler:
* Teşbih (Benzetme): Nasıl ki devlet, kılıç ve kalem üzerinde durur (asker ve memur sayesinde); dünya da tarım (öküz) ve denizcilik (balık) sayesinde şenlenir ve insanlık hayatı devam eder. Peygamberimiz (a.s.m.) bu iktisadi hakikati mecazlı anlatmıştır.
* Burçlar: Güneşin gökyüzündeki yörüngesinde “Sevr” (Boğa) ve “Hut” (Balık) burçları vardır. Hadis, bu astronomik konuma işaret etmiştir.
* Melekler: Dünyayı taşıyan meleklerin (Hamele-i Arş) isimleri veya suretleri “Öküz” ve “Balık” şeklindedir.
Görüldüğü üzere; akıl ve ilimle çelişen bir durum yoktur, sadece “mecazı hakikat zannetmekten” kaynaklanan bir anlama problemi vardır.

3. Müteşabih Ayetler ve Ülfet Hastalığı

Kur’an-ı Kerim, yüksek hakikatleri avamın (halkın) anlayabileceği seviyeye indirmek için “Müteşabih” (benzetmeli) ifadeler kullanır. Mesela Allah’ın kudretinden bahsederken “Allah’ın eli” tabirini kullanır. Bundan maksat cismani bir el değil, “Kudret”tir.
Muhakematta işlenen bir diğer mühim hastalık **”Ülfet”**tir (Alışkanlık). İnsanlar, güneşi her gün gördükleri için, onun ne kadar büyük bir mucize olduğunu unuturlar.
* Alışkanlık: Harikayı, adi (sıradan) gösterir.
* Muhakemat’ın Amacı: Ülfet perdesini yırtıp, kâinattaki her olaya hayretle ve tefekkürle bakmayı sağlamaktır.

4. Belâgat: Sözün Makama Uygun Düşmesi

Eserin ikinci makalesi olan “Unsuru’l-Belâgat”, Kur’an’ın edebi mucizeliğini anlatır. Belâgat, sadece süslü söz söylemek değil, “Mukteza-yı hale mutabık” (durumun gereğine uygun) söz söylemektir.
Bediüzzaman’a göre Kur’an’ın üslubu; bazen bir bedeviye, bazen bir filozofa, bazen bir çocuğa aynı anda hitap edebilecek kadar derinliklidir. Bir ayet, binlerce zekâ tabakasına ayrı ayrı ders verir.

Netice: İfrat ve Tefritten Kurtulmak

Muhakemat, düşünce dünyamızda “Sırat-ı Müstakim”i (Orta Yolu) çizer:
* İfrat (Aşırılık): Her şeyi akılla çözmeye çalışıp vahyi inkâr eden felsefeciler.
* Tefrit (Gerilik): Aklı hiç kullanmayıp, her duyduğu efsaneye inanan mutaassıp hocalar.
* Vasat (Orta Yol): Aklı, vahyin emrine verip; kâinat kitabını fen ilimleriyle, Kur’an kitabını din ilimleriyle okuyan “Muhakkik” (Araştırmacı) Müslümanlar.
Bu eser, “Eğer doğru İslamiyet’i ve İslamiyet’e layık doğruluğu göstersek…” davasının ilmi altyapısıdır.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
14/11/2025