Şer gibi görünen olaylardaki İlahi Rahmet.
Şer gibi görünen olaylardaki İlahi Rahmet.
İnsan aklı ve vicdanı, “Masum bir çocuğun depremde ölmesi” veya “Bir ceylanın aslan tarafından parçalanması” karşısında sarsılabilir. Risale-i Nur, bu dehşetli manzaraları “Kaderin Adaleti” ve “Rahmetin Hikmeti” terazisinde öyle bir tartar ki, o zahiri vahşetin altındaki muazzam merhamet ortaya çıkar.
İşte o hikmet pencereleri:
1. Masumların Musibeti: Zulüm mü, Terfi mi?
Zalimlerin eliyle veya doğal afetlerle masumların başına gelen felaketler, zahiren çok acıklıdır. Fakat hakikat noktasında (Melekût cihetinde) durum başkadır:
* Mülk Sahibi Tasarruf Eder: Risale-i Nur şu kaideyi hatırlatır: “Mülk sahibi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder.” İnsan kendi kendinin maliki değildir, Allah’ın sanatıdır. Bir terzi, modeline giydirdiği elbiseyi bazen keser, bazen diker; model “Neden beni kesiyorsun?” diyemez. Güzelleşmek için o makasa razı olur.
* Faniyi Bakiye Çevirmek: Cenab-ı Hak, o masumların elinden fani, geçici ve belki ileride günahlarla kirlenecek bir hayatı alır; karşılığında onlara ebedi, nurlu ve sonsuz bir hayat verir. Bu, zorla yapılan bir alışveriş gibi görünse de, aslında kârlı bir ticarettir.
* Manevi Şehitlik: Musibetlerde vefat eden masumlar, “Manevi Şehit” hükmüne geçerler. Çektikleri geçici acı, ebedi saadetlerinin yanında bir hiç hükmünde kalır.
2. Hayvanların “Vahşeti”: Yırtıcılık mı, Vazife mi?
Doğadaki (Tabiattaki) “güçlünün zayıfı yemesi” kanunu, ilk bakışta acımasız görünür. Ancak Risale-i Nur, bu durumun hayatın terakkisi (gelişimi) için zaruri olduğunu isbat eder.
* Atmaca ve Serçe Misali:
Bediüzzaman Hazretleri sorar: Atmaca kuşunun serçeye saldırması rahmete uygun mudur?
Cevap muazzamdır: Eğer atmaca saldırmasaydı, serçe kuşu istidadını (kabiliyetini) inkişaf ettiremezdi, tembel kalırdı. O saldırı, serçenin çevikliğini, uçuşunu ve savunma mekanizmalarını geliştirir. Yani mücadele, hayatın kemâle ermesi için bir kamçıdır.
* Ekolojik Temizlik: Yırtıcı hayvanlar, genellikle sürüdeki hasta, zayıf ve sakat olanları avlarlar. Bu sayede hastalıkların yayılması önlenir ve türün sağlıklı devamı sağlanır. Sırtlanlar ve akbabalar, tabiatın “Sıhhiye Memurları”dır.
3. Hayvanlarda “Zaman” Algısı ve Acı
En çok merak edilen konu: “Parçalanan hayvan acı çekmiyor mu?”
Risale-i Nur, hayvanların zaman algısının insandan farklı olduğunu, bu yüzden acıyı insan gibi çekmediklerini izah eder.
* Geçmiş ve Gelecek Yoktur: İnsanı en çok üzen şey; “geçmişin hüzünleri” ve “geleceğin korkularıdır”. Bıçağı gören insan, kesilmeden önce bin defa korkuyla ölür.
* Anlık Acı: Hayvanlarda akıl (insandaki gibi muhakeme) olmadığı için, geçmişi düşünüp üzülmezler, geleceği düşünüp korkmazlar. Kesilme anında sadece o anlık bir acı hissederler. Hatta Risale-i Nur, o ölüm anında bir nevi “Tecerrüd Lezzeti” (Ruhun bedenden sıyrılma rahatlığı) hissettiklerini ifade eder.
4. Risale-i Nur’dan İktibas: Şefkat Tokadı Değil, Terbiye Kamçısı
Bediüzzaman Hazretleri, bu “mücadele” kanununu şöyle tasvir eder:
> Nev-i beşerdeki (insanlıktaki) bu kadar harblerin ve tsunamilerin ve zelzelelerin ve felaketlerin bir hikmeti şudur ki: İnsanın istidadlarını (kabiliyetlerini) inkişaf ettirmektir (geliştirmektir).
> …
> Nasılki atmaca kuşu serçeye tasallut eder (saldırır), serçenin istidadının inkişafına sebeb olur. Öyle de: Beşerdeki (insandaki) o musibetler, o harbler dahi; terakkiyat-ı beşeriyeye (insanlığın ilerlemesine) ve istidadlarının açılmasına sebebiyet vermiştir.
>
5. Netice: Zeval-i Elem Lezzettir (Acının Bitmesi Lezzettir)
Risale-i Nur’un hikmetli bir düsturu vardır: “Zeval-i elem lezzettir, zeval-i lezzet elemdir.” (Acının gitmesi lezzet, lezzetin gitmesi acıdır).
Hayvanlar ve masumlar, çektikleri o anlık acıdan kurtulup ruhlarını teslim ettiklerinde, büyük bir ferahlama ve lezzet duyarlar. Cenab-ı Hak, onların çektikleri sıkıntılara mukabil, ahirette cisimlerine uygun bir ücret ve ruhanî bir lezzet ihsan edecektir. O’nun rahmeti, bizim şefkatimizden sonsuz derecede fazladır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
13/11/2025
![]()

